ve lâ ba'su-kum
: ve sizin diriltilmeniz değil
|
ve lâ bi re'sî
|
: ve başımı yapma
|
ve lâ cidâle
|
: ve sürtüşmek, kavga etmek yoktur
|
ve lâ cunâhe
|
: ve günah yoktur
|
ve lâ darren
|
: ve zarar vermez
|
ve lâ dimâu-hâ (dem)
|
: ve kanları olmaz (kan)
|
ve lâ ebsâru-hum
|
: ve ne de görme hassası
|
ve lâ ef'idetu-hum
|
: ve ne de fuad hassası
|
ve lâ ekûlu
|
: ve ben demiyorum
|
ve lâ el muşrikîne
|
: ve müşrikler değil, olmaz
|
ve lâ emten
|
: yükseklik, alçaklık, iniş-çıkış
|
ve lâ en nasârâ
|
: ve hristiyanlar da değil, olmazlar
|
ve lâ ente
|
: ve sen yapma
|
ve lâ evlâdu-hum
|
: ve evlâtları ... olmaz
|
ve lâ evlâdu-kum
|
: ve sizin evlâtlarınız
|
ve lâ ezen
|
: ve eza etmeyerek
|
ve lâ fî el ardı
|
: ve arzda, yeryüzünde yoktur
|
ve lâ fî es semâi
|
: ve semâda, gökte
|
ve lâ fusûka
|
: ve fasıklık, günaha sapma yoktur
|
ve lâ garbiyyetin
|
: ve batıda olmayan (bulunmayan)
|
ve lâ harremnâ
|
: ve biz haram kılmayız
|
ve lâ havfun
|
: ve korku yoktur
|
ve lâ hayâten
|
: ve hayat veremez
|
ve lâ huden
|
: ve hidayete erdirici olmadan
|
ve lâ hulletun
|
: ve dostluk yoktur
|
ve lâ hum
|
: ve onlar değildir, olmazlar
|
ve lâ hum yahzenûne
|
: ve onlar mahzun olmazlar
|
ve lâ hum yunkazûne
|
: ve onlar kurtarılmazlar
|
ve lâ hum yunsarûne
|
: ve onlar yardım olunmazlar
|
ve lâ hum yunzarûne
|
: ve onlara nazar edilmez (yüzüne bakılmaz)
|
ve lâ hum yusta'tebûne
(a'tebe)
|
: ve rızanın oluşması için, onlardan özür (mazeret) beyan etmeleri istenmez
: (gönlünü aldı, razı etti)
|
ve lâ kerîmin
|
: ve rahatlatıcı değil
|
ve lâ kitâbin
|
: ve bir kitap olmadan
|
ve lâ kizzâben
|
: ve yalan olmaz, yoktur
|
ve lâ mâ
|
: ve şeylere değil
|
ve lâ mecnûnin
|
: ve mecnun değil
|
ve lâ memnûatin
|
: ve memnu olmayan, yasaklanmayan
|
ve lâ mevlûdun
|
: ve çocuk değildir
|
ve lâ muste'nisîne
|
: ve sohbet etmek istemeyin
|
ve lâ nasîrin
|
: ve yardımcı yoktur, olmaz
|
ve lâ nasrâniyyen
|
: ve hristiyan olmadı
|
ve lâ nebiyyin
|
: ve bir nebî, bir peygamber yoktur
|
ve lâ nef'an
|
: ve faydası yoktur
|
ve lâ nevmun
|
: ve uyku yoktur, olmaz
|
ve lâ nisâun
|
: ve kadınlar ..... olmasın, yapmasın
|
ve lâ nudîu
|
: ve zayi etmeyiz, kayba uğratmayız
|
ve lâ nukellifu
|
: ve mükellef tutmayız
|
ve lâ nus'elu
|
: ve biz sorulmayız, sorgulanmayız
|
ve lâ nuşrike
|
: ve şirk, ortak koşmayalım
|
ve lâ nuşûren
|
: ve yeniden diriltemez
|
ve lâ nutîu
|
: ve itaat etmeyiz
|
ve lâ sallâ
|
: ve namaz kılmadı
|
ve lâ şefâatun
|
: ve şefaat yoktur
|
ve lâ şefîin
|
: ve şefaatçi yoktur
|
ve lâ şehîdun
|
: ve şahitler olmasın
|
ve lâ ta'cel
|
: ve acele etme
|
ve lâ tadhâ (dahiye)
|
: ve (sıcaktan) yanmazsın (sıcakladı, yandı)
|
ve lâ ta'du (âde)
|
: ve döndürme, çevirme (döndü)
|
ve lâ tahlikû
|
: ve traş etmeyin
|
ve lâ tahnes
|
: ve yeminini bozma
|
ve lâ tahşâ
|
: ve endişelenme
|
ve lâ tahsebenne
|
: ve sakın zannetmeyin
|
ve lâ tahsebenne allâhe
|
: ve Allah'ı sanma, zannetme
|
ve lâ tahvîlen
|
: ve değiştirme olmaz
|
ve lâ tahzen
|
: ve üzülme, hüzünlenme, mahzun olma
|
ve lâ tahzene
|
: ve üzülmesin, mahzun olmasın
|
ve lâ tahzenî
|
: ve üzülme
|
ve lâ tahzenû
|
: ve mahzun olmayın, üzülmeyin
|
ve lâ takbelû
|
: ve kabul etmeyin
|
ve lâ takfu
(kafâ)
|
: ve ardına düşme
: (ardından yürüdü)
|
ve lâ takrabâ
|
: ve yaklaşmayın (ikiniz)
|
ve lâ takrabûhunne
|
: ve onlara yaklaşmayın
|
ve lâ takrabûhunne
|
: ve onlara yaklaşmayın
|
ve lâ takrebû
|
: ve yaklaşmayın
|
ve lâ takrebû-ni
|
: ve bana yaklaşmayın
|
ve lâ taktulû
|
: ve öldürmeyin
|
ve lâ ta'râ (arida)
|
: ve sen çıplak kalmazsın (çıplak oldu)
|
ve lâ ta'sev
|
: ve karışıklık, bozgunculuk yapmayın, fesat çıkarmayın
|
ve lâ ta'tedû
|
: ve aşırı gitmeyin, haddi aşmayın
|
ve lâ tatgav
|
: ve azgınlık (nankörlük) yapmayın
|
ve lâ tatgav
|
: ve azgınlık etmeyin
|
ve lâ ta'zimû
|
: ve azmetmeyin
|
ve lâ teberrecne
|
: ve (ziynetlerinizi, süslerinizi) açığa vurmayın
|
ve lâ tebgı
|
: ve isteme
|
ve lâ tebhasu
|
: ve eksiltmeyin, kısmayın
|
ve lâ tebhasû en nâse
|
: ve insanlara eksiltmeyin
|
ve lâ tebkûne
|
: ve siz ağlamıyorsunuz
|
ve lâ tebsut-hâ
|
: ve tutma, onu fazla harcama
|
ve lâ tec'al
|
: ve kılma, yapma
|
ve lâ tec'al
|
: ve kılma, edinme
|
ve lâ tec'alû
|
: ve kılmayın
|
ve lâ tec'alû
|
: ve kılmayın, yapmayın
|
ve lâ tec'alû
|
: ve kılmayın, yapmayın
|
ve lâ tecessesû
|
: ve tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini, hatalarını araştırmayın), merak etmeyin
|
ve lâ techer
|
: ve çok yükseltme, çok belli etme
|
ve lâ techerû
|
: ve cehren, bağırarak söylemeyin
|
ve lâ tedau
|
: ve koyamaz, doğuramaz
|
ve lâ tedurrûne-hu
|
: ve ona zarar veremezsiniz
|
ve lâ teferrekû
|
: ve ayrılmayın, fırkalara ayrılmayın
|
ve lâ tefrehû
|
: ve ferahlamayın, sevinmeyin, şımarmayın
|
ve lâ tehâddûne
|
: ve birbirinizi teşvik etmiyorsunuz
|
ve lâ tehaf
|
: ve korkma
|
ve lâ tehâfî
|
: ve korkma
|
ve lâ tehinû
|
: ve gevşemeyin, korkmayın
|
ve lâ tehuttu-hu
|
: ve onu yazmıyorsun
|
ve lâ te'huz-kum
|
: ve sizi almasın, tutmasın, mani olmasın
|
ve lâ tektumû
|
: ve gizlemeyin
|
ve lâ tektumû
|
: ve gizlemeyin
|
ve lâ tektumûne-hu
|
: ve onu gizlemeyeceksiniz
|
ve lâ teku
|
: ve olma
|
ve lâ tekûlenne
|
: ve deme muhakkak
|
ve lâ te'kulû
|
: ve yemeyin
|
ve lâ tekun
|
: ve sen olma
|
ve lâ tekûnenne
|
: Meryem oğlu İsa
|
ve lâ tekûnû
|
: ve olmayın
|
ve lâ tekûnû
|
: ve siz olmayın
|
ve lâ telbisû
|
: ve karıştırmayın, gizleyip örtmeyin
|
ve lâ telmizû
|
: ve ayıplamayın
|
ve lâ telvûne
|
: ve dönüp bakmıyordunuz
|
ve lâ temessû-hâ
|
: ve ona dokunmayın
|
ve lâ temnun
|
: ve iyilik yapma, lütufta bulunma
|
ve lâ temşi
|
: ve yürüme
|
ve lâ temuddenne
|
: ve sakın uzatma
|
ve lâ temûtunne (temûtu enne)
|
: ve sakın siz ölmeyin
|
ve lâ tenâbezû
|
: ve çağırmayın
|
ve lâ tenfeu
|
: ve fayda vermez
|
ve lâ tenfeu-hâ
|
: ve ona menfeat, fayda vermeyecek,
|
ve lâ tenher-humâ
|
: ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma
|
ve lâ teniyâ
|
: ve gevşek davranmayın, ihmal etmeyin
|
ve lâ tenkihû
|
: ve (kendinize) nikâhlamayın
|
ve lâ tenkudû
|
: ve siz bozmayın
|
ve lâ tenkusû
|
: ve eksiltmeyin
|
ve lâ tense
|
: ve unutma
|
ve lâ tensevu
|
: ve unutmayın
|
ve lâ terkenû
|
: ve meyletmeyin, eğilim göstermeyin, dayanmayın
|
ve lâ tes'emû
|
: ve usanmayın, üşenmeyin
|
ve lâ te'sîmen
|
: ve günaha girmek olmaz
|
ve lâ teskî
|
: ve sulamaz
|
ve lâ testakdimûne
|
: ve takdim edemezsiniz, öne alamazsınız
|
ve lâ testefti (fetva)
|
: ve soru sorma (açıklama isteme) (açıklama, hüküm verme, fetva verme)
|
ve lâ teşterû
|
: ve satmayın
|
ve lâ testevî
|
: ve eşit, müsavi değil
|
ve lâ teteferrekû
|
: ve ayrılığa düşmeyin, fırkalara ayrılmayın
|
ve lâ tetevellev
|
: ve yüz çevirmeyin, dönmeyin
|
ve lâ tettebi'
|
: ve uyma, tâbî olma
|
ve lâ tettebii
|
: ve tâbî olma
|
ve lâ tettebiû
|
: ve tâbî olmayın, uymayın
|
ve lâ tettebiû
|
: ve tâbî olmayın, uymayın
|
ve lâ tettehızû
|
: ve edinmeyin
|
ve lâ teyemmemû
|
: ve yönelmeyin, kalkışmayın
|
ve lâ te'yesû
|
: ve umut kesmeyin
|
ve lâ tezeru
|
: ve terketmez, bırakmaz
|
ve lâ tezerunne(tezeru-enne)
|
: ve sakın bırakmayın, terketmeyin
|
ve lâ tezidi
|
: ve artırma
|
ve lâ teziru
|
: ve yüklenmez, taşımaz
|
ve lâ tuazzib-hum
|
: ve onlara azap etme
|
ve lâ tubâşirû-hunne
|
: ve onlarla mübaşeret etmeyin, onlara
|
ve lâ tubâşirû-hunne
|
: ve onlarla mübaşeret etmeyin, onlara
|
ve lâ tubezzir
|
: ve savurma, israf etme
|
ve lâ tubtilû
|
: ve bâtıl etmeyin, iptal etmeyin
|
ve lâ tucâdilû
|
: ve mücâdele etmeyin
|
ve lâ tuczevne
|
: ve karşılık görmezsiniz, cezalandırılmazsınız
|
ve lâ tudârrû-hunne
|
: ve onlara zarar vermeyin
|
ve lâ tuhâfit
|
: ve gizleme
|
ve lâ tuhâtıb-nî
|
: ve bana hitap etme, hitapta bulunma
|
ve lâ tuhricûne
|
: ve çıkarmayın
|
ve lâ tuhricûne
|
: ve çıkarmayın
|
ve lâ tuhsirû
|
: ve eksiltmeyin
|
ve lâ tuhzi-nâ
|
: ve bizi rezil ve perişan etme
|
ve lâ tuhzi-nî
|
: ve beni utandırma, alçaltma, perişan etme, mahzun etme
|
ve lâ tukâtilû-hum
|
: ve onları katletmeyin, onlarla savaşmayın, onları öldürmeyin
|
ve lâ tukellimû-ni
|
: ve benimle konuşmayın, bana söylemeyin
|
ve lâ tukrihû
|
: ve zorlamayın
|
ve lâ tulkû
|
: ve atmayın
|
ve lâ tu'minû
|
: inanmayın, îmân etmeyin
|
ve lâ tumsikû-hunne
|
: ve onları tutmayın
|
ve lâ tunkihû
|
: ve (siz kadınlarınızı) nikâhlamayın
|
ve lâ tunkihû
|
: ve (siz kadınlarınızı) nikâhlamayın
|