Kader beni, iki Alman devletinin tam sınırları üzerinde bir kasabada, Braunau am Inn'de



Yüklə 1,96 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/30
tarix31.12.2021
ölçüsü1,96 Mb.
#49735
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   30
Adolf Hitler - Menim mubarizem

ula manın vasıtasıdır. Gayesi, gerek fizik ve gerek ahlâk bakımından bu olan insanların 
geli mesi ve bu geli menin devamlılı ın; sa lamak tır. Önce ırkın yok edici melekelerinin 
geli mesinin  artı olan esaslı vasıfları devam ettirme e mecburdur. Bu melekelerin bir kısmı 
daima fizik hayatın devamlılı ına hizmet edecek ve di er bir kısmı, fikri geli meleri 
kolayla tıracaktır. Fakat gerçekte birinci, daim:ı ikincinin en lüzumlu  artıdır. Bu gayeye 
dikkatlerini vermeyen devletler, kusurlu organlardır. Yahut ba ka bir 'ifadeyle cenin halinde 
kalmı  mahlûklardır. Bu gibi devletlerin mevcut olmaları i in. rengi ni asla de i tirmez. 
Biz Nasyonal Sosyalistler, yepyeni bir dünya görü ü için sava sırken, aslında karanlık ve 
belirsiz olan o ünlü "olaylar alanı" üzerinde yer almıyoruz. E er böyle davranmasaydık, yeni 
fikrin  ampı yonlan sayılmazdık ve günümüzde hüküm süren yalanın pe inden git mis 
olurduk. Biz Nasyonal Sosyalistler bir örtü olan devlet ile, o örtünün içine konan ırk arasında 
gayet keskin ve açık bir fark gözetmek zorundayız. Bu örtü, ancak dikkati çekmek ve himaye 
etmek hususunda olursa, bir hikmeti ve mânâsı oldu u kabul edilir. Aksı takdirde hiçbir 
de eri olamaz. 
Demek ki, ırkçı devletin en büyük gayesi, medeniyet veren ipti dai ırkın temsilcilerinin 
bekasını sa lamak olmalıdır. Bir milletin meydana getirdi i canlı bir organ, o milletin sadece 
varlı ını sa la mak ile kalmaz, onun ahlâki ve fikri melekelerini de geli tirerek dev leti 
ba ımsızlı ın en üst derecesine yükseltir. Bize bugün devlet diye zorla kabul ettirilmek 
istenen  ey tabiatın yanlı  bir ürününden ibarettir. Bu hatalı  eyin arkasından, bir sürü 
ıstıraplar alayı gelmektedir 
Nasyonal Sosyalistler olarak biz biliyoruz ki, dünya bizim felse femizı devrimci kabul edecek 
ve. bu ad altında bize hakaret edecek tir. Fakat hiçbir zaman bizim fikir, mütalâa ve 
hareketlerimiz, devri mizin be enilmesi veya kötülenmesinden ileri gelmemektedir. Bı zim 
genç hareketimiz,  uuruna sahip oldu umuz hakikate hizmei etmek yolundaki mecburi 
görevden do maktadır. Gelecek nesille rin, te ebbüsümüzün yaptı ı hizmeti takdir e^^ekle 
kalmayaca ına faydasını da teslim edece ine ve bizim davranı ımızı saygıyla kar ı layaca ına 
emin olabiliriz. 
insanlık, bu yolu takip ederken, bugün pek çok rastlanan ba rı severlerin a layıp, sızlamaları 
ve dırlanmaları ile ümit ettikleri gayeye ula acak mıydı, yoksa ula amayacak mıydı, bunu 
kimse önceden, kestiremez. Aslında ula ılacak gaye  udur: Gözya ı döken barı severlerin 
salladıkları "zeytin dalları" ile sa lanmı  bir barı  de il, bütün dünyayı yüksek bir 
medeniyetin hizmetinde bulunduran bir hâkim milletin üstün kılıcı ile sa lanmı  bir barı . 
Milletimizin saflı ının korunması ve mü terek bir kanın verdi i tutarlılıktan yoksun 
bulunması durumu, bize tarifi imkânsız fenalıklar yapmı tır. Meselâ birçok Alman 
hükümdarlarına egemenlik verildi, fakat Alman milleti hükümdarlık haklarından yoksun bıra-


kıldı. Bugün bile Alman milleti bu samimi tutarlılık yoklu undan zarar görmektedir. Fakat, 
gerek geçmi te ve gerek günümüzde felâketimize sebep olan  ey, gelecekte bizim için bir 
nimet kayna ı olabilir. Çünkü, ba langıçta ırkımızı meydana getiren unsurlar arasın-h da 
kesin bir kayna manın yoklu u ve bunun sonucu olarak kayna mı  bir millet te kil edebilmek 
hususunda kar ıla tı ımız imkânsızlık ne kadar korkunç olursa olsun, kammızdaki en iyi 
eyin hiç ol-•mazsa bir bölümünün saf kalması ve ırkımızın geri kalan kısmını ezen 
çöküntüden kurtulmu  olması pek sevinilecek bir olaydır. 
Hiç  üphe yok ki, ırkımızın ilkel unsurlarının tam bir ala ımı, dört ba ı mamur bir organ 
meydana getiren bir milletin do masını sa layacaktı. Fakat her melez ırk gibi, ba langıçta en 
asil unsurların j,sahip oldukları medeniyeti geli tirme kabiliyetine pek az bir nispete sahip 
olacaktı. Yâni bu tam ve kesin karı manın yoklu u bir nimet !'olmu tur. Bugün elan Alman 
milletinin içinde Kuzey Cermen ırkına mensup kimselerden meydana gelen bir "ihtiyat 
hazinesi" vardır ki, bunların kanları bozulmadan korunmu tur. Bu kimseleri gelece imiz için 
pek de erli bir hazine olarak kabul edebiliriz. Irk kanunlarının bilinmedi i ve her  ahsın 
hemcinslerine e it sayıldı ı üzücü devrelerde, çe itli ilkel unsurlar arasında mevcut de er 
farkları görülüp, takdir edilemiyordu. Bugün ise biliyoruz ki, milletimizin yapısını te kil eden 
unsurların tam bir ala ımı ve bunlardan meydana çıkacak olan birlik bizi kuvvetli bir duruma 
getirecekti. Fakat, insanlı ın göz koyması gereken yüksek gaye elin eri emeyece i bir 
noktada kalacaktı, i i olumlu sonuca ula tırmak için, kaderin seçti i Ve açıkça görülebilen 
insan çe idi, kendi meydana getirmi  oldu u bir milletin ortaya çıkardı ı ırk çorbası içinde 
bo ulup gidecekti. Bizim hiç rolümüz olmadan hayırsever kader tarafından önlenmi   eyi, 
bugün yeni kazanılmı  bir mefhumun kuvvetine dayanarak büyük bir dikkatle incelemeli ve 
faydalanmalıyız. Alman milletine verilmi  kutsal bir görevden söz eden kimse, bu i in sadece 
milletimizin, hatta bütün insanlı ın bozulmadan kalmı  asil unsurlarını korumayı kendisi için 
en büyük gaye kabul edecek bir devlet kurmaktan ibaret oldu unu bilmelidir. Böylece devlet 
ilk defa olarak, büyük bir gaye tanımı  olur. Kendisine vatanda ların birbirlerini kar ılıklı 
olarak rahatça aldatabilmelerine fırsat vermek için, asayi in korunmasına bakmak rolünü 
veren gülünç parolaya kar ılık, Allah'ın lütfü ile bu dünyaya ba ı ladı ı üstün bir insan 
nevinin korunmasından ibaret bir i , gerçekten kutsal bir görev olur. Varlı ını kendisinin 
içinde bulmalı iddiasına kalkan ruhsuz mekanizma, en büyük gayesi yüksek bir fikre hizmet 
etmekten ibaret olan canlı bir uzviyete döndürülmelidir. Reich, devlet olmak itibariyle, sadece 
Almanları bünyesine almalı ve bu ırkın ilkel unsurlarına sahip olan de erli yedekleri bir araya 
toplamalı ve korumalıdır. Aynı zamanda Reich bunları a ır a ır ve emin bir  ekilde hâkim bir 
duruma çıkarmayı da kendine görev saymalıdır. 
E er meselenin derinine inilecek olunursa, tembellikten ibaret olan bir devreyi, bir mücadele 
devresi takip edecektir. Fakat burada da "i leyen demir paslanmaz" sözünü uygulamaya 
imkân vardır. Aynı anda, zaferin sadece hücum ile kazanılaca ı görü ü de unutulmamalıdır. 
Kavgamızın gayesi ne kadar büyük ve toplum, bunu anlamaktan ne kadar uzak ise, tarih 
göstermi tir ki, ba arı ve ba arının önemi de o kadar büyük olacaktır. Hedef alaca ımız 
gayeyi açıkça görmek ve kavgaya sarsılmaz bir sebatla devam etmek bizim için yeterlidir. 
Bugün devletimizi idare eden memurlardan ço u, yarın vukua gelecek olay için mücadele 
etmek ve çalı mak yerine, mevcut durumunu muhafaza ettirmeyi daha uygun bulmaktadır. Bu 
gibiler, devleti bir mekanizma sayarlar ve mevcudiyetlerinin tek sebebi hayatta kalabilmekten 
ibaret oldu una hükmederler. Hayatları daima söyledikleri gibi devlete aittir. Devlet 
otoritesini, bir milletin beka içgüdüsünün egemenlik hakkına sahip saymaktansa, bu organın 
sırf otomatik bir mekanizması kabul etmek bu kimseler için tabii oldu u kadar daha kolay ve 
rahattır. Gerçekte devlet ve devletin otoritesi, bu gibiler için bir amaçtır. Yahut, hayat u runda 
giri ilen büyük ve ebedi kavgada kullanılan kudreti büyük silahtır. Ba ka bir ifadeyle, 
ya amak isteyen toplulu un mü terek bir idaresinden ibarettir, i te bundan dolayı, biz 
Nasyonal Sosyalistler kavgamız için, fizik, zekâ ve cesaret bakımından köhnemi  bir topluluk 


içinde pek az mücadele arkada ı bulabilece iz. Bu topluluk içinde bulaca ımız taraftarlar, 
kalpleri ve dü ünme güçleri gençli ini muhafaza eden ihtiyarlar olacaklardır. Hiçbir zaman, 
mevcut durumlarını muhafaza etmeyi hayatlarının tek gayesi edinmi  kimseler bize 
katılamayacaklardır. Kar ımıza, kötü kalpli olanlardan ziyade, fikren tembel olanlar ve 
mevcut devletin bekasında menfaatleri olan kimseler daha çok çıkacaktır, i te, bu korkunç 
mücadelenin ümitsiz bir  ey gibi görünmesi, atıldı ımız i e büyüklük vermekte ve yücelik 
kazandırmaktadır. Bu da biz Nasyonal Sosyalistlerin ba arı ihtimalini te kil etmektedir. Daha 
ba langıçta zayıf ruhluları korkutan veya çok geçmeden onların cesaretlerim kıran sava  
naraları, gerçekten kavga seven nesillerin bir araya toplanması için bir i aret hizmetini 
görecektir. 
u husus bilhassa bilinmelidir: Bir milletin tek bir gaye pe inde ko ması için, enerji ve faal 
kuvvetle teçhiz edilmi  kimseler birle erek milleti içine dalmı  oldu u ataletten kurtarırlarsa, 
bu kimseler milletin tamamının hâkimi olurlar. Bugün birkaç ki iye zor gibi görünen  ey, 
gerçekte zaferimizin en lüzumlu  artıdır. "Kavga" büyük ve zahmetli oldu undan en 
kuvvetlileri bulmak gerekmektedir. Bu seçkin zümre, fikir sava ımızda biz Nasyonal 
Sosyalistlere ba arıyı garanti eder. Irkların saflı ım bozan birle melerin tesirini, tabiat basit 
olaylarla düzeltir. Tabiat bu konuda ise melezlere pek az tolerans tanır. Bu çe it faaliyetlerin 
ilk ürünleri, dördüncü ve be inci batına kadar büyük zorluklarla kar ıla ır. Kandaki birli in 
azlı ı, o  ahısların iradeleri ve hayati enerjiler arasında birçok farklar do urur. Halis ırka 
mensup bir kimse akla uygun ve düzgün kararlar alırken, karı ık bir kan bütün mü kül 
anlarında  a ırır yahut yarım kararlar verir. Sonunda karı ık kanlı kimse, temiz kanlı kimsenin 
hâkimiyeti altına girer. Böylece fiiliyatta daha çabuk mahvolmaya müsait bulunur. Bu 
hâdiselerin misalleri çoktur. Tabiat i te bu noktalarda düzeltmeler yapar. Hatta tabiat, çok 
kere daha ileri gider ve nesil verme faaliyetine bir sınır çeker. 
Belirli bir ırka mensup bir fert, a a ı bir ırkın temsilcisi ile bir le ırse, birle menin sonucu 
seviyenin dü mesi olacaktır. Ayrıca, aralarında ya adıkları halis ırk mensuplarına kıyasla 
daha zayıf zürriyet meydana getirecektir. Üstün ırktan yeni kan karı masına engel olundu u 
hallerde devam eden birle meler, ortaya öyle çe itli fıkır-ler koyacaklardır ki, tabiat tarafından 
ustaca azaltılan mukavemet kuvvetleri, kendilerini kısa bir zaman içinde yok olmaya mahkûm 
edecektir veya binlerce yıl sonunda yeni bir karı ım ortaya çıkacaktır. Bunlarda ise çe itli 
birle melerden dolayı kökle birlikte karı mı  olan ilkel unsurlar artık tanınmaz hale 
gelecektir. Böylece çe itli kar ı koyma kuvvetlerine sahip yeni bir millet meydana gelecektir. 
Fakat bu yeni milletin fikir ve güzel sanatlar yönünden de eri, ilk birle meye katılmı  olan 
yüksek ırkın kabiliyetlerinden çok a a ı olacaktır. Aynı zamanda bu verimsiz yaratık, kanı 
temiz kalmı  yüksek bir ırka yenilecektir. Binlerce yıl zarfında geli en ve bu yeni milletin 
aynı cinsten olmasını sa layan "sürü birli i" ne kadar büyük olursa olsun, ırkın seviyesinin 
dü mesi ve yaratıcı meziyetlerinin azalmasından dolayı, fikri geli me ve medeniyet yönünden 
üstün olan saf bir ırkın saldırılarına kar ı koyamayacaktır. Demek ki  u ilke ortaya konabilir: 
Her ırk birle mesi, er geç zaruri olarak ortaya çıkan melezlerin birle meye katılmı  ve katı 
temizli inin verdi i birli i korumu  üstün unsurların yüzle mesinde yapıldı ı takdirde ortadan 
kalkması sonucunu verir. Melez için tehlike ancak üstün ırka mensup sorı fert unsurunun da 
melezle mesi ile son bulur. 
i te ırkların bozulmaları ile ortaya çıkan yaratıkların, saf bir ırk tabakasının bulunması ve yeni 
melezle melerin olmaması  artı ile, yava  yava  ortadan kaldırılması tabiatın sa ladı ı tedrici 
yenile menin ve tekrar hayat bulmanın kayna ı olur. Bu olay, kudretli bir ırk içgüdüsüne 
sahip olan ve özel  artlarda veya bazı özel zorlamalar sonucunda ırkın temizli ini koruyan ve 
devam ettiren tabii ço alma yolundan uzakla tırılmı  insanlarda kendili inden ortaya 
çıkabilir. Zorlama son bulur bulmaz, saf kanlı unsur, hemen kendine e  olanlar arasında 
çiftle meye ba lar ve bu davranı  sonunda her çe it birle me yoluyla bozulmalara engel olur. 
Böylece melezle meden ortaya çıkan yaratıklar, kendiliklerinden arka plâna çekilirler. 


içgüdünün telâkkilerine arkasını dönmü , tabiatın ortaya koydu u varsayımları idrak etmeyen 
bir kimse, tabiatın yaptı ı düzeltmelere itimat etmemelidir. Demek oluyor ki, yenile me i ini 
yapma görevi, zekâya dü mektedir. Fakat, gözleri körle en bir kimse, ırkları birbirinden 
ayıran setleri yıkmakta devam edecektir. En sonunda bir gün içinde bulunan en iyi  ey 
mahvolacaktır, i te o vakit orada "birlik" isteyen bir çorbadan ba ka bir  ey görülmeyecektir. 
Bugün sözleri kulaklarımızı tahri  eden me hur reformcuların idealleri budur. Fakat,  u 
bilinmelidir ki, bu  ekilsiz ala ım, dünyada her türlü idealin ölümünü ifade etmektedir. Belki 
bu  ekilde "büyük bir sürü" meydana getirile bilinir. Böylece bu karı ım sayesinde sürü 
hayatına dü kün bir hayvan yaratılabilir. Fakat bu ala ımdan, hiçbir zaman medeniyet yapıcı 
saf bir kimse çıkmayacaktır.  te o zaman be eriyetin görevinde kusur etmi  oldu una 
hükmedile bilinir. 
Dünyanın böyle bir duruma dü memesi istenirse, o zaman Cermen ırkı dostlarımın kutsal 
görevleri, yeni melezle meleri önlemek olmalıdır. Ça da larımızın dikkatlerini çekmi  olan 
süprüntü herifler bu fikri duyunca, haykıracaklar ve  ikâyette bulunacaklardır. En kutsal 
haklarına tecavüz etti imi iddia edeceklerdir. Halbuki insanın sadece bir tane kutsal görevi 
vardır. Yani be eriyette mevcut en iyi  eyini korumasına, bu imtiyazlı kimselerin 
geli melerini daha mükemmel hale sokması için kanının saf bir halde kalmasına dikkat 
etmektir. 
Irkçı bir devlet, evlenmeleri daimi bir ırk de i mesine sebep olmaktan kurtarmalıdır, insani 
sebeplerden dolayı, benim tezime kar ı olanların itirazlarına, bütün ecza hanelerde ve seyyar 
satıcılarda en sa lam anne ve babanın çocuk yapmaması için ilâçların satıldı ı  u sırada hak 
verilemez. Günümüzün devletinde frengililerin, veremlilerin veya sakat ve aptalların nesil 
verme haklarını ellerinden almak, cinayet olarak telâkki edilmektedir. Di er taraftan, sa lam 
milyonlarca insandan nesil verme hakkını çekip almak, hiç de fena bir hareket kabul 
edilmemektedir. Bu durum, ikiyüzlü cemiyetin ahlâk anlayı ına aykırı gelmemekte, bilâkis 
fikri tembelli ini ok amaktadır. Çünkü aksi olsa idi, ırkımızın saflı ını koruyabilmesi için 
kafalarını çalı tırmaları ve yorulmaları gerekirdi. 
Bugünkü sistem idealden ve asaletten mahrumdur. Bizden sonra gelecek nesillerin menfaati 
ve en iyi  ekilde yeti meleri i ine hiç kimse önem vermemektedir. Kiliselerin hali de böyledir. 
Bu kiliseler, Tanrı'nın en büyük eseri olan insanlara kar ı gösterilmesi gereken saygıyı 
göstermemektedirler. Ruhtan bahsederler, fakat ruhun bir örtüsü olan insanın "proleter" 
durumuna dü mesine göz yumup, seslerim çıkarmazlar. Sonra kalkarlar, Hıristiyan inancının 
kendi memleketlerinde tesirini kaybetti ine ve fizik olarak çökmü , ahlâkı da dı  görünü üyle 
mütenasip bir  ekilde bozulmu , sefil güruhun "dinsiz" olu una hayret ederler. Bunun acısını 
çıkarmak için de Otantolara ve Cafreslere Hıristiyanlı ı yayma a kalkı ırlar. Bu arada bizim 
Avrupa devletleri, sofu misyonerlerini Orta Afrika'ya göndererek zenciler için misyonlar 
kurarlar. 
iki Hıristiyan mezhebi, zencileri rahatsız edece i yerde, bugün felâketlere ve üzüntülere yol 
açacak hastalıklı bir çocu a hayat bahse tmektense, gürbüz fakat zavallı bir küçük yetime 
merhamet gösterip, ona ana-baba hizmetinde bulunsaydı, Tann'nın daha çok ho una gidecek 
bir  ey yapmı  olurdu 
Irkçı devlet, bugün bu konuda yapılması ihmal edilmi  veya bilhassa yerine getirilmemi  olan 
eylerin tamamını tamir etmelidir. Irkçı devlet, ırki toplum hayatının merkezi durumuna 
getirmeli ve ırkın halis kalmasına nezaret etmelidir. Aynı zamanda, bir milletin en de erli 
malının "çocuk" oldu unu kabul ve ilân etmelidir. Yalnız, sa lam olanların çocuk 
yeti tirmelerini sa lamalıdır. Irkçı devlet  unu söylemelidir: Bir hastalı a tutulmu  iken ve 

Yüklə 1,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin