Liberaller, otoritenin "aşağıdan" yönetilenlerin rızasına dayalı olarak yükseleceğine inanırlar. Sistemli bir varlı
ğa duyulan ihtiyaca rağmen, otorite rasyonel, amaca yönelik ve sınırlandırılmıştır; yasal-rasyonel otorite ve halk
denetiminde yansıyan bir tercihin görüntüsüdür.
Muhafazakârlar, otoritenin, "yukarıdan", deneyimin, sosyal konumun ve bilgeliğin eşitsiz dağılımının fazile
tinden kaynaklanan doğal bir zarurîyet olarak yükseleceğine inanırlar. Otorite zarurîyet olduğu kadar faydalıdır
da, bu anlamda saygıyı ve bağlılığı besler ve sosyal uyumu güçlendirir.
Sosyalistler, tamamen baskıyla özdeşleştirdikleri ve genellikle güçlü ve ayrıcalıklı olanların çıkarlarıyla ilişki-
lendirdikleri otoriteye tipik olarak şüpheyle yaklaşırlar. Yine de sosyalistler, bireyciliği ve açgözlülüğü kontrol et
mek için, kolektif kurumun otoritesini onaylarlar.
Anarşistler, otoriteyi baskı ve yağmayla özdeşleştirerek, tüm otorite şekillerini gereksiz ve yıkıcı görürler. Oto
riteyle çıplak güç arasında hiçbir farkı kabul etmeyince, otorite üzerindeki kontroller ve tüm hesap verebilirlik
çeşitleri bütünüyle sahte olur.
Faşistler, otoriteyi, sıradışı (eğer eşsiz değilse) yetenekli bir birey tarafından sahip olunan kişisel liderliğin veya
karizmanın alâmeti olarak kabul ederler. Böyle kartizmatik bir otorite, mutlak ve sorgulanamazdır -veya öyle
olmalıdır- ve dolaylı olarak ya da açıkça totaliter karakterlidir.
D inî Fundamentalistler, otoriteyi, dinî bilgeliğe eşitsiz ulaşımın bir yansıması olarak görürler; otorite, esa
sında kalplerde, aydınlanmış bireylerin sahip olduğu ahlâkî vasıftır. Bu tarz otorite karizmatik bir karaktere sahip
olduğu için ona meydan okumak ya da anayasalcılıkla bağdaştırmak zordur.
__________________________
J rejimin değerleri ve amaçlan için insanları kullanırlar. Faşist rejimler bunu sık sık miting, toplantı
ve halk oylaması yaparak gerçekleştirirler.