Non-steroidal antiİnflamatuvar iLAÇlar



tarix21.04.2017
ölçüsü445 b.
#14879


NON-STEROİDAL ANTİİNFLAMATUVAR İLAÇLAR


Narkotik-olmayan analjeziklere bu grup ilaçların farmakolojik etki profiline daha uygun düşen bir adla non-steroidal (steroid-olmayan) antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ'ler) veya kısaca antiinflamatuvar analjezikler denilir

  • Narkotik-olmayan analjeziklere bu grup ilaçların farmakolojik etki profiline daha uygun düşen bir adla non-steroidal (steroid-olmayan) antiinflamatuvar ilaçlar (NSAÄ°Ä°'ler) veya kısaca antiinflamatuvar analjezikler denilir

  • Bu grup analjeziklerin antiinflamatuvar etkinliÄŸi, sentetik veya doÄŸal en güçlü antiinflamatuvar steroid ilaçlar olan glukortikoidlerinkine göre zayıftır.

  • Analjezik etkinlikleri de güçlü analjezikler olan, fakat antiinflamatuvar etkisi bulunmayan narkotik analjeziklerinkine göre genellikle zayıftır.

  • Özellikle artrit, osteoartrit ve benzeri romatizmal hastalıklar gibi genellikle inflamasyona baÄŸlı ve uzun süre analjezik ilaç verilmesini gerektiren durumlarda yararlıdırlar

  • Bu gruptaki ilaçların büyük bir kısmında analjezik etkiye ilave olarak antipiretik etki de bulunur



TEMEL ETKÄ°LERÄ° ve ETKÄ° MEKANÄ°ZMALARI

  • Analjezik etkileri (PG’ler, COX enzimleri, aljezik ve hiperaljezik aÄŸrı mediyatörleri)

  • Antipiretik etkileri (Normalde etkisiz, sitokinler ve PG’ler, ısı kaybını artırmak)

  • Antiinflamatuvar etkileri (PG’ler, PMNL’lerin aktivasyonunun inibisyonu, lizozomal membran stabilizasyonu, SSS’de PG sentez inhibisyonu)



NSAÄ°Ä° GRUPLARI

  • Salisilatlar

  • Para-aminofenol türevleri

  • Pirazolon türevleri

  • Profenler

  • Fenilasetik asid türevleri

  • Ä°ndolasetik asid türevleri

  • Fenamikasid türevleri

  • Oksikamlar



SALÄ°SÄ°LATLAR (Aspirin ve sodyum salisilat)

  • Aspirin, NSAÄ°Ä°ler içinde en fazla kullanılanı, ve en ucuz olanıdır.

  • Sadece ağız yolundan alınır; parenteral pek kullanılmaz.

  • Bir yüzyıldan beri kullanılmakta ve analjezik antiinflamatuvar ilaç olarak deÄŸerini korumaktadır.

  • Toksisitesi görece düşük bir ilaçtır.

  • Antipiretik etkisi de vardır,

  • Deneysel olarak oluÅŸturulan iltihap modellerinde aspirin ve sodyum salisilat, prostaglandin, prostasiklin ve tromboksan sentezini inhibe ederler.

  • Her iki madde de COX-l'i, COX-2'ye göre daha güçlü inhibe eder



Aspirin trombositlerin siklooksijenaz sistemini, bu enzimi asetillemek suretiyle irreversib olarak selektif ve güçlü bir şekilde bloke eder.

  • Aspirin trombositlerin siklooksijenaz sistemini, bu enzimi asetillemek suretiyle irreversib olarak selektif ve güçlü bir ÅŸekilde bloke eder.

  • Bu antitrombositik (antiagregant) etkisi düşük dozlarda oluÅŸur.

  • Tamponlu aspirin tabletleri antasid kalsiyum, magnezyum veya alüminyum bileÅŸiÄŸi ve/veya sodyum bikarbonat içerirler.

  • Bu ÅŸekilde kombine tabletler halinde verildiÄŸinde aspirin'in absorpsiyon hızı artar ve etkisi daha çabuk baÅŸlar; diÄŸer bir avantajı, aspirin'in mide mukozası üzerindeki irritan etkisinin ve buna baÄŸlı gastrik yan tesir insidensinin biraz azaltılmış olmasıdır.



Aspirinden'den vücutta oluşan veya sodyum salisilat şeklinde dışardan verilen salisilatın eliminasyonu doza bağımlı kinetik gösterir.

  • Aspirinden'den vücutta oluÅŸan veya sodyum salisilat ÅŸeklinde dışardan verilen salisilatın eliminasyonu doza bağımlı kinetik gösterir.

  • Ufak dozlarda verildiÄŸinde karaciÄŸerde % 80 oranında, glisin ile birleÅŸmek suretiyle salisilürik aside dönüşür ve böbreklerden bu ÅŸekilde itrah edilir.

  • Yüksek dozda aspirin veya salisilat verildiÄŸinde enzimatik mekanizmalar doyurulmuÅŸ olduÄŸu için sıfır derece kinetiÄŸine göre sabit hızda metabolize edilir: bu nedenle salisilatın büyük kısmı idrarda deÄŸiÅŸmemiÅŸ salisilat ÅŸeklinde çıkar.



SALİSİLATLARIN ÖZEL ve DİĞER NSAİİ’larla ORTAK YAN TESİRLERİ

  • GÄ° kanal irritasyonu, kanaması ve ülserojenik etki

  • Kan ve hemostaz (kanamaya eÄŸilim)

  • Alerjik reaksiyonlar (Astımlılarda)

  • Solunum (Stimülasyon, yüksek dozda inhibisyon)

  • Kardiyovasküler sistem (Hipertansiyonlularda dikkat)

  • Salisilizm (baÅŸ aÄŸrısı ve dönmesi, iÅŸitme kaybı, bulantı)

  • Ãœrik asid ve glukoz metabolizması (ürik asit ve glukoz artar)

  • Antinatriüretik etki ve böbrek zedelenmesi (su tuz retansiyonu)

  • Aspirin ve gebelik

  • Reye sendromu (hepatoensefalopati)



2) PARA-AMÄ°NOFENOL TÃœREVLERÄ° Asetaminofen (parasetamol) ve fenasetin

  • Asetaminofen aspirininkine, yaklaşık olarak eÅŸit derecede analjezik etki yapar.

  • Antipiretik etkisi de onunkine yakın güçtedir; fakat aspirinden farklı olarak, antiinflamatuvar etkinliÄŸi oldukça düşüktür.

  • Antitrombositik etkinliÄŸi zayıftır; kanama süresini deÄŸiÅŸtirmez. antipiretik ve analjezik etkilerinin, sırasıyla, hipotalamus ve omurilik arka boynuzunda prostaglandin sentez ve salıverilmesini inhibe etmesi ile iliÅŸkili olduÄŸu ileri sürülmüştür.

  • Ağız yolundan alındığında asetaminofen, çabuk absorbe edilir ve etkisi erken baÅŸlar; Absorpsiyonu besinler tarafından azaltılır.

  • Asetaminofen'in büyük kısmı karaciÄŸerde glüküronik asidle ve sülfatla konjüge edilir ve böbreklerden bu ÅŸekilde itrah edilir



Asetaminofen'in, solunum, kardiyovasküler sistem ve asid-baz dengesi üzerinde belirgin bir etkisi yoktur.

  • Asetaminofen'in, solunum, kardiyovasküler sistem ve asid-baz dengesi üzerinde belirgin bir etkisi yoktur.

  • Midede iritasyon ve kanama yapmaz.

  • Plazma proteinlerine fazla baÄŸlanmaz.

  • Aspirinin aksine oral antikoagülanlarla belirgin bir etkileÅŸme göstermez.

  • Aspirinden farklı olarak ürik asid itrahını etkilemez ve ürikozürik ilaçların etkinliÄŸini azaltmaz. Aç karna alınması tercih edilir.

  • Aşırı dozda alındığında, öldürücü akut karaciÄŸer nekrozu yaptığı bilinen az sayıdaki ilaçlardan biridir.

  • Tedavisi için destekleyici önlemler yanında karaciÄŸer hücrelerinde glutation ve sistein düzeyini yükselten sulfidril grubu donörü ilaçlar uygulanır. N-asetilsistein, asetaminofen zehirlenmesinin tedavisinde en tercih edilen ilaçtır. Ä°lk 8-10 saat içinde i.v. infüzyonla uygulanırsa yeterli derecede etkilidir



3) PİRAZOLON TÜREVİ İLAÇLAR

  • Bu grupta, aminopirin, propifenazon, metamizol sodyum (dipiron), fenilbutazon ve oksifenbutazon bulunmaktadır.

  • Dipiron, fenilbutazon ve oksifenbutazon hem ağızdan ve hem de parenteral verilebilirler; aminopirin ve propifenazon sadece ağızdan verilir.

  • Dipiron güçlü analjezik etki gösterir; fakat siklooksijenazı inhibe edici etkisi ve antiinflamatuvar etkisi, fenilbutazon ve oksifenbutazonunkine göre zayıftır.

  • Aminopirin ve propifenazon'un etki kalıbı dipironunkine benzer. Bu grup ilaçlardan halen esas olarak dipiron ve propifenazon kullanılır.

  • Grubun bütün üyelerinde bulunan iki ciddi yan tesirin belirtilmesi uygun olur.

  • i) Kemik iliÄŸi depresyona:

  • ii) Su ve tuz retansiyonu:



METAMÄ°ZOL SODYUM (dipiron)

  • Suda kolay çözünür; bu nedenle injeksiyonluk preparat yapılmaya elveriÅŸlidir.

  • Ağızdan alındığında mide suyu içinde non-enzimatik olarak ve hızlı bir ÅŸekilde aktif metaboliti olan 4-metilaminoantipirin (4-MAA)'ya dönüşür ve o ÅŸekilde mide-barsak kanalından absorbe edilir.

  • Ä°ntravenöz verildiÄŸinde kanda hemen bu metabolite dönüşür.

  • Mide-barsak kanalından absorpsiyon oranı % 85 dolayındadır.

  • Analjezik etkinliÄŸi aspirininkinden yüksektir.

  • Antispazmodik etki potansiyeli vardır.

  • Siklooksijenaz inhibitörü etkinliÄŸi ve antiinflamatuvar etkinliÄŸi zayıf, fakat analjezik etkinliÄŸi oldukça güçlüdür.

  • Ä°ntravenöz yoldan yavaÅŸ olarak injekte edilirse de bu yoldan kullanılması, seyrek de olsa anafilaktoid ÅŸoka neden olduÄŸu için, pek tavsiye edilmez.



4) PROFENLER

  • Profenler; aspirin ve asetaminofenden sonra en fazla kullanılan analjezik ilaçlardır.

  • Bu grup içinde en fazla kullanılan ibuprofendir

  • Ä°buprofen

  • Analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar etkinliÄŸi diÄŸer fenilpropionik asid türevlerine ve indometasin'e oranla zayıftır.

  • Trombosit agregasyonunu aspirin ve indometasine göre daha düşük bir derecede inhibe ettiÄŸi bulunmuÅŸtur.

  • Ä°buprofenin analjezik etkisi ağızdan alınmasının ardından çabuk (l saat içinde) baÅŸlar.

  • Ancak genellikle 4 haftalık bir uygulamadan sonra gecikmeli olarak belirgin hale gelir.

  • Hastalar tarafından iyi dayanç gösterilen bir ilaçtır.



Mide-barsak kanalından yaklaşık % 80 oranında ve çabuk absorbe edilir.

  • Mide-barsak kanalından yaklaşık % 80 oranında ve çabuk absorbe edilir.

  • Plasmada yüksek oranda proteinlere baÄŸlanır (% 99).

  • KaraciÄŸerde metabolize edilmek suretiyle inaktive edilir.

  • Ä°buprofen aÄŸrı kesici olarak baÅŸaÄŸrısı, diÅŸaÄŸrısı, dismenore ve hafif ve orta derecedeki postoperatif aÄŸrıya karşı kullanılır.

  • AteÅŸ düşürücü olarak da kullanılabilir.

  • En sık görülen yan tesirleri gastrointestinal kanalla ilgili olanlardır (bulantı, kusma, diyare veya kabızlık, bazen karın aÄŸrısı, peptik ülserlilerde kullanılmamalıdır).

  • Hepatotoksik etki potansiyeli çok düşük de olsa vardır; serum transaminaz düzeyini yükseltebilir.

  • Varfarin ve benzeri ilaçlarla etkileÅŸme göstermez ve onların antikoagülan etkinliÄŸini artırmaz.

  • Gebe kadınlarda ve emzirenlerde kullanılması tavsiye edilmez.



