Cause efficiente
(fail-illet).
144 ETİKA
halde benzeyişi meydana getiren şey, bu duygulanışların etker nedeni
olmasa dahi, bu objeyi ya severiz ya da ondan nefret ederiz.
Önerme XVII
Eğer bir objede her zaman Ruhumuzda Sevinç doğuran bir başka obje
ye benzer bir şey olduğunu hayal edersek, her zaman bize Keder vermekte
olan bu objeyi aynı zamanda hem severiz, hem ondan nefret ederiz.
Kanıtlama
Bu obje, gerçekten, varsayıma göre, kendiliğinden kederin nedenidir ve
bu duygulanışla onu hayal ettikçe ondan nefret ederiz (scolie, önerme 13).
Bundan başka bizde, daima aynı derecede büyük bir sevinç duygulanışı
duyuran bir başkasına benzer bir yanı bulunması bakımından, onu aynı
sevinç atılışı ile seveceğiz (önceki önerme); öyle ise ona karşı nefretimiz
olduğu gibi aynı zamanda sevgimiz de olacaktır.
Scolie
İki karşıt duygulanıştan doğan bu Ruh haline ben Ruh kararsızlığı
adını veriyorum ki, hayal gücüne göre şüphe ne ise duygulanışa göre de o
aynı şeydir (önerme 44, bölüm II). Ruhun kararsızlığı ile şüphe arasında
ancak çoklukla azlık farkı vardır. Yalnız şu ciheti belirtmek gerekir ki,
önce gelen önermede Ruh duygulanışları arasında bu iki duygulanıştan
birinin asıl kendisinin, ötekinin ise iğreti olarak meydana geldiği sonu
cunu çıkardı isem, bunun sebebi önceki önermelerin bu suretle sonuçla
mayı daha kolaylaştırmaları idi. Fakat ruhun kararsızlığının çok kere ya
bir ya öteki duygulanışın etker nedeni olan bir obje olduğunu inkâr et
mem. Vakaa insan bedeni farklı tabiatta pek çok sayıda fertten ibarettir
(postulat 1, bölüm II) ve bundan dolayı (önerme 13, lemma III’ten sonra
gelen aksiyom 1, bölüm IIye bkz.) birçok ve çeşitli tarzlarda tek ve aynı
Bedende duygulanabilir; öte yandan tek ve aynı şey birçok tarzlarda duy
gulanabildiği gibi, o da Bedenin tek ve aynı bölümünden birçok ve çeşitli
tarzlarda duygulanabilir. Böylece, kolay tasarlanabilir ki, tek geçmiş ve
gelecek bir şeyin hayaliyle de sevinç ve keder duyabilir.
Önerme XVIII
İnsan hazır bir şeyin hayaliyle olduğu kadar geçmiş ve gelecek bir
şeyin hayaliyle de Sevinç ya da Keder duyabilir.
DUYGULANIŞLARIN KÖKÜ VE TABİATI ÜZERİNE
145
Kanıtlama
İnsan bir objenin hayaliyle duygulanmış oldukça onu var olmasa bile,
hazır gibi görür (önerme 17, bölüm II ve onun önerme sonucu) ve onun
hayali ya geçmiş ya gelecek bir zamanın hayaline bağlı olduğu zaman da
onu geçmiş veya gelecek gibi tasarlar (scolie, önerme 44, bölüm II). Bu
nun için kendi başına göz önüne alınan objenin hayali ister gelecek, ister
geçmiş zamana, ister hale atfedilsin, her zaman aynıdır, yani (önerme
sonucu, önerme 16, bölüm III) ister hayal geçmiş bir objeden gelsin, isterse
geleceğe veya hale ait objeden gelsin, Beden yapısı veya duygulanış aynıdır.
Bundan dolayı, ya geçmiş ya gelecek, ya da hazır bir şeyin hali Ruhu
muzda aynı sevinç veya keder duygulanışını doğurur.
Scolie I
Kendisiyle duygulanmış olduğumuz veya olacağımız bir şey hakkında
geçmiş ya da gelecektir diyorum: Diyelim ki gördüğümüze veya göreceği
mize göre o bize haz vermiştir ya da verecektir, o bize acı vermiştir ya da
verecektir vb. Gerçekten onu böyle tasarladığımıza göre varlığını tasdik
ediyoruz: Yani Beden şeyin varlığına aykırı hiçbir duygulanış duymaz
(önerme 17, bölüm II). Bundan dolayı Beden, bu şey hazır olduğu zaman
nasıl duygulanmış ise, onun hayaliyle de aynı suretle duygulanmış olur.
Yine de, bununla birlikte, daha önce bir yığın deney yapmış olanlar, bir
şeyi gelecek veya geçmiş gibi gördükleri zaman kararsızlıkta kalırlar ve
çok defa bir sonuca varmayı şüpheli görürler (scolie, önerme 44, bölüm
II). Bundan şu sonuç çıkar ki, böyle hallerden doğan duygulanışlar da
sabit (kararlı) değildirler ve genel olarak çeşitli şeylerin hayalleriyle bulan
dırılmıştırlar. Ve bu hal o şeyin sonucu hakkında bir kesinlik kazanıncaya
kadar sürer gider.
Scolie II
Bütün bu söylemiş olduklarımdan, umut, korku, güven, umutsuzluk,
sevinç ve vicdan azabının ne olduğu anlaşılır. Umut, gerçekten, olması
bize kesin değil diye görünen gelecek veya geçmiş bir şeyin hayalinden
meydana gelmiş kararsız bir sevinçten başka bir şey değildir. Korku, ter
sine olarak, yine kesin olmayan bir şeyin hayali ile meydana gelen karar
sız bir kederdir. Şimdi bu iki duygulanıştan şüpheyi kaldırırsanız, umut
güvene, korku umutsuzluk haline düşer; korktuğumuz veya umduğumuz
146 ETİKA
bir şeyin hayaliyle meydana gelen sevinç ya da kederi yapan budur. Ondan
sonra haz da, olması bize kesin görünmeyen geçmiş bir şeyin hayaliyle
meydana gelmiş sevinçten başka bir şey değildir. En sonra, şuur daralması,
şüphesiz, hazzın karşıtı olan kederdir.
Önerme XIX
Sevdiğinin yok olduğunu hayal eden kederlenecektir. Tersine, onun
var olarak kaldığını hayal eden sevinecektir.
Kanıtlama
Ruh, elinden geldiği kadar, Bedenin etki gücünü artıran ya da onu
tamamlayan şeyi hayal etmeye çalışır (önerme 12), yani (scolie, önerme
13) Bedenin sevdiği şeyi hayal etmeye çalışır. Halbuki hayal gücü şeyin
varoluşuna sebep olanla tamamlanır ve tersine, şeyi yok edenle azalır
(önerme 17, bölüm II); o halde sevilen şeyin varlığına sebep olan şeylerin
hayalleri, bu objeyi hayal etmesini sağlayan Ruhun çabasını tamamlarlar.
Yani (scolie, önerme 11) Ruha sevinç verirler ve tersine, sevilen şeyin
varlığını yok edenler Ruhun bu çabasına aykırıdırlar. Yani (aynı scolie)
onu kederli yaparlar; bundan dolayı, sevilen bir objenin yok olduğunu
hayal eden kimse kederlenecektir, vb.
Önerme XX
Kin beslediği şeyin yok olduğunu hayal eden kimse, sevinecektir.
Kanıtlama
Ruh (önerme 13), Bedenin etki (tesir) gücünü azaltan veya bağlayan
objelerin varlığını yok edeni hayal etmeye çalışır, yani (scolie, aynı öner
me) kin beslediği objelerin varlığını yok eden şeyi hayal etmeye çalışır;
bundan dolayı Ruhta kinin objesinin varlığını yok eden bir objenin ha
yali ruhun çabasını tamamlar, yani (scolie, önerme 11) ona sevinç verir;
öyle ise Kin beslediği objenin yok olduğunu hayal eden kimse, sevine
cektir.
Önerme XXI
Sevdiğinin Sevinç veya Kederle duygulanmış olduğunu hayal eden
kimse de, ya sevinç ya kederle duygulanacaktır ve bu iki duygulanıştan
DUYGULANIŞLARIN KÖKÜ VE TABİATI ÜZERİNE
147
ya biri ya ötekinin, sevilen şeyde bulunacakları hale göre sevende de ya
daha çok ya daha az olacaktır.
Kanıtlama
Sevilen şeyin varoluşuna sebep olan şeylerin hayalleri (19’uncu öner
mede göstermiş olduğum gibi) bu şeyi hayal etmesini sağlayan ruhun
çabasına yardım eder (ya da tamamlar). Fakat sevinç, sevinçli şeyin varolu
şuna sebep olur ve sevinç duygulanışı ne kadar büyükse bu da o kadar
büyüktür. Zira o (11’inci önermenin scolie’si) daha büyük bir yetkinliğe
geçiştir; öyle ise sevilen şeyden dolayı sevincin hayali sevende Ruhun
çabasına yardım eder, yani (scolie, önerme 11) seveni sevinçle duygu
landırır ve bu duygulanış sevilen şeyde ne kadar büyükse o kadar büyük
olacaktır, birinci nokta bu idi. Bundan başka, bir şey kederle duygulan
dığı zaman, bir dereceye kadar yıkılmıştır ve o ne kadar büyük bir keder
le duygulanmış ise bu yıkılış da o kadar büyüktür (scolie, önerme 11).
Böylece (önerme 19) sevdiğinin kederle duygulanmış olduğunu hayal
eden kimse, ondan aynı suretle duygulanır ve bu duygulanış sevilen kim
sede ne kadar büyükse, o kadar çok olur.
Önerme XXII
Birinin sevdiğimiz bir objeye sevinç verdiğini hayal edersek, ona karşı
sevgi duymuş olacağımız gibi, tersine olarak, aynı objeye keder verdiğini
hayal edersek, ondan nefret ederiz.
Kanıtlama
Sevdiğimiz şeyi ya bir sevinç ya kederle duygulandıran, bizi de ya se
vinç ya kederle duygulandırır, çünkü sevdiğimiz şeyi bu sevinç veya ke
derle duygulanmış diye hayal ederiz (önceki önerme): halbuki bu sevinç
veya kederin bizde bir dış neden fikri ile birlikte olduğu varsayılmıştır.
Öyle ise (scolie, önerme 13) sevilen bir şeyin ya sevinç ya kederin nedeni
olduğuna inandığımız kimseyi severiz veya ondan nefret ederiz.
Scolie
21 ’inci önerme başkasının uğradığı zarar yüzünden duyulan keder diye
tanımlanabilen şefkatin ne olduğunu bize gösteriyor. Fakat başkasının mut
luluğunun meydana getirdiği sevince verilmesi gereken adı bilmiyorum.
148 ETİKA
Başkasına iyilik yapana karşı duyulan sevgiye iyi görme (faveur)
4
ve
kötülük yapanın bizde doğurduğu nefrete tiksinme diyeceğim. En sonra
işaret etmek gerekir ki yalnız (21’inci önermede göstermiş olduğum gibi)
sevmiş olduğumuz bir şeye karşı acımamız yoktur, aynı zamanda bize
benzediğine hükmettiğimiz kimseye karşı da daha aşağıda göstereceğim
gibi, Ruhumuzda hiçbir duygulanış doğurmadığı zaman bile, acıma du
yarız. Bundan dolayı benzerimize iyilik yapan kimseye karşı da iyi gö
rüş duyar ve tersine olarak ona zarar veren kimseden de tiksinmiş olu
ruz.
Önerme XXIII
Nefret ettiği kimsenin Kederle duygulandığını hayal eden kimse sevi
necek ve tersine, onun Sevinç duyduğunu hayal eden kimse kederlene
cektir. Ve bu iki duygulanış, nefret edilen şeyde karşıt duygulanışın ya
daha çok ya daha az olduğuna göre ya az ya çok kuvvetli olacaktır.
Kanıtlama
Nefret edilen bir kimse keder duyduğu zaman, o kimse bir dereceye
kadar yok olmuştur ve bu keder ne kadar büyükse onun yok oluşu da o
kadar büyüktür (önerme 11’in scolie’si) öyle ise her kim nefret ettiği şeyin
keder duyduğunu hayal ederse, bundan dolayı onun karşıtı olan duygula
nışı duyacaktır ki bu da sevinçtir; ve bu nefret edilen şeyin keder duydu
ğunu ne kadar çok hayal ederse bu sevinç de o kadar büyük olacaktır.
Birinci nokta bu idi. Şimdi sevinç, burada sevinç veren şeyin varoluşunu
gerektirir (scolie, önerme 11) ve bu ne kadar çok tasarlanırsa bu sevinç
de o kadar büyüktür. Eğer bir kimse nefret ettiği kimsenin sevinç duydu
ğunu hayal ederse, bu hayal ediş (önerme 13) onun çabasını azaltacak
yani (scolie, önerme 11), o keder duyacaktır, vb.
Scolie
Bu sevinç sağlam olarak ve iç savaşı olmadan elde edilemez, zira (bunu
27’nci önermede göstereceğim) kendine benzer birinin bir kederle duygu
lanışa uğradığı hayal edildikçe bir dereceye kadar kederlenilmesi gerekir;
4) Bu kelimeyi tam çevirmek güçtür: Spinoza’nın kastettiği bir insanın iyi hareketini beğen
mek ve iyi karşılamayı ifade ediyor. “İyi görme” müphem olarak bu anlamı veriyor.
DUYGULANIŞLARIN KÖKÜ VE TABİATI ÜZERİNE
149
tersine olarak, sevinç duyduğu hayal edildiği zaman sevinilmesi gerekir.
Fakat burada yalnız kin veya nefreti göz önüne alıyoruz.
Önerme XXIV
Kin duyduğumuz şeyden dolayı Sevinç duyan birisini hayal edersek
onun hakkında Kin (ya da nefret) duygusu besleriz, eğer tersine, keder
duyduğunu hayal edersek, onun hakkında Sevgi duyarız.
Kanıtlama
Bu önerme de 22’nci önerme gibi kanıtlanmıştır.
Scolie
Bu Kin duygulanışları ve buna benzeyenler, bir insanı ya başkasının
kötülüğünden memnun veya başkasının mutluluğundan kederli olması bakı
mından göz önüne alınan, Kinden başka bir şey olmayan, hasede bağlanırlar.
Önerme XXV
Kendimizde veya sevilen şeyde ya onu ya bizi Sevinçle duygulandırdığı
nı hayal ettiğimiz her şeyi kabul etmeye çabalarız ve tersine ya onu ya da
bizi kederle duygulandırdığını hayal ettiğimiz her şeyi de inkâr etmeye
çabalarız vb.
Kanıtlama
Sevilen kimseye ya sevinç ya keder duygusu verdiğini hayal ettiğimiz
şey bize de ya sevinç ya keder duygusu verir (önerme 21). Fakat Ruh
(önerme 12) yapabildiği kadar, bize sevinç duygusu veren şeyi hayal et
meye çabalar, yani (önerme 17, bölüm II ve onun önerme sonucu) onu
şimdi hazırmış gibi görmeye çalışır ve tersine (önerme 13) bize keder
duygusu veren şeyin varlığını uzaklaştırmaya çalışır; öyle ise, ya bizde ya
sevilen şeyde sevinç duygusu doğurduğunu hayal ettiğimiz her şeyi kabul
etmeye çabalarız. Ve tersine, ya bizde ya sevilen şeyde keder duygusu
doğurduğunu hayal ettiğimiz her şeyi reddetmeye çabalarız.
Önerme XXVI
Nefret ettiğimiz birinin keder duyduğunu hayal ettiğimiz her şeyi ka
bule çalışırız ve tersine, ona sevinç veren her şeyi inkâra çalışırız.
1 5 0 ETİKA
Kanıtlama
Bundan önceki 21’inci önermeden çıktığı gibi, bu önerme de 23’üncü
önermeden çıkar.
Scolie
Böylece görürüz ki, insan kendisi ve sevilen şey hakkında kolaylıkla
adil olmadan çok, taraf tutuyor ve tersine, nefret ettiği şey hakkında da
adil olmadan az taraf tutuyor; insanın kendisi söz konusu olunca adil
olmaktan ziyade taraf tuttuğu zamanki bu hayal gücüne gurur (öğünme)
denir ve bu, bir çeşit hezeyandır, çünkü insan yalnız kendi hayal gücü ile
her şeyi kavrayabildiğinin gözleri açık rüyasını görür, bu sebepten onu
gerçek sayar ve ona hayran olur, halbuki varlığına engel olan ve kendi
etki gücünü sınırlayan şeyi hayal edemez. Öyle ise gurur (öğünme) insanın
kendi hakkında adil olmaktan ziyade taraf tutmasından doğan bir se
vinçtir. Ve bunun sonucu olarak insanın bir başkası hakkında adil olmak
tan ziyade taraf tutmasından doğan sevince artık değerlendirme (sures
time)
ya da fazla övme denir ve en sonra bir başkası hakkında adil olmak
tan az taraflı davranmasından doğan duyguya da hor görme (mésestime)
denir.
Önerme XXVII
Bize benzeyen ve hakkında hiçbir tarzda bir duyguya sahip olmadığımız
birinin bir duygusu olduğunu hayal edersek sırf bundan dolayı ona ben
zer duyguyu duyarız.
Kanıtlama
Şeylerin hayalleri insan Bedeninin duygulanışlarıdır ki, onların fikir
leri bizim gibi hazır olan dış cisimlerin fikirlerini bizde temsil ederler;
(Scolie, önerme 17, bölüm II) yani (önerme 11, bölüm II) onların fikirle
ri Bedenimizin tabiatını ve aynı zamanda bir dış cismin şimdi hazır olan
tabiatını kuşatır. Öyle ise eğer bir dış cismin tabiatı Bedenimizin tabiatı
na benzerse hayal ettiğimiz dış cismin fikri de, bu dış cismin duygulanışına
benzeyen Bedenimizin bir duygulanışını kuşatacaktır ve bunun sonucu
olarak bize benzer birinin bu duygulanışla duygulandığını hayal edersek,
bu hayal ediş Bedenimizin benzer bir duygulanışını kuşatacaktır. Öyle
ise yine bize benzer bir şeyin bir duyguya sahip olduğunu hayal etme
DUYGULANIŞLARIN KÖKÜ VE TABİATI ÜZERİNE 151
mizden dolayı onunkine benzer bir duyguya sahip oluruz. Tersine olarak,
bize benzer birisi hakkında nefretimiz olsaydı, nefretimiz nispetinde (öner
me 23) ona karşıt ve onunkine benzemeyen bir duygu duyacaktık.
Scolie
Duygulanışların bu taklidi, bir keder söz konusu olunca, acıma ( com
Dostları ilə paylaş: |