Korporatizm [Corporatism] a Korporatizm, en geniş anlamıyla, organize çıkarları hükümetle birleştirmektir. Korporatizmin iki yüzü vardır.
Oto- riteryen korporatizm (Faşist İtalya'yla yakından ilişkilidir) hem bir ideoloji hem de İktisadî bir yapıdır. Bir ideoloji
olarak, holizm ve grup entegrasyonu üzerine kurulu olan otoriteryen korporatizm, kapitalizm ve sosyalizme karşı
bir alternatif sunar. Otoriteryen korporatizm, bir İktisadî yapı olarak, sanayi ve organize işgücü üzerindeki doğ
rudan siyasî kontrolün genişlemesi tarafından karakterize edilir.
Liberal korporatizm, gelişmiş liberal demokrasi
lerde bulunan örgütlü siyasa oluşturma sürecine imtiyazlı ve kurumsal katılma imkânlarını içeren menfaat elde
etme eğilimine işaret eder. Otoriteryen varyantına karşıt olarak, liberal korporatizm devletten ziyade grupları
kuvvetlendirir.
doğrultusunda uyumlu bir şekilde çalışabileceği inancındadır. Bu görüş, Protestanların vurguladığı
bireysel çalışkanlığın değeri fikriyle zıt kutuplardadır ve büyük ölçüde geleneksel Katolik sosyal
düşüncesi olan sosyal sınıflar, görev ve karşılıklı sorumluluklarla birbirlerine bağlıdırlar.
İş dünyası ve emekçiler arasındaki sosyal uyum hem ahlâkî hem de ekonomik yükselişi vaat et
mektedir. Millî çıkarı azınlıkların çıkarından önde tutması gereken devlete sınıf ilişkilerinde arabulu
culuk görevi düşmektedir. 1927’de İtalyada her biri devleti, işçiyi ya da işvereni temsil eden 22 tane
korporasyon kuruldu. Bu korporasyonlar İtalya’nın temel endüstrilerinin geliştirilmesinden sorum
luydu. “Ortak devlet” ( corporate state) 1939 yılında İtalyan Parlamentosu yerine Fasces ve Korparas-
yonlar odasının kurulmasıyla zirveye ulaştı. Ancak korporatist teori ile Faşizm kalyasındaki ekono
mik politika gerçeği arasında büyük fark vardı. Ortak devlet ideolojik bir slogandan öte bir şeydir;
pratikte korporatizm Faşist devletin önemli çıkarlarını korumak için kullandığı bir araçtan pek farkı
yoktu. Çalışkan sınıfı temsil eden organizasyonlar paramparçaydı ve serbest girişimci, korkutulmuştu.
Modernleşme Devlet, Mussolini ve İtalyan faşistleri için oldukça önemliydi. Millî yükselişi ekonomik modernleş
meyle özdeşleştiren İtalya faşizmi, sanayide İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Avrupa’daki komşu
larından daha az gelişmişti. Mussolini’nin İmparatorluk Roması gibi bütün faşist rejimler, mâzideki
ulusal başarıları öne çıkararak geçmişe bakarlar. İtalyan faşizmi, aynı zamanda, modern teknoloji ve
endüstriyel hayatı överek gelişmiş bir endüstriyel toplum kurma hayâliyle geleceğe bakıyordu. İtalyan
faşizminin bu eğilimi, Flippo Marinetti’nin (1876-1944) başım çektiği, endüstriyel hayatı, makine
leşmeyi, fabrikaları simgeleyen Fütürist sanat akımına dayanmaktadır. 1922’den sonra, Marinetti ve
diğer önde gelen Fütüristler, geçmişi reddedip, makinelere ve dinamizme neredeyse taparak faşizme
kendilerini kaptırdılar. Mussolini’ye göre tüm gücü elinde bulunduran devlet, gericiliği ve gelenekçi
liği kırarak endüstrileşmiş geleceğin devletini oluşturmanın bir yoluydu.