Totaliteryanizm [Totalitarianism]
a
Totaliteryanizm yaygın ideolojik manipülasyon, açık terör ve vahşîlik üzerine kurulu geniş kapsamlı
bir politik
kurallar bütünüdür. Toplumsal ve bireysel varlığın üzerinde "tüm [bir] iktidarı" hedeflemesiyle otokrasi, otori-
teryanizm ve geleneksel diktatörlükten ayrılır.
Bu yüzden totaliteryanizm, özel hayatın ve sivil toplumun ilgası
anlamına gelir. Faşizm ve komünizm, hoşgörüyü, çoğulculuğu ve açık toplumu reddetmeleri
sebebiyle bazen
totaliteryanizmin sağ ve sol kanat biçimleri olarak kabul edilmiştir. Marcuse (bkz. s. 143) gibi radikal düşünürlere
göre liberal demokrasiler de totaliter özellikler sergilerler.
olduğu gibi tüm gücü elinde toplayan totaliter devlet anlayışı, İkincisi ise Almanya Nazizminde ya
da nasyonel sosyalizmindeki ırk ve ırksalcılık anlayışıdır.
Totaliteryanizm İdeali
Totaliteryanizm (bkz. s. 223) tartışmalı bir kavramdır. Ortak yönleri olan vahşeti belirginleştire
rek faşist ve komünist rejimler arasındaki paralelliklere dikkat çekilmeye başlandığında totaliter fa
şizmin popüleritesi soğuk savaş esnasında zirvesine ulaşmıştı. Böylelikle totaliteryanizm, anti-ko-
münist görüşleri ve Sovyetler Birliğine düşmanlığı ifade etmek için bir araç hâline gelmiştir. Buna
rağmen totaliteryanizm, faşizmin analizinde yararlı bir kavramdır. Genel faşizm en az iki yönden
totaliteryanizme yönelir. Bunlardan birincisi, faşist ideolojinin merkezinde yer alan aşırı kolektivist
anlayışın, sâdık ve tamamen itaatkâr, faşist bir adamın yaratılması amacının “özel” ve “kamusal”
varoluş arasındaki ayrımı yok etmesidir. Kolektif yapının, devletin veya milletin çıkarı bireylerin
çıkarının önüne geçerek kolektif egoizm bireysel egoizmi tüketir. İkinci olarak,
faşist lider ilkesi
lidere sınırsız otorite sağladığından, devlet ve sivil toplum arasındaki ayrımı öngören liberal düşün
ceyi çiğnemektedir. Lider ve halkı arasındaki ortası bulunmayan ilişki, kitlelerin politize edilmesi
anlamına gelen vatandaşların aktif katılımını ve şartsız itaatini gerektirir. Ancak tüm gücü elinde
toplayan devlet anlayışı, İtalya faşizminde öne çıkan belirgin bir nitelik hâlini almıştır.
İtalya faşizmi bir nevi devlete tapıcılıktır. Filozof Giovanni Gentile’nin (1 8 7 5 -1 9 4 4 ) aktar
dığına göre, “her şey devlet içindir, hiçbir şey devletin karşısında olamaz, devletin dışında bir şey
olamaz” Mussolini’nin çok sık tekrarladığı bir formüldür. Bu yüzden bireyin politik sorumlulukları
kesindir ve tüm hayatını kuşatır. Vatandaştan, en azından, sorgusuz sualsiz itaat ve sürekli bağlılık
beklenir. Bu faşist devlet teorisi, bazen Alman filozof Hegel’in (17 70 -1 83 1 ) düşünceleriyle ilişki-
lendirilir. Hegel, liberal muhafazakâr olsa da, devletin bir vatandaşı diğerinden koruma yolu oldu
ğunu belirten toplum sözleşmesini kabul etmez. Bunun yerine üyelerinin karşılıklı anlayışına ve
diğerkâmlığa dayanan etik bir fikir olduğunu savunur. Böyle bakıldığında devlet,
bireyleri ortak
çıkar doğrultusunda hareketlendirecek kapasiteye sahiptir. Bu yüzden Hegel,
daha üstün mede-