B. ÇeĢitleri ve Etkileri
1- Tasnif Ģekilleri
UyuĢturucu maddelerin tanımlanabilmesi kadar çeĢitlerinin
belirli sınırlar içinde saptanması da oldukça güçtür. Doğal
biçimde olanların türleri kesinlikle bilinmediği gibi sentetik
olanlara da hergeçen gün yenileri eklenmektedir.
UyuĢturucu maddeler yazarlarca değiĢik biçimlerde tasnif
edilegelmiĢtir. Ġlk olarak 1924 yılında Lewin bağımlılık yapan
ilaçları fizyolojik tesirlerine göre, klinikte geçerli olacak
Ģekilde, beĢe ayırarak tasnif etmiĢtir. Buna göre;
1. Keyif vericiler (Euphorıca): Ġnsana geçici bir süre
rahatlık, dirilik zindelik ve keyif verici olan afyon, afyon
alkoloidleri morfin, eroin, kokain ve koka yaprakları bu grup
içine alınmıĢtır.
2. Hayal uyandıranlar (Phantastıca): Ġnsanda renkli,
hareketli
hayaller
yarattığına
inanılan
maddeler
esrar,
mariuhana, haĢhaĢ, peyota ve ondan çıkarılan meskaline bu grup
içindedir.
3. Sarhoşluk verenler (Inebrıantıca): Alkol, cloroform,
ether ve bazı uçucu gazlar bu sınıf içinde yer almıĢtır.
4. Uyku verenler (Hypnotıca): Chloralhydrate, verenol,
paraldehide, sulfonal, bromide ve benzeri uyku ve sukunet verici
ilaçlar.
5. Uyarıcılar (Excıtantıa): Günlük hayatta yaygın olarak
kullanılan tütün ve kahve bu grupta yer almaktadır. Burada ayrıca
camhre, cola, betel ve khat vardır (35).
Lewin,
çağında
bilinen
uyuĢturucu
maddeleri,
baskın
etkilerine göre tasnif etmiĢti. Ancak kullanılan terimler kötü
tanımlanmıĢ
olup
genellikle
farklı
bazı
maddeleri
içine
almaktadır. Zamanla çok sayıda yeni maddeler ortaya çıktığın-
(35) KÖKNEL, "Sorunları", s.208 vd.
dan Fransız nöropsikiatrlar Delay ve Deniker 1957'de yeni bir
sınıflandırma önerdiler:
1. Psikoleptikler veya Sedatifler
2. Psikanaleptikler veya Stimulantlar
3. Psikodisleptikler veya PsiĢizm perturbatörleri
Bağımlılık oluĢturmaya elveriĢli maddelerin çoğu üçüncü
grupta sınıflanmaktadır (36).
Dönmezer ise uyuĢturucu maddeleri: A) Afyon ve türevleri, B)
Kokain
ve
diğer
merkezi
sinir
sistemi
uyarıcıları,
C)
Hallüsinojenler, D) Uyku ilaçları, sükun verici ilaçlar ve alkol,
E) Diğer maddeler olarak beĢe ayırıp incelemektedir (37).
Günay'a
gelince
uyuĢturucu
maddeleri;
Doğal
olanlar
(narkotikler) ve sentetik uyuĢturucu maddeler (psikotropik
maddeler) olarak ikiye ayırmakta ve yakın zamana kadar insanlık
için en büyük tehlikeyi teĢkil ettiği zannedilen afyon, morfin,
eroin, esrar ve kokaine birinci grupta yer vermektedir. Sentetik
uyuĢturucu
maddeleri
ise
1971
psikotropik
maddeler
sözleĢmesindeki
ayrıma
bağlı
kalarak,
depressantlar,
trankilizanlar, stimulantlar ve hallusinojenler olarak dört
grupta toplamaktadır (38).
Öte yandan Akçasu; Tehlike sırasını esas alarak Ģöyle bir
tasnif
yapmaktadır:
Narkotik
analjezikler
grubu,
kokain,
amphetamin gibi eksitanlar, barbitürat ve trankizanlar, alkol,
LSD, meskalin, esrar (39).
UyuĢturucu maddelerin üretilme Ģekillerine göre yapılan
doğal olanlar ve sentetikler ayrımı anlaĢılması kolay ve
uygulamada en çok yapılan tasnif Ģeklidir.
Doğal olanlar denildiğinde, doğal olarak bitkilerden elde
edilen,
uyuĢturucu
madde
etkisi
gösteren
maddeler
anlaĢılmaktadır. Bilinen doğal uyuĢturucu maddeler üç grupta
(37) DÖNMEZER, Kriminoloji, Ġst. 1981, s.384
(38) GÜNAL, s.18 vd. Bkz. aynı tasnif için, Cemalettin OR, Uyuşturucu maddelerrehberi, Ġstanbul 1954, s.10. Ayrıca tehlike sırasını esas
alan baĢka bir tasnif önerisi için bkz. Antoine POROT, Les
toxıcomanıes que sais-je?, Paris 1953, s:1 (39)
Alaattin AKÇASU, "esrar", UMS, s.112
toplanabilir.
a) Ham afyon ve türevleri (morfin, eroin, kodein vb.)
b) Koka yaprakları ve türevleri (kokain, ekgonin vb.)
c) Hint keneviri ve reçinesi (esrar)
DeğiĢik maddelerin laboratuvarlarda kimyasal bir takım
iĢlemlerden geçirilmesi suretiyle elde edilen ve uyuĢturucu madde
etkisi gösteren maddeler ise sentetik uyuĢturucu maddeler olarak
anılmaktadır. 1971 psikotropik maddeler sözleĢmesi sentetik
uyuĢturucu maddeleri depressantlar, trankilizanlar, stimulantlar
ve hallusinojenler olmak üzere dört grupta toplanmıĢtır (40).
Biz de konuyu açıklarken doyurucu bulmasak da kolay ve
kullanıĢlı olduğundan bu son tasnif Ģekline bağlı kalacağız
_____________
(40) KURT, s.17
Tablo 1
DENĠKER VE DELAY'A GÖRE KLASĠK VE MODERN PSĠKOTROPLARIN
TASNĠFĠ (1957)
_______________________________________________
PSĠKOLEPTĠKLER VEYA SEDATĠFLER
1. Hipnotikler
- Barbitürikler
- Barbitürik olmayanlar
2. Nöroleptikler
- Phenothiaziniques "fenotiazinikler"
- Reserpiniques "reserpinikler"
- Butyrophenoniques "Bütirofenonikler"
- Diğer gruplar
3. Minör trankilizanlar ve klasik sedatifler
- Klasik sedatifler
- Modern trankilizanlar
4. Anti epileptikler
- Barbiturigues "Barbitürikler"
- Hydantoines
- Diğer anti epileptikler
PSĠKOANALEPTĠKLER VEYA EKSĠTANLAR
1. Vigilans stimulantları
- Amfetaminler
- Diğer aminler
2. Humeur stimülantları veya anti depressörler
- Diazepine türevleri
- Hydrazinler I.M.A.O.
- I.M.A.O. hydrazinik olmayanlar
3. Diğer stimulantlar
- Lewin'in excitantiası
PSĠKODĠSLEPTĠKLER VEYA PSĠġĠZM PERTÜRBATÖRLERĠ
1. Hallüsinojenler veya onirogenler
- Lewin'in phantasticası
2. Delirojenler
- Ditranil, 7360 RP
3. Stupefiantlar
- Lewin'in euphoricası
4. Alkol ve türevleri
- Lewin'in inebreanticası
__________________________________________________
Kaynak: Jean Marie PELT, Drogues et plantes magiques,
Fayard, Paris 1983, s.19
2- Doğal olanlar
a) Afyon (Opium): HaĢhaĢ (Pavot) ismi verilen bitkinin
olgunlaĢmamıĢ kapsullerinin çizilmesi sonucu içinde akan sütünün
yoğunlaĢmıĢ, katılaĢmıĢ halidir (41).
Uluslararası ismi "Opium"dur. Bu ad eski Yunancadan gelir.
Kökü "bitki salgısı" anlamını veren "opion"dur(42).
Elde ediliĢini takiben akıcı, beyaz renkte süt gibi ve aynı
zamanda yumuĢak sakız gibi olup, durdukça sertleĢir ve
kırılabilir. Kahverengi bir görünümü, ağır, hoĢ olmayan bir
kokusu ve acımtırak bir lezzeti vardır (43).
Afyon içindeki morfin oranına göre; Drogist Afyonu (%11-41),
Soft Afyonu (%15-16), Muhacir Afyonu (%15-17) ismini almaktadır.
Türkiye'de üretilen ve büyük kısmı ilaç sanayiinde kullanılan
afyon türü Drogist Afyonudur.
Uluslararası sözleĢmelerde ve ticarette mahiyeti itibariyle
afyon üç Ģekilde ele alınmaktadır. Paketleme ve nakledilme için
gerekli
iĢlem
dıĢında,
baĢkaca
bir
iĢlemden
geçmeyen,
kendiliğinden koyulaĢmıĢ afyona ham afyon denir. Kullanmaya
elveriĢli hale getirilmesi için kaynatma, mayalandırma gibi bir
takım özel iĢlemlerden geçirilen afyona hazırlanmıĢ afyon veya
içim afyonu ismi verilir. Tıbbi alanda kullanılmak üzere gerekli
iĢlemlere tabi tutulan afyon türüne tıbbi afyon denilmektedir
(44).
Ham afyon içinde morfin, kodein, tebain, papaverin,
narkotin, narsein gibi alkoloitler bulunur. Bu alkoloitler ham
afyondan veya kapsülden arındırılabilir (45).
(41) Adnan ÖZTÜREL, Adli Tıp, Ankara 1971, s.320, GÜNAL s.18
(42) KÖKNEL, "sorunlar", s.19
(43) Sabri SÖZER, Uyuşturucu maddeler ve problemleri, Ankara 1956, s.21, GÜNAL s.19
(44) KURT, s.18
(45) Mehmet AYKAÇ, Adli Tıp, Ġst. 1987, s.436
Kullanılması pipo veya benzeri Ģeylerle içilmek, yutulmak,
sıvı Ģeklinde Ģırınga edilmek, yiyecekler içine karıĢtırılarak
yenmek suretiyle olabilir.
Afyon vücuda girdikten sonra kan yolu ile bütün organizmayı
ve özellikle merkezi sinir sistemini kısa ve uzun süreli olmak
üzere etkisi altında bulundurur. Nabız normalin üstünde atar,
terleme, zeka ve seksüel kuvvetlenme, yapay bir neĢelenme, güzel
ve rahat bir uyku kısa süreli etkileridir. Uzun sürede kronik bir
zehirlenme meydana getirir. Artık "balayı" devresinin alıĢma
kısmı sona ermiĢtir. Fiziki ve ruhsal bağımlılık ortaya çıkar.
Soluk yüz, düĢük tansiyon, yavaĢ nabız, iĢtahsızlık ve tedirgin
bir uyku fizik belirtileridir. KiĢi gerçeklerden uzaklaĢır (46).
Afyon ve türevlerinde bünye belirli bir doza alıĢmakta ve
aynı etkinin elde edilmesi için dozun arttırılması gerekmektedir
(Tolerans) (47).
Afyon ortalama yüzde on morfin ihtiva eder. Fakat bu oran
coğrafi orijine göre değiĢmekte, ilginç biçimde batıdan doğuya
doğru azalmaktadır. Bu bakımdan en zengin olan Yugoslav
afyonları, en fakir olanı ise Çin afyonlarıdır. Kodein oranı ise
morfinin tersi yönde değiĢmektedir. Türk afyonlarında oldukça az
iken uzakdoğudakilerde yüzde üçe ulaĢabilmektedir (48).
b) Morfin (Morphine): Afyonda bulunan yirmibeĢ dolayında
alkoloitten en önemli ve en yüksek oranda bulunanıdır (49). Ham
afyonun bazı kimyasal iĢlemlerden geçirilmesi ile elde edilen
morfin klorhidratın santifüj ile ayırımı yoluyla elde edilir.
Suda eriyebilen, beyaz, toz, kristaller halindedir. Ağrı kesici
ve uyuĢturucu olarak uygun dozlarda tıpta kulla-
_______________
(46) GÜNAL, s.20. Ayrıca bkz. POROT, s.31, 32.
(47) DÖNMEZER, "Notlar", s.34
(48) PELT, s.154
(49) Yves PELĠCIER-Guy THUĠLLIER, La Drogue, que sais Je?, Paris 1972, s.19, AYKAÇ s.437
nılır, çok güçlü bir ağrı kesicidir. Ancak çabuk alıĢkanlık
yarattığından zorunluluk dıĢında baĢvurulmamalıdır (50).
Genellikle klorhidrat tuzu halinde Ģırınga ile 0,01-02 gr.
dozda damara veya deri altına, kol ve bacaklara zerk edilerek
kullanılmaktadır. Normal bir eriĢkin icin 0,10-015 gr. arası
morfin ölüme yol açabilir. Ancak, morfinman için ortalama doz 24
saatte 1 gr. düzeyindedir. Birçok vakada bu dozun 5, hatta 10
gr'a kadar ulaĢtığına tanık olunmuĢtur(51). Bu tür uyuĢturucu
madde kullananlar Ģırıngayı kendileri kullandıkları için iğne ve
yara izleri genelde kol, baldır ve göğüs gibi elin ulaĢabileceği
yerlerde bulunur. Bu nedenle, bu tür uyuĢturucu kullanıcıları,
vücutlarının bu bölümlerine bakılarak kolaylıkla tespit etmek
mümkündür (52).
Afyon ile morfinin etkileri birbirine benzer ancak morfinin
atkisi afyonunkinden daha güçlüdür ve daha hızlı ortaya
çıkmaktadır (53).
Az dozda eksitan (uyarıcı) bir etki, yüksek dozda doğrudan
doğruya uyku verici etki gösterir. Genelde ilk kullanımlarda ağrı
kesici, rahatlatıcı, neĢelendirici, keder dağıtıcı, keyifli bir
sarhoĢluk hali sözkonusudur. KiĢi yorgunluk ve açlık hissetmez,
aksine enerji doludur. Morfinin etkisi geçince aynı duyguları
yaĢama arzusu ile yeniden alma ihtiyacı doğar. ġahıs fırsat
buldukça bu maddeyi birkaç kez aldığında artık alıĢkanlık meydana
gelecektir. AlıĢkanlık devresinde kiĢide iĢtahsızlık, fiziksel
çöküntü, reflekslerde azalma, tansiyon düĢmesi, uykusuzluk,
titreme,sinirlilik hal- leri baĢlar. AlıĢılan dozun altına
inilmesiveya
morfinin
ke-
silmesi
hallerinde
yoksunluk
belirtileri görülür(54),(54a).
(50) KURT, s.20, GÜNAL, s.21
(51) PELT, s.154
(52) KURT, s. 50
(53) PELT, s.14
(54) KURT, s.20, AYKAÇ, s.43
(54 a) Morfin kullanımının günümüzde hemen hemen tamamen terkedildiği, uyuĢturucu bağımlıları arasında morfin
kullananların çok ufak bir azınlığı oluĢturduğu belirtilebilir. Bkz. PELT, s.149, Dn. 11
c) Eroin (Heroine): Diasetil morfin olarak da bilinir.
Morfinden dört-sekiz kat daha güçlü bir uyuĢturucu ve ağrı kesici
olarak tıpta kullanılmaya baĢlanmıĢ, ama sonradan istenmeyen yan
etkilerinin, yararından fazla olduğu anlaĢıldığından birçok
ülkede ilaç olarak bile üretimi ve kullanımı yasaklanmıĢtır.
Morfinden basit bir labaratuvar çalıĢmasıyla elde edilebilir.
Beyaz, kokusuz, acı, niĢasta görünümünde, suda ve alkolda
eriyebilen bir tozdur. Karakteristik niteliklerinden birisi de
hafif olmasıdır (55). Öldürücü dozu 60 mlg. olup, kolayca
bağımlı yapmaktadır. Tedavisi de çok güçtür (56).
Daha çok enfiye gibi buruna çekilerek veya deri altına
Ģırınga edilerek kullanılmaktadır. Ġğne yolu ile alınması en
yaygın uyuĢturucudur (57). Günlük kullanma dozu 0,10-1,5 gr'dır.
Saf eroin kullanılması tehlikeli olduğundan ve ani ölüme yol
açtığından içine belli oranda katkı maddesi olarak genelde
niĢasta, pirinç unu veya diğer katkı maddeleri karıĢtırılır.
Etkisi morfin gibi olup daha toksiktir. Ġlk kullanıldığı
sıralarda kiĢiye aĢırı bir güven duygusu verme, canlılık, keyif
verme ve cinsel gücü arttırma gibi etkileri vardır. Ancak bu
"balayı" devresi kısa sürmekte, 15-20 gün içinde alıĢkanlık
baĢlayıp, dozu yükseltmek gerekmektedir (58).
d) Esrar (Hachich): Hint keneviri (Cannabis indica) veya
Avrupa keneviri (cannabis sativa) bitkilerinden elde edilen ve
çok eskiden beri bilinen bir uyuĢturucu maddedir. Esrarda "Tetra-
hydro-cannibol" (THC) olarak bilinen aktif madde bulunmaktadır.
Bu nedenle kuvvetli bir halüsinojendir(59).
_______________
(55) GÜNAL, s.22
(56) "Eroin" Ana Britannıca, c.8, Ġstanbul 1988, s.270
(57) BEKTAġ, s.18
(58) GÜNAL, s.23
ABD'de yetiĢtirilen kenevir genellikle %0,1'den daha az THC
ihtiva eder. Orta Amerika, uzakdoğu yada Afrika'dan getirilen
maddeler ise %4'e kadar THC içerir. Birinci durumda 1 gr. esrarda
1 mg aktif madde, ikincisinde ise 40 mg. aktif madde bulunur
(60). Bitkinin çiçek veren üst kısmı ve üst yaprakları
alındığında buna marihuana denilir. Bitkinin üzümleri ise haĢiĢ
adını almaktadır. Üzümlerden oluĢan ve Avrupalıların haĢiĢ
dedikleri esrar marihuanaya göre bir kat daha aktiftir. ġimdi ise
kanun dıĢı ticaret konusu olarak sıvı esrar yada mariuhana yağı
denilen madde ortaya çıkarılmıĢtır. Bu madde normal esrara göre
çok daha aktif ve tehlikelidir (61).
Mariuhana doğrudan sigara Ģeklinde kullanılır. Ülkemizdeki
esrar ise daha etkili olduğu için tütüne karıĢtırılarak sigara
gibi içilir (62). Macun veya sıvı hale getirilmiĢ esrar ağızdanda
alınabilir. Ağız yoluyla genelde tereyağı, bal veya tatlılarla
karıĢtırılarak kullanılır. Bu durumda etkileri geç baĢlamasına
(30-40 dakika) rağmen, oldukça uzun sürer (4-6 saat). Esrarı
alkollü içki veya çok Ģekerli sıcak kahve içerisine koyup
içenlerde vardır (63). Kullananların günde ortalama olarak
aldıkları miktar 5 gramdır. Bununla birlikte 2-10 gram arasında
değiĢir (64).
Esrarın etkisi, kullanılan maddenin saflık derecesi,
kullanım yolu, alınan miktar, kullananın kiĢilik yapısı,
kullanım süresi vb. gibi nedenlere bağlı olarak değiĢir(65).
Alındığı zaman ilk etki öfori ve eksitasyon (uyarma)dur. KiĢi
üstün bir mutluluk veya fizik iyilik,moral üstünlüğü, rahat-
________________
(59) KURT, s.25
(60) PELICIER-THULLIER, s.27-28
(61) DÖNMEZER, "Notlar" s.43
(62) AKÇASU, Panel, ATG, s.59
(63) Faruk BAYULKEM, Uyuşturucu ve Zehirleyici Maddeler, 2.bası, Ank.1974, s.5
(64) Özcan KÖKNEL, "Uyuşturucu Madde Sorunlarına Toplu Bakış", UMS, s.71, Ayrıca bkz. Ahmet Arif
KIZILYALIN, Uyuşturucu Zehirler ve Toksikomani, Ġstanbul 1970, s.15 ud. Esrarın zararlılığına iliĢkin
tartıĢmalar için ise; Bkz. AKÇASU, "Esrar", s.103 ud.
(65) AYKAÇ, s.440
lama, her Ģeyi yapabileceği hissini kazanır. KiĢi hareketlenir.
Cinsi arzusu artar. Zamanla oriantasyon ve bilinç bozulur. Ġrade
ve fikir alanı yıkılır. KiĢi kendini rüyadaki gibi hayal aleminde
hisseder. Kronik bir zehirlenme uzun süre esrar kullanmakla
kendini gösterir. KiĢi bu maddeyi psiĢik bağımlılık nedeniyle
ister, esrar hafif bir derecede fizik bir bağımlılık da
oluĢturabilir. Fakat tolerans oluĢmaz.(65a)
e) Kokain (Cocaine): Arjantin, Bolivya, Peru, Meksika gibi
Güney
Amerika
ülkelerinde
"koka"
adındaki
bir
ağacın
yapraklarından elde edilir. Beyaz, parlak, özel bir kokusu
olmayan, dile acı gelen bir tozdur (66). Ġllegal kullanımda
"kar", "crack", "speed ball", drugların "mersedes"i diye
adlandırılan kokain 19. yüzyıl sonlarına doğru tıbbi kullanıma
girmiĢtir. Fakat kısa bir süre sonra çok fazla kötü kullanım
özellikleri ve bağımlılık yapması dolayısıyla kısıtlı bir Ģekilde
kullanılma yoluna gidilmiĢtir (67).
Kokainin en yaygın kullanıĢ Ģekli buruna enfiye gibi
çekilmesidir. Ağızdan ve Ģırınga idilerek deri altından verilmek
suretiyle de kullanılır. Güney Amerika'nın bazı ülkelerinde koka
yaprağı çiğnenmek suretiyle de kullanılmaktadır. Günlük kullanım
dozu ortalama 1 gramdır.
Keyf verici bütün toksik maddeler arasında en çabuk ve kolay
alıĢılan
madde
kokaindir.
Bir
narkotik
olmayıp,
bilakis
baĢlangıçta genel bir zindelik hissi, çalıĢma gücü artması,
_______________
(65a) Ancak, esrarın insanlarda tolerans yarattığına dair bazı araĢtırma sonuçları vardır Esrarın psikolojik bağımlılık
yarattığı kabul edilmekle birlikte fizik bağımlılık yaratmadığı öne sürülmektedir. Bununla beraber yeni araĢtırmalar
maymunlarda fizik bağımlılık göründüğünü tesbite imkan vermektedir. Bkz. DÖNMEZER, "Notlar", s.45;
Akçasu'da azda olsa esrara karĢı bir tolerans meydana geldiğini belirtmektedir. Bkz. AKÇASU, "Esrar" s.108
(66) GÜNAL, s.26
(67) M.Levent ÜLKER, Kokain ve Metabolilerinin Kan, İdrar, İç Organlarda İdanifikasyonu ve Adli
Tıp Açısından Önemi, Uzmanlık tezi, ĠÜ CerrahpaĢa Tıp Fakültesi Ġstanbul 1991, s.1,
kendine güven hissi, cinsel duyguların artmasına neden olur (68).
Kısa bir balayı döneminin ardından ruhi bozukluklar, vücud
zindeliğinin kaybı, hareketsizlik, zihni faaliyetlerde dumura
uğrama görülür. Görme hayalleri, korku ve huzursuzluk durumu,
hissiyet bozuklukları kendini gösterir. KiĢi kriz halindeyken
bulunduğu yerden, duvarda olmadık hayaller görür. Böcek ve türlü
hayvanların varlığını, cildinde gezindiklerini hisseder (69).
3- Sentetik uyuĢturucu maddeler
a- Genel olarak
Bilinen doğal uyuĢturucu maddelerin yanında özellikle
yinminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren sentetik uyuĢturucu
maddeler çıkmıĢtır. DeğiĢik maddelerin labaratuvarlarda kimyasal
iĢlemlerden geçirilmesi sonucu elde edilen bu tür maddeler,
önceleri tedavi amacıyla piyasaya sürülmüĢ, ancak zamanla zararlı
etkileri ortaya çıkınca yasaklanmaları yoluna gidilmiĢtir (70).
Sentetik uyuĢturucu maddeler genellikle tablet veya kapsül
Ģeklinde ve bazen de enjekte edilen ampuller Ģeklinde kullanılır.
Eroin ile (buruna çekilerek ve enjekte edilerek), alkol veya
alkollü içki ile birlikte kullanılır. Fakat bazı ülkelerde tek
baĢına da kullanıldığı görülmektedir. (71).
Sentetik ilaçların fabrika ve labaratuvarlarda üretimi her
geçen gün artmaktadır. Üretimin amacı yalnızca mahalli ihtiyaç
değil, aynı zamanda uluslararası ticarettir. Bunların imalinin
kontrolü doğal olanlara oranla daha kolaydır. Uygulamada kısmen
gizli üretim ile kanunsuz olarak temin
_______________
(68) Kriton DĠNÇMEN, Deskriptiv ve Dinamik Psikiyatri, Ġst. 1981, s.159
(69) AYKAÇ, s. 439
(70) KURT, s. 28
(71) Fetullah ERASLAN (Çev.), UyuĢturucu maddeler ve psikotropik maddelerin gayrimeĢru kaçakçılığını önleme
ve araĢtırmada kullanılan metodlar ve polis teĢkilatı, kolluk görevlileri için bir klavuz, BirleĢmiĢ Milletler, Ank.
1975, s.4
edilmekte fakat çoğu kez kanuni ticaret yollarından sapmalarla
sağlanmaktadır (72).
Tıbbi gayeler için kullanılan sentetik uyuĢturucu ilaçlar
Psikotropik maddeler ismiyle anılmaktadır. Psikotrop; ruhsal
durumları
etkileyici
ilaçlara
verilen
addır.
Bu
ilaçlar
yatıĢtırıcı (Psikoleptik) veya uyarıcı (Psikotonik) olabilir.
Ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan bu tür ilaçların
bağımlılık yaptığı bilindiğinden, kullanımı çeĢitli ülkelerce
sıkı denetimlere tabi tutulmuĢ, bazılarının tedavide kullanılması
yasaklanmıĢtır.
Ülkemizde
1985
yılında
kırmızı
ve
yeĢil
reçetelerin yürürlüğe girmesiyle bu tür ilaçların kullanımı
denetim altına alınmıĢtır (73).
1971 Psikotropik maddeler sözleĢmesi uyarınca psikotropik
uyuĢturucu maddeler dört grupta toplanmıĢtır. Bunları kısaca ve
ayrı ayrı ele alacağız.
Dostları ilə paylaş: |