Kalp damar sistemine etkiLİ İLAÇlar


SU ve ELEKTROLİT DENGESİ BOZUKLUKLARINDA KULLANILAN İLAÇLAR



Yüklə 0,73 Mb.
səhifə5/5
tarix28.03.2017
ölçüsü0,73 Mb.
#12821
1   2   3   4   5

SU ve ELEKTROLİT DENGESİ BOZUKLUKLARINDA KULLANILAN İLAÇLAR

Su insan vücudunu oluşturan elemanlardan en büyük olanıdır. Vücut sıvıları, suya geçirgen bir hücre zarı tarafından hücre dışı veya hücre içi olmak üzere ikiye ayrılırlar. Vücut suyunun üçte ikisi hücre içi, üçte biri ise hücre dışı sıvıları şeklinde dağılım gösterir. Vücudun normal su ihtiyacı günde ortalama 1500-2000 ml dir. Vücudun su içeriği ; susama mekanizması , böbreklerin çalışması ve böbreklerin çalışmasında önemli rol oynayan antidiüretik hormon (ADH), renin-anjiotensin-aldosteron sistemi ve artiyal natriüretik faktör yardımıyla sabit tutulmaya çalışılır. Sıvı ve elektrolitlerin vücuttan aşırı kaybına neden olan başlıca elementler, gastroenterik kayıplar ( diyare ve kusma ), renal kayıplar ( adrenal hastalıklar, böbrek hastalıkları, diüretikler ) , hemoraji, düzensiz sıvı alımı, yanıkların neden olduğu aşırı deri hastalıkları, diabetes insipidus ve aşırı beslenmedir.

Kalsiyum, magnezyum, demir, fluor v.b bazı mineraller vücudun normal fonksiyonlarını yürütebilmesi için, dokuların ve kemiklerin gelişimi için gereklidir. Ayrıca bazı enzimlerin ( bakır dopamin ?-hidroksilaz’ın ve sitokrom C oksidaz’ın, çinko karbonik anhidraz’ın) ve diğer önemli bileşiklerin ( kobalt vitamin B12’nin,iyot tiroksin’in, demir hemoglobin’in ) yapı taşlarıdır. Oksijenin taşınması, kasların kasılması, ozmotik basıncın düzenlenmesi ve santral sinir sisteminin düzenli çalışması gibi birçok fizyolojik fonksiyonu düzenlerler. Hidrasyonun anormal olduğu durumlarda asit-baz ve su-elektrolit dengesizliği değiştirme tedavisi ile düzeltilebilir. Bu tedavide ana bileşik sudur. Kalsiyum, magnezyum, potasyum ve sodyum temel elektrolitleri oluşturur. Bazı preparatlar, aminoasit ve şeker gibi besleyicileri içerebildiği gibi, miks sulu çözeltiler yapılarında bir çok elektrolit, bir şeker ve belli aminoasitleri bulundururlar. Bu tedaviler oral ve parenteral yolla yapılmaktadır.

Vücuttaki elektrolit dengesinin bozulması ile ortaya çıkan durumlar, nedenleri ve oluşan semptomlar tabloda gösterilmektedir.





Elektrolit bozukluğu

Serum düzeyi (mmol / L)

Nedeni



Oluşan semptomlar







Hiponatremi



? 135

Yüksek Na+ kaybı; kardiyak bozukluk, karaciğer sirozu v.b. nedenlerle Na+ dağılımında bozukluk.

Na+ kaybıyla oluşan izotonik

veya hipotonik dehidratasyon;



Na+ dağılım bozukluğuyla hiperhidrasyon





Hipernatremi



? 150

Artmış Na+ alınımı; Na+ tutulması;su kaybı

Artmış Na+ alınımı, Na+ tutulması ile hipertonik hiperhidrasyon; su kaybıyla beraber hipertonik dehidrasyon


Hipokalemi



? 3.5

K+ alınımında yetersizlik , hiperaldesteronizmle K+ kaybı , Cushing sendromu, salüretiklerle tedavi, kronik laksatif alışkanlığı, akut alkolazla beraber oluşan K+dağılım bozuklukları


Kas zayıflığı, gastrointestinal şikayetler, apati, böbrek rahatsızlıkları, EKG değişiklikleri.

Hiperkalemi



? 5.5

Kronik veya akut renal rahatsızlıklar ile azalmış K+ atılımı mineralokortikoit eksikliği, K+ tutucu salüretiklerle tedavi.


Hipokalemiye benzer rahatsızlıklar




Hipokalsemi



? 2

Yetersiz Ca++ alınımı, paratiroid hormon hiposekresyonu malabsorbsiyon .

Santral sinir sistemi uyarılma kabiliyetinde artma, tetani, parestezi





Hiperkalsemi



? 2.7

Paratiroid hormon hipersekresyonu, D vitamini zehirlenmesi, malign tümerler

Kilo kaybı, iştah kaybı, kabızlık, kardiyak aritmiler hiperkalsüri, ciddi vakalarda koma


Hipomagnezemi



? 0.7

Kronik intestinal hastalıklar, hipertiroidizm, hiperaldosteronizm

Hipokalsemiye benzer rahatsızlılar, taşikardi

Hipermagnezemi


? 1.25

Renal yetersizlik, hipotirodizm, Addison hastalığı

Santral sinir sitemi fonksiyonlarının inhibisyonu, kabızlık kürar benzeri etkiler




1. Dehidratasyon ve sodyum dengesi bozuklukları :
Su kaybı, su alınışından daha fazla olduğunda su ve sodyum dengesi bozukluklarının büyük bir kısmını oluşturan dehidratasyon görülür. Bunun tersi hiperhidratasyon ise ödemli hastalıklar sırasında sodyum retansiyonuna bağlı olarak gelişir. Sık görülen diğer bir durum ise cerrahi girişimler sırasında veya sonrasında gelişen su ve elektrolit retansiyonudur.
Başlıca üç tip dehidratasyon vardır ;


  • İzotonik dehidratasyon : Aynı oranlarda su ve elktrolit kaybının görüldüğü dehidratsyonlardır. Hücre dışı sıvı hacmi azalırken ozmolalite değişmez. Diyare ve kusmaya bağlı durumlarda görülmektedir.

  • Hipertonik dehidratasyon : Su kaybının yüksek olduğu, elektrolit kaybının olmadığı veya düşük oranlarda kaldığı dehidratasyon şeklidir. Serum sodyum konsantrasyonu yükselir ve hipernatremi gelişir.

  • Hipotonik dehidratasyon : Su kaybı ile karşılaştırıldığında elektrolit kaybının daha fazla olması halinde görülen dehidratasyon şeklidir. Genellikle beraberinde hipernatremi görülmektedir.

Hipernatremi vakalarında, başlangıçta elektrolitsiz veya düşük elektrolitli çözeltiler kullanılır. Uygulama ağızdan su verilmesiyle ve intravenöz % 5’lik glükoz infüzyonuyla yapılır. Hipernatremi su kaybına bağlı değil aşırı tuz yüklemesine bağlıysa furosemit ile birlikte % 5’lik glükoz çözeltisi intravenöz infüzyonu şeklinde uygulanır.

Hiponatremi tedavisi dehidratasyonlu ve dehidratsyonsuz olmasına göre değişiklik göstermektedir. Dehidratasyonlu vakalarda (hipotonik dehidratasyon) sodyum klorür eksikliğini gidermeye yönelik uygulamalar yapılır. Ağır vakalarda % 3 lük, diğer durumlarda % 0,9 luk sodyum klorür çözeltisi intravenöz infüzyonu şeklinde uygulanır. Hastaya intravenöz olarak glükoz, insülin ve potasyum klorür çözeltisi yüklenerek hücre içi potasyum düzeyini artırmak suretiyle de hiponatremi tedavisi yapılabilir.

Cerrahi girişim ve anestezinin yaptığı, stres, benzer bir durum olan travma, vazopressin, kateşolamin, renin anjiyotensin ve aldosteron düzeylerinde artışa neden olduğundan su ve tuz retansiyonu sonucunda oligüreye neden olur. Bu duruma perioperatif retansiyon denir ve hücre dışı sıvı hacmi azalarak hipovolemi oluşur.


