etmiştir. Tolstoy’un öğretilerinde yer alan komünlerin merkezî ilkesi şiddet karşıtlığıdır. Tolstoy’a
(1937) göre Hıristiyanlığın hayat anlayışı şu ilkeyi içerir: “Her ne sebeple olursa olsun hiç kimse
bir başkasına şiddet uygulamamalıdır.”
Gandhi, ırkçı ayrımcılığa karşı kampanya yürüttü, Hindistan’ın Birleşik Krallık’tan bağımsızlı
ğını amaçlayan ve 1947’de başarıya ulaşan harekete liderlik yaptı. Tolstoy’dan ve Hindu dinî pren
siplerinden etkilenen Gandhi’nin politik düşüncesi, şiddet içermeyen (pasif) direniş “
satyagraha”
fikrine dayanıyordu. Anarşist bir teorisyen olmamasına karşın Gandhi’ye göre hükümet, “yoğun
laştırılmış şiddet”i temsil ediyordu. Çünkü hükümet baskı ve zorlamaya dayanıyordu. Gandhi “sev
gi ilkesi”ni temel alan bir hayat için çalıştı; Gandhi’nin ideal topluluğu kendini yöneten ve kendine
yeten geleneksel Hint köyleriydi. Bağımsızlığı ve hayat kaynağını simgeleyen “çıktık” sembolü,
Hindistan bayrağında da yer almıştır.
Şiddete içermeme Gandhi’nin felsefesi için iki sebepten dolayı önemliydi. İlk olarak, şiddet
aleyhtarı olmak, insan hayatının kutsiyetini yansıtıyordu. Gandhi’ye göre sevgi temelli bir toplu
mun özü şefkat ve kurallara saygıdır. İkinci olarak, şiddet içermeme politik bir stratejiydi, çünkü
tehdit ve gözdağına karşı şiddet kullanmaktan kaçınmak bireyin moral gücünü artırır. İngiliz y ö
netimine karşı yürütülen kampanyada gösterilen direnç güçlü bir mermiydi, bu sayede diğer ülke
lerde Hindistan’ın bağımsızlığına destek arttı. Pasifizmin ve şiddet içermemenin ilkelerini benim
seyen anarşistler, kitlesel politik eylemcilik yerine işbölümünü ve birlikte hayatı sergileyen model
toplulukları tercih ederler. Anarşist fikirlerin siyasal kampanya ve gösterilerle değil, barış ve mem
nuniyetin kesin uyumunun yaşandığı bu tür komünlerle yayılacağını umut ederler, Thoreau’nun
sözleriyle “mutlak umutsuzluk” geleneksel hayatın en önemli özelliğidir.
Dostları ilə paylaş: