Akhan S et al. Kronik Hepatit B Virusu İnfeksiyonunun Yönetimi 5
Tablo 1. Hepatit B Virusu İnfeksiyonunun Doğal Seyrindeki
Olumlu Faktörler (70-74)
HBV infeksiyonunun ileri yaşta edinilmesi
İmmün klirens döneminin olmaması ya da kısa sürmesi
Virusun genotipi (genotip B diğerlerine göre daha iyi
seyirli)
HBV DNA’nın düşük düzeyde seyretmesi
HBeAg serokonversiyonunun erken olması
Karaciğer histolojisinin iyi olması
Eşlik eden metabolik bir hastalığın (diyabet, obezite vb.)
olmaması
HIV, HCV, HDV gibi bir koinfeksiyonun olmaması
Alkol ve tütün kullanımının olmaması
HIV: human immunodeficiency virus, HCV: hepatit C virusu, HDV: hepatit
delta virusu.
Ülkelerin sağlık hizmetlerine ayırdığı kaynaklar sınırlıdır
ve kaynakların daha verimli kullanılabilmesi için sadece mali-
yet değil maliyet-etkinlik analizlerinin yapılması zorunlu hale
gelmiştir. Maliyet-etkinlik analizleri pek çok faktörün etkisiyle
büyük değişiklikler gösteren analizlerdir ve geçerli sonuçlar
elde edebilmek için sürekli güncellenmeleri gerekir. KHB gibi
tedavisi ve izlemi 10-30 yıl süren, farklı tedavi seçenekleri ve
HSK, siroz, ölüm veya iyileşme gibi farklı sonlanım noktaları
olan hastalıklarda prospektif çalışma yapılamaz. Bunun yeri-
ne sadece hastaların bazal verileri ve literatür verileri kullanı-
larak en olumlu ve en olumsuz olasılıkların değerlendirildiği
ve sonuçta en az ve en çok maliyet-etkin yöntemlerin analiz
edilebildiği matematiksel projeksiyon teknikleri kullanılmalı-
dır. Kalitesi sağlanmış yaşam yılı ("quality adjusted life years",
QALY) bu yöntemlerden biridir (84). QALY, hastanın yaşadığı
süreyle (tam sağlıklı bireyin yaşam kalite puanı 1 ve ölüm
0 kabul edilir) içinde bulunduğu hastalık evresinin sağkalım
oranı (anket sonuçlarından elde edilen sağkalım) çarpılarak
elde edilir. Kademeli maliyet-etkinlik oranı ("incremental cost
effectivity ratio", ICER) ise doğal seyir maliyetinin tedavi ma-
liyetinden çıkarılması ve doğal seyirle elde edilen QALY'nin,
tedaviyle elde edilenden çıkarılması ve ilk sonucun ikinciye
bölünmesiyle bulunur (85).
Bu analiz yöntemleriyle KHB’de en maliyet-etkin tedavi
seçeneği araştırılmıştır (78). Çalışmada 1354 hasta HBeAg-
pozitif/negatif ve sirotik/sirotik olmayan olarak dört gruba
ayrılmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın, Sağlık Uygulama Tebliği
(SUT)’ndeki yol haritasına göre 20 yıllık projeksiyon yapıla-
rak LAM, adefovir (ADV), TDF, ETV, pegile interferon (PegIFN)
veya gerekli hastalarda kurtarma tedavilerinin olası sonuçları
ve maliyetleriyle komplikasyon oranları ve tedavilerinin ma-
liyetleri dikkate alınmıştır. Sonuçta en yüksek QALY değeri-
nin TDF veya ETV tedavileriyle elde edildiği (16.8 yıl) bulun-
muştur. En maliyet-etkin yöntemin TDF monoterapisi olduğu
(ICER=15 573 TL) saptanmıştır. Ayrıca TDF ve ETV tedavile-
rinin maliyetinin Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin
(2013 yılında US $18 000) altında kaldığı ve maliyet-etkinlik
açısından uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak maliyet-etkinlik analizlerinde henüz arzu
edilen kaliteye ulaşılamamış olmakla birlikte KHB’nin antivi-
rallerle tedavisi maliyet-etkindir.
Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Tanısı
Biyokimyasal testler olarak ALT, AST, alkalen fosfataz
(ALP), γ-glutamil transpeptidaz (GGT), bilirübin, albümin,
protrombin zamanı (PT) kullanılmaktadır. AST ve ALT’nin
normal serum düzeyleri 30-40 İÜ/lt’den azdır. ALT esasen ka-
raciğer hücrelerinde ve sitosolde bulunur. Karaciğer hücre
hasarında doğal olarak seruma salınır ve düzeyleri artar. AST,
ALT’den farklı olarak sadece karaciğerde değil kalp, iskelet
kası, böbrek, beyin, pankreas, dalak, akciğer gibi organlar-
da da bulunur. ALT, AST’ye göre karaciğer hastalığının daha
özgül bir göstergesidir. Serum ALT düzeyinin artması karaci-
ğerdeki nekroinflamatuar aktivitenin bir göstergesidir; ancak
ALT düzeylerinin normal olması nekroinflamasyon veya fib-
rozun olmadığı anlamına da gelmez (86).
ALP, karaciğerde safra kanaliküllerinin villuslarında bu-
lunur. Karaciğer hasarında, safra yolu tıkanıklıklarında ve
kemik hastalıklarında serum düzeyleri yükselir. Karaciğerde,
safra kanallarında, böbrek, kalp, beyin ve seminal vezikül-
lerde bulunan GGT, bu organ ve dokuları etkileyen hastalık-
larda artabilir. ALP ve GGT’nin birlikte artışı hastalığın kara-
ciğer kaynaklı olduğunu göstermesi bakımından önemlidir
(86).
Serolojik testler, HBsAg, hepatit B kor antijeni (HBcAg),
anti-HBc IgM ve anti-HBc IgG, anti-HBs, hepatit B zarf anti-
jeni (HBeAg) ve anti-HBe’dir. HBsAg, HBV infeksiyonunun
serolojik tanısının en önemli belirtecidir. Genellikle enzim
immünoessey (ELISA) yöntemi kullanılarak saptanır. HBcAg,
infekte hepatositlerde eksprese olan intraselüler bir antijen-
dir; serumda saptanamaz. Kor antikorları ise serumda sapta-
nabilir; anti-HBc IgM, AHB tanısında önemli bir göstergedir.
Anti-HBs, HBV infeksiyonuna karşı bağışıklığın göstergesidir.
HBeAg prekor proteini tarafından kodlanarak eksprese edilen
ve genellikle replikasyonu ve infektiviteyi gösteren bir anti-
jendir (87,88).
Moleküler testler, HBV DNA ve genotip tayinidir. Serum
HBV DNA kalitatif veya kantitatif olarak değişik yöntemlerle
saptanabilir ve HBV replikasyonu bu testler sayesinde değer-
lendirilir. Bu amaçla en sık kullanılan yöntem gerçek zamanlı
polimeraz zincir reaksiyonu (“real time”-PCR) tekniğidir. So-
nuçlar İÜ/ml olarak verilir (88). Genotip tayini rutin olarak ya-
pılmamakla birlikte, ülkemizde genotip D baskındır (87).
Histopatolojik değerlendirme için yapılan karaciğer iğne
biyopsisi, KHB tanısının kesinleştirilmesinde, tedavi önce-
si nekroinflamatuar aktiviteyle fibrozun belirlenmesinde ve
siroz tanısının doğrulanmasında gerekli bir yöntemdir. Aynı
zamanda karaciğer hastalığının diğer nedenlerinin dışlan-
masında yararlıdır (89). Ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK), KHB tedavi giderlerini karşılamak için, belli özel du-
rumlar dışında tedavi öncesi histopatolojik incelemeyi, dola-
yısıyla karaciğer biyopsisi yapılmasını öngörmektedir.
Akut Hepatit B Tanısı
Biyokimyasal Göstergeler: AHB’de AST ve ALT düzeyleri
en az on kat yükselmektedir. Transaminaz düzeylerinde yük-
selme prodromal dönemde klinik bulguların ortaya çıkma-
sından 1-2 gün önce başlar; 3-10 gün içinde pik yapar. ALP
ve GGT düzeyleri ise yaklaşık iki kat yükselir. AHB’de hepato-
selüler hasarın şiddetine ve kolestazın derecesine bağlı ola-
rak bilirübin düzeylerinde de belli derecelerde yükselmeler
saptanır. PT uzaması karaciğer hasarına veya kolestaza bağlı
olarak görülebilir. K vitaminine yanıt alınamayan PT uzama-
larında fülminan hepatite gidiş açısından dikkatli olunmalıdır
(87,90).
Serolojik Göstergeler: AHB, HBsAg ve anti-HBc IgM po-
zitifliğiyle nitelenir (Tablo 2). HBsAg, HBV ile temastan 1-10
hafta sonra preklinik fazda pozitifleşir. Klinik belirti ve bulgu-
lar HBsAg’nin pozitifleşmesinden yaklaşık 4-10 hafta sonra
görülür. İyileşen olgularda 4-6 ay sonra serumda saptana-
maz. HBsAg pozitifliğinin 6 aydan uzun sürmesi infeksiyonun
kronikleştiğini göstermektedir. HBeAg, HBsAg ile aynı dö-
nemde veya kısa bir süre sonra pozitifleşir; ancak HBsAg’den
önce kaybolarak yerini anti-HBe’ye bırakır. AHB'de en önemli
serolojik göstergelerden biri, klinik belirti ve bulgularla birlik-
te ortaya çıkan ve tipik bir infeksiyonda ilk antikor yanıtı olan
6
Klimik Dergisi 2014; 27(Özel Sayı 1): 2-18
anti-HBc IgM’dir. Bu antikor nadiren, HBsAg’nin kaybolup,
anti-HBs’nin henüz oluşmadığı pencere döneminde AHB’nin
tek serolojik göstergesi olabilir. Anti-HBc IgM pozitifliği, KHB
akut alevlenmelerinde de görülebilir ve tanısal karışıklığa yol
açabilir. Anti-HBc IgG, iyileşen olgularda anti-HBs ile; kronik-
leşen olgularda ise HBsAg ile birlikte bulunur (87,88,90).
Moleküler Göstergeler: HBV DNA, AHB tanısında rutin
olarak kullanılmamakla birlikte viral replikasyonun en iyi
göstergesidir. HBV DNA, HBsAg’nin oluşumundan 3 hafta
önce serumda saptanabilir ve temas sonrası infeksiyon olu-
şumunun erken göstergelerinden birisi olarak kullanılabilir
(87).
Kronik Hepatit B Tanısı
KHB tanısı, HBsAg’nin 6 aydan uzun süre pozitif kalması-
na dayanır. Bunun yanında HBV replikasyonunun değerlendi-
rilmesi amacıyla HBeAg ve HBV DNA düzeylerine bakılmalı-
dır (88) (Tablo 2).
İmmün toleran dönemde ALT ve AST düzeyleri normal
sınırlarda, HBsAg ve HBeAg pozitif, anti-HBe negatif olarak
saptanır. HBV DNA çok yüksek düzeylerde saptanmasına kar-
şın immün sistem aktivasyonu olmadığı için karaciğer histo-
patolojisinde hepatit bulguları yoktur (88).
İnaktif HBV taşıyıcılığı döneminde ALT ve AST düzeyleri
sürekli normal sınırlardadır. HBsAg en az altı ay süreyle pozi-
tif, anti-HBe pozitif ve serum HBV DNA düzeyleri ise 2000 İÜ/
ml’nin altında saptanır. Karaciğer biyopsisinde hepatite özgü
bulgular ya yoktur ya da minimaldir. Prognozu iyi olan ve
antiviral tedaviye gerek olmayan bu grup hastanın anti-HBe-
pozitif KHB’den ayırt edilmesi önemlidir. Burada belirleyici
olan HBV DNA düzeyidir. Bu nedenle ilk yıl üç ayda bir ALT ve
HBV DNA düzeyleri izlenmelidir. Tanısı doğrulandıktan sonra
hastalar daha uzun aralıklarla izlenebilir (88,91).
Reaktivasyon döneminde ALT düzeylerinde sürekli veya
aralıklı yükselmeler görülür. HBsAg pozitif, HBeAg pozitif ya
da negatif, anti-HBe pozitif ya da negatif olabilir (Tablo 2).
HBeAg, anti-HBe serokonversiyonu genellikle HBV DNA dü-
zeylerinde düşüş ve karaciğer hastalığının remisyonuyla iliş-
kilidir. Ancak ülkemizdeki KHB hastalarının çoğunda olduğu
gibi HBeAg serokonversiyonuna karşın aktif karaciğer has-
talığı sürebilir. Bu hastalarda prekor ve kor promotor bölge-
lerdeki mutasyonlara bağlı olarak HBeAg üretimi azalmakla
birlikte replikasyon sürer. HBV DNA düzeyleri 2000 İÜ/ml’den
yüksektir (87,88,91).
Karaciğer biyopsisiyle nekroinflamatuar aktivitenin şidde-
ti ve fibrozun derecesi değerlendirilir. Bu amaçla en yaygın
olarak Ishak (modifiye Knodell) skorlama sistemi kullanılmak-
tadır. Bu skorlama sistemine göre histolojik aktivite indeksi
toplam 18 puan üzerinden değerlendirilir. 1-6 hafif, 7-12 orta,
13-18 ağır inflamasyon işaretidir. Fibroz ise 6 evre üzerinden
değerlendirilmektedir. Evre 5-6 sirotik evreyi işaret eder.
Gizli (‘occult’) HBV infeksiyonu, HBsAg-negatif hastalar-
da HBV DNA pozitifliği olarak tanımlanabilir. Bu grup hastalar
HBV’nin diğer serolojik göstergelerine göre seropozitif veya
seronegatif olarak ikiye ayrılabilir. Bu hastaların çoğunluğun-
da rutin testlerle saptanamayan HBsAg pozitifliği vardır. Özel-
likle kriptojenik kronik karaciğer hastalarında izole anti-HBc
IgG pozitifliği durumunda araştırılmalıdır (88).
Akut Hepatit B’nin Kronik Hepatit B Akut
Alevlenmesinden Ayırt Edilmesi
KHB seyri sırasında akut alevlenme tablosu sık görülen bir
durumdur ve bazen hastalığın ilk belirtisi olabilir. Serum ALT,
HBV DNA düzeyinde yükselme, nekroinflamatuar aktivitenin
tekrar belirginleşmesi ya da artmasıyla nitelenir. Akut alevlen-
me, HBeAg-pozitiflerde daha fazla olmakla birlikte anti-HBe-
pozitiflerde ve hatta izole anti-HBc IgG pozitifliği ve anti-HBs
pozitifliğinde de görülebilir. Akut veya asemptomatik olabilir.
Özellikle ikterik seyreden akut alevlenme, AHB infeksiyonunu
taklit edebilir. Oldukça zor olsa da iki tabloyu ayırt etmek ge-
rekir; çünkü prognoz ve tedavi yaklaşımları farklıdır. AHB has-
talarının çoğu kendiliğinden iyileşir; fülminan seyirliler hariç
çoğu kez tedavi gerektirmez. Buna karşılık akut alevlenme
hepatik dekompensasyona gidebilir ve tedavisi gerekir (92).
KHB’de akut alevlenme iki şekilde olabilir: [1] İmmün aktif
evredeki hastalarda, bazen de HBeAg-negatif KHB’de immün
alevlenme olur ve viral klirense gidebilir. [2] Daha önce nor-
mal ALT ile inaktif HBV taşıyıcısı olan, hatta HBsAg negatif-
leşmiş hastalarda viral replikasyon artışına bağlı reaktivas-
yon olabilir. HBV infeksiyonunda akut alevlenme ve reaksiyon
nedenleri Tablo 3'te gösterilmiştir.
İmmün alevlenme, KHB’li bir kişide serum ALT düzeyle-
rinde hızla normalin üst sınırının (NÜS) beş katı veya daha
fazla yükselme olmasıdır veya daha önceki düzeylerin iki ka-
Akhan S et al. Kronik Hepatit B Virusu İnfeksiyonunun Yönetimi 7
Tablo 2. Hepatit B Virusu İnfeksiyonunda Serolojik Tanı (87,88,91)
Klinik Formlar
HBsAg HBeAg Anti-HBc IgM Anti-HBc IgG Anti-HBs Anti-HBe
HBV DNA
ALT
AHB
+ +
+
-
-
-
+++ +++++
AHB (pencere dönemi) - -
+
-
-
-
++ +++++
İyileşmiş hepatit B - -
-
+
+ +
-
N
KHB (immün tolerans) + +
-
+
-
-
++++
N
KHB
+
+/-
-
+
-
+/-
≥2000 İÜ/ml
+
KHB (alevlenme)
+ +/- +/-
+
-
+/-
+
++
İnaktif HBV taşıyıcılığı
+
-
-
+
-
+
<2000 İÜ/ml
N
Gizli HBV infeksiyonu - -
-
+/-
+/-
-
+
N
Hepatit B aşısı
- -
-
-
+ -
-
N
AHB: akut hepatit B, KHB: kronik hepatit B.
tına çıkmasıdır. Alevlenmelerde HBcAg spesifik CD4 T hüc-
resi reaktivasyonu artar. HBV spesifik CD8 hücre aktivasyonu
hepatositlerde nekroz ve apoptoz yoluyla karaciğer hasarını
oluşturur (93).
Reaktivasyon, inaktif veya geçirilmiş KHB’nin aktif infeksi-
yon haline dönüşmesidir. HBV DNA’nın negatifken, pozitifleş-
mesi veya >1 log artışıyla nitelenir. Önce HBV DNA artışı, ar-
dından karaciğerde inflamasyon bulguları ve ALT yükselmesi
gelişir (94). Spontan olarak olabileceği gibi sıklıkla kanser
kemoterapisi, immünosüpresyon ya da immün sistem fonk-
siyonunda değişme sonucu ortaya çıkar. İmmünosüpresif ilaç
ya da kemoterapi alan hastalarda farklı olarak konak immün
sisteminde bozulma vardır ve HBV reaktivasyonuna yol açar.
Hatta HBV infeksiyonu gerilemiş kişilerde bile immün aracılı
iyileşme cccDNA’yı elimine etmediği için replikasyon başla-
yabilir ve virus sitopatik hale gelebilir. Spontan reaktivasyo-
nun immünolojik mekanizması anlaşılamamıştır.
Kronik karaciğer hastalığında akut yetmezlik (“acute-on-
chronic liver failure”), yüksek ALT düzeyi, ikter, koagülopati
ve karaciğer yetmezliğiyle giden bir tablodur; dekompan-
sasyona ve yüksek oranda ölüme yol açabilir. Serum HBV
DNA düzeylerinin >10
9
kopya/ml olması AHB’den ayırt ettirir
(95,96).
Klinik Olarak Ayırt Etmede Yardımcı Olabilecek Bulgu-
lar: İkterik hastalarda klinik tablosu benzer olan bu iki duru-
mu ayırt etmek çok zordur. Hatta akut alevlenmelerde akut
hepatitin en önemli göstergesi olan anti-HBc IgM de pozitif
olabilir. Ağır alevlenmeler yanlışlıkla AHB infeksiyonu olarak
yorumlanabilir. Diğer hepatit viruslarının infeksiyonlarına ait
pozitif seroloji, KHB zemininde diğerlerinin akut infeksiyonu
olarak yorumlanabilir. Sadece HBV infeksiyonu göstergele-
ri pozitifse, iyi alınmış bir öykü, viral göstergeler ve zaman
içinde yapılacak histolojik inceleme, birlikte değerlendirile-
rek AHB infeksiyonu ve KHB akut alevlenme birbirinden ayırt
edilmek zorunda kalınır.
Ayrıntılı bir öykü alınması çok önemlidir. Geçmişte KHB
olması, aile öyküsünün olması, kronik infeksiyonu; yakın za-
manda kan transfüzyonu, iğne batması, perkütan yaralanma,
ağız ve diş girişimi öyküsünün olması ise akut infeksiyonu dü-
şündürür. Akut alevlenmelerde de klinik semptomlar olmakla
birlikte, AHB infeksiyonunda semptomatik seyir daha sık görü-
lür. Klinik olarak asit, kronik karaciğer hastalığına ait belirtiler,
splenomegali olması altta kronik hastalık olduğunu düşündü-
rür. İkter akut hepatitte, splenomegali de kronik hepatitin akut
alevlenmesinde daha yaygındır. Bununla birlikte klinik olarak
ayırt etmek her zaman mümkün değildir (92-94,97-99).
Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Akut Alevlenmesinde
Karaciğer Fonksiyon Testleri
Her ikisinde de transaminazlar yüksek olabilir. AHB daha
semptomatik olup nekroinflamasyon bulguları, ALT ve bilirü-
bin düzeylerinde yükselme daha belirgindir; ancak biyokim-
yasal testler, tek başına her iki tabloyu ayırt ettirmez.
Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Akut Alevlenmesinde
İmmünolojik ve Viral Göstergeler
Anti-HBc IgM: Kronik hepatitlerde anti-HBc IgM uzun
süre düşük düzeyde pozitif kalabilir. Bu nedenle ticari testler
çoğunlukla daha yüksek IgM değerlerini gösterecek şekilde
hazırlanmıştır; ancak duyarlılığı daha yüksek testlerle pozi-
tiflik saptanabilir. KHB akut alevlenmesi olan hastaların ise
yaklaşık dörtte üçünde daha düşük değerlerde olmak üzere
anti-HBc IgM saptanabilir ve bu antikorların molekül ağırlık-
ları farklılık gösterir. KHB akut alevlenmesinde 7S anti-HBc
IgM; AHB’de ise 19S anti-HBc IgM daha yaygındır. Bu özellik
iki durumun ayırt edilmesine yarayabilir. Aynı amaçla AHB’de
daha yüksek sonuç veren kantitatif anti-HBc IgM testleri de
kullanılabilir. AHB’li hastaların %80’inden fazlasında 1000’de
1 titreden büyük değerler saptanmaktadır. Örnek verecek
olursak “cut-off” değerinin >10 olması ve yüksek avidite AHB
lehinedir (100,101).
HBsAg testleri: AHB’de HBsAg titresi daha düşüktür ve
altı ay içinde kaybolması AHB infeksiyonu lehinedir.
HBV DNA: AHB’de HBV DNA düzeyleri daha düşüktür;
hatta saptanamayabilir. İmmünosüpresif tedavi sonucu alev-
lenme olanlarda immünosüprese olmayanlardaki alevlen-
melere göre HBV DNA düzeyleri daha yüksektir (HBV DNA
>1x10
5
İÜ/ml). HBV reaktivasyonunu izleyerek immün klirens
olanlarda ALT düzeyleri yüksek olmasına karşın HBV DNA
düzeyleri düşük olabilir. Anti-HBc IgM / viral yük oranı da kul-
lanılan yöntemlerden biridir; yüksek değerler AHB lehinedir.
HBeAg: Tek başına ayırt ettirici değildir; ancak AHB’de
HBeAg titreleri düşüktür.
a-fetoprotein (AFP): Yüksek AFP düzeyleri (>100 ng/ml)
daha ilerlemiş karaciğer hasarını gösterir (94,101-103).
Kısa süreli (“transient”) elastografi: Akut alevlenme sıra-
sındaki ölçüm yanıltıcı olabilir. ALT düzeyi normale döndük-
8
Klimik Dergisi 2014; 27(Özel Sayı 1): 2-18
Tablo 3. Hepatit B Virusu İnfeksiyonunda Akut Alevlenme ve
Reaktivasyon Nedenleri (92-97)
İmmün klirens sırasında hepatositlerin immün lizisi
Spontan immün reaktivasyon
KHB tedavisiyle ilişkili
Nükleoz(t)id analoglarının kesilmesi
Nükleoz(t)id analoglarına karşı viral direnç gelişimi
Nükleoz(t)id analoğu toksisitesi
İnterferonla ilişkili immün stimülasyon
HBV genotipik varyasyonla indüklenme
Prekor/kor promotor mutantı
HBV DNA polimeraz mutantı
Gebelik
Süperinfeksiyonlar ve HIV koinfeksiyonu
Cerrahi, stres
İmmünosüprese konaklarda viral reaktivasyon
Sitotoksik kemoterapi veya immünosüpresif tedavi
Kortikosteroid
Anti-tümör nekroz faktörü (anti-TNF) ajanlar
Rituksimab
Metotreksat, 6-merkaptopurin, azatioprin
ten sonra karaciğer sertliğinin sürmesi, KHB akut alevlenme-
si lehinedir (104,105).
Histopatolojik inceleme: KHB’nin ayırt edilmesinde yar-
dımcıdır; ancak koagülopati ve dekompansasyon nedeniyle
her hastada yapılamayabilir. Akut alevlenmelerde, akut he-
patit bulguları nedeniyle bulgular maskelenebilir; ya da daha
önceden inaktif olan hastalarda KHB bulguları görülmez.
Ayırt edilemeyen olgularda akut dönem geçince biyopsi tanı-
da yardımcı olur. Hastalar yakın izleme alınmalı ve gerekirse
gecikmeden antiviral tedaviye başlanmalıdır (106).
Öneriler
1. AHB ve KHB akut alevlenmesini ayırt etmede hiçbir test
tek başına yeterli olmamaktadır.
2. İyi bir öykü alınmalı ve hastanın altta yatan koşulları de-
ğerlendirilmelidir.
3. Yüksek anti-HBc IgM, düşük HBV DNA, HBeAg ve HBsAg
titresi AHB infeksiyonunu düşündürmelidir.
4. Yüksek HBV DNA (>1x10
5
İÜ/ml), düşük anti-HBc IgM
(1000’de 1 titreden düşük), yüksek AFP (>100 ng/ml) KHB
akut alevlenmesi olarak kabul edilmelidir.
5. Ayırt edilemeyen olgularda akut dönem geçince biyopsi
düşünülmelidir ve gerekirse gecikmeden antiviral tedavi-
ye başlanmalıdır.
Kronik Hepatit B Tedavisi
Tedavinin Amacı
KHB’de tedavinin amacı, hastalığın progresyonuyla olu-
şabilecek siroz, karaciğer yetmezliği ve HSK gibi komplikas-
yonların önlenerek hastanın yaşam kalitesini ve süresini ar-
tırmaktır. Eğer HBV replikasyonu kalıcı olarak baskılanabilir-
se bu amaca ulaşılabilir (107). Ancak KHB infekte hepatosit
nükleusundaki cccDNA’nın persistansı nedeniyle tam olarak
eradike edilememektedir (108). Ayrıca HBV genomu konak
genomuna integre olarak onkogenezin sürmesine ve HSK ge-
lişimine yol açabilmektedir (109).
KHB tedavisinde ana hedef serum HBV DNA düzeyini sü-
rekli baskılamak ve saptanabilir değerlerin altında tutmaktır.
Böylece siroz ve HSK gibi komplikasyonların engellenmesi
hedeflenmektedir. Tedavinin hedefleri HBeAg-pozitif ve HBe-
Ag-negatif hastalarda farklılık göstermektedir (110).
HBV DNA titreleri, HBeAg-negatif hastalarda HBeAg-po-
zitif hastalardan daha düşüktür. HBeAg-negatif hastalarda
uzun süre tedavi gerekeceğinden antiviral ilaçların potensi ve
direnç riski HBeAg-pozitif hastalardan daha önemlidir.
KHB’si olan hastanın tedavi adayı olduğunu söyleyebilmek
için en az 6 aydır serum HBsAg pozitifliği olması gerekir. İkinci
aşamada HBeAg ve anti-HBe durumu belirlenmelidir. HBeAg-
pozitif ve HBeAg-negatif hastalarda en ideal tedavi sonlanım
noktası, anti-HBs serokonversiyonlu ve serokonversiyonsuz
uzun süreli HBsAg kaybıdır. HBeAg-pozitif hastalarda özel ola-
rak bu antijenin kaybolmasının prognozla ilişkili olduğu göste-
rildiğinden, uzun süreli anti-HBe serokonversiyonu olumlu bir
basamaktır. HBeAg serokonversiyonuna ulaşamamış HBeAg-
pozitif hastalarda ve HBeAg-negatif hastalarda, tedaviyle ulaşı-
lan HBV DNA negatifliği ise en çok istenen bir sonraki sonlanım
noktasıdır. Oral antivirallerin tedavi başarısının gösterilmesi
için HBsAg düzeyinin kantitatif olarak izlenmesi, HBV DNA dü-
zeyleri kadar bilgi vermemektedir. Bunun nedeni, oral antiviral-
lerin revers transkriptaz inhibisyonuyla HBV DNA replikasyonu
üzerinde etkili olmaları, buna karşılık pre-S1/pre-S2/S, prekor
ve X yollarının transkripsiyonu ya da translasyonu üzerinde
doğrudan bir etkilerinin olmamasıdır. IFN a gibi immün temelli
tedavilerde ise replikasyon revers transkriptaza (RT) bağımlı ol-
mayan yollardan engellenmektedir (89,93,97,111).
Karaciğerde aktif viral replikasyonun varlığı HBV DNA
düzeyi ölçümüyle belirlenebilir. Tedavi adayları kılavuzlara
göre değişiklik gösterse de HBeAg-pozitif ve HBeAg-negatif
hastalar için optimal tedaviler belirlenmiştir. Bu hastalardaki
izlem ve tedavi kararına ilişkin yaklaşımlar Şekil 3'te ayrı ayrı
gösterilmiştir (89).
2000> Dostları ilə paylaş: |