bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə103/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   114
vocabularyy




i.; kağıt , duvar kağıdı, gazete, rapor , yazılı ödev     f.;üzerine kağıt kaplamak, duvar kağıdıyla kaplamak

He wrote his name on a piece of paper. (Bir parça kağıdın üzerine ismini yazdı.)



















1878) parent; (isim, fiil,sıfat)










i.; anne- baba, veli   f.; ebeveynlik etmek   s; temel, esas

He is not living with his parents anymore. (Artık anne babasıyla yaşamıyor.)



















1879) park; (isim, fiil)










i.; park, mesire   f.; park etmek










You can’t park your car here. (Arabanızı buraya park edemezsiniz.)



















1880) parking; (isim)










park etme, park













I finally found  a parking space. (Sonunda bir park alanı buldum.)



















1881) part; (isim, fiil)










i.; kısım, parça, bölüm, taraf, görev   f.; kısımlara ayırmak, parçalamak

We have done the difficult part of the work. (işin zor kısmını bitirdik.)



















1882) participant; (isim)










katılımcı, iştirakçı













All the participants gathered in the main hall. (Bütün katılımcılar ana salonda toplandı.)



















1883) participate; (fiil)










katılmak, ortak olmak, iştirak etmek







We encourage students to participate in the social clubs. (Öğrencileri sosyal klüplere katılmaya teşvik ediyoruz.)



















1884) participation; (isim)










katılım, ortaklık, iştirak














































1885) particular; (sıfat, isim)










s., belirli, belli, özel, şahsi, özgü   i.; özellik, madde




Is there a particular type of book you enjoy? (Sevdiğin belirli bir kitap türü var mı?)



















1886) particularly; (zarf)










özellikle
















I enjoyed the movie, particularly the second half. (Filmi beğendim, özellikle de ikinci yarısını.)



















1887) partly; (zarf)













kısmen, yer yer, bir ölçüde










She was only partly responsible for the accident. (O, kazadan kısmen soumluydu.)



















1888) partner; (isim)










ortak, partner, paydaş, eş, hayat arkadaşı







How did you meet your partner? (Eşinle nasıl tanıştın?)



















1889) partnership; (isim)










ortaklık
















We are making new agreements to strengthen our partnership. (Ortaklığımızı güçlendirmek için yeni anlaşmalar yapıyoruz)



















1890) party; (isim, fiil)










i.; parti, alem, eğlence, taraf, şahıs, cemiyet, kurum   f.; parti yaparak kutlamak

Did you go to her birthday party? (Onun doğum günü partisine gittin mi?)



















1891) pass; (fiil, isim)










f.; geçmek, geçirmek, vermek, pas vermek (sporda) , geçip gitmek, devretmek   i.; geçiş, geçit, paso, pasaport

The road was so narrow that cars were unable to pass. (Yol öyle dardı ki arabalar geçemedi.)



















1892) passage; (isim)










pasaj, geçit, geçiş, kanal










Our office is just along the passage. (Ofisimiz pasajın içinde.)

1893) passenger; (isim)










yolcu, gezgin













The train was full of passengers. (Tren yolcu doluydu.)



















1894) passion; (isim)










tutku, hırs, ihtiras













He has a passion for painting. (Resim yapmaya tutkusu var.)



















1895) past; (sıfat, isim)










s.; geçmiş, geçen, geçenki, önceki     i.; mazi, geçmiş zaman

I haven’t seen him in the past few weeks. (Onu geçen birkaç haftadır görmedim.)



















1896) patch; (isim, fiil)










i.; yama, onarma, arsa, arazi parçası    f.; yamamak




They are growing vegetables in this patch. (Bu arsada sebze yetiştiriyorlar.)











Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin