95 Güney Kafkasya Mil Bozkırlarında Neolitik Çağ: Renkli Bir Mozaik - Barbara Helwing ve Tevekkül Aliyev neyindeki Mil Bozkırları ise ne kuzeydeki Şomutepe-Şulaveri ne de güneydeki Arataşen modeli-
ne uymakta, bu da resmi daha da karmaşıklaştırmaktadır. Mil Bozkırları Neolitiği, yaklaşık MÖ
5800’den 5300’e dek sürmüş, özgün bir Neolitik gelişme çizgisini temsil eder.
Mil Bozkırları: Neolitik Bir Coğrafya Mil Bozkırlarında tarih öncesi yerleşimin tarihi, 2009 yılından 2015 yılına dek, Güney
Kafkasya Neolitiğine dair karşılaştırmalı bir perspektif oluşturmayı amaçlayan daha kapsamlı bir
araştırma projesi çerçevesinde bir Azerbaycan-Almanya ortak kazı ekibince incelenmiştir. Kura
ve Aras nehirlerinin oluşturduğu üçgeni kaplayan Mil Bozkırları, önceleri Küçük Kafkasların
doğu eteklerinden Kura Nehri kıyısındaki ormanlara dek uzanmaktaydı. Bozkırın nehre paralel
sulama kanallarıyla tarıma açılmış doğu kısmındaki arkeolojik bulguların yok olduğu varsayıl-
malıdır, batı kesiminde ise bir pelin (artemisia) bozkırı korunmuştur (ancak burası da aynı şekilde
endüstriyel tarımın tehdidi altındadır). MÖ 6. binyılda bölge, seyrek çalıların yer aldığı savana
benzeri açık topraklarla aralarına serpiştirilmiş küçük vadiler ve vadi tabanlarındaki taşkın bölge-
lerinde bulunan mevsimlik sulak arazilerden oluşuyordu. Küçük Kafkaslardan inerek ovaya de-
rinlemesine nüfuz eden, doğu-batı yönlü bir dizi akarsuyun oluşturduğu bu kadim vadilerde çok
sayıda Neolitik yerleşmenin toplu olarak bulunduğu, Kura Projesi kapsamında Andrea Ricci’nin
yönetiminde yürütülen yüzey araştırmasında ortaya konmuştur.
19 Mil Bozkırlarında tarih öncesi yerleşim, ilk kez Alexander Iessen yönetimindeki Azer-
baycan Arkeolojik Kazı Ekibi tarafından gözlemlenmiştir.
20 Buluntular, boyalı çanak çömlekten
ötürü “Eneolitik” olarak sınıflandırılmış ve sonrasında Orta Güney Kafkasya Şulaveri-Şomutepe
Neolitiğinden ileri tarihlenen, bölgeye özgü, ayrı bir grup olarak tanımlanmıştır.
21 Bugün bunların
çağdaş olduklarını ve boyalı malzemenin varlığının kronoloji farkını değil, özgün bir biçimsel ge-
leneği ifade ettiğini bilmekteyiz. Ayrıca Mil Bozkırları Neolitiğinin homojenlikten uzak olduğunu
ve birbirine yakın yörelerde farklı mimari geleneklerle çanak çömlek üsluplarının görüldüğünü
de öğrenmiş bulunuyoruz.