terdim kimsenin bana bakmayacağını bilsem.
duruma gelir gibi yorumlar yapılacak mı arkamdan? Eline
tabancayı alıp da ateş eden adam orada da var mı? Hamam-
böcekleri de var mı? “O” da var mı? Sorularımın karşılıkla-
rı gittikçe duyulmaz oluyor. Bana öyle geliyor ki, kimse be-
ni dinlemiyor. Durup dinlenmesini bilmediğim için, bu ül-
kede de iyi bir karşılama göreceğimden kuşkuluyum.
Bugün öğleden sonra saat ikiden itibaren eşyayı suçlama-
ya başladım. Önce üzerinden kalkmadığım divan-yatak
suçlandı. Sonra tavan ve en sonunda banyo-tuvalet. Bütün
düşüncelerimi emip bitirmekle suçluyorum sizleri. Bütün
hayallerimi sömürdünüz, gene de doymadınız. Büyük ve
güzel şeyler yaratmama yardımcı olmadınız. Büyük bir sa-
ğırlıkla, kahredici bir dilsizlikle sustunuz güzelliklere. Geri
istiyorum hapsettiğiniz duygularımı, düşüncelerimi. Hepi-
nizi mahkemeye veriyorum: tahliye davası açıyorum. Ne
diyorsunuz? Bize bir şey vermedin mi diyorsunuz? Ne yap-
mışım? Duyulmuyor, hızlı söyleyin. Gülerim saçmalarınıza.
Hiçbir güzellik vermemişim onlara. Tavan diyor ki gözler
ile benim köşelerimi birleştirdin sadece. Köşegenlerimin
kesim noktasının elektrik kordonuna uzaklığını hesapla-
dın. Banyodaki fayansları da, saymışım sadece. Yarım fa-
yansları çıkarmışım, ikiye bölmüşüm... hepiniz yalan söy-
lüyorsunuz. Ben... ben Kant gibi düşünmek istiyordum. Ke-
limelerle uğraşıyordum ayrıca. Evet, diyorlar hep bir olup:
kelimelerle uğraştın. Kelimeleri bölüp durdun: eisen-stein,
demir-taş; ein-stein, tek-taş; victor-mature, muzaffer-kâmil.
Bunlarla geçirdin vaktini. Önsözler okudun hayalinde: bize
yeni bir şey öğretmedin. Kaybettin. Mahkemeyi de mi kay-
bettim? Mahkemeyi de kaybettin. Mahkeme masrafları, üc-
reti vekâlet filan da bana mı yıkıldı? Hepsi sana yıkıldı. Ben
mahkemede sevimli görüneceğimi sanıyordum, benim bu
kadar kayıp içinde olmamdan utanırlar da beni daha çok
severler sanıyordum. Aldanıyorsun. Burası mahkeme: düş-
670
künler yurdu değil. Sakın kıyameti koparmaya kalkma:
mahkemenin manevi şahsiyetine hakaretten de mahkum
olursun.
Bir insan eşyayı da suçlayamazsa, divana istediği gibi bir
tekme atamazsa insanlığı nerede kalır? Eşya da isyan eder mi
insana? İnsan mahkemelerinde eşyalar davayı kazanır mı?
Dostları ilə paylaş: