TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
249
Dərdə uğrar kim sədaqət etsə əlbət dövlətə,
İstiqamət məhzi cənnətdir bu mülkü millətə.
Ziya Paşa XIX əsrin elə bir sənətkarıdır ki, yaradıcılığında istər klassik, istərsə də Tənzimat
ədəbiyyatının xüsusiyyətlərini paralel olaraq inkişaf etdirmiş, sənətdə uğurlar qazanmışdır.
ƏDƏBIYYAT
1.
Aydın Abi Aydın. Türkiyə ədəbiyyatı tarixi. Bakı, 2007
2.
Əhməd Kabaklı. Türk ədəbiyyatı, 3 cilddə. İstanbul, 1997.
3.
Quliyev E. Türk xalqları ədəbiyyatı. Bakı, 2014
4.
Nihad Səmi Banarlı. Türk ədəbiyyatı tarixi, 2 cilddə, 2. cild İstanbul, 1998.
5.
Tanpınar Həmdi. XIX əsr türk ədəbiyyatı tarixi, İstanbul, 1949.
6.
Ziya Paşa. Zəfərnamə, İstanbul, 1909.
7.
Ziya Paşanın şeirləri. Ankara, 1959.
8.
Ziya Paşa. Əsərləri, Ankara, 1963.
9.
Ziya Paşa. Əsərlərindən seçmələr. İzmir, 1987.
Sıddıka Dilek Yalçın Çelik, Prof. Dr.
Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
sdilek@hacettepe.edu.tr
TÜRKİYE VE AZERBAYCAN ARASINDA BİR KÖPRÜ:
HÜSEYİN CAVİD’İN “UÇURUM” ADLI ESERİNİN DRAM SANATI
AÇISINDAN TAHLİLİ
Hüseyin Cavid (1882-1942), Azerbaycan edebiyatının önde gelen sanatçılarından birisidir.
Şiir
1
, manzum hikâye ve tiyatro
2
türünde önemli eserler vermiştir. Sanatkâr olmasının yanı sıra aynı
zamanda önemli bir düşünürdür. Hüseyin Cavid’in düşünceleri, XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl
başlarında Azerbaycan kültürünü derinden etkilemiştir.
Hüseyin Cavid, Türkiye için de önemli bir sanatkârdır. Kendisi 1906-1909 yılları arasında
İstanbul’da eğitim görmüştür. Bu yıllar Türk dünyası için tam bir dönüm noktasıdır. Yazar, özel bir
dönemde iki kültürü üst düzey bir seviyeden gözlemleyebilme şansına sahip olmuştur. Kendi
birikimi ve yaratıcı sanatçılığı bir sentez yapıya bürünmüştür. Dolayısıyla Hüseyin Cavid eserleri ve
yaşantısı ile Türkiye ve Azerbaycan arasında kültürel ve felsefi bağlamda önemli bir köprü
kurmuştur.
Bugüne kadar yapılan akademik çalışmalarda çoğunlukla Hüseyin Cavid’in düşünsel yönü
üzerinde durulmuştur. Özellikle “Uçurum” isimli piyesi, hem Türk hem de Azerbaycan
akademisyenleri tarafından içerik açısından ve sanatçının düşünceleri bağlamında tahlil edilmiştir.
Hemen bir iki örnek vermek gerekirse, Prof. Dr. Erdoğan Uygur ve Doç. Dr. İskender Atilla
1 Şiir kitapları: Geçmiş Günler (1913), Bahar Şebnemleri (1917)
2
Tiyatro oyunları şöyle sıralanabilir: Ana (1910), Maral (1912),
Şeyh Sen’an (1914), Uçurum (1917), Şeyda (1917),
İblis (1917-1918), Peygember (1923), Azer (1926-1937), Topal Teymur (1926), Kinyaz (1929), Seyavuş (1933),
Hayyam (1935) ve
İblisin İntikamı (1937)’dır.
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
250
yazdıkları makalelerinde, oyunu değerlendirirlerken metni Doğu Batı ekseninde ele alarak yanlış
batılılaşma problemi üzerinde durmuşlardır. Bu değerlendirmelerde oyundan yola çıkılarak yazarın
felsefi birikimi ve entelektüel alt yapısı üzerinde daha fazla yorumlar yapılmıştır. Oysa Hüseyin
Cavid, bir sanatçıdır ve onun estetik ve sanatçı kimliği de ayrıca vurgulnmalıdır.
Bu bildiride yukarıdaki değerler göz önüne alınmakla birlikte “Uçurum” isimli piyesinin
dram sanatı açısından tahlili yapılacaktır. Dram tekniğinin unsurları araştırılacak ve esere tiyatro
estetiği açısından yaklaşılacaktır. Böylece sanatçının düşünsel birikimi ve yaratıcılığı karşılaştırmalı
olarak değerlendirilebilecektir.
Bir tiyatro oyununda, dram sanatının kurgusal özellikleri incelenirken şu değerler göz
önünde bulundurulmalıdır (Nutku 1990: 7).
• Öz ve biçim (tema / durum / oyun kişisi)
• Olay dizisi (serim / çatışma / düğüm/ doruk nokta / çözüm)
• Kişileştirme (tip / karakter)
• Konuşma örgüsü
• Yer kavramı
• Estetik denge
• Oyunun son sözleri
Bu bakış açısı ile oyun değerlendirilirse kabaca şöyle bir tanımlama yapılabilir:
“Uçurum”, Hüseyin Cavid’in ilk dönem çalışmaları arasında yer alan önemli bir sanat
eseridir. 1917 yılında yazılmıştır ve dört perdeden oluşmaktadır. Manzum bir piyestir. Hece ölçüsü
kullanılmıştır. Bu yönüyle, şiir ve oyun arasında bir söyleme sahiptir. Şiirsel anlatı oyunun her
aşamasında dikkatleri çekmektedir.
Oyun, romantik dram tarzında kurgulanmıştır. Aşk, romantik ve tutku dolu duyguların,
duygusallığın ağırlıklı olarak anlatıldığı bu dramda, dönemi içerisinde sanatta etkili olan romantizm
akımının da etkisi açıkça görülmektedir. Çünkü oyun, romantik tiyatronun da tipik özelliklerini
taşımaktadır. Gerek içerik gerekse estetik kurgu romantik akımın özelliklerinden birçoğunu
barındırmaktadır. Ancak burada şu da hemen vurgulanmalıdır. Oyunun yazım tarihine bakıldığında
başta Fransa olmak üzere Batı kültürlerinde romantizm akımı etki alanını bırakmış, realizm onun
yerini çoktan almıştır bile. Dolayısıyla oyun Azerbaycan edebiyatı romantizm anlayışı içerisinde
tarihsel gelişim sürecinde ele alınmalıdır.
“Uçurum”un giriş bölümünde, baş oyun kişisi genç bir ressam olan Celal, evli ve çocuk
sahibidir. Sanatkâr ruhlu, arkadaş sever ve ahlâkî değerleri yüksek bir şahsiyettir. Batı kültürüne
hayrandır. Batıdaki resim anlayı
şını ve resim sanatıyla ilgili faaliyetleri gözlemlemek amacıyla
Paris ve
İtalya’ya gitmek ister. Bu isteğini de gerçekleştirir.
Gelişme bölümü ressamın Paris hayatı üzerinde odaklanmaktadır. Oyundaki asıl çatışma
unsuru bu bölümde kendisini hissettirir. Celal, Paris’te kaldığı, kısa sürede, sanat birikimini ve
yeteneğini geliştirecek yerde, bir Fransız hanımla metres hayatı
yaşamaya başlar. Eşini ve evladını
neredeyse unutur. Anjel’i tutkuyla sever. Anjel’in Edmon adında bir sevgilisi vardır. Ayrıca geçmişi
de maddiyata dayanan sevgililer ile doludur. Celal, tüm bu olanların görmekle birlikte tutkusuna
yenik düşmüştür. Paris’te, kendi değerlerinden uzak, farklı bir ahlak ve farklı bir yaşantının
içerisinde debdebeli bir yaşam hüküm sürmektedir.
Böylece, hem kendisini, hem de
İstanbul’da bıraktığı karısı ve çocuğunu felâkete
sürükleyecek olay örgüsü dram sanatı içerisinde kurulmuş olur. Celal, Paris’te bir süre kaldıktan
sonra
İstanbul’a dönüşünde metresini de beraberinde getirir. Oyundaki doruk nokta işte burada
saklıdır. Güvercin böyle bir durumda kendisini tutamaz. Celal ile tartışmaya başlar. İşte bu sırada,
Güvercin’in
kucağındaki bebek yere düşer ve ölür. Bu olay ile birlikte artık oyunun gelişme bölümü
sonuca ulaşmıştır. Oyunda bu noktadan sonra hızlı bir sonuca gidilir. Oyun içerisindeki doruk
nokta, Anjel ile Güvercin’in karşılaşması ve bebeğin bu karşılaşma sonucu düşerek ölmesi olayıdır.
Sanatı geliştirmek düşüncesi ile başlayan, yüksek hayallerin temsilcisi konumunda bulunan
Paris ve Batı dünyası, Celal ve Güvercin için tam bir hezimet olmuştur. Aile birliği yıkılmış, sanatı
ve resim yapma yeteneğini geliştirme düşüncesi tamamlanamamış, her şey bir yıkıma doğru
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
251
gitmiştir. Bu noktada duygunun temsili konumunda bulunan Güvercin ve düşünce, kültür ve sanatın
temsili durumunda bulunan Celal’in yaşadıkları bir üst söylemde tanımlanacak olunursa Batı
kültürü dönem insanları üzerinde yıkıcı bir etki yaşatmaktadır anafikrine doğru da bir gidişat söz
konusu olabilir.
“Uçurum”un sonuç bölümü trajik bir biçimde kurgulanmıştır. Bebeğin düşüp ölmesinin
sonucunda yaşanan facianın ardından vicdan azabıyla kıvranan Celal, uçuruma atlayarak intihar
etmiştir. Sonuç acıdır ama romantik bir dramdan beklenen bir sona da uygundur.
Dram sanatı içerinde yer alan oyun kişileri şu şekilde belirlenmiştir: Celal, Güvercin, Uluğ
Bey, Yıldırım, Aydemir, Ekrem, Anjel, Edmon ve Hizmetçi. Hizmetçi bir tarafa bırakılacak
olunursa oyun kişileri arasında açıkça bir denge bulunduğu söylenebilir. Güvercin Hanım ve Anjel,
birbirine zıt karakterde kurgulanmış iki kişidir. Güvercin Hanım, temizliğin, masumluğun ve barışın
simgesi olmuş edebiyatın ve sanatın “melek kadın” tiplemesinin güzel bir örneğidir. Fransız metres
Anjel ise tam tersi kişilik özellikleri ile kurgulanmıştır. Hüseyin Cavit bu kahramanını “şeytan ruhlu
bir melek” olarak tasvir etmektedir. Kadın kahramanlar bu yönleri ile bir denge oluştururlarken, zıt
kutuplarda olmaları duygusal gerilimi tetikleyen bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır. Öte
yandan kadın tiplemeleri oyundaki duygu yönüne karşılık gelmekte, bu yapıları ile de oyunu
popüler düzeyden uzaklaştırmaktadırlar.
Oyundaki tiplemelerin iki kutupta kurgulanması anlayışı, erkek kahramanlar için de
geçerlidir. Ancak burada erkek kahramanlar kadın tiplemelerinden farklı olarak oyunun düşünce
yönünü taşıyan kişiler olarak dikkati çekmektedir. Buradaki ikili yapı şöyle gösterilebilir: Doğu ve
Batı iki ayrı uçta -kültürü, sanatı ve düşünce dünyasını kapsayacak biçimde- kişiler ile temsil
edilmektedir. Ekrem ve Uluğ Bey, Türk dünyası merkezinde, Doğu’yu; Celal ve Yıldırım oyun
içerisinde Firengistan olarak tanımlanan Paris merkez olmak üzere Batı’yı simgelemektedir. Ne
Doğu ne de Batı içerisinde ciddi eleştirel söylemlerde bulunmasa da Hüseyin Cavid, senteze
ulaşamamış kültürler üzerinde eserinde ciddi eleştiriler yapmıştır. Oyun içerisinde yanlış
Batılılaşma, ilimsiz ve bilimsiz Doğu ile duygu ve ahlaktan yoksun Batı açıktan açığa
eleştirilmekte, onların temsil eden oyun kişileri de ya mutsuzluğa mahkûm edilmekte ya da ölüme
varacak bir sonla cezalandırılmaktadır.
Oyun kişilerinin konuşma örgüsü ve konuşma düzeni kişiliklerine, bulundukları konuma ve
kültürel düzeylerine göre özenli bir biçimde yapılmıştır. Denilebilir ki oyunun en canlı ve başarılı
tiplemesi Anjel’dir. Yapmacık tavırları, ikiyüzlü yapısı, sık sevgili değiştiren, maddiyata dayanan
özellikle mücevherlerle simgelenen aşk yaşamı ile oyunun en kötü karakteridir ve mutlak sonu
hazırlayan kişi de bu olmuştur. “Uçurum”da tek bir karakter bulunmaktadır. O da Celal’dir. Oyunun
başındaki Celal ile oyunun sonundaki kişi aynı değildir. Kişilik değişimi ve gelişimi olumsuz bir
çizgide ilerlediğinden sonu da bir yıkım ile temsil edilmiştir.
Oyunun birinci perdesi İstanbul’da, ikinci perdesi, Paris’te, üçüncü perdesi yine İstanbul’da
Boğaz’a bakan bir balkonda ve dördüncü perde de köyde sade bir konakta geçmektedir. Yazarın
oyunu için mekân seçimi İstanbul’dan Paris’e kadar uzanan geniş bir perspektifte ele alınmaktadır.
Kafkasya, Kırım Yaylıları, Türk Dünyası, İdil ve Volga boyları, İstanbul ve Boğaziçi çevresi, Paris
ile İtalya oyunun geçtiği mekânlar olarak dikkate çekmektedir.
Bu durumda sonuç olarak “Uçurum” için dram sanatı açısından estetik bir dengenin
varlığından açıkça söz edilebilir. Romantik dram açısından da romantizmin tipik birçok unsurunu
barındırdığı için başarını bir eser dir denilebilir. Yine bu eser için söylenilecek olunursa, romantik
akımda yer alan aşk ve tutku dolu bir konunun ele alınması, tabiata ait değerlerin verilmesinde
kullanılan dikkat, din duygusunun (Hira Dağı’ndan inen bir melek tasvirinin yapılmak istenmesi
sadece Türkçü İslamcı bir bakış açısı ile tanımlanamaz) oyunda yer alması, başarılı tiplemeler
yaratma ve zıtlıklar oyunda ölçülü bir biçimde yer almfaktadır.
Hüseyin Cavid’in edebiyatın dilini kullanmadaki ustalığı, oyun kişilerini konuşturmadaki
başarısı, oyunun son sözlerinin vurucu ve etkili olması onun Azerbaycan edebiyatına açıkça
katkısını da göstermektedir.
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
252
KAYNAKÇA
1.
Atilla, İskender (2013), “Hüseyin Cavid’in “Uçurum” Manzum Faciasında Türk Ahlakı ve
Maneviyatının Bedii Tecessümü”, Türk Dünyasını Işıklandıranlar: Mehmet Akif Ersoy ve
Hüseyin Cavid -Beynelhalk Konferans Materyalleri. Bakü: Kafkas Üniversitesi Yayınları,
sf: 169-171. Erişim tarihi: 10 Ekim 2016,
www.qu.edu.az/downloads/publications/Kitab_Mehmet_Akif_Full_Designed.pdf
2.
Hüseyin Cavid (2005), Eserleri – Beş Ciltte İkinci Kitap. (Tertip Eden: Turan Cavid) Bakı:
Lider Neşriyat.
3.
Hüseyinoğlu, Ali Şamil (), “Hüseyin Cavid’in “Uçurum” Faciasında İstanbul – Gerçeklerin
Sembolü” Erişim tarihi: 10 Ekim 2016,
ali-shamil.tr.gg/H-.-Cavid-h-in--g-Uçrum-g--faciesinde-%26%23304%3Bstanbul-gerç
4.
Muhtaroğlu, Vilayet (1993). “Azerbaycan Türk Edebiyatı”. Başlangıcından Günümüze
Kadar Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi IV. Ankara: Kültür Bakanlığı
Yayınları, sf: 276-293.
5.
Nutku, Özdemir (1990). Dram Sanatı (Tiyatroya Giriş). İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
6.
Uygur, Erdoğan (2006), “Azerbaycanlı Yazar ve Şair Hüseyin Cavid’in “Uçurum”
Piyesinde Doğu ve Batı Kültürünün Tasviri”, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor
Enstitüsü İlmi Arayışlar, Bakü: sf: 9-15. Erişim tarihi: 10 Ekim 2016,
www.academia.edu/.../Hüseyin_Cavidin_Uçurum_Piyesinde_Doğu_ve_Batı_Kültürlerini
Шухрат Сирожиддинов, д.ф.н., проф.
Ректор университета Узбекского языка и
Литературы имени Алишера Наваи
shsirojiddinov@mail.ru
Гулбахор Ашурова, к.ф.н., доц.
старший научный сотрудник-
соискатель ТГПУ имени Низами,
qalmoqon@mai.ru
ОБ ИЗУЧЕНИИ И ИНТЕРПРЕТАЦИИ НАВОИ
Амир Низомиддин Алишер Навои – великий поэт, мыслитель, представитель не
только узбекского народа, но и всего тюркоязычного мира, занявщий достойное место в
истории мировой художественной мысли.
Вот уже более пяти веков образ Алишера Навоиизучается и по-разному
интерпретируется исследователями различных стран.
Ученые мира сравнивают заслуги Навои в области пропаганды и развития тюркского
языка сдеятельностью великих мыслителей, осуществивших великий переворот в культуре
французской нации Дю-Белли, и русской нации М.Ломоносова.
Изучение личности и деятельности Навои началось еще при его жизни. В
прозаических произведениях Мирхонда, Давлатшоха Самарканди, Гиёсиддина Хондамира,
Захириддина Мухаммада Бобура, Зайниддина Восифи; в переводах “Мажолис ун-
нафоис”Фахри и Казвиниимеет место оценка деятельности великого узбекского поэта и
просветителя. В десятках произведений поэтов, как Абдурахман Джами, Ахли Ширази
отражено отношения авторов к творчеству специально написанное о Мир Алишере,
обладателе выдающихся человеческих качеств, произведение Хондамира «Макорим ул-
ахлоқ» на протяжении веков служит своеобразным ключом для постижения почитателями
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
253
сути гения Навои.
Интерес к Навои проявляли не только представители науки и культуры Востока. В
опубликованном в 1697 году французским ученым Артолеме д’Ербелоэнциклопедии
“Библиотека Востока” приведены биография и названия трудов Навои; в исследованиях
востоковеда Силвестера де Саси упоминается имя великого гения, что свидетельствует об
официальном признании его в качестве поэта и государственного деятеля.
Русский востоковедП.Савельевв опубликованной в 1835 году, специально
посвященной Навои статье приводит краткие сведение о некоторых его произведениях, и
дает правильную оценку его творческой деятельности
1
.Большим вкладом в навоиведение
явилось исследование М. Никитского, посвященное жизни и творчеству Навои, где
обобщенн материал, приведенный в исторических и мемуарных произведениях о
политической и литературной жизни эпохи тимуридов, как “Тазкират уш-шуаро”
Давлатшоха, “Туфхаи Сомий” Сома Мирзо, “Мажолис ул-ушшок” Султана Хусайна, “Равзат
ус-сафо”Мирхонда; автор достойно оценив литературную и государственную деятельность
Навои: Мир Алишер занимает почетное место в истории литературы Востока, он обращает
на него внимание русских востоковедов
2
.
В составленном 1857 году профессором И.Н.Березенои, и опубликованном в Казани
“Туркской хрестоматии” приведены отрывки из произведений Навои “Вакфия” и“Муншаот”.
Известный русский ученый В.В.Вельяминов-Зернов опубликовал в 1868 году научно-
критический текст словаря “Абушка”, составленного в XVI веке на основе произведений
Алишера Навои. Н.И.Ильминский в произведении, посвященном тюркскому и татарскому
языкам, и опубликованном в 1862 году Казани произведении высоко оценив заслуги Навои в
развитии узбекского литературного языка, пишет: он был человеком с сильной волей
боровшимся за свой родной язык
3
.Катремер в 1841 году в Париже публикует произведения
Навои “Мухокамат ул-лугатайн”, “Тарихи мулуки Ажам”. Г.Вамберив своих произведениях,
посвященных Средней Азии, приводит отрывки из произведений Навои. Он перевел на
немецкий язык вступительную часть «Махбуб ул-кулуб», некоторые главы поэмы «Фархад и
Ширин», отрывки из других произведений Навои. Также посвящены жизни и творчеству
Навои статья французского востоковеда М.Белена, опубликованная в журнале «Азиатик»
в1861 году
4
.
В рукописных изданиях, относящихся к XV веку, рассказывающих о жизни и
творчестве Навои,приводится не мало сведений о том, что великий поэт был прекрасным
каллиграфом, и наставником многих каллиграфов
5
. Это обстоятельство привело к
возникновению традиции переписывать произведения Навои, и таким образом пройти
“школу каллиграфов”, получить благословения великого мастера слова.
М.Хакимов своей работе, посвященной рукописям Навои пишет, что более двух сотен
экземпляров из всех 254 выполнены в XIX веке, что свидетельствует о большом интересе к
творчеству Навои среди исследователей того периода.
Путешествовавшие в XIX веке по странам Востока ученые Запада, ценители редких
произведений искусства стремились вывезти в свою родину копии трудов Навои. В
результате, в музеях, библиотеках и частных фондах Великобритании, Франции, Германии,
Италии было собрано множество трудов Алишера Навои. Английский востоковед Ч.Риё в
опубликованном в 1888 году в Лондоне «Каталоге тюркских рукописей» описывает 12
редких экземпляров произведений Навои. Об уважении известного источниковеда и
текстолога можно судить по его словам: Мир Алишер – историческая личность, чьи заслуги
1
См.
: Савельев П. Алишер Навои II Энциклопедический лексикон. С-Пб., 1835. T.I.
2
См.
: Никитский М. Эмир Низом эд-Дин Алишер в государственном и литературном его значении. –С-Пб.,
1856.
3
См.: Ильминский Н.И. Материалы к изучению киргизского наречия. - Казань, 1861.
4
См.: Белен М. Мир Алишер Навои / Турецкий перевод. ИздательАҳмед Жавдат. - Стамбул: Икдом , 1897.
5
См.: Тазкираи ҳаттотон. ИВ ОН РУз. Рук. №202-қўлёзма; также Мадраимов А. Алишер Навоий ва китобат
санъати II Шарқ миниатюра мактаблари. - Ташкент, 1989. - С.54 - 59.
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
254
велики в достижении тюркским языком уровня государственного. Общепризнано, что он был
самым культурным человеком, великим мыслителем
1
. Европейские востоковеды Э.Блоше,
М.Буват, Э.Браун всесторенное изучали произведения, рукописи Навои. В частности,
Э.Браун в 14 томной книге «История литературы Ирана», дает высокую оценку творчеству
Навои: Значение Мир Алишера и как творца, и как покровителя деятелей литературы
настолько велико, что даже неописуемо. Он был великим благодетелем своего времени и
своей страны
2
.
Огромный интерес к творчеству Навои проявляли и востоковеды Европы XIX века.
Это был значимый период в развитии навоиведения. Во-первых, были обобщены и введены в
научное обращение рукописные источники, содержащие сведения о Навои, относящиеся к
концу XV–началу XVIвв. Во-вторых, был положен конец восточному стилю интерпретации
Навои, основанному на традиционном изложении, итворчество поэта стали изучать на
научной основе.
Однако, навоиведы того периода отнеслись к освещению биографии поэта несколько
поверхностно. Не стали изучать в сравнительно-критическом аспекте сведения о Навои,
приводимые в исторических источниках. В результате, настоящая биография поэта стала
немного тусклой.
В трудах востоковедов XIXвека Навои так и остался «одним из приблеженных
падишаха, хранителем печати, визирем, спокойно жившим и творившим». Основываясь на
сведениях, о произведениях Навои, созданных на основе трудов его учителей, некоторые
западные востоковеды стали воспринимать его как поэта-подражателя.
Следует отметить, что второй этап развития навоиведения связан с великими
политическими преобразованиями в мире. Гонка между Россией и Великобританией в
колонизации Востока, начавшаяся со второй половины XIX века, усилило интерес не только
Dostları ilə paylaş: |