bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə95/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   91   92   93   94   95   96   97   98   ...   114
vocabularyy


görüşmek, müzakere yapmak










The government refused to negotiate with terrorists. (Hükümet, teroristlerle müzakere yapmayı reddetti.)





































1738) negotiation; (isim)










müzakere, uzlaşma













The negotiations with the company are continuing. (Şirketle müzakareler devam ediyor.)



















1739) neighbor; (isim)










komşu
















Our neighbors are very noisy. (Komşularımız çok gürültücü.)



















1740) neighborhood; (isim)










mahalle, semt, komşuluk










We grew up in the same neighborhood. (Biz aynı mahallede büyüdük.)



















1741) neither; (sıfat, zamir, bağlaç)







s.; hiçbir   zm.; hiçbiri, ne bu ne öteki   bağ.; gerekse

Which do you like? Neither. (Hangisini beğendin?  Hiçbiri.)



















1742) nerve; (isim)













sinir, asap













I need something to calm my nerves. (Sinirlerimi yatıştıracak bir şey lazım.)



















1743) nervous; (sıfat)










sinirli, gergin, tedirgin










I felt really nervous before the exam. (Sınavdan önce gerçekten çok gergindim.)



















1744) net; (isim, sıfat)










i.; ağ, şebeke   s.; net, kesin










The net profit of this year is around 2 millions. (Bu yıl net kar 2 milyon civarında.)



















1745) network;(isim)










ağ, şebeke













The railway network in Turkey are being extended. (Türkiye’deki demiryolu ağları genişletiliyor.)



















1746) never;  (zarf)













hiç, asla, hiçbir zaman










She never eats meat, she is a vegetarian. (Asla et yemez, o vejeteryan.)



















1747) nevertheless; (zarf, bağlaç)







zf.; yine de, buna karşın   bağ.;ancak







I failed. Nevertheless, I tried. (Başarısız oldum. Yine denedim.)



















1748) new; (sıfat)













yeni, taze













I bought a new computer last week. (Geçen hafta yeni bilgisayar aldım.)



















1749) newly; (zarf)













yeni, yakın zamanlarda,geçenlerde







 Newly married couple is waiting a baby. (Yeni evli çift bebek bekliyor.)



















1750) news; (isim)













haber, haberler













Have you seen the news about upcoming elections? (Gelecek seçimler hakkındaki haberi izledin mi?



















1751) newspaper; (isim)










gazete
















She likes reading newspaper while she is having a breakfast. (Kahvaltı yaparken gazete okumayı sever.)



















1752) next; (edat, sıfat, zarf)










ed.; sonraki, yanında    s.; bitişik,sonraki, en yakın, ertese, gelecek, önümüzdeki   zf.; ondan sonra

Your turn, answer the next question. (Sıra sende, sonraki soruyu sen cevapla.)



















1753) nice; (sıfat)













sevimli, hoş, iyi, güzel










Her attitudes towards me were nice. (Bana karşı davranışları hoştu.)



















1754) night; (sıfat, isim)










s.; gece  i.; gece













I played video games all night long. (Tüm gece video oyunları oynadım.



















1753) nine; (isim)













dokuz







Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   91   92   93   94   95   96   97   98   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin