Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə34/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   100
Arab Azer1

hicâben mestûren

: hicab-ı mesture, gizli perde

hıcâbin

: bir perde: perde, örtü

hicâbun

: bir perde

hicâreten

: taş: taşlar

hıcâreten min siccîlin

: siccîlden (öldürücü) taşlar

hıcâreten min siccîlin

: siccîlden (öldürücü) taşlar

hiccu el beyti

: beyt' in hac edilmesi

hiccu el beyti

: beyt' in hac edilmesi

hıcecin

: seneler

hicran

: yasak, haram

hicrin

: akıl

hıdâdin

: kırıcı, keskin

hîfeten

: bir korku

hîfeti-kum

: sizin korkmanız, çekinmeniz

hıftu

: korktum

hıftu-kum

: sizden korktum

hıftum

: siz korktunuz

hıfzu-humâ

: onları (o ikisini) koruma, muhafaza etme 33 - ve huve

hikmetun

: bir hikmettir

hilâfe-ke

: senden sonra, senin arkandan

hilâfe-ke

: senden sonra, senin arkandan

hılâle ed diyâri

: evlerin arası

hılâle-hâ

: onun arasından

hılâle-humâ

: ikisinin arasından

hilâlun

: dostluk, arkadaşlık

hîleten

: çare

hılfeten

: karşılıklı ardarda, birbirini takip eden

hillun

: helâl: mukim, oturan, ikâmet eden, bulunan

hilyeten

: süs eşyası (inci)

hılyetin

: süs eşyası

him

: onlar, onları

hımlen

: yük olarak, yüklenilen şey

hımlu beîrin

: bir deve yükü

hîne

: bir süre, zaman: o vakit, esnasında, anında

hînin

: belirli vakit, süre

hînin

: zaman, vakit

hisâbe-hu

: onun hesabını

hisâbin

: hesap

hısâbu-hu

: onun hesabı

hisâbu-hum

: onların hesabı, hesap vermesi, hesaba çekilmesi

hisânun

: güzel olanlar, güzeller, güzel kadınlar

hitâben

: hitap

hitâmu-hu

: onun sonu

hitbeti

: evlenme teklif etmek

hıt'en

: bilerek yapılan (kasdî işlenen) suç

hıttatun

: hıtta, günahların bağışlanmasını

hıvelen

: ayrılmak

hiye

: o (kadın)

hiye inne

: muhakkak ki bu

hizbe

: hizip, grup, fırka, taraftar

hızbehu

: hizib, grup, taraftar

hızbin

: grup

hızbin

: hizip, grup

hizbu

: hizip, grup, fırka, taraftar

hızra-hum

: kendilerini koruma tedbirleri

hızra-kum

: silahlarınız (muhimmatınız, techizatınız)

hızyun

: rezillik

hubben

: severek, sevgiyle

hubbillâhi (hubbi allâhi)

: Allah'ın sevgisi

hubbu

: sevgi, muhabbet

hûben

: günah

hubren

: haberdar edilerek

hubzen

: ekmek

huccete-hum

: onların hüccetleri, delilleri, iddiaları

huccetun

: hüccet, delil, savunma bahanesi

hudâ allâhi

: Allah'ın hidayetidir (Allah'ın Kendisine ulaştırmasıdır)

hudâ-hâ

: onun hidayeti

hudâ-hum

: onların hidayete ermesi

hudâllâhi (hudâ allâhi)

: Allah'ın hidayeti, Allah'a ulaşmak

hudâye

: hidayetim, hidayetçim

huddimet

: yıkıldı, harap oldu

huden

: hidayete erdirici (olarak) 8 - li en nâsi

huden

: hidayete erdiren, hidayete vesile olan, hidayete erdirici olarak

hûden

: yahudi

hûden

: Hud

hudrin

: yeşil, koyu yeşil

hudûda allâhi

: Allah'ın hudutları, sınırları

hudûde-hu

: onun hududu, sınırları

hudûdu

: hudut, hadler, sınırlar (yasaklar)

hudûdu allâhi

: Allah'ın hudutları, sınırları

hûdun

: Hud

hufretin

: bir çukur

hufretin

: bir çukur

hukmen

: hüküm (hakimiyet, hüküm sahibi olma yetkisi, hikmet)

hukmi-hi

: onun hükmü

hukmu allâhi

: Allah'ın hükmü

hukmu-hu

: onun hükmü

hukuben

: seneler, senelerce, uzun zaman

hulefâe

: halifeler

hulika

: yaratıldı

hulika el insânu

: insan yaratıldı

hulikat

: yaratılmış

hulikû

: yaratıldılar

hulume

: erginlik çağı, bulûğ çağı

hum

: onlar, onlara, onların

hum ed dâllûne

: onlar dalâlette olanlardır

hum ed dâllûne

: onlar dalâlette olanlardır

hum el fâsikûne

: onlar fâsıklar, fıska düşenler

hum el gâfilûne

: onlar gâfil olanlardır

hum el hâsirûne

: onlar hüsranda olanlardır

hum el kâzibûne

: onlar yalancılardır

hum el muflihûne

: onlar, kurtuluşa, felâha erenler

hum ez zâlimûne

: onlar zalimlerdir

hum fî-hâ

: onlar orada, onun içinde

hum kâfirûne

: onlar inkâr edenler, kâfirler

hum li el kufri

: onlar, küfre, küfür için

hum min-hâ

: onlar ondan

hum yestebşirûne

: onlar neşelenip sevinirler

hum yûkınûne

: onlar yakîn (sahibi) olarak inanırlar

hum(u)

: onlara, kendilerine

hum-(u)

: onlar

hum(u) el muttekûne

: onlar muttakiler, takva sahipleri

hum(u) es sâdikûne

: onlar sadık olanlar, sadıklar

hum(u) ez zâlimûne

: onlar zalimler, haksızlık edenler

humezetin

: arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme

hummile

: yüklendi, yükletildi

hummil-nâ

: bize yüklendi

hummiltum

: size yüklendi, size yükletildi

hummilû

: yüklendi (yüklenildi)

humul hâlidûne

: halidin, ebedî, ölümsüz

hunâlike

: orada, işte orada

hunefâe

: hanifler

hunne

: onlar (kadınlar)

hurrime

: haram kılındı

hurrimet

: haram kılındı

hurumâti allâhi

: Allah'ın haramları

hûrun

: huriler

husbânen

: yıldırımlar, semadan inen felâketler

husbânin

: hesaplar

huşire

: haşrolundu

huşiret

: haşrolundu, toplandı

husne meâbin

: sığınakların en güzeli

husnen

: güzellikle, iyilikle, güzel davranışla

husnu

: güzel, en güzel

husnu es sevâbi

: sevabın, mükâfatların en güzeli

husnu-hunne

: onların güzelliği

husrânen

: hüsranla

husrânen

: hüsranla

husrin

: hüsran

huşşean

: korkarak, dehşete düşerek

huşûan

: huşû

huşubun

: kütükler

husûnu-hum

: onların kaleleri

hutâmen

: kuru ot, çer çöp

hutâmen

: ot kırıntısı, kuru ot

hutâmen

: çer çöp, kırpıntı

hûte-humâ

: ikisinin balığı

hutuvâti

: adımlar, ayak izleri

hutuvâti eş şeytâni

: şeytanın adımları

huvallahu (huve allahu)

: o Allah ki

huvârun

: böğüren

huve

: o: erkek çocuklar: bizim için, bize

huve ellezî

: o ki, o ...dır

huve es semîu

: o en iyi işitendir

huve es semîu el basîru

: o en iyi işitendir, en iyi görendir

huve hayrun

: o hayırlı, o daha hayırlı

huvellezî (huve ellezî)

: o ki

huyyîtum

: selâmlandınız

huz

: al, tut

huz-hâ

: onu al

huzû

: alın, sarılın, kendinize maledin

huzû-hu

: onu tutun: onu alın

huzû-hum

: onları alın, yakalayın

huzuven

: eğlence, alay konusu

ibâdallâhi (ibâde allâhi)

: Allah'ın kulları

ibâde allâhi

: Allah'ın kulları

ibâde-hu

: onun kulları, kullarına

ibâde-ke

: senin kulların

ibâden

: kul: kullar

ibâde-nâ

: kullarımız

ibâdi

: kullarım: benim kullarım

ıbâdi-hi

: onun kulları

ibâdi-ke

: senin kulların

ibâdi-nâ

: kullarımız

ıbâdıy

: benim kullarım

ibâdiye

: kullarım

ıbâdiye es sâlihûne

: salih kullarım

ibâdu

: kullar

ıbâdun

: kullar

ib'as

: beas et, görevli kıl

ıbleî

: yut

iblîse

: iblis (ümitsizliğe düşen, Allah'ın rah-

iblîsu

: iblis

ibne-hu

: oğluna

ibnû

: bina edin, inşa edin

ibnu meryeme

: Meryem'in oğlu

ibrâhîme

: Hz. İbrâhîm

ibrâhîme ve ishâka

: İbrâhîm ve İshak

ibrâhîmu

: Hz. İbrâhîm

ıbreten

: bir ibret, ders

ibtedeû-hâ

: onu ihdas ettiler

ibtegayte

: sen istedin

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin