pazesidir. Aydınlanmanın reddediliyor olması faşizme yıkıcı ve negatif bir karakter kazandırmıştır.
Faşistler her zaman neyin karşısında durduklarını, destekledikleri düşünceden daha açık biçimde
ortaya koymuşlardır. Bu yüzden faşizm anti-felsefedir. Anti-rasyonel, anti-liberal, anti-muhafa-
zakâr, anti-kapitalist, anti-burjuva, anti-komünist... vb. Bu bakımdan faşizmin nihilist bir yaklaşım
olduğu söylenebilir, çünkü mevcut ahlâkî ve politik ilkeleri reddeden ve hiçbir şeye inanmayan
bir yapıdadır. Özellikle Nazizm, “nihilizmin devrimi” olarak tanımlanır. Ancak faşizm mevcut dü
şünce ve ilkelerin basit, olumsuz ifade edilişi değildir, Aydınlanmanın miras bıraktığı süreci geri
çevirme çabasıdır. Faşizm, Batının karanlıkta gizli kalmış politika geleneğinin, elden bırakılmamış
ama değiştirilerek alt üst edilmiş yönünü temsil eder. Meselâ faşist düzende “özgürlük”, sorgusuz
teslimiyet; demokrasi”, katıksız diktatörlük, sürekli mücadele, savaş anlamına gelen “ilerleme”dir.
Hatta nihilizmin savaş ve ölüme olan eğilimine rağmen faşizm kendini, “yaratıcı yıkım” ile yeni bir
medeniyet kurmayı hedefleyen “yaratıcı bir gü ç” olarak görür. Aslında doğum ve ölümün bu kesi
şimi, yaratıcılık ve yıkıcılığın kesişimi faşizmin temel özelliklerinden birisidir.
Evrensel aklın standartlarını bir kenara bırakan faşizm tamamıyla tarihe, kültüre ve organik
toplum düşüncesine dayanan bir yapıya sahiptir. Meselâ Aydınlanma karşıtı Alman filozof Johann
Gottfried Herder (1 7 4 4 -1 8 0 3 ) tarihle ilgisi olmadığını düşünerek evrenselliği reddeder: Her bir
milletin kendine has tarihinden, kültüründen ve dilinden oluşan kolektif ruhu (
volksgeist) vardır.
Bu yüzden toplumlar, akıllı bireylerin hesaplama ve çıkarlarına göre değil, ortak geçmişin sağladığı
duygusal bağa ve sadakâte göre şekillenen organik ya da doğal varlıklardır. Faşizmde bu organik
bütünlük zirvededir. Nazi tabiriyle
Volksgemeinschaft, yani millî toplum, daha yüce olan ortak hedef
uğruna tüm rekabetten ve anlaşmazlıklardan arınmış bölünmez bir bütündür. Bir milletin ya da
ırkın gücü, onun ahlâkî ve kültürel birliğinin yansıması olmasındandır. Niteliksiz sosyal uyumun
reçetesi Nazi sloganında “ birlikten güç doğar” şeklinde ifade bulur.
Dostları ilə paylaş: