3.Đdrar Üre Değerleri (mg/dl) :
Đdrar üre ortalama değerleri ve standart sapmaları Tablo XXII’de görülmektedir.
Tablo XXII: Dönemlere göre idrar üre değerleri.
Đ
drar üresi
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
mg/dl
Ortalama
SS
Ortalama
SS
p
Preoperatif
607,05
258,92
646,20
280,60
0,649
Ekstübasyon
483,70
210,37
407,20
236,84
0,287
Postoperatif24.st
586,45
308,20
494,90
289,03
0,339
Mann Whitney U testi ile yapılan karşılaştırmada, gruplar arasında preoperatif,
ekstübasyon sonrası ve 24.saat idrar üre ortalamaları bakımından istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık yoktur. (p>0.05)
0
100
200
300
400
500
600
700
PRP
EXT
P24
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
Grafik XXV: Ölçüm dönemlerinde idrar üre değerlerindeki değişiklikler.
67
4.Đ drar Kreatinin Değ erleri (Đ drar Cr) (mg/dl) :
Đdrar kreatinin ortalama değerleri ve standart sapmaları Tablo XXIII’de
görülmektedir.
Tablo XXIII : Dönemlere göre idrar kreatinin değerleri.
Đ
drar kreatinin
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
mg/dl
Ortalama
SS
Ortalama
SS
p
Preoperatif
119,97
63,99
165,19
88,45
0,072
Ekstübasyon
111,27
63,27
132,94
104,01
0,431
Postoperatif24.st
89,54
42,35
104,71
60,76
0,366
Mann Whitney U testi ile yapılan karşılaştırmada, gruplar arasında preoperatif,
ekstübasyon sonrası ve 24. saat idrar kreatinin ortalamaları bakımından istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık yoktur. (p>0.05)
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
PRP
EXT
P24
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
Grafik XXVI: Ölçüm dönemlerinde idrar kreatinin değerlerindeki değişiklikler.
68
5. Đ drar N-asetil-β -D-glukozaminidaz (NAG) Değ erleri (U/L) :
Đdrar N-asetil-β-D-glukozaminidaz (NAG), ortalama değerleri ve standart sapmaları
Tablo XIV’de görülmektedir.
Tablo XXIV: Dönemlere göre idrar N-asetil-β-D-glukozaminidaz (NAG) değerleri.
Đdrar NAG
değerleri
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
(U/L)
Ortalama
SS
Ortalama
SS
p
Preoperatif
4,54
0,49
4,29
0,43
0,098
Ekstübasyon
4,87
0,50
4,39
0,40
0,002**
Postoperatif24.st
4,80
0,91
4,59
0,38
0,348
Student’s T testi ile yapılan karşılaştırmada, Sevofluran grubunun ekstübasyon sonrası
idrar NAG ortalama değerleri, Desfluran grubuna göre anlamlı derecede daha yüksektir.
(p<0.05)
Gruplar arasında preoperatif ve 24.saat idrar NAG ortalamaları bakımından istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık yoktur. (p>0.05)
3
3,4
3,8
4,2
4,6
5
PRP
EXT
P24
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
Grafik XXVII: Ölçüm dönemlerine göre idrar N-asetil-β-D-glukozaminidaz (NAG) değeri
değişiklikleri.
69
6.Yirmi Dört Saatlik Đ drar Kreatinin Klirensi ve Volüm Değ erleri:
Tablo XXV: Dönemlere göre idrar kreatinin klirensi ve volüm.
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
Ortalama
SS
Ortalama
SS
p
Postoperatif24.st
KreatininKlirensi
80,25
40,14
82,15
54,36
0,901
Postoperatif24.st
Volüm
1348,00
713,19
988,00
656,82
0,105
Student’s T testi ile yapılan karşılaştırmada, gruplar arasında 24.saat kreatin klirensi ve
idrar volüm ortalamaları bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktur. (p>0.05)
70
75
80
85
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
Grafik XXVIII: 24.saat kreatinin klirensi .
70
0
200
400
600
800
1000
1200
1400
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
Grafik XXIX : 24. saat volüm.
OPERASYON SÜRESĐ VE DÜŞ ÜK AKIMLI ANESTEZĐ SÜRESĐ :
Tablo XXVI: Operasyon Süresi ve Düşük Akımlı Anestezi Süresi(dk)
Sevofluran grubu
Desfluran grubu
Ortalama
SS
Ortalama
SS
p
Operasyon
Süresi(dk)
77,25
22,45
63,25
26,91
0,082
Dü
ş
ük Akım
Süresi(dk)
45,00
17,92
31,50
21,83
0,039*
Student’s T testi ile yapılan karşılaştırmada, Sevofluran grubunun düşük akım süresi
ortalama değerleri, Desfluran grubuna göre anlamlı derecede daha yüksektir. (p<0.05)
Gruplar arasında operasyon süresi ortalamaları bakımından istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık yoktur. (p>0.05)
71
TARTIŞ MA
Düşük akımlı anestezi; akciğer yolu ile atılan gaz karışımının CO
2
absorbsiyonundan
sonra, en az % 50’sinin akciğerlere geri dönmesiyle sonuçlanan, geri solutmalı sistem
kullanılan bir teknik olarak tanımlanabilir. Modern geri solutmalı sistemler kullanıldığında,
bu geri soluma derecesi sadece taze gaz akım hızı 2 lt/dk’ya azaltıldığında
başarılabilmektedir.
62
Düşük akımlı anestezi teknikleri başlangıçta ciddi hastalığı olmayan, minör ve orta
dereceli operasyonlarda uygulanmalıdır. Böylece yeni bir teknikte ilk deneyimler
kazanılırken, tüm dikkat hasta ve anestezi makinesinin ikisine birden yoğunlaştırılabilir.
Tıbbi ve hukuksal açıdan, farklı düşük akımlı anestezi tekniklerinin hepsi rutin klinik
kullanım için uygundur. Düşük akım tekniğinde hastanın yakından izlenmesi zorunluluğu,
oluşacak komplikasyonların çabuk fark edilmesini ve hasta güvenliğini sağlamaktadır.
85
Düşük akımlı anestezi tekniklerinde anestezik gazların ısısı ve nemi belirgin olarak
artar. Düşük akımlı anestezi, anestezik gaz iklimini iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda
volatil ajanların ve anestezik gazların tüketimini de önemli düzeyde azaltır. Böylece hem
parasal tasarruf sağlanır, hem de ameliyathane ortamı ve atmosfer kirliliği azalır. Anestezik
gazların uygun şekilde nemlendirilmesi ve ısıtılmasını sağlar. Anestezik gazların uygun
şekilde nemlendirilmesi ve ısıtılmasının, silialı epitelin işlevi ve mukosilier temizlik
üzerindeki önemi büyüktür. Gazların ısıtılması postoperatif hipotermiyi önleme açısından da
önemlidir.
Düşük akımlı anestezi, maliyetin düşürülmesi, çevre kirliliğinin önlenmesi, ısı kaybının
minimale indirilmesi gibi avantajları sebebi ile yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
71,75
Ortak Avrupa standardı olan EN 740 kapsamında havayolu basıncı, ekspire edilen gaz
hacmi, inspire edilen oksijen konsantrasyonu, volatil anestezik ajan konsantrasyonu ve
karbondioksit konsantrasyonunun sürekli izlenmesi zorunludur. Düşük akım tekniklerinin
uygulaması sırasında bu izlemler ile güvenli anestezi uygulaması mümkündür.
86
Düşük akımlı anestezi tekniğinde, premedikasyon normal anestezi uygulamasındaki
gibidir. Đndüksiyon preoksijenizasyon, intravenöz (IV) hipnotik ajan ve gerekirse
nöromusküler blokerler kullanılarak endotrakeal entübasyon yapılır. Hasta yeniden solutmalı
sisteme bağlanır. Düşük akımlı anestezi teknikleri, bu yöntemin güvenle kullanılabileceği
uygun monitörizasyonun varlığı, doğru çalışması, alarm sınırlarının dikkatle ayarlanması ve
72
hasta solutma sistemine bağlanır bağlanmaz alarmların çalışabilir hale gelmesi koşulu ile
uygulanmalıdır.
Đnspire edilen oksijen konsantrasyonunun alt alarm sınırı % 28-30’a, bağlantı ayrılma
alarmı tepe basıncından 5 cmH
2
O daha aşağıya ve ekspire edilen gaz hacmi alt alarm sınırı da
istenen dakika hacminin 500 ml altına ayarlanmalıdır.
68
Biz de çalışmamızda bu izlemlere olanak veren ve Dräger makineleri içinde taze gaz
akımının elektronik olarak denetlendiği Julian (Dräger Medizintechnik, Lübeck, Germany)
anestezi makinesini kullandık.
70
Düşük akımlı anestezi tekniğinde, sistemi ve hastanın fonksiyonel rezidüel kapasitesini
doldurmak, azotprotoksit alımının eşitlenmesini sağlamak, denitrojenasyonu sağlayarak
yeterli anestezi derinliğine ulaşmak için başlangıçta bir süre 4 lt/dk yüksek taze gaz akımının
kullanıldığı bir başlangıç dönemine ihtiyaç vardır. Denitrojenasyon 4-5 lt/dk arasında taze gaz
akımları kullanılarak 6-8 dakikada tamamlanır. Taze gaz akımı 1 lt/dk’ya inilerek düşük
akımlı anestezi uygulamasına başlanır.
68
Düşük akımlı tekniklerde, taze gaz akımı azaltıldıkça
içeriğindeki O
2
miktarı ile inspire edilen O
2
konsantrasyonu arasındaki fark artar. Düşük
inspiryum O
2
miktarı hipoksi riskini arttırır. Hipokseminin kesin olarak önlenmesi ve sürekli
yeterli oranda O
2
sunumunun sağlanabilmesi için inspiryum O
2
konsantrasyonu en az % 30
olmalıdır.
86
Çalışmamızda %50 O
2
, %50 hava karışımı kullandık. Đnspire edilen O
2
konsantrasyonunu monitörize ettik. 60. dk’da inspire edilen oksijen konsantrasyonu
sevofluran grubunda % 33,60 ± 4,56, desfluran grubunda % 35 ± 1,41 olarak bulduk.
Operasyon süresince inspire ve ekspire edilen O
2
konsantrasyonunda azalmalar oldu. Ancak
bu azalma % 30’un altına inmeyerek hipoksi yaratabilecek inspiryum O
2
konsantrasyonuna
hiç düşmedi. Arter kan gazı analizinde hipoksi bulgularına hiç rastlamadık.Gözlenen azalma
istatistiksel olarak da anlamlı değildi.
Düşük akımlı anestezi sırasında ventilasyon basıncı sabit kalmayabilir. Negatif basınç
meydana gelebilir ve tidal volüm azalabilir.
87
Çalışmamızda yüksek akım döneminden düşük
akım dönemine geçtikten sonra plato basıncında (P
plato
), istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulmadık. Dakika volümünü sevofluran grubunda, yüksek akım ve düşük akımlı
anestezi dönemlerinde desfluran grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek
bulduk. Bu değişikliğin, sevofluran grubunda istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek
bulunan kompliyans değerlerinden kaynaklandığını düşündük.
Takasumi ve ark.,
88
köpeklerde sevofluran anestezisi ile ilgili çalışmalarında IV histamin
vererek bronkokonstriksiyon oluşturdukları bir grup ile kontrol grubunu mekanik ventilatöre
73
bağlayarak her iki grubun solunum mekaniklerini karşılaştırmışlardır. Histamin verilen grupta
bronkokonstriksiyona bağlı pulmoner direnç artmış, kompliyans düşmüştür. Çalışmanın
sonunda sevofluranın histamin kullanılan grupta bronkokonstriksiyonu tamamen ortadan
kaldırmasa da azalttığını bildirmişlerdir.
Mitsuhata ve ark.,
89
deneysel olarak bronkospazm oluşturulmuş köpeklerde izofluran ve
sevofluranın oluşan bronkospazmı azalttığı ve dolaylı olarak artan pulmoner direnci etkileyip
azalan kompliyansı arttırdığını belirtmişlerdir.
Eminoğlu ve ark.,
90
çalışmalarında sevofluran, izofluran ve desfluranın, 1 MAK
konsantrasyonda hava yolu direnci ve hava yolu tepe basınçlarında anlamlı düşüş, dinamik
kompliyansta artış sağladığını bulmuşlardır. Sevofluranın, yüksek konsantrasyonda
kompliyansı 1 MAK’a göre anlamlı olarak arttırdığını göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda
da, düşük taze gaz akım hızlarında 0,8-1 MAK değerinde kompliyans değerlerini, sevofluran
grubunda desfluran grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulduk. Bunun sebebinin,
çalışmalardaki gibi sevofluranın hava yolu direncini azaltması sonucunda komliyansı
arttırmasına bağladık.
Tomatır ve ark.,
91
erişkinlerde, kapalı devre düşük akımlı anestezi uygulamalarında
vaporizatör ayarlarının yüksek akıma göre, daha yüksek tutulmasını önermişlerdir. Tekniği
yeni uygulamaya başlayanların tedirginliklerinin, anestezinin tehlikeli bir şekilde
derinleşmesinden ziyade yüzeyelleşmesi olduğunu belirtmişlerdir.
Devre dışı vaporizatörler kullanıldığında akım hızının düşürülmesi ile orantılı olarak
solutma sistemine verilen anestezik buhar miktarı da azalacaktır. Uzun zaman sabitesi nedeni
ile anestezi süresine bağımlı olarak, cerrahi girişimin bitiminden 15-30 dakika önce düşük
taze gaz akım hızı korunurken, vaporizatör kapatılarak taze gaz içine volatil ajan verilmesi
durdurulabilir. Akım ne kadar düşükse, anestezik konsantrasyonundaki azalma o kadar
yavaştır. Devre dışı yüksek basınç vaporizatörlerinde, yanlış ayarlama yapılsa dahi düşük
akımlı anestezi uygulaması sırasında hızla aşırı doz durumunun ortaya çıkması gerçekten
olanaksızdır. Düşük akımdan yüksek akıma geri dönüldüğünde, zaman sabitesi daha kısa olan
yüksek akıma uygun vaporizatör ayarı yapılmazsa ciddi bir doz aşımı meydana gelebilir. Bu
nedenle, düşük akımlı anestezi uygulaması sırasında ajan konsantrasyonu monitörize
edilmelidir.
68,86
Desfluran vaporizatörü geniş bir doz aralığında ayarlanabildiği için taze gaz akımı
düşük iken, solutulan gazların desfluran konsantrasyonu kısa sürede değiştirilebilir. Düşük
akımlı anestezide görülebilecek inhalasyon ajan azlığına bağlı yetersiz anestezi derinliğini
74
önlemek ve derin anestezi durumunda hızlı müdahaleye olanak sağlaması açısından bu
önemlidir.
92
Çalışmamız sırasında biz de vaporizatör ayarlarını yüksek akıma göre yüksek tuttuk,
düşük taze gaz akımı içinde inspirasyon ve ekspirasyon gaz karışımlarında sevofluran ve
desfluran yüzde volüm değerlerinin ölçümlerini yaptık. Bu ölçümlerde 60. dk’da sevofluran
vaporizatörü % 3 iken inspirasyon gaz karışımı içinde % 2,36 ± 0,27 volüm, ekspirasyon gaz
karışımı içinde %2,10 ± 0,16 volüm; desfluran vaporizatörü % 6 iken inspirasyon gaz karışımı
içinde %5,80 ± 0,14 volüm, ekspirasyon gaz karışımı içinde % 5,40 ± 0,14 volüm ölçtük.
Anestezi derinliğini sağlamak için 0,2 mcg/kg/dk remifentanil infüzyonu kullandık.
Anestezi derinliği klinik olarak ağrılı uyarana karşı oluşan sistolik arter basıncı artışı,
kalp atım hızında artış, terleme, pupil çapı gibi sempatik uyaran bulguları ile değerlendirilir.
Sürekli kas gevşetici kullanıldığında somatik cevap, narkotik kullanıldığında pupil çapı
değerlendirmesi ile anestezi derinliği tespiti mümkün değildir.
93
Çalışmamızda anestezi derinliğini, inspirasyon ve ekspirasyon gaz karışımı içindeki
sevofluran ve desfluran konsantrasyon ölçümleriyle birlikte sistolik ve diyastolik arter basıncı,
kalp atım hızı, terleme takibi ile değerlendirdik. Tüm vakalarımızı stabil hemodinami ile takip
ettik, anestezi derinliğine yönelik bir sorun ile karşılaşmadık.
Elmacıoğlu ve ark.,
94
çalışmalarında 0,5-1-2 lt/dk taze akım hızları ile desfluran
anestezisi uygulamalarında perioperatif hemodinamik stabilite olduğunu, derlenme üzerine
akım hızlarının negatif etkisi olmadığından ASA skoru I-II olan hastalarda yüksek akım
desfluran anestezisine minimal akım hızının alternatif olabileceğini bildirmişlerdir.
Eger ve ark.,
95
gönüllüler ile yaptıkları çalışmalarında desfluran grubunda kalp atım hızı
ve ortalama arter basınçlarının sevofluran grubuna göre daha yüksek seyrettiğini gözlemişler,
ancak istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulamamışlardır.
Turan ve ark.,
96
izofluran ve desfluran ile düşük taze gaz akımı uyguladıkları üç saati
geçmeyen çalışmalarında iki grubun sistolik arter basınçları arasında istatistiksel olarak
anlamlı fark bulamamışlardır. Diyastolik arter basıncı, entübasyondan 2 dk sonra desfluran
grubunda düşük iken, diğer zamanlarda anlamlı farklılık olmamıştır. Kalp atım hızları 60-90-
120.dk’da izofluran grubunda düşük gözlenmiştir.
Uzun ve ark.,
97
çocuklarda 1 lt/ dk sevofluran ve desfluran uygulayarak yaptıkları
çalışmalarında sevofluran grubunda operasyon boyunca arter kan basınçları düşük seyretmiş,
bunu sevofluranın myokard üzerine olumsuz etkileri ve periferik vaskuler tonusu deprese
edici etkilerinin desflurana oranla daha belirgin olmasına bağlamışlardır.
75
Xie ve ark.,
98
desfluran, sevofluran ve enfluranı kullanarak düşük taze gaz akımı ile
yaptıkları çalışmalarında desfluranı hemodinamik açıdan daha stabil bulmuşlardır.
Gormley ve ark.,
99
desfluranın % 6 üzerindeki vaporizatör ayarlarının kullanılmasının
geçici olarak (1-4 dk) sempatik aktiviteye neden olarak, kalp hızı ve kan basıncı artışına
neden olduğunu bildirmişlerdir.
Ebert ve ark.,
100
1 MAK desfluran ile kalp atım hızı etkilenmezken, 1,5-2 MAK
uygulandığında veya konsantrasyon arttırıldığında taşikardi ve hipertansiyonla sonuçlanacak
sempatik stimulasyon olduğunu bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda 0,8-1 MAK desfluran
kullandık, sempatik aktivite bulgularına rastlamadık.
Toğal ve ark.,
101
izofluran ve desfluran ile düşük taze gaz akımlarında yaptıkları
çalışmalarında, gruplar arasında hemodinamik açıdan anlamlı fark gözlenmemiştir. Aynı
çalışmada ısı ve nem değiştirici gereç kullanmamalarına rağmen düşük taze gaz akımı
uygulamalarında 30. dakikadan sonra düşük akımlı anestezinin ısı koruyucu etkisini,
inspiryum gazlarının ısısının korunması ile açıklamışlardır. Düşük taze gaz akımı
uygulamasının, gazların ısıtılması ve vücut ısısının korunmasında faydası vardır.
Kleinschmidt ve ark.,
102
lumbal disk operasyonu geçirecek, ASA I-II risk grubu
hastalarda 0,25 mcg/kg/dk infüzyon hızında remifentanil ile 0,5 MAK değerinde desfluran ve
sevofluran kullanmışlar, her iki grupta da yeterli düzeyde hemodinamik stabilite sağladıklarını
bildirmişlerdir. Bizde çalışmamızda 0,2 mcg/kg/dk remifentanil infüzyonu ile 0,8-1 MAK
sevofluran ve desfluran kombinasyonunda stabil hemodinami sağladık.
Düşük akımlı anestezi uygulamasında sevofluranın potansiyel nefrotoksik etkisi nedeni
ile önemli bir yeri vardır. Bugün sevofluranın böbrek üzerindeki etkileri ile ilgili ana endişe
karbondioksit absorbanlarında bulunan güçlü bazlarla etkileşerek Compound A
oluşturmasıdır. Compound A farelerde doza bağımlı bir nefrotoksindir. Farelere yüksek
konsantrasyonlarda Compound A uygulanarak yapılan araştırmalar böbreklerin en çok hasar
alabilecek organ olduğunu ortaya koymuştur.
103
Sevofluran ve metabolitlerinin böbreklerden eliminasyonu sırasında anestezi süresine ve
parçalanma ürünlerinin toksisite derecelerine bağlı olarak, böbrek tübül hücrelerinde hasarlar
olabileceği ve proksimal tübüllerde reabsorbsiyon yeteneğinin bozulmasından nekroza kadar
giden değişiklikler meydana gelebileceği deneysel çalışmalarda gösterilsede insan çalışmaları
tartışmalıdır. Sevofluran iki sebepten dolayı böbrek hasarına yol açmaktadır. Bu hasar,
sevofluranın karbondioksit absorbanları ile reaksiyona girmesi ve Compound A olarak bilinen
vinil eteri oluşturması; ikinci olarak da inorganik floride biyodönüşümünün gerçekleşmesi ile
olmaktadır. Compound A, kendisi nefrotoksik değildir. Toksik etkisi, β-liyaz aktivitesi ile
76
Compound A’nın potansiyel olarak nefrotoksik konjugatlarına dönüşmesi ile olmaktadır.
Farelerin böbrek dokularındaki renal β-liyaz aktivitesi insan böbreğinin 8-10 katı fazladır.
Đnsanda β-liyaz aktivitesinin düşük olması Compound A nefrotoksisitesinden korunmakta
olduğunu düşündürmektedir. Mazze ve ark,
104
retrospektif çalışmalarında sevofluran
grubunun serum kreatinin, BUN değerlerini diğer inhalasyon ajanları ile benzer bulmuştur.
1998 yılında Amerikan FDA 1 lt/dk taze gaz akım hızının kabul edilebilir olduğunu,
fakat 2 MAK/saati geçilmemesi gerektiğini ve 1 lt/dk’dan az akımın önerilmediğini
belirtmiştir. Avrupa birliğinde böyle bir kısıtlama verilmeksizin izin verilmiştir.
82
Yeni karbondioksit absorbanları ile daha az Compound A oluşmaktadır. Daha
pahalıdırlar, temizleme kabiliyetleri kullanılmakta olan absorbanların % 85-90’ı kadardır.
Neumann ve ark,
105
karbondioksit absorbanındaki NaOH ve KOH içeriklerinin Compound A
oluşumunda önemli rol oynadığını göstermişlerdir.
Shunji ve ark,
106
çalışmalarında 1 lt/dk sevofluran anestezisi ile Dragersorb free,
Amsorb ve Sodasorb II ile Compound A oluşumu ölçümü yapmışlar ve sırası ile 2,4 ± 0,8;
3,1 ± 0,5; 28 ± 10 olarak ölçmüşlerdir. En az Compound A miktarı Dragersorb free’de
bulunmuştur. Biz çalışmamızda Dragersorb free ve Drager 800 plus’ı kullandık. Đki grupta
da tüm verileri benzer bulduk.
Çalışmamızda, preoperatif kan üre değerleri sevofluran grubunda istatistiksel olarak
desfluran grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Bu yükseklik klinik olarak
normal sınırlar içerisinde olup, ekstübasyon ve 24. saat kan üre değerleri iki grupta da
benzerdir. Đki grup arasında anlamlı bir farklılığın bulunmaması renal açıdan risk faktörü
olmadığını göstermektedir. Önemli bir kas bileşeni olan kreatinin, önemli bir metabolizma
ürünüdür. Vücut kreatininin tamama yakını glomerül filtrasyonu ile atıldığı için serumdaki
dengelenmiş yoğunluğu glomerül işlevini yansıtan bir göstergedir. Çalışmamızda kan
kreatinin değerleri iki grupta da benzer ve normal sınırlar içerisinde idi.
Cesur ve ark.,
107
çalışmalarında halotan, izofluran ve sevofluranın tavşanlarda uzun
süreli, mükerrer anestezi uygulamaları sonucunda, hızlı eliminasyonlu sevofluranın böbrekler
açısından halotan ve izoflurandan daha fazla risk taşımadığını, nefrotoksisitesinin klinikten
çok teorik bir problem olduğunu bildirmişlerdir.
Higuchi ve ark,
108
çalışmalarında düşük akımlı sevofluran uygulamasının hafif geçici
proteinüri yapabileceğini, BUN, kreatinin ve kreatinin klirensini etkilemediğini
bildirmişlerdir. Higuchi ve ark,
109
serum kreatinin düzeyi 1.5 mg/dl olan 17 hastada
sevofluran ve izofluran ile 1 lt/dk taze gaz akımı ile yaptıkları başka bir çalışmada renal
fonksiyonları karşılaştırmışlar, sevofluran grubunun BUN ve kreatinin değerlerini izofluran
77
grubu ile benzer bulmuşlar, düşük akımlı sevofluran anestezisinin güvenilir olduğunu
göstermişlerdir.
Ebert ve ark,
110
çalışmalarında 1 lt/dk sevofluran, desfluran anestezisi ile propofol
uygulanan grupları karşılaştırdıklarında, sevofluranın 1 MAK değerinde 3-10 saat klinik
kullanımının belirgin renal etkisinin olmadığını, kullanılan antibiyotiklerin, cerrahi süresi,
bölgesi ve cerrahi stresi, varolan renal hastalıklar, peroperatif kan basıncı değişiklikleri gibi
pek çok faktörün renal fonksiyonları etkileyebileceğini öne sürmüşlerdir.
Kharash ve ark,
111
3-4 saatlik sevofluran ve izofluran ile düşük akımlı anestezi
uygulamasında hepatik ve renal fonksiyonları benzer bulmuşlar, düşük akımlı sevofluran
anestezisinin izofluran anestezisi kadar güvenli olduğunu bildirmişlerdir.
Obata ve ark,
112
yüksek akımlı sevofluran, düşük akımlı sevofluran ve izofluran
anestezisi uyguladıkları üç grubu karşılaştırdıklarında, düşük akımlı sevofluran grubunda
spesifik toksisite gözlemediklerini bildirmişlerdir.
Ebert ve ark,
113
% 3 vol. gibi yüksek konsantrasyonda sevofluran anestezisine 8 saat
gibi uzun dönem maruziyet sonucunda biyokimyasal açıdan böbrek ve karaciğer
fonksiyonlarında değişiklik yapmadığını ortaya koymuşlardır. Bizim düşük akımlı anestezi
uygulamamızda; sevofluran grubunun, desfluran grubuna göre nefrotoksisite açısından
biyokimyasal değerleri benzer olup iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık
gözlemedik.
Düşük akımlı sevofluran anestezisinde, Compound A maruziyeti sonucu renal tübüler
hasar oluşan ratlarda N-Acetyl-β-D-Glukosaminidase (NAG) ve α-Glutathione-S-Transferase
(GST) incelemelerine ilgi artmıştır.
114,115
NAG , bir lizozomal enzim olup hücre nekrozu
sonrası proksimal tübülden lümene salınarak idrarla atılır.
116,117
Keller ve ark,
118
proksimal tübül hasarında NAG’ın hücre nekrozunu gösterdiğini,
Compound A’ya bağlı nefrotoksisitede ratlarda idrarla NAG atılımının arttığını
bildirmişlerdir.
Tassi ve ark.’da,
119
NAG’ın renal tübüler hasarın erken göstergesi olduğunu
bildirmişlerdir.
Bito ve ark.,
120
mide kanserli gastrektomi uygulanacak hastalarda, düşük akımlı
sevofluran, izofluran ve yüksek akımlı sevofluran uygulamışlar, absorban olarak baralaym
tercih etmişlerdir. Üç grupta da BUN azalırken, kreatinin klirensi, NAG, Alanin peptidaz ve
kreatinin artmıştır.
78
Kharash ve ark.,
121
çalışmalarında düşük akımlı anestezi uygulayarak sevofluran ve
izofluran kullanmışlar, postoperatif dönemde iki grupta da BUN, kreatinin azalırken, NAG, α-
GST artmış, proteinüri, glukozüri gözlenmiştir.
Sonuç olarak, Bito ve Kharash sevofluranın düşük akımlı anestezide kullanımının
izofluran kadar güvenli olduğunu düşünmüşlerdir.
Tsukamoto ve ark.,
122
çalışmalarında 44 hastada sevofluran ve izofluran anestezisi
uygulayarak; plazma florid konsantrasyonu, NAG, δ-Glutamil Transpeptidaz, α
2
mikroglobulin seviyeleri bakmışlar, postoperatif 14. gün tüm tetkikleri tekrarlamışlardır.
Đzofluran ve sevofluran gruplarının renal tübüller üzerine etkilerinin benzer olduğunu, orta
derecede hasarlanma yaptığını göstermişlerdir.
Frink ve ark.,
123
73 hastada yaptıkları sevofluran ve izofluran ile düşük akımlı anestezi
uygulamalarında, serum kreatinin, BUN, idrarda glukoz, protein, N-acetyl-β-D-
glukosaminidase (NAG), α-GST, π-GST değerleri sevofluran ve izofluran gruplarında benzer
bulunmuştur.
Bizim çalışmamızda idrarda NAG ölçümlerimizi, ekstübasyon döneminde sevofluran
grubunda desfluran grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulduk. 24. saat NAG değerleri her
iki grupta normal sınırlarda idi. Sevofluran grubundaki bu yüksekliği, 24. saatte normale
dönmesi sebebi ile absorbanla etkileşime bağlı geçici renal hasar olabileceği yönünde
yorumladık.
Desfluranın, karbondioksit absorbanları ile reaksiyonu sonucu karbonmonoksit
meydana gelir. Bizim çalışmamızdaki kan gazı değerlerinde; düşük akımlı uygulamamız
sonlandırılırken parsiyel CO
2
basıncı, desfluran grubunda sevofluran grubuna göre yüksekti.
Eş değer HCO
3
değerini de, sevofluran grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulduk.
Karboksi Hb, değerlendirme imkanımız olmadığından karbonmonoksit oluşumunu
değerlendiremedik. Bu değerlerdeki yüksekliğin desfluran ile olası absorban reaksiyonuna
bağlı olabileceğini düşündük.
Bizim çalışmamızdaki operasyon süresi ortalaması sevofluran grubunda 77,25 dk,
desfluran grubunda 63,25 dk olup Eger ve ark.’nın,
124
2-4 saat uyguladıkları sevofluran ve
desfluran anestezisi ile benzemektedir.
Coetzee ve ark,
125
yedi merkezde 302 hasta ile yaptıkları çalışmalarında desfluran,
halotan ve enfluran tüketimini taze gaz akımına göre (0,5-1-3 lt /dk) değerlendirmişler,
desfluran tüketiminde taze gaz akımı ile orantılı azalma olduğunu tespit etmişlerdir.
Volatil gazların maliyetleri taze gaz akım hızı ile doğru orantılıdır.
126
Pederson ve
ark.,
127
çalışmalarında desfluranın düşük taze gaz akımı ile kullanımının maliyet açısından
79
oldukça kazançlı olduğunu , izofluranın düşük taze gaz akımlı uygulamasının ise kazancının
daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Bunun sebebini desfluranın vaporizatör ayarının yüksek
olması ve daha pahalı inhalasyon ajanı olmasına bağlayabiliriz. Biz çalışmamızda
kullandığımız sevofluran ve desfluranı maliyet açısından değerlendiremedik.
Epstein ve ark.,
128
44 çocukta sevofluran, desfluran ve izofluran anestezisinin
maliyetlerini, kendi kurumlarında kullandıkları gaz akım hızlarında değerlendirmişler ve
sevofluranın akım hızında yapılan azalma ile yüksek tasarruf sağlandığını bildirmişlerdir.
Aldrete skoru, anestezi uygulamasından sonra hastanın fiziksel durumunu hızlı ve
basitçe değerlendirmeye olanak vermektedir.
129
Bizde çalışmamızda genel anesteziden çıkış
sonrası derlenmeyi aldrete skorlamasını uygulayarak değerlendirdik.
Desfluran’ın, kan/gaz partisyon katsayısı (0,42) düşük olması nedeni ile hızlı indüksiyon
ve derlenme özelliği mevcuttur. Düşük akımlı anestezi uygulamasında sistemin ajan ile
doldurulma ve boşaltılması kısa sürmekte, klinik deneyimler indüksiyon ve derlenmenin kısa
olduğunu
ve
konsantrasyonların
daha
çabuk
ve
kolayca
ayarlanabileceğini
doğrulamaktadır.
130
Anestezi sonrası hızlı derlenme ve bilincin çabuk kazanılması, uygulanan anestezi
tekniklerinin istenilen özelliğidir. Çalışmamızda desfluran grubunda göz açma, ekstübasyon
ve oryantasyon zamanı kısa olmakla birlikte Aldrete skoru sevofluran grubunda 9,05±0,69,
desfluran grubunda 9,15±0,88 olup istatistiksel olarak iki grup arasında anlamlı farklılık
bulamadık.
Yaptığımız çalışmanın sonucunda, düşük akımlı sevofluran uygulamasında geçici
nefrotoksisite olabileceği, 1-3 saatlik düşük taze gaz akımlı uygulamalarda böbrek
fonksiyonlarında kalıcı hasar yapmadığını tespit ettik. Yeterli donanıma sahip anestezi cihazı
ve uygun monitörizasyon şartları varlığında desfluranın güvenle, sevofluranın dikkat edilerek
düşük taze gaz akımları ile uygulanabileceğini düşünüyoruz.
|