Barnabas İncili 187
“Yarın şöyle yapacağım, şöyle bir şey söyleyeceğim, şöyle bir
yere gideceğim” diyerek ele alırsanız ve “inşallah” demezseniz.
Hırsız olursunuz ve zamanınızın daha iyi bölümünü Allah'ı
memnun etmek için değil de, kendinizi memnun etmek için
harcadığınızda daha büyük hırsız olursunuz ve daha kötü
bölümünü nefsinizle Allah'a kulluk için harcadığınızda, o zaman
da kuşkusuz hırsız olursunuz. Kim günah işlerse, hangi şekilde
olursa olsun bir hırsızdır; çünkü o Allah'a kulluk etmesi gereken
zamanı, ruhu ve kendi hayatını çalıp Allah'ın düşmanı Şeytan’a
vermiş olur.
Bu bakımdan, onuru, canı ve malı olan insanın malı mülkü
çalındığı zaman hırsız asılacaktır; canı alındığı zaman, katilin
başı kesilecektir ve adaletli olan budur, çünkü Allah böyle
buyurmuştur. Ama bir komşunun onuru alındığı zaman, neden
hırsız çarmıha gerilmez? Mal onurdan, gerçekten daha mı iyidir?
Allah gerçekten, malı alanın cezalandırılacağını, malla birlikte
canı alanın cezalandırılacağını, ama onuru alanın serbest
kalacağını mı buyurmuştur? Hiç de değil, çünkü mırıldanmaları
nedeniyle babalarımız vaat edilen ülkeye girmediler de, yalnızca
çocukları girdi. Ve bu günah nedeniyle, yılanlar halkımızdan
yetmiş bin kadarını öldürdü. Ruhumun huzurunda durduğu
Allah sağ ve diridir ki, onuru çalan, bir insanı malından ve
canından edenden daha büyük cezayı hak eder. Ve mırıldayana
kulak veren de aynı şekilde suçludur. Çünkü biri Şeytan’ı diline,
diğeri ise kulaklarına alır.”
Ferîsiler bunları duyunca öfkeden patlıyorlardı, çünkü
konuşmasına karşı çıkamıyorlardı. Sonra İsa'nın yanına bir fakih
yanaştı ve ona dedi, “Sayın muallim, bana anlat ki Allah,
babalarımıza neden ekin ve meyve bahşetmedi? Düşeceklerini
bildiğinden, mutlaka kendilerine vermeli veya insanlara onu
görme eziyetini çektirmemeliydi.” İsa cevap verdi,
“Adam, sen bana iyi dersin, fakat hata edersin, çünkü yalnızca
Allah iyidir.