; “Fundamental Sources of Iranian
Foreign and Security Policies”,
.
123
Abbas Maleki, “The Islamıc Republıc of Iran's Foreign Polıcy: The Vıew From Iran”
; Ahmed Nakibzade,
“Tesir-e Ferheng-e Melli ber Esas-e Siyaset-e Harici: Mured-e Cumhuri-ye Eslami-ye İran”, Siyaset-e
Harici, C.XIII (Payiz 1378 (1999)), s. 637.
93
Çoğu Batılı uluslararası ilişkiler uzmanlarına ve akademisyenlerine göre İran
tarafından kullanılan İslami kimlik kaldıracı (leverage), öngörülen sonuçları
doğurmamış, dolayısıyla da başarısızlığa uğramıştır. Söz konusu uzman ve
akademisyenler, bu yargıdan yola çıkarak İran’ın ulusal çıkarlarının oluşumundaki
kimlik faktörünün rolünü dış politika uygulamalarını besleyen, ikincil öneme sahip
ideolojik unsurlara indirgemektedirler. Onlara göre bunun başlıca nedeni, istatistiksel
verilerden de görüldüğü gibi, Kafkasya’da bulunan Azerbaycan dışında, Orta Asya
nüfusunun %80’den fazlasının Sünni Müslümanlardan oluşması idi. Diğer bir deyişle
mezhep farklılığının, öngörülen politikaların gerçekleşmesini engellediği
belirtilmiştir. Üstelik, nüfusunun büyük çoğunluğu Şii olan Azerbaycan’ın da söz
konusu politikaların dışında kalmayı yeğlediği öne sürülmüştür. Bu yazarlara göre,
İslami kimlik stratejisinin Orta Asya ve Kafkasya’daki başarısızlığının iki ana nedeni
vardı. Birincisi, Sovyet döneminde adı geçen devletlerde dini gelenek ve
göreneklerin büyük ölçüde unutulması/unutturulması; ikincisi ise yine bu devletlerin
sosyalist ekonomik düzenden kapitalist sisteme geçiş sürecinde Batı kimliğini daha
çok benimsemiş olmalarıydı. Diğer bir ifadeyle, İran’ın sahip olduğu siyasal ve
ekonomik düzen bölge devletleri için çekici bulunmamıştır.
Ancak dikkat edilirse, burada, İran dış politikasında İslami kimlik faktörünün
etkililiğinin ölçülmesi, bu faktörün söz konusu ülkelerde ne gibi somut sonuçlar
doğurduğu sorusuna odaklanmış durumdadır. Dolayısıyla, tek taraflı bir
değerlendirme izlenimi vermektedir. Şöyle ki, İran’ın bölge ülkeleri ile ilişkilerinde
ön plana çıkardığı İslami kimlik unsurunun bu ülkeler tarafından öngörülen düzeyde
benimsenmemiş olması, söz konusu unsurun İran çıkarlarının biçimlendirilmesinde
öncelikli etkenlerden biri olmadığı anlamını taşımaz. Her bir devlette olduğu gibi,
94
İran’ın da iç ve dış gelişmelerden etkilenmesi normaldir. Bu bağlamda, iç ve dış
gelişmeler ışığında kimlik politikalarının yeniden üretilmesini başarısız bir sonuç
olarak değil, yenilikler karşısında zorunlu bir strateji değişimi olarak kabul etmek
daha gerçekci olacaktır. Strateji değişimi ise söz konusu faktörün, diğer bir deyişle
kimlik öğesinin dış politika uygulamalarında önemini koruması açısından hiçbir
engel yaratmamaktadır. Örneğin, Humeyni dönemi ile karşılaştırıldığında Hatemi
yönetiminin uyguladığı dış politikanın daha “ılımlı” izlenim yaratıyor olmasına
rağmen, İslami ilkeler halen güncel dış politika davranışlarının temelini oluşturmaya
devam etmektedir.
İran’ın Orta Asya ve Kafkasya cumhuriyetleri ile sürdürdüğü ilişkilerinde
dikkati çeken ikinci önemli unsur, Fars kültürü faktörüdür
124
. İran’ın jeokültürel
stratejisinin Farsçılık boyutu, basit bir içerikle sınırlı değildir. İran’ın dünü ve
bugünü arasındaki ilişkiler kümesine, lingüistik toplulukların doğasına tekabül eden
başlıca konuları kapsamaktadır. Bu bağlamda Fars kültürü faktörü; dil, ırk ve tarihsel
bağ ögelerini içermektedir. Bunlar arasında en önemli öğe ise tarihtir. Bölge halkları
ile İran arasında derin tarihsel bağların olduğu inancı üzerine kurulan Fars kültürü
faktörü, Pers İmparatorluğu’nun bulunduğu “Büyük İran Platosu”’nda (Basra
Körfezinden Herat’a, Asya içlerine kadar) yer alan eski kültürleri aynı şemsiye
altında toplamayı amaçlayacak kadar iddialıdır.
Ancak bilindiği üzere, bölge ülkelerinden Ermenistan ve Tacikistan dışında,
diğer cumhuriyetler Türk kökenli topluluklardan oluşmaktadır (Azerbaycan,
Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan). Bu cumhuriyetler arasında
124
Kaveh, After…,s. 132-145; Kaveh Afrasiabi, “Iran’s Foreign Policy after 11 September”, The
Brown Journal of World Affairs, Vol.9/2 (Winter/Spring 2003), s. 255-265.
95
sadece Tacikistan, Farsça konuşan topluluktur. Ancak burada da Sünni nüfusun
yoğunlukta olması yine İran aleyhine bir etmen olarak gözlemlenmektedir. Bu
bağlamda, etnik farklılıklardan doğabilecek potansiyel sorunların bilincinde olan
İranlı kararvericiler, yeni söylemler üreterek söz konusu farklılıkları minimize etme
çabası sergilemektedirler. İran-Turan kavramları üzerine kurulan bu yeni söylem
türü, geleneksel İran şairi Firdevsi’nin epik “Şehname” eserindeki tanımlamalardan
oldukça farklıdır. Şöyle ki, Firdevsi’nin Turani (veya Turanlı) diye adlandırdığı
kavimlerin İranlıların tarihi düşmanı olan Türkler olmasına karşın, İran İslam
Cumhuriyeti dış politikasında atıfta bulunulan Turanlılar, Ari ırkın iki kolundan biri
olduğu iddia edilen – ki buna göre diğeri İranlılardır- Turani kavimlerini
kapsamaktadır. Fars-Türk sentezini amaçlayan bu pragmatist yaklaşımın her şeyden
önce olası bir Pan-Türkist hareketlenmeye karşı formüle edildiğini tahmin etmek o
kadar da zor olmasa gerek
125
.
İran’ın Orta Asya ve Kafkasya bölgesine her geçen gün artan ilgisinin,
Humeyni döneminden kalan “moral süpergüç” oluşturma projesine dayandığı bilinse
de, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra yeniden biçimlendirilen güvenlik çıkarları
ile ilişkiselliği de inkar edilemez. İran, ABD ve onun müttefikleri olan Türkiye ve
İsrail’in bölgedeki varlığını kendi güvenliği açısından en ciddi tehlike saymaktadır.
Nitekim, bölgede bulunan devletlerden Azerbaycan ve Özbekistan’ın ABD ile yakın
ilişkileri bu konudaki karamsarlığını iyice artırmaktadır. İranlı liderlere göre, ABD,
İsrail ve Türkiye bölgedeki İran nüfuzunu zayıflatmak ve bölgeye kalıcı bir şekilde
125
Mahmood Sariolghalam, “Iranian Foreign Policy after September 11”, Proceedings of the IX
Castiglioncello Congerence (20-23 September, 2001), Italy, s.167-173; Roy, a.g.y.
96
yerleşmek için Türkçülük kartından faydalanmaktadırlar
126
. Onlara göre, adı geçen
devletlerin bu bölgeye yönelik politikalarının başlıca hedefleri şunlardır: İslam’ın
Orta Asya ve Kafkasya’da yayılmasının önlenmesi, İran’ın bölgeden sıkıştırılıp
çıkarılması, enerji kaynaklarının ele geçirilmesi ve bölgenin yeni pazar alanları
olarak kullanılması, eski Sovyet nükleer silah ve savunma sanayi uzmanlarının İran’a
geçişinin engellenmesi. Bu yöndeki algılamalarının ciddiliğinden olsa gerek İran,
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ çatışmasının ilk dönemlerinde
tarafsızlık tavırları sergilese de, 1992’de Azerbaycan’da iktidara gelen
Cumhurbaşkanı Ebülfez Elçibey’in Türkiye ile yakın ilişkileri ve irredentist nitelikli
açıklamaları nedeniyle aniden yüzünü Ermenistan’a çevirerek denge kurma ihtiyacı
hissetti
127
. İran’ın bu davranışı ilk bakışta devrim misyonunun ideolojik taahhütlerine
aykırı gibi görünse de, bunun aslında İran-İslam kimliği temelinde ortaya çıkan
tehdit algılamasının gerektirdiği bir durum olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü
bölgede güçlenecek olası bir Turancılık eğilimi, İran’ın bölgesel rolünü pasivize
etmekle kalmayıp aynı zamanda, ülke içindeki milliyetçi akımları da
cesaretlendirebilecekti.
Genel bir tablo çizmek gerekirse Orta Asya ve Kafkasya bölgesi (özellikle de
Azerbaycan), İran dış politikasında izlenen kimlik stratejisinin ciddi bir krizle
126
Vecihe Sadegyan Hori, “Seyaset-e Harici-ye Amrika der Asya-ye Merkezi ve Gafgaz”, Motalaat-e
Asya-ye Merkezi ve Gafgaz, C.24, (Zemestan,1377(1999)), s. 121-138; Muhammed Reza Maleki,
“Revabet-e İsrail ve Turkiye ve Asar-e An der Asya-ye Merkezi ve Gafgaz”, Motalaat-e Asya-ye
Merkezi ve Gafgaz, C.24, (Zemestan,1377(1999)), s. 39-57.; Brenda Shaffer, “Müselman Xarici
Siyaseti Mövcuddurmu?: Xezer Hövzesi Meselesi”,
, Houman A. Sadri, “Trends in the
Foreign Policy of Revolutionary Iran”, .
127
Svante E. Cornell, “Kafkaslar ve Orta Asya'da Jeopolitik ve Stratejik Ortaklıklar”,
çev.YılmazTezkan ;
“Iran's Foreign Policy Initiatives”, ; Hamid
Chitchian “Iran-Armenia Gas Pipeline: Opportunities and
Threats”,.
97
karşılaştığı en önemli bölgedir. Görünürde bir çok ortak özelliklerin olmasına
rağmen, İran nüfuzunun bölgedeki etkisizliği ve giderek zayıflaması İran dış
politikasının en sancılı noktalarındandır. Ancak daha önce de belirtildiği gibi bu
“başarısızlık”, İran dış politikasında kimlik faktörünün etkinliğine gölge
düşürmemektedir. Hatta çelişkili gibi görünse de söz konusu “başarısızlık” İran’ın
bölgeye yönelik izlediği dış politikada ideolojik sorumluluklarından ödün vermeme
bağlamında kimlik unsurunun ne kadar önemli yere sahip olduğunu göstermektedir.
Başka bir ifadeyle, İran, bölgeyle olan ilişkilerinde kendi toplumu ile bölge
toplumlarının temel değerlerine uygun ortak nokta aramak yerine kendi misyoncu-
normatif görüşlerini dayatma çabası sergilemektedir. Bu da her şeyden önce söz
konusu devletin ulusal çıkarlarının biçimlendirilmesinde kimlik faktörünün
etkinliğini kanıtlamaktadır.
İran’ın bölgeye yönelik politikaları aynı zamanda en az İran kadar ABD
nüfuzundan rahatsız olan Rusya’nın siyasal amaçları ile de örtüşmektedir. Şöyle ki,
İran-Rusya ilişkileri tarihte hiç görülmemiş kadar bir yakınlaşma sürecine girmiştir.
Bu yakınlık, gerek Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı desteklenmesinde, gerek
Hazar’ın paylaşılması ile ilgili kıyı devletleri arasında sürdürülen pazarlıklarda,
gerek 1990’ların başlarında Tacikistan’da ortaya çıkan iç savaşta her iki devletin aynı
yaklaşımları benimsemiş olmaları ile açıklanabilir. Hatta İran’ın Rusya’yı
kızdırmamak için Çeçenistan savaşında sessiz kalması, Orta Asya ve Kafkasya’da
İslam kartını dikkatli oynaması da gözlerden kaçmamıştır. Bunun ötesinde, İranlı
liderler bölge devletlerinin Rusya kontrolünde olmasını, üçüncü bir yabancı gücün
bölgeye yerleşmesine tercih etmiş, bu yöndeki görüşlerini zaman zaman açıkça dile
98
getirmişlerdir
128
. Bu noktada İran’ın Sovyetlere ve Rusya Federasyonu’na
uyguladığı politikalar arasında bir süreklilik olduğunu söylemek mümkündür.
İran dış politikasında görülen bu eğilimler (örneğin, Rusya ile askeri, siyasi
ve ekonomik alanlarda yakın işbirliği
129
, Dağlık Karabağ çatışmasında Ermenistan’ın
desteklenmesi veya Tacikistan iç savaşında komünist kökenli fraksiyonlara yardım
edilmesi gibi), konstrüktivist kimlik anlayışı ile devlet çıkarları arasında bir çelişki
gibi görünebilir. Ancak unutmamak gerekir ki konstrüktivizmin benimsediği kimlik
anlayışının etkililiği, seçilmiş bir ülkenin benimsediği tinsel öğelerin dikte ettiği
argümanların o ülkenin dış politika davranışlarındaki etkililik düzeyi ile
ölçülmemektedir. Diğer bir deyişle konstrüktivist kimlik konsepti, bir ülkenin
çıkarlarını, sadece o ülkenin siyasal kültüründe ağırlıklı olan öğenin/öğelerin
oluşturduğu anlamını içermemektedir. Kuramsal çerçeve bölümünde de anlatıldığı
gibi, konstrüktivist yaklaşıma göre kimlik tarihseldir, iç ve dış unsurların karşılıklı
etkileşimi ile oluşturulmakta ve devlet çıkarlarının algılanmasında veya
biçimlendirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu bakımdan kimliğin devlet
çıkarlarının formülasyonunda etkili olduğunu savunmak, iç ve dış siyasal sistemde
her şeyin statik kalacağı ve dolayısıyla da dış politikada aynı vizyonun hakim olacağı
garantisini beraberinde getirmez (örneğin, post-İslamcı yaklaşımların ortaya çıkışıyla
İran siyasetindeki değişimler dış politika davranışlarına da yansımıştır). Ayrıca
kimlik kavramını, devletin güvenlik veya ekonomik çıkarı ile karşı karşıya
128
Örneğin, eski Cumhurbaşkanı Rafsancani, bir konuşmasında şunları söylemekteydi: Bu ülkeler
(eski SSCB ülkeleri –çev.), uzun bir süre Rusya ile beraber yaşadılar. Bu nedenle, eğitimden ağır
sanayiye kadar her alanda karşılıklı bağımlılık söz konusudur. Bu bakımdan üçüncü ülkeler, yeni
devletlerle Rusya arasındaki ilişkilerin sürdürülebilir ve dostça olması için çaba göstermeliler. Bkz:
Akbar Haşemi Rafsancani, “Cumhuri-ye Eslami-ye İran ve Keşverha-ye Cedidü’l-Bonyad”, Motalaat-
e Asya-ye Merkezi ve Gafgaz, C.5/13, (Bahar, 1375 (1996)), s.5-11.
129
Bunlardan en kaydadeğer olanı 1995 yılından bu yana Rusya tarafından İran’ın Buşehr kentinde
yapımı sürdürülmekte olan nükleer güç santralidir. Günümüzde başta ABD ve İsrail olmak üzere bir
99
getirebilecek bir girişim, konstrüktivist sorunsala içkin değildir. Başka bir ifadeyle,
bir ülkenin kimlik uğruna ekonomik çıkarlardan vazgeçip geçmediğinin ölçülmesi,
konstrüktivist yaklaşımın değerlendirilmesi açısından bir anlam ifade etmez.
Konstrüktivist kimlik anlayışı, Soğuk Savaş ortamındaki ideoloji düzeyine
indirgenmemeli, devletin kararverme mekanizmasının rasyonalite düzeyini
etkileyerek onu maceracı uygulamalara sürükleyen bir kavram olarak
algılanmamalıdır.
B. Farklı, Yeni bir Söylem: Medeniyetler Arası Diyalog
Bizi kimlik kabul etmeye zorlamayan
bir eşitliği istiyoruz, ama
üstünlük/aşağılık biçiminde dejenere
olmamış bir farklılığı da istiyoruz.
Tzvetan Todorov
130
1997’de Muhammed Hatemi’nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle başlayan süreç,
şüphesiz ki İran siyaseti açısından yeni bir dönüm noktası olmuştur. Yukarıda da
bahsedildiği gibi, yenilik politikaları Cumhurbaşkanı Haşemi Rafsancani döneminde
gündeme gelmeye başlasa da, bu konudaki somut girişimler Hatemi yönetiminin
işbaşına geçmesi ile belirginlik kazanmıştır. Bu dönemden itibaren, değişim
rüzgarlarının etkisinden olsa gerek İran dış politikası sözlüğüne “detente”, “istikrar”,
“medeniyetler arası diyalog” gibi kavramların girdiği gözlemlenmiştir
131
.
çok bölge ülkeleri ve Batılı devletler bunun sivil amaçlara değil, askeri hedeflere yönelik olduğunu
şiddetle savunmaktadır. Bunun için bkz: Shah, “The Changing Paradigm…”, a.g.y.
130
Connolly, Kimlik…, s.81.
131
Stephen Kinzer, Iran's New Policies Face Conservative Backlash, New York Times, November 22,
1997; Shah Alam, “The Changing Paradigm of Iranian Foreign Policy Under Khatami”,
.
100
Hatemi’nin ülke içinde başlattığı reform politikaları İran toplumunda büyük
bir heyecana neden olurken, dış politikada da bir dizi başarılı girişimleri dünya
kamuoyunda ciddi yankılar uyandırmıştır. Bunlardan en önemlisi onun 1998’de
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun açılış toplantısındaki konuşmasında İran İslam
Cumhuriyeti adına öne sürdüğü teklifti. 185 ülkenin devlet veya hükümet
başkanlarına hitaben dile getirdiği bu teklif, geleneksel İran siyasal kültüründen
farklı bir içerikte idi :
(…) Parlak uygarlıkların başlangıç noktası ve ilahi peygamberlerin – İbrahim, Musa, İsa ve Hazreti
Muhammed’in ruhları şad olsun – doğum yeri olan Doğu’dan biri olarak konuşmama izin verin. Bu
yüzyılın en değerli başarılarından biri, diyalogun kabulü ve güç kullanımının reddidir.(…) Yeni bir
milenyum eşiğinde olan insanlık, diyalogu kurumsallaştırmak, düşmanlık ve çatışma yerine karşılıklı
görüşme ve anlayış sağlamak için bütün gayretini gösterirse gelecek nesillere çok değerli bir miras
bırakmış olacaktır. (…) Birleşmiş Milletlerin, ilk adım olarak 2001 yılını “Uygarlıklar Arası Diyalog
Yılı” ilan etmesini önermek istiyorum. Diyalog aracılığıyla evrensel özgürlüklerin harekete
geçirilebileceğini içtenlikle umut ediyorum.
132
Hatemi’nin bu üslubu, örneğin, 1987 yılında Birleşmiş Milletleri “değersiz ve
etkisiz emirler yayımlayan bir kağıt fabrikası” olarak niteleyen dönemin
Cumhurbaşkanı Hamaneyi’den (şimdiki Dini Lider) farklıydı. Onun bu çağırısını
muhafazakar söylemlerden farklı olarak, İran’ın uluslararası sisteme eklemlenme
yönündeki isteğinin ciddi belirtisi olarak saymak mümkündü. Nitekim, 2001 yılının
BM kapsamında “Medeniyetler Arası Diyalog Yılı” olarak tanımlanması ve bu
konuda çeşitli faaliyetlerin düzenlenmesi kabul edilmiş, Hatemi’nin bu davranışı
çeşitli akademik ve siyasi çevrelerce olumlu karşılanmıştır.
Genel olarak bakıldığında Hatemi’nin , Batı’yı topyekün reddeden geleneksel
söylem yerine, Batı’yla simetrik düzlemde işbirliğini arzulayan yaklaşımı yeğlediği
132
“President Khatami's Speech at the United Nations General Assembly September 21, 1998”,
; İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği, İran
İslam Cumhuriyeti: Uygarlıklar Arası Diyalog Çağırısının Mimarı, Ankara, 2001.
101
görülmektedir. Örneğin konuşmalarından alınmış aşağıdaki pasajlar bu konudaki
kanaati pekiştirecek kadar anlamlıdır:
(…) Bize göre İslam Ümmeti, düşüncesi ve medeniyeti son yüzyıllarda oldukça zayıflamış ve geride
kalmıştır. İnsanoğlunun soruları ve ihtiyaçları kendinden öncekilerden farklı olarak zamanla
değişmektedir. Doğu’nun Batı karşısında pasif kalmasının nedeni, işte bu soruların gerektiği zamanda
ve mekanda sorulmamasına bağlıdır. Nitekim, soruların yokluğu düşünce yokluğunu da beraberinde
getirmektedir. Bizim geri kalmışlığımız, alınyazımız değildir. Tarihte bu kadar güçlü medeniyetlere
imza atmış bir topluluk olarak yeniden gelişme potansiyelimiz bulunmaktadır. (…) Büyük bir
eminlikle söyleyebiliriz ki, gelişmek isteyen bir toplum, Batı uygarlığını ve bu uygarlığın ruhunu
anlamadan başarılı olamaz. Bu ruhla tanışık olamayan toplumlar yaşamlarında olumlu değişimler
yapmakta asla başarılı olamazlar. Bir çok Müslüman toplum, örneğin bizim toplumumuz, ne yazık ki
hala bu bilgiden yoksun. Hala Batı uygarlığının değişik yönlerinin farkında değiliz ve Batı ile
karşılaşmamız büyük oranda yüzeyseldir; yani Batı’ya ya hayranlıkla ya da nefretle yaklaştık.
(…)Diğer toplumların ve ulusların kültür ve moral değerlerinin sofistike bir biçimde öğrenilmesi,
onlarla diyalog kurulmasını da kapsamaktadır. Anlamlı bir diyalog ise yalnız kendi kültürel
değerlerini iyi bilen taraflar arasında gerçekleşebilir.
133
Hatemi’nin Post-İslamcı dış politika yaklaşımının sadece söylem düzeyinde
kalmayıp, pratik olarak uygulamaya aktarıldığı da görülmektedir. Özellikle,
medeniyetler arası diyalog konsepti, güncel dış politika uygulamalarının merkezine
oturtularak bu kavram üzerinden çeşitli diplomatik ataklarda bulunulmuştur.
Örneğin İran, 1998 yılında İslam Konferansı Örgütü’nün zirve toplantısına ev
sahipliği yapmış, Hatemi 1999 yılında Suudi Arabistan, Suriye ve Katar’ı ziyaret
ederek yirmi yıllık bir aradan sonra Arap devletlerini ziyaret eden ilk İranlı
Cumhurbaşkanı olmuştur. Ayrıca Hatemi, Batıyla ilişkileri normale döndürme
yönünde Mart 1999’da İtalya ve Vatikan’ı, Ekim 1999’da Fransa’yı, Haziran
2000’de Almanya’yı ziyaret etmiştir. Bunun yanı sıra, yine bu dönemde Basra
Körfezi’ndeki Kharg Adası’ndaki Dorond petrol alanlarının geliştirilmesi için İran
hükümeti ile Fransız Elf Aquitaine ve İtalyan ENI şirketleri arasında anlaşma
133
“President Khatami Calls For Islamic Civil Society And Understanding of Western Civilisations”,
; “Statement by H.E. Seyyed
Mohammad Khatami President of the Islamic Republic of Iran and Chairman of the Eighth Session of
the Islamic Summit Conference, 9 December 1997, Tehran”,
; Oğuz ve Çakır, s. 159.
102
imzalanmış, dolayısıyla da ABD’nin İran’ın petrol endüstrisi üzerindeki tek taraflı
yaptırımlarının geçerliliğini kaybetmesi sağlanılmıştır
134
.
Dış politikanın biçimlendirilmesinde iç ve dış etmenlerin karşılıklı etkileşim
süreci göz önünde bulundurulursa, “medeniyetler arası diyalog”, “istikrar”, “detente”
gibi kavramları, Hatemi’nin iç politikada “sivil toplum” oluşturma çabasının bir
uzantısı olarak tanımlamak yanlış olmaz. Gerek ülke içindeki siyasal ve ekonomik
sorunların neden olduğu toplumsal gerilimler, gerek 1993 yılından itibaren Clinton
yönetiminin İran’a yönelik uygulamaya koyduğu tecrit etme politikaları, İran’ı yeni
stratejiler benimseme durumunda bırakmıştır. Bu bağlamda söz konusu kavramlar,
İran dış politikasında paradigma değişiminden çok, ülke imajının yeniden
dönüştürülmesi ve bu dönüşüm kapsamında ülkesel çıkarların yeniden tanımlanması
izlenimini vermiştir. Diğer bir deyişle, İran dış politikasının bu yeni dönemde
geçirdiği evrim, Eisenstadt ve Rubin gibi yazarların söylediği gibi söz yığınından
ibaret basit bir göz boyama taktiği değil, tersine, söylemsel düzeyde ortaya çıkan
kimlik modifikasyonuyla eşgüdümlü olarak ülke çıkarlarının yeniden formüle
edilmesi sürecini kapsamaktadır.
134
Shah Alam, a.g.y.; Michael Eisenstadt, “Iran Under Khatami: Weapons of Mass Destruction,
Terrorism, and the Arab-Israeli Conflict Statement before the United States Senate Foreign Relations
Committee, Subcommittee on Near East and South Asian Affairs”,
; “Round Table: Dialogue
among Civilizations United Nations, New York, 5 September 2000”, Provisional Verbatim
Transcription, < http://www.unesco.org/dialogue2001/en/khatami.htm>;
103
Sonuç
Bir ülkenin dış politikasında kimlik faktörünün ele alınmasını amaçlayan bir
çalışma için ilk bakışta İran İslam Cumhuriyeti’nden daha iyi örnek olmadığı
varsayılabilir. Diğer bir deyişle, siyahla beyaz ayırımının bu kadar belirgin olduğu
bir siyasal kültürde kimlik öğesi ile ilgili argümantasyon oluşturma çok daha kolay
görünebilir. Ancak bu çalışmanın kuramsal taahhütleri kapsamında olmak üzere,
İran dış politikasındaki kimlik faktörü ele alındığında o kadar da basit olmayan bir
yapıyla karşı karşıya gelinecektir.
İlgili bölümlerde de belirtildiği gibi, bu çalışmanın analitik perspektifini
oluşturan konstrüktivist yaklaşımların dış politikada kimliğin rolüne bakış açısı,
yerleşik kuramlardan (Neorealizm, Neoliberalizm) farklıdır. Konstrüktivist
yaklaşımlara göre kimlik, ne neorealist gelenekte olduğu gibi sürekli güç için
mücadele eden aktörlerin kendi çıkarlarını meşrulaştıran stratejik öğe, ne de
neoliberal kuramlarda olduğu gibi aktör çıkarlarının maksimize edilmesini sağlayan
yardımcı unsurlardır. Konstrüktivizm, uluslararası politikanın temel birimlerinin
devletler (eden) olduğu ve devletlerin içinde bulundukları ortamların (yapı) maddi
özellikten çok kültürel-kurumsal niteliğe sahip olduğu varsayımından yola çıkarak,
ulus devletin dış politika davranışlarıyla kimlikleri arasında tutarlı bir ilişkiselliğin
olduğunu savunmaktadır. Başka bir ifadeyle Konstrüktivizm, etkili bir dış politika
uygulaması için ulusal kimlik, ulus devletin “dünyadaki yeri” ve onun dost ve
düşman tanımlama kalıpları ile ilgili ulusal düzeyde ortak paylaşılan görüşlerin
niteliğine birincil önem vermektedir. Bu bağlamda bir siyasal kültür içerisinde
oluşturulan ve kurumsallaştırılan kimlik söylemlerinin dış politika karar vericilerine
Rubin, Khatami and the Myth of Reform in Iran…; Kaveh L. Afrasiab, “Dialogue Among
104
siyasal gerçekliği algılama ve yorumlama çerçevesi sağladığını savunmaktadır.
Ayrıca, tarihsel olduğu gerekçesiyle gerek iç, gerek dış politikada, kimliğin ve buna
bağlı olarak da dış politika çıkarlarının yeniden tanımlandığını ve yeniden
dönüştürüldüğünü kabul etmektedir.
Kısaca tanımlanan bu kriterler temelinde İran dış politikasında benimsenen
kimlik ile gerçekleştirilen davranışlar arasındaki bağıntıyı hedefleyen kapsamlı bir
çözümleme için, diğer bir deyişle kimlik faktörünün İran dış politikası açısından ne
anlam ifade ettiğini belirlemek amacıyla iç ve dış siyaset bileşenlerini aynı anda ele
alan bir analiz yöntemi gerekecektir. İran dış politikasında izlenen kimlik
stratejisinin biçimlendirilmesinde etkili olan iç unsurlar başlıca olarak İran siyaset
kültürü geleneklerinden, İslam Devrimi’nin ruhundan kaynaklanan normatif
öğelerden ve devlet içi gelişmelerden oluşmaktadır. Bu unsurlar kimi dönemlerde
artıp azalma eğilimi gösterse de (örneğin, Soğuk Savaş konjonktürüne ve aynı
zamanda Humeyni’nin yaşadığı yıllara tekabül eden Birinci Cumhuriyet döneminde
Üçüncü Dünyacı ve köktendinci söylemlerin daha ön planda olması gibi) İran dış
politikasının günlük uygulamalarından tam olarak silinip gitmemişlerdir. Diğer bir
deyişle İran siyaset kültüründe kalıtımsallaşan düalist değerlendirme standartları
veya İslam Devrimi’ni diğer ülkelere ihraç etme misyonu gibi unsurlar mevcut
koşullara uyarlanarak temel içeriğini koruyabilmiş, çoğu zaman dış politika
uygulamalarında belirleyici rol oynamıştır. Örneğin, reform yanlısı bir lider olarak
bilinen ve İran siyaseti için yeni bir dönüm noktası olarak sayılan Cumhurbaşkanı
Hatemi’nin Soğuk Savaş sonrasında ortaya atılan Yeni Dünya Düzeni Projesine
tepkisi seleflerininkinden pek de farklı değildi. Bununla birlikte ülke içinde, gerek
Post-İslamcı yaklaşımların etkisiyle ortaya çıkan toplumsal hareketlenmeler, gerek
Civilizations and Iran's Foreign Policy”, .
105
Hatemi’yle başlayan reform sürecin aynı zamanda dış politika uygulamalarında etkili
olduğu, dolayısıyla o döneme kadar süregelen kimlik siyasetinde belirli değişime yol
açtığı inkar edilemez.
İran dış politikasında izlenen kimlik stratejisinin oluşturulmasında etkili olan
dış unsurlar ise İran’ın ulus devlet niteliğini benimseyerek/benimsemek durumunda
bırakılarak uluslararası sistemle sürdürdüğü ilişkiler sonucunda karşı karşıya kaldığı
etmenlerdir. Bu etmenler İran’ın diğerkamlığından çok onun bir sosyal eden olarak
uluslararası yapıyla karşılıklı etkileşim gereksinimine dayanmaktadır. Bu bağlamda
İran siyasetindeki iç unsurların dış politikada etkili olması gibi, dış unsurların da iç
siyasete yansıyarak siyasal-toplumsal gelişmelere tesir ettiği ve zamanla kimliğin
yeniden tanımlanmasına neden olduğu görülmektedir. Örneğin, Sovyetler Birliği’nin
dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Orta Asya ve Kafkasya cumhuriyetlerini
kendi siyasal yörüngesine çekmek isteyen İran, ekonomi politikalarında gözle
görülür liberalleşme uygulamaları gerçekleştirmiştir.
İran dış politikasında izlenen kimlik stratejisinin iç ve dış gelişmelerden
etkilendiği ve her devlette olduğu gibi belirli koşullarda evrim geçirdiği bir
gerçektir. Söz konusu evrim kimi zaman yukarıdan aşağıya (örneğin, İranlı dış
politika kararvericilerinin uluslararası sistemle karşılıklı etkileşim sonucunda
benimsedikleri genel teamül ilkelerinin ülke çıkarlarının yeniden tanımlanmasında
etkli olması), kimi zaman da aşağıdan yukarıya (örneğin, iç toplumsal-siyasal
gelişmelerin dış politika liderlerini bölgesel ve küresel düzeyde yeni stratejiler
izlemek durumunda bırakması) doğru gelişmiştir. Ancak bununla beraber kimlik
faktörü bağımsız bir değişken sıfatıyla gerek Humeyni’nin yaşadığı yılları içeren
Birinci Cumhuriyet döneminde, gerek Rafsancani ile başlayan İkinci Cumhuriyet
106
döneminde mevcut iç ve dış koşullara uygun olarak İran dış politikası
uygulamalarının oluşturulmasında, İran çıkarlarının tanımlanmasında ve yeniden
dönüştürülmesinde, aynı zamanda tehdit algılamalarında önemli rol oynamıştır. Bu
bakımdan, daha önceki bölümlerde de belirtildiği gibi kimi uygulamalar
konstrüktivist kimlik yaklaşımları ile çelişkili gibi görünse de esasında konstrüktivist
perspektifin konumunu güçlendirmektedir.
Örneğin, bu bağlamda Dağlık Karabağ Çatışmasında İran’ın Şii Azerbaycan’ı
değil Hıristiyan Ermenistan’ı desteklemesi sık sık gündeme getirilmektedir. Ancak
bunu konstrüktivist açıdan ele aldığımızda tamamen farklı bir tablo ile
karşılaşıyoruz. Şöyle ki, Azerbaycan, bağımsızlığını kazandıktan sonra İran’ı
kıskandıracak şekilde Türkiye ve Batıyla yakın ilişkiler kurma sürecine girdi. Rusya
ile ilişkilerini bozmadı. ABD ile çeşitli alanlarda işbirliği yaparak ilişkilerini
güçlendirdi. Ayrıca, bağımsızlık sonrası kabul ettiği anayasayla laikliği
kurumsallaştırdı. Üstelik, Ebülfez Eliçibey döneminde Güney Azerbaycan’la ilgili
yaşanan gerilimler tam olarak silinip gitmedi. Doğal olarak tüm bunlar İran’ı, temel
devrim ilkelerine dayanan dış politika yaklaşımı bakımından ciddi şekilde
endişelendirdi. İran, Batı karşıtı prensiplere ve İslami değerlere dayanan üst
kimliğini güçlü tutmak adına Azerbaycan’a karşı böyle bir politika (Ermenistan’ın
desteklenmesi) izledi. Bu davranış aslında İran açısından kimlik politikalarını
zayıflatmadı, aksine bu konudaki tutumunun ne kadar önem arz ettiğini gösterdi.
Öte yandan İran’ın Azerbaycan’a yönelik böyle bir politika izlemesi onun
ulusal çıkar adına temel kimlik ilkelerinden vazgeçtiği anlamını taşımamaktadır.
Daha çok, kimlik yörüngesine girmemekte ısrar eden bir devletin “cezalandırılması”
niteliğini yansıtmaktadır. Aslında bu, İran’ın Azerbaycan’a kimliği doğrultusunda
107
uygulayacağı politikaların iki şıkkından biri idi: İran’la yakın ilişkiler kurarsa
“ödüllendirilecek”, aksi takdirde etki çemberine almak için gerekli baskı
kullanılacaktı.
Tüm bu argümanları göz önünde bulundurarak, İran’ın bundan sonraki kimlik
siyasetinin hangi yönde gelişeceğini şimdiden kestirmek pek kolay değildir. Ancak
son dönemlerde ABD’nin Şii nüfusun yoğunlukta olduğu ve Şiilik için kutsal sayılan
önemli kentlerin bulunduğu Irak’a müdahalesiyle başlayan sürecin ve bu süreçte
ortaya çıkan çeşitli işkence skandallarının İran’da önemli mevkilerde bulunan
muhafazakar çevrenin söylemlerini kuvvetlendireceği kesindir. Muhtemelen Velayet-
i Fakih ve çevresindeki muhafazakar kesim bu gelişmelerden ülke içindeki sivil
toplum oluşturma çabalarına karşı baskı kullanma yönünde faydalanırken, dışarıda
da “Yeni Dünya Düzeni” projesine karşı malum tutumlarını daha da
şiddetlendirecektir
.
108
KAYNAKÇA
A) Kitaplar
Abrahamian, Ervand, Humeynizm:İslam Cumhuriyeti Üzerine Denemeler, çev.
Mehmet Toprak, Metis Yayınları, İstanbul, 2002.
Afrasiabi, Kaveh L., After Khomeini: New Directions in Iran’s Foreign Policy,
Westview Press, Oxford, 1994.
Algar, Hamid, Religion and State in Modern Iran, University of California Press,
Berkeley, 1969
.
Algar, Hamid, İslam Devrimi’nin Kökleri, çev., M. Çetin Demirhan, İşaret Yayınları,
Ankara, 1988.
Bavand, Davood Hermidas, “Territorial Challenges and Iranian Identity in the
Course of History ”,
n_identity.php>
Bhaskar, Roy, The Possibility of Naturalism, Harvester Press, Brighton, 1979.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas, The Social Construction of Reality, Anchor,
New York, 1966.
Bünyadov, Ziya, (ed.), Azerbaycan Tarihi, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü, 1994.
Calabrese, John, Revolutionary Horizons: Regional Foreign Policy in Post-Khomeini
Iran, The Macmillian Press Ltd., London, 1994.
Campbell, David Writing Security: United States Foreign Policy and the Politics of
Identity, University of Minnesota Press, Minneapolis, 1992
Connolly, William E., Kimlik ve Farklılık, çev. Ferma Lekesizalın, Ayrıntı Yayınları,
İstanbul, 1995.
Eralp, Atila (der.), Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel
Yaklaşımlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 1997.
Farr, Grant M., Modern Iran, Mcgraw-Hill, Boston, 1999.
Giddens, Anthony, Central Problems in Social and Political Theory, University of
California Press, Berkeley/Los Angeles, 1979
Giddens, Anthony, The Constitution of Society: Outline of the Theory of
Structuration, Polity Press, Cambridge, 1984.
109
Goldstein, Judith ve Keohane, Robert O., (der.), Ideas and Foreign Policy Beliefs,
Institutions, and Political Change, Cornell University Press, Ithaca, 1993.
Gölpınarlı, Abdülbakıy, Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik, Der Yayınları,
İstanbul, 1997.
Hashim, Ahmed, The Crisis of the Iranian State: domestic,foreign and security
policies in post-Khomeini Iran, Oxford University Press, New York, 1995.
Hunter, Shireen T., The Future of Islam and The West: Clash of Civilizations or
Peaceful Coexistence?, Praeger Publishers, Westport, 1998.
Hüseyin, Asaf, İranda Devrim ve Karşı Devrim, çev. Taha Cevdet, Pınar Yayınları,
İstanbul, 1989.
İmam Humeyni, Konuşmalar, Objektif Yayınları,İstanbul, 1991.
İran İslam Cumhuriyeti Anayasası (Yeni Düzenlemelerle), çev. Abdullah Ünlü,
Evrensel Yayıncılık, İstanbul, 1996.
İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği, İran İslam Cumhuriyeti: Uygarlıklar Arası
Diyalog Çağırısının Mimarı, Ankara, 2001.
İslami Tebliğ Teşkilatı, İslam İnkılabı Rehberi İmam Humeyni’nin (r.a.) Siyasi-İlahi
Vasiyetnamesi, Spehr Matbaası, Tahran, 1989.
Katzenstein, Peter J., (der.), The Culture of National Security: Norms and Identity in
World Politics, Columbia University Press, New York, 1996.
Keddie, Nikki R., Roots of Revolution: An Interpretive History of Modern Iran, Yale
University Press, New Haven, 1981.
Keddie, Nikki R., (ed.), Religion and Politics in Iran: Shi’ism from Quietism to
Revolution, Yale University Press, New Haven and London, 1983.
Keddie, Nikki R. ve Gasiorowski, Mark J. (der.), Neither East Nor West: Iran, the
Soviet Union and the United States, Yale University Press, London, 1990.
Khosrokhavar, Farhad, Roy, Olivier, İran: Bir Devrimin Tükenişi, çev. İsmail
Yerguz, Metis Yayınları, İstanbul, 2000.
Kinzer, Stephen, Iran's New Policies Face Conservative Backlash, New York Times,
November 22, 1997.
Kratochwil, Friedrich, Rules, Norms, and Decisions, , Cambridge University Press,
Cambridge, 1989.
110
Larrain, Jorge, İdeoloji ve Kültürel Kimlik: Modernite ve Üçüncü Dünyanın Varlığı,
çev. Neşe Nur Domaniç, Sarmal Yayınevi, İstanbul, 1995.
Mutlu, İsmail, Tarihte ve Günümüzde Caferilik, Mutlu Yayıncılık, 1995.
Oğuz, Sami ve Çakır, Ruşen, Hatemi’nin İranı, İletişim, İstanbul, 2000.
Onuf, Nicholas, Worlds of Our Making,University of South Carolina Press,
Columbia, 1989.
Petruşevski, İlya Pavloviç, İslam der İran: ez Hecret ta Payan-e Garn-e Nohom-e
Hecri, Peyam, Tahran, 1354 (hicri).
Razi, Abdullah, Tarih-e Kamil-e İran:ez Tesis-e Silsile-ye Mad ta Engeraz-e
Kacariye”, Çap ve Enteşarat-e Ekbal, Tahran, 1376 (Hicri).
Roy, Olivier, Siyasal İslamın İflası, Metis Yayınları, İstanbul, 1995.
Ruggie, John G., Constructing the Global Polity: Essays on International
Institutionalization, Routledge, London, 1998
.
Soroush, Abdolkerim, Sirat-e Mustakim, Sirat, Tahran, 1998; Abdolkarim Soroush,
Mudara va Mudiriyat, Serat, Tehran, 1997.
Soroush, Abdolkarim, Reason, Freedom and Democracy in Islam, Oxford University
Press, Oxford, 2000.
Wendt, Alexander Social Theory of International Politics, Cambridge University
Press, Cambridge, 1999.
Wright, Robin, Son Büyük Devrim: Humeyni’den Bugüne İran, çev. Şeniz Türkömer,
Doğan Kitapçılık A.Ş., İstanbul, 2000.
111
B) Makaleler
Adler, Emanuel, "Seizing the Middle Ground", European Journal of International
Relations 3/3 (September 1997), s. 319-363.
Afrasiabi, Kaveh L., “Iran’s Foreign Policy after 11 September”, The Brown Journal
of World Affairs, Vol.9/2 (Winter/Spring 2003), s. 255-265.
Afrasiabi, Kaveh L., “Dialogue Among Civilizations and Iran's Foreign Policy”,
.
Afrasiabi, Kaveh L., “Letter from Baku: Iran-Azerbaijan Relations in Perspective”,
.
Afşar, Reza, ”Mahiyet-e Dovlet ve Çamee der İran”, Mecelle-yi Siyaset-e Hareci,C.
9/3,4 (Sonbahar-Kış 1996/97).
Ahmedi, Hüseyin, “Mevazi-ye Cumhuri-ye İslami-ye İran der Siyaset-e Harici”,
Mecelle-yi Siyaset-e Hareci, C. 9/3,4 (Payiz-Zimistan 1996/97), s.926-948.
Akhavi, Shahrough, “Shariati’s Social Thought”, Keddie Nikki R (ed.), Religion and
Politics in Iran: Shi’ism from Quietism to Revolution, Yale University Press, New
Haven and London, 1983.
Alam, Shah, “The Changing Paradigm of Iranian Foreign Policy Under Khatami”,
.
Alkan, Mustafa Nail, “İran’ın Batı ile İlişkileri”,Avrasya Dosyası, Cilt 2, Sayı
1(1995), s.19-24.
Arjomand, Said Amir, “The Reform Movement and the Debate on Modernity and
Tradition in Contemporary Iran”,
.
Ashley, Richard, “The Poverty of Neorealism”, International Organization, 38/2
(1984), s.225-286.
Boekle, Henning, Rittberger, Volker ve Wagner, Wolfgang, “Norms and Foreign
Policy: Constructivist Foreign Policy Theory”, tuebingen.de/uni/spi/taps/tap34a.htm>
Calabrese, John, “The Legal Status of the Caspian Sea”,
Checkel, Jeffrey T., "The Constructivist Turn in International Relations Theory,"
World Politics 50/2 (January 1998), s. 324–348.
112
Checkel, Jeffrey T., “Why Comply? Constructivism, Social Norms and the Study of
International Institutions” ,
Checkel, Jeffrey T., “Social Construction and
Integration”,
Checkel, Jeffrey T. “Role Conceptions and the Politics of Identity in Foreign Policy”,
<http://www.arena.uio.no/publications/wp99_8.htm>
Chehabi, Houchang E., “İran İslam Cumhuryeti’nde Din Adamları ve Devlet”,
Avrasya Dosyası, Cilt 2, Sayı 1, 1995.
Chitchian, Hamid, “Iran-Armenia Gas Pipeline: Opportunities and Threats”,
.
Cole, Juan R.I., “Marking Boundaries, Marking Time: The Iranian Past and the
Construction of the Self by Qajar Thinkers”,
Cornell, Svante E., “Kafkaslar ve Orta Asya'da Jeopolitik ve Stratejik Ortaklıklar”,
çev.YılmazTezkan
.
Der Derian, James, “The Boundaries of Knowledge and Power in International
Relations”, J. Der Derian ve M. Shapiro (ed.) International/Intertextual Relation,
Lexington Books, Lexington, 1989.
Dessler, David, “What’s at Stake in the Agent-Structure Debate”, International
Organization, 43/3 (1989), s. 441-473.
Eisenstadt, Michael, “Iran Under Khatami: Weapons of Mass Destruction, Terrorism,
and the Arab-Israeli Conflict Statement before the United States Senate Foreign
Relations Committee, Subcommittee on Near East and South Asian Affairs”,
.
Eliyev, Zaur, “İranın Mövcud Durumu ve Hazırkı Proseslerin Gözlenilen Neticeleri”,
525-ci Qezet, 5.11.2003.
Erb, Scott,
u>.
Esposito, John L. ve Piscatori, James P., “Global Impact of Iranian Revolution: A
Policy Perspective”, John L. Esposito, (ed.), The Iranian Revolution: Its Global
Impact, Florida International University Press, Miami, 1990.
113
Hafez F. Farmayan, “The Foreign Policy of Iran: A Historical Analysis 559 B.C. –
A.D. 1971”, Research Monograph, No. 4 (1971), Middle East Center, University of
Utah, s.1-34.
Finnemore, Martha, “Norms, Culture and World Politics: Insights from Sociology’s
Institutionalizm”, International Organization 50/2 (1996), s.339-347.
Freij, Yousif, “State Interest versus the Umma: Iranian Policy in Central Asia,”
Middle East Journal, vol. 50/1 (Winter 1996), s. 71-83.
Ghandchi, Sam, “Islamic Democracy is not Pluralism”,
.
Ghandchi, Sam, “What is Secularism?”, secularismEng.htm>.
Ghandchi, Sam, “Change: Revolution, Reform, or...?”, New.htm>.
Guzzini, Stefano, “A Reconstruction of Constructivism in International Relations”,
European Journal of International Relations,Vol. 6/2; (2000), s. 147–182.
Haeri, Safa, “Baku Calls For Negotiated Settlement of Conflict Wıth Armenia”,
<http://www.iran-press-
service.com/articles_2002/Feb_2002/azarbaijan_situation_23202.htm>.
Halliday, Fred, “İran Devrimi: Eşitsiz Gelişme ve Dinci Popülizm”, Serpil Üşür
(der.), İran Devrimi: Din, Anti-Emperyalizm ve Sol, Belge Yayınları, İstanbul, 1992.
Hegland, Mary, “Two Images of Husain: Accommodation and Revolution in an
Iranian Village”, Keddie Nikki R. (ed.), Religion and Politics in Iran: Shi’ism from
Quietism to Revolution, Yale University Press, New Haven and London, 1983.
Hendriks, Bertus, “More Room for Manoeuvre”,
.
Hesenli, Cahangir, “Heç Kes İranın Dağlıq Qarabağ Münaqişesinin Hellinde
Oynadığı Rolu İnkar Edebilmez,
.
Hopf, Ted, "The Promise of Constructivism in International Relations Theory,"
International Security 23/1, (Summer 1998), s.171-200.
Hori, Vecihe Sadegyan, “Seyaset-e Harici-ye Amrika der Asya-ye Merkezi ve
Gafgaz”, Motalaat-e Asya-ye Merkezi ve Gafgaz, C.24, (Zemestan,1377(1999)), s.
121-138.
114
Jahanbakhsh, Forough, Islam, Democracy and Religious Modernism in Iran (1953-
2000): From Bazargan to Soroush, Brill, Leiden, 2001, s. 140-143.
Jahanbakhsh, Forough, “Religious and Political Discourse in Iran: Moving Toward
Post-Fundamentalism”, The Brown Journal of World Affairs, Vol. IX, Issue 2
(Winter/Spring, 2003), s.243-254.
Lapid, Yosef, "The Third Debate: On the Prospects of International Theory in a Post-
Positivist Era," International Studies Quarterly 33/3 (1989), s. 235–254.
Lelyveld, Michael, “Azerbaijan: Turkey Pursues Ambiguous Ties”,
.
Maleki, Abbas, “The Islamıc Republıc of Iran's Foreign Polıcy: The Vıew From
Iran” .
Maleki, Muhammed Reza, “Revabet-e İsrail ve Turkiye ve Asar-e An der Asya-ye
Merkezi ve Gafgaz”, Motalaat-e Asya-ye Merkezi ve Gafgaz, C.24,
(Zemestan,1377(1999)), s. 39-57.
Menüçehri, Abbas, Ketab-e İran: Nezam-e Siyasi-ye İran, Enteşarat-e Merkez-e
Motalaat-e Ferheng-e Beyne’l-Mileli, Tahran, 1381 (Hicri).
Muaddel, Mansur, “İran’da Şii Ulema ve Devlet”, Serpil Üşür (der.), İran Devrimi:
Din, Anti-Emperyalizm ve Sol, Belge Yayınları, İstanbul, 1992.
Mughisuddin, Oya Akgönenç, “Humeyniden sonra İran’ın Dış Politikasında
Eğilimler”, Avrasya Dosyası, Cilt 2, Sayı 1(1995), s. 25-37.
Nakibzade, Ahmed, “Tesir-e Ferheng-e Melli ber Esas-e Siyaset-e Harici: Mured-e
Cumhuri-ye Eslami-ye İran”, Siyaset-e Harici, C.XIII (Payiz 1378 (1999)), s. 637-
658.
Nesibli, Nesib, “Azerbaijan- Iran Relations: Challenges and Prospects”,
&item_id=50>.
Nesibli, Nesib, “İran’ın Kafkasya Politikası Çerçevesinde İran-Azerbaycan
İlişkilerinin Son On Yılı”,
<http://www.avsam.org/turkce/yayinlar/kitaplar/kitap/kitap48.htm>.
Olcott, Martha Brill, “Soviet Central Asia: Does Moscow Fear Iranian Influence?”,
John L. Esposito,(ed.), The Iranian Revolution: Its Global Impact, Florida
International University Press, Miami, 1990.
Özgür, Ayhan, “Kafkasya Macerası”,
.
115
Parrott, Stuart, “Central Asia/Caucasus: Iran Builds Regional Bridges”
.
Rafsancani, Akbar Haşemi, “Cumhuri-ye Eslami-ye İran ve Keşverha-ye Cedidü’l-
Bonyad”, Motalaat-e Asya-ye Merkezi ve Gafgaz, C.5/13, (Bahar, 1375 (1996)), s.5-
11.
Rajaee, Farhang, “Iranian Ideology and Worldview: The Cultural Export of
Revolution”, John L. Esposito (ed.), The Iranian Revolution: Its Global Impact,
Florida International University Press, Miami, 1990.
Reus-Smit, Chris, “The Constructivist Turn: Critical Theory after the Cold War”,
.
Roy, Olivier, “ The Iranian Foreign Policy Toward Central Asia”,
.
Rubin, Michael, “What Are Iran's Domestıc Priorıties?”, Middle East Review of
International Affairs, Vol. 6/2 (June 2002).
Rubin, Michael, “Khatami and the Myth of Reform in Iran”,
.
Ruggie, John G., 'What Makes the World Hang Together? Neo-utilitarianism and the
Social Constructivist Challenge', International Organization, 52/4, (Autumn 1998) s.
855–886.
Sadeghi, Shirin, “Iran's Khatami: Prospect or Pawn?”,
.
Sadri, Houman A., “Trends in the Foreign Policy of Revolutionary Iran”,
.
Sariolghalam, Mahmood, “Iranian Foreign Policy after September 11”, Proceedings
of the IX Castiglioncello Congerence (20-23 September, 2001), Italy, s.167-173.
Shaffer, Brenda, “Müselman Xarici Siyaseti Mövcuddurmu?: Xezer Hövzesi
Meselesi”, .
Skocpol, Theda, “İran Devrimi: Eşitsiz Gelişme ve Dinci Popülizm”, Serpil Üşür
(der.), İran Devrimi: Din, Anti-Emperyalizm ve Sol, Belge Yayınları, İstanbul, 1992.
Tabari, Azar, “The Role of the Clergy in Modern Iranian Politics”, Nikki R. Keddie
(ed.), Religion and Politics in Iran: Shi’ism from Quietism to Revolution, Yale
University Press, New Haven and London, 1983.
116
Tarock, Adam, “Iran’s Policy in Central Asia,” Central Asian Survey, vol. 16/2
(1997), s. 185-200.
Tekin, Ali, “İran’ın Dış Politikasında Terörizmin Yeri”, Avrasya Dosyası, Sayı 2
(1996), s.5-33.
Walt, Stephen M. “International Relations: One World, Many Theories”,
Wendt, Alexander “The Agent-Structure Problem in International Relations Theory”,
International Organization, 41/3 (1987), s.335-350.
Wendt, Alexander, "Collective Identity Formation and the International State",
American Political Science Review, 88 (June 1994), s. 385
Wendt, Alexander, "On Constitution and Causation in International Relations",
Review of International Studies 24/5 (December 1998), s.101-117.
Yann, Richard, “Contemporary Shi’i Thought”, Nikki R. Keddie (ed.), Roots of
Revolution: An Interpretive History of Modern Iran, Yale University Press, New
Haven and London, 1981.
Yusufi, Ali, “Revabet-e Beyn-e Govmi ve Tesir-e An ber Hoviyyet-e Melli-ye
Egvam der İran”, Motalaat-e Melli, Vol.2, (Tabestan, 1380 (2001)), s.13-43.
117
C) Diğer
“Azeri President Calls for Boosting Iran-Azerbaijan Relations”,
.
“Ceremony Held in Baku to Mark Islamic Revolution Victory”,
.
“Concept of Neither East nor West”, study/iran/iran146.html>.
“Concept of Export of Revolution”, study/iran/iran145.html>.
“Fundamental Sources of Iranian Foreign and Security Policies”,
.
“Historic Personalities”,
.
“Impact on Foreign Policy”,
.
“İran-Azerbaycan Münasibetlerinin İnkişafına Ne Mane Olur?”, 525-ci Qezet,
29.10.2003.
“İran Azerbaycan Erazilerine Öz Teleyayımlarını Dayandırmalıdır”,
.
“İran-Azerbaycan Münasibetleri ve Güney Meselesi”,
.
“İran'da Hatemi Zaferi”, <www.aksam.com.tr>
“Iran's Foreign Policy Initiatives”,
.
“President Khatami's Speech at the United Nations General Assembly September 21,
1998”, .
“President Khatami Calls For Islamic Civil Society And Understanding of Western
Civilisations”, .
“Round Table: Dialogue among Civilizations United Nations, New York, 5
September 2000”, Provisional Verbatim Transcription,
<http://www.unesco.org/dialogue2001/en/khatami.htm>.
118
“Statement by H.E. Seyyed Mohammad Khatami President of the Islamic Republic
of Iran and Chairman of the Eighth Session of the Islamic Summit Conference, 9
December 1997, Tehran”, .
.
.
.
.
.
.
.
Tez Özeti
1979 İslam devrimiyle İran, Şiiliğin devlet dini olduğu ve devletin tam
anlamıyla Şii-İslami ilkeler üzerine kurulduğu, cumhuriyet rejimli tek ülke
konumuna gelmiştir. Ayetullah Humeyni liderliğindeki yeni yönetim, devrimin daha
ilk günlerden itibaren dış politika hedeflerini Pan-İslamcılık ve üçüncü dünyanın
devrimci hareketlerinin desteklenmesi yönünde oluşturulacağını açıkça ifade ederek
başta ABD olmak üzere iki kutuplu dünyaya meydan okumaya başlamıştır. İran
İslam Cumhuriyetinin yeni bir kimlikle uluslararası sahneye çıkışı, Soğuk Savaş
ortamında süpergüçleri alternatif bir güç odağının doğduğu konusunda ciddi bir
şekilde endişelendirmiştir. Bu endişe, Soğuk Savaş’ın bitmesinden sonra da bölgesel
ve küresel düzeyde etkisini sürdürmüş, özellikle 11 Eylül terör olaylarından sonra
İslami terörizm kavramının gündeme gelmesiyle daha çok dikkat çekmeye
başlamıştır.
Bu
gelişmeler bağlamında İran İslam Cumhuriyeti’nin geniş anlamda Soğuk
Savaş’ın sona ermesinden itibaren, dar anlamda ise 11 Eylül saldırılarından sonra
uluslararası alanda önemli bir özne konumuna geldiğini göz önünde bulundurarak, bu
çalışmada İran’ın, dış politikada ulusal çıkarlar adına izlediği uygulamalar ile
siyasal-kültürel gelenekleri ve İslami devlet niteliğinden doğan tinsel (ideational)
özellikleri arasındaki ilişki ele alınacaktır. Diğer bir deyişle, İran’ın bir eden (agent)
olarak uluslararası yapıyla sürdürdüğü karşılıklı etkileşim sürecinde nasıl bir kimlik
stratejisi izlediği, bu stratejinin ulusal çıkar formülasyonundaki rolünün incelenmesi
bu çalışmanın odak noktasıdır. Çalışmada Uluslararası İlişkiler disiplininde yeni
yaklaşım sayılan Konstrüktivizmin analitik perspektifinden hareket edilecektir. Bu
bakımdan araştırmanın içeriği, Konstrükvizmin açıklanması için seçilmiş bir vaka
çalışmasından ziyade, İran dış politikası açısından kimlik faktörünün rolünü
konstrüktivist yöntem ve yaklaşımlar çerçevesinde ele almayı hedeflemektedir.
Anahtar kelimeler: Konstrüktivizm, kimlik, kültür, norm, İran İslam Cumhuriyeti,
dış politika, Müslümanlık, Şiilik, Post-İslamcılık.
Abstract
With the Islamic Revolution, Iranian state became the first republic based on
the Shi’a-Islamic principles with its whole sense, and Shi’ism emerged as the state
religion. The new administration under the rule of the Ayetollah Humeyni clearly
expressed that its foreign policy targets as the Pan-Islamism and supporting the
revolutionary movements of the third world in the early periods of the revolution. By
this statement, they started to challenge the bipolar world and especially USA.
Appearance of the Iranian Islamic Republic on the international scene with a new
identity was seriously worried the superpowers of the Cold War about the emergence
of an alternative power resource. The effects of this anxiety in regional and global
level continued after the end of the Cold War. Especially after the terror events of
September 11 it attracted more attention with the rise of the concept of the Islamic
terrorism.
In this study, the relationship between Iranian foreign policy practices
consistent with the national interest, political-cultural traditions and ideational
features emerged from its Islamic state characteristics of Iranian Islamic Republic
will be examined in the context of developments following the end of the Cold War
in general and repercussions of September 11 attacks in the international scene in
specific. In other words, the identity strategy followed by Iran as an agent with the
international structure in the mutual interaction process, monitoring the role of this
strategy in the national interest formulation are the focus points of this study.
Throughout the study, the analytical perspective of Constructivism regarded as a new
approach in the field of International Relations will be taken into consideration. From
this perspective, the content of the research aims to investigate the role of the identity
factor in terms of the Iran foreign policy in the framework of Constructivist methods
and approaches instead of a case study selected for the explanation of the
Constructivism.
Key words: Constructivism, identity, culture, norm, Iranian Islamic Republic,
foreign policy, Islam, Shi’ism , Post-Islamism.
Document Outline - DIS_KAPAK.doc
- İRAN’DA İSLAM, KİMLİK VE DIŞ POLİTİKA: KONSTRÜKTİVİST BİR İNCELEME
- IC_KAPAK.doc
- İRAN’DA İSLAM, KİMLİK VE DIŞ POLİTİKA: KONSTRÜKTİVİST BİR İNCELEME
- Final_REFIK_12.09.Enst.doc
- Giriş
- Birinci Bölüm: Kuramsal Çerçeve: Konstrüktivizm ve Dış Politika Analizinde Kimlik Sorunsalı
- I. İnşa Edilen Bir Dünya veya Konstrüktivizm
- II. Konstrüktivist Uluslararası İlişkiler Kuramı
- III. Özneler Arası Analiz Düzeyinde Birim Olarak Norm, Kültür ve Kimlik
- IV. Konstrüktivist Dış Politika Analizi Açısından Kimlik
- İkinci Bölüm: İran’ın Siyasal ve Sosyo-Kültürel Yapısının Tarihsel Analizi
- I. İran ve İslam
- A. İslam Devrimine kadar İran’ın Tarihsel Siyasal Geçmişine Genel Bakış
- B. Bir İslam Mezhebi olarak Şiilik ve İran
- 1) Şiiliğin İçeriği ve Tarihsel Gelişimi
- 2) İran Siyasal Tarihinde Şii Ulema
- C. İran İslam Devrimi ve İslami Cumhuriyetin Kuruluşunu Hazırlayan Nedenler
- II. İslamcı-Devrimci Perspektiften Din, Devlet ve Ulus
- A. Humeynizm veya Şiiliğin Yeniden Yorumlanması
- B. İran Devletinin Örgütlenme Biçimi
- C. İslami Ulusçuluk: Ümmetçi ve Halkçı Söylemlerin Sentezi mi?
- Üçüncü Bölüm: İran Dış Politikasında Kimlik Sorunsalı
- I. İran Dış Politika Davranışlarını Etkileyen İç Siyasal Gelişmeler ve Etkenler
- A. Post-İslamcılık ve Muhafazakar Söylemin Aşınması
- 1) Post-İslamcılık ve Post-İslamcı Epistemoloji Nedir?
- 2) Dinsel Sivil Toplum veya İslami Demokrasi
- B. Hatemi ve Reformasyon Süreci
- II. Soğuk Savaşın Sona Ermesi ve İran Dış Politikasının Yeniden Yapılandırılması
- A. Soğuk Savaşın Sona Ermesiyle Başlayan Değişim Süreci
- 1) Humeynici Dış Politika Vizyonu
- 2) Yeni Komşular, Yeni Bölgesel Dengeler
- i) Geleneksel Dış Politika Yorumunun Evrimi
- ii) Tarihsel Bağların Yeniden İnşası veya Kimlik Krizi
- B. Farklı, Yeni bir Söylem: Medeniyetler Arası Diyalog
- Sonuç
- KAYNAKÇA
- ABSTRACT_tr.doc
- ABSTRACT_eng.DOC
Dostları ilə paylaş: |