Sodyum dengesi bozukluklarında kullanılan preparatlar şunlardır ;


  • Sodyum klorür : NaCl

  • % 0,9 NaCl çözeltisi

  • %3 ve %5 NaCl çözeltileri

  • Ringer çözeltisi : NaCl , K , Ca içerir.

  • Laktatlı ringer çözeltisi : NaCl , K , Ca, Na laktat içerir.

  • İzolit ve benzeri çöltiler : MgCl2, Na sitrat, ve Na asetat içeren modifiye ringer çözeltisidir.

  • %0,9 NaCl- %5 dekstroz çözeltileri karışımı


2. Hiperhidratasyon :
Hücre dışı sıvı hacminin artmasıyla karakterize bir durumdur ve dehidratasyonun tersi olarak düşünülebilir. Primer, izotonik ve hipotonik hiperhidratasyon olmak üzere üç ana başlıkta değerlendirilmektedir. Primer hiperhidratasyon (su zehirlenmesi), antidiüretik hormonun aşırı verilmesi ya da vücutta aşırı salıverilmesi halinde görülür. Oluşan hidratasyon hiponatremiktir ve tedavisinde su alınması kısıtlanır, %5 NaCl çözeltisi intravenöz olarak uygulanır. İzotonik hiperhidratasyon kardiyak, hepatik ve bazı renal ödem durumlarında görülürken hipertonik (hipernatremik) hiperhidratasyon çok nadir olmakla beraber aşırı miktarda tuz veya intravenöz olarak aşırı miktarda hipertonik tuz çözeltisi alınmasıyla ortaya çıkar. Hiperhidratasyonların tedavisi diüretik ilaçlarla yapılmaktadır.
3. Spesifik iyonların düzeylerinin değişmesi halinde kullanılan çözeltiler :
3.1 Potasyum tuzları :
3.1.1 Hipokalemi ve tedavisinde kullanılan ilaçlar :
Plazma potasyum konsantrasyonlarının normal sınırları 3,5-5 mEq/lt olarak kabul edilir. Bu değerlerin altına inmesi durumu hipokalemi, üstüne çıkması durumu ise hiperkalemi olarak tanımlanır.

Potasyum hücre içi sıvılarda yüksek, hücre dışı sıvılarda düşük konsantrasyonlarda bulunur. Potasyumun hücreden dışarı çıkması sodyum iyonunun içeri girmesi olayına bağlı olarak aktif transportla meydana gelmektedir. Hücre dışı sıvılarda hidrojen iyonu konsantrasyonu arttığında (asidozda), potasyumunda hücre dışına çıkışı artar. Kronik böbrek yetmezliği gibi asidoz yaratan hastalıklarda genellikle hiperkalemi oluşmaktadır.

Vücut potasyum dengesinin ayarlanmasında en önemli rolü böbrekler oynamaktadır. Hipokalemi tedavisinde ilk önlem, hipokalemiye neden olan primer durumun düzeltilmesidir. Daha sonra potasyum çözeltileri ile tedaviye geçilir. Diyareye bağlı hipokalemi oral rehidratasyon sıvıları ile önlenebilir. Hipokalemi durumu genellikle hücre içi potasyum deposundaki eksikliklerle görülür. Depodaki eksikliği gidermek için nispeten fazla miktarda potasyuma gerek vardır.
Hipokalemi durumunda kullanılan preparatlar :


  • Oral potasyum preparatları : KCl ve Glükonat





  • KCl çözeltileri

  • K3PO4 çözeltisi

  • CH3COOK çözeltisi

  • Darrow çözeltisi

3.1.2 Hiperkalemi ve tedavisinde kullanılan ilaçlar :
Böbreğin potasyum düzeyini düzenleyici etkisi nedeniyle böbrek fonksiyonu normal olan kimselerde belirgin bir hiperkalemi görülme olasılığı düşüktür. Oligürili akut ve kronik böbrek bozukluğu olan hastalarda potasyum itrahının azalması, travma, büyük yanıklar, ağır infeksiyonlar ve büyük cerrahi girişimler gibi durumlarda zedelenen dokulardan veya eritrositlerden fazla miktardaki potasyumun hücre dışı sıvıya salıverilmesi, asidoz, adrenal korteks yetmezliği ve potasyum dengesini değiştirici ilaçlar ( Potasyum tutucu diüretikler, ACE inhibitörleri, süksinilkolin ) hiperkalemiye neden olurlar.

Hiperkalemi tedavisinde hiperkaleminin kalp üzerindeki etkilerini kaldırmak ve aritmileri önlemek amacıyla % 10 luk kalsiyum glukonat çözeltisi intravenöz olarak kullanılır. Hipertonik glükoz çözeltisi ve iyon değiştirici reçinelerde hiperkalemi tedavisinde kullanılan diğer seçeneklerdir.

İyon değiştirici reçineler hidrokarbon zincirine bağlı iyonize olabilen grupları taşıyan inert organik polimerlerdir. Anyon değiştiriciler ve katyon değiştiriciler olmak üzere iki tipte bulunurlar. İyon değiştirici reçineler gastrointestinal kanaldaki iyonlarla etkileşerek plazmanın elektrolit dengesini değiştirirler.

Poliamin-metilen reçinesi gibi bazı zayıf anyon değiştirici reçineler ; peptik ülser tedavisinde antiasit olarak, kalsiyum polikarbofil ise diyare tedavisinde hidrofilik madde olarak kullanılmaktadır. Bazı katyon değiştirici reçineler ise anuri ve oliguriye bağlı olarak gelişen hiperkalsemi tedavisinde kullanılmaktadır. Örneğin alüminyum polistiren sülfonat ve sodyum polistiren sülfonat sodyum iyonunun gastrointestinal kanaldan absorbsiyonunu azaltırlar.


3.2. Kalsiyum tuzları :
Kalsiyum vücutta diğerlerine oranla daha yüksek oranda bulunan bir mineraldir. Kalp, kas ve sinir sisteminin normal fonksiyonlarında hayati görevleri olduğu gibi kan pıhtılaşmasında da görev yapar. Hiper ve Hipokalsemi iyonize halde bulunan kalsiyumun değişen konsantrasyonları ile ortaya çıkar. Kan ve kemikler, içindeki kalsiyumun miktarında paratirin, kalsitonin ve vitamin D tarafından düzenlenen dinamik bir ilişki söz konusudur. Ayrıca bazı ilaçlarda ( koladronat disodyum, elkatonin, etidronat disodyum v.b) hücresel düzeyde kalsiyumun metabolik düzenlenmesini etkilemektedir. Bu ilaçlar hipokalsemik durumlarda kemiklerden aşırı mineral kaybını önlerler.

Kalsiyum tuzları kalsiyum eksikliğinde kullanılan bileşiklerdir. Kalsiyum asetat, karbonat, klorür, glübiyonat, glükonat, laktat, ve fosfat tuzları örnek olarak verilebilir. Oral veya parenteral yolla kullanılabilirler.


3.3. Magnezyum tuzları :
3.3.1 Hipomagnezemi ve tedavisinde kullanılan ilaçlar :
Magnezyum iyonu kalsiyum iyonun antagonisti olarak hücre ve membran fonksiyonlarında önemli rollere sahiptir. Kronik böbrek hastalıkları ve şiddetli ve uzun süren diürez hallerinde hipomagnezemi meydana gelebilir. Diüretik ilaçların kullanılması sırasında gelişen hipokaleminin yanında hipomagnezemide oluşmaktadır.

Hipomagnezemi tedavisinde parenteral olarak magnezyum sülfat verilir. Hafif magnezyum eksikliği varsa oral yoldan magnezyum hidroksit süspansiyonu (magnezyum sütü ) verilmesiyle yapılan tedavi yeterli olabilir. Ancak oral yolla yapılan tedavilerde magnezyum klorür biyoyararlanımının daha iyi olması nedeniyle magnezyum oksit, hidroksit ve karbonata nazaran daha çok kullanılır.


3.3.2. Hipermagnezemi ve tedavisinde kullanılan ilaçlar :
Böbrek yetmezliği olan hastalarda antiasit, laksatif, veya pürgatif olarak magnezyum içeren ilaçlar kullanıldığında görülür. Hipermagnezemide semptomatik tedavi yapılır ve diürez furosemit ile sağlanır. Antidotu kalsiyum tuzlarıdır, genellikle kalsiyum glükonat çözeltisi intravenöz olarak yavaş injeksiyon suretiyle uygulanır.
3.4. Fluor tuzları :
Yeterli fluor alımı diş çürüklerine karşı önemli ölçüde direnç oluşmasını sağlar. Fluorun diş mine ve plağı üzerindeki topikal etkisinin sistemik etkisinden daha önemli olduğu kabul edilmektedir. İçme suyundaki fluor miktarının litrede 700 ?g’ ın altına düşmesi halinde kişilerede flour alımı yapay olarak desteklenmelidir. Tablet ve damlaların kullanımı uygun bir seçenek olsa da, sodyum florür veya monofluorofosfat içeren diş macunlarının kullanılması en pratik çözümdür. Özellikle diş çürümelerine yatkın olan kişilerde fluorlu çalkalama solüsyonları yada fluorlu jeller ile ek koruma sağlanabilir.
3.5. Çinko tuzları :
Sadece eksikliğinin görüldüğü durumlarda kullanılır.Yetersiz beslenen kişilerde, emilim bozukluğunda, travma, yanıklar ve protein kaybına neden olan durumlar sonucunda vücuttan kaybının arttığı zaman ve intravenöz beslanme sırasında meydana gelebilir. Bu durumda intravenöz olarak çinko sülfat çözeltisi kullanılır. Tedavi klinik iyileşme görülene kadar sürmeli, devam eden çinko kaybı yoksa yerini beslenme önlemleri almalıdır.

Müstahzarlar_Çinko_Preparatları'>Müstahzarlar
Çinko Preparatları : Zinc Nutrimed (Nutrifarma)

Flor Preparatları : Kalsiflour (İlsan), Zymaflour (Novartis)

Kalsiyum Preparatları: Procalamin elektroliti (Eczacıbaşı), Calcium-Sandoz (Novartis), Calcidine (Biofarma), Laktatlı Ringer (Eczacıbaşı), Ringer (Eczacıbaşı)

Kalsiyum / C Vitamini: Ca-C 1000 (Novartis), Fosfokalsiyum (Münir Şahin)

Magnezyum Preparatları: İsosol (İ.E. Ulagay), Isolyte Dengeli Elektrolit (Eczacıbaşı), Magnezyum sülfat (Biosel)

Oral Rehidratasyon Tuzları: Berk-Oral (Berko), Ge-Oral (Kansuk), Pedialyte (Abbott)

Potasyum Preparatları : Kadaleks (Eczacıbaşı), Kadex-40 (Eczacıbaşı), Kalideks (İ.E. Ulagay), Kalinor (Knoll), Novosal (Novartis)

Sodyum Preparatları : İzotonik (Polifarma), Isolyte (Eczacıbaşı), Izolen (Polifarma)

ASİT-BAZ DENGESİ BOZUKLUKLARINDA KULLANILAN İLAÇLAR
Vücut sıvılarında asit-baz dengesinin normal düzeyde olduğu durumlarda arteriyel kan pH’sı 7,34-7,43 arasında bulunurken ortalama değeri 7,4 hücre içi sıvıların pH ‘sı ise yaklaşık olarak 6,9’ dur.

Vücuttaki tampon sistemler, hücre dışı ve hücre içi sıvılarda ve kemiklerde bulunurlar. Hücre içi sıvılardaki tampon sistemlerine proteinler, organik ve inorganik fosfatlar ve eritrositlerin içindeki hemoglobin örnek verilirken, kan iyon (H+) konsantrasyonunun büyük ölçüde değişmesi bikarbonat sistemi (karbon dioksit-bikarbonat tampon sistemi) ile engellenmekte, pH normal sınırlar arasında tutulmaktadır.

Hücre içindeki hidrojen iyonunun (H+) tamponlanmasının plazmanın iyon (K+) düzeyi üzerinde önemli etkileri vardır. Hücrelere H+ girişi ve çıkışı elektiriksel nötraliteyi sağlamak için aksi yönde K+ ve sodyum iyon (Na+) hareketine yol açar.Plazmadaki en önemli tampon sistemi olan karbonik asit-karbonat sistemidir.

Plazma bikorbonat konsantrasyonu böbrekler tarafından ayarlanırken, plazma karbon dioksit konsantrasyonu akciğerler ventilasyon hacmi ve hızını etkiler. Normal olarak oksidatif metabolizmanın sonuç ürünü olan karbon dioksit istirahat halinde 10 mmol/dakika veya 10 mol/gün miktarında üretilirken, devamlı olarak soluma yolu ile uzaklaştırılmaktadır. Kandaki asit birikimi soluma hızı (hiperventilasyon) ve karbondioksit eliminasyonunu artırmakta, tersi olarak baz konsantrasyonundaki artış solumada yavaşlamaya (hipoventilasyon) neden olmakta, H+ konsantrasyonu ve kan pH’sı normal değerlere ulaşmaktadır. Plazma karbondioksit ve bikarbonat düzeylerinin değişmesi asit-baz dengesinin bozulmasını (asidoz ve alkolaz) başlatır. Primer değişme, karbon dioksit düzeyinde ise pH’ daki değişmenin respiratuvar nitelikte olduğu, bikarbonat düzeyinde ise metabolik nitelikte olduğu söylenir.

Asit-baz dengesi bozuklukları, respiratör asidoz ve alkaloz, metabolik asidoz ve alkaloz olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır.

Asidoz durumlarında vücut sıvılarının pH’sı 7,37 nin altına inmiştir.Respiratuar asidoza ventilasyonun azalması veya alveollerdeki gaz değiş tokuşunun azalması sonucu alveollerden karbon dioksit atılmasının azalması ve bu gazın vücutta birikmesi neden olur.Metabolik asidoz, metabolik bozuklukların sonucu olarak asit metabolitlerin aşırı miktarda oluşumu ile bunların karaciğer ve diğer dokularda yıkılması sonucu dokularda birikmelerine bağlı olarak gelişir.Metabolik asidozun bir alt tipi olan renal asidoz ise böbreklerden hidrojen iyonu atılmasının azalmasına bağlı olarak gelişir.

Alkolaz durumunda vücut sıvılarının pH’sı 7,43 ‘in üzerine çıkar.Respiratuvar alkaloza akciğerlerden aşırı miktarda karbon dioksitin atılımı neden olurken metabolik alkaloza neden olurken metabolik alkaloza gastrointestinal kanaldan ve böbreklerden hidrojen iyonlarının kaybı ve aşırı miktarda sodyum bikorbonat alınması neden olur.

Asit-baz dengesi bozuklukları genellikle iki türlü olur.Birinci tip asit-baz dengesi bozuklarında metabolik ve respiratuvar tipteki asit-baz dengesi bozukluğu bir arada görülmekte ve bunlardan biri primer bozukluk iken, diğeri primer bozukluğu kompanse etmek üzere oluşan sekonder olarak oluşmaktadır.Metabolik asidozun hiperventilasyon oluşturarak respiratuvar alkaloza neden olması bu tip bozukluklara örnek olarak verilebilir.İkinci tipte ise daha seyrek görülmekte beraber iki veya daha fazla asit-baz bozukluğu bir arada görülür.Örneğin diüretik alan bir astmalı hastada nöbet sırasında metabolik alkaloza ilave olarak respiratuvar asidoz oluşmaktadır.



Asidoz tedavisinde kullanılan preparatlar :


  • Sodyum bikarbonat : NaHCO3

  • NaHCO3 çözeltisi

  • Sodyum laktat :



  • İzotonik ( 1/6 molar ) sodyum laktat çözeltisi

  • Hipertonik (1 molar ) sodyum laktat çözeltisi

  • Sodyum sitrat ve sitrik asit çözeltisi (Shohl çözeltisi):





  • Trometamin çözeltisi:



Alkaloz tedavisinde kullanılan ilaçlar :


  • İzotonik (1/6 molar) amonyum klorür çözeltisi: (NH4)Cl çözeltisi

  • Arginin hidroklorür çözeltisi



  • Hidroklorik asit çözeltisi: HCl Çözeltisi


Müstahzarlar
Sodyum bikarbonat : Molar Sodyum Bikarbonat (Biosel), Sodyum Bikarbonat (Drogsan)

Sodyum laktat : % 5 Dekstroz Laktatlı Ringer (Eczacıbaşı), (Biosel), (İ.E. Ulagay)




Yüklə 0,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin