Propaganda esasen, lüzum ve zaruret te kil etmedi i konuda duvar ilânında oldu u gibi,
ço unlu un dikkatini çekmekten ibaret olup, ilim sahibi olanlara yahut sadece bilgi toplamak
niyetinde olanlara ders vermekten ibaret kalmadıkça duygusallı a ve pek az da akla hitap
etmelidir. Her propaganda halkın anlayaca ı sahada yapılmalıdır. Manevi seviyesini hitap
etti i toplulu un içindeki kafaları en dar olanların anlayabilece i biçimde tutmalıdır, ' artlar
dahilinde, taraftar kazanılmak istenilen kimseler ne kadar çoksa propagandanın manevi sevi-
yesi de o kadar a a ıda olmalıdır. Propagandanın ilmi bakımdan çeri i ne kadar alçakgönüllü
ise ve toplumun duygularına ne kadar müracaat ederse ba arısı da o kadar kesin olur. Basan
bir propagandanın de eri hakkında en büyük delildir. Birkaç okumu kimse veya l', bir iki
genç "estet"in tasvip ve takdiri bunun yanında hiç kalır. Propagandada sanat dü ünce gücünün
çalı tı ı hallerde, içgüdünün hakimiyeti altındaki büyük toplulukların anlayabilece i bir
noktaya gelerek, psikolojik yönden uygun bir ekil alıp çevrenin kalbine girecek yolu
bulmaktır. Bu hususun bir de, akıl ve hikmetin en yüksek noktasına çıkmı sanılan kimselerce
anla ılmaması, onların zihinlerinde gururdan ba ka bir ey olmadı ım ispat eder. Fakat pro-:
pagandanın taraftar toplamaya müsait silâhları büyük halk toplu-,„, luklarının üzerlerine
çevrilirse, bu hareketten u ders ortaya çıkar: ;
Büyük toplulukların temsil melekesi sınırlıdır,
Dostları ilə paylaş: