Barnabas İncili 192
O zaman, baş kâhin kendisine küfredip dedi, “Sen zaten günah
içinde doğmuşsun, öyleyken bize öğretmeye mi kalkıyorsun?
Defol ve böyle bir adamın sen şakirdi ol! Çünkü biz Musa'nın
şakirtleriyiz ve biliyoruz ki, Allah Musa ile konuşmuştur; bu
adama gelince, onun neci olduğunu bilmiyoruz.” Ve onu havra
ve mabetten atıp, İsrail’iler arasındaki temizlerle birlikte ibadet
etmesini yasakladılar. Kör doğmuş olan adam gidip İsa'yı buldu.
O da kendisini şöyle teselli etti, “Hiç bir zaman şimdiki kadar
kutsanmamıştın, çünkü peygamberi ve babamız Davud
kanalıyla dünyanın dostlarına karşı, “Onlar lanetlerler, ben
kutsarım” diyen Allah'ımız tarafından kutsandın ve O,
peygamber Mika aracılığıyla da dedi “Ben sizin kutsamanızı
lanetlerim. Çünkü Allah'ın dilemesinin dünyanın dilemesine zıt
olduğu kadar yer göğe, su ateşe, ışık karanlığa, soğuk sıcağa
veya sevgi nefrete zıt değildir.” Havariler ardından kendisine
şöyle sordular, “Rab, sözlerin pek güzel; bu nedenle anlamlarını
bize söyle, çünkü henüz anlamış değiliz.” İsa cevap verdi,
“Dünyayı tanıdığınız zaman göreceksiniz ki, ben gerçeği
konuştum ve böylece her peygamberdeki gerçeği de
tanıyacaksınız. O halde bilin ki, tek bir adda birleşmiş üç türlü
dünya vardır, Biri, su, hava ve ateşle birlikte gökleri ve yeri ve
insanın altında olan tüm şeyleri temsil eder. Şimdi, bu dünya her
şeyiyle, Allah'ın peygamberi Davud'un, “Allah onlar için
çiğnemedikleri bir kural koymuştur” dediği gibi, Allah'ın
iradesine uyar.”
İkincisi, nasıl “Bunlardan birinin evi” duvarları değil de, aileyi
temsil ediyorsa, bunun gibi tüm insanları temsil eder, şimdi bu
dünya yine Allah'ı sever; çünkü fıtratları gereği Allah'ı özlerler.
O kadar ki, fıtrata göre herkes, Allah'ı aramada yanılgıya düşse
de, Allah'ı özler. Ve biliyor musunuz, hepsi Allah'ı neden özler?
Çünkü onlar, herkes hiç bir kötülüğü olmayan sonsuz bir iyiliğin
özlemini duyar, bu ise yalnızca Allah'tır. Bu bakımdan, Rahman
olan Allah, bu dünyaya kurtuluşu için peygamberlerini
göndermiştir.