1
T.C.
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Göz 2 Kliniği
Klinik Şefi : Doç.Dr.Ersin OBA
KLİNİĞİMİZDE YAPILAN PTOZİS
AMELİYAT SONUÇLARI ve BAŞARIYI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Uzmanlık Tezi
Dr.Metin EKİNCİ
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
2
İhtisasım süresince bana yol gösteren, çalışmalarımda yardımcı olan, hiçbir
zaman yakın ilgi ve yardımlarını esirgemeyen, deontolojik ve ahlaki değerlerini
bana aktaran, oftalmoloji bilimini bana öğreten ve sevdiren değerli hocam
Dr.Ersin OBA’ya ve değerli ablam Dr.Ulviye YİĞİT’e en içten teşekkürlerimi
ve saygılarımı sunarım.
Dr.Metin EKİNCİ
2005
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
3
-
İÇİNDEKİLER -
Sayfa
GİRİŞ ………………………………………………………….….
4
GENEL BİLGİLER
...................................................………….………..5
KAPAK ANATOMİSİ ………………………………………………..…5
KAPAK FİZYOLOJİSİ …………………………………………………13
MUAYENE YÖNTEMLERİ ....................................................................14
BLEFAROPTOZİS ÇEŞİTLERİ...............................................................16
BLEFAROPTOZİSİN MEDİKAL VE CERRAHİ TEDAVİSİ ...............21
BLEFAROPTOZİS CERRAHİSİNİN KOMPLİKASYONLARI.............27
MATERYAL ve METOD..............................................................
30
BULGULAR ...................................................................................
33
TARTIŞMA ..............................................................
..........................37
SONUÇ ...................................................................................
..........43
ÖZET………………………………………………………………
44
KAYNAKLAR
.............................................................................................46
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
4
GİRİŞ
Üst göz kapağının düşüklüğüne veya kapak aralığının (rima palpebralis) daralmasına
blefaroptozis denir.
Yaş ve cinse göre değişim gösterebilmesine karşın normalde üst göz kapağı kenarı
limbus düzeyinde veya limbusu 1-2 mm kadar örtecek seviyededir. Ptozis durumunda üst
kapak kenarı değişen derecelerde daha aşağı düzeylere inmiş olup, ağır ptozislerde tüm pupil
alanını hatta tüm korneayı örtmüş olabilir.
Blefaroptozis konjenital ve edinsel olmak üzere iki gruba ayrılır. Blefaroptozisin her
iki tipinde lezyon, korteks serebriden başlayarak levator kasının bizzat kendisinde olmak
üzere, herhangi bir yerde bulunabilir(1).
Blefaroptozis nedenleri arasında en sık görülen konjenital ptozis tipi olup myojenik
nedenlerden kaynaklanmaktadır. Sıklıkla tek taraflı olarak izlenmektedir. Basit konjenital
ptozis genellikle sporadik olarak izlenmekle birlikte, kalıtımsal geçiş de gösterebilmektedir.
Basit konjenital ptozisde innervasyonel bir patoloji olmaksızın levator kasının distrofisi söz
konusudur(2). Diğer nedenler arasında III sinir superior dalı yokluğu, III sinir levator
nukleusun diplazi veya aplazisi veya supranukleer bağlantılar arasında anomaliler olabilir(1).
Edinsel blefaroptozisin nedenleri ise nörojenik, myojenik, travmatik, mekanik ve
pseudoptozis alt gruplarına ayrılarak incelenebilir.
Çalışmamızda Ocak 2003-Ağustos 2005 tarihleri arasında konjenital ve edinsel
blefaroptozis olgularında üst göz kapağını frontal adeleye askı ve cilt yoluyla levator aponevroz
güçlendirme cerrahisi uyguladığımız olgularımızda saptadığımız cerrahi faktörlerin başarıya
etkisini araştırdık.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
5
GENEL BİLGİLER
İlk ptozis ameliyatlarının ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber çok
eskilere dayandığı ve M.S. 1. yüzyılda yaşamış olan Clesus'un yapıtlarında anlaşılmaktadır.
O tarihten bu yana ptozis cerrahisinde 200'den fazla teknik geliştirilmiştir (3). Bu
cerrahilerden günümüzde en sık kullanılan iki yöntem
frontal adeleye askı cerrahisi ve
levator aponevroz cerrahisidir.
Frontal adeleye askı cerrahisinde askı materyali olarak fasia latanın kullanılabileceği
ilk defa 1909 yılında Payr(4) tarafından bildirilmiştir. Ancak tekniğin zaman alması,
çıkarılmasının nisbeten zor olması, 3 yaşın altındaki olgularda yeterli uzunlukta materyal elde
edilememesi ve bacakta skar gelişebilmesi gibi nedenlerden dolayı birçok oftalmolog fasia
latanın alternatiflerini araştırmıştır. Bu arayışın sonucunda 1966 yılında Tillett ve Tillett(5)
tarafından slikon rod,1986 yılında Karesh JW(6) tarafından Gore-Tex ve 1989 yılında
Downes ve Collin(7) tarafından Mersilen meshin askı materyali olarak kullanılabileceği
vurgulanmıştır.
Tarso- müllerektomi operasyonu ise ilk kez 1961 yılında Fasanella-Servat(8) tarafından
tarif edilmiş ve ptozis miktarının minimal olduğu (1–2 mm) hastalarda başarılı sonuçlar
alındığını bildirmiştir.
Levator aponevroz cerrahisi ise ilk defa 1975 yılında Jones(9) tarafından tanımlanmış
ve bu cerrahide Whitnall ligamanı, Müller kası, tars ve konjonktivaya müdahaleye gerek
olmadığı bildirilmiştir.
KAPAK ANATOMİSİ
A) DERİ VE DERİALTI DOKUSU
B) PROTRAKTÖR KASLAR
ÖN LAMEL
C) ORBİTAL SEPTUM
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
6
Resim 1; ÜST KAPAK ANATOMİSİ
D) RETRAKTÖR KASLAR
E) TARSUS
ARKA LAMEL
F) KONJONKTİVA
1-
Deri ve Derialtı Tabakası
:
Göz kapağının derisi nazik, çok ince ve elastik yapıdadır. Yaşlılarda özellikle lateral
tarafta sarkan bir kıvrım yapmaya eğilim gösterir. Deri, iç ve dış kantusda derin fasyaya
yapışıktır. Epidermis 6–7 katlı stratifiye epiteldir. Korneum granülozum, spinojum,
germinateum ve bazal membran tabakalarından ibarettir. Dermis zengin elastik liflerden
oluşmuş konnektif dokudur. Bu gevşek tabakada amfizem, ödem, ekimoz kolayca meydana
gelebilir. Göz kapaklarının bir diğer özelliği derialtı dokusunda hemen hiç yağ dokusunun
bulunmamasıdır.
Her iki kapakta da pretarsal dokular altta sıkı bir yapışıklık göstermelerine karşın,
preseptal dokular septuma oldukça gevşek olarak tutunmuşlardır ve altta potansiyel olarak sıvı
birikimine uygun bir boşluk vardır. Bu anatomik yapıdan dolayı pretarsal bölgede genellikle
ödem gözlenmez.
Göz kapaklarında en belirgin yüzey çizgisi olan ‘üst göz kapağı kıvrımı’ levator
liflerinin deri altına olan yüzeyel yapışıklıkları ile oluşmaktadır. (Resim 1) Bu kıvrım
genellikle tarsın üst kenarı düzeyinde olup kapak kenarından ortalama 10mm kadar
uzaklıktadır. Üst göz kapağı kıvrımı başta blefaroptozis olmak üzere kapak cerrahisinde
oldukça önemlidir ve cerrahi sırasında simetrik olarak yeniden oluşturulmasına özen
gösterilmelidir.
Üst göz kapağı kıvrımı ile orbita kenarı arasında kalan bölge üst orbital sulkus olarak
adlandırılır. Alt göz kapağı kıvrımı daha az belirgindir ve iç kapak kenarından 4–5 mm
aşağıdan başlar, dışa gittikçe hafif aşağı yönelir.
2- Kaslar:
A- Orbikülaris Oküli Kası: (Resim 2)
Çizgili bir kasdır. Yüzün çevresinde dairesel liflerden meydana gelir. Orbiküler kas
lifleri sadece göz kapaklarını örtmekle kalmayıp şakak, yanak ve alında da devam etmektedir.
Esas olarak;
Resim 2;PERİOKULER KAS YAPISI
A:Frontal kası, B:Süpersilyer korrugator kası, C:Proserus kası, D:Orbiküler kas; orbital kısım, E: Orbiküler
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
7
kas; preseptal kısım, F: Orbiküler kas; pretarsal kısım, G:Medial kantal tendon,
1)Orbital kısım:
İç kantal tendon ve çevre periosttan doğar. Kontraksiyonu güçlüdür. Kasıldığı zaman
alın, şakak ve yanak derisini bir torba gibi ortaya büzerek deride gözkapaklarının üstüne
doğru yığılan belirgin katlanmaların oluşumuna neden olur.
2)Palpebral kısım:
Spontan göz açma kapama hareketleri için yeterli olmaktadır.
a) Pretarsal bölüm i) Horner Kası (Arka lâkrimal kas): Arkaya ve derine giden demet
olup posterior lâkrimal kreste yapışarak gözyaşı boşaltımında görev alır.
ii) Riolan Kası: Kapak kenarında ince bir kas şerididir.
Meibomian glandların boşaltıcı kanallarını çevreler.
b) Preseptal bölüm
B- Levatar palpebra superior kası:
Orbita apeksinde zinn halkasının üst bölümünden sfenoid kemiğin küçük kanadından
üst rektus tendonunun hemen üstünden başlayıp üst kapak tarsı üst kenarında, üst kapak derisi
altında ve orbita üst kenarında sonlanır. Orbita içerisindeki seyri sırasında üst rektus kası ile
arasında çok zayıf aponevrotik bağlar vardır.
Orbiküler kas liflerinin arasından geçerek deriye yapışan levator lifleri yüzeyde
görülen üst kapak kıvrımını oluştururlar.
Üst orbital kenarın hemen arkasında levatora uzanan geniş bir fibröz bağ(Whitnall
Ligamanı) vardır. Whitnall ligamanı tars üst kenarının yaklaşık 15–20 mm üstünde fasial
kılıfların kondansasyonu ile oluşmuş bir fibröz banttır. Bu transvers ligaman, içte troklea
bölgesinde üst oblik kılıfları ile karışarak, dışta ise lâkrimal gland kapsülü ile birleşerek
sonlanmaktadır. Basit bir tanımlama ile Whitnall ligamanı levator kasının ‘ön-arka’ eksende
olan kuvvet yönünü ‘yukarı-aşağı’ eksene döndürür ve levator kasını kapağı arkaya çekmek
yerine kaldıran bir kas haline getirir.
Bu süperior transvers ligamandan itibaren kırmızı levator kas lifleri yerini beyaz
aponevrotik dokuya bırakır. Aponevroz uzunluğu 7–20 mm arasında değişir. Çizgili kas
liflerinin uzunluğu ise yaklaşık 40 mm’dir.
Gerçekte levator kasının kendisi aponevrozuna göre çok daha incedir. Genişleyen
levator aponevrozu tars ve deriye olan yapışıklıkları yanı sıra iç ve dış kantal bölgede orbita
kenarlarına da bağlantılar göstermektedir. Bunlar iç ve dış boynuzlar (horn) olarak
adlandırılır. İç boynuz superior oblik tendonunu geçerek iç palpebral ligaman ile kaynaşır ve
orbita kenarına birlikte yapışma gösterir. Dış boynuz lakrimal glandı palpebral ve orbital
olmak üzere iki loba ayırarak dış kantal tendon bölgesinde orbita kemik duvarına
yapışmaktadır.
Levator kası üst rektus kası ile birlikte okülomotor sinirin üst dalından innerve olur.
C- Müller kası: (Üst ve alt tars kası)
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
8
Üst kapaktaki levator palpebra superior kasının lifleri arasından başlar ve tarsın üst
kenarına levator gerisinde yapışır. Çizgisiz bir kas olup sempatik sistemden innervasyon
alır.(Resim 3)
Levator kasının felci durumunda Müller kası kapak aralığının yeterli açıklığını
sağlayamaz. Çünkü tutunma yeri levator kasının kendisidir.
Diğer yandan Müller kasının felci durumunda (Horner Sendromu) minimal bir ptozis
(1-2mm) oluşmaktadır.
Resim 3 ; ÜST KAPAK ANATOMİSİ
¦¦
levator aponevrozu
¦¦
orbiküler kas lifleri
¦¦
tars
¦¦
septum
¦¦
Müller kası
D-Alt Kapak Retraktörleri:
Alt kapakta bulunan Kapsulopalpepral Ligaman üst kapaktaki levator kasının
eşdeğeri olarak kabul edilir.(Resim 4)
Alt rektus kasının kapsulopalpebral kılıfından oluşan bu ligaman öne doğru gelirken
ikiye ayrılarak alt oblik kasın etrafını sarar ve tekrar birleşerek ‘Lockwood Ligamanı’ adını
alır. Bu da üst kapaktaki Whitnall ligamanının eşdeğeri olarak kabul edilir.
Gözün aşağı bakışı sırasında alt kapakta 1–2 mm aşağı hareket, alt rektus kasından
kapağa uzanan bu ligaman sayesinde olmaktadır.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
9
Resim 4;
ALT KAPAK ANATOMİSİ
: ¦
orbiküler kas lifleri
¦
preaponevretik yağ dokusu
¦
alt rektus kasından doğup alt oblik kasını
saran kapsulopalpebral ligaman
¦
tars
¦
lockwood ligamanı
3- Fibro Elastik Tabaka:
Bu tabakayı meydana getiren iki oluşum tars ve septum orbitaledir.
a)Tars: Kapakların iskelet görevini yapar. Yarım ay şeklinde, vertikal olarak üst kapakta
10mm, alt kapakta 4mm genişliğinde ve fibroz bir dokudan yapılı oluşumlardır.(Resim 5)
Kenara doğru gittikçe daralarak orbital kenara tarsal ligaman adı verilen yoğun fibröz
bantlarla tutunurlar.Konnektif doku ve elastik liflerden ibarettir. Yapısında kıkırdak yoktur.
Tarsın iç yüzü tamamen konjonktivaya yapışıktır. Tarsın dış yüzeylerini, üstte 1/3 alt
kısmına yapışan levator, altta orbikularis kapatır. Üst tarsın üst kenarına septum orbitalis ve
Müller kası yapışırTars içinde tek plan üst üste yan yana sıralanmış meibomius bezleri
mevcuttur. İç uçları kapalıdır. Dış uçları direk olarak kapak kenarına açılır. Moll ve zeiss
bezleri kirpik diplerinde bulunur. Zeiss bezleri kıl folikülleri ile ilişkili olan sebase bezlerdir.
Her bez ufak bir duktusla folliküle açılır.
Resim 5;FİBROELASTİK TABAKA,TARS
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
10
b) Septum orbitale: Fibro elastik bir zar olup tarsın bitişik kenarlarını orbita tabanının
kenarlarına bağlar. Bu septum, orbitaya giren çıkan damar ve sinirlerle delinmiştir.
4-Konjonktiva
İnce, düz ve saydam bir müköz membran olup bulbus ön kısmı ile kapak arka
yüzeylerini örtmektedir. Rengi normal durumda pembe kırmızı, iltihaplarında koyu kırmızı
olur. 4 bölüme ayrılır.
1- Palpebral konjonktiva
a) Marginal
b) Tarsal
c) Orbital
2- Forniks konjoktiva
a) Superior
b) İnferior
c) Lateral
d) Medyal
3- Bulber konjoktiva
a) Skleral
b) Limbal
4- Plika semiliunaris: Histolojik tabakalar
1- Epitel
2- Substantia propria
a) Adenoid
b) Fibroz
Epitel üst katlar silindirik, alt katlar yassı olmak üzere çok katlıdır.
Adenoid tabaka lenfoid kümeler içeren bir tabakadır.Lenfoid yapılar, kronik
inflamasyonlarda sayıları artarak foliküler yapıları oluştururlar.
Konjoktiva glandları
1- Mukoz glandlar (Goblet)
2- Seroz glandlar
a) Lâkrimal bez.
b) Aksesuar bezler
1- Krause
2- Wolfring
3- İnfraorbital
Goblet hücreleri özellikle forniks ve bulber konjonktivada bulunur. Limbus ve kapak
kenarında yoktur. Konjonktivayı ıslatmaya yardımcı olup enflamasyonlarda artar.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
11
Kapak arterleri
1- Fasial sistemden
a) A.fasialis: A. karotis eksternanın dalıdır. İç kantusta angular arter adını alır. Angüler
arter kantüsün yukarısında septumu delerek derinleşir ve oftalmik arter dalları ile
anastomozlaşır.
b) A.temporalis superfisialis: A.Karotis eksternanın dalıdır.
1- A. Fasialis transversalis
2- A. Zigomatika orbitalis
3-A. frontalis.
c) A.İnfraorbitalis: Maxiller arterin dalıdır.
2- Orbital sistem (Resim 6)
1- A.dorsalis nazi.
2- A.frontalis
3- A.supraorbitalis
4- A.lakrimalis
5- A.supratroklearis
Dostları ilə paylaş: |