b) Nörojenik Ptozis
3. sinir çiftleri serebral pedinkuluslarla yakın komşuluk içinde seyreder ve okülomotor
sulkustan çıkar. Posterior serebral ve posterior komünikulus arterlerle birlikte öne doğru
gider. Kavernöz sinüsten geçer. Süperior orbital fissür ve zinn halkasından orbita içine girer.
Sinir elementlerinin uzun ve komplike yerleşimi kapak hareketlerini etkileyen ve
ptozise sebep olabilen çeşitli lokal lezyonları açıklar. Nedenleri:
1- 3. sinirin periferal tutulması
2- Baziller, kortikal ve nükleer lezyonlar
3- Serebral hemoraji, tümör veya abseler
4- İnflamatuar nedenler (Mültipl nöritis, nörosifiliz ve mültipl skleroz)
5- Horner sendromu
6- Vasküler lezyonlar (anevrizma, diyabet, hipertansiyon)
7- Toksik nedenler (botulinum toksini, ağır metal zeh.)
8 –Oftalmoplejik migren
Genelde, kazanılmış nörojenik ptozis nöroşirurjikaldir. (En azından erken fazda)
Cerrahi sonuçları tatminkârsa da parlak değildir.
Horner Sendromu:
Müller kasının paralizisine bağlı ptozisin sık bir sebebidir. Ptozise ek olarak alt
kapağın az elevasyonuna, miyozis, enoftalmus, bazen tutulan tarafta yüz ve boyunda anhidroz
ve irisin depigmentasyonuna neden olur.
Horner sendromu sempatik zincirin seyri boyunca çeşitli lezyonların sonucu olabilir.
Bunlar kafatasındaki birinci nöron veya spinal kordon servikal kısmında olabilir. 2. nöronun
tutulması, toraksın en üst kısmı veya sempatik zincirin servikal kısmındadır.
Horner Sendromu nedenleri arasında tümörler (Akciğer Apeks tümörü), anevrizmalar,
yaralanmalar, invaziv boyun cerrahisi, inflamatuar hastalıklar sayılabilir.
Vaskuler kökenli patolojilerde pupilla reaksiyonu ile ilgili lifler genellikle
kurtulmuştur.
Genel olarak şaşılık ya da ptozis ile ilgili olarak bir tedavi planlanmadan önce 6–12 ay
kadar beklenir. Bunun sonunda önce oftalmoplejinin düzeltilmesinin ardından kapak girişimi
yapılır. Oftalmopleji ile ilgili olarak her şeyden önce primer ve aşağı bakış pozisyonunda
füzyonun sağlanması amaçlanır.
c) Travmatik Ptozis
Göz kapağını etkileyen travmalar değişik nedenlerle ptozis oluşumuna neden olabilir.
Levator kasının kendisi (miyojenik) ya da aponevroz (aponevrotik) etkilenmiş olabilir.
Travma sırasında levator kası doğrudan kesilebildiği gibi oluşan orbital kırıklar da levator
kasını mekanik olarak sıkıştırarak fonksiyonunu etkileyebilir.
Ptozis oluşumuna yol açan cerrahi travmalar arasında şaşılık ve orbita cerrahisi,
enükleasyon, kapak ve konjonktiva cerrahisi hatta katarakt gibi intraoküler cerrahiler
sayılabilir.
Erken cerrahi yanlıştır. Spontan şifa beklenmeli ve cerrahi tedavi yaralanmadan 6–12
ay sonra yapılmalıdır.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
21
d)Mekanik Ptozis
Üst göz kapağını mekanik olarak ağırlaştıran hastalıklar ya da hareketlerini kısıtlayan
skatrisyel olayların neden olduğu ptozislerdir. Konjenital olarak hemanjiom, nörofibrom,
amiloidoz ve lenfoma mekanik ptozise neden olur. Edinsel olarak da kapaktaki tümörler ya
da dermatoşalazis mekanik olarak ptozise neden olur. Ayrıca konjunktiva ve özellikle üst
forniksdeki skatrisyel lezyonlar (trahom, eritema multiforme, sikatrisyel pemfigoid, termal ya
da kimyasal yanıklar, travmalar, cerrahi) üst forniksde daralma ve hareket kısıtlılığına neden
olarak ptozis oluşumuna yol açabilirler. Göz kapağının dış kısmında düşüklükle birlikte ‘S’
harfi biçiminde görünüm lakrimal gland tümör ve inflamasyonlarını düşündürür.
PSEUDOPTOZİS
Göz kapağı dışındaki nedenlerle ptozis oluşması ya da ptozis varmış gibi yanlış
izlenim oluşmasına yalancı ptozis denir.
Alttaki göz küresi desteğinin azalması (enoftalmus, mikroftalmus, anoftalmus, fitizis
bulbi) göz kapağının düşmesine neden olur.
Yine hipotropya ptozis oluşumuna neden olur. Diğer gözün kapatılmasında hipotropya
ile birlikte ptozisin de düzelmesini sağlar. Hipertropya varlığında üst kapak bu gözde
korneanın daha fazla bir kısmını örtmüş olduğundan ptotik bir göz izlenimi verebilir.
Karşı gözde mevcut kapak retraksiyonu ve ekzoftalmus sağlam gözde ptozis varmış
gibi yanlış izlenim verebilir.
Blefarospazm, Duane Sendromu, eksternal irritasyon ve fotofobi gibi durumlarda
kapak aralığının daralmış olması ptozis izlenimi vererek pseudoptozise neden olur.
BLEFAROPTOZİSİN MEDİKAL VE CERRAHİ TEDAVİSİ
Blefaroptozisin tedavisi iki şekilde olur.
1- Medikal tedavi
2- Cerrahi tedavi
1- Medikal Tedavi
Yalnız Myastenia Graviste uygulanır, neostigmin, prostigmin ve piridostigmin gibi
drogların kullanımı içerir. Bu droglar kolinesterazı ile birleşir ve enzimatik etkisini bloke
eder. Paralitik ve sempatik ptozisde hastalık nedenine göre tedavi edilir. Doğum sırasında
meydana gelebilen kafa yaralanmaları spontan şifa eğilimi mevcuttur, erken cerrahi tedavisi
yanlıştır. Spontan şifa beklenmeli ve cerrahi tedavi yaralanmadan en az 6 ay sonra
planlanmalıdır.
2 - Cerrahi Tedavi
Blefaroptozis, cerrahi olarak 4 prosedürün biri ile düzeltilebilir,
1- Frontal adaleye askı
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
22
2- Levator kasın rezeksiyonu
3- Müller ve konjonktivanın rezeksiyonu
4- Ayrılmış ve kısalmış bir levator aponevrozunun tekrar tarsa bağlanması.
Ameliyat zamanı planlanırken ptozis derecesi, çocuğun görmek için başını yukarı
kaldırılmasını gerektirmiyorsa 4–5 yaşına ertelenmelidir. Ptozis anormal baş pozisyonu
yapacak kadar şiddetli ise ve görme ekseninin kapanmasına bağlı ambliyopi gelişmesine yol
açılabilecek tek taraflı ptozis hallerinde servikal kaslar, ligamentler ve fornikslerdeki yapısal
değişikliklerden sakınmak ve ambliyopiyi önlemek amacıyla 2 yaşlarında veya çocuk ayakta
durup, yürümeye başlar başlamaz ameliyat yapılmalıdır(14).
1- Frontalis Askı:
1- Kapağın aşağı bakıştan yukarı bakışa çevirmesiyle ölçülmüş 4 mm’den daha az levator
fonksiyonu, konjenital blefaroptozis.
2- Eksternal oftalmopleji
3- Nörojenik ptozis (3. sinir paralizisi gibi)
4- M.Gravis
5- Ptozis ve epikantus inversusla birlikte olan blefarofimozis sendromu
6- Esansiyel blefarospazm durumlarında endikedir.
Bu operasyonda askı materyali yardımı ile kapak, frontal kas ve kaşa tutturulur.
Yedinci kafa çiftinden innerve olan frontal kası, fasial ekspresyonu sağlayan mimik kasların
bir bölümünü oluşturur ve bu kas kasıldığında üst kapağın kalkmasına olanak sağlar.
Bu olgularda tedaviyi zorlaştıran başlıca noktalar; levator fonksiyonunun hiç olmaması
veya çok zayıf bulunması, klinik bulguların edinsel ptozisler kadar kolay
değerlendirilememesi ve bu nedenle cerrahi sonrası elde edilecek sonucun önceden tahmin
edilmesinin daha güç olmasıdır.
Günümüze değin askılama için çok çeşitli materyaller bildirilmiştir. Bunları greftler ve
sentetik materyaller olarak iki grupta incelemek mümkündür. Sentetik materyaller olarak;
supramid Extra(2/0 emilemeyen polyester sütür), ipek sütür materyalleri, genişletilmiş
politetrafloroetilen (ePTFE, Gore-Tex),slikon rod, mersilen mesh, altın, gümüş ve platin
implantlar, polyester ve karbon içeren materyaller ile askılama cerrahisi bildirilmiştir. Greft
materyali olarak ise sklera, palmaris longus tendonu, temporal kas fasiası, umblikal ven, fasia
lata, preserve fasia lata, orbikülaris kası kullanılmaktadır(15–16).
Maksimal medikal tedaviden sonra rezidüel ve değişken ptozisi kalan M. Gravisli
hastalarda, bilateral frontal adeleye askı kapağın gün boyunca normal pozisyonda kalmasını
sağlar.
Frontal adeleye askılamada birçok konfigürasyonlar uygulanabileceği öne
sürülmüştür. Bunlar arsında pentagon, tek, romboid. double romboid, Crawfort
konfigürasyonları en sık uygulanan teknikleredir(17–18).
Crawford tekniği:
Askı materyalinin (fasia lata) geçirilmesi için 3 tanesi kapak kenarının
üzerinde, 2 tanesi kaş üzerinde ve biri de merkezi olarak alında olmak üzere toplam 6 adet
insizyon yapılır. Wright’ın fasia iğnesi kullanılarak askı materyali kapakta 2 üçgen
oluşturacak şekilde geçirilir. Askı materyalinin orbikülaris kasına daha derin, tarsa daha
yüzeysel yerleştirilmesine özen gösterilir. Üçgenin uçlarından çıkarılan askı materyali kaş
üzerindeki iç ve dış insizyonlarda düğümlenerek askı materyalinin uçlarından birisi kesilir.
Diğeri ilerletilerek daha yukarıda ki orta insizyondan çıkarılıp diğer taraftan gelen uçla
düğümlenir.( Resim 10)
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
23
Fox –Pentagon tekniği:
Alloplastik materyal kullanıldığı için daha az materyal kullanımı
amaçlanmakta ve tek bir beşgen oluşturulmaktadır.(Resim 11 )
Resim 10-11;
CRAWFORD ve FOX-PENTAGON TEKNİĞİ
Kas şeritleriyle asma:
1924'de Reese, palpebral orbital kasın iki şeridini kullanmıştır. Çocuklarda orbikular
kas tam gelişmediğinden ve yeterli destek dokusu olmadığından az kullanılan bir
operasyondur.
Fasia lata şeritleri ile asma:
Ptozis ameliyatı sırasında hastanın kendi bacağından alınan(otojen) fasia lata askılama
için en uygun ve ideal materyal olarak kabul edilmektedir(19–20).
Etkisinin kalıcı olması ve minimal komplikasyonlara yol açması yönünden en iyi
sonuçları sağlar. Enfeksiyon, kopma, absorbsiyon ve red riski en az düzeydedir. Herhangi bir
reaksiyon oluşturmaz(21).
Cerrahi teknik: Ön iliak çıkıntı ile fibula başını birleştiren hayali çizgi üzerinde dizden
6–7 cm yukarıdan insizyon yapılır. İstenilen genişlik ve uzunlukta fasia bandı diseke edilerek
çıkarılır. Kapak kıvrımına uyan bölgeden insizyon ve deri kas bandının diseksiyonunun
ardından hazırlanmış olan fasyal band tars üst kenarına düzgün ve simetrik şekilde sütüre
edilir. Daha sonra kaş üstüne yapılan küçük insizyonlardan Wright iğnesi ile uçları yukarı
çekilir. Son olarak yaklaşık 1 cm daha yukarıda ortadan yapılan küçük insizyondan yukarı
çekilen iki uç uygun gerginlikte birbirine bağlanır. (Resim 12-13-14-15)
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
24
Resim 12-13-14-15
;
FASİA LATA ASKILAMA
2-
Levator Kas Rezeksiyonu
Levator palpebra kası rezeksiyonla kısaltılabilir.
Levator fonksiyonun 4 mm veya daha
fazla olduğu yaklaşık bütün primer konjenital ptozis ve aponevrotik ptozis vakalarında
endikedir.
Konjonktival ya da deri yaklaşımı ile gerçekleştirilir. Eksternal yaklaşımın
avantajları arasında; anatomik yapıların daha kolay tanınması, kapak defektlerinin daha kolay
belirlenmesi, tarsokonjonktival yapılara zarar verilmemesi, diseksiyon ve eksizyonun daha
kolay yapılabilmesi ve üst kapak çizgisinin muntazam olarak oluşturulabilmesi sayılabilir.
Posterior yaklaşımın avantajları ise postoperatif düzeltmelerin daha kolay yapılabilmesi,
orbiküler adale ve sinirlere zarar verilmemesi ve cilt skarı oluşturmamasıdır(22).
Deri yaklaşımı:
Ptozis cerrahisinde sonuçları önceden kesin tahmin etmek kolay değildir. Bu alanda
çalışan en önemli isimler Berke ve Beard levator fonksiyonu ve ptozis miktarını preoperatif
dönemde ölçerek operasyon planlarını yapmışlardır. Ancak başarı oranları %50-%75’ tir(23).
Son yıllarda levator kasını ve bu kasın aponevrotik uzantısını anlamak ptozis
cerrahisinde gerçek bir devrim yapmıştır (24–25).
Ptozis tedavisinde uygulanan klasik levator rezeksiyonunda Müller kasını da içeren
levator kompleksi ile kapağın diğer destek dokuları da rezeke edilmektedir. Bu yöntemle,
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
25
cerrahi sonrası sonucların tahmini oldukça güçtür ve anatomiye çok saygılı değildir (26).
Levator aponevroz cerrahisinden ilk kez 1975 yılında bahsedilmiştir(9). Bu cerrahide
sadece aponevroza müdahale edilmekte, Whitnall ligamanı, Müller kası, tars ve konjonktivaya
bir işlem uygulanmamaktadır(27).
Anatomik yapılara en az zarar veren ve sonuçları önceden kestirilebilen bu cerrahi
yaklaşım, son yıllarda yaygın olarak kullanılmakta olup, başarılı sonuçlar bildirilmiştir(27).
Cerrahi teknik: Üst kapak kıvrımına uyar kesinin ardından deri-orbiküler kas künt
diseksiyonla ayrılır ve aşağıda tars üst kenarı, yukarıda levator aponevrozu ortaya çıkarılır.
Bir kenardan girilen makasla levator aponevrozunun alt kenarı bir uçtan diğerine alttaki
konjonktivadan ayrılır. Alt yüzü alttaki konjonktivadan, ön yüzü orbital septumdan horizontal
olarak ayrılır. İstenilen kas düzeyine ulaşıncaya dek kas yukarı doğru diseke edilmeye devam
edilir. İstenilen kapak düzeyi elde edilip kas kas ilk sütürlerle tars üst kenarına tesbit
edildikten sonra uçta kalan levator kası rezeke edilir. Ardından üst kapak kıvrımını
oluşturmaya yönelik olarak ortada tarsal kenardan da geçen üç adet deri sütürü yerleştirilir.
(Resim 16-17-18-19-20-21)
Resim 16-17-18-19-20-21; DERİ YOLUYLA LEVATOR REZEKSİYONU
Konjonktival Yaklaşım:
Bu yolla dokuların özellikle aponevrozun ayrımlanması daha kolaydır. Ancak bu yolla
geniş miktarda rezeksiyon yapmak güç hatta olanaksızdır. İstenilen düzeyde bir kapak kıvrımı
elde etmek, elde edilecek kapak aralığını peroperatuar olarak test edebilmek ve gerekirse
aponevrozu tars üzerinde öne doğru ilerletebilmek de bu yöntemle olanaksızdır.
Bu nedenle uygulamalarda çok büyük oranda deri yolu ile yaklaşım tercih edilmekte
ancak bilinen bir keloid oluşumu gibi çok özel koşullarda konjonktival yol kullanılmaktadır.
Cerrahi teknik:
Kapak ekartör ile çevrildikten sonra yapılan subkonjunktival anestetik,
konjonktivanın alttaki levator kasından diseksiyonunu kolaylaştırır. Tars kenarından yapılan
insizyonun ardından levator aponevrozu tars üst kenarından ayrılarak hem alttaki
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
26
konjonktivadan hem üstteki orbiküler kastan diseke edilmeye başlanır. İstenilen miktar levator
kası diseke edildikten sonra eşit aralıklarla üç adet ‘u’ sütür önce konjonktiva kenarı sonra
tarsal kenarın altından geçilerek üst göz kapağı kıvrımına uyar bölgeden deri yüzeyine çıkılır.
Deri yüzüne çıkılan ‘u’sütürler küçük slikon tamponlarla iyice oturtularak bağlanır.(Resim
22-23-24-25-26)
Resim 22-23-24-25-26; KONJONKTİVA YOLU İLE LEVATOR REZEKSİYONU
3-Müller ve Konjonktivanın Rezeksiyonu:
Müller kası ve konjonktivanın rezeksiyonu, fenileferin cevabı olan levator
fonksiyonunun iyi olduğu minimal ptozisli hastalarda konjenital ve kazanılmış blefaroptozisi
düzeltebilir.
Müller kası ve konjonktivanın rezeksiyonu Fasanella-Servat ameliyatına benzer. Fakat
tarslara dokunmama üstünlüğü vardır.
Ptozisin minimal olduğu olgulara uygulanabilen ve 1981 yılında Fasanella -Servat
tarafından bildirilmiş olan tarsektomi operasyonunda ptozisin 1–2 mm olduğu vakalarında
başarılı sonuçlar bildirilmiştir(8). Fasanella-Servat ameliyatında bir miktar tarsektomi
yapılmakta ve kapak instabilitesi, çadırlaşma ve sütür keratopatisi gibi komplikasyonlara yol
açabilmektedir.
Cerrahi teknik: Kapak ekartör ile çevrilir. Yaklaşık 8 mm uzunluğunda konjonktiva ve
Müller kası bandı 1–2 mm.’ lik tarsal kenar ile birlikte eğri hemostat pensi ile simetrik ve
düzgün olarak yakalanır. Penslerin hemen üst kenarından ucu deri yüzünden başlanarak tüm
kalınlık kontinü matriks sütür geçilir. Yakalanan Müller kası bandının tars üst kenarı ile
birlikte rezeksiyonunun ardından aynı sütürün diğer ucu ile kesik kenar kontinü olarak
kapatılır ve bu uç da aynı bölgeden deri yüzüne çıkılarak sütürün iki ucu birbirine
bağlanır.(Resim 27-28)
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
27
Resim 27-28; TARSOKONJONKTİVAL REZEKSİYON
4- Ayrılmış ve Kısalmış Bir Levator Aponevrozunun Tekrar Bağlanması
Jones ve arkadaşları akkiz blefaroptozisin en yaygın nedeni olarak levator
aponevrozunun öndeki tarsal kısımdan dezinsersiyonu ve aponevrozun spontan gerilemesini
gözlemişlerdir. Bu durumlarda aponevroz genellikle orbital septum seviyesine kadar
gerilemektedir. Nadiren septumdan da ayrılarak tarsın üst kenarından 20 mm kadar uzakla-
şabilmektedir. Müller kası çoğunlukla normal kalmaktadır, nadiren o da tars ve
konjonktivadan ayrılarak aponevroz boyunca gerileyebilmektedir.
Levator aponevrozunun tarsdan ayrılması ve gerilemesinin bazen üst kapaktan globa
yapılan digital masaja veya lokal anesteziklerle hidrolik ayırmaya bağlı olarak intraokuler
cerrahiden sonra oluşabilir.
Birçok vakalardaki kazanılmış blefaroptozis, levator aponevrozunun tarsdan
ayrılmasına ve sekonder bir kısalmasına bağlıdır. Çünkü defekt fenilefrine cevapsız kazanıl-
mış ptozisli hastaların çoğunda bulunmuştur. Levator aponevrozunun tekrar yapıştırılması bu
ptozis tipini genellikle düzeltecektir(28).
Teknik olarak lokal anestezi tercih edilir; çünkü cerrahi sırasında göz kapağının
hareketine izin verir ve sonuç hakkında bilgi verir.
Aponevrozdaki anatomik defektin düzeltilmesi, Müller kası ve konjonktiva
rezeksiyonu ile karşılaştırıldığında her cerrah tarafından yapılamaması ve tecrübe
gerektirmesi gibi dezavantajı vardır. İyi disseksiyon yapabilmek için çok iyi anatomi bilmek
gerekir.
Kapak Kaldırıcı Mıknatıslar:
Conway 1973 metal mıknatısı kullanarak ptozisi tedavi etmeye çalışmıştır. Bu
yaklaşım ancak aşırı eksternal oftalmoplejili vakalarda değerli olabilir.
BLEFAROPTOZİS CERRAHİSİNİN KOMPLİKASYONLARI
Ptozis cerrahisinde komplikasyon nadir olsa bile görülmesi mümkündür. Cerrahinin
başarılı sayılabilmesi için postoperatif dönemde:
1- Kapaklar deforme olmamalı.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
28
2- Göz kırpma hareketleri her iki gözde aynı anda olmalı.
3- Kapak kıvrımları normal konturda ve her iki tarafta eşit olmalı.
4- Göz kapakları uyku sırasında kapalı olmalı.
5- Diplopi, korneada lagoftalmik keratit olmamalıdır.
6-aponevroz cerrahisi yapılan hastalarda; göz kapağı, yükseklik ve kontur olarak diğer
kapakla simetrik ya da kapak seviyesi hedeflenenden 1 mm düşük veya yüksek olmalıdır.
7.Frontal askı cerrahisi yapılan hastalarda; tek taraflı opere edilen kapağın sağlam göz
kapağı ile farkı 1 mm’den az olmalı iki taraflı olgularda kapak korneayı üstte 3 mm’den daha
az örtmelidir
.
1- Psikolojik komplikasyonlar:
Ameliyat sonucu düzelme olmayışı hasta ve yakınlarını hayal kırıklığına uğratır. Bunu
önlemek için hastayı dikkatle muayene etmek, elde edilebilecek en iyi sonucu saptamak ve
beklentileri ameliyattan önce açıklamak gereklidir.
2- Aşırı düzeltme:
Konjenital ptozis cerrahisinde nadir bir komplikasyon ise de edinsel ptozis
düzeltilmesi sonrasında sıklıkla görülür. En sıklıkla aponevrotik ptozislerde levator
rezeksiyonu yapılması ile oluşur. Bu durumda yapılacak işlem.
a) Sütürlerin alınması aşırı düzelmeye yardım edebilir.
b) Masaj; göze her gün masaj yapılmalıdır.
c) Germe; deri yaklaşımı kullandığında ve sütür alınması imkânsız olduğunda germe
hareketi yapılır.
d) Levator tenotomi levator geriletmesi veya uzatılması; levator aponevrozu tenotomiden
sonra yukarıda kalmış ise cerrahi olarak serbestleştirilmesi ve uzatılması gerekli olacaktır.
3- Az Düzeltme:
Belki de en sık karşılaşılan komplikasyondur. Özellikle levator kasının belirgin olarak
distrofik olduğu konjenital ptozislerde daha sık olarak görülür.Bu durumda acele edilmemeli,
yaklaşık 1 hafta içinde kapak aralığının son şeklini alması beklenmelidir.
4- Kapak Retraksiyonu, Lagoftalmi ve Lagoftalmik Keratit
Levator fonksiyonu zayıfken yapılan geniş rezeksiyondan sonra çeşitli derecelerde
kapak retraksiyonu olur. Bunun esas nedeni kasın aşırı kısaltılmasıdır. Kapak
retraksiyonunun daha aşırı dereceleri frontal adaleye askı cerrahisinden sonra görülür.
Lagoftalmi aşırı düzelmeden sonra görülür. Tedavi edilmedikçe keratitle
sonuçlanabilir. Tedavisinde gün boyu % l'lik metilselüloz damla kullanılır. Yumuşak bir
merhemin kullanılması ve açıkta kalma keratiti gelişmemesi için gece bantla kapatılması ile
olur. Bazı durumlarda medikal tedavi tatminkâr olmaz ve cerrahi müdahale gerekir.
Cerrahisinde nedbenin eksplorasyonu ve orbital septumun serbestleştirilmesi kapağın
kapanmasını sağlayabilir. Son bir çare olarak levator tenotomi gerekebilir.
5- Ektropium:
Konjenital yaklaşımla yapılan levator rezeksiyonundan sonra olabilir.
6- Entropium:
Nadiren bir üst rektus kapak supresyonun komplikasyonu olarak veya geniş
maksimum levator rezeksiyonlarını izleyerek görülür.
7- Kirpiklerin Kaybı:
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
29
Bir ptozis ameliyatının postoperatif başarısı, üst kapağın bazı kirpiklerin aşikar
yokluğu ile bozulabilir. Diseksiyon folikül seviyesinden en az 2 mm uzak tutulmalıdır.
8- Kötü Kapak Konturu:
Nedeni kötü cerrahi tekniktir. Sıklıkla entropiumla komplike olmuş vakalarda çok
geniş bir tarsal rezeksiyonun sonucu olabilir.
9- Konjonktival Prolapsus:
Nadirdir. Şiddetli ödem konjonktivanın kısmen göz kapakları arasına prolapsusuna yol
açabilir. Tedavi sütürler aracılığıyla konjonktivanın yerine sabitlenmesidir.
10- Enfeksiyon:
Ptozis ameliyatından sonra az görülür. Enfeksiyonun tedavisi sıcak kompres ve uygun
antibiotiklerle yapılır.
11- Kapak Kıvrımı Deformitesi:
Bazı askı girişimleri ya da tarsal girişimlerin sonrasında kapak kenarında çentikli
görünüm ya da kapak normal konveksitesinin artması ortaya çıkabilir.(Resim 29–30–31)
Müller cerrahisinde tarsa hemostaz penslerinin uygun biçimde yerleştirilememesi
sonucu tarsın düzensiz rezeksiyonu ve kapak konturunun bozulması söz konusu olabilir.
Dostları ilə paylaş: |