FİZİk tedavi ve rehabiLİtasyon kliNİĞİ Şef: Dr. M. Hayri ÖZGÜzel postür analiZİnde symmetrigraf ile orthoröntgenogram sonuçlarinin değerlendiRİlmesi



Yüklə 3,18 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/5
tarix07.01.2017
ölçüsü3,18 Mb.
#4704
1   2   3   4   5

Omurgaya Binen Yükler    

Omurgaya binen yükler, başta vücut ağırlığı olmak üzere, kas aktivitesi, ligamentlerin pasif 

gerginliği ve yerçekimini de içeren dış kuvvetlerdir. Normal anatomik postürde hareket 

segmentinin maruz kaldığı yükün iki kaynağı vardır. Bunlardan biri hareket segmentinin 

üzerinde   kalan   vücut   kısımlarının   ağırlığına   bağlı   direkt   kompresif   yüktür.   İkincisi 

desteklenen   bu   kütlenin   ağırlık   merkezinin   omurganın   önünde   olmasına   bağlı   olarak 

hareket   segmentinde   meydana   gelen   büyük   bir   fleksiyon   momentidir.   Bu   moment 

ligamentlerin ve sırt kaslarının kuvvetleri ile dengelenir (9).

Lomber   disk   içi   basınç   ölçümü,   omurgaya   binen   yükün   indirekt   bir   göstergesi   olarak 

kullanılmıştır.   Gevşek   ayakta   dik   durma   pozisyonunda   in   vivo   disk   içi   basınç,   ölçüm 

seviyesinin üzerindeki gövde ağırlığı, hareket segmentine etkiyen kas aktiviteleri ve diskin 

intrensek basıncının sonucudur. 70 kg ağırlığında birisi için disk basıncına göre hesaplanan 

3. lomber disk yükü 70 kg’dır. Ölçüm seviyesinin üzerindeki vücut ağırlığı total ağırlığın 

yaklaşık   %60  ı   olduğuna   göre,   diske   binen   yük  gövde   ağırlığının  yaklaşık   iki   katıdır. 

Üçüncü   lomber   diskle   yapılan   çalışmalarda,   disk   üzerindeki   yükün   oturmakla   arttığı, 

ayaktayken azaldığı ve supin pozisyonda en az olduğu sonucuna varılmıştır. Oturan bir 

kişide bu yük 100–175 kg arasındayken, ayakta duran bir kişide 90–120 kg arasındadır (10, 

11, 12).


17

Omurgaya   binen   yükler,   rölatif   izometrik   gövde   dirençleri   kullanılarak   ölçülmeye 

çalışılmıştır.   Bu   çalışmalar   sonucunda   omurgaya   binen   kompresif   yükün   gövdenin 

ekstansiyonu sırasında en yüksek (225  kg) olduğu görülmüştür. Sağlıklı  insanlarla  sırt 

ağrılı insanların gövde direnci karşılaştırıldığında, sırt ağrılı insanlarda gövde direncinin 

sağlıklı insanların % 60 ı kadar olduğu bulunmuştur (6).

Omurganın Kinematiği

Omurga kinematiği, hareket genişliği (ROM) ve hareket kalıplarını incelemekle birlikte, 

patolojik ve fizyolojik durumlarda spinal segmentlerin hareketlerini karşılaştırmaktadır.

Hareketin genişliği (ROM):  Belirli bir statik düzen içinde dik duran omurga, kurallara 

bağlı olarak bir düzen içinde hareket eder. Omurganın hareketi, tüm omurganın hareket 

birimlerinin ortaklaşa katılımıyla gerçekleştirilir.

Hareketler,   kasların   kinetik   aktivitesi   ve   yer   çekimi   güçlerinin   kaslar   üzerine   etkisiyle 

oluşur. Tüm hareketler, proprioseptif sistemin biofeed-back mekanizmasıyla koordine ve 

kontrol edilir.

Her fonksiyonel ünitenin hareketi, intervertebral disk, vertebranın yük taşıyan ön bölümü 

ve arka bölümdeki nöral ark ve fasetlerin katılımıyla meydana gelir. Hareket, tendonlar, 

fasyalar ve eklem kapsülünce kısıtlanır (2).

Omurganın bölgelere göre kinematiği incelenecek olursa:



1. Servikal omurga: Servikal omurganın hareketi iki ayrı şekilde incelenebilir:

a. Kafanın boyuna göre hareketi

b. Kafanın gövdeye göre hareketi

Kafanın boyuna göre hareketi üst seviyedeki atlantooksipital ve atlantoaksiyal eklemlerle 

yapılır. Total servikal ekstansiyonda ise başın gövdeye göre hareketi vardır.

Servikal   aksiyal   rotasyon,   atlantooksipital   eklemdeki   anatomik   yapı   ile   sınırlandırılır. 

Servikal omurganın aksiyal rotasyonlarının % 50 si atlantoaksiyal eklemde oluşur. Alt 

servikal   omurgada,   fleksiyon-ekstansiyon   için   hareket   genişliği   en   fazla   C5-C6   arası 

eklemdedir.

18


Ekstansiyon kapasitesi fleksiyon kapasitesinin yaklaşık dört katıdır. Lateral fleksiyon ve 

aksiyal rotasyon kapasitesi aşağı inildikçe azalır. En mobil segment C3-C5 arasıdır. Alt 

servikal   kolumna   vertebralisin,   fleksiyon   ve   ekstansiyon   genişliği   100–110   derece 

arasındadır. Başın servikal omurlar üzerindeki hareket genişliği 20–30 derecedir. Total 

olarak   ortalama   130   derecelik   hareket   genişliği   vardır.   Ölçmesi   zor   olmakla   birlikte 

servikal rotasyon 80–90 derece arasındadır. Lateral fleksiyon 45 derece olarak ölçülmüştür 

(2).

2.   Torakal   omurga:   Fleksiyon–ekstansiyon   kapasitesi   lomber   bölgeye   doğru   indikçe 

artarken,   aksiyal   rotasyon   azalır.   Ortalama   olarak  fleksiyon  ve   ekstansiyon   üst  torakal 

bölge   için   4,   orta   torakal   bölge   için   6,   en   alt   iki   torakal   segmentte   ise   12   derecedir. 

Rotasyon en çok üst torakal segmentlerde izlenir ve  ortalama 9 derecedir. Bu hareket 

genişliği alt bölgelere inildikçe progresif olarak azalır. Lateral fleksiyon ise en geniş olarak 

alt torakal bölgede izlenir ve yaklaşık 9 dereceye ulaşır (4).  



3.

  Lomber   omurga:  Omurganın   lomber   bölgesinin   hareket   kapasitesi   oldukça 

gelişmiştir.   Lomber   fleksiyon-ekstansiyon   kapasitesi   torakalden   sakral   bölgeye 

gidildikçe   artış   gösterirken,   aksiyal   rotasyon   ve   lateral   fleksiyon   kapasiteleri 

vertebral   seviyeden   bağımsızdır.   Lomber   bölgede   eklem   en   çok   fleksiyon   ve 

ekstansiyonda hareketlidir. Lomber eklemlerin lateral fleksiyon kapasitesi, aksiyal 

rotasyonun kapasitesinin 3–4 katı kadardır.

Lomber bölgede her ünitenin fleksiyon derecesi yaşa bağlı olarak değişiklik gösterir. 2–13 

yaşlarında fleksiyon kapasitesi maksimum iken, artan yaşla beraber azalmaktadır. Toplam 

fleksiyon   ve   ekstansiyon   kapasitesi   L4-L5   aralığında   en   fazlayken,   üst   segmentlere 

çıkıldıkça   bu   oran   azalır.   Lomber   fleksiyonun   ise     %60–75   i   L5-S1   aralığında 

gerçekleşirken, %20–25 i L4-L5 aralığında, geri kalan %5-10’u da diğer segmentlerde 

oluşmaktadır (2). 



2.3.OMURGA VE POSTÜR İLİŞKİSİ

Omurga; ligamentler, kapsüller ve kaslar gibi yumuşak dokulardan oluşan destek düzeniyle 

dik durur. Kasların düzgün postürün korunmasında rolü azdır ve müsküler aktivite için 

gerekli   enerji   de   minimaldir.   Ligament   desteği   de   enerjisiz   gerçekleşir.   Ligamentler 

19


fizyolojik sınırları  üzerinde  zorlandıklarında,  kaslar  devreye  girerek ligamentlerin daha 

fazla zorlanmalarını önler. Doğru postür için ligament ve kasların dengede olması gerekir. 

Bozuk   postürdeki   denge   bozukluğu   yorgunluğa,   iskelette   asimetriye   ve   nosiseptif 

uyarılarla ağrıya yol açar. Anormal postürü korumak için kaslar aşırı gerilirler. Zamanla 

spazm ve ağrı ortaya çıkar. Doğru postürle her vücut bölümüne ağırlık dağılır, şok absorbe 

edilir,   hareket   açıklığı   korunup,   stabilite   ve   mobilite   için   gerekli   hareketler   bağımsız 

kontrol edilir (13, 14). 

Erekt postür, lomber kurveyi koruyan veya artıran postürdür. Apofizyal eklemler omurgayı 

sabit   tutarak   postürün   muhafazısına   katkıda   bulunurlar.   Diskleri   aşırı   fleksiyondan   ve 

aksiyel rotasyondan korurlar. Postür değişmelerine rağmen koparıcı ve baskılayıcı güce 

dirençte   major   rol   de   oynarlar.   Kompresif   gücün   %16   sına   direnç   gösterirler.   Disk 

alışılmamış derecede dar ve dejenere ise fasetler yakın pozisyona gelebilirler ve omurga 

üzerine gelen kompresif gücün  %70 den fazlasına direnç gösterebilirler. Bu gibi vakalarda 

faset eklemler büyük osteoartrozik değişiklikler gösterirler (15).

Fleksiyon postüründe faset eklemler koparıcı güce dirençlidir. Fakat bu kez intervertebral 

kompresif güce karşı koymada hiçbir rol oynamazlar. Eklem yüzeyleri arasındaki stres 

erekt postürdekinden azdır ve eklemin orta ve üst parçasında yoğunlaşır.

İntervertebral   diskler   ve   vertebra   gövdeleri,   lomber   omurganın   ana   ağırlık   taşıyan 

bölümünü   oluştururlar.   Postür   değişikliğiyle   omurgaya   uygulanan   yükler,   bu   sütunun 

direncini etkiler.

Omurgaya   aksiyel   kompresyonel   kuvvet   uygulandığı   zaman   disk   yassılaşır   ve   diskin 

internal basıncı artar. Vertikal kuvvet anulus liflerine yatay kuvvet haline çevrilerek iletilir. 

Nükleus pulpozus hidrolik şok absorban rol, anulus fibrozus elastik şok absorban rol oynar 

(15, 16). 

Ekstansiyonda   intervertebral   aralık   arkada   daralırken,   nükleus   öne   doğru   hareket   eder. 

Anulusun ön liflerine basınç yaparak onları gerer ve üst vertebrayı normal duruma gelmeye 

zorlar. Fleksiyonda ise bunun aksi olur. Nükleus ve anulusun bu uyumlu işlevi ile omurga 

kendi kendini stabilize eder.

20


Vücudun   yerçekimi   merkezi   lomber   omurganın   önünde   yer   alır.   Bu   nedenle   dengenin 

sürdürülebilmesi için dorsolomber ekstansör kaslarda minimal kontraksiyon olur. Gövde 

kaslarının aktivitesi omurgayı stabilize etmekte ve onu fleksiyondan korumakta önemli 

role sahiptir. Aşikar olarak stabilite için kaslara olan ihtiyaç, omurga vertikal iken en az, 

horizontal   iken   en   fazladır.   Bu   sandalye   arkalıklarının   daha   dik   yapıldığı   zaman   sırt 

kaslarının aktivitesinin neden azaldığını açıklar (16, 17, 18).

Omurganın birbiriyle ilişkili dört major fonksiyonu vardır:

1.Destek  

2.Mobilite 

3.Koruma 

4.Kontrol (17).

Omurga, iç organlara, üst ve alt extremitelere ve başa yapışarak bir destek yapısı olarak 

fonksiyon görür. Mobil özelliğiyle birçok günlük yaşam aktivitesinde fiziki görev alır, 

fakat bu durum omurganın yapısını zorlar. Omurga rijid bir yapıda değildir; intervertebral 

diskler ile fleksibl bir yapı kazanmaktadır. Lomber omurganın en geniş hareketi fleksiyon 

ve ekstansiyondur. Diğer hareketleri lateral fleksiyon ve rotasyonlardır.

Her   bir   segmentin   hareketi   aktif   olarak   kaslar   tarafından,   pasif   olarak   ligamentler 

tarafından   kontrol   edilir.   Bu   yumuşak   doku   kontrol   elemanları   direkt   olarak   vertebra 

korpusuna,   laminaya,   kemik   çıkıntılara   ve   pelvise   yapışır.   Bu   elemanlar   omurgayı   bir 

kablo kılıfı gibi desteklerler.

Omurganın dik şeklinin korunması ve düzgün postür için omurganın sakrum üzerinde belli 

bir   açıyla   desteklenmesi   gerekir.   Lumbosakral   açı,   pelvisin   rotasyonuna   bağlıdır   ve 

omurganın üzerine oturduğu temeli korur. Lomber lordoz anterior longitudinal ligamentin 

gerilmesi ve faset eklemler üzerine hafifce yük binmesi ile sağlanmaktadır. Lomber bölge, 

kalça   ve   dizlerdeki   ligamentler   bu   bölgenin   desteklenmesini   üstlenirken;   ligamentlerde 

yetmezlik durumunda bunlardan beyine gelen feedback, postüral desteğin ligamentlerden 

kaslara   kaymasına   yol   açar.   Bu   nedenle   lomber   lordozda   azalma   ile   diz   ve   kalçada 

fleksiyon görülür. Böyle bir durumda, aslında ligamentöz olan postürün enerji sarfı artar 

(17, 18, 19).

21


Omurga ile alt extremite arasında pozisyonel bir ilişki vardır. Toraksın öne fleksiyonu ile 

kalçada geriye kayma olmaktadır. Sağlıklı ve yaşlı kimselerde spinal kurve ile ilgili yapılan 

çalışmalarda dizlerde fleksiyon kontraktürü olmamasına rağmen, dizlerin bükülerek ayakta 

durulduğu görülmüştür (20, 21).

Salınan  sakrum  üzerinde   dik  duran  omurga,  yalnız  sagital  düzeyde  rotasyon  yapabilir. 

Pelvisin   rotasyonuna,   omurganın   fizyolojik   eğrilikleri   de   katılır.   Doğrudan   doğruya 

omurganın üzerine oturan baş, tüm omurga tarafından desteklenir. Baş normal omurgada, 

boyun ve baş kaslarınca minimal enerji harcanmasıyla taşınır.

Vücudun vertikal aksı; eksternal meatus, odontoid proses, kalça eklemi merkezinin biraz 

arkası, diz merkezinin biraz önü ve lateral malleollerin çok az önünden geçer. Bu durumda 

vücut   ağırlığı   kalça   eklemine   ekstansiyon,   diz   eklemine   ekstansiyon   ve   ayak   bileği 

eklemine dorsifleksiyon yaptırma eğilimindedir. Vücut bölümleri vertikal akstan ya hiç 

sapmamalı ya da minimal sapma göstermelidir. Bu şekilde başın gövde ve pelvis üzerinde 

dik tutulması minimal kas kasılması ile mümkün olabilir (19, 22, 23, 24, 25).

Üst üste duran fonksiyonel ünitelerden oluşan omurga, günlük kinetik aktivitenin temel 

ögesidir   ve   dik   bir   pozisyonda   durmalıdır.   Bu   dik   duruş   ağrısızdır.   Ayrıca   yapılan 

çalışmalar,   düzgün   postürde   erektör   kasların   aktif   olmadığını   göstermiştir.   Baş   ağırlık 

merkezinin önüne kaydığında, bel erektör kaslarında aktivite çok azdır. EMG verilerinde 

de müsküler aktivite görülmez. Bu bulgular, omurganın eforsuz dik durduğunu gösteriyor. 

Vücut ağırlık merkezinden sağa, sola kaydığında, nöromüsküler aktivitede ani yükselmeler 

olur.   Bunun   nedeni   düzeltme   refleksleridir   (10,   1).   Eforsuz   normal   postürü   sağlayan 

ögeler:


1. Komşu omur gövdelerini birbirinden ayıran disk içi basınç

2. Derin ve yüzeyel anüler liflerdeki gerginlik

3. Ön ve arka uzun ligamentlerin gerginliği

4. Pelvis:   Pelvis   kalçaların   iliopektineal   ve   dizlerin   popliteal   Ligamentler 

yanısıra, gastroknemius ve soleus kaslarının sürekli kasılmasıyla desteklenir 

(1).


22

2.2. POSTÜR

2.2.1. 


Postürün Tanımı

Postür, vücudun her kısmının, kendisine bitişik segmente ve bütün vücuda oranla en uygun 

pozisyonda yerleştirilmesidir. Bir başka deyişle, vücudun her hareketinde eklemlerin aldığı 

pozisyonların birleşimi de postür olarak tanımlanmaktadır. Vücut, kas aktivitesi sırasında 

Ligamentlern   desteği   ile   stabilite   sağlamak   veya   bir   harekete   temel   teşkil   etmek   için, 

birçok kasın uyumlu çalışması sonucunda düzgün bir duruş elde eder (26).

Postür,   basit   anlamda   vücut   kısımlarının   pozisyonu   veya   dizilimi   (27),   sözlük   anlamı 

olarak da farklı vücut kısımlarının göreceli düzenidir. Postür statik veya dinamiktir (4). 

Statik postür, hareketsiz bir postürdür. Kasların, eklemleri stabilize etmeleri için statik 

(izometrik)   olarak   kasılmalarını   ve   yerçekimine   karşı   koymalarını   gerektirir.   Dinamik 

postür herhangi bir harekete temel teşkil etmek için gereklidir. Yapılan hareketin sonucu 

olarak devamlı değişen çevre şartlarına göre, uyum sağlamaya çalışan aktif bir postürdür 

(26). Özetle statik postür oturma, ayakta durma, yatma sırasındaki postürdür. Dinamik 

postür hareketler sırasındaki vücut pozisyonlarıdır (4).

Anatomik yapı ile beraber, oturma, çömelme, diz çökme, ayakta durma, bağdaş kurma gibi 

kültürel farklılıklar da postür üzerinde belirleyici olabilir. Dolayısıyle giyinme, ev döşeme 

tarzı, meslek edinme kişilere göre farklı özellikler gösterdiği gibi, postürel farklılıklar da 

doğal   olarak   görülebilir.   Tüm   dünyada   standart   kabul   edilen   duruş;   ellerin   yanlarda 

sallandığı önde veya arkada birleştirildiği ayakta durma postürüdür. İnsanların dörtte biri iş 

veya   istirahat   halinde   oturmaktadır.   Bu   şekilde   gövde   ağırlığı   ayak,   bacak   ve   sırt 

kaslarından kalkmış olmaktadır.

Mısır ve Mezopotamya’ da 5000 yıl önce sandalye, tabure vb. kullanılıyordu. Çinliler 2000 

yıl önce sandalyeye oturmaya başladılar. Orta Doğu, Kuzey Afrika ve İslam kültürleri yere 

oturmayı tercih etmektedir. Yere çömelme durumunda iş yapma veya istirahat postürü 

Asya, Afrika ve Güney Amerikada milyonlarca insan tarafından benimsenmiştir. “Türk ya 

da terzi oturuşu” denen bağdaş kurma Orta Doğu, Hindistan ve Asyada yaygındır. Bacak 

bacak üstüne atarak oturma ya da bacakları arkaya kıvırarak oturma şekilleri günümüzde 

yaygınlaşmıştır (1, 25).

23


Postür, psişik durumdan da etkilenir. Hatta postür psişik durumun somatizasyonu olarak 

düşünülebilir. Hissettiğimiz biçimde ayakta durur ya da hareket ederiz. Postürümüz ya da 

davranışlarımız, o  anki  içdünyamızı  yansıtır.  Başka bir yorumla  postür tüm  yönleriyle 

vücudun dilidir.

Postüral incelemede ayakta durma, oturma, çalışma ve yürüme dikkate alınmalıdır. Bu 

durumlar ekstremitelerin fonksiyonlarını etkiler ve duygu durumunu yansıtır. Öğrenilmiş 

nöromüsküler   mekanizmalar   duygulardan   olumlu   ya   da   olumsuz   etkilendiklerinden   bu 

değişiklikler postürde kendini gösterir (1, 25).



2.2.2. İyi Postür (Standart Postür)

Fizyolojik   ve   biyomekanik   yönden   iyi   postür,   minimum   çaba   ile   vücutta   maksimum 

yeterliliği   sağlayan   duruştur.   Ayrıca   vücudun   görünüşü   güzel,   duruş   ve   dengesi   iyi, 

eklemler üzerindeki zorlanması az, organların yeterli ve düzgün çalışabilmelerini sağlayan, 

kişinin kendisini yormadan gevşek olarak aldığı postür olarak da tanımlanabilir.

Postür, kişinin vücut tipine, ırk, milliyet, zamanın modası, cinsiyet, meslek ve uğraşıya 

göre  değişiklik  gösterir.  Postürün elde edilmesi, ayarlanması  ve devam  ettirilmesi  için 

gerekli mekanizmalar sağlam olduğu sürece, standart postür sağlanabilir.

Kişinin psikolojik durumunun iyi olması, iyi hijyen şartları, normal uyku, iyi beslenme, 

mümkün   olduğunca   açık   ve   temiz   havada   egzersizler   yapma,   kasların   ve   postüral 

reflekslerin   gelişimine   etki   eden   temel   faktörlerdir.   Emosyonel   durumun   bütün   sinir 

sistemine etkisi vardır. Bu durum, kişinin postüründe de kendini gösterir. Sevinç, mutluluk, 

kendinden   emin   olma   gibi   duygular   stimulan   olup,   aktif   canlı   bir   postür   yaratırlar   ve 

ekstansiyon pozisyonu hakim olur. Keder, sıkıntı gibi durumlarda ise, fleksiyon pozisyonu 

hakim   olmakla   birlikte,   mental   yaşantı   ile   fiziksel   durum   arasındaki   ilgi   kesin   olarak 

bilinmemektedir.

İdeal standart postürden, vücudun maksimum yeterlilikte kullanımı, stres ve incinmelerin 

mümkün   olduğunca   minimum   düzeyde   tutulması   anlaşılmaktadır.   Standart   postürde, 

vertebralar, kostalar normal eğriliklerinde ve açılarında, alt ekstremite kemikleri ise, ağırlık 

taşımada   ideal   bir   duruş   ve   düzgünlükte   olmalıdır.   Pelvisin   nötral   pozisyonu; 

ekstremitelerin, gövdenin, abdomenin iyi duruşu ve düzgünlüğüne yardım eder. Ayrıca, 

24


göğüs   kafesi   ve   üst   sırtın   pozisyonu,   solunum   organlarının   optimal   fonksiyonda 

çalışmasında önemli rol oynar. Başın dik pozisyonu da boyun kaslarına binen streslerin 

minimum düzeyde kalmasını sağlar (26).

Erişkin   postürü   uzayda   minimal   aktivite   ile   vücut   pozisyonunu   koruyabilecek   şekilde 

planlanmıştır   ve   vücut   dokularına   yüklenen   antigravite   streslerini   minimuma 

indirgeyebilmektedir.   Vücuda   dışarıdan   uygulanan   güçler   vücudun   gravite   eksenini 

etkileyerek   postüral   deviasyona   yol   açabilirler.   Nötral   postürün   gravite   ekseninden 

sapmasının habitüel olması durumunda ise bel ağrısı oluşma riski artmaktadır. Özellikle 

vücudun posterioruna yüklenen ağırlıklar vücudun ağırlık merkezini değiştirerek postürü 

bozabilmektedir.  Yetişkinlerde  kas-iskelet  sisteminin  yüke  verdiği  cevap  bilinmektedir, 

ancak   yapılan  birçok  çalışmaya  rağmen   adölesan  çağda  yüklenme-postür   ve   bel   ağrısı 

ilişkisi   tam   olarak   gösterilememiştir.   Bu   nedenle   adölesan   ve   erişkinlerin   omurganın 

posterioruna yüklenen yüklere verilen cevaplarında farklılıklar olması muhtemeldir (28).

 

2.2.3.  İdeal Ayakta Duruş Postürü

İdeal erekt postür anterior, posterior ve lateral planda vücut kısımlarının bir çekül hattı 

veya hayali çizgi etrafında karşılaştırılması ile saptanır. Bu çizgi üzerinde vücut kütlesi 

dengede kabul edilir.

  İdeal bir ayakta duruş postüründe; lateralden bakıldığında standart referans çizgi lateral 

malleolün,   diz   eklemi   orta   çizgisinin   ve   sakroiliak   eklemin   hemen   önünden,   büyük 

trokanterden,   lomber   vertebra   cisimlerinden,   omuz   ekleminden,   servikal   vertebra 

cisimlerinden ve kulak memesinden geçmektedir (4).

Gevşek   (rahat)   ayakta   duruş   pozisyonunda   kalça   ve   diz   eklemleri,   vücudun   diğer 

kısımlarını destekledikleri için, tam ekstansiyondadırlar. Ayrıca diz ekleminde ekstansiyon 

hareketinin son birkaç derecesinde rotasyonda harekete eklenerek eklem sıkıca kilitlenir. 

Ayak   bileğinde   stabiliteyi   sağlayan   esas   kas   m.   gastroknemiustur.   Bu   kas   iki   eklemi 

katettiği için, yüksek topuklu ayakkabı giyildiğinde, stabilizasyon etkisi azalır, çünkü bir 

miktar gevşemiş olur (26).

25


Baş   dik   ve   ileri-geri   eğiklik   yapmaksızın   boyun   üzerinde   dengededir.   Omurganın 

fizyolojik eğriliklerinin yerçekimi çizgisini keserek birbirlerini dengeledikleri görülmelidir. 

Göğüs gergin ve fazla şişkin olmaksızın dik durmalı, abdomen belirgin çöküklük veya 

şişlik   olmaksızın   düz   ve   rahat   olmalıdır.   Normalde   spina   iliaka   anterior   superior   ile 

simfizis pubis aynı vertikal düzlemdedir. Spina iliaka posterior superior ile simfizis pubis 

ön kısmı birleştirildiğinde bu doğrunun horizontal planda yaptığı pelvik inklinasyon açısı 

erkeklerde 50–60 derece kadınlarda biraz daha geniştir. Lateralden bakıldığında bu açının 

artması veya spina iliaka anterior superiorun simfizis pubise göre yer değiştirmesi anterior 

pelvik eğikliği ifade eder.

Anterior  bakışta   ayak  topukları  birbirinden  yaklaşık  olarak  8  cm  uzaklıkta   durmalıdır, 

hayali çizgi her iki topuk arası mesafenin tam ortasından yukarı doğru yere dik çizilen 

çizgidir. Pelvis, omurga, sternum ve kafatası orta çizgilerinden geçerek vücudu eşit iki 

yarıma böler. Vücut ağırlığı iki yarı arasında dağılır. Simfizis pubis, spina iliaka anterior 

superiorlar ve omuzlar horizontal planda aynı seviyededir.

Posterior bakışta dizler, kalça  gluteal  kıvrımlar,  krista  iliakalar, sakroiliak eklem  üzeri 

gamzeler,   skapulanın   inferior   köşeleri,   akromial   çıkıntılar,   kulaklar,   protuberensia 

oksipitalis eksterna horizontal planda aynı seviyededirler.

Şekil–6: İdeal postür yan görünüş

26


Şekil–7: İdeal postür

2.2.4. İdeal Oturma Postürü

Oturma postürü ayakta durma postürüne göre daha gevşek bir postürdür. Bu pozisyonda 

destek yüzeyi oldukça geniş olduğundan alt ekstremite kaslarının gevşemesine izin verir.

Oturma postürü doğru olduğunda yerçekimi merkezi, iskial tuberositas ve 11. torakal 

vertebranın hemen önünde uzanmalıdır. 

Ön oturmada yerçekimi merkezi iskionların önündedir. Lomber lordoz azalmıştır ve vücut 

ağırlığının % 25 ten fazlası ayaklardan yere aktarılır.

 

Orta oturmada vücut ağırlığının % 25 i ayaklardan yere aktarılır. Lomber bölge düz veya 



hafifçe kifotiktir.

Arka oturmada lomber lordoz kesin olarak ters dönmüştür. Vücut ağırlığının % 25’ ten azı 

ayaklardan yere aktarılır (25).

27


Oturma postürü ile intradiskal basınç ve erektör spinalardaki kas aktivitesi arasındaki 

ilişkilerin incelenmesi ilginç sonuçlar vermiştir. Bütün oturma şekillerinde intradiskal 

basınç ayakta durmaya oranla daha fazladır. Oturma sırasında kolların üst bacaklara 

dayanması ile intradiskal basınç azaldığı gibi, aynı şekilde dik oturmakla lordozun 

azaltılması da mümkündür (29).

Sırtın oturma sırasında desteklenmesi ile intradiskal basınç ve kas aktivitesi azalır. 

Sandalye arkalığının eğimi ile enerji sarfının ilişkisi vardır. Arkalığın 100 dereceden 90 

dereceye inmesi ile kas aktivitesi azalır fakat 100 derecenin üzerindeki eğimlerde belirli 

fark ortaya çıkmaz.

Lomber kifozda artan intradiskal basınç, lordoza doğru kayma ile azalır. Lomber 

hiperekstansiyonun etkisi ise bilinmemektedir (25).

İdeal oturma postüründe;

İskial tuberositaslar en büyük destek yüzeyini oluşturmalıdırlar,



Uylukların üst kısmı diz eklemi arkasına aşırı basınç oluşturmayacak şekilde 

oturma yüzeyine yerleştirilmelidir,

Lomber omurga mid-fleksiyonda olmalı fizyolojik eğrilikler sürdürülmelidir,



Tüm omurga hafifçe arkaya doğru eğimli bir arkalıkla desteklenmelidir,

Bacakların ağırlığı ayaklar ile destek yüzeyine aktarılmalıdır,



Yerde otururken ellere ve kollara veya duvara dayanarak gövde desteklenmelidir 

(28).

Ne yazık ki modern oturma araçlarında bu pozisyonun korunması imkansız gibidir. Çünkü 



sıklıkla çok yumuşak ve derin, kısa veya uzun, geriye doğru fazlaca eğimli oturma araçları 

kullanılmaktadır.

Pelvisi öne doğru kaydırarak oturma bireyler arasında çok yaygındır. Bu oturuş; ağırlık 

merkezinin   iskial   tüberositasların   arkasına   düşmesine,   lomber   omurgada   konveks   bir 

eğriliğe   (lomber lordozun kaybına) ve torakal omurgada konkav bir eğriliğe sebep olur 

(4).


28

Yüklə 3,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin