İ Ç İ n d e k I l e r t a r I h



Yüklə 359,28 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/12
tarix02.01.2022
ölçüsü359,28 Kb.
#43824
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12
Meclis i Mesayih Nizamnamesi

şibendiyyeden ve sâireden bir tekye ve hankâh mahlul oldukda ol tekye ve 

hankâhın meşrût olduğu vechile sahihü't-tarikat ve erbâb-ı istihkaktan münasibi 

tedkik ve tahkik olunarak ana tevcîhi arz u istida olunub sâir tarîk ehline veril-

memesi” şeklinde bir tanımlama ile diğer tekkelerin ismi anılmazken özel-

likle Nakşî tekkelerinin zikredilmesi önemli bir husustur. Böylelikle di-

ğerleriyle beraber Nakşibendî tekkeleri meşihatlerine başka tarikat şeyhle-

rinin atanmaması garanti altına alınmış olmaktaydı

23

.  


Meclis-i Meşâyih’in kurulmasından yaklaşık otuz yıl önce yapılan bu 

düzenlemede kullanılan dil ve üslûp son derece seçicidir

24

. Tasavvufî termi-



noloji ustalıkla kullanılmış ve tekke çevrelerinin rahatsız olmayacağı bir 

üslup sergilenmiştir. Örneğin, “Pîrân-ı tarikat ve pişûvâ-yı erbâb-ı hakikat 



(efâzallahü lenâ bi-füyûzâti esrârihim) hazerâtına ta‘zîm ve hürmet bi-tevfîk-i 

teala hâmi-i şeri‘at ve tarîkat ve muhyi-i dîn ü devlet olan zat-ı hazret-i şehinşah-ı 

ve şehriyar-i dilâgâh alempenâh efendimizin kemalât-ı bahire-i mülükâneleri ikti-

zasından olduğu” gibi ifadeler ile hem padişahın otoritesi teyit, hem de tari-

kat  şeyhlerinin manevî pozisyonlarının devlet tarafından tanındığı ifade 

edilmişti. II. Mahmud’un tarikatlara yaklaşımına dair önemli ipuçları su-

nan bu metnin ve uygulamaların Meclis-i Meşâyih’in önemli bir öncülü 

olduğu kabul edilebilir.  

Bu bağlamda zikredilecek bir diğer gelişme ise İstanbul’daki tekkele-

rin nüfus defterlerinin tutulmaya başlanmasıdır.  İlgili arşiv vesikasında 

belirtildiği üzere, teknik ifadeyle tekkelerde “âmed-reft” yani, gelen-giden 

kaydının bir defterde tutulması yeni bir hadiseydi. Geçmişte buna benzer 

uygulamalar sırasında bütün tekkeleri ihtiva eden bir defter kaydının tu-

                                                                          

23

 İleride görüleceği gibi, Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnâmesinde Mevlevilerin muafi-



yeti zikredilirken, II. Mahmud döneminde hassaten Nakşilerin zikredilmesi fevkalade 

kayda değer bir olgudur. Devletin bu anlamda sadece Mevlevilere has ayrıcalıklar ta-

nımadığı buradan da anlaşılmaktadır. Ayrıca, bu madde ile söz konusu kararların 

alınmasında Nakşilerin etkili olabilecekleri ihtimalini hatıra getirmektedir.  

24

 Nitekim hem bu metin hem de Meclis-i Meşâyih nizamnâmesi karşılaştırıldığında 



ilkinde tarikatlara dair terminolojinin çok daha baskın bir şekilde kullanılmasına kar-

şılık, ikincisinde devletin bürokratik dilinin egemen olduğu görülecektir. Bu farklılı-

ğın iki dönemi değerlendirme adına önemli bir ölçüt olduğu göz ardı edilmemelidir.  



T ü r k   K ü l t ü r ü  İ ncelemel eri  D ergisi 

 

49 



tulmadığı belirtilmekteydi. 25 Şubat 1860 (3 Şaban 1276) tarihinde İstan-

bul’daki medreseler, tekkeler ve hanlarda talebe ve derviş kıyafetlerinde bir 

takım “serserilerin” dolaşmasından ötürü, kapsamlı bir sayım yapılması 

emredilmişti

25

. Tekkelerin sayımında Hüdayî Dergahı Şeyhi Ruşen Efendi, 



Şah Sultan Tekkesi Şeyhi Necatî Efendi ve Keşfî Cafer Tekkesi Şeyhi 

Yunûs Efendi memurlara eşlik etmişlerdi

26

. Hatta bu işin daha sistematik 



hale gelmesi için medreselerin defterini tutan memurun maaşı artırılmış ve 

maiyetine bir de yardımcı atanmıştı

27

. Aslında, tekkelerdeki dervişlerin 



kayıtlarının tutulmasının bu yeni dönemde böyle bir şekil kazanmasının 

altındaki sâikin tam anlamıyla bilinmediği söylenebilir. Gerekçe olarak 

sunulan güvenlik tedbirlerinden başka, örneğin, bu sayımdan birkaç ay 

önce gerçekleşmiş ve arkasında tarikat desteği olduğu bilinen “Kuleli 

Vak’ası” diye anılan hareket ile ne kadar ilintili olduğu sorusu sorulabilir

28



Zira, gizli bir cemiyet kurarak padişaha suikast yapmayı planlayan bu heye-

tin reisi olan Nakşî-Hâlidî Şeyh Ahmed’in ve arkadaşlarının sorgulanması 

sırasında Nakşiliğe mensup Hazergradlı Şeyh Feyzullah ve Kütahyalı Şeyh 

İsmail Efendilerin binlerce mürit toplamayı hedefledikleri iddia olun-

muştu

29

. Dolayısıyla, bu iddiaların devlet yetkililerine tekkeler için ayrı bir 



                                                                          

25

 BOA, Sadaret Mektubî Kalemi Meclis-i Vala (A.MKT.MVL), 114/53, 3 Şaban 1276 



(25 Şubat 1860).  

26

 Ruşen Efendi Celvetî tarikatına mensuptu. Diğer iki şeyh de Sünbülî tarikatındandır. 



Dolayısıyla, bu dönemde etkili olan tarikatları sadece Mevlevilik ve Nakşibendilik 

şeklinde göstermenin aslında çok da yeterli olmadığı ifade edilmelidir. Zira, bu ör-

nekte Celvetî ve Sünbülî tarikatlarının da devlet tarafından önemsendiği görülmekte-

dir.  Şeyh Ruşen,  Şeyh Yunus ve Şeyh Necatî Efendilerin bu hizmetleri mukabilinde 

iki bin beş yüzer kuruş aldıkları anlaşılmaktadır bkz. BOA, İrade, Dahiliyye (İ.DH), 

452/29963, 16 Mart 1860 (23 Şaban 1276). 

27

 Memur katibin 100 kuruş olan maaşına 500 kuruş zam yapılmış ve yanındaki yardım-



cısına da 250 kuruş tahsis edilmişti bkz. BOA, İrade, Meclis-i Vala (İ. MVL) 

432/19043, 5 Haziran 1860 (16 Zilkade 1276). 

28

 Roderic Davison, eserinde Süleymaniyeli Şeyh Ahmed Efendinin darbe yapmayı 



planlayan gizli cemiyetin lideri olarak İstanbul’da ulema kanalıyla medrese softaları 

arasında etkisinden bahseder. Ayrıca, Şeyh Ahmed’in diğer şeyhler nezdindeki etkin-

liğine delil olarak birkaç bin mürit yardımı ve asker toplama vaatleri aldığından bah-

setmiştir (Roderic Davison, Osmanlı  İmparatorluğu’nda Reform (1856-76), çev. Osman 

Akınhay, İstanbul 1997, I, 117).  

29

 Uluğ  İğdemir,  Kuleli Vak’ası Hakkında Bir Araştırma, Ankara 2009, s. 62-64; Burak 



Onaran, “Kuleli Vakası Hakkında “Başka” Bir Araştırma”, Tarih ve Toplum Yeni Yak-


Yüklə 359,28 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin