Resim 6;KAPAKLARIN ARTER VE VEN ANATOMİSİ
Kapak Venleri
1-Pretarsal venler
Supraorbital, supratroklear ven orbitanın üst iç kısmında anguler veni oluşturur.
Anguler ven de arkada superior orbital vene ve aşağıda fasial vene drene olur. Fasial ven
ise internal jugular vene dökülür.(Resim 6)
Pretarsal temporal venler ise temporal süperfisyal ven aracılığı ile eksternal jugular vene
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
12
dökülür.
2- Derin posttarsal venler
a) Orbital ven sinüs kavernozusa açılır.
b) Derin orbital fasial venler piterigoid pleksusa açılır.
Kapak Sinirleri
1- Motor:
a) Fasial (VII)
b) Okulomotor (III)
2- Sensitif:
Trigeminusun (V) oftalmik(n.supratroklearis, n.infratroklearis, n.supraorbitalis,
n.lakrimalis) ve maksiller dalları.(Resim 7–8)
3- Otonom:
Orbikular kas N. fasialisten, levator palpebra superior kası ise okülomotor sinirden
innerveasyon alır. Müller kası ise sempatik sinir sisteminden innervasyon alır.
Resim 7–8
;
GÖZ KAPAKLARI DUYU SİNİR DAĞILIMI
:
Göz çevresi dokuların duyusal innervasyonu
trigeminal sinirin oftalmik (O) ve maksiler(M) dalının uç dalları tarafından sağlanmaktadır. IO:
N.Infraorbitalis, ZF: N.Zigomatikofasialis, ZT: N.zigomatikotemporalis, LA: N.lacrimalis, SO:
N.supraorbitalis, ST: N:supratroklearis, IT: N.infratroklearis
Lenfatik Damarlar
Göz kapaklarınında alt kapak ve iç kantüs bölgesi lenfatik drenajı submandibüler lenf
düğümlerine olurken, üst kapak ve dış açı bölgesi lenfi, kulak önü parotik lenf düğümlerine
drene olur.(Resim 9)
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
13
Resim 9
;
GÖZ KAPAKLARININ LENFATİK
SİSTEMİ
KAPAK FİZYOLOJİSİ
Kapaklar gözleri ıslatmak, korumak ve kornea yüzeyini sürekli temizlemek amacı ile
yüz derisinin özel olarak biçimlenmiş bir parçasıdır. İstemli ya da refleks açılıp kapanarak bir
yandan gözyaşı sıvısını düzgün bir film şeklinde dağıtarak, diğer yandan dökülmüş hücreleri
ve toz zerreciklerini süpürerek saydamlık ve bütünlüğü korurlar.
Ayrıca refleks kapanma işlevi ile göze yabancı cisimlerin ulaşmasını engelleyerek onu
yaralanmalara karşı korurlar. Refleks kapanma ayrıca retinayı aşırı ışıktan da korur.
Normalde gözler kapandığı zaman kornea hemen tümü ile üst kapak tarafından örtülür.
Gözler açık iken üst kapak kornea üst kenarını hafifçe(0-2mm)örtmektedir. İlerleyen yaşla üst
göz kapağı daha aşağı iner. Alt kapak kenarı gözler açık iken kornea kenarının hemen altında
yer alır ve gözler kapandığında da çok az miktarda yukarı doğru bir hareket gösterir.
Her iki göz kapağı içte ve dışta kantüs denilen bölgelerde birleşmektedir.
Göz kapağı açık iken dış kantüsde alt ve üst kapak yaklaşık 60 derecelik keskin bir açı
oluştururken iç kantüs daha yuvarlak bir yapıya sahiptir. Göz kapaklarının uzun aksı yukarı ve
dışa doğru bir eğim göstermektedir. Beyaz ve siyah ırkta dış açı iç açıdan yaklaşık 2mm daha
yukarıdadır. Doğu ırkında bu fark 5mm ye kadar çıkmaktadır. Yine beyaz ve siyah ırkta
kapak aralığının en geniş noktası iç üçte bir ile dış üçte ikinin birleşim yeri yani medialde yer
alırken doğu ırkında en geniş kısım kapağın tam ortası olmaktadır. Doğu ırkında bir diğer
ayrıcalık vertikal bir deri kıvrımının (epikantüs)iç açıyı örtmesidir.
Kapakların dış birleşim açısı doğrudan göz küresi ile temas halinde olmasına karşın
yuvarlak olan iç açı göz küresinden karankül ve plika semilunaris ile ayrılmış olup yaklaşık
6mm uzakta, daha önde yer almaktadır. Göz kapak aralığının en geniş noktası bizim
ırkımızda yaklaşık 10 mm kadardır. Kapak aralığı genellikle kadınlarda erkeklerden biraz
daha fazladır.
Korku ve heyecan anlarında alt ve üst tarsal kasların kontraksiyonu ile palpebral aralık
daha da artar. Gözlerin kapanmasında orbiküler kasın kontraksiyonu ile birlikte levator
kasında bir gevşeme olur.
Yukarı bakışta levator kası kasılır ve göz küresi ile birlikte üst kapakta yukarı doğru
hareket eder. Bu sırada alt kapakta hafifçe yukarı kalkar ancak yine de göz küresinin gerisinde
kalır. Alt kapağın bu hareketinin sklera ve alt kapağa yapışık olan konjonktivanın çekmesi
sonucu olduğu düşünülmektedir.
Aşağı bakışta levator kası gevşer ve kapak korneanın üst yarısını örter, alt rektus
kasının kontraksiyonu sonucunda kapsulopalpebral ligaman aracılığı ile konjonktiva ve alt
kapak aşağı doğru çekilir.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
14
Diğer yandan göz küresi de kapak hareketleri ile birlikte hareket göstermektedir.
Gözlerin kapanması durumunda göz küreleri 15 derece kadar yukarı doğru gider. Bu olay iki
yanlı olup kapaklarına kapanması olanaksız olsa bile oluşur ve Charles-Bell Fenomeni
olarak bilinir. Bu refleks kornealara uyku durumunda ek bir koruma getirmektedir.
Göz kırpma:
1)Spontan göz kırpma
2)Refleks göz kırpma
3)İstemli göz kırpma
Spontan göz kırpma; belirgin bir neden olmadan uyanık olunan saatlerde oluşan bir
anlık göz açıp kapama hareketleridir. Süresi oldukça kısadır(1/5sn).Dolayısıyla bu süre imaj
süresinden kısa olduğu için spontan göz kırpmanın görme üzerinde rahatsız edici bir etkisi
bulunmamaktadır. Sıklığı dakikada 10–20 arasında değişir. İstemli zorlama ile göz kırpma
çok kısa bir süre için durdurulabilir. Yararları korneanın ıslatılmasını sağlamak, levator kası
ve retinanın dinlenmesine ve retina pigmentlerinin rejenerasyonuna olanak sağlamaktır.
Refleks göz kırpma; gözleri koruma amacına yönelik ve iki yanlı bir reflekstir. En sık
olarak Trigeminal sinir yoluyla ortaya çıkar ve en bilineni korneaya dokunma ile oluşan
biçimidir. Bunun dışında kuvvetli ışıkta kamaşma ve göze hızla yaklaşan tehdit hareketi
karşısında afferent yolun Optik sinir olduğu ve şiddetli gürültü durumunda afferent yolun
Akustik sinir olduğu göz kırpma refleksleri mevcuttur.
İstemli göz kırpma süresi kişinin istemi ile ilgili olmasına karşın her zaman refleks göz
kırpmadan çok daha uzundur.
MUAYENE YÖNTEMLERİ
Preoperatif kapak muayenesinin eksiksiz yapılması, ptozis cerrahisinde yapılacak olan
cerrahi tekniğin belirlenmesi ve postoperatif başarılı sonuç elde etmenin ilk ve en önemli
kriteridir.
Kapak muayenesinde dikkat edilecek noktalar:
1- Anemnez:
Hastanın hikâyesi ile konjenital ptozis edinsel ptozisden ayırılabilir. Konjenital
olgularda hastanın baş ve çene pozisyonu sorulmalıdır. Çünkü ağır iki taraflı ptozislerde baş
geriye doğru gitmiş, çene kalkmıştır.
Eğer hikâyesinde edinsel veya konjenital anlaşılamıyorsa aşağı dik olarak bakışta
palpebral fissürün genişliğinin muayenesi yararlı olabilir.
Konjenital ptozda aynı derecedeki ptozu düzeltmek için kazanılmış ptoza göre daha
fazla levator rezeksiyonu gerekeceğinden konjenital ve kazanılmış ptoz halinin ayırd edilmesi
önem taşır.
Geçirilen bir okuler ve orbital cerrahi de ptozisin nedeni olabilir. Bu nedenle geçirilen
herhangi bir göz cerrahisi ya da travma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Kapaktaki düşüklük miktarının değişkenliği myastenia gravis ya da sinkinetik
ptozis’i düşündürebilir. Çiğneme ve emme gibi çene hareketleri ile göz kapaklarında bir
sinkinetik hareketin olup olmadığı araştırılmalıdır.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
15
2- Levator palpebra superior muayenesi
Levator
palpebra superiorun etkisi klinik olarak kaşın üst kenarında frontal kemik
üzerine bastırarak frontal kasın kapağı kaldırıcı etkisi ortadan kaldırılarak ölçülebilir.
Levator fonksiyonun belirlenmesinde bir diğer yöntem liff testidir. Üst göz kapağı aşağı
bakış sırasında geri çevrilir. Normalde levator kas gücü yukarı bakışta kapağı tekrar normal
pozisyona çevirmek için yeterlidir. Levator gücünün çok yetersiz olduğu durumlarda kapak
normal pozisyona getirilemez.
Levator palpebra süperior kasının normal hareket alanı 12–17 mm'dir. Levator
fonksiyonu 8 mm ve üzerinde iyi, 5–7 mm orta, 4 mm ve altı zayıf olarak değerlendirilir.
Konjenital ptoziste bakış yönü değiştiğinde kapak kenarlarının konturunda değişiklik
yoktur. Üst kapak kıvrımının yukarı bakışta derinleşmesi zayıf bir levator fonksiyonunu ifade
eder.
Frontal kas , orbiküler kas, superior rektus ve diğer ekstraokuler kaslarında etkisi ve
gücü klinik olarak test edilmeli ve saptanan güçsüzlük not edilmelidir.
Bazı konjenital ptozisli çocuklarda göz kapanması yetersizdir. Gözlerin pozisyonu
uykuda gözlenmelidir. Gözlerin aşağı ve primer pozisyonda kaldığı vakalarda korneal kuruma
ve epitel defekti riski daha fazladır
.
3-Ptozis Miktarı:
Tek taraflı ptozislerde normal göz kapak aralığı ile düşük göz kapak aralığı arasındaki
fark, bileteral ptozislerde var olan ile istenilen kapak düzeyi arasındaki fark ptozis miktarını
verir. Bu basit bir milimetrik cetvel ile primer bakış pozisyonunda ölçülür.
Normal kapak aralığı çocuklarda 9–10, erişkinlerde 10–11 mm kadardır. Kadınlarda
erkeklerden biraz daha geniştir.
Normalde üst göz kapağı limbusu 1–2 mm kadar örter. Göz kapağının en geniş kısmı
tam orta hattan biraz daha nazale kaymış durumdadır.
Ptozis; 2 mm’ye kadar……hafif
3 mm. ………….....orta
4 mm ve üzeri…......ağır olarak değerlendirilir.
4- Bell Fenomeni
Bu testte hasta gözleri sıkıca kapatırken hekim kapakları ayırmaya çalışır. Normal
fenomende gözler yukarı bakar. Eğer gözler yukarı bakamıyorsa (Bell fenomeni negatif ise)
cerrahi düzeltmeden sonra lagoftalmi ve keratopati olasılığı artar(10).
5-Jaw-Winking Fenomeni (Marcus-Gunn Fenomeni)
Konjenital ptozis vakalarında, % 4–6 oranında rastlanır. Marcus Gunn fenomeni
herediter vasıflı ve irregüler dominant bir karakter gösterebilir. Sebep kesin olarak
bilinmemekle beraber levator palpebra ve pterigoid adale innervasyonları arasında bir bağlantı
düşünülmektedir. Bu kasları innerve eden 3. ve 5. sinirler arasındaki bağlantı nükleer veya
infranükleer olabilir. Genellikle tek taraflı olmasına rağmen iki taraflı vakalarda tespit
edilmiştir. Kardinal belirti göz kapağında ptozis oluşu ve ptozisin çene hareketleri ile
değişiklik göstermesidir. Çene açıldığında ve çene sağlam göz tarafına hareket ettirildiğinde
ptotik kapak yukarı çekilir. Aksi tarafa harekette ise ptozis derecesinde artış olur.
Marcus Gunn fenomeni tedavisi cerrahidir. Bazen ptozislerde kapağı frontal adeleye
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
16
asmak yeterli netice verebilir. Vermezse üst rektustan faydalanılabilir. Bazı yazarlar levator
adeleyi rezeke etmeyi tavsiye ederler(11).
6- Şaşılık
Ptozisli olan hastalarda şaşılık olup olmadığı araştırılmalıdır. Ptozisli olan tarafta
hipotropya varsa gözün aşağı inmesi ile sekonder olarak yalancı ptozis görülebilir. Şaşılık
düzeltilmesi ptozisi ortadan kaldırabilir. Bu yüzden şaşılık tedavisi ptozisten önce
yapılmalıdır. (Eğer ptozisli hastada horizontal şaşılık mevcut ise aynı operasyonda hem
şaşılık hem ptozis düzeltilir).
7-Kapak Geri Kalması(Lid Lag):
Konjenital ve edinsel ptozislerin ayrımlanmasında önemli bir kriter aşağı bakış
sırasında kapak aralığının belirlenmesidir. Konjenital ptozislerde distrofik levator kası
kontraksiyon yeteneği yanı sıra gevşeme yeteneğini de kaybetmiştir. Bu nedenle konjenital
ptozislerde aşağı bakış sırasında ptotik göz kapağı gevşeyemez ve normal göz kapağından
daha yukarıda kalır. Oysa edinsel ptozislerde eğer skatrisyel bir olay söz konusu değilse ptotik
kapak tüm bakış pozisyonlarında normal göz kapağından daha aşağı düzeydedir
.
8- Müller Kas Fonksiyonu
Ptozis mevcut olan göze % 10 fenilefrin bir kaç damla damlatılarak Müller kası
fonksiyonu test edebilir. Üst göz kapağı 10–15 dak. bekledikten sonra normal seviye gelirse
Müller Kası ve konjonktiva rezeksiyonundan (Tarsomullerektomi: Fasanella-Servat) fayda
sağlanıp sağlanamayacağı hakkında fikir elde edilir.
9-
Tensilon Testi
Kazanılmış ptozis idiopatik, travmatik, myojenik veya nörolojik orjinli olabilir.
Tensilon testi Myastenia Gravis hastalığını teşhis etmekte kullanılır. 1 ml. (10 mg) tensilon
tüberkülin şırıngasına çekilir, 0,2 ml i.v. verilir. Hastada nefes darlığı, terleme, senkop yoksa
kalan 0,2 ml injekte edilir. Etyolojisi Myastenia Gravis olan hastalarda ptozis düzelir.
10- Korneal Boyanma
Rutin olarak korneanın boyanıp boyanmadığına bakılır. Biyomikroskopik muayenede
keratopatinin görülmesi ameliyatta planlanan düzeltme miktarında değişiklik gerektirebilir.
Eğer keratopati varsa korneal anestezi de araştırılmalıdır.
BLEFAROPTOZİS ÇEŞİTLERİ
A_-Konjenital ptozis
a) Basit konjenital ptozis i)Normal üst rektus fonksiyonu ile
ii) Azalmış üst rektus fonksiyonu ile
b) Blefarofimozis Sendromu
c) Sinkinetik ptozis 1-Marcus Gunn: Jaw winking ptozis
2-Yanlış yönlenmiş 3.sinir ptozisi (kazanlmış olabilir.)
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
17
d)Konjenital Fibrozis Sendromu
e)Konjenital Horner Sendromu
B_-Edinsel Ptozis
a)Nörojenik ptozis
b)Myojenik ptozis
c)Travmatik ptozis
d)Mekanik ptozis
C_-Pseudoptozis
a)Anoftalmi, mikroftalmi ve fitizis bulbiye bağlı
b)Periorbital dokuların atrofisine (Hipotrofiye) bağlı
c)Dermatoşalazise bağlı
KONJENİTAL PTOZİS
a)Basit konjenital ptozis
i)Normal üst rektus fonksiyonu ile birlikte
Vakaların %75-80’i bu gruba girer. Otozomal dominant olarak geçer. Ptozis levator
kasının gelişimsel bir distrofisine bağlıdır. İnnervasyonel bir anomali söz konusu değildir.
Levator kasının hem kasılma hem de gevşeme yeteneği belirgin olarak azalmıştır. Klinik
incelemede bu değişimin sonucu olarak kapak hareket aralığı çok azdır, aşağı bakışta ‘lid lag’
ve bazen lagoftalmus dahi söz konusu olabilir. Cerrahi olarak tedavi edilmedikçe yaşam
boyunca sabit kalır.
ii) Üst Rektus Güçsüzlüğü ile birlikte
Konjenital ptoziste diğer ekstra oküler kaslar tutulmasa da aynı taraf üst rektus kasında
güçsüzlük olan vakalar vardır. Bu innervasyonel değil, iki kasın yakın embriyolojik
gelişmeleri sonucudur. Konjenital ptozis vakaların çoğunluğunda bazen yakın veya uzak aile
hikâyesi mevcut olabilir.
b)Blefarofimozis ile Birlikte
Blefarofimozis ile birlikte bilateral ptozis, konjenital ptozislerin % 3–6’ sını oluşturur.
Bu sendromda ayrıca telekantus, epikantus, kapak kısalığı ve sıklıkla alt kapaklarının
ektropiumu bulunur. Mongolizimle karışır. Kromozomlar normaldir. Bir mutasyon olarak
başlar ve dominant olarak geçer. Tedavisi cerrahidir (frontal adaleye askı cerrahisi).
c) Sinkinetik Ptozis
1)Marcus-Gunn sendromu
Konjenital ptozis vakaların % 4–6 oranında rastlanır. Hemen tek taraflı ve genellikle
soldadır. Hasta çiğneme hareketleri yaptığında azalan ya da kompanse olan ptozisle
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
18
karakterizedir. Genellikle, hasta ağzını açtığında ve mandibulasını sağlam göz tarafına hareket
ettirdiğinde göz kapaklarının retrakte olduğu görülür ve çene çok sıkı olarak kapatıldığında
aşırı kompanse olur. Patofizyolojisinde 5. sinirin bazı liflerinin konjenital olarak levator kasını
innerve eden 3. sinir dalı ile yanlışlıkla karışmış olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle çeneyi
hareket ettiren mekanizmanın stimulusyonu ile zayıf innervasyonlu levator kasa aşırı
impulslar gider. Yani levator kası kısmen beşinci sinir tarafından innerve olur.
2)Yanlış Yönlenmiş 3 Sinir Ptozisi
Nadirdir. Hastalar çeşitli göz hareketlerine eşlik eden kapak hareketleri gösterirler.
Ptotik kapak, mediyal rektus, inferior rektus veya üst rektus kasıldığında yükselebilir. Bu
sendrom sıklıkla konjenitalse de 3. sinir paralizilerinin iyileşme devrelerinde de gelişebilir.
Cerrahi tedavi tatminkâr sonuç vermez (12).
d)Konjenital Fibrozis Sendromu
Kas lifleri değişen derecede fibröz doku ile yer değiştirmiştir. Tüm ekstraokuler
kaslarla birlikte levator kasları da tutulur. Gözler genellikle aşağı bakış pozisyonında donmuş
olarak kalır. Hasta görebilmek için çenesini yukarı kaldırmak zorunda kalabilir. Tedavide alt
rektus kaslarının kesilmesi ile birlikte askı ya da levator rezeksiyonu yapılabilir. Bell
fenomeni olmadığından tam bir düzeltmeden her zaman kaçınılmalıdır.
e)Konjenital Horner Sendromu
Oldukça ender görülür. Ptozis, enoftalmus, myozis ve bazen de yüzde terleme kaybı
ile kendini gösterir. Konjenital olanlarda bu bulgulara ek olarak irisde depigmentasyon da
saptanabilir.
EDİNSEL PTOZİS
a)Myojenik Ptozis:
Edinsel myojenik ptozis lokalize ya da sistemik bir kas hastalığının sonucunda oluşur.
1-Myastenia Gravis
2-Progresif Eksternal Oftalmopleji
3-Okülofarengial Distrofi
4-Myotonik Distrofi
5-Aponevrotik Ptozis
6-Kortikosteroid Ptozisi sıklıkla karşılaşılan musküler hastalıklardır.
Myastenia Gravis
Kazanılmış ptozis vakalarının ayırıcı tanısında dikkate alınmalıdır. Çizgili kasların
anormal yorulması ile kendini gösteren ve ataklarla seyreden bir hastalıktır. Genellikle
ilerleyici olan bu kas hastalığında kas- motor son plağında asetilkoline karşı antikorlar
bulunduğu gösterilmiştir. En sık genç yaşta kadınlarda ve yaşlı erkeklerde görülür.
Hastalık sadece gözlerde lokalize olabildiği gibi sistemik biçimde de olabilir. Eğer
birkaç yıl göz bulgusu dışında bir bulgu ortaya çıkmazsa bu artık lokalize oküler Myastenia
Gravis olarak kabul edilebilir.
Myastenik hastaların en sık rastlanan klinik bulgusu tek ya da iki taraflı asimetrik göz
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
19
kapağı düşüklüğü yanı sıra zaman zaman ortaya çıkabilen çift görmedir. Ptozisin değişkenliği
ve gün boyunca giderek kötüleşmesi miyasteni lehine bulgulardır. Klinikte göz kapaklarını bir
süre açıp kapattırarak kas yorgunluğu oluşturulabilir ve ptozis miktarındaki artma
gözlenebilir. Miyastenili hastalarda orbiküler kas genellikle zayıf olduğundan hasta gözlerini
sıkıca kapatsa bile parmaklar ile kolaylıkla açılabilir.
Diğer bazı eşlik eden semptomlar yutma, çiğneme, konuşma, yürümede güçsüzlüktür.
Semptomlar İ.M. prostigmin veya İ.V. tensilon ile geçici olarak düzelir. Tedavisi medikaldır.
Bu ilaçlara dirençli olan olgularda sistemik kortikosteroidler, plasmaferesis, azotiopirin gibi
immüno-süpresif ajanlar özellikle sistemik Myastenia formlarında kullanılabilir. Timoma olan
myastenik olgularda timektomi yapılır.
Progresif Eksternal Oftalmopleji
Çocukluk ve ergenlik çağında başlar ve giderek ilerler. Oftalmopleji sıklıkla simetrik
olduğundan diplopi olmaz. Son aşamaya gelindiğinde genellikle gözler primer pozisyonda
hareketsizdir ve belirgin iki yanlı ptozis mevcuttur.
Çocuklukta serebrospinal sıvıda protein yüksekliği, retina pigment epiteli
dejenerasyonu ve kalp blokları ile birlikte olan biçimi ‘Kearns-Sayre Sendromu ‘olarak
bilinir.
Okülofarengial Distrofi
Kronik Pogresif Eksternal Oftalmoplejinin özel bir biçimidir. Biraz daha ileri yaşta
ortaya çıkar. Yüz ve farenks kasları da tutulmuştur. Bell fenomeni ortadan kalktığından tedavi
konusunda olabildiğince konservatif davranılmalıdır.
Myotonik Distrofi
Dominant geçişlidir. Kaslarda aşırı kasılmanın yanı sıra gevşeme güçlüğü de
mevcuttur. Genellikle yüz, boyun ve üst ekstremiteler etkilenmiştir. Katarakt, frontal kellik,
testiküler atrofi yanında bileteral ptozis ve ifadesiz bir yüz görünümü vardır. Göz içi basıncın
düşük olması da bir diğer özelliğidir.
Kortikosteroid Ptozisi
Kronik konjonktivit ve üveit gibi hastalıklarda uzun süreli uygulanan kortikosteroid
tedavisinde ptozis oluşabilir. Nedeninin lokalize bir kortikosteroid miyopatisi olduğu
düşünülmektedir.
Aponevrotik Ptozis
Hastaların hepsi yaşlı olmayıp çoğunluğu orta yaşta veya genç erişkin hastalardır.
Ptozis levator aponevrozunun incelmesi ve gerilmesine veya tarsa yapıştığı yerden
ayrılmasına bağlıdır. Yaşlılıkla levator ve Müller kaslarında kuvvet kaybı olduğu şüphesidir.
Keza orbital yağ dokusunda, enoftalmusta yol açan bir atrofi olur. Bu faktörler fizyolojik
olarak yaşlılarda vertikal kapak aralığı ölçüsünde biraz azalmaya neden olur. Senil ptoziste
kapak düşüklüğü o kadar şiddetli olabilir ki hasta okumak için göz kapaklarını eliyle açmak
ve yürümek için başını geriye atmak zorunda kalabilir (13).
Levator kas fonksiyonunun oldukça iyi olması ve üst göz kapak kıvrımının belirgin
olarak yükselmiş olması bu tip ptozislerin tipik özelliklerindendir.
This watermark does not appear in the registered version -
http://www.clicktoconvert.com
|