Çizgili Pijamalı Çocuk



Yüklə 0,52 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə11/23
tarix31.07.2022
ölçüsü0,52 Mb.
#62950
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   23
John Boyne - Çizgili Pijamalı Çocuk

Bölüm 11
Fury
 
Birkaç ay önce -baba yeni üniformayı giymeden, herkes ona Kumandan demeye başlamadan,
Bruno eve gelip Maria’yı eşyalarını toplarken bulmadan önce- babası eve büyük bir heyecan içinde
gelmişti. Bu heyecanlı davranış ona kesinlikle uymuyordu. Anne, Bruno ve Gretel’ in oturup kitap
okudukları oturma odasına gelmiş, “Perşembe akşamı,” diye haber vermişti, “eğer perşembe akşamı
için planlarımız varsa iptal etmemiz gerek.” “Sen istersen planlarını değiştirebilirsin,” demişti anne,
“ama ben tiyatroya gitmek için düzenlemeler yaptım...” “Fury’nin benimle konuşmak istediği şeyler
var,” diyerek sözünü kesmişti baba. Kimse yapamasa da onun, annenin sözünü kesme hakkı vardı.
“Bugün öğleden sonra bir telefon aldım. Sadece perşembe akşamı gelebilirmiş ve kendini yemeğe
davet etti.”
Annenin gözleri fal taşı gibi açılmış, ağzı O şeklini almıştı. Bruno ona bakmış ve merak etmişti,
acaba kendisi de bir şeye şaşırdığında böyle mi görünüyordu?
“Ciddi olamazsın!” demişti anne, rengi biraz atarak. “Buraya mı geliyor? Bizim evimize mi?”
Baba başını sallamış, “Saat yedide,” demişti. “Yemek için özel bir şey düşünsek iyi olur.”
“Hay Allah,” demişti anne, yapması gereken her şeyi düşünürken gözlerini yuvalarında ileri geri
çevirdi.
“Fürü kim?” diye sormuştu Bruno.
“Yanlış telaffuz ediyorsun,” demişti babası, onun için doğrusunu söyleyerek.
“Füry...” Bruno bu kez düzgün söylemeye çalıştı; ama yine başaramamıştı.
“Hayır,” demişti baba, “o... neyse, boş ver!”
“İyi de kim o?” diye tekrar sormuştu Bruno.
Baba şaşkınlıkla ona bakmıştı. “Fury’nin kim olduğunu çok iyi biliyorsun,” demişti.
“Bilmiyorum,” demişti Bruno.
“Bu ülkeyi yönetiyor, salak! Hiç gazete okumuyor musun?” demişti Gretel, ablaların genelde
yaptığı gibi hava atarak. İşte onu umutsuz vaka yapan bu tür şeylerdi.
“Kardeşine salak deme lütfen,” demişti anne.
“Aptal diyebilir miyim?”


“Söylememeni tercih ederim.”
Gretel, hayal kırıklığına uğramıştı, ama yine de Bruno’ya dil çıkarmıştı.
“Yalnız mı geliyor?” diye sormuştu anne.
“Sormayı unuttum,” demişti baba, “ama sanırım onu yanında getirecektir.”
“Tanrım!..” demişti anne, tekrar ayağa kalkıp perşembeden önce ayarlaması gereken şeyleri
kafasında hesaplayarak. Sadece iki gece kalmıştı.
Evin tepeden tırnağa temizlenmesi gerekiyordu; pencereler silinmeli, yemek masası verniklenip
cilalanmalı, yiyecekler sipariş edilmeli, hizmetçi ve uşağın üniformaları yıkanıp ütülenmeli, çanak
çömlek ve bardaklar pırıl pırıl parlayana kadar ovulmalıydı.
Liste her geçen saniye uzadıkça uzuyor gibi görünse de anne her şeyi zamanında bitirmeyi
becermişti; yine de bazıları biraz daha yardımcı olsa gecenin daha başarılı olacağını tekrarlayarak
söylenip duruyordu.
Fury’nin
gelmesine bir saat kala Bruno ve Gretel aşağıya çağrılmışlardı. Babalarının çalışma
odasına, ender davetlerden birini almışlardı. Gretel, beyaz bir elbise ve dize kadar çorap giymişti.
Saçları şarap açacağının ucu gibi kıvır kıvırdı. Bruno koyu kahverengi şort, beyaz bir gömlek giymiş,
koyu kahverengi kravat takmıştı. Bu olayın şerefine ona yeni ayakkabılar alınmıştı. Ayaklarım sıkıyor
olsa da, yürümesini zorlaştırsa da onlarla gurur duyuyordu. Yine de bütün bu hazırlıklar ve güzel
kıyafetler ona aşırı geliyordu, çünkü Bruno ve Gretel yemeğe davetli bile değildiler. Yemeklerini bir
saat önce yemişlerdi.
“Şimdi çocuklar,” demişti baba, masasının arkasında oturmuş, gözlerini karşısında duran
oğlundan kızına ve tekrar diğerine çevirerek, “önümüzde çok önemli bir akşam var, biliyorsunuz,
değil mi?” Başlarıyla onaylamışlardı. “Ve bu akşamın iyi geçmesi, kariyerim için çok önemli.”
Tekrar başlarıyla onaylamışlardı.
“Başlamadan önce konulması gereken temel kurallar var.”
Babası temel kurallara inanırdı. Evde ne zaman özel veya önemli bir olay olsa, daha çok kural
yaratılırdı. “Birinci kural,” demişti baba, “Fury geldiğinde koridorda sessizce durup onu selamlamayı
bekleyeceksiniz. O sizinle konuşana kadar konuşmayacaksınız ve net bir sesle cevap vereceksiniz, her
sözcüğü doğru kullanarak. Anlaşıldı mı?”
“Evet baba,” diye mırıldanmıştı Bruno.
“İşle bu kesinlikle istemediğimiz tarzda bir şey,” demişti baba, mırıldanmayı kastederek. “Ağzını
açıp bir yetişkin gibi konuş. Son isteyeceğimiz şey ikinizin de çocuk gibi davranması. Eğer Fury sizi
görmezden gelirse o zaman siz de bir şey söylemeyeceksiniz, ama böylesine büyük bir liderin hak
ettiği saygıyı ve nezaketi göstererek ileriye bakacaksınız.”
“Elbette baba,” demişti Gretel, çok net bir sesle.
“Anneniz ve ben, Fury ile yemekteyken odalarınızda kalacak ve sessiz olacaksınız. Etrafta


koşturmak, tırabzanlardan kaymak yok,” bunu söylerken açık bir şekilde Bruno’ya baktı, “ve bizi
rahatsız etmek yok. Bu anlaşıldı mı? Kargaşa yaratmanızı istemiyorum.”
Bruno ve Gretel başlarını sallamışlar ve baba bu toplantının bitliğini göstermek için ayağa kalkıp,
“Öyleyse temel kurallar oluşturuldu,” demişti.
Kırk beş dakika sonra kapının zili çalmış ve evde bir heyecan fırtınası patlamıştı. Bruno ve Gretel
yan yana, merdivenin başındaki yerlerini almışlar ve anneleri, ellerini heyecanla ovuşturarak
yanlarında durmuştu. Babası onlara çabucak bir göz atıp gördüklerinden memnun kalmış gibi başını
sallamış ve sonra kapıyı açmıştı.
Dışarıda iki kişi vardı: Oldukça küçük bir adam ve daha uzun boylu bir kadın.
Baba onları selamlayıp içeri davet etmişti. Maria başını her zamankinden bile daha çok öne
eğerek paltolarını almıştı. Tanışma faslı başlamıştı. Önce anne ile konuşmuşlardı. Bu, Bruno’ya,
konuklara bakıp bütün bu ilgiyi hak edip etmediklerine karar verme fırsatı sağlamıştı.
Fury, babadan çok daha kısaydı ve Bruno’ya göre onun kadar güçlü de değildi. Saçları koyu
renkli ve oldukça kısa kesilmişti. Minicik bir bıyığı vardı, o kadar küçüktü ki Bruno, bu zahmete ne
gerek vardı, diye merak etti. Belki de tıraş olurken orayı kesmeyi unutmuştu. Ama yanında duran
kadın kesinlikle hayatında gördüğü en güzel kadındı. Sarı saçları ve çok kırmızı dudakları vardı.
Fury, anneyle konuşurken o dönüp Bruno’ya bakmış ve gülümsemişti; bu, Bruno’nun utançtan
kızarmasına neden olmuştu.
“Bunlar çocuklarım, Fury,” demişti baba, Bruno ve Gretel bir adım öne çıkarlarken. “Gretel ve
Bruno.” “Hangisi, hangisi?” demişti Fury. Bu, Bruno dışında herkesi güldürmüştü. Ona göre kimin
kim olduğu çok açıktı ve şakaya vuracak bir yanı yoktu.
Fury, elini uzatıp onlarınkini sıkmış, Gretel dikkatli ve çalışılmış bir reverans yapmıştı.
Başaramayıp neredeyse düşecek olması Bruno’yu çok keyiflendirmişti.
“Ne sevimli çocuklar,” demişti güzel sarışın kadın, “kaç yaşında olduklarını sorabilir miyim?”
“Ben on iki yaşındayım, ama o sadece dokuz,” demişti Gretel, kardeşine küçümseyerek bakarken,
“ve Fransızca da konuşabiliyorum,” diye eklemişti. Bu çok da doğru değildi, okulda sadece birkaç
cümle öğrenmişti.
“Evet, ama bunu neden isteyesin ki?” diye sormuştu Fury. Bu defa kimse gülmemiş, bunun yerine
ağırlıklarını bir ayaktan diğerine vererek huzursuzca kımıldanmışlardı. Gretel, bir cevap isteyip
istemediğini anlamak ister gibi ona bakmıştı.
Konu çabucak halledilmiş ve Bruno’nun gördüğü en kaba konuk olan Fury başka tek bir laf
etmeden arkasını dönüp doğruca yemek odasına yürümüş, masanın başına, babanın yerine geçip
oturmuştu. Anne ve baba telaşlı bir şekilde onu izlemiş ve anne, Lars’a talimat verip çorbayı
ısıtmasını söylemişti.
“Ben de Fransızca konuşabiliyorum,” demişti güzel sarışın kadın, eğilip iki çocuğa gülümseyerek.
Fury’den anne ve baba kadar korkmuş görünmüyordu. “Fransızca çok güzel bir dil ve öğrenmekle
akıllılık ediyorsun.” “Eva!” diye bağırmıştı Fury diğer odadan, sanki yavru bir köpeğe yaparmış gibi


parmaklarını şıklatarak. Kadın gözlerini devirip yavaşça kalkmış ve dönmüştü.
“Ayakkabılarını sevdim Bruno, ama sana biraz küçük gibiler,” diye ekleyip gülümsemişti. “Çok
sıkıyorlarsa ayağın yara olmadan annene söylemelisin.”
“Biraz
sıkıyorlar,” diye itiraf etmişti Bruno. “Genelde saçlarımı lüle yapmam,” demişti Gretel,
kardeşinin gördüğü ilgiyi kıskanarak.
“Ama neden?” diye sormuştu kadın. “Böyle çok güzel olmuş.”
“Eva!” diye kükremişti Fury ikinci kez ve kadın onlardan uzaklaşmaya başlamıştı.
“ikinizle de tanışmak harikaydı,” demiş, sonra yemek odasına gidip Fury’nin sol tarafına
oturmuştu. Gretel merdivene doğru yürümüş, ama Bruno yerinde çakılı kalmıştı. Tekrar göz göze
gelene kadar sarışın kadına bakmıştı. Kadın ona el sallamıştı. Sonra baba, kapıyı kapatırken başı ile
işaret etmişti. Bruno bunun, gürültü yapmadan ve özellikle tırabzanlardan kaymadan odasına gitme
zamanı olduğunu anlamıştı.
Fury ve Eva en fazla iki saat kalmışlardı ve onlara veda etmek için ne Gretel ne de Bruno aşağıya
davet edilmişti. Bruno, yatak odası penceresinden onların gidişini izlemişti. Arabayı bir şoförün
kullanması Bruno’yu etkilemişti. Ama Fury, kadın arkadaşına kapıyı açmamıştı. Arabaya binip gazete
okumaya başlamıştı. Kadın, annesiyle bir kez daha vedalaşıp harika yemek için teşekkür etmişti.
Ne berbat bir adam, diye düşünmüştü Bruno.
O gece Bruno, anne ve babanın konuşmalarını parça parça duymuştu. Bazı sözcükler veya sözler
anahtar deliğinden, babanın çalışma odası kapısının altından sızıp merdiven boşluğundan Bruno’nun
yalak odasına çıkıyor, kapısının altından içeri süzülüyordu. Sesleri alışılmamış şekilde yüksekti.
Bruno sadece birazını anlayabiliyordu.
“... Berlin’den ayrılmak. Ve öyle bir yer için...” diyordu anne.
“... seçme hakkımız yok, tabii devam etmek istiyorsak...” dedi baba.
“... sanki dünyadaki en doğal şeymiş gibi, ama değil, kesinlikle değil...” dedi anne.
“... ya beni götürüp ... gibi davranırlarsa ne olacak... “ dedi baba.
“... öyle bir yerde yetişmelerini düşünebiliyor musun...” dedi anne.
“... tartışma bitmiştir, bu konuda tek bir sözcük daha duymak istemiyorum...” dedi baba.
Konuşma bilmiş olmalıydı, çünkü anne, babanın çalışma odasından ayrılmıştı. Bruno uykuya
dalmıştı. Birkaç gün sonra okuldan eve geldiğinde Maria’yı yatak odasında, bütün eşyalarını çıkarıp
dört tahta sandığa yerleştirirken bulmuştu. Arkaya gizlediklerini bile alıyordu ki onlar ona aitti ve
kimseyi ilgilendirmezdi. Ve hikâye böyle başlamıştı.



Yüklə 0,52 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin