İçimizde Bir Yer



Yüklə 0,64 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə24/31
tarix24.01.2023
ölçüsü0,64 Mb.
#80440
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   31
İçimizde Bir Yer - Ahmet Altan

Bir Sergiden Tablolar...
Kaybolmalı bazen insan.
Kendi tenhalığına çekilmeli.
O ıssız karmaşanın içinde gizlice yeniden çoğalmalı,
nadasa bırakılmış bir toprak gibi kendi karanlığında
bereketlenmeli.
Sanatın ve hayatın tedirgin patikalarında gezinmeli.
Eski dostlara rastlamalı orada, hiç karşılaşmadığı dostlara,
gençliğini bölüştüğü dostlara; alevli bir magma gibi, zamanı
yakan tuhaf bir kızıllığın içinde fildişi tuşları parlayan
piyanonun sesine eşlik eden seslerini duymalı onların,
hıçkırıklarını duymalı, yalnızlıklarını, gülümsemelerini
duymalı, ateşi eliyle tutup onu bir elmasa çeviren cehennem
büyücüleriyle elleri yanarak yürümeli.
Mussorgski'yi hatırlamalı bir daha.
Çok içerdi.
Çok yalnızdı.
Çıplak Dağda Bir Gece'yi dinlerdim ben.
Zengin bir aristokrat olarak doğmuştu, öyle ölmedi ama...
Ünlü dostları vardı, Borodin iyi ahbabıydı, Rimski-
Korsakov'la aynı evi paylaşacak kadar yakındı.
Sonra herkes bırakmıştı onu.
Geceleri kimsesiz odalarda içerdi.


Ressam arkadaşı Viktor Gartman'ın sergisinden çok
etkilenince Bir Sergiden Tablolar isimli piyano suitini
yazmıştı, Ravel daha sonra orkestra düzenlemesini yapmıştı o
parçanın.
Kayboldum ben geçenlerde.
Bir resim sergisinde kayboldum.
Mor halkalarla çevrelenmiş gözleriyle deli deli bakan,
saçları dağınık Rus besteciye rastladım, kendi kimsesiz
patikalarımda, bir de kırmızı yeleği, beyaz gömleği, siyah
uzun atkısıyla, yaptığı tabloların yanında duran Mehmet
Güreli vardı.
Kırçıllaşmış sakalı, yumuşacık gözleriyle bir ermişe
benziyordu.
Eski dostlarım onlar, cehennemden çiçek toplardık birlikte.
Bir piyano bile çalamıyorum.
Ben de Mehmet'in resimleri için bir beste yapmak isterdim.
Bir senfoniye yetecek kadar renk ve anlam var tablolarda,
siyahların içinde duran şu şehla gözlü kadın, ben tanırdım o
kadını, pencerenin kenarındaki şu yalnız adam, neşeyle
uçmaya hazırlanan şu kuşlar, karanlığın içinde bekleşen
kargalar, çırılçıplak şu ahlaksız kadın.
Geceleri çok uzun yürürdük biz.
Herkes uyurdu, biz yürürdük.
Adım başı biri katılırdı bize, şarkılarıyla, şiirleriyle,
romanlarıyla, hikayeleriyle gelirlerdi.
Mehmet bazılarının şarkılarına eşlik ederdi.
Ben dinlerdim.


Kaybolurduk ve kaybolmayı severdik.
Ama kimse Mehmet kadar kaybolamaz, kimse Mehmet
kadar kendisi olamaz, kimse var olmayı Mehmet kadar
küçümseyemezdi.
Mussorgski'nin yalnız öldüğü, Edgar Alan Poe'nun sefalete
sürüklendiği, Modigliani'nin bir bilardo masasında can
verdiği, Knut Hamsun'un açlık çektiği, Stendhal'in
okunmadığı, Chopin'in ülkesinden kaçtığı, Liszt'in manastıra
kapanmak zorunda kaldığı bir hayat, ona göre değildi.
Hayatı beğenmez ve yeniden biçimlendirmek isterdi.
Yeniden de biçimlendirdi hayatı.
Çerçeveletip duvarlara astı.
Kaybolmuşlar yüceldi.
Piyano konçertoları dinlerdik.
Rahmaninov'un 
Üçüncü 
Piyano 
Konçertosu
dostluğumuzun kilit noktalarındandı.
Uzun bir seyahatten döndüğüm bir gece Mehmet aniden bu
konçertoyu dinlemek istemişti, gece yansı Rahmaninov'un
konçertosunu bulmuştuk.
Dost olmayı sevmiştik.
Rahmaninov'la ilgili hikâyeler anlatmıştık.
Gençtik ve kaybolmuştuk.
Kaybolduğumuz yerlerden memnunduk.
Mehmet yıllar sonra kaybolmuş her ânı tutup yeniden
yaptı, renklere, şekillere büründürdü onları, kayıp zamanların,
kayıp insanların tanrısı oldu, yeniden can verdi onlara, renkli


kuşlar, yalnız kadınlar, hüzünlü erkeklerden oluşan mutlu bir
hayat yarattı.
Duvarlara astı onları.
Bir piyano sesi duyuluyor.
Mussorgski yalnız öldü.
Çok içerdi.
Çok yalnızdı.
Bir arkadaşının sergisi için bir müzik besteledi.
Her tablo için bir başka ses, her tablo için başka anlatım.
Ve sırf benim bildiğim, sırf benim dinlediğim bir başka
beste yaptı geçen akşam, benim dostumun tabloları için ve
ben duydum onu, dinledim.
Bu müziği başkalarına duyuracak bir yetenekten yoksun
olduğum için hayıflandım.
Çıplak kadın için çaldıklarını duymalıydınız, ya o siyahlar
içindeki kadın...
Bir sergide kayboldum ben.
Tuhaf patikalardan geçtim, eski dostlarıma rast geldim,
müzikler dinledim, kuşların konduğu tellerde zamanın
çemberini çevirdim, Mussorgski'yi teselli ettim, Courbet'yi
gördüm, "Bonjour Mösyö Courbet" tablosunu yapmıştı hani,
sakallı adamın Mehmet'e çok benzediğini söyledi bana, ben
de benzettim.
Kırmızı yeleği vardı Mehmet'in, kırçıl sakallan, yumuşak
bakışları vardı, hırçın sesli bir ermişe benziyordu.
Kaybolmuşların ermişi.
Onları bir daha yarattı.


Var etti kaybolmuşları.
Mussorgski öldükten sonra Bir Sergiden Tablolar'ı Ravel
bir daha düzenlemişti, Rimski-Korsakov da Boris Godunov
operasını elden geçirmişti.
Ben o sergi için bir şeyler yazabilseydim, ben öldükten
sonra onları kim yeniden düzenlerdi acaba?
Mehmet herhalde ya da Alev.
Kaybolmayı bilen dostlarım var.
Var olabilmek için kaybolabilmek gerektiğini bilen
insanlar.
Çok kaybolduk biz.
Geçenlerde bir sergide kayboldum.
Yalnız kadınlar, hüzünlü erkekler, neşeli kuşlar gördüm.
Sanatın ve hayatın tedirgin patikalarında gezindim.
Mussorgski yalnız öldü.
Başucunda çıplak bir kadın ağlıyor, mavi bir kuş ötüyor
şimdi.
Kırmızı yelekli bir adam gülümsüyor.
Ateş, çıplak ellerinde elmasa dönüşüyor onların.
Zamanı yakan tuhaf kızıllığın içinde fildişi tuşları parlayan
bir piyano çalıyor.
Ve, defalarca kayboluyoruz.
***



Yüklə 0,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin