Barnabas İncili 189
“Sizin sorunuz, dağın üstünden geçen ve sağ ve solunda uçurum
bulunan bir yol gibi, ama ben ortadan yürüyeceğim.” Bunu
duyunca, kâhinler İsa'nın kalplerini bildiğini sezerek şaşırdılar.
Sonra İsa dedi, “Her insan ihtiyacı olduğundan, her şeyi kendi
yararı için yapar. Ama hiç bir şeye ihtiyacı olmayan Allah, kendi
hak arzusuna göre yaptı, Bu bakımdan, insanı yaratırken onu,
Allah'ın kendine ihtiyacı olmadığını bilsin diye hür yarattı.
Misal olarak,
Kendi zenginliğini sergilemek için ve köleleri kendini daha çok
sevsin diye, kölelerine hürriyet veren bir kralın yaptığı gibi. O
halde, Allah insanı, Yaratıcısını çok daha fazla sevsin ve
nimetini bilsin diye hür yarattı. Çünkü Allah her ne kadar Kadiri
Mutlak olup, insana ihtiyacı yok ve onu kudretiyle de yaratmışsa
da, hayır işleyip, şerre karşı koyabilecek şekilde onu serbest
bırakmıştır. Çünkü her ne kadar Allah'ın günaha engel olma
gücü var idiyse de, kudret ve nimeti insanda görüldüğünden,
insanda günaha karşı çıkmamak için, yani, insanda Allah'ın
rahmeti ve adaleti yürüsün diye O, kendi nimetiyle
çelişmeyecektir çünkü Allah'ta çelişme yoktur. Ve gerçeği
konuştuğuma işaret olarak, sizi baş kâhinin beni aldatmak için
gönderdiğini ve bunun da kâhinliğin meyvesi olduğunu size
söylüyorum.”
Yaşlı adamlar ayrılıp gittiler ve her şeyi baş kâhine anlattılar, o
da dedi, “Bu herifin sırtında her şeyi kendisine söyleyen cin var;
çünkü o İsrail krallığını arzular, ama Allah bunun da gereğine
bakacaktır.”
İsa öğle namazını kılıp da mabetten çıkarken, annesinin
rahminden kör doğan birini gördü. Havarileri kendisine sorup
dediler, “Muallim, bu adamda kimin günahı var, babasının mı,
yoksa annesinin mi ki böyle kör doğmuş?” İsa cevap verdi, “Ne
babasının, ne de annesinin günahı var onda, ama Allah, İncil'e
bir şahit olsun diye onu böyle yarattı.”