3. Peygamberliğinin Alameti Olarak Hz. Peygamber’in Mucizeleri ve
Miraç Mucizesi
Ahmed Yesevî eserinde Hz. Peygamber’in mucizelerine yer verir. Üzerinde
durulan mucizeler Kur’ân ve tabiatıyla Allah’ın Peygamber’e âyetlerini, kadri-
nin, birliğinin nişanlarını göstermek istediği Hak’tan başka kimsenin olmadı-
ğı bir makamda gerçekleşen miraç mucizesidir.
62
Bunlar arasında Miraç muci-
zesine ayrı bir yer verir.Miraciye türünde yazıldığı anlaşılan 80. Hikmette Hz.
Muhammed’in miraç mucizesi şöyle anlatılır:
Ey dostlar, bildireyim HakkRasûlû’nden
Ümmet olsan, işitip salât-selam söyleyin dostlar.
O büyük ve küçük âlemler için rahmettir
Ümmet olsan, işitip salât-selam söyleyin dostlar.
Allahım armağan eyledi O’na Mirac
Rahmet denizi dolup aşırı dalgalandı
Koydu O’nun başı üzere “la-emruk” tac;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Önce Cebrail alıp geldi O’na Burak;
Burak’a binip kıldı Hazret bin tumturak;
Burak uçup havalandı hinde’l-Irak;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Aksa’ya varıp indi görün orada Server;
Yığıldılar bütün ruhlar, O peygamber
Mübarek nefes verdi ruhlar orada yekser
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Cebrail alıp o Hazreti havalandı;
O Sidretu’l-müntehâ’ya ulaştılar hemen
Mustafa’yı Cebrail eyledi güzel ser-efraz
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
62
Fatih M. Şeker, İslamlaşma Sürecinde Türklerin İslam Tasavvuru, Ankara 2010, s. 448.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
121
Makamından geçemeyip Cebrâil kaldı;
Yularını o Mikâil gelip aldı;
Son zamanda Mikâil yorulup kaldı;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
O İsrâfıl O’nu alıp uçtu cennete
O makamda Rasûl eyledi değişik bir sefer
O hem kaldı makamında eyleyip figan
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Arş’a bakıp adım attı Rasûlullah;
Na’leyni koyayım dedi Hakk Mustafa;
Nida geldi: Na’leyn ile sen adım at ha;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Hakk tarafından nida geldi: “Erinî beni”
Ey Habibim, bana yakın gel beri
Mahrem eyleyim has sırrıma şimdi seni...
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Hakk’a bakıp adım attı Rasûlullah;
Hak’tan başka kimse yoktur orada yoldaş
Böyle makam kimseye yok, vallah-billah
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Gerçek ümmetsen, bu sözleri iyi bilip al;
Bu sözler seçkin ümmete bal benzeri
Münafıka uymaz bu söz, gelir melal;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Münafıklar şüphe edip oldu münkir
Sabaha cehennemde dimağından çıkar bil duman
Sonra duyulan pişmanlıktan sana ne fayda
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Mustafa’nın Mirac’ına sal kulak;
Kim işitse, gönlü olur hoş sudan ak;
Gerçek ümmetsen, işitip ağla pınar misali
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
122
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Allah dedi: “Konuk olup geldin bana;
Ne kadar olsa, hâcetini söyle bana;
Eyleyip hoşnudhâcetini vereyim sana...”
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Rasûl dedi: “Dilediğim asi ümmet;
Belağattan kırk yaşını kıl rahmet;
Ey Allah’ım, Sen’den rahmet, benden şefkat...”
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Dilediğini kabul eyledim, ya HakkRasûl;
Senin söylediğini kabul eyledim, olma melül;
Çok çok dile, hâcetinieyleyim kabul...”
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
(…)
Allah dedi: “Hacetini söyledin bana;
Hoşnud ol şimdi benden ya Mustafa;
Ben razıyım sen de benden ol razı...”
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
(…)
Hikmet eyledi Mirâc sözünü Kul Hoca Ahmed
Şükür Allah, Mustafa’ya eytedievlâd
Arslan Baba’m hurma verip eyledi sevinçli
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
63
Garip, fakir, yetimleri Rasûl sordu
O gece Mirac’a çıkıp Hakk cemalini gördü
64
Yesevî’nin Hz. Peygamber’le Diyalogları
Yesevî’nin Hz. Peygamberle olan yakınlığı öyle bir dereceye ulaşmıştır ki,
Hz. Peygamber ona ‘oğlum’ veya ‘evladım’ ‘Gözümün nuru evlad’ diye hita-
bında bile bulunmuştur. Ilgili beyitler şöyledir:
63
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 194-197, (Hikmet, 80)
64
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 63, (Hikmet, 1)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
123
Hak Mustafa “oğul” dedi bilin mutlak
O sebepten altmış üçte girdim yere
“Evladım” deyip Hakk Mustafa eyledi kelam
Ondan sonra bütün ruhlar eyledi selâm
Rahmet denizi dolup taş, diye yetişti haber
O sebepten altmış üçte girdim yere.
65
Mirac gecesi “Gözümün nuru evlad” dedi
Elimi tutup “Ümmetimsin ümmet” dedi
“Sünnetimi sıkı tutasın gönüldaşım” dedi
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
“Kıyamette yol kaybedersen yola salayım
Muhammed deyip susamış olsan elini tutayım
Evladım deyip elini tutup cennete girdireyim...”
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
“Ey evlad benden sorsan hani ümmet,”
“Ümmet” dedi göğsüm dolarak hasret yarası
“Ümmet için çok çekiyorum Hak’dan külfet”
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
66
Yine Yesevî Hz. Peygamber’le manevî âlemde kurulan irtibat ve diyalogla-
ra da yer verir:
Şibli âşık ağlayıp dedi: ‘Ey Rasûl
Tâkatsizim, sema yapsam, ben de mel
űl...”
Rasûl dedi: “İnşaallah, eyleye kabul...”
Ruhsat dileyip raks ve sema yaptı dostlar.
Kul Hoca Ahmed, raks ve sema herkese yok
Taklit ile yapsa sema, gire cehenneme
Bu rivayet gizli idi, söylesem hepsini
Hakkı bulup raks ve sema yaptı dostlar.
67
65
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 66, (Hikmet, 2)
66
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 81, (Hikmet, 8)
67
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 211, (Hikmet, 88)
124
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Yesevî Divan-ı Hikmet adlı eserinde Hz. Peygamber’in pek çok ve isim ve
sıfatına yer vermiştir.
Hoca Ahmed Yesevî’nin Peygamber Tasavvurunun Değerlendirilmesi
Divân-ı Hikmet’te yer alan yukarıdaki bilgilerden Hoca Ahmed Yesevî’nin
Islam inanç esasları içerisinde yer alan peygamberlik (nübüvvet) kurumunun
varlığına inandığı, ona sevgisi ve bağlılığı olduğu anlaşılmaktadır. Hoca Ah-
med Yesevî’nin hikmetlerinde Hz. Muhammed, bazen kitabî bilgilere dayanı-
larak bazen de tarih dışına çıkıp halkın duygularına uygun bir hissiyatla, bir
melamî ve zâhid şekline büründürülerek sûfilerin Hz. Peygamber tasavvuru-
na uygun olarak ele alınmıştır. Türklerin ve Yesevî’nin yaşadığı bölgeye hâkim
olan mistisizm düşünüldüğü zaman başka türlüsünü de düşünmek mümkün
görünmemektedir. Hatta bu noktada Yesevî’ye göre Hz. Peygamber, riyazetli,
siyasetli, selametli, şeriat yoluna inayetli, tarikata rehnuma, hakikate muk-
teda, ilmi ve ameli tarafları olan bir veli gibi algılanır. Hatta biraz daha ileri
gidilerek Peygamberlerin çektiği mihnet ve cefalarla velilerinki arasında nere-
deyse hiçbir fark görülmez. Yani Yesevî’de, Hz. Peygamber’in zahiri örneklik
ve misyonuna vurgu yanında mistik ve menkabevî bir peygamber tasavvuru
görülmektedir. Yesevî’nin bu anlayışının etkisi ve bu gelenek, Kara Davud’un
yazdığı Delâilu’l-Hayrât Şerhi örneğinde olduğu gibi Osmanlı ikliminde de
sürdüğünü göstermektedir. Bu menkabevî Peygamber portresinin şefaat ve
mucizeden bağımsız olması düşünülemez.
68
Menkabevî Peygamber tasavvurunun en dikkat çekici tarafı Hz. Peygam-
ber’in nübüvvet zincirini oluşturan diğer peygamberlerden üstün olduğuna
yapılan vurgudur. Çünkü Hz. Musa’ya nasip olmayan Allah’ı görme olayı, Hz.
Peygamber’e nasip olmuştur. Hz. Ibrahim halka imam yapılırken, Hz. Mu-
hammed Mirac’da, Beytu’l-Makdis’te bütün peygamberlere ve yedi kat gökle-
rin meleklerine imam olmuştur. Nemrut’un ateşi Hz. Ibrahim için soğutulur-
ken, cehennem ateşi Hz. Peygamber için soğutulmuştur. Hz Musa’nın kavmi
ayakları ıslanmadan Kızıldeniz’i geçerken Hz. Muhammed’in ümmeti cehen-
nemin üzerindeki sırat köprüsünden ayakları değmeden geçecektir. Hz. Isâ
68
Fatih M. Şeker, İslamlaşma Sürecinde Türklerin İslam Tasavvuru, Diyanet Vakfı yay. Ankara 2010,
s. 448.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
125
dördüncü kat göğe çıkarken Hz. Muhammed de Mirac’a çıkmıştır.
69
Menkabevî
Peygamber tasavvurunu ortaya koyan bu yön Yesevî’nin hikmetlerinde yerini
almıştır. Divân’ın 80. Hikmette Hz. Muhammed’in miraç mucizesi ayrıntılı
şekilde anlatılır.
Ahmed Yesevî’nin peygamber tasavvurunun diğer tarafı da Hz. Peygam-
ber’in nurunun ve ruhunun her şeyden önce yaratılmış olmasını benimseme-
sidir. Tasavvufî ifadeyle söyleyecek olursak o, “Nûr-ı Muhammedî”veya “Haki-
kat-i Muhamediyye” anlayışına sahiptir. Bilindiği üzere “Nûr-ı Muhammedî”veya
“Hakikat-i Muhamediyye” anlayışı ilk sûfiler de görülmeyip hicri üçüncü asırdan
itibaren tasavvufta görülmeye başlayan bir anlayıştır. Bu anlayış tasavvufta en
çok tenkit edilen konular arasında yer almaktadır. Yesevî de bu etkinin görülmesi
bulunduğu dönem ve ortamdan kaynaklanmış olabileceği söylenebilir.
70
Bir de Yesevî’nin Peygamber tasavvurunda Islam öncesi dönemin yansı-
malarını bulmak mümkündür. Yesevî, Hz. Peygamber’i ‘ tıpkı şinkar’ diyerek,
Türk kültüründe izzet, otorite, her şeye malik olma sembolü olan doğana
benzetmektedir. Ahmed Yesevî’ninDîvân-ı Hikmet’indeki Rasûlullah’la (s.a)
ilgili anlatım ve tasvirleri çok canlı, sevgi ve saygı dolu, içten ve aksiyonel-
dir. Meselâ, Hz. Muhammmed, Yesevî’ye “oğul” ve “evladım” hitabında bu-
lunur. Bu manada bölgedeki mistisizmin imkânları sonuna kadar kullanılır.
Yesevî’de bütünüyle menkabevî bir yöne sahip olan peygamber tasavvuru-
nun sırrını da burada aramak lazımdır. Buna göre Yesevî’yle bedene girmeden
önce kemal bulan Hz. Muhammed arasındaki münasebet ve irtibat elestbez-
minde mana âleminde yapılan bir seyahatle başlamış bu dünya hayatında da
devam etmiştir. Yesevî mürşidi Arslan Baba’nın Hz. Muhammed’den emanet
olarak aldığı hurmayı yedi yaşında teslim almıştır. Tasavvuftaki sembolizm
çerçevesinde Arslan Baba’nın getirdiği bu hurmanın Islam veya Islam’a ge-
çiş devri doğrultusunda mutaala edilebilecek tasavvufî yorum çerçevesinde
şekillenmiş unsurlar olduğu söylenebilir. Bu meyanda Yesevî Islam’ı doğru-
dan Hz. Muhammed’den almıştır. Hikmetlerinin bütününden çıkarılabilecek
netice, söz konusu hurmanın Islamî hayatın esaslarını teşkil edecek unsurlar
gerçeğidir.
71
69
Fatih M. Şeker, Türklerin İslam Tasavvuru, s. 449-50.
70
Ahmet Yıldırım, Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, Diyanet Vakfı yay., Ankara 2012, s. 132-133.
71
Fatih M. Şeker, Türklerin İslam Tasavvuru, s. 449.
126
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Ahmed Yesevî’de Hz. Peygamber’e karşı sevgi ve O’na tabi olmada illet
ve hikmetini anlama ve bilmeden ziyade kendine has duygusal yön hâkimdir.
Bunun en güzel örneğini daha sonra Yesevî’nin sünnet anlayışında temas ede-
ceğimiz üzere altmış üç yaşında kabre girmesi meselesinde göreceğiz. Tabiidir
ki, bu hal herkesin yapabileceği bir şey değildir, yalnız ona özel bir haldir,
bağlayıcı tarafı yoktur. Bu, bir yönüyle belki güzel bir sevgi ve muhabbet te-
zahürü olmakla birlikte, abartılıp aşırı derecede yüceltilerek takdim edilirse,
âlemlere rahmet olarak gönderilen ve herkes için uyulması gereken güzel ör-
nek olan Allah Rasûlü örnek alınamayacak konuma getirilebilir. Bu hususu
göz ardı etmemek gerekir.
72
Aşağıdaki tespitler Hz. Peygamber tasavvurunun geldiği durumu bize
özetlemektedir. Yesevî’den başlayarak günümüze kadar uzanan çizgide Pey-
gamberimiz, yerine göre müşfik bir baba, Milletin Ata’sı, kavmin “Aksakal”ı,
milli birliğin tesisi ve devletin devâmı için adâlet öneren, yabancı olanla bir-
likte yaşamayı öğreten, kimsesizlerin hâmisi ve “GaripBabası”, aç ve çıplak-
ların “Barınağı” olan bir otorite durumundadır. Güzel ahlâktan gücünü alan
Peygamber, insanların dünya ve âhirette de kurtuluşa ermesini arzu eden,
ümmetini çok seven, onların günahkârları için kıyâmet gününde şefaatçı ol-
mak için çırpınan, hastalandığında şifâ dileyen ve veren bir “Dede”, kerâmeti
güzel ahlâkta, kurtuluşu sevgide ve uygulamada gören; kişisel yalnızlık ve
tatbik edilmeyen bilginin insana fayda vermiyeceğini ihtar eden bir “Uygulama
Önderi”. Devletin, millî bütünlük üzerine kurulmasının canlı örneği, adâle-
tin yeryüzüne götürülmesi ve dağıtılması idealinde bir “Alp-Eren”, insanların
üzerinden geçinen saltanat sahibi değil; fakir ve yetim düşkünü olan “şefkâtli,
şifacı ve şefaatçı” bir teselli kaynağı olarak görülmektedir. Bu durumu, “Türk-
ler’de Peygamber Aşkı, Peygamber’e İmân’ın önüne geçmiştir” şeklinde özetlemek
mümkündür. Böylece Yesevîlik, Islâm düşüncesine “İman’ın, sevgi temeline da-
yalı olması gerektiği” şeklinde psikolojik boyut kazandırmıştır diyebiliriz.
73
72
Ahmet Yıldırım, Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, s. 134
73
Veli Atmaca, “Anadolu’da Yesevilik (Yesevi Menâkıbnâmesi Özelinde Peygamber Tasavvuru)”,
ICANAS, (DIN), I, 65.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
127
Kaynakça
Abdullah Hikmet Atan, “Hoca Ahmed Yesevî’de Sünnet Bilinci”, Uluslararası Hoca
Ahmed Yesevî Sempozyumu’, 20-21 Şubat 2010, Bağcılar Belediyesi, Istanbul, 2012, 48-
53
Ahmet Yıldırım, Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, Diyanet Vakfı yay., Ankara
2012
Fatih M. Şeker, İslamlaşma Sürecinde Türklerin İslam Tasavvuru, Diyanet Vakfı yay.
Ankara 2010.
Hoca Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, (Haz. Hayati Bice), Diyanet Vakfı yay., Ankara
2012.
Veli Atmaca, “Anadolu’da Yesevilik (Yesevi Menâkıbnâmesi Özelinde Peygamber
Tasavvuru), ICANAS, (DIN), I, 65.
Ahmed Yesevî’nin St. Petersburg Devlet Üniversitesi,
Doğu Fakültesi Kütüphanesi’nde
Muhafaza Edilen Yazma Eserleri
Akif FARZALİYEV*
Рукописи сочинений Ахмеда Ясеви, хранящиеся в библиотеке
Восточного факультета СПбГУ
St. Petersburg Devlet Üniversitesi, Doğu Fakültesi Kütüphanesi’nde çok
değerli Fars, Arap ve Türk yazmaları koleksiyonu bulunmaktadır. Bunlar Üni-
versitenin kuruluş tarihinden başlayarak toplanmıştır. Burada Kazan Gimnaz-
yumu, Kazan Üniversitesi, Odesa Lisesi gibi okulların yazma eserleri, Mirza
Kazım Bek, A. Romaskeviç vb. kişilerin özel koleksiyonları da bulunmaktadır.
Türkçe yazmalar koleksiyonunda 2202den fazla eser yer almaktadır ki
bunların 180’i neredeyse bütün Orta Çağ bilimsel ve edebi hayatını, bu dö-
neme özgü dil abidelerini kapsayan konular üzerinedir. Bu yazma eserlerden
büyük kısmı Osmanlı müelliflerinin eserleridir. Örneğin, tezhip sanatının en
güzel örneklerinden olan, Ishak Çelebi’nin 1557 tarihli “Selim-nâme”si; Kara
Çelebizâde’nin 1717 tarihli “Süleyman-nâme”si; Salih al-Mısrî’nin “Tarih-i
Mısr”ı; Katip Çelebi’nin “Takim üt-Tevarih”i; Mustafa Ali Efendi’nin bir eseri;
Mustafa Naimâ’nın “Tarih-i Naimâ”sı bu gibi eserlerdendir.
Orta Asya müellifleri tarafından yazılmış ve özel bir yere sahip olan tarihi
eserlerden Zahreddin Babür’ün “Babür-nâme”, Kabir Ali Bek’in “Cami’at-Te-
varih”, Ebülgazi Bahadır Han’ın “Şecere-i Türk” vb. eserler de Doğu Fakültesi
kütüphanesinde korunmaktadır. Ayrıca burada Kırım Hanlığı, Kama Bulgar-
ları ve Azerbaycan tarihi üzerine Tatar ve Azerbaycan Türkçesiyle yazılmış
eserler de bulunmaktadır.
Türkçe yazmalar 80 civarında edebi eserle temsil edilmektedir. Bunların
arasında Ahmedî’nin “Iskender-nâme”si, Fuzûlî’nin “Leyla vü Mecnun”u,
*
Assist. Prof., St. Petersburg Devlet Üniversitesi, Doğu Fakültesi
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
129
Şehî’nin “Husrev ü Şirin”i, Yahya Efendi’nin H.947/M. 1540 ve H.953/M.1546
istinsah tarihli “Şah ü Geda” ve “Gencine-i Râz” eserleri de var. Kütüphanede
Nevaî’nin “Divan”ı dışında “Mahbub’ül-Kulûb” ve “Mecalis’ün-Nefais” eser-
leri de saklanmaktadır. Mahmud Lamiî’nin “Şeref’ül-Insan” (H.933/M.1526)
ve Ahdi Bagdadî’nin “Güşlen-i Şuara” (H.971/M.1562-1564) eserlerinin yaz-
maları tezhip sanatı açısından oldukça değerlidir. Kütüphanede tıp, müzik,
astronomi, matematik, hat sanatı üzerine yazılmış eserler dışında çok sayıda
islâmî eserler bulunmaktadır. Yazmaların büyük kısmı bilimsel tasnife tabi
tutulmadıkları gibi araştırılmamış ve doğal olarak, bilim dünyasınca bilinme-
mektedir.
Doğu Fakültesi Kütüphanesi’nde bulunan yazmaların şimdiye ka-
dar üç katalogu oluşturulmuştur. 1888 yılında K.G.Zaleman
1
ve 1925’te
A.A.Romaskeviç
2
buradaki yazmaların listesini yapmış, her bir yazmaya
indeks ve envanter numarası vermişler. Yazmaların kayıt altına alınma işi
1967’de A.T.Tagircanov
3
tarafından devam ettirilmiştir.
Daha 1957 yılında St. Petersburg Devlet Üniversitesi, Doğu Fakültesi Kü-
tüphanesi’ndeki Arap, Fars ve Türk yazmalarının büyük uzmanı, doğubilim-
ci A.T.Tagircanov makalelerinden birinde teessüf hissiyle şöyle yazmaktaydı:
“… günümüzde bizim yazmalar (yani Doğu Fakültesindeki yazma eserler –
A.F.) detaylı bir tasnif ve tasvire tabi tutulmadıkları için dikkat dışı kalmak-
tadır. …oysa bizim koleksiyon diğerlerinden daha eski oldukları için zengin
koleksiyonları önemli ölçüde tamamlayabilir.”
4
Böylece, A.T.Tagircanov’un
da kaydettiği gibi, bu yazma eserler “yazmanın tarihi, yazarı ve eser adı, çeşitli
1
Залеман К.Г., Розен В.Р. Список персидским, турецко-татарским и арабским рукописям
библиотеки Императорского С.-Петербургского университета. СПб., 1888. (Saleman
C., Rosen V. Indices alphabetici codicum manuscriptorum Persicorum Arabicorum qui in
bibliotheca Imperialis literarum Universitatis Petropolitanae adservantur. Petropoli, 1888.)
2
Ромаскевич А.А. Список персидских, турецко-татарских и арабских рукописей Библиотеки
Петроградского Университета. Л., 1925. (Indices Alpha,etici Codicum Manu Scriptorum
percsicorum Turcicirum Arabicorum Qui in Bibliotheca Literarum Universitstis Petropolitanae
Adservantur Supplementum cofecit
Ф. Romaskewicz. Leningrad, A.D. MCMXXV)
3
А.Т. Тагирджанов. Список таджикских, персидских и тюркских рукописей Восточного
отдела Библиотеки ЛГУ: Продолжение списков К.Г. Залемана и А.А. Ромаскевича (Ред.
А.Н. Болдырев). М: Наука, 1967.
4
А.Т. Тагирджанов, Таджикско-персидские и тюркские рукописи Восточного факультета
ЛГУ, Вестник ЛГУ,
№
8, 1957
г. Стр.68.
130
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
istinsahlar ve müstensihlerle ilgili pek çok çözülmemiş problemin açıklığa
kavuşmasını temin edebilir.”
5
Üçüncü katalogun yazarı A.T.Tagircanov’un haklı olarak kaydettiği
gibi, K.G.Zaleman ve A.A.Romaskeviç’in “indekslerinin ciddi tashih ve ek-
lemelere ihtiyacı vardır.”
6
K.G.Zaleman’ın katalogunda “30’un üzerinde,
A.A.Romaskeviç’te ise 15’ten fazla çeşitli yanlış bulunmaktadır ki bunlar ya
eserin kendisi ve dili ya da yazarı, istinsah tarihi vb. ile ilgilidir.”
7
Meşhur mutasavvıf, şair ve filozof Hoca Ahmed Yesevî’nin St. Petersburg
Devlet Üniversitesi, Doğu Fakültesi Kütüphanesi’nde bulunan yazma eserleri
de hala yeterince araştırılmamıştır. Kütüphanede şairin Zaleman ve Romas-
keviç’in kataloglarına girmemiş yedi yazma eseri korunmaktadır. Fikrimizce,
bunlar 20.yy.’ın ortalarında kütüphaneye dahil olmuş ve A.T.Tagircanov’un
katalogunda kayıt altına alınmıştır.
Aşağıda büyük şair ve mutasavvıf Hoca Ahmed Yesevî veya Ahmed bin
Ibrahim bin Mahmud bin Iftihar Yesevî’nin (öl. H.562/M. 1166) şimdiye ka-
dar bilimsel tanıtımının yapılmadığı ve Yesevî uzmanlarının eserlerinde adı
geçmeyen yazmalarının kısa tanıtımını yapacağız:
1. M.S.O. 1390, yk. 1a-145b; 170a-192b; 13x24; 11x22; 14 st.
87 hikmet içermektedir.
18.yy.ın ikinci yarsından önce değil.
Orta Asya kağıdı, siyah mürekkep. Nastâlik. Metin genelde tek sütun ama
bazen iki sütun da bulunmaktadır. Reddâde var. Karton üzerine dermatin cilt
geç dönemde eklenmiştir.
Metin bazı yerlerde kalitesiz restorasyon sonucu zarar görmüştür.
215b – 217b sayfaları arasında bilinmeyen bir müellifin Yesevî’nin hayatı,
sanatı ve felsefesi üzerine yazdığı “Sıfat-ı Heşt Sultan” adlı zeyli bulunmak-
tadır. Burada şairin babası Ibrahim’in ve annesi Karasaç’ın adları da geçmek-
tedir.
5
a.g.e.
6
a.g.e., s.68
7
a.g.e.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
131
Ilk sayfa:
Son sayfa:
2. M.S.O. 1302, yk. 1a-8b; 13x21; 16.6x8.5; 14 st.
4 hikmet var.
H.1204/M. 1789-1790 tarihinde Orta Asya’da istinsah edilmiştir.
Orta Asya kağıdı, siyah mürekkep. Nastâlik. Tek sütun. Reddâde var. Orta
Asya, main baskılı deri kaplama karton cilt.
Bazı sayfalarda mürekkep yayılmış, lekeler var.
132
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
3. M.S.O. 1305, yk. 1b-9b; 13.5x25; 9.5x20; 15 st.
5 hikmet var.
H.1259/M.1843-1844 tarihinde Orta Asya’da istinsah edilmiştir.
Orta Asya, baskılı deri kaplı karton cilt.
Reddâde var.
Bazı sayfalarda mürekkep yayılmış, lekeler var.
4. M.S.O. 1362, yk. 55b-66b; 12x20; 9.5x18; 11 st.; 68a-98a; 9 st.
7 hikmet var.
19.yy.dan geç olmayarak Orta Asya’da istinsah edilmiştir.
Orta Asya kağıdı, siyah mürekkep. Nastâlik. Tek sütun. Reddâde var. Orta
Asya, main baskılı deri kaplama karton cilt.
Rutubet lekeleri bulunmaktadır.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
133
5. M.S.O. 1369, yk. 1b-9b; 14x25.5; 9.5x19.5; 15 st.
3 hikmet var.
Kağıt özelliğine göre 18.yy. sonu 19.yy. başları.
Orta Asya kağıdı, siyah mürekkep. Orta Asya nastâlik hattı. Iki sütun, yer
yer tek sütun. Reddâde var. Orta Asya, main baskılı deri kaplama karton cilt.
Kalitesiz restorasyon sonucu metin bazı yerlerde zarar görmüş, lekeler var.
134
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
6. M.S.O. 1419, yk. 1a-8b; 14x23; 9x16.5; 13 st.
2 hikmet var.
18. yy.da istinsah edilmiştir.
Orta Asya kağıdı, siyah mürekkep. Nastâlik. Tek sütun. Reddâde var.
Kalın kağıt ciltli.
7. M.S.O. 1398, yk. 5b-7b; 15x25; 9x17; 10 st.
Yazma adı “Eş’ar Ahmet Yesevî va Gazaliyat Muhiaddin Işan Siyaklı va
Nadimî”dir. Yazmanın 121b-124a (15x25; 8.5x14) sayfaları arasında Ye-
sevî’nin 2 hikmeti yer alıyor.
18.yy.da istinsah edilmiştir.
Orta Asya kağıdı, siyah mürekkep. Nastâlik. Şiirler 2 sütun, hikmetler tek
sütun halindedir. Reddâde var. Orta Asya, main baskılı deri kaplama karton
cilt.
2b-3a sayfalarında yazmanın çok sayıda sahibinin mührü bulunmaktadır.
Göründüğü üzere, Hoca Ahmed Yesevî yazmalarının hepsi 18. – 19. yy.da
istinsah edilmiş ve “Divan-ı Hikmet”in tam nüshası bulunmamaktadır. Hoca
Ahmed Yesevî’nin hayat ve sanatını araştıran A.I.Pilev’e göre, Yesevî’nin
St. Petersburg kütüphanelerinde muhafaza edilen en eski ve tam yazması
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
135
K.G.Zaleman’ın koleksiyonunda bulunan ve 1897’de satın alınmış yazma
eserdir. Istinsah tarihi 18. yy.dan geç değil ve 72 hikmet içermektedir.
8
Fikrimizce, Doğu Fakültesi Kütüphanesi’ndeki M.S.O 1390 numarasıyla
kayıtlı yazma daha tam bir nüshadır ve detaylı bir incelemeye tabi tutulma-
lıdır.
St. Petersburg kütüphanelerinde Hoca Ahmed Yesevî’nin eserlerini içe-
ren toplam 33 yazma bulunmaktadır.
9
Tabi ki en önemli yazmalar Istanbul,
Taşkent, Aşkabat ve Düşenbe’deki koleksiyonlarda muhafaza edilmekte-
dir. A.I.Pilev’in hesaplamalarına göre, “Ahmed Yesevî mahlasıyla toplam
250 hikmet bulunmaktadır ki en tam yazmalar bunların sadece 130-140’ını
içermektedir.”
10
18.yy.ın ikinci yarısı ve 19. yy.da Orta Asya’da Yesevî sanatına büyük ilgi
görülmektedir. 19.yy.ın sonundan 1917 yılına kadar hikmetler “Divan-ı Haz-
ret-i Hikmet” adıyla 1200 ila 10000 arasında tam 45 baskı görmüştür. Hik-
metlerin ilk baskısı 1878 yılında Kazan’da yapılmış ve 1912’ye kadar 8 kez
basılmıştır.
11
Meşhur Türkmen tarihçisi A.Yazberdiyev’e göre, “1917 yılına kadar Ye-
sevî’nin Hikmetler’i Orta Asya’da 23 kez basılmıştır: Taşkent’te 20, Buhara’da
3 kez.”
12
Yazar, “Sıtdık Hoca Hocandî (1892-1898 baskıları), Ahmet Şıh Sü-
leyman, Yakup Muhammet Salihoğlu, Salih Hoca Buharî, Molla Kamilcan,
Iskender Hoca Hocandî gibi Orta Asya’lı kitap tüccarlarının 19.yy.ın 80-90’lı
yıllarında Istanbul’da Hikmetler’i 6 kez bastırdıklarını ve vatanlarına getirerek
sattıklarını” kaydetmektedir.
13
Acaba 18.-19.yy.da Hoca Ahmed Yesevî’nin sanatına olan bu büyük ilginin
sebebi ne? Bilindiği gibi, bu yüzyıllar Rusya Imparatorluğu’nun Orta Asya’yı
işgal dönemidir. 1847-1864 yılları arasında Türkistan, Avliya Ata (Cambul)
ve Çimkent; 1865-1868’de Buhara Emirliği işgal edilmiş; 1873-1879 yılların-
8
Пылев А.И. Ходжа Ахмад Йасави - первый тюркский суфийский поэт Средней Азии (жизнь
и творчество). Диссертация на соискание уч. степени к.ф.н. СПб, 2001. Стр.68
9
Bunlardan 23’ü RF Bilimler Akademisi Doğu Yazmaları Bölümünde; 7’si St. Petersburg
Üniversitesi Doğu Fakültesi Kütüphanesi’nde; 3’ü ise THC 25, THC 242, THC 247 kayıt
numarasıyla Rusya Milli Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
10
Pılev A.I. a.g.e., s.68
11
Язбердиев А. Старопечатные туркменские книги (проблемы собирания,
библиографирования и изучения). М., Ориент-пресс, 2001. Стр.95
12
a.g.e.
13
a.g.e.
136
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
da Rusya Hokand Hanlığı’nı ortadan kaldırarak Hive Hanlığı’nı ele geçirmiş
ve nihayet 1880-1885’de Türkistan coğrafyasını tümüyle kendine bağlamıştı.
Işgallerden sonra bütün Orta Asya’da halk ayaklanmaları başlamış ve bunlar
büyük acımasızlıkla bastırılmıştı. Işgalcilere karşı koyabilmek için Orta Asya
halklarının güçlü bir manevî birlik ideolojisine ihtiyacı vardı. Halk, Orta As-
ya’da yaygın olan Nakşibendîlik, Yesevîlik ve Kübravîlik gibi tarikatlar arsın-
dan “bütün hayatını ve tüm gücünü akraba halkların birliğini temin etmeğe ve
pek çok dinî tarikatlar zemininde tek bir manevî birlik oluşturmaya”
14
adamış
Hoca Ahmed Yesevî’nin öğretisini seçmiştir. Bu büyük şair ve mutasavvıfın
hikmetlerinin bu kadar yaygınlaşmasının sebebi bu olsa gerek. Hikmetlerin
halk arasında yayılmasında en büyük rolü müstensihler (katipler), şairler ve
halk ozanları üstlenmişler.
Dostları ilə paylaş: |