b- Depressantlar: Akli faaliyetleri yavaĢlatan, merkezi
sinir sistemini uyuĢturan maddelerdir. Ağrı kesici analjezikler,
uyku yaratan hipnotikler, sinirsel heyecanı gideren sedatifler bu
grupta sayılan ilaçlardır. Barbitürat türü bağımlılık yapan
ilaçlar tedavide sıkça kullanılmak-
_______________
(72) ERASLAN, s.6
(73) KURT, s.29; 1982 yılında amfetaminlerin 2313 sayılı kanun kapsamına alınmasıyla baĢlayan denetim,
SSYB'nın 1983 yılında yayınladığı 5672, 5679 ve 5711 s. ve 1984 yılındaki 5725 sayılı genelgeleriyle sıkı bir
denetim altında tutulmaya çalıĢılmıĢtır 1985 ve 1986 yıllarında çeĢitli kararnameler çıkarılmıĢ ve yine 1986 yılında
fluritrazepam 2313 sayılı kanun kapsamına alınmıĢtır. 1987 yılında uyuĢturucu madde alımına bağlı ölüm
olgularından Adli Tıp Kurumuna ulaĢanların değerlendirilmesi yapılmıĢ ve elde edilen sonuçlar 1980-1981 dönemini
kapsayan benzeri bir çalıĢmanın sonuçları ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Bu çalıĢma, bu suretle reçete ile satıĢ zorunluluğunun
doğurduğu yasaklamanın bu maddelerin kolayca elde edilebilirliklerini kaldırdığını ve dolayısıyla yolaçtıkları ölüm
sayısında bir azalmanın ortaya çıktığını göstermektedir. 1980-1981'de ölüme neden olan uyuĢturucu maddelerin
baĢında barbitürük asit türevleri yer alırken, 1987'de narkotik maddelerin ilk sırayı aldığı belirlenmiĢtir. Bkz. Bilge
KIRANGĠL, "UyuĢturucu madde alımına bağlı ölüm olgularının incelenmesi", ATD, y.1989, sy.1-2, s.33, 37
tadır. Barbitürat derivelerinden phanobarbital (luminal) ve
pentabarbital (nembutal) tıbbi olan ve olmayan amaçlarla çok
fazla kullanılır. Tıbbi amaçlar dıĢında bu ilaçları kullanmaya
baĢlayanların çoğu baĢlangıçta tıbbi bir nedenle ilaç almaya
baĢlamaktadır. Bu tip ilaçlara alıĢkanlık gösterenlerin günde
aldıkları en az ve en çok ilaç miktarı, 200-2000 mg. arasında
değiĢmektedir (74).
Bu ilaçların etkisi alkole benzer, kiĢide hareketler
yavaĢlar, konuĢma pelteleĢir, Ģuur karıĢık, dikkat dağınıktır.
Çift görme, ĢaĢılık, göz bebeklerinde büyüme olup, ruhsal
bozukluklar görülür. Barbitürat tesiri altındaki bir insan
içkiden sarhoĢ olmuĢ bir kimseden nefesin alkol kokmamasıyla,
eroin kullanmıĢ bir kiĢiden de göz bebeklerinin büyümemesiyle
ayırd edilebilir (75).
c- Trankilizanlar (Müsekkinler, yatıĢtırıcılar): Ruhsal
bunalım ve gerilimi önlemek için doktor önerisiyle kullanılan
ilaçlardır.
Kullanım
ve
etkileri
barbitüratlar
gibidir.
Chlordiazepoxide, membromate, diazepam ve oxazepam, tıbbi olan ve
olmayan amaçlarla yaygın bir Ģekilde kullanılmaktadır. Bu tip
ilaçlar kullananların yüzdesinin büyük bir kısmını tıbbi amaçlar
dıĢında kullananlar teĢkil eder. Bu kiĢilerin çoğu ise, 20-25 yaĢ
grupları arasında yüksek ve düĢük sosyal ve ekonomik düzeydeki
gençlerden oluĢmaktadır. Bu ilaçlar yalnız kullanıldıkları gibi,
opium, esrar vb. maddelerle birlikte kullanılırlar veya o
maddelerin yerini alırlar (76).
d- Halusinojenler: Sanrılara, gerçek dıĢı görüntü ve
duygulara yolaçan, zaman ve mekan kavramını unutma vb. tesirleri
olan sentetik maddelerdir.
Halüsinojen maddelerden bağımlılık yapma yönünden en fazla
inceleneni LSD dir. bu madde aynı zamanda grubun en
_______________
(74) KÖKNEL, "UyuĢturucu madde sorunlarına toplu bir bakıĢ", UMS, s.68
(75) ERASLAN, s.5; KURT, s.29
(76) KÖKNEL, "toplu bir bakış", s.69
güçlü üyesidir (77). LSD yarı sentetik bir bileĢimdir. Çavdarın
rutubetlenmesi ile oluĢan çavdar mahmuzunun sentetik maddeler ile
birleĢimi sonucu elde edilmektedir. Sentetik uyuĢturucuların
babası sayılan bu maddenin en tehlikeli Ģekli Pinc Microdat-pembe
noktacık-tır. Bir toplu iğne baĢından az büyük olan bu hap bir
"Trıp/dalga" seansında bir adetten fazla alındığı takdirde
cinnet, intihar manisi veya ölüm meydana getirebilmektedir (78).
Maddenin alınmasından sonra kiĢi hayaller görmeye baĢlar.
Kainat ile bütünleĢme hissi mevcuttur. Aklın bedeni terkedip çok
uzaklara gittiği sanılır. Kullanan kiĢide gözbebekleri büyür,
titreme, yüksek ateĢ, anormal solunum, ellerde terleme görülür.
Sinir sistemi üzerindeki sürekli etkisi nedeniyle Ģüphecilik ile
belirlenen akli dengesizlikler görülür (79).
e- Stimulantlar (uyarıcılar): Bu grup ilaçlar, fiziksel ve
ruhsal olarak enerji veren, yorgunluğu bastıran çeĢitli kimyasal
bileĢimler olarak adlandırılabilir. En önemli türü Amfetamindir.
Amfetamin, tümüne birden amfetaminler adı verilen ve merkezi
sinir sistemi üzerinde çok güçlü uyarıcı etkisi olan, bileĢim
yoluyla
üretilmiĢ
bir
dizi
ilacın
ilk
örneği
olarak
tanımlanmaktadır (80).
Amfetamin acı, hafif kokulu, renksiz bir sıvıdır. Bağımlılar
ilacı ağızdan ve bazende injeksiyon suretiyle kullanırlar (81).
Amfetamin ve benzeri ilaçların insanın moralini yükseltmek
ve kiĢide sübjektif bakımdan bir iyilik hali yaratmak hususundaki
farmakolojik özellikleri dolayısıyla bundan önceleri tıpta
geniĢ biçimde kullanılmaları sonradan bunların tıbbi maksat
dıĢında da kullanılmalarını tahrik etmiĢtir. Oysa bugün amfetamin
ve benzerleri artık tıbbi
(
78) Aytunç ALTINDAL, "Take Tea And See/Take LSD And Be", UMS, S.4
(79) KURT, S.31; KIZILYALIN, s.47
(80) "Amfetamin", Ana Britanica, c.1, Ġstanbul 1988, s.630
(81) KAYAALP, s.434
maksatlarla da bu derecede geniĢ biçimde kullanıl- mamaktadırlar.
Amfetamin tipindeki maddeler geniĢ ölçüde tolerans yaratıcı
niteliktedir. Büyük dozlarda alındığında tolerans çok çabuk
teĢekkül eder. Aslında Amfetamin çok az bağımlılık yaratmakta
isede geniĢ dozlarda bu maddeyi almaya alıĢmıĢ kiĢinin bırakması
halinde hiç bir semptomun meydana gelmiyeceği söylenemez (82).
Bütün Amfetaminler, baĢlangıçta giriĢkenlik ile özgüven
duygusunun
ve
dikkati
yoğunlaĢtırma
yeteneğinin
artması,
yorgunluk duygusunun azalması ile birlikte uykusuzluk, zihinsel
açıklık, zindelik, konuĢkanlık gibi ruhsal etkiler gösterir.
Bağımlı kiĢilerde baĢ dönmesi, huzursuzlukla iĢtahsızlık, ağır
durumlarda ise deride kızarma, kalp çarpıntısı, soluk darlığı,
kusma, yüksek ateĢ, koma hali ve ölüm görülür (83).
_______________
(82) DÖNMEZER, "Notlar", s.52
(83) KURT, s.31
Tablo 2:
BAġLICA UYUġTURUCU MADDELERĠNĠN ETKĠLERĠ
MADDELER
MERKEZĠ SĠNĠR KALP-DAMAR VÜCUT
SĠSTEMĠ SĠSTEMĠ __SICAKLIĞI__
- Analjezi
-Periferik
- UyuĢukluk damar
MORFĠN VE
- Öfori
geniĢlemesi
TÜREVLERĠ
- Solunumda
Azalma
- Bulantı
- Gözbebeğinin
küçülmesi
- Kusma
_____________________________________________________________________
- Eksitasyon - Takikardi
-AĢırı
(uyarılma) (kalp atımının soğuk
artması)
KOKAĠN
- Sıkıntı
- Atardamar
- Yorgunluk basıncında
hissinin kaybı geçici yükselme
- Uykusuzluk
- Rahatlık hissi
- Solunum Frekansının
yükselmesi
- Gözbebeğinin
geniĢlemesi
______________________________________________________________________
- Halüsinasyon
- Takikardi
- AĢırı
- Paranoit - Atardamar soğuk
sayıklama basıncının
LSD
- Duygusal artması
uyarıları
algılamanın
artması
- Gözbebeğinin
geniĢlemesi
- Kusma
- Kendinin yarısının
diğer yarısını
gözetlediği hissi
__________________________________________________________
- Rahatlık hissi - Takikardi
- Öfori
- Ġnjeksiyon
ESRAR
- Uyuklama
- Konjonktival
- Geçici Oriantasyon
bozukluğu
- Halüsinasyon
- KonuĢmadan edememe
__________________________________________________________
- Sıkıntı giderici - Damar basıncında
BENZODĠAZE
- Uyku yaratıcı
hafif artma
PĠNLER
- Solunum yavaĢlatıcı
- Kas gevĢetici
______________________________________
____________________
MADDELER
SĠNDĠRĠM
PERĠFERĠK SĠNĠR
SĠSTEMĠ SĠSTEMĠ DERĠ
- Kabızlık
-ġiddetli
MORFĠN VE
- Safra, pankreas
kaĢıntı
TÜREVLERĠ
ve mide salgılarında
-AĢırı
azalma
terleme
- Safra kanalı
basıncının yükselmesi.
__________________________________________________________
KOKAĠN
- Sinirsel iletimin
blokajı yoluyla
lokal anestezik
(uyuĢturma)
__________________________________________________________
Kaynak: Catherine TRAUTMANN,
Lutte Contre Toxikomanie Et le Trafic
Des Stupefiantes, Paris 1990, S. 33-34
C. UyuĢturucu Madde Özellikleri
UyuĢturucu maddeleri ayrı ayrı ele alırken bu maddelerin
kiĢi üzerinde yarattığı bedensel ve ruhsal, yani rahatlık verici,
gerçek sorunlardan ve gerçek dünyadan uzaklaĢtırıcı, uyuĢturucu
duygularla birlikte uyandırıcı, yorgunluk giderici, düĢünceye hız
ve açıklık verici niteliklere değinilmiĢti. UyuĢturucu madde
alındığında kiĢide, bir baĢkalaĢma ve çeĢitli bireysel ve
toplumsal engellerden kurtulma duygusu kısa zaman içerisinde
alıĢkanlık yaratmakta ve bunu fiziksel bağımlılık, yoksunluk
belirtileri, direnç arttırımı (tolerans oluĢumu), karĢıt direnç
geliĢmesi ve tutsaklık (iptila) izlemektedir(84).
Bu bölümde uyuĢturucu maddelerin özelliklerinden kaynaklanan
alıĢkanlık, bağımlılık, tolerans vb. kavramlar ayrı ayrı
incelenecektir.
1- AlıĢkanlık
Doğal yada sentetik maddelerin yarattığı sentetik etkiyi
tekrar yaĢamak için duyulan etki sonucu bu maddelerin sık sık
kullanılması halidir (85).
Bir kiĢi bir maddeyi bir kere veya bir süre aldıktan sonra,
o maddeye alıĢması, o maddeyi araması, tekrar almak için çaba
göstermesi hatta biraz sonra o maddenin yokluğunda normal günlük
canlılığını devam ettirememesi halinde, genel olarak o maddeye
karĢı alıĢkanlığının oluĢtuğu kanısına varılır. AlıĢkanlık genel
bir terimdir. AlıĢkanlık halinin ağırlık ifadesi olarak bir
itiyat ve birde iptila diye ikiye ayrım vardır (86).
_______________
(84) Özcan KÖKNEL, Alkolden eroine kişilikten kaçış, Ġst. 1983, s.30
(85) KÖKNEL, Sorunları, s.183
(86) Kriton DĠNÇMEN, "UyuĢturucu madde sorunları", panel III, I. ulusal Adli Tıp günleri panel ve
serbest bildirileri, Ġst. 85, s.49
a- Ġtiyat: 1930 tarihli yeni Ġtalyan ceza kanunu yürürlüğe
konurken
bakanlık
gerekçesinde
"Geçici
olarak
ve
insan
kiĢiliğinde
geriye
dönüĢ
yani
normal
sağlıklı
duruma
getirebilecek ölçüde kullanma varsa itiyattan söz edilir"
denmektedir. Ġtiyatta kiĢi maddeyi kullanmadığı zaman normal
kiĢiliğine dönüĢ yapacaktır. En önemli kıstas budur(87).
b- Ġptila: Normal fizyolojik vetirenin uzun süre uyuĢturucu
madde alınması dolayısıyla bozukluğa uğraması ve fizik dengenin
korunması için organizmada o maddenin belirli bir miktarının
bulunması zorunluluğudur (88). Burada kiĢinin, bu maddeyi alma
zorunluluğu hissettiğinde, bu maddeyi aramak için, suç iĢleme
pahasınada olsa tüm varlığını ve çabasını harcaması zorunda
kalması ve maddeyi bulamadığı takdirde günlük sosyal uyumunun
tamamen bozulması sözkonusudur (89).
BirleĢmiĢ Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi iptila halini
Ģöyle tanımlamaktadır: "UyuĢturucu madde kullanımını kaçınılmaz
bir arzu haline getirmek, miktarı sürekli arttırmak, yoksunluk,
ruhi ve bedeni ihtiyaç meydana getirme, kısacası bir zehirlenme
halidir" (90).
2- Bağımlılık
1964 yılında Dünya Sağlık TeĢkilatı expertz komitesi iptila
ve itiyat arasında kesin bir ayrım yapılmasının mümkün
olmadığını, bu sebeple uyuĢturucu bağımlılığı "Drug dependence"
teriminin
ortak
deyim
olarak
kullanılmasının
daha
doğru
olacağını ileri sürmüĢtür. Dünya Sağlık TeĢkilatının
_______________
(87) Köksal BAYRAKTAR, "UyuĢturucularda itiyat ve iptila deyimlerinin tartıĢılması", Panel I, V. Ulusal
Adli Tıp günleri panel ve serbest bildirileri, Ġst. 1989, s.41
(88) Sahir ERMAN, "UyuĢturucu maddelere iliĢkin cezai hükümler", İÜHFM, c.XLVII, 1981-1982, s.1078
(89) DĠNÇMEN, I. ATG. Panel, s.49
(90) BAYRAKTAR, VI. ATG Panel, s.12
tanımına göre: "Bazı tabii ve sentetik maddelerin zaman zaman
veya devamlı alınması sonucu bunlara karĢı bazen ruhi, bazen
bedeni olarak ortaya çıkan alıĢkanlık tablosuna uyuĢturucu madde
bağımlılığı denir(91).
Dönmezer ise "tutku hali" olarak çevirdiği "drug dependence"
kavramını Ģöyle tanımlamaktadır: "YaĢayan bir organizma ile
belirli bir madde (drug) arasındaki karĢılıklı iliĢkiden doğan
psikolojik ve fizik bir haldir"(92).
Bağımlılık psiĢik ve fizik olarak ikiye ayrılmaktadır.
a-
PsiĢik
(psikolojik)
bağımlılık:
Sıkıntı
ve
huzursuzluklardan
kurtulmak
için
devamlı
ve
tekrarlayıcı
aralıklarla maddenin aranmasıdır. Alındığında doyum, rahatlamak
ve zevk meydana gelir (93). PsiĢik bağımlılık bütün bağımlılık
olgularında bulunan temel öğedir. Madde sadece psiĢik bağımlılık
oluĢturmuĢ fakat fiziksel bağımlılık yapmamıĢsa onun kesilmesi
ileride tanımlanan yoksunluk sendromuna neden olmaz (94).
b- Fiziksel (fizyolojik) bağımlılık: UyuĢturucu maddenin
uzun süre yada kısa ve düzenli kullanılması durumunda bedenin
uyuĢturucunun tesirine alıĢması, alıĢılan maddenin alınmaması
yada azaltılması durumunda ise, bedende yoksunluk belirtilerinin
ortaya çıkmasıdır (95).
Belirli bir madde ile ilgili psiĢik bağımlılığın derecesi,
bireyler
arasında
değiĢiklik
gösterdiği
halde,
fiziksel
bağımlılık için böyle bir değiĢkenlik yoktur. OluĢan fizik
bağımlılığın derecesi, uyuĢturucu madde kesildiğinde yoksunluk
sendromunun Ģiddeti ile ölçülür(96).
c-
Bağımlılık
tipleri:
Bağımlılık
olayı
kullanılan
uyuĢturucu maddeye bağlı olarak çok değiĢiklik göstermektedir.
Dünya Sağlık Örgütü uzmanları farklı tipteki bağımlılıkları
(morfin,
kokain,
alkol-barbitürat,
esrar,
amfetamin,
hallüsinojenler, khat ve uçucu ve eriticilere bağımlılık)
ayırdetmeyi önermektedirler. Günümüzde farma- kolaklar arasında
hakim olan düĢünce Ģekli de budur (97).
3- Yoksunluk sendromu (Abstinence): Bağımlıda kendini psiĢik
ve somatik nitelikteki semptomlar ve iĢaretlerle gösteren ve
belirli bir süre devam eden hastalık halidir. Buna kesilme (Wihd
rawal) sendromu adıda verilir (98).
UyuĢturucu maddenin cinsine ve miktarına görede değiĢen
yoksunluk belirtileri, titreme, üĢüme, terleme, gözbebeğinin
büyümesi,
uykusuzluk,
korku,
sancı,
kasların
kasılması,
sinirlilik, kusma, ishal, uykusuzluk, nabız ve tansiyondaki
düzensizlikler olarak özetlenebilir (99).
_______________
(91) Adnan ZĠYALAR, Sosyal PHsikiyatri, Ġst. 1982, s.313
(92) DÖNMEZER, "Notlar", s.2
(93) ZĠYALAR, s.314
(94) KAYAALP, s.418
(95) BEKTAġ, s.16
(96) KAYAALP, s.420
(97) PELT, s. 17; Bağımlılık tipleri hakkında farmakolojik açıdan etraflı bilgi için bkz. KAYAALP, s.425
(98) KAYAALP, s.418, Maddenin cinsine göre abstinans belirtileri için bkz. ÖZEN, s. 129
(99) BEKTAġ, s.16
Tablo 3
Dünya Sağlık Örgütünün Tasnifine Göre Bağımlılık
Tipleri
__________________________________________________________
BAĞIMLILIK TOLERANS ALIġKANLIK TUTSAKLIK YOKSUNLUK
TĠPĠ
Miktarı Ruhsal
Fiziksel BELĠRTĠLERĠ
çoğaltma bağımlılık bağımlılık
___________________________________________________________
MORFĠN XXX XXX XXX XXX
3-4 saat
___________________________________________________________
BARBĠTÜRAT Belirsiz DeğiĢik
ALKOL
tam değil XXX
XX
XX
YATIġTIRICILAR
___________________________________________________________
KOKAĠN
--
XXX
-- --
___________________________________________________________
ESRAR
Belirsiz XX
-- --
XXX
Belirsiz Belirsiz
___________________________________________________________
AMPHETAMĠNE
X
X
DeğiĢik -- --
___________________________________________________________
KHAT
DeğiĢik
X
-- -- --
___________________________________________________________
HALLÜSĠNOJENLER X X --
--
___________________________________________________________
-- Belirti olmaması X Hafif XX Orta XXX ġiddetli
Kaynak: Özcan KÖKNEL, Kaygıdan Mutluluğa KiĢilik, Ġst.
1986, s. 344
4- Tolerans
BaĢlangıçtaki aynı etkileri elde etmek için maddenin dozunu
artırma gereksinimi ile belirginleĢen bir haldir(100).
Bağımlılık yapan maddelerin bazılarına karĢı (örneğin
narkotik aneljezikler, amfetaminler, barbitüratlar ve alkol)
tolerans geliĢir. Aynı farmakolojik gruptaki ilaçlardan birine
karĢı bağımlılık ve tolerans geliĢmiĢse o gruptaki diğer ilaçlara
karĢıda tolerans vardır. Buna çapraz tolerans adı verilir (101).
_______________
(100) Catherinne TRAUTMANN, Lutte Contre Toxikomanie et le Trafic Des Stupefiantes, Paris 1990,
s.31
(101) KAYAALP, s.421
II. DÜNYADA VE ÜLKEMĠZDE UYUġTURUCU MADDELER SORUNU
A. Tarihi Açıdan
Alkolde olduğu gibi uyuĢturucu maddelerin kullanılması ve bu
maddelere alıĢkanlık insanlık tarihi kadar eskidir(102).
Afyon ve esrarın hem yetiĢtirilmesinin hem de uyuĢturucu
etkisinin Sümerler tarafından bilindiği bulunan çivi yazısıyla
yazılmıĢ tabletlerden anlaĢılmaktadır. Mısırlılar ve Yunanlılarda
bu maddeleri ilaç, zehir ve keyif maddesi olarak kullanmıĢlardır
(103).
Esrara iliĢkin ilk bilgiler, M.Ö. 2700 yıllarında Çin
imparatoru Shen Nurg tarafından yazılmıĢ kitaplarda yer almıĢ,
esrarın neĢe, rahatlık, durgunluk veren etkisinden sözedilmiĢtir.
Eski Hint mitolojisinde esrara kutsal bir yer verilerek Tanrının
insanlara gönderdiği bir armağan olarak kabul edilmiĢtir (104).
Koka
bitkisini,
Ġspanyol
iĢgali
güçlerini
ortadan
kaldırmadan önce Ġnka soyluları ve rahipleri tekellerinde
tutmaktaydılar. Daha sonra kokain Kuzey Amerika'ya ulaĢtığı zaman
eczacılar, ilaç üreticileri ve doktorlar arasında bir güç
mücadelesine konu olmuĢtur (105).
BaĢlangıç yeri neresi olursa olsun, haĢhaĢ ve ondan elde
edilen ürünlerin ilk olarak en yaygın kullanıldığı bölge Yakın
Doğu ve Akdeniz kıyıları olmuĢtur. M.S. 8. yüzyılda Arap
tüccarlar afyon ve haĢhaĢı kervanlarla Ġran üzerinden Hindistan'a
ve daha sonra Çin'e götürüp yaydılar. böylece 8-10. yüzyıllar
arasında ilk ve en önemli afyon trafiği baĢlamıĢ oldu. Daha sonra
16. yüzyılda Uzak doğudan ve A-nadolu'dan Avrupa'ya yönelik bir
afyon trafiği baĢladı.(106)
__________________
(102) Özcan KÖKNEL, Kaygıdan Mutluluğa Kişilik, Ġstanbul 1986, s.336
(103) GÜNAL, s.30
(104) KÖKNEL, "Kişilik", s.336
(105) Chet M. MĠTCHELLE, "Le crıme organıse et la guerre aux stupefıants: crıse et reforme",
Crımınolojıe, c.XXII, sy.1 (1989), Montreal 1989, s.41e
Çinin afyonla tanıĢmasından sonra bu madde asırlar boyunca
tıbbi amaçlarla ve soylu sınıflarca keyif vasıtası olarak
kullanıldı (107). Poktekizli tüccarlar tarafından Çin'e götürülen
tütünün keyif verici kullanımının hızla yayılması üzerine Çin
imparatoru 1644'te buna yasak getirmekte tereddüt etmedi. Bunun
üzerine sigara tiryakileri sigara kullanımını afyon karıĢtırılmıĢ
tütün içerek gizleme yoluna baĢvurdular. Böylece tütünün
yasaklanması afyon alıĢkanlığı doğurduğu gibi afyonun tıbbi
olmayan kullanımının halka yayılmasına katkıda bulundu. Nihayet
afyonun tıbbi olmayan kullanımıda yasaklandı. Afyonlu maddeler
hakkındaki Çin kanunları Ġngiliz kaçakçıları cezbeden karaborsa
fiyatlara yolaçtı. 1831'de Çin'in merkantilist yöneticileri
yasadıĢı afyon ithalinin Çin'in ticari dengesine zarar verdiği ve
ithalat karĢıtı yasalara uyulması kararını aldılar. Bu karara
Ġngilizler 1839-1842, 1856-1858 afyon savaĢları süresince silahla
karĢılık verdiler. Çinliler yarım yüzyıl boyunca Avrupalılar
önünde ağır yenilgiler aldılar (108).
Bu savaĢlarda, Fransa ve ABD, Ġngilizlerin yanında yer
almalarına rağmen Fransızlar kendi ülkelerinde, afyonun, hekimlik
dıĢında kullanılmasını çoktan yasaklamıĢ; Amerikalılar ise,
Filipinleri ele geçirdikten sonra afyon alıĢkanlığına karĢı
mücadele vermek zorunda kalmıĢlardı. Filipinlere yayılmıĢ olan
afyon tutkusu, Amerika'yı da sar-
_______________
(106) KÖKNEL, "sorunlar", s.21
(107) Gerçekten geçmiĢte Afyon Hint keneviri ve koku gibi bitkilerin kullanımı, bu bitkilerin doğal halleri ile tıbbi,
sosyal ve dini gereksinimlerle sınırlıydı. Bugün ise, uyuĢturucu bağımlılığı kimya sanayi tarafından yoğunlaĢtırılmıĢ
maddelerin tek baĢına alınması biçimindedir. Bkz. Alaın LABROUSSE, "La Drogue n'est pas dure pour Tout le
monde", Scıence-Vie, y.1990, no:879, s.26
(108) MĠTCHELL, s.43
mıĢ kısa bir süre sonrada bu tutkuya sahip olanların sayısı milyonları
bulmuĢtu.YaygınlaĢarak uluslararası bir so- run halini alan uyuĢturucu
maddeler karĢısında, BaĢkan Roose- velt, ġanghayda, birinci Afyon
kongresini topladı. Bundan sonra konferanslar ve sözleĢmeler birbirini
takip etti (109)
Dostları ilə paylaş: |