Y›l
Ortalama Tarife (yüzde)
1940
40
1950
25
1960
17
1970
13
1980
7
1990
5
Y›l
‹hracat de¤eri
1938
21,1
1948
53,9
1958
96,0
1960
107,8
1965
156,5
1970
265,7
1972
355,3
1974
729,2
120
Uluslararas› Ekonomi Politik
Tablo 5.1
1938-1974
Döneminde Dünya
‹hracat Rakamlar›
(Milyar ABD dolar›)
Kaynak: Thomas D.
Lairson and David
Skidmore,
International Political
Economy The Struggle
for Power and Wealth,
Thomson/Wadsworth,
Canada, 2003, s. 73.
Tablo 5.2
Dünyadaki Ortalama
Gümrük Tarifeleri
Kaynak: Thomas D.
Lairson and David
Skidmore,
International Political
Economy The Struggle
for Power and
Wealth,
Thomson/Wadsworth,
Canada, 2003, s. 73
ULUSLARARASI KURULUfiLAR
Dünya ekonomisinde yaflanan bu geliflmeler, 1944 y›l›nda, ABD’deki Bretton Wo-
ods kasabas›nda toplanan konferansta yarat›lan birkaç uluslararas› kuruluflun olufl-
turdu¤u bir düzen çerçevesinde gerçekleflti. Yeni düzeni oluflturan bafll›ca güç
olan ABD, bunu Laissez Faire ilkesi yerine içerde uygulad›¤› New Deal politikala-
r›n› uluslararas› boyuta tafl›yarak yapm›flt›. ABD hegemonyas› alt›nda oluflturulan
bu yeni ekonomik sistem, devlet eliyle düzenlenen piyasalar› içermekteydi.
Hat›rlatmak gerekirse ABD’de 1929 krizi sonras›nda, krizi aflmak üzere uygula-
nacak Keynesyen politikalar, 1933 y›l›nda göreve gelen Baflkan Roosevelt taraf›n-
dan “New Deal” politikalar› ad› alt›nda hayata geçirilmiflti.
Keynes, 1929 krizinin talep yetersizli¤inden kaynakland›¤›n›, klasik iktisad›n
esnek fiyat mekanizmas› ile sorunun çözülemeyece¤ini ancak maliye politikas›
araçlar›n› kullanarak devletin ekonomiye müdahale edip, kamu harcamalar›n› ar-
t›rmas› suretiyle krizin üstesinden gelinebilece¤ini söylüyordu.
‹flte Roosevelt’in ünlü “New Deal” program› burada devreye girdi. “1929 krizi-
Büyük Bunal›m”, ekonomik faaliyetlere müdahalelerle düzenlenmeyen bir piyasa-
n›n krize girece¤ini göstermiflti. Bu anlamda New Deal’cilerin ald›klar› düzenleyi-
ci önlemlerin temelindeki düflünce, “devletin do¤rudan do¤ruya ekonomik ifllet-
melere sahip olmas› fleklindeki sosyalist seçenekten kaç›n›p, düzenlenmemifl bir
piyasan›n en aç›k baflar›s›zl›klar›n› düzelterek kapitalist sistemi kendi zay›fl›klar›n-
dan kurtarmak” fleklinde beliriyordu.
Bu amaçla “devletin yetkileri” artt›r›l›rken; ekonomik faaliyetler, serbest piyasa
mekanizmas›n›n baflar›s›zl›klar›n› ve aksakl›klar›n› gidermenin yan›nda, kamu ya-
rar›, sosyal meseleler, çevre, do¤al kaynaklar gibi faktörler nedeniyle de birtak›m
düzenlemelere tabi tutuldu.
Keynesyen çözümün tüm dünyay› sard›¤› bu dönemde, iflçi s›n›f› baflta olmak
üzere insanlar›n refah›n› art›rmaya yönelik yap›lan düzenlemeler, “sosyal devlet”
anlay›fl›n› da do¤urmufltur.
Savafl sonras›, yeni üretim teknikleriyle tüm dünyadan daha fazla üretim yap›p,
tüm rakiplerini geride b›rakan ABD’nin politikalar›, “çok tarafl›” olmak yerine “ku-
rumsalc›” olarak adland›r›lmaktad›r. Bu dönemde, NATO ve Bretton Woods gibi
çok tarafl› kurumlar›n oluflturulmas›na liderlik etmesine ra¤men, çok tarafl› hareket
etme zorunlulu¤u hegemon durumunda olan ABD’den çok, di¤er küçük ortaklar›
ba¤layan bir durumdu. ABD’nin gücü ve kaynaklar› ile desteklenen bu yeni sistem
liberal de¤erleri esas almakla birlikte, bir teknokrat Keynesçilik de içermekteydi.
Savafl sonras› ABD politikalar› nas›l tan›mlanabilir?
‹leride detayl› bir flekilde ele al›nacak olan, Bretton Woods kurumlar› Uluslara-
ras› Para Fonu (IMF), Dünya Bankas› ve GATT’ta Do¤u Bloku ülkeleri yer alm›yor-
du. Ayr›ca, IMF ve Dünya Bankas› eflit oy yerine a¤›rl›kl› oya dayand›klar›ndan,
baflta ABD olmak üzere ekonomik aç›dan güçlü merkez ülkeleri bu kurumlarda
karar verici durumdayd›. Bu örgütlerin genifl tabanl› yap›s› ABD hegemonyas›na
meflruiyet sa¤lama fonksiyonunu yerine getirmekteydi.
Buna göre, 1945 sonras› dünya ekonomisinin en önemli özelli¤i, ülkeler aras›n-
daki ekonomik iliflkileri yönetmek üzere kurulufl amaçlar› birbirlerini tamamlayan
bir dizi resmî ve gayriresmî kurumun kurulmufl olmas›d›r. Bunlardan IMF’nin görevi
k›sa vadeli ödemeler dengesi sorunlar›n› çözmek iken uzun vadeli yap›sal uyum
Dünya Bankas›n›n görevi idi. GATT ise uluslararas› ticaretin serbestleflmesi için ça-
121
5. Ünite - Amerikan Hegemonyas›n›n Ortaya Ç›k›fl›
II. Dünya Savafl›’ndan sonra
dünya ekonomisinde benzeri
görülmemifl bir büyüme
gerçekleflti. Bu büyüme ABD
hegemonyas› alt›nda
oluflturulan ve devlet eliyle
düzenlenen piyasalar› içeren
yeni ekonomik sistem
sayesinde ortaya ç›kt›.
Keynes, iflsizlik ve yüksek arz
fazlas›n›n yaratt›¤› ve ayr›ca
klasik iktisad›n çözüm
üretemedi¤i 1929 krizinin,
kamu harcamalar›n›
art›rmak suretiyle
afl›labilece¤ini öngörmüfl ve
bu yönde uygulanacak
iktisat politikalar›
üretmifltir.
1933 y›l›nda göreve gelen
Baflkan Roosevelt’in “New
Deal” politikalar›n›n
temelinde, iflsizli¤in de
sebebi olan arz fazlas›n›n
emilmesini sa¤layacak bir
talep art›fl› yat›yordu.
S O R U
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
DÜfiÜNEL‹M
SIRA S‹ZDE
S O R U
DÜfiÜNEL‹M
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ
AMAÇLARIMIZ
N N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
‹ N T E R N E T
‹ N T E R N E T
M A K A L E
M A K A L E
1
l›flacakt›. Bu kurumlar uluslararas› ekonomik iliflkilerle ilgili belirli ilkeler çerçeve-
sinde kurulmufllard›. Bu ilkeler; konvertibil paralar, düflük gümrük tarifeleri, sabit
bir döviz kuru sistemi ve çok tarafl› bir ticaret ve ödeme sistemi fleklindeydi.
Sabit kur arzusunun sebebi uluslararas› ifllemlerde ortaya ç›kan istikrar ihtiyac›
idi. 1945 y›l›nda dünyadaki alt›n rezervlerinin ço¤u ABD’nin elinde idi ve yeni ku-
rulacak sabit kur sistemi bu temele dayand›r›ld›. Dolar›n alt›n karfl›s›ndaki de¤eri
bir ons alt›n 35 dolar olacak flekilde sabitlendi. Di¤er ülkeler de paralar›n› ABD do-
lar› karfl›s›nda sabitlediler ve döviz kurunu bu sabit kur etraf›nda dar bir bant için-
de tutmak üzere, gerekti¤inde döviz piyasalar›na müdahale etmeyi taahhüt ettiler.
Ayr›ca ülkeler, s›cak paran›n sabit kurlar› tehlikeye atmamas› için sermaye kontrol-
leri konusunda teflvik edilmekteydiler.
Bu sistemin düzgün bir flekilde ifllemesini sa¤lamak IMF’nin görevi idi. IMF, ca-
ri ifllemler bilançosunda aç›kla karfl›laflan ülkelere k›sa vadeli kredi verecekti. Aç›-
¤› gidermek üzere gerekli tedbirlerin al›nmas› flart›na ba¤l› olan bu kredi sayesin-
de ülkeler kurlar›n› sabit tutabileceklerdi. Al›nmas› gereken tedbirler, genellikle,
kamu harcamalar›n›n azalt›lmas› ve para arz›n›n k›s›lmas›ndan olufluyordu. Bu da-
ralt›c› politikalar sonucunda büyüme h›z›n›n azalmas›, iflsizli¤in artmas›, enflasyon
oran›n›n düflmesi, böylece daralan iç piyasayla birlikte ihracat›n art›p ithalat›n azal-
mas› beklenmekteydi. Bir ülkenin a盤› geçici de¤il de yap›sal nitelikteyse bu du-
rumda IMF, ülkenin döviz kurunu de¤ifltirmesine, yani devalüasyon yapmas›na
izin vermekteydi.
ABD, Fon’un kaynaklar›n›n büyük k›sm›n› sa¤lad›¤›ndan oy hakk› en yüksek
olan ülkeydi ve al›nan kararlarda en büyük etkiye sahipti. Dolay›s›yla IMF politi-
kalar› ABD’nin ekonomik görüfllerini yans›tmaktayd›. Ayr›ca ABD, amaçlad›¤› po-
litikalar IMF ve di¤er örgütler taraf›ndan yerine getirilemezse bu örgütleri devre d›-
fl› b›rakarak uluslararas› ekonomiyi do¤rudan flekillendirmekteydi.
122
Uluslararas› Ekonomi Politik
1945 sonras›nda dünya
ekonomisi konvertibil
paralar, düflük gümrük
tarifeleri, sabit kur sistemi
ve çok tarafl› ticaret ve
ödeme sistemine
dayanmaktayd› ve birtak›m
uluslararas› kurulufllar
vas›tas›yla
düzenlenmekteydi.
Resim 5.2
Bretton Woods Konferans›’nda delegeler.
1944 y›l›n›n Temmuz ay›nda Bretton Woods Konferans›’na kat›lan delegeler, ABD’de New Hampshire’daki Bretton Woods bölgesinde bulunan Mount
Washington Oteli’nde a¤›rlanm›fllard›.
Bretton Woods Konferans›’nda bafll›ca iki plan görüflüldü: ABD’den Hary Dexter White taraf›ndan haz›rlanan White Plan› ve ‹ngiltere’den J.M. Keynes
taraf›ndan haz›rlanan Keynes Plan›. Konferansta, Keynes’in “çok tarafl› bir ödemeler sistemi gerçeklefltirilebilmesi için bir klining birli¤inin
kurulmas›” önerisi kabul görmedi. White Plan›, Bretton Woods sisteminin temelini oluflturdu.
Bretton Woods konferans›nda kurulan bir baflka örgüt Uluslararas› ‹mar ve Kal-
k›nma Bankas› (IBRD) ya da sonraki ad›yla Dünya Bankas›d›r. Bankan›n kurulufl
amac›, ‹kinci Dünya Savafl› sonras›nda ülkelerin ekonomik olarak yeniden topar-
lanmas›na yard›mc› olmakt›. Bafllang›çta hayli marjinal bir rol oynayan Banka,
1950’lerin sonu ile 1960’lar›n bafl›nda Üçüncü Dünya Ülkeleri’ne yönelik ilginin
artmas›yla birlikte y›ll›k bir milyar dolar›n üzerinde yeni kredi da¤›tmaya bafllaya-
rak etkinli¤ini art›rd›.
Öte yandan Bretton Woods konferans›nda IMF ve Dünya Bankas› yan›nda bir
de uluslararas› ticareti yönetmek üzere Uluslararas› Ticaret Örgütü kurulmas› ka-
rarlaflt›r›lm›flt›. Ancak, bu konu bir hayli tart›flmay› da beraberinde getirmiflti. Sana-
yi üretiminde üstünlü¤ü ele geçirmifl olan ABD, konferansta serbest ticaret sistemi-
nin yeniden kurulmas›n› isterken; devlet müdahalesiyle gerçekleflecek tam istih-
dam politikalar›na engel oluflturaca¤› endiflesiyle ‹ngiltere bu konuda acele etmek
istemiyordu. Londra, Cenevre ve Havana’da 1946-1948 y›llar› aras›nda yap›lan gö-
rüflmeler sonucunda Uluslararas› Ticaret Örgütünün kurulmas› amac›yla Havana
fiart› oluflturuldu ama bu hiçbir zaman yürürlü¤e girmedi. ABD’ye k›s›tlamalar ge-
tirirken di¤er ülkelere istisnalar sa¤lad›¤› gerekçesiyle Havana fiart› ABD taraf›ndan
onaylanmay›nca, Uluslararas› Ticaret Örgütü kurulamad›.
Bu konuda tart›flmalar sürerken, Uluslararas› Ticaret Örgütü kurulana kadar
uluslararas› ticaretin belirli bir zemine oturtulabilmesi için 1947’de Gümrük Tarife-
leri ve Ticaret Genel Antlaflmas› (GATT) ile ilgili müzakereler bafllam›flt›. Uluslara-
ras› Ticaret Örgütünün aksine GATT, ABD’ye göre kabul edilebilir bulundu¤un-
dan, uluslararas› ticaret konusunu düzenleyen temel örgüt hâline geldi. GATT ara-
c›l›¤›yla, ülkeler aras›nda uluslararas› ticareti düzenlemeye yönelik müzakere tur-
lar› yap›lmaya baflland›. ABD art›k, bu müzakere turlar› vas›tas›yla dünya ticareti-
ne yön vermeye çal›fl›yordu.
GATT müzakerelerinin amac› gümrük tarifelerini düflürmek, uluslararas› ticaret-
te liberalizasyonu sa¤lamak ve ülkelerin iki dünya savafl› aras› dönemde baflvur-
duklar› korumac› politikalara dönmelerini engellemekti. GATT’›n iki temel ilkesi
“en çok kay›r›lan ülke” ve “karfl›l›kl›l›k” idi. Böylece GATT müzakereleri sayesinde,
ülkelerin birbirleriyle tercihli ticaret anlaflmalar› yapmalar› engellenmifl oluyordu.
GATT’›n zay›f yönleri ise sadece mal ticaretiyle ilgili düzenlemeler yap›lmas› ve yet-
ki ve sorumluluklar›n›n s›n›rl› olmas›yd›. GATT gerçekte bir uluslararas› örgüt de¤il,
bir müzakere formuydu, hatta tart›flmalar› çözecek bir mekanizmas› da yoktu.
Bu eksikliklerine ra¤men GATT, gümrük tarifelerinde önemli düflüfller sa¤laya-
rak dünya ticaretinin genifllemesine hizmet etti. 1973-1979 dönemindeki Tokyo
Turu ile birlikte müzakereler, tarife d›fl› ticaret engelleri konusuna kayd› ve 1986-
1993 y›llar› aras›ndaki Uruguay Turu’nda, tar›m ve hizmetler sektörlerinin de ele
al›nmas› yan›nda bu konular müzakere edildi. GATT daha sonra Dünya Ticaret Ör-
gütü (DTÖ)’ne dönüfltü ve güç kazand›.
Yukar›da ele al›nan kurumsal çerçeveye bak›ld›¤›nda dünyada ABD hegemon-
yas›n› pekifltirecek flekilde tasarland›¤› görülür. Bu çerçeve içinde dünya ekonomi-
sinde meydana gelen büyüme ve dinamizm, uluslararas› ekonomik iliflkilerde 盤›r
açan geliflmelere sebep oldu. Bu geliflmelerle Amerikan hegemonyas› aras›ndaki
iliflkiyi incelemek, bugünün dünyas›n› anlamak aç›s›ndan önem tafl›maktad›r. Afla-
¤›da bu geliflmeler ele al›nmaktad›r.
Bretton Woods kurumlar› olan IMF, Dünya Bankas› ve GATT’›n görevleri neler idi?
123
5. Ünite - Amerikan Hegemonyas›n›n Ortaya Ç›k›fl›
IMF ve Dünya Bankas› gibi
kurulufllar›n finansman›nda
en büyük paya sahip olan
ABD, bu sebeple bunlar›n
yönetiminde de söz sahibiydi
ve bu sayede uluslararas›
ekonomiyi
yönlendirebiliyordu. Bunlar›n
yetersiz kalmas› hâlindeyse
do¤rudan müdahale
ediyordu.
Daha sonra Dünya Ticaret
Örgütüne dönüflen GATT,
gümrük tarifelerinde önemli
bir düflüfl sa¤layarak dünya
ticaretini gelifltirdi. Fakat
belirli konular› d›flarda
b›rakmas› ve yapt›r›m gücü
olmamas› sebebiyle yetersiz
kald›.
S O R U
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
DÜfiÜNEL‹M
SIRA S‹ZDE
S O R U
DÜfiÜNEL‹M
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ
AMAÇLARIMIZ
N N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
‹ N T E R N E T
‹ N T E R N E T
M A K A L E
M A K A L E
2
AMER‹KAN HEGEMONYASI VE DÜNYA EKONOM‹S‹
‹ki dünya savafl› aras›nda New York, Londra’y› geride b›rakarak dünyan›n yeni fi-
nans merkezi hâline geldi. ABD ayr›ca, dünya ticareti içinde pay›n› art›rm›fl ve
dünya çap›nda bir endüstriyel güç hâline gelmiflti. ABD, II. Dünya Savafl›’n›n ar-
d›ndan, hâkimiyetini tamamen pekifltirdi.
ABD’nin dünyada rakipsiz bir güç olarak ortaya ç›kmas›nda özellikle iki faktör
etkili olmufltur. Bunlardan birincisi iç savafl›n ard›ndan geliflen devasa ekonomisi-
dir. 1913 y›l›na gelindi¤inde, ABD’deki imalat sanayi, toplam dünya üretiminin üç-
te birine yak›n›n› gerçeklefltirmekteydi. Di¤eri de ABD ekonomisini güçlendirirken
muhtemel rakiplerinin gücünü k›ran iki dünya savafl›d›r. Bu geliflmeler sonunda
ABD, hegemon güç hâline gelmek için gerekli flartlar› bünyesinde toplad›.
Birinci Dünya Savafl›’n›n esas galibi ABD olmufltu. Almanya yenilmifl, ‹ngiltere
ekonomik bak›mdan zay›flam›fl ve borçlu bir ülke hâline gelmiflti. Fakat 1920’li y›l-
larda hüküm süren ekonomik milliyetçilik ve 1929-1933 y›llar› aras›nda yaflad›¤›
ekonomik çöküfl sebebiyle ABD, dünyada liderlik konumunu elde edemedi. Birin-
ci Dünya Savafl› ABD’nin zaferiyle bitmifl olsa da dünya sisteminin egemeni ‹ngil-
tere olmaya devam etti. ABD’nin küresel hegemon olarak ortaya ç›k›fl›n› ‹kinci
Dünya Savafl› kesinlefltirdi.
ABD’nin II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan rakipsiz bir güç olarak ortaya ç›kmas›nda etkili
olan faktörler nelerdir?
II. DÜNYA SAVAfiI’NIN EKONOM‹K SONUÇLARI
1939-1945 döneminde meydana gelen geliflmeler ABD ekonomisinin üretim konu-
sundaki avantajlar›n› daha fazla ortaya ç›kard› ve pekifltirdi. ABD en fazla üretimi
gerçeklefltirmekle kalm›yor, verimlilik aç›s›ndan da bütün ülkeleri geride b›rak›yor-
du. 1944 y›l›nda ABD’nin verimlili¤i Almanya’n›n verimlili¤inin iki kat›na, Japon-
ya’n›n verimlili¤inin ise befl kat›na ulaflm›flt›. Bunun sonucunda ABD’nin reel GSMH’si
1939 y›l›nda 88,6 milyar dolardan 1944 y›l›nda 135 milyar dolara yükselmiflti.
124
Uluslararas› Ekonomi Politik
ABD’nin hegemon bir güç
olarak ortaya ç›kmas›nda
etkili olan faktörler; iç
savafl›n ard›ndan geliflen
ekonomisi ve rakiplerini
ortadan kald›r›rken ABD
ekonomisini güçlendiren iki
dünya savafl›yd›.
S O R U
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
DÜfiÜNEL‹M
SIRA S‹ZDE
S O R U
DÜfiÜNEL‹M
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ
AMAÇLARIMIZ
N N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
‹ N T E R N E T
‹ N T E R N E T
M A K A L E
M A K A L E
3
Resim 5.3
Savafl›n gerçek yüzü
Avrupa’n›n dört bir yan›na yay›lan Nazi kuvvetleri, Barbarossa Harekât›, Normandiya Ç›karmas›, Kuzey Afrika’daki muharebeler ve Pasifik’teki savafl,
II. Dünya Savafl›'n›n ac›mas›z tarihini oluflturuyordu. Di¤er yandan refakat uçak gemileri, a¤›r kruvazörler, roketler ve atom bombas›na kadar savafl›n
iz b›rakan silahlar›, kitle k›y›m›n›n da mekanikleflmesini sa¤lam›flt›.
Savafl, uluslararas› ticaret ve finans hareketleri üzerinde de önemli etkiler mey-
dana getirdi. Müttefik devletlerin ihtiyaç duyduklar› silah ve teçhizat›n ço¤unu
ABD karfl›lam›fl ve bunu verdi¤i borçlarla finanse etmiflti. ‹ngiltere ayr›ca, ABD’den
yapt›¤› ithalat›n ödemesini yapmak için birikmifl döviz rezervlerini kullanm›fl ve
deniz afl›r› yat›r›mlar›n›n büyük k›sm›n› nakde çevirmiflti. Ayr›ca Avrupa’da savafl
fiziki bir y›k›ma yol açm›fl; Almanya’n›n sermaye stokunun yaklafl›k % 13’ü, Fran-
sa’n›n ise % 8’i tahrip olmufltu.
Bu ABD, 1945 sonras›nda, sermaye, piyasalar ve ham maddeler üzerinde ulus-
lararas› denetim sa¤layacak ekonomik güce sahip oldu. ABD sermayesi önce Mars-
hall Yard›m› ile sonra da do¤rudan yabanc› yat›r›mlar fleklinde Avrupa’ya, Kuzey
Do¤u Asya’ya ve Japonya’ya akt›. Yeni kurulan uluslararas› ekonomik düzende,
ABD mallar› ve daha sonra Avrupa ve Japon firmalar›n›n mallar› küresel çapta pa-
zarlanmaya bafllad›.
ABD VE DÜNYA DÜZEN‹
‹kinci Dünya Savafl›’nda dünya liderli¤i için mücadele eden üç güçten Almanya’n›n
yenilmesi ve ‹ngiltere’nin gücünü nispeten yitirmesi ile ABD’nin hegemonyac› li-
derlik dönemi bafllam›fl oldu. Bu yüzden 20’nci yüzy›la kimilerince “Amerikan
Yüzy›l›” ad› verildi. Rakipsiz kalan ABD, kendi dünya düzenini kapitalist dünyaya
empoze edebilme imkân›na kavuflmufltu. Bu arada Sovyetler Birli¤i, etki alan›n›
Do¤u Avrupa ve Almanya’ya do¤ru geniflletmiflti.
Bu flartlarda, II. Dünya Savafl› sonras›nda içine girilen So¤uk Savafl döneminde,
baz›lar›na göre, iki jeopolitik düzenin ve iki hegemonun oldu¤u bir dünya sistemi
ortaya ç›km›flt›. Bu iki hegemon güçten biri Sovyetler Birli¤i, di¤eri de ABD idi. Bir
baflka görüfle göre de bu So¤uk Savafl dönemi, iki süper gücün mevcut oldu¤u bir
jeopolitik dünya düzeni anlam›na geliyordu. Bu süper güçlerden biri hegemonya-
c› güç olan ABD, di¤eri de onun rakibi olan Sovyetler Birli¤i idi. Bu bak›mdan
ABD, küresel hegemon durumunu muhafaza etmek için Sovyetler Birli¤i’ne ihtiyaç
duyuyordu.
Dönemin daha iyi anlafl›lmas› bak›m›ndan So¤uk Savafl kavram›n›n tan›m›n›
yapmakta fayda var. En genel tan›m›yla So¤uk Savafl, “taraflar›n birbirlerine karfl›
silaha baflvurmaktan çekindikleri çat›flma” anlam›na gelmektedir ve ABD ile Sov-
yetler Birli¤i aras›ndaki “çat›flma”y› vurgulamaktad›r. Bu anlama So¤uk Savafl’›,
“‹kinci Dünya Savafl›’n›n ard›ndan bafllayan, birbiriyle yar›fl hâlindeki iki süper gü-
cün ve bunlar›n bafl›n› çekti¤i iki kutuplu uluslararas› sistemin geçerli oldu¤u sü-
reç” olarak tan›mlamak da mümkündür.
Yukar›da ele al›nan ve “ABD’nin küresel hegemon durumunu muhafaza etmek
için Sovyetler Birli¤i’ne ihtiyaç duydu¤u” fleklinde ifade edilen görüflü destekleyen
bir baflka tan›m ise “iki sistem aras›nda bir çat›flman›n olmad›¤›, tam tersi her sis-
temin bir di¤erine ihtiyaç duydu¤u” fleklinde So¤uk Savafl’› izah etmektedir. Bu ba-
k›fl aç›s›na göre “her ikisi de yüksek düzeyde askerî harcamalara ve sürekli d›fl teh-
dide zorunludur. Her birinin varl›¤› di¤eri için meflruiyet sa¤lamaktad›r”.
So¤uk Savafl sürecinin bafllad›¤›n› ilan eden en önemli siyasi doktrin, dönemin
ABD Baflkan› Harry Truman taraf›ndan ortaya konulan ve kendi ad›yla an›lan Tru-
man Doktrini idi. Truman Doktrini ile ABD, komünizm ile mücadele politikas›n›n
esas›n› teflkil etti¤ini ilan etti. Bu doktrini, Avrupa’n›n kalk›nmas›n› hedefleyen
Marshall Yard›m› izledi.
125
5. Ünite - Amerikan Hegemonyas›n›n Ortaya Ç›k›fl›
So¤uk Savafl’a “so¤uk”
niteli¤ini veren, yani
taraflar›n birbirlerine karfl›
silaha baflvurmaktan
çekinmelerine yol açan
nükleer silahlard›r. Dünyay›
yok edebilecek güçteki bu
silahlar›n varl›¤› ve
kullan›lmas› olas›l›¤›
taraflar› cayd›rm›fl ve
görüflmelere zorlam›flt›r.
Truman Doktrini, So¤uk
Savafl dönemine damgas›n›
vuran, 1940’l› y›llar›n
sonunda ABD Baflkan› Harry
Truman taraf›ndan ortaya
konan ve kendi ad›yla an›lan
bir siyasi ö¤retidir. Bu
doktrin, dünyan›n iki bloka
ayr›ld›¤›n› ve Sovyet-
Amerikan mücadelesinin
bafllad›¤›n› ilan etmiflti.
II. Dünya Savafl›’ndan sonra
ABD, uluslararas› ticaret ve
finansla ilgili kurallar›
oluflturma konusunda
liderlik yapm›fl, ayn›
zamanda sistemin ifllemesi
için gerekli finansal deste¤i
sa¤lam›flt›r.
Harry Truman, 12 Mart 1947 ta-
rihinde ABD Kongresi’nde yapt›¤›
konuflmada NATO’nun kuruluflu
için güçlü bir irade ortaya koyar-
ken, amac› ise uluslar›n özgürce ge-
liflmelerini sa¤layabilmek olarak ta-
n›mlad›: “Biz bu amac›m›za ancak
özgür halklar›n hür kurumlara ka-
vuflmalar›n› sa¤larsak ve ulusal bü-
tünlüklerini, totaliter rejimi empoze
etmeye çal›flan ak›mlara karfl› koy-
maya yard›m edersek ulaflabiliriz.”
Truman, komünizm ile silahl›
mücadele veren ve d›fl ülkelerin
bask›s› alt›nda bulunan devletlere
mali ve askerî yard›m yap›lmas›n›
savundu. Burada kastedilen ülke-
ler ise Türkiye ve Yunanistan’d›.
Kongre, Truman’›n önerisini az
bir farkla kabul etti ve Türkiye’ye
100 milyon, Yunanistan’a ise 300
milyon dolar yard›m yap›ld›. Dok-
trin, Yunan iç savafl›n›n seyrini de-
¤ifltirerek komünistlerin yenilgiye
u¤ramas›n› sa¤lad›. Türkiye’nin ise
Sovyetler’e karfl› özgüvenini artt›r-
d› ve Bat› ittifak›na kat›l›m› yolun-
da önemli bir ad›m teflkil etti.
D›fl yard›m, Truman Doktri-
ni’nde de öngörüldü¤ü gibi Ameri-
kan d›fl ve güvenlik politikas›n›n ana
eksenini oluflturdu. Truman Doktri-
ni’nin baflar›s› Avrupa’n›n yeniden
inflas› için öngörülen Marshall Pla-
n›’na öncülük etti. Bu süreci 1949
y›l›nda kurulan NATO ve hemen ar-
d›ndan gerçeklefltirilen Kore ve Vi-
etnam müdahaleleri izledi.
Savafl sonras› ABD liderli¤inde-
ki dünya düzeninin dört temel me-
selesi oldu¤u söylenebilir: Ticaret
ve finans, uluslararas› güvenlik,
hayati öneme sahip do¤al kaynak-
lar ve iç ve d›fl politika. Uluslarara-
s› ticaret ve finansla ilgili kurallar›
oluflturma ve yönetme konusunda ABD her zaman merkezi bir rol oynam›fl, ayn›
zamanda sistemin ifllemesi için gerekli finansal deste¤i sa¤lam›flt›r. Daha önce de
gördü¤ümüz gibi Bretton Woods kurumlar› ABD’nin politik inisiyatifi ile hayata
geçmifltir.
126
Uluslararas› Ekonomi Politik
Resim 5.4
Resim 5.5
Üç Büyük’ler: ‹ngiltere Baflbakan› Winston Churchill, ABD Baflkan›
Franklin Roo Sevelt ve Sovyetler Birli¤i Devlet Baflkan› Josef Stahn.
Harry Truman (08.05.1884 – 26.12.1972)
ABD’nin 33’üncü baflkan› olan Harry S. Truman, komünizmle mücadele eden devletlere mali
ve askerî yard›m yap›lmas›n› savundu.
Hitler’i yenen üç büyükler, ‹ngiltere, ABD ve Rusya, 1945 y›l› 4-11 fiubat tarihleri aras›nda
Rusya’n›n K›r›m’daki sayfiye beldesi Yalta’da bir araya geldiler ve So¤uk Savafl’a giden yolun
temellerini att›lar. Böylece II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan Avrupa’da kurulacak yeni düzenin
ana hatlar› çiziliyordu.
Avrupa’n›n ve ard›ndan dünyan›n Do¤u-Bat› olarak bölünmesinin Yalta’da al›-
nan kararlar›n do¤rudan sonucu oldu¤unu Winston Churchill de 1946 y›l›nda yap-
t›¤› konuflmada kabul ediyordu: “Balt›k Denizi’ndeki Stettin’den Adriyatik’teki Tri-
este’ye Avrupa k›tas› üzerinde demirden bir perde oluflmufltur. Orta ve Do¤u Av-
rupa’n›n bütün eski devletlerinin baflkentleri, Varflova, Berlin, Prag, Viyana, Buda-
peflte, Belgrad, Bükrefl ve Sofya bu çizginin öte taraf›nda kalm›flt›r. Tüm bu flehir-
ler ve halklar› Sovyet alan›nda bulunmaktad›r.”
Savafl sonras› dönemde, bafllang›çta dünya ekonomisinde çok önemli denge-
sizlikler söz konusuydu. Bunlardan baflta geleni Avrupa’n›n ABD’ye karfl› verdi¤i
cari ifllemler bilançosu aç›klar› idi. Dolay›s›yla, savafltan sonraki ilk dört y›lda, ABD
hükûmeti ve özel kaynaklar, ABD d›fl›ndaki dünyan›n aç›klar›n› finanse etmek
amac›yla 28 milyar dolar kaynak sa¤lad›lar. Bu durum 1950-1951 y›llar›nda Mars-
hall Plan› ile devam etti ve bundan sonra da askerî yard›mlar fleklinde sürdü. Bu-
nun sonucunda, Avrupa ekonomik bak›mdan toparland› ve ABD dolar› temel ulus-
lararas› para hâline geldi.
ABD’nin di¤er ülkeleri yeni liberal dünya düzeni içinde yer almaya ikna ede-
bilmesi onlar› güvenliklerini sa¤lama istek ve kabiliyetinde oldu¤una inand›rmas›-
na ba¤l›yd›. Bu yüzden, ekonomik olanlara ek olarak birtak›m politika ve güven-
lik meseleleri de ABD’nin ilgi alan› içinde yer al›yordu. ABD’nin liderlik etti¤i gü-
venlik sistemine kat›lmay› düflünen Avrupal› liderler, k›ta içlerine do¤ru uzanan
Sovyet askerî gücünün politik etkilerinden ciddi kayg› duymaktayd›lar ve bu kay-
g›lar nedeniyle sonunda NATO kuruldu.
ABD hegemonyas›n›n bir baflka önemli unsuru da hayati önemdeki kaynakla-
ra normal piyasa iliflkileri yoluyla eriflimin sa¤lanmas› idi. Ülkeler bu kaynaklara
eriflmek ya da bunlar üzerinde özel bir pozisyon elde etmek için askerî güce bafl-
vurma ihtiyac› hissetmemeliydiler. Bu kaynaklar aras›nda en önemlisi petroldü. Bu
kayna¤›n kontrolü üzerinde etkili olan temel unsurlar büyük Amerikal›, ‹ngiliz ve
Hollandal› çok uluslu flirketler idi ancak Ortado¤u’daki Amerikan askerî ve politik
gücü de bu konuda önem tafl›maktayd›. Sonuç olarak, bol miktarda kaynak, ucuz
ve istikrarl› fiyatlarla temin edilebildi.
Dostları ilə paylaş: |