Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi


EP-186 MUİR TORRE SENDROMU



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə53/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   73

EP-186
MUİR TORRE SENDROMU
ÇİĞDEM USUL AFŞAR 
1
, İSMAİL OĞUZ KARA 
1
, MERAL 
GÜNALDI 
1
, BERNA BOZKURT DUMAN 
4
, VEHBİ ERÇOLAK 
1

CEM KAAN PARSAK 
2
, GÜRHAN SAKMAN 
2
, DERYA 
GÜMÜRDÜLÜ 
3
, PINAR KUM 
5
 
 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MEDİKAL ONKOLOJİ BD 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ BD 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BD 

ADANA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ MEDİKAL 
ONKOLOJİ 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KANSER KAYIT BİRİMİ
Amaç:
Muir  Torre  sendromu  otozomal  dominanttır.  Lynch  II 
sendromuna benzer. Kolon kanseri erken yaşta gelisir. Sağ taraf 
kolon kanseri daha sıktır ve sporadik kolon kanserinden daha 
iyi prognozu vardır. Bu hastalarda birden fazla deri lezyonu ve 
iç organ kanserleri gelisir.
Gereç ve Yöntem:
Sebasöz  adenomları,  kolonda  multipl  polipozisi  ve  rektum 
adenokarsinomu,  akciğer  adenokarsinomu  olan  Muir  Torre 
sendromlu vakamızı sunmayı hedefledik.
Bulgular:
Elli dört yaşında sebasöz adenomları olan erkek hastaya 1995 
yılında  kolonda  multipl  polipler  nedeniyle  hemikolektomi 
uygulanmıştı.  Öyküsünde  kardeşinde  akciğer  karsinomu, 
babasında  lenfoma  ve  halasında  mide  karsinomu  anamnezi 
mevcuttu.  Hastanın  Nisan  2011’de  öksürük  ve  hemoptizi 
nedeniyle yapılan tetkiklerinde sağ akciğerde kitle saptanarak 
hastaya  sağ  pnömonektomi  uygulandı.  Patolojisi  akciğer 
adenokarsinomu, 4x4,5x4 cm, 1 adet perihiler metastatik lenf 
nodu, p63 (-), müsin pozitif, CK 7 (+), CK 20 (-) olarak saptandı. 
3  kür  kemoterapi  uygulandı  ve  bu  dönemde  yapılan  PET-
BT’de rektumda duvar kalınlaşması görüldü. Pelvik MR’da ise 
ekstraserozal yayılım, rektumda asimetrik duvar kalınlaşması, 
mezoreaktal  yağ  dokuda  lenfadenopati  saptandı.  Rektum 
biyopsisi  adenokarsinom  olarak  geldi.  Hastaya  neoadjuvant 
kemoradyoterapi (5 fluorourasilli) uygulandı. Hastaya Temmuz 
2011’de total kolektomi, ileoanal J poş ve koruyucu ileostomi 
uygulandı. Postop adjuvant kemoterapisi devam etmektedir.
Sonuç:
Muir Torre sendromu ilk kez 1967’de tanımlanmıştır. Sebasöz 

226
gland  tümörlerine  en  az  bir  viseral  organ  malignitesi  eşlik 
eder.  Cilt  lezyonları  tümör  tanısından  önce,  aynı  anda  ya  da 
sonrasında saptanabilmektedir. Kolorektal kanser ilk başlangıç 
kanseri  olabilir  ve  daha  agresif  seyretme  eğilimindedir. 
Genitoüriner,  endometrium,  over,  meme,  parotis,  larenks, 
hematolojik  kanserler  eşlik  edebilmektedir.  %25  hastada 
kolonda  multipl  polipler  vardır.  İsotretinoin  bu  hastalarda 
sebase gland tümörlerinden koruyucu olabilmektedir. Primer 
veya  metastatik  tümörlerin  cerrahi  eksizyonunun  prognozu 
iyileştirdiğine  dair  kanıtlar  mevcuttur.  Bizim  vakamızda  da 
cerrahi eksizyonlar sonrası hasta takiplidir.
EP-187
OSTEOMYELİT ZEMİNİNDE GELİŞEN SKUAMÖZ HÜCRELİ 
KARSİNOM
SEVİL GÖKTAŞ 
1
, MUSTAFA YILDIRIM 
1
, MUSTAFA YILDIZ 
1

UTKU DÖNEM DİLLİ 
1
, BETÜL ÇELİK 
2
 
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, PATOLOJİ 
KLİNİĞİ
Amaç:
Osteomyelit mikroorganizmaların etkisi ile kemik dokuda kayıp 
yeni kemik oluşumu ile karakterize ve ilerleyici bir hastalıktır. 
Hematojen  yayılım  ve  travma,  cerrahi,  komşu  bölgede 
enfeksiyon odağından direk bulaşı ile mikroorganizmalar kemiği 
infekte  ederler.  Osteomyelit  gelişimini  mikroorganizmanın 
virulansı,  hastanın  immun  sistemi,  kemiğin  lokalizasyonu, 
tipi ve vasküler yetmezlik gibi durumlar etkiler. Uygun tedavi 
edilmediği zaman kronikleşme ve sekonder komplikasyonlara 
yol açabilir.
Bu  yazımızda  üst  extremitede  kronik  osteomyelit  sonucu 
oluşan cilt fistülü zemininde gelişen skuamöz hücreli karsinom 
literatür eşliğinde tartışılacaktır.
Gereç ve Yöntem:
Kolda  akıntılı  yara  nedeni  ile  başvuran  63  yaşındaki  erkek 
hastada saptanan  kronik osteomyelit sonucu oluşan cilt fistülü 
zemininde gelişen skuamöz hücreli karsinom literatür eşliğinde 
tartışılacaktır.
Bulgular:
Kolda  akıntılı  yara  nedeni  ile  başvuran  63  yaşındaki  erkek 
hastanın öyküsünden 10 yaşında düşme sonucu sağ kolda kırık 
oluştuğu ve zaman zaman kolunda ağrılar olduğu öğrenildi. Bir 
yıl önce kırık oluşan bölgede kızarıklık şişlik ve ağrısı artan  oral 
antibiyotik  ve  antiinflamatur  tedavi    verilmiş.  Tedavi  sonrası 
şikayetleri  tekrar  etmiş  ve  cillten  akıntılı  lezyon  gelişmiş. 
Farklı  merkezlerde  çeşitli  antibiyotik  tedavileri  verilen  hasta 
şikayetlerinin  devam  etmesi  üzerine  hastanemize  başvuran 
hastanın akıntılı fistül çevresinde ciltten kabarık lezyon tespit 
edildi  ve  biyopsi  alındı.  Histopatolojik  incelemede  skuamöz 
hücreli karsinom tanısı kondu.Osteomyelit ve skuamöz hücreli 
karsinom  için  cerrahi  rezeksiyon  ve  antibiyoterapi  planlanan 
hastanın takipleri devam etmektedir.
Sonuç:
Sonuç olarak osteomyelitin nadir görülen bu komplikasyonunu 
engellemek esas amaç olmalı ve osteomyelit tedavisi etkin bir 
şeklide yapılmalıdır.
EP-188
MALİGN MELANOMLU OLGUDA METASTAZI TAKLİT EDEN 
NADİR BİR DERİ EKİ TÜMÖRÜ; PİLOMATRİKOMA
FATOŞ DİLAN KÖSEOĞLU 
1
, MENİCE GÜLER ŞEN 
1
, GÖNÜL 
DEMİR PİŞKİN 
2
, İLKAY TUĞBA ÜNEK 
1
, MEDİHA TÜLİN 
BOZKURT 
2
, ÇAĞATAY ARSLAN 
3
 
 

İZMİR TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇ 
HASTALIKLARI KLİNİĞİ 

İZMİR TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 
RADYASYON ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ 

İZMİR TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ MEDİKAL 
ONKOLOJİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Malign  melanom  metastazını  taklit  eden  pilomotrikoma 
olgusunu sunmak.
Gereç ve Yöntem:
51 yaşında kadın hasta Ağustos 2008’de sağ göz altında koyu 
renkli  kitle  şikayeti  ile  başvurdu.  Kitle  eksize  edildi.  Patoloji 
sonucu  noduler  malign  melanom  (MM)  geldi.  1  yıl  adjuvan 
interferon  alfa  tedavisi  aldı.  Mart  2010’da  çekilen    18-FDG-
PET-BT  ‘de  sağ  parotiste  hipermetabolik  lenfadenopati  ve 
sürrenalde  non-metabolik  nodül  saptandı.  Sağ  parotisteki 
kitleden  iğne  biyopsisi  sonucu  malign  sitoloji  olarak  geldi  ve 
sağ  parotidektomi,  sağ  modifiye  radikal  boyun  disseksiyonu 
uygulandı.  Patoloji  sonucu  MM  metastazı  olarak  geldi.  Sağ 
boyun  bölgesine  adjuvan  RT  ve  nüks  hastalığın  izleminde  11 
kür temozolomide tedavisi verildi.
Bulgular:
Haziran 2011 de sağ kulak önünde şişlik şikayeti ile başvurdu. 
İnce iğne biyopsi sonucu malign sitoloji geldi. 18-FDG-PET-BT’de 
sağ  preaurikuler  bölge,  sol  servikal  zincir,  skalpta  sağ  frontal 
kesimde cilt altı komponenti de olan artmış metabolik aktivite 
saptandı. Haftalık paklitaksel tedavisi başlandı. Toplam 11 hafta 
aldı.  Kontrol  PET  BT  de  skalpteki  lezyon  dışı  bölgelerde  tam 
yanıt;  skalpte  progresyon  izlendi.  Kemoterapiye  yanıtsız  olan 
bu  lezyonun  MM  metastazı  dışında  ikinci  bir  primer  patoloji 
olabileceği düşünüldü. Frontoparietal bölgeden tümör eksize 
edildi.  Patoloji  sonucu  ‘’pilomatrikoma’’  olarak  raporlandı. 
Hastanın takip ve tedavisi tam yanıtlı olarak devam etmektedir.
Sonuç:
Atipik  seyirli  malign  melanom  olgularında,  PET  BT’de 
karışık  yanıt  söz  konusu  olduğunda  2.  primer  olasılığı  akılda 
tutulmalıdır.  İkinci  primerin  bu  olgudaki  gibi  benign  süreç 
olduğu  durumlarda  hastanın  tedavi  kararını  önemli  şekilde 
etkileyecektir.

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
227
EP-189
MELANOSİTİK TÜMÖRLERDE DNA KOPYA SAYISI VE 
KROMOZOMAL DEĞİŞİKLİKLERİN FLORESAN İN SİTU 
HİBRİDİZASYON YÖNTEMİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ, AYIRICI 
TANI VE PROGNOSTİK ÖNEMİNİN ARAŞTIRILMASI
DENİZ SOLGUN ANLAR 
1
, MELEK ERGİN 
1
, İLHAN TUNCER 
1

SUZAN ZORLUDEMİR 
1
, ÖZGE DİNİGÜZEL 
1
, AYDIN YÜCEL 
2

SEMRA PAYDAŞ 
3
 
 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ABD 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERMATOLOJİ ABD 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ONKOLOJİ ABD
Amaç:
Melanositik  tümörlerin  erken  tanısı  ve  tedavi  stratejilerinin 
geliştirilebilmesi amacıyla etiyopatogeneze yönelik moleküler 
çalışmalar ivme kazanmaktadır. Çalışmamızda tanısal güçlüğe 
neden  olan  melanositik  lezyonların  tanısında  6p25,  6q23, 
11q13 ve sentromer 6’yı hedefleyen FISH yönteminin tanısal 
değerini  ve  farklı  melanositik  lezyonlardaki  kromozomal 
anomalileri  morfolojik  prognostik  kriterlerle  karşılaştırarak, 
melanomun  biyolojik  davranışındaki  yerini  araştırmayı 
amaçladık. 
Gereç ve Yöntem:
ÇÜTF Patoloji AB’da tanı almış 74 melanositik lezyon incelendi. 
Olguların 17’si benign, 28’i borderline, 29’u malign özellikteydi. 
Olgulara ait kesitlere FISH yöntemi uygulandı.
Bulgular:
FISH  sonuçlarının  değerlendirilmesinde  histopatolojik 
tanılar;  Borderline  grup  lezyonların  değerlendirilmesinde  ise 
klinik  davranışa  göre  belirlenen  lezyon  karakteri  esas  alındı. 
Testin  sensitivitesi  %98,5;  spesivitesi  %100  olarak  belirlendi. 
6q23  kaybı  dışındaki  tüm  parametrelerde  benzer  şekilde, 
benign-  borderline  gruplar  ve  borderline-nonmetastatik 
gruplar  arasında  istatistiksel  olarak  anlamlı  fark  izlenirken; 
nonmetastatik-metastatik  melanom  arasındaki  fark  anlamsız 
idi. 6p25 ve 6q23 kaybı ile prognoz arasında kuvvetli; 11q13 ve 
6q23 amplifikasyonu ile prognoz arasında zayıf ilişki saptandı. 
6p25  anormalliği  ve  11q13  amplifikasyonu  ile  tümör  çapı 
arasında  ve  6q23  amplifikasyonu  ile  mitoz  arasında  anlamlı 
ilişki bulundu.
Sonuç:
6p25  anormalliği  ve  amplifikasyonu  ile  11q13  ve  6q23 
amplifikasyonunun  karsinogenezin  erken  aşamasında  rol 
aldıklarını ve metastatik potansiyeli yansıtmadıklarını gözledik. 
6p25  anormalliğinin  tümör  çapı  ile  ilişkili;  6q23  kaybının  ise 
bağımsız  bir  prognostik  parametre  olduğu  sonucuna  vardık. 
11q13  amplifikasyonunun  tümör  çapı  ile  ilişkili,  11q23 
amplifikasyonunun  ise  mitozla  ilişkili  ve  zayıf  prognostik 
parametreler  olduğunu  saptadık.  Sonuçta  FISH  testinin, 
tanısal  güçlük  oluşturan  melanositik  lezyonların  tanısında 
sensitif  ve  spesifik  bir  yöntem  olmasının  yanında  prognostik 
yönden  hastaların  takibinde  ve  tedavi  seçiminde  yardımcı 
olduğunu düşünmekteyiz.
EP-190 
METASTATİK MERKEL HÜCRELİ KARSİNOM, OLGU SUNUMU
FATİH KÖSE 
2
, ALİ AYBERK BEŞEN 
1
, AHMET TANER SÜMBÜL 
1

HÜSEYİN MERTSOYLU 
1
, FAZİLET KAYASELÇUK 
1
, ÖZGÜR 
ÖZYILKAN 
1
 
 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA HASTANESİ ADANA 
UYGULAMA MERKEZİ 

ŞANLIURFA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 
Amaç:
Merkel  hücreli  karsinom  cildin  nadir  agresif  bir  tümörü  olup 
local  rekürrens  ve  bölgesel  lenf  nodu  metastazı  yapma 
eğilimindedir. Cildin primer küçük hücreli ya da nöroendokrin 
karsinomu  olarak  da  adlandırılır.  Metastatik  hastalıkta, 
kemosensitif  olmasına  rağmen,  belirlenmiş  bir  tedavi  şeması 
yoktur  ve  sıklıkla  küçük  hücreli  akciğer  kanserinde  kullanılan 
sisplatin bazlı kombine kemoterapi rejimleri kullanılmaktadır. 
Gereç ve Yöntem:
Bu  yazıda  karaciğer  tutulumu  ile  prezente  olan  metastatik 
merkel hücreli karsinom olgusunu sunmak istedik.
Bulgular:
Altmış yaşındaki erkek hasta sağ üst kadran ağrısı ve karaciğer 
fonksiyon  testlerinde  yükseklik  (AST:275  İU/L,ALT:340İU/L, 
alkalen  fosfataz:200İU/L,  GGT:500  İU/L,  total/direkt 
bilirubin:1,9/0,8mg/dl) ile başvurdu. Çekilen abdominal BT’de 
karaciğerde  çok  sayıda  en  büyüğ  3  cm  çapında  hipodens 
lezyonlar  saptandı.  Alınan  karaciğer  biyopsisi  merkel  hücreli 
karsinom  metastazı  ile  uyumlu  olarak  bulundu.  Sistemik 
tutulum  açısndan  çekilen  PET-BT’de  karaciğerde  diffüz 
yoğun  FDG  tutulumunun  yanında  yaygın  lenf  nodu  ve  kemik 
metastazı  saptandı.  Dermatolojik  muayenede  primer  odak 
saptanmadı.  Hastaya  karboplatin  ve  etoposit  kemoterapisi 
başlandı,  4  kür  sonrası  PET-BT’de  kısmi  metabolik  yanıt 
saptandı.  Kemoterapi  6  küre  tamamlandı.  Hasta  tanıdan 
yaklaşık 5 ay sonra beyin metastazı nedeniyle kaybedildi.   
Sonuç:
Sonuç  olarak,  metastatik  merkel  hücreli  karsinom 
kemosentisitif  nadir  görülen  cilt  tümörü  olup  ilk  sıra 
kemoterapiye  yanıt  oranı  yaklaşık  yüzde  altmış  olmasına 
rağmen remisyonlar genellikle kısa sürelidir.
EP-191
MALİGN MELANOM TANILI HASTALARDA TEDAVİ SEÇİMLERİ 
VE SAĞKALIMA ETKİ EDEN FAKTÖRLER
ONUR EŞBAH 
1
, ÖZLEM UYSAL SÖNMEZ 
3
, KAAN HELVACI 
1

ÖZNUR BAL 
1
, ÜMMÜGÜL ÜYETÜRK 
2
, AHMET ŞİYAR EKİNCİ 
1

TAHSİN ÖZATLI 
1
, ÜLKÜ YALÇINTAŞ ARSLAN 
1
, BURÇİN 
BUDAKOĞLU 
1
, BERNA ÖKSÜZOĞLU 
1
 
 

SB.DR.ABDURRAHMAN YURTARSLAN ANKARA ONKOLOJİ 
EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ İÇ HASTALIKLARI KLİNİĞİ 
TIBBİ ONKOLOJİ BÖLÜMÜ 

SAKARYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇ HASTALIKLARI 
KLİNİĞİ TIBBİ ONKOLOJİ BÖLÜMÜ

228
Amaç:
Malign  melanom  (MM)  kötü  prognozlu  hızlı  ve  atipik  klinik 
davranış sergileyen bir kanserdir. Evre 1 düşük riskli melanomda 
5 yıllık sağkalım  %90 iken nüks ya da metastatik hastalıkta bu 
oran %5’in altında olup median sağkalım 6-9 aydır. Bu çalışmada 
kliniğimizde  takip  ve  tedavisi  yapılan  MM  hastalarının  genel 
özelliklerinin ve tedavi prensiplerinin paylaşılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem:
Seksenaltı    malign  melanom  olgusu  retrospektif  olarak 
değerlendirildi.
Bulgular:
48  hasta  erkek,  38    hasta  kadındı.  Ortanca  yaş  56.5  yıl  (22-
83)  idi.Primer  yerleşimi  bölgeleri;  36  hastada  ekstremite,  36 
hastada bas boyun, 8 hastada gövde, 3 hastada anorektal bölge, 
1 hastada oral mukoza, 1hastada göz ,1hastada intraabdominal 
bölge  idi  .En  sık  görülen  melanom  alt  tipi  %  27.9  (n=24)  ile  
nodüler mm du.Tanı anında  %19.8 hasta (n=17)   metastatikti. 
Hastaların  9’u  (%10.5)  adjuvan,  18’i  palyatif    radyoterapi 
aldı.  Lezyonun  yerleşim  yerine  ve  büyüklüğüne  göre  en  çok 
uygulanan  cerrahi  müdehaleler;  37  (%43)  hastada  geniş 
eksizyon,  20(%  23,3)  hastada  geniş  eksizyon  ve  lenf  nodu 
diseksiyonuydu.  Ortanca  LDH  227U/L  (min104-max825) 
idi.  Adjuvan  interferon(IFN)  uygulanan  hastaların  sayısı 
37’idi(%43). Metastatik evrede 1. basamak tedavide hastaların 
22 si (%25,6) temozalamid, 9’u (%10,5) IFN, 3’ü (%3,5) hasta 
sisplatin  /dakarbazin  kemoterapisi  aldı.  Birinci  progresyonda 
hastaların  12  ‘si  (%14)  Temozolamid,  8’i  (%9,3)  kaboplatin-
paklitaksel,  4’ü  (%4,7)  sisplatin/dakarbazin  kemoterapisi 
verildi.  2.  ve  3  progresyonda  5(%5,9)  hasta  karboplatin/
paklitaksel kemoterapisi, 5 (%5,9) hasta insani erişim programı 
ile  ipilimumab tedavisi, 2 (%2,3) hastada tek ajan dakarbazin 
tedavisi aldı. En sık nüks lokal olarak görüldü. En sık metastazın 
olduğu solid organlarsa akciğer ve beyindi. Median hastalıksız 
sağkalım (HSK)102ay  ve  median genel sağkalım (GSK)112 ay 
idi. Primer başlangıcı yüz olan hastalarda GSK anlamlı olarak 
daha iyi (p=0,041) ancak HSK açısından gruplar arası anlamlı 
fark  izlenmedi  (p=0,119).Cinsiyetler  arasında  GSK  ve  HSK 
açısından fark izlenmedi (P=0,140 ve P=0,116) .
Sonuç:
MM’da lezyonun mümkün olduğunca erken evrede yakalanması 
tedavinin başarısı ve sağkalım süresinin uzatılması açısından en 
önemli faktördür.
EP-192
BU BİLDİRİ GERİ ÇEKİLMİŞTİR.
EP-193
BEŞ YIL SONRASINDA BİLATERAL MEME METASTAZI İLE 
PREZENTE OLAN OKÜLER MALİGN MELANOMLU OLGU
NİLÜFER AVCI 
1
, MEHMET ALİ BALCI 
2
, ERDEM ÇUBUKÇU 
1

FATİH ÖLMEZ 
1
, TANER AYDIN 
2
, FATMA NADİDE YORULMAZ 
2

TÜRKKAN EVRENSEL 
1
 
 

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MEDİKAL ONKOLOJİ 
BİLİM DALI 

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FASKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI 
ANABİLİM DALI
Amaç:
Oküler malign melanom %95 uveadan gelişmekle birlikte çok 
az bir kısmı konjuktivadan gelişir.uveal melanomun moleküler 
patogenezi  tam  olarak  anlaşılamamsına  rağmen,  kutanöz  ve 
mukozal melanomdan farklılıklar gösterir. Hematojen metastaz 
sıktır. Hematojen metastaz sıklıkla karaciğerdedir. Literatürde 
memeye  metastaz  nadirdir.2320  primer  koroidal  melanomlu 
vakanın  incelendiği  bir  çalışmada,  hastaların  %25’de  5yıl, 
%34’de 10 yıl sonrasında uzak metastaz görülmüştür. Burada 
5  yıl  sonrasında  bilateral  meme  metastazı  ile  prezente  olan 
oküler malign melanomlu olgu sunmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem:
Uludağ  üniversitesi  medikal  onkolji  bilim  dalında  takipli  olgu 
sunulmuştur.
Bulgular:
Her iki memede şişlik nedeni ile dış merkezde  genel cerrahiye 
giden  48 yaşındaki kadın olguda yapılan trucat biyopsi ile her 
iki  memede  malign  melanom  saptanmış.  Hastaya  bilateral 
MRM ve aksiler diseksiyon uygulanarak üniversitemiz medikal 
onkoloji  polikliniğine  gönderilmiş.  Hastanın  tümör  çapı  sol 
memede12x10x6  cm;  sağ  memede  ise  9x7x3cm  idi.  Sol 
aksillada 3 adet, sağ aksillada 2 adet metastatik LAP mevcuttu. 
Evreleme  için  çekilen  PET  filminde  karaciğerde  anrezektabl 
metastaz saptandı   Hastanın  öz geçmişi incelendiğinde  5 yıl 
öncesinde  sol  konjuktival  malign  melanom  nedeni  ile  opere 
olduğu ve bir yıl süreyle adjuvan interferon kullandığı gözlendi. 
Hastaya  metastatik  malign  melanom  tanısı  ile  sisplatin  ve 
temozolamid  kombinasyon  kemoterapisi  başlandı.  Ancak  4  . 
kürde yapılan değerlendirmede karaciğerdeki  metastazlarında 
progresyon saptandı. İkincil tedavide Paklitaksel ve karboplatin 
kombinasyonu verildi. Hasta tedavinin ikinci siklusundan sonra 
nötropenik sepsis ile eksitus oldu.
Sonuç:
Primer meme tümörleri, en sık karşılaşılan tümörler grubuna 
dahil olmasına rağmen, meme parankimine metastaz oldukça 
nadir  görülür.    Memeye  metastazı  sıklığı,    literatürde  %1  ile 
%5  arasında  bildirilmektedir.  Özellikle  memedeki  lezyonun 
hastalığın  ilk  bulgusu  olduğu    durumlarda;    klinisyen  ve 
patolog, primer  ve metastatik tümör ayırıcı tanısını  yapmakta 
çok dikkatli olmalıdır.
EP-194
METASTATİK MALİGN MELANOMLU 2 OLGUDA TEMOZOLAMİD 
TEDAVİSİ ALTINDA YANIT VE VİTİLİGO BİRLİKTELİĞİ
ALİ MURAT TATLI 
1
, HASAN ŞENOL COŞKUN 
1
, HAKAN 
BOZCUK 
1
, METİN ERKILIÇ 
2
, MÜKREMİN UYSAL 
1
, SEMA 
SEZGİN GÖKSU 
1
, DENİZ ARSLAN 
1
, ŞEYDA GÜNDÜZ 
1
, BURHAN 
SAVAŞ 
1
 
 

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANA 
BİLİM DALI TIBBI ONKOLOJİ 

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÜKLEER TIP
Amaç:

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
229
Metastatik  malign  melanomlu  hastaların  tedavisinde, 
kemoterapiyle  birlikte  yada  tek  ajan  immunuterapi  ile 
vitiligo  gözlenmesi  genellikle  iyi  bir  prognostik  bulgu  olarak 
görülmekte  ve  iyi  yanıt  ile  birlikteliği  dikkati  çekmektedir. 
Burada  tek  ilaç  temozolomid  tedavisi  sonrası  vitiligo  benzeri 
cilt lezyonlarıyla birlikte iyi klinik yanıt elde edilen 2 metastatik 
malign melanomlu hasta sunulmuştur.
Gereç ve Yöntem:
Temozolomid tedavisi sonrası vitiligo benzeri cilt lezyonlarıyla 
birlikte  iyi  klinik  yanıt  elde  edilen  2  metastatik  malign 
melanomlu hasta sunulmuştur.
Bulgular:
Olgu-1: Remisyonda erken evre meme kanseri tanısı olan 78 
yaşında kadın hasta, adjuvan tamoksifen tedavisi altındayken 
ikinci yılda rektumda ikinci primer malign melanom ve karaciğer 
metastazı ile Temozolamid tedavisine alındı. Temozolamid 200 
mg/m2/gün, 5 gün, 28 günde bir alan hastanın ikinci ayında 
ellerde  vitiligo  benzeri  lezyonlar  olduğu  gözlendi.  Altıncı  kür 
sonunda  yapılan  değerlendirmede  tama  yakın  kısmi  yanıt 
olduğu gözlendi.
Olgu-2:  Oksipital  bölgede  3  aydır  giderek  büyüyen  sert 
kitle  nedeniyle  tetkik  edilen  42  yaşında  erkek  hastanın  fizik 
muayenesinde  oksipital  bölgede  5cm  çaplı  fikse  sert  kitle  ve 
sol  servikal  bölgede  multipl  lenf  nodları  vardı  ve  lenf  nodu 
biyopsisi  sonucunda  malign  melanom  metastazı  saptandı. 
PET-BT  de  sol  oksipital  kitle,  boyunda  multipl  lenfadenopati 
ve  akciğerde  multipl  metastatik  odaklar  gözlenerek  hastanın 
evresi 4 olarak değerlendirildi. Temozolamid 200 mg/m2/gün, 
5 gün, 28 günde bir başlandı. Tedavinin 2. ayında sol oksipital 
kitlede kısmi yanıt olduğu görüldü ve eş zamanlı olarak boyun 
bölgesinde vitiligo benzeri lezyonlar gelişti. Tedavinin 9. ayında 
yapılan  PET-BT  görüntülemede  metabolik  tam  yanıt  olduğu 
görüldü ve vitiligo lezyonları devam etmekteydi.
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin