318 ETİKA
reddediş tarzı görülecektir. Bu düalistler, şuurun tanıklığı ile ruhun beden
üzerine yaptığı doğrudan doğruya etkinin taraflılarıdır; Siz, diyor, bazı
beden hareketlerinin ruhun düşünceleriyle gerektirilmiş olduğunun tec
rübe ile bilindiğini iddia ediyorsunuz; fakat tecrübe, aynı zamanda, beden
uyuduğu sırada ruhun düşünmeye yetkisiz olduğunu öğretmiyor mu?
İtirazı iyice anlamak için hatırlamak gerekir ki, Descartes’çılara göre
düşünce ruhun özüdür ve bunun sonucu olarak ruh daima düşünür; Spi
noza Descartes’çılara: Sizin görüş açınızdan şuurun tanıklığı kabul edile
mez, çünkü sizin ruh tanımınızla ve ondan çıkarılacak sonuçlarla uyuşma
maktadır, diyor. Spinoza’nın görüş açıcı olan modernist görüş açısından
bu tanıklık açıklanabilir ve bunun sonucu olarak, bir dereceye kadar
kabul edilebilir; bedenin düşünme yetisi ve bedenin çeşitli fonksiyon
larını yapabilme yetisi birbiriyle bağlılaşma
(corrélation) halindedir (Öner
me 11).
Önerme VI. - Varlıkta devam etmek için çaba konusunda: Bölüm I,
önerme 24’e ait nota bkz.
Önerme IX, scolie. - a. Önerme 1 - 1 3 un hepsine birden ait olan nota
bakın. Bölüm V, önerme 5’e ve onunla ilgili nota da bakın.
b. Burada
bonum kelimesine verilen anlam için
Court Traité, I fasıl X,
2,3 ile onun açıklayıcı notuna bakınız: Cilt I, s. 19; görünüşte birbirinden
farklı olup uydurmaya çalıştığım birçok metinleri birbirleriyle karşılaştır
dım. Şimdiki pasaj, bilirsiniz ki, Ribot tarafından “Hisler psikolojisinde
hayranlıkla zikredilmiştir; bu, denebilir ki, yazarının zihincilik
(intellec
tualisme)
dediği şeye hücuma ayırdığı bu kitabın hâkim fikridir ve fikrin
Spinoza’dan alınmış olması oldukça göze çarpmaktadır. Şunu işaret ede
lim ki eğer her değer, ya da değerlendirme hükmü bir arzu ve bir eğilimin
ifadesi ise, Hamelin gibi söyleyecek olursak, buradan asla duyusal haya
tın ilk önce geldiği sonucu çıkmaz (Hamelin,
Essai sur les Elements prin
cipaux de la Représentation,
s. 433). Pasif haller olan arzular vardır. Böyle
bir halde, eğilim dediğimiz şeyin iyi olduğunu söylememize yarayan hük
mün düşüncemizde upuygun nedeni yoktur; o hiç değilse, kısmen bize
dışardan, bir pasif halden yüklenen bir gerektirmenin eseridir. Fakat etki,
aktif hal olan arzular da vardır
ve olabilir; kendi başına
ruh bilgiden başka
hiçbir şeye eğilim duymaz; ve kurtulmaya başladığı zaman, süresinden
büsbütün ayrı, varoluşunun hakiki ölçüsü olan bilgisini artırabilen şeyin
yalnız iyi olduğuna hükmeder (bölüm IV, önerme 26 ve 27).