Benito Mussolini (1883-1945) İtalyan faşist diktatör. Siyasî hayatından önce öğretmenlik ve gazetecilik yapan Mussolinl,
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'nı desteklediği için İtalyan Sosyalist Partisi'nden atıldıktan
sonra 1919 yılında Faşist Partiyi kurdu, 1922'de Başbakan oldu, üç yılda tek parti yönetimin
deki Faşist devleti kurdu. Konuşmaları ve yazıları yardımcıları tarafından hazırlansa da Musso-
linl, kendisini faşizmin kurucusu olarak tanımlamaktan hoşlanıyordu, insan hayatının ancak
toplum tarafından desteklenmesi ve sürdürülmesiyle anlamlı olabileceği inancı, onun temel
politik felsefesini oluşturuyordu. Bu durum devletin "evrensel etik istenç" olduğu kabulüyle
totaliteryanizmde (bkz. s. 223) ifade buldu. Devletin dışında "hiçbir insan veya ruhanî varlık mümkün olamaz."
y niyetlerin devletin genişlemesi ve kendini geliştirmesiyle mümkün olduğunu savunur. H egel’in
politik felsefesi devleti eleştirmez ve döneminin otokratik Prusya devletine hayranlığını ifade et
mekten kaçınmaz.
Bunun tam tersine Naziler, devlete tapmak yerine devleti hedefe ulaşmak için bir araç olarak
görürler. Hitler, yaratıcı gücün Alman ırkından geldiğini belirterek devleti sıradan bir araç olarak
görür. Hitler totaliter ideali gerçekleştirmeye Mussoliniden daha fazla yaklaşmıştır. Kişisel ya da
kurumsal rakiplerine rağmen Nazi devleti, politik karşıtlarını vahşetle bastırarak medya, sanat,
kültür, eğitim ve gençlik organizasyonları üzerinde politik otoritesini artırmıştır. İtalyan devleti
ise totaliteryanizme resmî bağlılığına rağmen bazı yönlerden totaliter diktatörlük olarak değil de
geleneksel ve vahşî diktatörlük gibi işlemiştir. Meselâ İtalyan monarşisi faşist dönemde de ayakta
kalmış; özellikle güneydeki pek çok yerel politik lider güçlerini korumuş; Katolik Kilisesi bağım
sızlığını ve ayrıcalıklarını faşist dönem de tekrar kazanmıştır.
Korporatizm Faşizmin tüm şekillerinde olduğu gibi İtalyan faşizminde de geçmişteki güçlü devletler m odel
alınıyordu ancak, İtalyan faşizminin Alman faşizminden daha modernist yönleri vardı. Faşistler
devlete saygı duysa da bu, ekonom ik hayatın kolektifleşmesi noktasına varmıyordu. Çoğunlukla
sistemsiz faşist ekonomisi faşistlerin, sosyal yapıyı değil insan bilincini değiştirmeyi amaçladığını
göstermektedir. Korporatizm fikri, Mussolini’nin kapitalizm ve sosyalizm yanında “Üçüncü Yol”
olarak değerlendirdiği, İngiltere’de M osley’in, Arjantin’de Peron’un benimsediği faşizmin öne çı
kan özelliklerinden birisidir. Korporatizm, bireylerin sınırsız kâr sağladığı serbest piyasa ekonomi
sine ve sınıflar arası savaşa yol açan bölücü merkezî ekonomiye karşıdır. Bunların tersine korpora
tizm, para ve emeğin organik ve ruhanî bir bütün oluşturduğu fikrine dayanır. Her şeyi kucaklayan
bu bütüncül görüş, sosyal sınıfların birbirleriyle anlaşmazlığa düşmelerindense millî ve ortak çıkar