İlyas ERPAY ........................................................................................................................................... 618
Yesevî’den Günümüze Gönül Penceremiz ve Medeniyetimiz
İlyas Topsakal ........................................................................................................................................ 633
Hoca Ahmed Yesevî Düşüncesinin Etki ve Sonuçları Üzerinde Sosyolojik Bir Değerlendirme
İsmail Doğan ......................................................................................................................................... 641
Yesevî’den Yunus’a “Odun Taşıma” Geleneği
İsmail TAŞ ............................................................................................................................................. 664
G
eçmIşten
G
eleceğe
H
oca
a
Hmed
Y
esevI
U
lUslararası
s
empozYUmU
a
çılış
k
onUşmaları
Prof. Dr. Hayati DEVELI
(İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Dekanı)
Sayın Üsküdar Belediye Başkanım, kıymetli bilim adamları, değerli misa-
firler
Hepiniz hoş geldiniz, bu toplantıya şeref verdiniz. Hoca Ahmet Yesevi Türk
Dünyasının kurucu bir ismidir. Bugün kendimizi anlamlandırmada, konum-
landırmada yaptığımız bütün tanımlamalar, neticede bu Türkistan velisine
uzanır. Oradan kaynaklanan ateş hem Orta Asya’yı hem Anadolu’yu hem de
bütün Balkanları aydınlatmış ve bu ışığı her tarafa yaymıştır. UNESCO’nun
bu yılı “Hoca Ahmet Yılı” ilan etmesi vesilesiyle birçok toplantılar yapıldı.
Bugün bu toplantıyı düzenleyen Istanbul Türk Ocağı, Istanbul Üniversitesi,
Abay Üniversitesi ve bu toplantıya destek veren kurumların vesilesiyle Hoca
Ahmet Yesevi’nin eserini, Türklüğe ve insanlığa yaptığı katkıyı hem edebiyat,
hem tarih hem kültür tarihi, hem dinler tarihi açısından irdelemek, yeninden
öğrenmek onu üretip bugünün hayatına ve bugünün insanlılığının sorunla-
rına çözüm olma yolunda bir çare olarak katma gibi bir amacımız var. Sizin
değerli katkılarınızla, sunacağınız bildirilerle ve tartışmalardaki katkılarınızla
bu amaca ulaşacağımızı ümit ediyorum. Değerli katkılarınız, teşriflerinizden
dolayı gönülden teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum efendim.
Dr. Cezmi BAYRAM
(Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı)
Hayırlı sabahlar değerli dostlar,
Protokolümüzde çok önemli zevatlar var, kaymakamımız var, belediye
başkanımız var, Türk Akademisi temsilcisi var, Abay Üniversitesinin rektör
yardımcısı ve temsilcileri var, Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin
muhterem Dekanı, Türkiyat Enstitüsü’nün müdürü var. Fakatdaha da önem-
lisi salonumuzda gençlerimiz var. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bu sene UNESCO tarafında Ahmet Yesevi yılı ilan edildi. Bu bilgiyi alınca
hemen Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin o zaman Dekanlığı göre-
vini ifa eden muhterem Prof. Dr. Mustafa Özkan Hocamızın kapısını çaldım.
Aynı zamanda Türkiyat Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Fikret Turan Bey’i ziyaret
ettim. Biz bu yıl, AhmetYesevî hakkında büyük bir faaliyet yapmaya niyetli-
yiz ama bunun ilmi hazırlığının sizin uhdenizde olması lazım, sizin sorum-
luluğunuzda olması lazım dedim. Bu hocalarımız hiç tereddüt göstermeden
hemen işe koyuldular. Güzel birçalıoşma grubu teşekkül ettirdiler. Ve o genç
arkadaşlar ciddi çalışmalar yaptılar, iyi emekler verdiler, hepsinin emeğinden
Allah razı olsun, kendilerine teşekkür ediyorum. Ve bu toplantının ilmi tara-
fının ortaya çıkmasını sağladılar. Hatta Türkiye ve dünya çapında çok büyük
alakanın ortaya çıkmasına vesile oldular.
Iki yüz doksanın üzerinde tebliğ müracaatı oldu. Ilim heyetimiz bunlar
arasından belli bir seçme yaptı. Sonra da bu seçilenlerden belki de ilk defa bu
tip sempozyumlarda ya da en azından bizim yaptıklarımız içinde, ilk defa bir
hususu uygulamaya koyduk. Dedik ki sempozyumdan bir ay evvel metinle-
rin tamamını istiyoruz. Işte bizim ilk elemede yüz elli civarında tebliğ kabul
14
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
edilmişti. Orada da yüz otuz civarındaki dostumuz ilim insanı, fikir adamı
arkadaşımız tebliğ metinlerini gönderdiler. Bu şartı ilk telâffuz ettğimizde,
üniversitedeki ilgililerden de, Ocak yönetiminde arkadaşlarımız da tepki al-
dık. Hocam yirmi kişi gönderirse dua edin, dediler. Ama yüz otuz hocamız
gönderdi. Onlara da çok teşekkür ediyorum, çünkü onların bu iştiraki, bu
ciddi alâkası olmasa bu toplantı ortaya çıkmazdı. Tabi bunlar ortaya çıktıktan
sonra bunun bir de ete kemiğe bürünmesi lazımdı. Yani şu salona gelmesi
lazımdı. Bizim, Türk Ocağı Derneği olarak elbette büyük imkânlarımız yok
ama iyi bir çevremiz var.
Üsküdar Belediyemizin Muhterem Başkanının kapısını çaldık ve dedik ki
biz böyle bir faaliyet yapacağız. Müşterek hareket ettğimiz kurumlar da şun-
lardır. Burada Sayın Başkan, sizin desteğinize ihtiyacımız var, şu hususların
gerçekleştirimesini sizden talep ediyoruz. Başkan listeyi önüne aldı, şunları
yaparım ama şunu yapamam dedi. Teşekkür ettim çünkü benim bu tip top-
lantılarda en çok sevdiğim kelimelerden birisi “yapamam” kelimesidir. In-
sanı ümitlendirmiyor. O yapamam dediği kısımlar için de Türkiye’nin ciddi
kurumlarından Turkcell’in kapısını çaldık ki, ilk defa Turkcell’in müracaat et-
mekteydik.. Derhal, peki onu da biz karşılarız, dediler. Ve bu desteklerle bu
toplantı vücut buldu, hayat buldu. Ben bütün bu destek verenlere teşekkür
ediyorum. Ama burada da bitmiyor. Işte işin birde hamallık kısmı var. Ha-
mallık kısmının bir kısmını tertip sekretaryası gerçekleştirmişti. Bir kısmını
da bizim Türk Ocağı’nın gençleri, mensupları üstlendiler, işte bugüne geldik.
Elbette bu kadar kalabalık toplantılarda kabul etmek lazım ki herkesi tam
memnun etmek mümkün değildir. Bazı dostlarımızın ufak tefek şikâyetleri
olmuştur, olabilmektedir. Onların da artık bizi hoş görmelerini rica ediyoruz.
Bu tip toplantıların tabiatından olduğunu da tecrübeleri ile bildiklerini düşü-
nüyorum.
Şimdi, Hoca Ahmed Yesevi’yi sadece bir tasavvuf erbabı olarak görmemek
lazım. Hoca Ahmet Yesevi milletimizin teşekkül ve tekevvününde önemli
yeri olan bir şahsiyettir. Milletimizin Islâm öncesi vasıflarının Islami bir şekil
almasında önemli rehberliği olmuştur. Yani bizim cesaretimiz, savaş kabili-
yetimiz bunun üflediği, ruhumuza üflediği şeyle artık gaza duygusu haline
gelmiştir. Sıradan bir fetih yerine artık gaza fethi haline gelmiştir. Işte onun
milletimizin ruhunda meydana getirdiği bu halle Türkistan’dan Avrupa orta-
larına kadar milletimiz çok rahat ilerlemiştir. Istanbul’un fethinde söylenen
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
15
bir söz vardır. Bizanslıların; “kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığı
görmeyi tercih ederim” dediklerini anlatırız biz gençlere. Peki Osmanlı sa-
rığının ne mânaya geldiğini Bizanslı nereden biliyor? Hoca Ahmet Yesevi’nin
ruhumuza üflediği mânanın neticesinde meydana gelen duyguların tezahürü
olan halimizden biliyor. Idaremizi tanımıyor ama tanıdıklarının halinden bi-
zim iyi insanlar olduğumuzdan emin.
Şimdi nasıl geçmişte bize üflenen bu ruh, meydana gelen bu duygu büyük
bir cihangirlik rüyasını gerçekleştirmemize sebep olmuşsa, bugün de, ondan
ilhamla hâlimizi yeniden yorumlayarak, tekrar medeniyetimizi ihya mümkün
müdür? Önümüzdeki soru budur. Bir kere öncelikle söyleyeyim ki, medeniye-
timizin ihyası insanlık için bir zarurettir. Çünkü hakim Batı medeniyeti esas
itibarıyla sömürge anlayışına istinat etmektedir. Bu sömürge anlayışına isti-
nat eden medeniyetin insanlığı ne hale getirdiği ortadadır. Kendileri zengin
ama, kendileri dışında herkes fakir. Kendiler huzurlu ama, kendileri dışındaki
dünya kan, gözyaşı içinde. O halde tekrar insanlığa kendi medeniyetimizin
imkânlarını, kendi medeniyetimizin esaslarını tebliğ etmekle mükellefiz. Yani
medeniyetimizi tekrar ihyâ ve inşâ etmeliyiz. Işte Ahmet Yesevi’yi, bir ay son-
ra hakkında başka bir toplantı yapacağımız Yusuf Has Hacib ve daha buna
benzer; ilim-fikir hayatımızdaki birçok şahsiyet bizim medeniyetimizin ye-
niden inşâsında müracaat edeceğimiz klâsiklerimizdir. Nasıl Batı medeniyeti
kendi klâsiklerini bizim vasıtamızla öğrenmiş ve onun üzerine medeniyetini
inşa etmişse, biz de kendi klâsiklerimizi önce öğreneceğiz sonra günümüz
dilinde bunu yeniden ifade edeceğiz. Günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek
şekilde bunu geliştireceğiz ve insanlığa hizmet edeceğiz.
Oğuz Kağan diyor ki; Gök Kubbe benim otağımın tavanıdır. ‘Gök kubbe
otağımın tavanı’ demek bütün beşeriyet benim otağımın içindedir demektir.
Yani sadece Oğuzlar, sadece Türkler, sadece Müslümanlar değil gök kubbe-
nin altındaki bütün insanlık benim otağımın içindedir demektir. Demek ki
Türkler Oğuz Han’dan itibaren sadece kendi boyları, kendi soyları, kendi mil-
letleri, kendi coğrafyaları için değil bütün insanlığın saadet ve selametine ça-
lışmayı peşinen kabul etmiş demektir. Nitekim Türk Ocakları da 1912 yılında
kurulduğunda, tüzüğünde Türk milletinin medeniyeti, kültürü vesairesinin
araştırılması, iktisaden Türk milletinin yükseltilmesi falan gibi ifadelerini
kullandıktan sonra son fıkra da şöyle bir ibare var: ‘Türk Ocakları Türklü-
ğün saadet ve selametini beşeriyetin saadet ve selametinde görür’. Işte
16
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
bu ifade Türk Milliyetçiliğini, bütün dünyadaki milliyetçiliklerden ayıran bir
husustur. Ama maalesef Türkiye’de Türk milliyetçiliği üzerine yazanlar çi-
zenler, bazen milliyetçi arkadaşlarımızın bir kısmı da dahil, Türk Ocaklarının
tüzüğündeki bu temel anlayışın farkında değiller. Çünkü bu ifade konulurken
ilhamını, Oğuz Han’ın o otağımın tavanı gök kubbedir anlayışından almıştır.
Nitekim bizim cihan devletimizin bir mânada dayandığı esasları kaleme alan,
ocağımızın uzun müddet Umumi Reisliğini yapan Osman Turan’da yazdığı
“Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi” Kitabına, alt başlık olarak “Millî,
Islâmî ve Insanî esaslar” ibaresini koymuştur. Demek ki bizim düşüncemizde
millilik evet, Islamilik evet ama insanilik de bunlar kadar yer alır. Öyle bir
öncelik sırası yok. Burada hangisi öndedir diye bir şey düşünmek doğru değil.
Hepsini beraber düşünmek lazım. Ve şunu söyleyeyim ki bu hal bizim mil-
letimizin esas itibarıyla fıtratında var. Ve dikkat ederseniz bugün de Türkiye
imkânlar/imkânsızlıklar ne kadardır tartışmayacağım ama, kendini insanlığın
bütün meseleleriyle fıtraten meşgul olmak mecburiyetinde hissediyor ve ola-
bildiği kadar da oluyor.
Bu toplantıdan, bu meselenin, medeniyet meselesinin, daha ilmî, daha fik-
rî esasları ortaya çıkar mı, buradaki tebliğler bu hpususlara ne kadar temas
eder, tam emin değilim. Ama ümit ediyorum ki buradan sonra bu ihtiyaç
hissedilsin ve o ihtiyaç istikametinde gayret gösterilsin. Benim maksadım;
hepinizin içine dert salmaktır. Buradan dertli çıkın istiyorum. Özellikle genç-
lerin dirdu, mieselesi, davası olarak ayrılmasını arzu adiyorum.
Sevgili gençler; buradan dertli çıkın. Önünüzde büyük meseleler var, bü-
yük sorumluluklar var. Buna hazırlıklı çıkın, ona göre davranın. Ona göre
davranmak demek; Türk gençlerinin, Türk milletinin her bir ferdinin ilim ve
fikir adamlarının bir saniye boşa geçirecek zamanı yok demektir. Afaki konu-
şacak zamanı yok demektir. Ümit ederim ki bu toplantı böyle bir şeye vesile
olur. Esas beklediğimiz de budur.
Istanbul Üniversitesinde 2012’de Türk Ocaklarının 100. yılı münasebe-
tiyle ilk sempozyumu yaptığımızda, “Bir Fikir Hareketinin 100. Yılı” sempoz-
yumunu yaptığımızda, orada da söylemiştim. Bu toplantılardaki hedefimiz;
sizin içinize bir ateş düşürmektir. Ümit ederim ki düşer. Tabii ateş kolay da
düşmüyor. Ateş düşürelim demekle de düşmüyor. Müteaddid kereler tekrar
etmek gerekiyor. Her birimizin birbirine nakletmesi gerekiyor. Düşünmeleri
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
17
gerekiyor. O yüzden bu ateşin düşeceği ümidiyle biz bu gayreti gösteriyoruz
ve zannederim ki beklediğimiz de şudur ve o da zaman içinde gerçekleşir.
Bizim Cenab-ı Allah’ın huzuruna vazifesini yapmış insanlar olarak çık-
maktan başka da muradımız yoktur.
Gaspıralı Ismail ölümünden bir gün evvel aile efradını toplamış. Onlar ar-
tık çok üzgünler. Ama onların söylediği şey şu: 63 küsür yıl yaşadım. Yapabi-
leceğimi düşündüğüm her şeyi yaptım. Yani her şeyi yaptım her şeyi hallettim
değil. Ben yapabileceğim her şeyi yaptım ve şimdi artık Allah’ın huzuruna
çıkma zamanıdır diyor. Benim de açıkçası tek arzum ve bunu okuyunca da
gıpta ettiğim şey gerçekten Gaspıralı Ismail’in iç huzuruyla Allah’ın huzuru-
na çıkabilmektir. Bu toplantılardan bir de beklediğimiz, şahsen beklediğimiz
şey, işte bu vazifeyi yapma hususunda bir adım daha atmaktır. Ümit ederim
ki her arkadaşımız şunu düşünebilir, düşünmelidir. Ben de yapabileceğim her
şeyi yapıyor muyum?
Başka halterciler de var ama, biz Naim Süleymanoğlu’nu biliyoruz. Onun
başarılarını ezberledik. Naim Süleymanoğlu 165 kg.’yi kaldırıyordu. Herkesin
165 kg.’yi kaldırması gerekmez. Ama 30 kg.’yi kaldırabilecek kabiliyette olan
birisi 29 kg. kaldırıyorsa işini yapmamış demektir. Işte bu toplantılarda söy-
lemek istediğimiz şeylerden biri de budur.
Ben bütün katılımcılara değerli gençlerimize, hocalarımıza ve destek ve-
ren kurumlarımıza tekrar şükranlarımı sunuyorum. Hepinizi tekrar saygılar
sevgiler selamlıyorum. Sağolun…
Prof. Dr. Fikret TURAN
(İstanbul Üniversitesi-Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü)
Saygıdeğer Kaymakamım,belediye başkanım, dekanım, sempozyum
başkanım,değerli katılımcılar, misafirler ve çok sevgili öğrenci kardeşlerim!
Unesco’nun Ahmet Yesevi yılı ilan ettiği 2016 içinde ‘Geçmişten Gele-
ceğe Ahmet Yesevi Sempozyumu’nu, Uluslararası Sempozyumu’nu Istanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ile Türk
Ocakları ve diğer kurumlarla birlikte bu yıl içinde yapabilmesi, yapması bi-
zim için bir onur ve kıvanç vesilesi olmuştur.Ben, bu sempozyum içinde çok
değerli bildirilerin sunulacağına, verimli bilimsel tartışmaların yaşanacağına
gönülden inanıyorum. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, baştan beri Pir-i
Türkistan Ahmet Yesevi’nin Türk Islam coğrafyasında, dokuz asırdır yoğru-
larak oluşturulan Türk müslümanlığının kuruluşu, gelişme safhaları ve en
önemlisi meseleleri üzerine çalışan bilim adamlarının önemli araştırma mer-
kezlerinden birisi olmuştur.
Enstitümüzün kurucusu Ordinaryüs Profesör Fuad Köprülü, önce 1919’da
yayınlanan ‘’Türk Edebiyatı’nda Ilk Mutasavvıflar’’ isimli şaheser çalışmasın-
da Ahmet Yesevi’nin Anadolu’daki mutasavvıf dervişler üzerine, özellikle
Yunus Emre üzerindeki etkisini incelemiş, sonra 1945 yılında Miili Eğitim
Bakanlığı’nca çıkarılan Islam Ansiklopedisi’ne yazdığı Ahmet Yesevi madde-
sinde Ahmet Yesevi’nin Bektaşilik, Kalenderilik ve Haydarilik üzerinde etkisi-
ni ve devamlılığını orijinal kaynaklara dayanarak ortaya koymuştur.
Bu çalışmalardan sonra Ahmet Yesevi üzerine yapılan araştırmalar gelişe-
rek devam etmiş, Ahmet Yesevi Araştırmacılığı, Ahmet Yesevi Sahası diye-
bileceğimiz bir akademik çalışma alanı ortaya çıkmıştır. Bu alanda gene ens-
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
19
titümüzün eski müdürlerinden ve daimi araştırmacılarından Prof.Dr.Kemal
Eraslan orijinal çalışmalar ortaya koymuş, birçok yayın yapmıştır. Bu yayın-
lardan en önemlisi ve etkili olanı 1983 yılında Kültür Bakanlığı tarafından
1000 Temel Eser dizisi içinde yayınlanan Divan-ı Hikmet’ten seçmeler isimli
çalışma olmuştur. Bundan başka yerli ve yabancı birçok bilim adamının hem
enstitümüzün dergisi Türkiyat Mecmuası’nda konuya dair yayımladıkları
makaleler ile hem de kongrelerimizde sundukları bildiriler ile Yesevi Araş-
tırmacılığı alanına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bu bağlamda, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü’nün burada açılışını yaptığımız Geçmişten Geleceğe
Ahmet Yesevi Sempozyumu’nun aktif bir paydaşı olması, mensuplarının bu
sempozyumun meydana gelmesinde etkili olarak yer alması bizi çok mutlu
etmiştir.Enstitümüzün geçmişte olduğu gibi, gelecekte de böylesi büyük ve
görkemli faaliyetlere destek vermekten büyük onur duyacaktır.
Bendeniz bu sempozyumda Ahmet Yesevi’nin hayatı, dünya görüşü, sa-
natı, geleneği, Divan-ı Hikmet ve nüshaları, Yesevilik felsefesi gibi konularda
ufuk açıcı birçok değerli çalışmaların ortaya konacağına ve bunların hararetli
ilmi tartışmalara vesile olacağına gönülden inanıyorum.Bu vesile ile sözle-
rimi bitirirken sempozyuma destek veren bütün kurumlara ve emeği geçen
bütün değerli kültür insanlarına tek tek teşekkürlerimi sunarım. Sempozyu-
mumuz hayırlı ve uğurlu olsun.
Teşekkür ederim.
Gabit KENJEBAYEV
(Abay Üniversitesi Rektör Yardımcısı)
Değerli katılımcılar,
Biz Türk dünyasının ata yurdu Kazakistan’dan büyük selamlarımızı ge-
tirdik. Bugün düzenlenmekte olan sempozyumun benim için sadece bilim-
sel açıdan değil aynı zamanda öğretim açısından da önemi çok büyüktür.
Çünkü, bugünkü gençlik, bugünkü gençlerimiz tarihten kendilerine gereken
öğretileri kaparak benimserlerse Türk dünyasının geleceği, parlak geleceği de
kesin olacaktır. Bu etkinliğe ben Kazakistan’da ilk kurulan ve önemli bilim ve
eğitim merkezi olan Abay Üniversitesi’nin adına katılmaktayım. Türkiye’de
de çok tanınmış olan üniversitemizin rektörü Prof.Dr. Praliyev Seryk Zhayla-
uovich Beyefendi’nin size göndermiş olduğu resmi selamlarını ve bildirisini
sizlere sunmak isterim.
Sayın Uluslararası sempozyumu organize eden değerli teşkilat başkanları,
çok değerli katılımcılar,
Bugünkü sempozyumun büyük düşünür ve mutasavvıf Ahmet Yesevi Haz-
retleri’nin hikmetlerini, bugünkü nesle ve bugünlere aktarılması açısından
bilimsel olarak önemi büyüktür. Ve bu etkinlik çalışmaları kapsamında, Ye-
sevi Hazretleri hikmetlerinde bahsedilen ve önemli beyin omurgasını oluştu-
ran insanlık hümanizm öğretilerinin ışığında hem edebiyat hem kültür bilimi
hem kültür alanındaki esaslara dayanarak geleceğimizi oluşturmadaki önemi
ve faktörü de ayrıca çok önemlidir, mühimdir. Ve ayrıca sempozyumda Yese-
vi hikmetleri ve öğretilerindeki dünya insanlık oluşum varlığı ve sistemdeki
etkileri yani Yesevi Hazretleri öğretilerinin dünya uygarlığına olan etkisinin
belirlenmesi de kesin olacaktır.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
21
Değerli katılımcı bilim adamları, uzmanlarımız bugünkü sempozyumda
işlenecek olan Yesevi Hazretleri öğretileri ve hikmetlerinin aydınlatılması,
onların gelecek nesle, yarınlara ulaştırılması açısından düzenlediğiniz önemli
çalışmalardan dolayı tebriklerimi iletirim. Ve bugünkü Ahmet Yesevi konulu
sempozyumun aktüelliği konusunda bir vurgulama yaparsak; Ahmet Yesevi
Hazretleri Kazak topraklarında yaşamıştır, çalışmıştır, ve o dönemin Farap
şehrinde, Buhara’da ve o bölgede eğitim alarak şahsiyetinin oluştuğu da bir
gerçektir. Ve Yesevi öğretilerinin mirasının aktüel olması bugünkü toplantı-
daki ve oturum çalışmalarındaki kesin somut ve net olarak yansıtılacak, göre-
ceksiniz. Ve bu tip, bunun gibi bilimsel çalışmalarımız Türk dünyasını daha
da birleştirici, bir araya getirici, bütünleştirici önemli çalışmalardandır aslın-
da. Ve bu etkinliklerde bilim adamları hem bir araya getirilir, hem de toplu-
mumuzun geliştirilmesi için izlenmesi gereken istikametler de belirlenir aynı
zamanda. Bu aynı zamanda yukarıda da bahsettiğim gibi Yesevi öğretilerinin
aktüelliğini de vurgular.
Sizin de bildiğiniz gibi Yesevi Hazretlerinin vefatından sonra Hazretle-
rimiz şuan Güney Kazakistan bölgesindeki eski adı Yesi şuan ki Türkistan
şehrinde defnedilmiştir ve şuan ki Türkistan şehrinde bulunmaktadır ve biz-
lerin Türk dünyasının başvurduğu esas manevi merkez de orası olmuştur.
Ve şuan Türkistan’da bulunan Ahmet Yesevi Türk Kazak Üniversitesi’nin de
gençlerin bilim alması, eğitim alması, hep birlikte olması açısından öneminin
büyük olduğu da herkes tarafından bilinmektedir. Ve şuan Astana’da faaliyet
göstermekte olan Uluslararası Türk Akademisi Türkiye-Kazakistan birleşme-
sini, daha da yakınlaşmasını ve entegrasyonu sağlamakla birlikte tüm Türk
dünyasının birleşmesini ve bir platformda birlikte olmasını da sağlamakta ve
bu doğrultuda çalışmalarını yürütmektedir.Ve sözümün sonunda da sizlere
elveda demiyoruz, sizlere sadece görüşmek üzere diyoruz. Çünkü önümüzde-
ki ay Almatı’da bizim üniversitede bu etkinliğin devamı olacak. Hep birlikte
böyle güzel, nadide, böyle önemli etkinliklerde hep bir arada buluşalım, var
olun, sağ olun.
Darhan KIDIRALI
adına
(Uluslararası Türk Akademisi Başkanı)
Sayın Başkanım, değerli katılımcılar!
Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Darhan KIDIRALI, bu sempozyuma
önemli nedenlerle katılamadığı için selamını sizlere iletmek için aranızda bu-
lunmaktan onur duyarım. Öncelikle bu sempozyumu organize eden Istanbul
Üniversitesi, Türk Ocakları ve diğer kurumlara en içten teşekkürlerimi ile-
tiyor, Türk Dünyası’nın farklı bölgelerinden teşrif eden katılımcıları hürmet
ve saygı ile selamlıyorum. Türk Dünyası’nda anlayış, sevgi ve insan merkezli
düşüncenin gelişmesinde derin etkileri olan ve bu yıl, yıldönümü UNESCO
düzeyinde kutlanmakta olan Pirimiz Hoca Ahmet Yesevi’nin ve mirasının ele
alınacağı sempozyumun, Türk Dünyası’nın kültürel ve manevi hayatını daha
da zenginleşmesine vesile olacağına inancım tamdır. Sempozyumun başarılı
geçmesini temenni ediyorum.
Insanoğlu olarak zor dönemlerden geçtiğimiz günümüzde Hz. Hoca Ah-
met Yesevi’nin ortaya koyduğu değerlere ve hikmet söylemine ihtiyaç duyul-
maktadır. Gönül eri Hoca Ahmet Yesevi’nin attığı tohumlar, Orta Asya’nın
bereketli toprakları üzerine düşerek ecdatların Anadolu’ya yaptıkları kutlu
göçleriyle birlikte Türkistan’dan Balkan’a kadar uzanarak büyüdü. Ve Türk
topluluklarına asırlarca dini irfan ve insani yönünü tanıtarak bugüne kadar
hala yol göstermeye devam etmektedir. Bu anlamda Yesevi’nin mirası Türk
Dünyası’ndaki birliğin manevi temel taşlarından birini teşkil etmektedir.
Hoca Ahmet Yesevi’nin kullandığı dil ile edebi üslubun aracılığıyla din kolay-
laştırılarak geniş Türk coğrafyasında hızlı bir şekilde gönüllere yol bulmuştur.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
23
Yesevi, Islami değerleri ve Türk geleneklerini hizmetleri ile birleştirerek
Türk Dünyası’nın tarihi geleceğini de belirlemiştir. Türk Cumhuriyetleri’nin
bağımsızlık döneminde de Yesevi’nin düşünceleri, Türk dili konuşan ülkeler
arasında duygu ve gönül köprülerinin kurularak dostluk bağlarının kuvvet-
lendirilmesinde ve Türk Dünyası’nda işbirliğinin canlandırılarak gelişmesin-
de başrolü oynamıştır. Bundan sonra da Yesevi eserlerinin, gönül ufkumuzu
aydınlatmaya devam edeceğini ve dolayısıyla birlikteliğimizin, fikir dünya-
mızın ve kültürümüzün gelişmesine hizmet edeceğine ümit ediyorum. Hoca
Ahmet Yesevi’nin mirası ve yıldönümüne ilişkin Uluslararası Türk Akademisi
de birçok etkinlikler düzenledi, kitaplar yayınladı. Bu bakımdan akademimiz,
Hoca Ahmet Yesevi’nin mirasını inceleme, tanıtma ve yayımlamaya yönelik
çalışmalarına devam edecektir. Dikkatleriniz için teşekkürlerimi sunarım.
Mustafa GÜLER
Dostları ilə paylaş: |