Naproksen

  • Naproksen

  • Fenilpropiyonik asid türevleri içinde en uzun etkili olanıdır.

  • Bu gruptaki diÄŸer ilaçlar gibi analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik etki gösterir.

  • Etki süresinin uzunluÄŸu nedeniyle günde 2 kez verilmesi bu ilacın diÄŸer bir iyi yönüdür.

  • Aspirin gibi, fakat farklı bir mekanizmayla, trombosit agregasyonunu inhibe eder ve kanama zamanını uzatır.

  • Mide-barsak kanalından çabuk ve tam olarak absorbe edilir.

  • Absorpsiyonu besin tarafından yavaÅŸlatılır, fakat azaltılmaz. Magnezyum ve alüminyum türevi antasidler bu ilacın absorpsiyonunu azaltırlar, bikarbonat ise artırır.

  • Büyük kısmı karaciÄŸerde glüküronik asidle konjüge edilmek suretiyle inaktive edilir.

  • Plazma proteinlerine yüksek oranda baÄŸlanır; oral antikoagülanlar, fenitoin ve sülfonilüre grubu ilaçları baÄŸlanma yerinden ayırabilir.



Plasentadan kolay geçer. Emziren annelerde süt içinde de itrah edilir.

  • Plasentadan kolay geçer. Emziren annelerde süt içinde de itrah edilir.

  • Aspirin ile birlikte verildiÄŸinde plazma düzeyi azalır; bu, aspirin'in naprokseni plazma proteinlerinden kısmen ayırıp onun metabolizma ve itrahını artırmasına baÄŸlıdır.

  • Naproksen halen çocuklarda uzun süreli kullanılış halinde güvenilirliÄŸi saptanmış tek propiyonik asid türevi ilaçtır.

  • Mide tahriÅŸi ve kanama, aspirin ile olduÄŸundan daha hafif ve seyrek meydana gelir.

  • Daha hafif de olsa ülserojenik etkisi vardır.

  • DoÄŸum öncesi gebeye verildiÄŸinde, fötusa geçmesinden dolayı neonatal sarılığı artırır.

  • Bunun nedeni plazma proteinlerine baÄŸlı bilirubini kısmen serbest hale getirmesidir.



5) FENÄ°LASETÄ°K ASÄ°D TÃœREVLERÄ° Diklofenak sodyum

  • Analjezik, antiinflamatuvar ve antipiretik etkili bir fenilasetik asid türevidir.

  • Romatoid artrite karşı aspirin ve indometasin kadar ve osteoartrite karşı da indometasin derecesinde etkili bulunmuÅŸtur.

  • Mide ve duodenum mukozasını bozucu etkisi diÄŸer NSAÄ°Ä°'lerin çoÄŸuna göre daha zayıftır.

  • Mide-barsak kanalından tam olarak ve çabuk absorbe edilir.

  • Birlikte aspirin verilirse diklofenak'ın plazma düzeyini belirgin ÅŸekilde azaltır.

  • KaraciÄŸerde inaktive edilir.

  • Rektal yoldan süpozituvar ÅŸeklinde de uygulanabilir. Yan tesirleri aspirin ve indometasin’inkilere benzer, fakat daha seyrek görülür ve genellikle daha hafif olur.



6) Ä°NDOLASETÄ°K ASÄ°D TÃœREVLERÄ° Ä°ndometasin

  • Analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar etkisi olan bir ilaçtır.

  • Aspirininkinden daha güçlü antiinflamatuvar ve antipiretik etki gösterir.

  • Yan tesirlerinin fazlalığı nedeniyle sadece ankilozan spondilit, osteoartrit ve romatoid artrit gibi romatizmal hastalıklarda, akut gut artritinde ve bursit, tendinit ve travmatik sinovit gibi durumlarda kullanılması tavsiye edilir.

  • Vazokonstriktör etkisi de vardır yan tesir insidensi bakımından aspirine göre bir üstünlüğü yoktur

  • ÇeÅŸitli endojen maddelerin yaptığı kapiller permeabilite artmasını engelleyebildiÄŸi gösterilmiÅŸtir. Ayrıca sitotoksik nitelikteki aktif oksijen radikallerini baÄŸlayarak inaktive eder.

  • Ağız yolundan alındığında gastrointestinal kanaldan çabuk ve tam absorbe edilir. Kısmen, dokularda toplanır.



İndometasin, günde 75 mg dozunda uzun süre alanların yaklaşık % 75'inde çeşitli yan tesirler yapar.

  • Ä°ndometasin, günde 75 mg dozunda uzun süre alanların yaklaşık % 75'inde çeÅŸitli yan tesirler yapar.

  • Gastrointestinal kanaldaki tahriÅŸ edici etkisi nedeniyle bulantı, kusma, dispepsi ve diyare yapar.

  • Gastrit, gizli kanama ve mide ülseri yapabilir.

  • Ayrıca özofagus, duodenum ve ince barsakta da ülser oluÅŸturabilir.

  • Günde 100 mg'ın üstünde uygulandığında hastaların %50'sinde baÅŸaÄŸrısı oluÅŸturur.

  • BaÅŸdönmesi, konfüzyon, uyuÅŸukluk, hallüsinasyonlar ve depersonalizasyon reaksiyonları ve senkop yapabilir.

  • SSS'ni eksite eder, konvülsiyonlara ve epilepsililerde nöbetlere neden olabilir.

  • Kan basıncında yükselme oluÅŸturabilir.

  • Korneada opasite ve retina bozukluÄŸu yaptığı bildirilmiÅŸtir.



Böbrek fonksiyonunu bozabilir.

  • Böbrek fonksiyonunu bozabilir.

  • Su ve tuz retansiyonu ve bunlara baÄŸlı ödem yapabilir.

  • Çocuklarda indometasin infeksiyonlara karşı reaksiyonu bozar ve ani ölüm yaptığı bildirilmiÅŸtir.

  • Ductus arteriosus'u kapanmayan yenidoÄŸanda onu kapatmak için parenteral kullanılabilir.

  • Ä°ndometasin kemik iliÄŸini deprese edilebilir.

  • Ä°ndometasin gebe kadınlarda, emziren annelerde, aktif gastrointestinal mukoza lezyonu olanlarda veya bu lezyonların rekurrent olarak meydana gelmekte olduÄŸu hastalarda, epilepsi ve Parkinson olgularında ve afektif bozuklukları olanlarda kontrindikedir.



Ketorolak trometamol

  • Ketorolak trometamol

  • Trometamol tuzu suda yeterince çözünür.

  • Bu nedenle injeksiyonluk (parenteral) preparatları yapılabilen az sayıdaki antiinflamatuvar ilaçlardan biridir.

  • Antipiretik etkisi de vardır.

  • Güçlü bir prostaglandin sentez inhibitörüdür.

  • Trombosit fonksiyonunu inhibe eder. Farmakolojik etki profili bakımından benzediÄŸi dipirona göre epey pahalı ve daha toksik bir ilaçtır.

  • Plazma proteinlerine % 99'dan fazla bir oranda baÄŸlanır Büyük kısmı (yaklaşık %60'ı) deÄŸiÅŸmeden böbreklerden itrah edilerek elimine edilir.

  • Ketorolak, çeÅŸitli cerrahi giriÅŸimlerden sonra geliÅŸen postoperatif aÄŸrı gibi akut aÄŸrılı durumlarda kullanılır.

  • Türkiyede i.m. olarak 2 günden ve ağızdan 5 günden fazla kullanılması yasaktır.

  • Romatizmal hastalıklarda kullanılmaz.



7. FENAMÄ°KASÄ°D TÃœREVLERÄ°

  • 7. FENAMÄ°KASÄ°D TÃœREVLERÄ°

  • Mefenamik asid

  • Mefenamik asidin, diÄŸer gruplardaki ilaçların çoÄŸu gibi, analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar etkisi vardır.

  • Aspirininkine eÅŸit derecede analjezik etki yapar.

  • Romatoid artrit ve diÄŸer artritlerde kullanılır.

  • Dispepsiye ve özellikle diyareye neden olur.

  • Ãœlserojenik etkisi ve gastrointestinal kanama yapma eÄŸilimi, aspirinde olduÄŸu kadar belirgin olmamakla beraber, nadiren mide ve barsak ülseri ve masif gastrointestinal kanama yaptığı bildirilmiÅŸtir.

  • Kanda üre düzeyini yükseltir; idrarda eritrosit, lökosit ve albümin miktarını artırır.

  • Kemik iliÄŸi depresyonu ve ciltte döküntülere neden olabilmektedir. Gebelerde kontrindikedir.



8. OKSİKAMLAR VE DİĞER İLAÇLAR Piroksikam

  • Vücuttan en yavaÅŸ elimine edilen (eliminasyon yarılanma ömrü ortalama 50 saat) ve en uzun etki süreli analjeziklerden biridir.

  • Plazma proteinlerine yüksek oranda baÄŸlanır: bu nedenle oral antikoagülanlar, sulfonilüreler ve fenitoin ile etkileÅŸir.

  • Hızlı analjezik etki yapması istenen durumlarda özel bir preparatı halinde sublingual yoldan 20 mg verilir.

  • Ağızdan alamayanlara aynı doz i.m. veya i.v. injeksiyonla verilebilir.

  • En sık görülen yan tesirleri gastrointestinal bozukluklardır ve alanların yaklaşık %20'sinde görülür.

  • Periferik ödeme neden olabilir. Kan üre düzeyini yükseltebilir.



Tenoksikam

  • Tenoksikam

  • Oksikam türevi diÄŸer bir antiinflamatuvar analjezik ilaçtır.

  • Etki gücü piroksikaminkine eÅŸittir.

  • Siklooksijenazı indometasine eÅŸit derecede ve güçlü bir ÅŸekilde inhibe eder.

  • Piroksikama benzer, ancak eliminasyon yanlanma ömrü biraz daha uzundur.

  • Aynı indikasyonlarda kullanılır.

  • En sık görülen yan tesirleri gastrointestinal sistemle ilgili olanlardır



Antiinflamatuvar Analjeziklerin Klinik Farmakolojisi

  • Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçların en önemli kullanılış yerlerinden birini artritler oluÅŸturur.

  • Antiinflamatuvar ilaçlar artritlerde radikal deÄŸil, sadece palyatif tedaviye olanak verir.

  • Artritlerin tedavisinde öngörülen baÅŸlıca amaçlar hastanın günlük yaÅŸamını ve çalışmasını engelleyen, eklemlerdeki hareket kısıtlılığını düzeltmek ve eklemlerde zamanla meydana gelen dejeneratif bozuklukları geciktirmektir.

  • Bu amaçla ilaç tedavisinden baÅŸka, duruma göre fizyoterapi yapılması, eklemlerin istirahate alınması için ortopedik malzemelerin uygulanması, psikoterapi, beslenmenin yeterli durumda sürdürülmesi ve gerekirse cerrahi giriÅŸim yapılması gibi önlemlere de baÅŸvurulur.



Artritler gibi belirgin bir inflamasyona bağlı durumlar dışında, genel bir analjezik olarak da kullanılırlar: bu son kullanılış şeklinde tek başlarına kullanılabildikleri gibi bağımlılık yapma potansiyeli düşük olan kodein, kodein türevleri ve dekstropropoksifen gibi narkotik analjeziklerle kombine olarak da kullanılırlar.

  • Artritler gibi belirgin bir inflamasyona baÄŸlı durumlar dışında, genel bir analjezik olarak da kullanılırlar: bu son kullanılış ÅŸeklinde tek baÅŸlarına kullanılabildikleri gibi bağımlılık yapma potansiyeli düşük olan kodein, kodein türevleri ve dekstropropoksifen gibi narkotik analjeziklerle kombine olarak da kullanılırlar.

  • Non-steroidal antiinflamatuvar analjezik ilaçların kullanıldığı baÅŸlıca klinik durumlar ÅŸunlardır:

  • Romatoid artrit

  • Ankilozan spondilit

  • Osteoartrit

  • Psöriyatik artrit

  • Reiter sendromu

  • Romatik ateÅŸ

  • Ä°skelet ve kas sistemi ilgili diÄŸer lezyonlar

  • Metastaza baÄŸlı kemik ve eklem aÄŸrıları



ROMATOİD ARTRİTE KARŞI KULLANILAN ÖZEL ANTİİNFLAMATUVAR İLAÇLAR

  • Romatoid artrit tedavisinde çabuk antiinflamatuvar etkinlik gösteren aspirin ve benzeri analjezikler ve özel durumlarda glukokortikoidler kullanılır

  • Bunlara yeterince cevap vermeyen ağır aktif olgularda kullanılan ve hastalığı modifiye eden diÄŸer ilaçlar azatioprin, metotreksat, siklofosfamid. sulfasalazin ve benzerleri ile siklosporin’dir.

  • Klorokin ve hidroksiklorokin

  • Altın bileÅŸikleri

  • Penisilamin



Klorokin ve hidroksiklorokin:

  • Klorokin ve hidroksiklorokin:

  • 4-Aminokinolin türevi antimalaryal ilaçlar olan klorokin fosfat ve hidroksiklorokin sülfat romatoid artrit ve lupus eritematozus tedavisinde kısıtlı olarak kullanılırlar.

  • Bu hastalıklarda ilk ilaç olarak deÄŸil, aspirin ve diÄŸer klasik antiinflamatuvar analjezik ilaçlara yeterince cevap alınamayan hastalarda yedek ilaç olarak kullanılırlar.

  • Tedavi genellikle 3-6 aydan sonra ancak belirgin hale gelir.

  • Doza bağımlı, gözle ilgili bozukluklar ve nöropsikiyatrik bozukluklar en önemli yan tesirlerini ve sakıncalarını oluÅŸturur.

  • En önemli oküler toksik etki, korneada mikrodepozitler oluÅŸmasıdır

  • Retinopati daha ciddi bir yan tesirdir, çünkü görme kaybına neden olabilir; ancak total doza bağımlıdır ve nadir görülür.

  • Tedavinin baÅŸlangıcında ve sonra 3-6 ayda bir oftalmoskopik izleme yapılmalıdır.



Altın bileşikleri:

  • Altın bileÅŸikleri:

  • EriÅŸkin, juvenil ve psöriyazis tipi aktif romatoid artritlerde klasik antiinflamatuvar ilaç tedavisine yeterli cevap vermeyen olgularda organik altın bileÅŸikleri kullanılır.

  • Toksik etkileri tedavinin baÅŸlangıcı dahil herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir; yan tesir insidensi %50 dolayındadır ve bazen tedaviyi kestirecek kadar ciddi olabilir.

  • Altın bileÅŸiklerinin terapötik etkinliÄŸi immunosûpresyon yapmalarına baÄŸlıdır.

  • Altın tedavisi sırasında en sık görülen yan tesirler dermatit ve mukoza iltihaplarıdır



Penisilamin:

  • Penisilamin:

  • Wilson hastalığı ve ağır metal zehirlenmelerine karşı kullanılmak üzere çıkarılmış sülfidrilli bir ÅŸelatördür.

  • Ä°nflamatuvar nitelikli hastalıklardan sadece romatoid artritin bazı tiplerine karşı etkili bulunmuÅŸtur.

  • Etki mekanizması T-lenfositlerini inhibe ederek immünosüpresyon yapmasına dayanır. Antikor sentezini inhibe eder ve immün komplekslerin klerensini artırır.

  • Toksisitesinin fazlalığı, ilacın terapötik etkisine karşı duyarlığın bireyler arasında fazla deÄŸiÅŸkenlik göstermesi ve uygun cevap veren olgularda düzelmenin birkaç aylık bir uygulamadan sonra ortaya çıkması yönlerinden penisilamin, altın bileÅŸiklerine benzer.

  • En sık görülen yan tesirleri kaşıntı, cilt döküntüleri ve tat bozukluklarıdır. En ciddi olan fakat seyrek görülen kemik iliÄŸi depresyonu, nefrotik sendrom ve diÄŸer böbrek bozuklukları ve otoimmün sendromlardır.



GUT TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLAR

  • Gut, ürik asid metabolizmasının bozukluÄŸu sonucu oluÅŸan hiperürisemi hali ve akut artrit nöbetleri ile kendini gösteren kronik bir hastalıktır.

  • Zamanla eklemlerde ve böbreklerde sodyum ürat birikintileri ürat taşı oluÅŸumuna neden olabilir.

  • Gut tedavisinde kullanılan ilaçlar (kolÅŸisin hariç) ya vücutta ürik asidin oluÅŸumunu azaltarak (allopurinol) veya böbreklerden itrahını artırarak (ürikozÃ

    Dostları ilə paylaş:





VerilÉ™nlÉ™r bazası müəlliflik hüququ ilÉ™ müdafiÉ™ olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana sÉ™hifÉ™


yükləyin