2. GENEL BİLGİLER
İ
nsanların hayatlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirmek için yeterli gıdaya ulaşmaları
ve gıdaların güvenli olması, devredilemez ve ertelenemez temel hak olarak
görülmektedir (Erol, 2007).
İ
nsanlarda görülen enfeksiyon kaynaklı hastalıkların %60’nın zoonotik olduğu ve gıda
kaynaklı hastalıkların %90’nından fazlasının da hayvansal gıdalardan kaynaklandığı
bilinmektedir (Alkan ve İstanbulluoğulları 2000). Dünya nüfusu 2004 yılı itibarıyla 6.37
milyara ulaşmış olup, 2025 yılında 8.47 milyar olacağı ve bununda % 61’nin büyük
ş
ehirlerde yaşayacağı tahmin edilmektedir (Erol, 2007). Bu durum gıda kaynaklı
enfeksiyonların hızla yayılmasına zemin hazırlamaktadır. Her çeşit üretimde olduğu gibi
gıda üretiminde de en belirleyici unsur kaliteli ve güvenilir gıda üretmektir (Arıkbay
2002). Özellikle Avrupa’da ortaya çıkan BSE ve dioksin krizleri ile Kuzey Amerika’da
görülen sığır eti kaynaklı E. coli O157:H7 enfeksiyonlarına bağlı olarak (Erol 2007)
gıda güvenliğini sağlayan kuruluşlara olan toplum güveni, ne kadar riskin ele alındığı ve
çözüldüğü hususunda azalmıştır (Wilcock ve ark 2004, Marvin ve ark 2009). Bu durum
devletler bazında gıda güvenliği stratejilerinin yeniden ele alınmasını gerektirmiştir.
Takip eden süreçte yasal ve uygulama bazında yeniliklerin yapılması zorunluluğu
doğmuştur (Erol 2007).
Gıda kaynaklı hastalıklar gelişmiş ülkelerin halk sağlığında mevcut ciddi bir sorundur.
Az gelişmiş ülkeler ise, sağlık ve kalkınmanın kendileri için tehdit oluşturan fakat
üzerinde çok da durulmayan büyük problem olduğunu belirtmiştir. Gıda güvenliğinin
sağlanmasının oldukça zor bir durum olmasından dolayı da ancak hükümet, tüketici
örgütleri ve sanayii dahil tüm sektörlerle bir çaba ile mümkün olacağını
vurgulamışlardır (Raspor 2008).
|