KISALTMALAR
AD.............:Adalet Dergisi
ABKD...........:Adalet Bakanlığı Kararlar Dergisi
AFDĠ...........:Annalas de la Faculte de Druit d'Ġstanbul
a.g.e..........:Adı geçen eser
a.g.m..........:Adı geçen makale
ATD............:Adli Tıp Dergisi
ATG............:Adli Tıp Günleri
AÜSBFD.........:Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Dergisi
b..............:Bend
bkz............:Bakınız
c..............:Cilt
CD.............:(Yargıtay) Ceza Dairesi
CGK............:(Yargıtay) Ceza Genel Kurulu
Çev............:Çeviren
dn.............:Dipnot
DÜHFD..........:Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
E..............:Esas
f..............:Fıkra
ĠKĠD...........:Ġlmi Kazai Ġçtihatlar Dergisi
ĠÜB............:Ġstanbul Üniversitesi Bülteni
ĠÜHFM..........:Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Mecmuası
ĠÜĠFM..........:Ġstanbul Üniversitesi Ġktisat Fakültesi
Mecmuası
ĠÜTFM..........:Ġstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası
K..............:Karar
m..............:Madde
No.............:Numara
RSCDPC.........:Revue de Sience Criminelle et de Droit
Penal Compare
s..............:Sayfa
SJZ............:Schweizerıshe Juristen Zetitung (Revue
Suisse de Jurisprudence)
SK.............:Sayılı Kanun
sy.............:Sayı
TCK............:Türk Ceza Kanunu
TD.............:Tıp Dünyası
TĠD............:Türk Ġdare Dergisi
TMK............:Türk Medeni Kanunu
UMS............:UyuĢturucu Madde Sorunları
UNSDRI.........:Unıted Natıons Social Defence Rese arch
Instıtute
vd.............:Ve diğerleri
vs.............:Vesaire
y..............:Yıl
yy.............:Yayınları
YD.............:Yargıtay Dergisi
YDK............:Yargıtay Kararlar Dergisi
121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132
133 134 135 136 1347 138 139 140 141 142
143 1444 145 146 147 148 1439 150 151 152 153
154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165
166 167 168 169 160 161 162 163 164 +165
166 167 168 1659 170 171 172 173 174 175 176
17771 178 179 1980 181 182 183 184 185 186
187 188 189z 190/ 191 192 1903 194 195 193
196 197 198 1999 2000 201 202 203 204 205
206 207 208 209 210 211 2123 213 21 4 215
216 217 218 219 220 221 222 223 224 225
226 227 228 229 230 231 232 232 233 234 235
236 237 238 239 240 241 2432 243 242 244
118 119
T.C.
ĠSTANBUL ÜNĠVERSĠTESĠ
ADLĠ TIP ENSTĠTÜSÜ
SOSYAL BĠLĠMLER ANA BĠLĠM DALI
UYUġTURUCU MADDE ALIġKANLIĞININ
HUKUKĠ VE CEZAĠ YÖNLERĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
ERGĠN ERGÜL
TEZ DANIġMANI:
Prof. Dr. Feridun YENĠSEY
ĠSTANBUL 1993
III. T.C.K.'DA UYUġTURUCU MADDE SUÇLARI
A. UyuĢturucu Madde Temin Suçları
1- Suçun Hukuki Konusu
UyuĢturucu madde temini TCK'nun "Ammenin selameti aleyhinde
cürümler" baĢlığını taĢıyan yedinci babında ve "umumun sıhhatine
yenecek ve içecek şeylere müteallik cürümler" adını taĢıyan üçüncü
faslında yeralmıĢ bulunmaktadır. Kanunun sistematiğinden himaye edilmek
istenen hukuki değerin "genel sağlığı koruma" ve "ammenin selameti"
(kamunun esenliği) baĢka bir deyiĢle, kamu esenliği çerçevesinde genel
sağlığı koruma olduğunu çıkarmak mümkündür (269).
Gerçekten, hemen hergün çok sayıda insanın bedeni ve ruhi
varlıklarında sebebiyet verdiği büyük çöküntünün toplumda yarattığı
tehlike dolayısıyla UyuĢturucu ticareti ve kaçakçılığına "Kamunun
Selametine KarĢı Cürümler" arasında yer verilmiĢtir (270).
"UyuĢturucu madde temini" kullanan ve ondan gelecek kuĢaklar
bakımından "zarar" ve "tehlike" arzettiğinden ve bu nedenle, üretimden
baĢlanarak, dağıtımına, satıĢına, kanun dıĢı yollarla kullananın eline
geçinceye kadarki yasaklamadaki amaç, genel sağlık nedeniyle bu
maddenin kullanıĢını önlemektedir (271).
Bu suçlar, bir "tehlike" ve "Mefruz" tehlike suçlarıdır. Somut
biçimde tehlike ve zararın ortaya çıkmıĢ olması Ģart değildir.
Normatif tehlike yeterlidir. Kanun koyucunun toplumsal yapı için
uyuĢturucu maddelerin tehlikeli olduğunu kabul etmesi; "tehlikenin
varlığını kabul etmek için yeterlidir."
UyuĢturucu maddeye iliĢkin suçlarda hukuken himaye
edil-mek
istenen değer, fertlerin ve neticede toplumun "sağlık
_______________
(269) GÜNAL, s.55; GÜRELLĠ, s.10
(270) GÖZÜBÜYÜK, s.619
(271) GÜNAL, s.55
ve esenliği" olduğu kadar, milli sınırları aĢan, "tehlike"nin
mevcudiyeti ve müĢterek mücadele zorunluluğu da gözden uzak
tutulmamalıdır. Bu suçlarda insanlığa yönelmiĢ bir tehlike de
mevcuttur (272).
Gerçekten de uyuĢturucu madde kaçakçılığı ile sefalet ve
suçluluk
arasındaki
bağın
kendisini
iyice
hissettirmesi,
uyuĢturucu madde ticaretinin, suçların tasnifi içinde "kamu
sağlığına karĢı iĢlenmiĢ suçlar" olarak nitelendirilmesine ve
dolayısıylada "tüm insanların sağlığına karĢı iĢlenmiĢ suçlar"
arasına girmesine neden olmuĢtur (272 a).
T.C.K. 403. maddede "uyuĢturucu madde"lerin nelerden ibaret
olduğunu müeyyidelerin ağırlığı karĢısında, saymak ve böylece
azami açıklığa varmak düĢünülebilirdi. Nitekim 4055 sayılı
kanunla değiĢikliğe uğramasından önce 403. maddede sayma usulü
tercih edilmiĢti. Fakat bu usül terk edilmiĢtir (273). Ancak
kanaatimize göre, geliĢen teknoloji karĢısında hemen hergün yeni
bir takım uyuĢturucu maddelerin piyasaya çıktığı gözönüne
alındığında kanun koyucunun uyuĢturucu maddeleri sayma yolunu
terketmiĢ olması isabetli olmuĢtur.
Suçun konusu uyuĢturucu madde olmalıdır. Maddenin niteliği
ehil bir bilirkiĢiye tesbit ettirilmelidir. Adli Tıp Kurumu
Kimyevi Tahliller Ġhtisas Dairesi bu konuda en yetkili ve bilgili
bilirkiĢidir (274). Yargıtay kimya mühendislerininde bu konuda
bilirkiĢi olarak rapor verebileceğini kabul etmektedir. Uzman
olmayan asker veya polis memurlarının bilirkiĢi seçilerek rapor
alınması, konunun uzmanı olmadıklarından kabul edilemez (275).
_______________
(272) GÜNAL, s.59; 1984'de BM. Genel Kurulu uyuĢturucu trafiğini "insanlığa karĢı uluslararası tehlikeli suç"
olarak niteledi ve imzalayan tüm tarafların ihlal edenler hakkında Ģiddetli cezalar koymayı taahhüt edeceği yeni bir
anlaĢma önerdi. Genel Sekreter Perez de Cuellar yasa dıĢı uyuĢturucu trafiğinin çağımızın en bulaĢıcı ve tehlikeli
hastalıklarından biri olduğunu ilan etmiĢtir. Bkz. CHET, s.47
(272a) Bkz. DurmuĢ TEZCAN, "UyuĢturucu Maddenin YasadıĢı Ticaretini Önleyici Tedbirler", TİD, y.59
(Aralık 1987), s.377, s.40
(273) Faruk EREM, Türk Ceza Hukuku, Özel Hükümler, Ankara 1985, s.169
(274) Vedat ARTUNÇ-Ġlksev TAZEBAY, Yargıtay Beşinci Ceza Dairesinin Görevi kapsamına giren
suçlar, Ankara 1973, s.75
(275) KURT, s.35
2- Fail
"UyuĢturucu Madde Temin" suçlarının faili, herkes, herhangi
bir kimse olabilir. Ayrıca bu suçu iĢleyebilmek için failin bazı
niteliklere, özelliklere, sahip olması Ģart değildir. Hatta bunun
meĢru veya gayri meĢru ticareti ile uğraĢmıĢ olmasıda aranan bir
husus değildir. Fail, tek Ģahıs olabileceği gibi iki veya daha
fazla kimse olabilir. Bu takdirde Ģartları mevcutsa "teĢekkül"
veya "topluluk" halinde suç iĢleme sözkonusu olabilir (276).
Kanun koyucu bazı meslek grubuna dahil kimselerin bu suçun
faili olmasını ağırlatıcı sebep olarak görmüĢtür. Failin tabip,
veteriner,
kimyager,
eczacı,
diĢ
tabibi,
diĢçi,
ecza
ticarethanesi sahibi, hastabakıcı, ulaĢım vasıtaları sahipleri
veya umuma açık iĢletmelerin sahip ve müstahdemleri ile
memurların görevlerini kullanarak bu tip suç iĢlemesi halinde,
ceza ağırlaĢtırılarak hükmedilmektedir. Ancak faildeki bu
özellikler bu suçun oluĢması için Ģart olmayıp, sadece cezayı
etkileyen bir durumdur (277).
3- Maddi unsur
a- Genel olarak
UyuĢturucu madde temini suçlarında maddi unsur, TCK.nun 403.
maddesinin 1-2 ve 5 fıkralarında gösterilmiĢtir. Maddenin 1. ve
2. fıkralarında yer alan maddi unsur, izinsiz veya izne aykırı
olarak uyuĢturucu madde imal veya ithal veya ihraç edilmesidir.
Maddenin 5. fıkrasında yer alan maddi unsur ise, izinsiz veya
izne aykırı uyuĢturucu madde satmak veya satıĢa arzetmek veya
satın almak veya yanında veya baĢka bir yerde bulundurmaktır.
TCK.nun 403. maddesinin 1-2 ve 5. fıkralarında yer alan
suçlar
"seçimlik"
hareketli
suçlardır.
Yasada
gösterilen
hareketlerden herhangi birinin yapılması halinde suçun meydana
gelmesi mümkündür. Yasada belirtilen
_______________
(276) GÜNAL, s.59
(277) KURT, s.35
eylemlerin tümünün veya bir kısmının yapılmasına gerek yoktur
(278). Yasada maddede yazılı olan eylemlerden bir tanesinin
yapılması gerektiği için yasanın öngördüğü hareketlerden bir
kaçını birbiri ardından yapan kimse o suçu bir kezden çok iĢlemiĢ
olmaz. Eyleme içtima hükümleri tatbik edilmez (279).
Ancak 3756 sayılı kanunla yapılan son değiĢiklikle TCK.nun
403 maddesinin 3.fıkrasında bu kurala bir istisna getirilmiĢtir.
Buna göre uyuĢturucu maddeleri ihraç eden kiĢi aynı zamanda
maddeyi imal ve ithal eden ise, ihraç suçundan cezalandırılmakla
yetinilmeyerek ayrıca ithal ve imal suçundanda ceza verilmesi
gerekmektedir. Böylelikle kanun koyucu uyuĢturucu maddelerin
uluslararası
ticaretine
yönelik
hareketleri
cezayı
Ģiddetlendirmekle engellemeyi amaçlamıĢtır (280).
TCK.nun 403/3 üncü maddesinde açıklanan istisna dıĢında
kanunda gösterilen hareketlerin birden fazla olması değiĢik
zamanlarda meydana geldiğinde, sanığın suç kasdına ve hareketler
arasındaki süreye bakmak gerekmektedir. Örneğin; fiil esrar satma
hareketini müteakip bir yıl sonra esrar imal hareketinde
bulunduğunda, ortada tek bir suçtan bahsedilmesinin mümkün
olmaması gerekir (281).
TCK.nun
403.
maddesinde
sözkonusu
olan
"uyuĢturucu
madde"dir. Eğer uyuĢturucu madde olma niteliği içine karıĢtırılan
yabancı maddelerle kaybolmuĢsa yada uyuĢturucu madde yerine baĢka
bir madde, örneğin; kına, niĢasta verilmiĢse bu taktirde suç
niteliği değiĢerek "dolandırıcılık" olarak fiili kabul etmek
mümkün olabilir. UyuĢturucu madde değiĢime (tebdil) değiĢtirme
(tağyir)ye tabi tutulmuĢ, zehir karıĢtırılmıĢ, bozulmuĢ ise
sözkonusu madde ilaç değilse TCK 395; ilaç ise TCK 400. maddesi
(278) BAKICI, s.6
(279) Cengiz ERGEN, Türk Ceza Hukukunda Uyuşturucu Madde Suçları, Ankara 1988, s.15
(280) KURT, s. 36
(281) KURT, s.37: ancak daktrinde seçimlik hareketlerin tümünün fail tarafından tek baĢına yapılması halinde bir
tek uyuĢturucu madde temin suçunun iĢlendiğini kabul eden görüĢde vardır. Bkz. GÜNAL, s.96
uygulanabilecektir. TCK 403. maddede belirlenen uyuĢturucu madde
dıĢında kalan "sem" (ağı, zehir), izinsiz satanlarda TCK 409.
maddeye göre suçlanmaktadır. Burada "sem" uyuĢturucu madde
karĢılığı değildir. Aksine uyuĢturucu madde dıĢında her türlü
"zehir"dir (282).
b- Ruhsatsız veya ruhsata aykırı olmak
Ülkemizde uyuĢturucu maddelerin imali, ithali veya ihraç
edilmesi ile satıĢı "uyuĢturucu maddelerin murakabesi hakkında
kanun" gereği devlet tekeline alınarak Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanlığı'nın denetim ve iznine bağlanmıĢtır.
Bu kanun gereğince, uyuĢturucu madde yapan, yurt dıĢından
getiren, yurt dıĢına çıkaran veya satıĢını yapanların Sağlık ve
Sosyal Yardım Bakanlığı'ndan ruhsat alması ve bu ruhsata uygun
Ģekilde hareket etmeleri gerekmektedir.
Suçun oluĢması için uyuĢturucu maddelerin yapılması (imal),
yurt dıĢına çıkarılması (ihraç), yurda getirilmesi (ithal),
satıĢı, sevk veya nakledilmesinin ruhsatsız veya ruhsata aykırı
olması gerekmektedir (283).
c- Ġmal, ithal, ihraç
aa- Ġmal
TCK.nda imal, ithal, ihraç fiillerinin nelerden ibaret
olduğu belirtilmemiĢtir. UyuĢturucu maddelere dair 1961 Tek
sözleĢmesindeki tanımları iç hukuk bakımındanda geçerli saymak
gerekmektedir. Buna göre (sözleĢmenin tanımlara ayrılan 1.
maddesinin n bendi) imal: Ġstihsal hariç, uyuĢturucu maddelerin
elde edilmesini mümkün kılan bütün iĢlemleri ifade eder ve
uyuĢturucu maddelerin arıtılması ve diğer uyuĢturucu maddelere
dönüĢtürülmesi iĢlemlerini kapsar (284).
Ġmal
suçu
için,
doğal
bitkilerin
bazı
bölümlerinin
imalathanelerde iĢlenerek, bazı kimyasal iĢlemler sonucunda daha
etkili hale getirilmesi gereklidir. Yakalanan alet ve
uyuĢturucu maddelerin imaline elve-
(282) GÜNAL, s.68
(283) KURT, s.37
(284) GÜNAL, s.86
riĢli olup olmadığı ve uyuĢturucu madde ele geçmiĢse elde
edilecek maddenin nevi Adli Tıp Kurumundan sorulmalıdır (285).
Maddenin mahiyetinde değiĢiklik yapmayan iĢlemler imal
sayılmaz. Bunun gibi maddenin doğal niteliğini korumaya yönelik
iĢlemler imal kabul edilmemektedir. Yargıtay çeĢitli kararlarında
esrar elde edilen hint keneviri bitkisinin kurutulup elenmesi ve
ısıtılması ile macun, hap veya plaka haline getirilmesinin imal
sayılamıyacağına karar vermiĢtir. Örneğin 5.CD.nin 20.4.1983 T.,
557 E. ve 1351 K. sayılı kararında: "Hint keneviri nebatının
kurutulup elenmesinden ve ısıtılmmasından ibaret basit iĢlemlerin
imal sayıla-mıyacağı gözetilmeyerek TCK.nun 403/3-4 (3756 sk.la
madde numarası 403/5-6 olmuĢtur) maddesi yerine 1-2. bendleri ile
ceza tayini bozmayı gerektirmiĢtir" denilmiĢtir (286)
Ġmal suçunda teĢebbüsten bahsedebilmek için, ele geçirilen
alet ve makinelerin imal edilmek istenilen uyuĢturucu maddenin
imaline elveriĢli olması gerekmektedir. ġayet bu madde ve aletler
imal için elveriĢli ise ve imale iliĢkin icrai hareketler
baĢlamıĢ fakat henüz uyuĢturucu madde elde edilememiĢse, eylem
eksik
teĢebbüs
aĢamasında
sayılarak
TCK.nun
61.
maddesi
uygulanmalıdır. Ġmal suçunda esasen netice aranmadığı için tam
teĢebbüsün mümkün olmadığı savunulmaktadır (287).
Oldukça yeni bir yargıtay kararında (10.CD., 22.6.1992 T.,
4262 E ve 7198 K.) imal suçunda eksik teĢebbüsün uygulanmasını
görmekteyiz: "Sanıkların eroin imal etmek için gerekli olan
morfin, asit varilleri, leğen, ocak, kazan, kepçe ve piknik
tüpünü köyün tenha bir yerindeki sanık Gürcana ait eve eroin imal
etmek amacıyla götürdükleri ancak, henüz imalata baĢlamadan önce
polis
tarafından
yakalandıkları
anlaĢıldığından
haklarında
uyuĢturucu madde imaline eksik kalkıĢma hükümleri uygulanmalıdır"
(288).
(285) BAKICI, s.1574
(286) KURT, s.38
(287) KURT, s.38
(288) YKD, c.18, y.1992, sy.8, s.1315
Ġmal suçlarında Ģiddet sebebi gösterilen uyuĢturucu maddeler ile
Ģiddet sebebi sayılmayan uyuĢturucuların cezası arasında önemli ölçüde
fark olmaktadır. Sanık imal suçunda kullandığı uyuĢturucu madde ve
kimyasal bileĢimleri yurt dıĢından getirmiĢse ve ithal suçundan dava
açılmıĢsa sanığın mücerret ithal ettiğine dair açık ikrarı yan
delillerle teyit edilmediği durumlarda imal suçunun unsurlarının oluĢup
oluĢmadığına bakılmak ve ithal suçundan ise beraatine karar
verilmelidir (289).
bb- Ġthal
UyuĢturucu maddelerin yasadıĢı yollarla Türkiye'ye getirilmesidir
(290). UyuĢturucu Maddelere Dair Tek SözleĢmesinde "tanımlar" baĢlıklı
1. maddesinin m bendinde ithal ve ihraç terimleri: "Her biri özel
anlamı ile birlikte, uyuĢturucu maddelerin bir memleketten diğerine
veya aynı memleketin bir ülkesinden diğerine nakledilmelerini ifade
eder" Ģeklinde belirtilmiĢtir(290a).
Ġthal edilen maddenin uyuĢturucu madde olması suçunun teĢekkülü
için yeterli olup, cinsinin bu bakımdan önemi yoktur. UyuĢturucu
maddenin cinsi sadece verilecek ceza bakımından önem taĢımaktadır. Buna
karĢılık ithal edilen uyuĢturucu maddenin miktarı suç vasfının tayini
bakımından önemlidir. YCGK.nun 1.3.1982 T., 1982/5-17 E. ve 76 K.
sayılı kararına göre "ithal veya ihraç edilen uyuĢturucu madde miktarı
çok az ise, kiĢinin kendiside uyuĢturucu madde kullanıyor ve kiĢisel
ihtiyacı için yeterli miktarı aĢmıyorsa; uyuĢturucu madde ithal veya
ihraç suçu değil, bu maddeleri bulundurma suçu oluĢmuĢ olur" (291).
Yurt
dıĢında
yasadıĢı
yollarla
yurda
sokulan
uyuĢturucu
maddelerin yurt içinde satılması durumunda iki ayrı eylem yani; satma
ve ithal eylemlerinden ayrı ayrı ceza verilmeyip, tek bir fiil olarak
kabul edilip sadece ithal eyleminden cezalandırılması gerekir (291a).
(289) ERGEN, s.12
(290) BAKICI, s.12
(290a) GÜNAL, s.86
(291) Cevat ÖZEL, Yargıtay Ceza Daireleri ve Genel Kurul İçtihatları, Ġst. 1988, s.720
(291a) "5. CD., 22.11.1984, 3404/4440", KURT, s.39; ERGEN, s.26
BaĢka ülkelerden gelip ülkemizden zorunlu olarak geçip baĢka
ülkelere gitmekte olan tır kamyonlarında herhangi bir nedenle
arama yapılması sonucu uyuĢturucu madde bulunması durumunda,
Ģayet uyuĢturucu maddenin yurt içinde bırakılacağı hususunda
herhangi bir harekete kalkıĢıldığına dair delil elde edilememiĢ
ise, ithal suçu oluĢmayacak, eylem sadece uyuĢturucu madde
nakletme suçunu oluĢturacaktır (291b).
cc- Ġhraç
UyuĢturucu maddelerin ihracı, yurt içinden izinsiz olarak
yurt dıĢına çıkarılmasıdır (292). UyuĢturucu maddenin yurt dıĢına
gönderilmesine ait suç sınırdan yurt dıĢına çıkarılmaya yönelik
icrai hareketlerin baĢlaması ve gümrük kapılarındada durumun
yetkili memura aksinin söylenmesi veya saklanması biçiminde
oluĢacaktır. ihraca yönelik yurt içinde icrai hareketlere
baĢlanmıĢ olmasa dahi, uyuĢturucu madde sınıra götürülürken
geçecek süre içinde sanık ve arkadaĢları tarafından imha edilmek
suretiyle ihraca teĢebbüs suçundan vaz geçilmek imkanı bulunan
hallerde ihraca teĢebbüste sözkonusu olmaz. (5.CD., 2.5 1978,
1093/1507). Bu durumda mevcut delillere göre "uyuĢturucu madde
nakletme veya bulundurma suçu" oluĢabilir(292a).
_______________
(291b) BAKICI, s.1574
(292) "Ġran uyruklu olan sanıkların, bir Ġran Ģirketine ait tır aracında Hollanda'ya izinli olarak sevkedilmekte olan 20
ton haĢhaĢ tohumu arasına römorkun ön kısmına gelecek Ģekilde birer sıra halinde 12 adet esrar dolu çuval
gizlemeleri, yolda ve aracın Ġstanbul'da beklemesi sırasında, esrar çuvallarının yurt içinde çıkarılması için bir
giriĢimde bulunulmaması, aksine esrarları Hollanda'da alacak bir kiĢinin araĢtırılması Ģeklinde geliĢen olayda;
sanıkların eylemi ve kasıtları uyuĢturucu madde ithali suçunun değil, uyuĢturucu madde nakli suçunu oluĢturur. Bu
sebeple TCK.nun 403/1, 2, 3. fıkralarının uygulaması isabetsiz olup, 404/3,4,5. fıkralarının uygulanması gerekir"
(CGK, 4.4.1983 E., 1983/5-30 K. 157), ÖZEL, s.720
(292a) "UyuĢturucu madde ihracı suçunun oluĢması için, memleket sınırlarından yurt dıĢına çıkmaya yönelik icrai
hareketlerin baĢlaması ve yetkili memura aksinin beyan edilmesi veya saklanması gerekir. Aksaray'daki otelden,
YeĢilköy havalimanı dıĢ hatlar servisi önüne kadar eroin nakletmekten ibaret eylemin ihracata teĢebbüs olarak
nitelendirilmesi ve buna göre uygulama yapılması isabetsizdir." (5.CD., 11.4.1984, 761/1544) İKİD, y.1984 sy.
277, s.2360
Ġhraç edilen uyuĢturucu maddenin cinsi suçun oluĢması
bakımından önemli değildir. Bu husus sadece verilecek ceza
yönünden önem taĢır. Buna karĢılık ithal suçunda olduğu gibi
burada da maddenin miktarı önemli olup, Ģayet ihraç edilen
uyuĢturucu madde miktarı çok az olup ve kiĢinin kendisi de
uyuĢturucu kullanıyor ve kiĢisel gereksinmeleri için yeterli
miktarı aĢmıyorsa, uyuĢturucu madde ihraç suçu değil, bu
maddeleri kullanma için bulundurma suçu oluĢmuĢ olur.
Genelde uyuĢturucu maddeyi yurt dıĢına götüren kiĢi sınırı
geçtikten sonra henüz istediği ülkeye ulaĢamadan diğer ülke
sınırlarında veya malı götürdüğü ülkede yapılan kontrol sonucu
suçüstü yakalanmakta ve yakalandığı ülke yasalarına göre
yargılanarak hüküm giymektedir.
T.C.
Kanununun
403.
maddesinde
3756
sayılı
kanunla
değiĢiklik yapılmazdan önce uyuĢturucu maddeyi ihraç eden
kiĢiler, yabancı ülkelerde yakalandıkları takdirde o ülke
yasalarına göre cezalandırılmakta, cezalarını çektikten sonra
yurda döndüklerinde, ülkemizde de ihraç suçundan yakalanarak
mahkum edilmekte ve yabancı ülkede çektikleri ceza, Türkiye'de
verilen cezadan mahsup edilmemekteydi. Bu durumda sanık aynı
eylemi nedeni ile çok ağır bir ceza yaptırımı ile karĢı karĢıya
kalmakta idi. Bu hususun düzeltilmesi amacı ile T.C.K.nun 403/4
üncü maddesinde 3756 sayılı kanunla yapılan değiĢiklik sonucu;
ihraç edilmiĢ maddeler dolayısıyla yabancı memlekette hükmedilmiĢ
ve çekilmiĢ cezanın Türkiye'de ihraçtan dolayı verilecek cezadan
mahsup edilmesi kabul edilmiĢtir. Yabancı ülkede ceza çekilmemiĢ
olsada, Türkiye'de infazı gerekmekte ise, bu miktar tüm cezadan
indirilecektir. Bu cezanın Türkiye'de infazı gerekmiyorsa, ihraç
sebebi ile verilen ceza aynen çektirilecektir (292b).
________________
(292b) 8.11.1990 tarihli hükümet gerekçesi TBMM Tutanak Dergisi, y.1991, S sayısı: 513, s.2
Özellikle uyuĢturucu madde ihraç suçlarında yurt dıĢında
yakalanan Türk vatandaĢı sanık hakkında yabancı memlekette verilen
cezalar Türk yasalarına göre verilen cezalardan daha hafif olup, bu
durum sanık aleyhine sonuçlar doğurduğundan bu sakıncayı ortadan
kaldırmak amacı ile 3756 sayılı kanunla T.C.K.na 10 a maddesi
eklenmiĢtir. Buna göre; bir Türk vatandaĢı yabancı ülkede bir suç
iĢleyipte Türkiye'de yargılandığı takdirde; suçun iĢlendiği ülke kanunu
ile Türk kanunundan hangisi uygulamada sanığın lehine sonuç verecek
ise, o kanun gözönünde bulundurulmak ve yabancı kanunda tanımlanan
suça, Türk kanunlarına göre verilmesi gereken ceza ve Türk kanununda
bulunup yabancı ülke kanunundaki cezaya en yakın olan ceza tespit
edilerek uygulama yapılır (293).
CGK.nun aĢağıda metnini vereceğimiz 12.6.1989 T., 5-168/20
sayılı kararı ihraç suçlarında Yargıtayın yerleĢik bir içtihadını
yansıtmaktadır: "Yargıtayın yerleĢik içtihadına göre, uyuĢturucu
madde ihraç suçundan dolayı açılan davalarda hükümlülük kararı
verilebilmesi için;
a- Suça konu olan maddenin uyuĢturucu madde olduğuna iliĢkin
yabancı ülkede bilimsel biçimde düzenlenmiĢ bir tahlil raporunun
celp ve dosya içerisine konulması;
b- ġayet tahlil raporu yoksa sanık aleyhine yabancı memleket
mahkemesine açılan davaya ait dosyadaki suç konusu maddenin
niteliğini tayine elveriĢli bir tutanak bulunup bulunmadığının
kesin bir biçimde araĢtırılarak varsa bu belge ile diğer tüm
belgelerin getirilip dosyaya konulması ve ceza davasının
sonuçlanıp sonuçlanmadığının soruĢturulması ve sonuçlanmıĢ ise
karar örneğinin getirtilip dosyaya konulduktan sonra tüm
belgelerin incelenip değerlendirilmesi gerekli görülmektedir"
(294).
UyuĢturucu madde ihraç suçuna teĢebbüs mümkündür. ġayet kiĢi
uyuĢturucu madde ihracına yönelik icrai hareketlerine baĢlamıĢ
ve gümrük aĢamasında henüz yurt dıĢına çıkmadan yapılan kontrolde
madde ele geçmiĢ ise, suç eksik teĢebbüs
(293) KURT, s.41
(294) Yılmaz G. ERDURAK, Türk Ceza Kanunu, 2. b., Ankara 1991, Seçkin yy.
aĢamasında kalmıĢtır. 3756 sayılı kanunla değiĢiklik yapılmazdan
önce TCK.nun 403 maddesinde ihraç suçuna teĢebbüs tamamlanmıĢ suç
gibi cezalandırılacağı açıklanmıĢ iken, son değiĢiklikle bu hüküm
yürürlükten kaldırılmıĢtır. Bu nedenle ihraç suçlarında teĢebbüs
genel hükümlere tabidir. ġartları varsa TCK 61. maddesi tatbik
edilmelidir. Ġhraç suçlarına tam teĢebbüs mümkün değildir. Zira
sanığın eylemi ile belli bir neticenin meydana gelmesi
gerekmeyip, eylemin yapılması ile suç tamamlanmaktadır(295).
Dostları ilə paylaş: |