a) Hz. Muhammed’in Hayatı
Dîvân-ı Hikmet’in bir çeşit siyer türünde olan 36. Hikmetinde Hz. Muham-
med’in hayat hikâyesine yeri verir. O’nun hayatını gayet yalın bir üslupla şöy-
le özetler:
Muhammed’in bilin zatı Arabtır
Tarikatın yolu bütün edeptir. (…)
Muhammed’i tarif eylesem kemine,
Anasının adı bil Âmine:
Babasının adı Abdullah’tır
Anadan doğmadan ölmüştür.
Muhammed’i dedesi korumuştur
Çıplak açları yoklayandır.
Dedesi biliniz Abdulmuttalib;
Gönülde saklayınız iyi bilip.
8
Dîvân-ı Hikmet’in 46. Hikmetinde de, Hz. Muhammed’in vefatına yer verir
ve şöyle anlatır:
Bir gün geldi EbaBekr Selman ile
Hakk Mustafa niyazını açtı Rahman ile
Herkes gider bu dünyada üzüntü ile
Elin olup Hakk’a vasıl olmak için
Azrâil bir gün geldi ferman ile
Fatıma selam verdi ikram ile
Hakk Mustafa meşgul oldu iman ile
Sıcak bedenden aziz canı vermek için
8
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 129, (Hikmet, 36).
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
103
Rasûl dedi “Sahabeler sessiz olun
Ahirete yollandık siz açık bilin
Oruç tutun, namaz kılın, zekat verin
Cehennemden özünü azad eylemek için...”
Pazartesi günûHakk Mustafa dünyayı bıraktı
Hakk Teâlâ fermanına boynunu sundu
İbn-i Abbas suyunu koydu, Ali yıkadı
Cennet içinde hulle giysisini giymek için
9
Hoca Ahmed Yesevî hayatı ve vefatını böyle anlatmakla birlikte aslında
Hz. Peygamber’in her şeyden önce var olduğuna ve yaratılmış olduğuna da
inanır.
Hz. Peygamber’in nuruyla ilgili Divân-ı Hikmet’te şu beyitler bulunmaktadır.
Ey dostlar bu sözü işitip şevkim arttı
“Ümmet” dedi, iç ve dışım nura battı
Nurunu salıp cemalini Hakk gösterdi
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
10
Allah nuru, Allah dostu o Mustafa
Kimler için geldi Rasûl bildiniz mi?
11
Göklerdeki melekler yere indi
Peygamberin nuru ile âlem doldu
12
Bu cihana Muhammed’in nuru doldu
O nur ile iki cihan aydınlanır olmalı
13
Hak Teâlâ habibi, yâ Mustafa Muhammed,
Dertliklerin tabibi, yâ Mustafa Muhammed.
İzhar kıldı Adem’e, Adem’den ta Hatem’e,
Nuru doldu âleme, yâ Mustafa Muhammed.
14
9
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 143, (Hikmet, 46).
10
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 81, (Hikmet, 8).
11
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 133, (Hikmet, 38).
12
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 143, (Hikmet, 46).
13
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 237, (Hikmet, 104).
14
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 406, (Hikmet, 205).
104
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Bu beyitlerin bazısında onun Nûr-ı Muhammedî anlayışına sahip olduğu-
nun izleri görülmektedir.
b) Peygamberliğinin alameti olarak vahye muhatap olması
Hoca Ahmed Yesevî hikmetlerinde peygamberliğinin alameti ve nişanesi
olarak onun vahiy aldığını vahye muhatap olduğunu şu beyitlerde rastlamak-
tayız.
Cebrâil vahiy getirdi Hak Rasûl’e
Ayet geldi zikr edesin diye parça ve bütüne
Hızır Babam koydu beni işte bu yola
Ondan sonra derya olup taştım dostlar.
15
Rasûl’e vahiy geldi, başından tâcını aldı,
Kalktı hizmetçilik yaptı dervişler sohbetinde.
16
Rasûl’un yaşları kırka varmıştır,
Ki ondan sonra Allah’danvahy yetmiştir.
17
Şeriattan tarikattan beyan oldu
HakikattanKur’ân sözü kelam oldu
Bu cihana Muhammed’in nuru doldu
O nur ile iki cihan aydınlanır olmalı.
18
c) Hz. Peygamber’i farklı kılan bazı üstün özelliklerine yer vermesi
Hoca Ahmed Yesevî eserinde Hz. Peygamber’i hayatını anlattıktan son-
ra O’nu farklı kılan bazı üstün vasıflarına yer verir. Bunları şöyle zikretmek
mümkündür
15
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 107, (Hikmet, 19). Aynı beyitler Fakr-nâme’de de yer almak-
tadır. Bkz. Kemal Eraslan, “Yesevî’nin Fakr-nâme’si”, İÜEFTDED, c. XXII, s. 76; Abdurrahman
Güzel, Ahmed Yesevî’ninFakr-nâme’si Üzerine Bir İnceleme,s. 293.
16
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 216, (Hikmet, 92).
17
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet,s. 129, (Hikmet, 36).
18
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 237, (Hikmet, 104).
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
105
Garip, fakir ve yetimlerin halini sorup gözetmesi
Dîvân-ı Hikmet’in 1. Hikmetinde şunları okuyoruz:
Garip, fakir, yetimleri Rasûl sordu
O gece Mirac’a çıkıp Hakk cemalini gördü
Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu
Gariplerin izini arayıp indim ben işte.
Ümmet olsan, gariplere uyar ol
Âyet ve hadisi her kim dese, duyar ol
Rızk, nasip her ne verse, tok gözlü ol
Tok gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte.
Medine’ye Rasûl varıp oldu garip
Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili
Cefa çekip Yaradan’a oldu yakın
Garip olup menzillerden geçtim ben işte.
Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla
Mustafa gibi ili gezip yetim ara
Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir
Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte.
19
36. Hikmette de şöyle dile getirir
Rasûl önüne bir yetim gelmiştir
Garip ve müptelâyım deyip söylemiştir.
Rasûl dedi ona: “Ben de yetimim;
Yetimlikte, gariplikte yetişmişim.”
Muhammed dediler: “Her kim yetimdir,
Biliniz, o benim has ümmetimdir.”
Yetimi görseniz, incitmeyiniz;
Garibi görseniz, dağ etmeyiniz.
19
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 63-64, (Hikmet, 1).
106
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Yetimler bu cihanda ezilmiştir
Gariplerin işi zordur..
Gariplerin işi daima riyazettir
Diri değil, garip ölü gibidir.
Allah’a garipler bellidir
Garibi sabah akşam sormuştur.
20
Bu beyitlerde Hoca Ahmed Yesevî, Hz. Peygamber’in yetim, garip, yoksul
ve mazlumlara kucak açan, onlara yardım eden ve yanında olan birisi olduğu
ve bu vasıflarından bahsetmektedir.
Hz. Peygamber’in ümmetine olan şefkati ve düşkün olması
Dîvân-ı Hikmet’te Hz. Muhammed ile ilgili olarak en çok işlenen konu onun
ümmetine karşı o eşsiz şefkati ve düşkünlüğüdür.
Yetim kaldı atadan, hem şefkatli anadan,
Takdir oldu Hudâ’dan, yâ Mustafa Muhammed.
Yetim başını sıvazladı, şefkat oldu Muhammed,
Canı cana uladı, yâ Mustafa Muhammed.
Yedi yaşında genç çocuk, inci kadrini bildi,
Altı cevize sattı, yâ Mustafa Muhammed.
Şefkat oldu “af” dedi, ümmetini diledi,
Cebrâil yetişip geldi, yâ Mustafa Muhammed.
21
Rasûl dedi: “Dilediğim asi ümmet;
Belağattan kırk yaşını kıl rahmet;
Ey Allah’ım, Sen’den rahmet, benden şefkat...”
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar.
22
20
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 131, (Hikmet, 36)
21
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 406, (Hikmet, 205)
22
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 195, (Hikmet, 80)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
107
Hz. Peygamber’in ümmetine olan şefaati
Dîvân- ı Hikmet’in 112. Hikmetinde Ahmed Yesevî, mahşer meydanını
tasvir edip Hz. Muhammed’in ümmetine olan şefaatini ayrıntılı bir şekilde
anlatır.Eserinde Hz. Peygamber’in şefaatiyle birlikte kulların çare ve yardım
arayışları şöyle dile getirilir:
Bütün halklar Adem Ata’ya doğru ardınca gidince
“Ey babamız şimdi bizi kolla” deyince
“Ruhsat yok, benden geçti evlat” deyince
“İbrahim’e gidelim” deyip söyler imiş
İbrahim’e gidip söyleyince Adem Ata
“Şefaat eyle bunlara sen hepsi hata”
O da der “Sizden yakın Adem Ata”
“Musa tarafına gidelim” deyip söyler imiş
Musa deyince “-Rabîerinî-“ dedim o gün
Acizlikten çıktığım yoktur işte bugün
Gidelim Muhammed’e olup mahzun”
Hepsi Hazret’e doğru gider imiş
Musa deyince “Ya Muhammed ayak bas
Ümmetlerin cehennem içinde yok oldu”
Muhammed’de iba eyleyip durunca o an
Musa bırakmayınca birlikte varır imiş.
Tacını alıp kısıp koyup arş altında
Feryad edip ağlayıp durunca işte o günde
“Ya Kadîr, Ya Gafûr” dediğinde
“Ya Habibim başını kaldır” deyip söylerimiş
Alıp gel ümmetini dergahıma
Bağışlayım hepsini ben sizlere
Dahileyleyim hepsini cennetime”
Böyle diyerek Hakk’tan nida gelir imiş
23
23
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 248-49, (Hikmet, 112)
108
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Taharetsiz zikrini söyleyen iman etmez
Öleceği vakitde Hak Mustafa elini tutmaz
Sûbhan Melik’im günahım asla bağışlamaz
Gelin yığılın zâkir kullar zikir söyleyelim
24
Muhammed ki âleme yol göstericidir
O günde olacaktır yardımcı
25
Yardım eylese Mustafa, Îlliyyin Cenneti’ne gireyim”
26
Hz. Peygamber’in asi ümmeti için sıkıntı çekmesi ve kaygılanması
Dîvân-ı Hikmet’te Yesevî’nin Hz. Peygamber’le ilgili olarak üzerinde çokça
durduğu hususlardan biri de Hz. Peygamber’in ümmetinden asi ve günahkâr-
lara karşı çektiği ve katlandığı sıkıntılara geniş yer vermesidir.
Yer altına girdim ise kendimden geçtim
Gözümü açınca Mustafa’yı hazır gördüm
İsyan ve cefa eden ümmetlerin halini sordum
“Ey evlad benden sorsan hani ümmet,”
“Ümmet” dedi göğsüm dolarak hasret yarası
“Ümmet için çok çekiyorum Hak’dan külfet”
Ümmetlerimin günahlarını her Cuma affet
Alıp geleyim ya Muhammed sen bunu ayır
Ta ki ağlayıp secde eyleyim Tanrı ya affet
Her Cuma affet ümmetlerin günahını
Alıp geleyim ya Muhammed gör bunu
Ümmetlerin neler kılar Ahmed senin
Ben melekten utanç duyarım ey ümmetim
Yaratan’dan korkmaz mısın düşük himmetim
Gece yatmadan ibadet etsen hoş devletim
27
24
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 166, (Hikmet, 60)
25
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 127, (Hikmet, 34)
26
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 105, (Hikmet, 18)
27
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 81-82, (Hikmet, 8)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
109
Bizler için canlar çekti o Muhammed
Ümmet olsan gam yemezsin sahte ümmet
Gece gündüz elde ettikleri yeme-içme ve işret
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
28
“Kullu yevmin beterun”
29
dedi Hakk Mustafa;
Ümmet olsan, kulak verin, vefalılar
İyilerin ecrini verir, kötüye ceza
Kıyamet günü cezalarını çeker dostlar.
Fâsık, fâcir günaha girip yeri basmaz
Oruç-namaz kazâ eyleyip misvâk asmaz;
Ras
űlullah sünnetlerini göze iliştirmez
Günahları günden güne artar dostlar.
Dünyacılar malını görüp heves eyler
Ben-benlikden o Tanrılık iddiası eyler
Ölür vakitte imanından ayrı eyler
Can verirken hasret ile gider dostlar.
30
Hz. Peygamber’in ümmeti için kaygılanması konusunu da ayrıca ele alınır.
Konuyla ilgili beyitleri şöyledir:
Mustafa naz makamı haline erdiler
Bir topluluğu asi deyip kaygı ettiler
“Ümmetim, vay ümmetim deyip” söylediler
Sensin Kâfî, sensin Âfî ya Gafûr
HakkTeala’dan nida geldi O’na;
“Ümmetimin işini bırak bana
Hepsini bağışlayayım orada sana.”
Sensin Kâfî, sensin Âfî ya Gafûr
28
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 85, (Hikmet, 10)
29
“Her gün son bulacaktır, bitecektir.” Rivayetin kaynağı bulunamamıştır.
30
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 208, (Hikmet, 86)
110
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Dedi “Benden sonra ümmetimin olacağı
Farz ve sünneti bırakıp günah işleyeceği
Ümmetim çoğundan imanın gideceği... “
Sensin Kâfî, sensin Âfî ya Gafûr
“Ümmetim ümmetler içinde saftır
Neyleyim ki çoğu asi-cafidir
Kadir Mevlam öz vadesine vefalıdır.”
Sensin Kâfî, sensin Âfî ya Gafûr
31
Vah yazıklar gece gündüz etmeden ibadet
HakkRasûlü ümmet için yemeden nimet
İçtiği yediği nimetleri kaygı ve sıkıntı
Ne yüz ile Hazret’ine varayım ben işte
HakkRasûlû dünya için kaygılanmadı
Ümmet dileyip başkaca sözden bahsetmedi
Dünya üzerinde bir an rahat o görmedi
Ne yüz ile Hazret’ine varayım ben işte
32
Kimler için yaşlı eyledi gözlerini
Ümmet için yanık eyledi özlerini
Ümmet olsan anla bu sözlerini
Kimler için geldi Rasûl bildiniz mi?
Ağlaya ağlaya yüz gözleri şişti görün
Kıyamda durup ayakları şişti görün
Ümmet için kaygı sıkıntı çekti görün
Kimler için geldi Rasûl bildiniz mi?
Ey dostlar bunu bilir ümmet hani
Eğer bilsen ondan fazla nimet hani
Kıyamet günü ondan geçen şefkat hani
Kimler için geldi Rasûl bildiniz mi?
33
31
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 114, (Hikmet, 23)
32
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 117, (Hikmet, 26)
33
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 133, (Hikmet, 38)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
111
Horluk çekip Hakk Mustafa ümmet dedi
Asi, cefa edici ümmetinin tasasını çekti
Onun için ümmetleri kuvvet aldı
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Ümmet için bağrında yok zerre bütün
Ümmet dese dimağından çıkar duman
Hakk Teala kılar mı deyip bizi odun
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
Kul Hoca Ahmed alayım desen Hakk’dan hisse
Bayezid gibi nefsinle gece gündüz vuruş
Ey habersiz, ümmet isen budur reviş
Can ve gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
34
Ümmet için Rasûl daima kaygı çekti
Dileyip ümmet günahını Hakk’tan aldı;
Gece gündüz namazda durdu, Tanrım bildi;
Dilde ümmetim der, gönülde yalandır.
35
d) Hz. Peygamber’in Alemlere rahmet olması
Ahmed Yesevî Kur’an’da “Biz, seni alemlere rahmet peygamberi olarak
gönderdik”
36
ayetine işaret ederek Hz. Peygamber’in evrensel bir peygamber
olduğunu ve bütün yaratılmışlara rahmet olarak gönderildiğini şöyle dile ge-
tirir:
Ey dostlar, bildireyim HakkRasûlü’nden
Ümmet olsan, işitip salât-selam söyleyin dostlar.
O büyük ve küçük âlemler için rahmettir
Ümmet olsan, işitip salât-selam söyleyin dostlar.
37
2. Hoca Ahmed Yesevî’de Hz. Peygamber Sevgisi
Hoca Ahmed Yesevî, aşağıdaki hikmetlerinde görüleceği üzere Hz. Mu-
hammed’i gayet içtenlikle ve muhabbetle över. “Nefsimi kudret elinde tutan Al-
34
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 193, (Hikmet, 79)
35
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 1297, (Hikmet, 142)
36
Enbiyâ21/107.
37
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 194, (Hikmet, 80)
112
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
lah’a yemin olsun ki sizden biriniz beni, anasından babasından, çoluğundan çocuğun-
dan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe kâmil mü’min olamaz.”
38
hadisinde
zikredilen manaya uygun olacak şekilde aşağıdaki beyitlerde Ahmed Yesevî
de Hz. Peygamber’e olan sevgisini dile getirmiştir. Onun hikmetleri adeta bu
sevginin ifadeleriyle doludur:
Bizden sonsuz selam ya Mustafa Muhammed
Tahiyyat-ı bîşumar ya Mustafa Muhammed
Ya Rasûller Efendisi, ya Nebilerin sonuncusu
Ya sapıtmışların doğrultucusu ya Mustafa Muhammed
Ya “Eyyuhe’l-muddessir” Hakk dedi “Kum fe enzir”
“Ve rabbikefekebbir” ya Mustafa Muhammed
39
Sensin Halık’ın sevgilisi, Hakk dergâhına layık
Yaratılmışların özü ya Mustafa Muhammed
İnsan varlığının aslı, rasul ve nebilerin sonuncusu
Gizli niyaza mahrem ya Mustafa Muhammed
Kâbe-kevseynin tubası, kevneyn bağının ayı
Herkese kurretayneyn ya Mustafa Muhammed
Arş ve k
űrsiden aşan Hazret’ine ulaşan
Doksan bin niyaz söyleyen ya Mustafa Muhammed
Yer gök yürür mamurundur, sahabeler manzurun
Bütün ümmet mağfurun ya Mustafa Muhammed
Ya Rab nasıl eyleyim şefaatini alayım
Ümmetinden olayım ya Mustafa Muhammed
Ümmetinden olanlar şefaatini alanlar
Cennet ehli olanlar ya Mustafa Muhammed
38
Buhârî, Îmân, 8; Müslim, Îmân, 16.
39
“Ey örtünüp bürünen (Peygamber!); Kalk da uyar; Rabbini yücelt.” Müddessir 74/1-3).
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
113
Ahmed’in muradı sensin zikri ve yadı sensin
İşlerin anahtarı sensin ya Mustafa Muhammed
40
Daha sonra Resûl-i Ekrem’e olan sevgisini bizi muhatab tutarak şöyle dil-
lendirmektedir:
Ümmet olsan işitip canını vermez misin?
Mustafa’ya canını kurban eylemez misin?
Can ne olacak, imanını vermez misin?
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed.
41
Ahmed Yesevî bu dizelerde candan da öteye geçmiş ve o sevgi için candan
daha kıymetli bildiği imanını bile ortaya koyabilecek mertebeye yükselmiştir.
Burada Hz. Peygamber’e imanı vermekten kasıt, en değerli gördüğü şeyi sev-
diğine takdim etme duygusu taşır ki, bu da Rasûlullah’a olan bağlılığı ve tes-
limiyetini gösterir. Yani o bu durumda sevgi için sevgiliye veremeyeceği hiçbir
şey yoktur. Can ne ki imanını bile vermeye hazırdır. Burada Peygamber sevgi
ve bağlılığının en yüksek tezahürü görülmektedir.
42
Yesevî’yi benzerlerinden
farklı kılan onun bu tarafıdır.
Hz. Peygamber’i övmesi
On sekiz bin âleme server olan Muhammed;
Otuz üç bin ashâba rehber olan Muhammed.
Çıplaklık ve açlığa kanaatlı Muhammed;
Asi, câfi ümmete şefaatlı Muhammed.
Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed;
Garip ile yetime mürüvvetli Muhammed.
Yoldan azan günahkâra hidayetli Muhammed;
Muhtaç düşse herkese, kifayetli Muhammed.
40
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 134-35, (Hikmet, 39)
41
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 86 (Hikmet 10)
42
Bkz. Abdullah Hikmet Atan, “Hoca Ahmed Yesevî’de Sünnet Bilinci”, Uluslararası Hoca
Ahmed Yesevî Sempozyumu’, 20-21 Şubat 2010, Bağcılar Belediyesi, Istanbul, 2012, s. 49
114
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
EbûCehl ve EbûLeheb’e siyasetli Muhammed;
Melâmetin sabunu, selâmetli Muhammed.
Namaz, oruç kılıcı, ibadetli Muhammed;
Dinmeyip tesbih söyleyici, riyazetli Muhammed
Lanetli, lanetlenmiş şeytana siyasetli Muhammed;
Şeriatın yoluna inayetli Muhammed.
Tarikate yol gösterici, iradetli Muhammed;
Hakikate mukteda, icazetli Muhammed.
Duaları müstecap, icabetli Muhammed;
Kötülüğe iyilik, kerametli Muhammed.
Tevfik veren zâlime, celaletli Muhammed;
Secde kılan eğilip, itaatlı Muhammed.
Beş vakit namaz olduğunda imametli Muhammed;
Mirâc aşıp vardığında şehadetli Muhammed.
Arş ve Kürsü pazarı, inayetli Muhammed;
Sekiz cennet sahibi velayetli Muhammed
Miskin Ahmed kuluna kitabetli Muhammed;
Yetim, fakir, garibe sehavetli Muhammed.
43
Yesevî’nin Hz. Peygamber’e olan sevgisinin tezahürü olarak salât ve selâm
okuması ve buna teşvik etmesi
YesevîHz. Peygamber’in otoritesine vurgu yaparak, insanları O’na tazime
davet etmekte, salât ü selâm getirmeye teşvik etmektedir. Hatta Hz. Muham-
med’i bu manada daima anmayı tavsiye eder ve kendisinin de bunu devamlı
yaptığını belirtir. Hz. Muhammed’in söz konusu edildiği yerlerde onun
43
Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 136-138, (Hikmet, 40-41)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
115
üslûbunun, ayrı bir saygı, incelik dolu olduğunu görürüz. O, yaşantısıyla
olduğu gibi diliyle de Hz. Peygamber’e dâima hürmet ve muhabbet dolu
olmuştur.
Pir-i kamilHakk Mustafa, şüphesiz bilin;
Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı gösterin
Salât-selâm deyip Mustafa ya ümmet olun;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
44
Vah yazıklar gece gündüz etmeden ibadet
HakkRasûl’ü ümmet için yemeden nimet
İçtiği yediği nimetleri kaygı ve sıkıntı
Ne yüz ile Hazret’ine varayım ben işte
HakkRasûl’u dünya için kaygılanmadı
Ümmet dileyip başkaca sözden bahsetmedi
Dünya üzerinde bir an rahat o görmedi
Ne yüz ile Hazret’ine varayım ben işte
Vah ne yazık mahşer günü zahir olsa
Tanrı Zatı hakem olup nazır olsa
Kötü işlerimi işlediğim hazır olsa
Ne yüz ile Hazret’ine varayım ben işte
Gece gündüz dinmeden ağla Kul Hoca Ahmed
Salât söyleyibHakkRasûl’e ol ümmet
Doğru yola iletip ümmet dese hoş mutluluk
Ne yüz ile Hazret’ine varayım ben işte
45
“Gerçek ümmetseniz, işitip salât ü selâm söyleyin dostlar” nakarat mısra-
ını 80. Hikmette 28 kez tekrar etmesinden anlaşılabilir.
44
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 69, (Hikmet, 2)
45
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 117, (Hikmet, 26)
116
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
3. Hz. Peygambere ve Sünnetine Olan Bağlılığı
Ilim, irfan ve ahlakî özellikleriyle de bilinen Yesevî’nin, Hz. Peygamber’in
ahlâkî güzellikleriyle birlikte bilhassa O’nun sünnetine bağlılığı üzerinde
önemli vurgular yapmaktadır.
Hoca Ahmed Yesevî şöyle der:
Sünnetlerini sıkı tutup ümmet oldum:
Yer altına yalnız girip nura doldum;
46
Hakk Teâlâ fazlı ile ferman eyledi
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Altmış üç yaşta sünnetlerini sıkı tutup
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
47
Sünnetlerini sıkı tutup ümmet ol
Gece gündüz salât-selâm söyleyip yakın ol
Nefsi tepip mihnet yetse, rahat ol
Öyle âşık iki gözü giryandır.
48
Yesevî’ye göre Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak, cennete girmek ve
Hakk’ın dîdarına mazhar olmak Hz. Peygamber’in sünnetine sıkı sıkı bağ-
lanmayla elde edilir. Bununla birlikte Yesevî’nin sünnete sıkı sıkıya bağlılıkla
ümmet olmayı birlikte kullanması, onun sünnete bağlılığı, Rasûlullah’a üm-
met olmanın vazgeçilmezi olarak gördüğüne işarettir.
Sünnetlerini sıkı tutup ümmet ol
Gece gündüz salat-selâm söyleyip yakın ol
49
Pir-i muğan, Hak Mustafa şüphesiz bilin,
Adı geçse, dürûd deyip, tazim edin.
Sünnetlerini sıkı tutup, ümmet olun,
Ümmet olan şer yolundan yanmaz olur.
50
46
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 63,(Hikmet 1)
47
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 85,(Hikmet 10)
48
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 85,(Hikmet 298)
49
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 63,(Hikmet 1)
50
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 339,(Hikmet 162)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
117
Hoca Ahmed Yesevî Hz. Peygambere ve sünnete olan bağlılığını, Hz. Mu-
hammed’in vefat yaşı olan altmış üç yaşından sonraki ömrünü yer altında
yaptırdığı bir hücrede geçirerek göstermek istemiştir. Yetmiş üç yaşında vefat
ettiği düşünüldüğünde on yıl- burada uzlette, riyazatla geçirmeyi tercih ettiği
ortaya çıkar. Konuyla ilgili beyitler şöyledir:
Sabah erken pazartesi günü yere girdim
Mustafa ya matem tutup girdim ben işte
Altmış üçte sünnet dedi işitip bildim
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
51
Bu beyitlerde Ahmed Yesevî’nin Hz. Peygamber’in vefâtı sonrası defnini
de sünnet olarak algıladığı ortaya çıkmaktadır. Nasıl ki Rasûlullah pazartesi
günü vefat edip kabrine defnedilmişse o da aynı şekilde altmış üç yaşına gel-
diğinde bir Pazartesi günü yerin altına çekilmeyi O’na benzemek için bir ne-
bevî sünnet olarak telakki etmiş ve uygulamıştır. Hayatını Hz. Peygamber’in
hayatına uydurmuş, vefatıyla da matem tutarak O’nun gibi toprağın altına
girmiş ve
Altmış üçte oldu ömrüm sonunda tamam
Mustafa’ya matem tutup girdim ben işte
52
mısralarında ifade ettiği gibi sanki Hz. Peygamber’le birlikte ömrünü tamam-
lamıştır. Böylece altmış üç yaşından sonra ‘sünnet oldu’ diyerek yer altına
girmiştir.
53
Altmış üç yaşta sünnetlerini sıkı tutup
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
54
Altmış üç yaşta sünnet oldu yere girmek
Resul için iki alem berbat edivermek
55
51
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 80 (Hikmet 8)
52
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 80 (Hikmet 8)
53
A. Hikmet Atan, “Hoca Ahmed Yesevî’de Sünnet Bilinci”, s. 48. (kısmen tasarrufla)
54
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 85,(Hikmet 10)
55
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 85,(Hikmet 10)
118
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Yukarıdaki beyitlerde de görüldüğü üzere ona göre altmış üç yaşında kabre
girmek Rasûlullah’ın sünnetidir.
Kabre girmek Rasûlullah sünnetleri
İbadet eylemek HakkRasulû’nün adetleri
56
Ahmed Yesevî, “O sebepten altmış üçte girdim yere” nakarat mısralı ikinci
hikmetinde Hz. Muhammed ile olan özel ilişkisini ve altmış üç yaşından son-
ra hayatının geri kalan kısmını yer altında geçirmesinin sebebinin bir kısmına
işaret etsek de daha geniş şekilde bunu şöyle anlatmaktadır:
“Rahim içinde belirdim, ses geldi;
“Zikir söyle!” dedi, organlarım titreyiverdi,
Ruhum girdi, kemiklerim Allah” dedi,
Dört yüz yıldan sonra çıkıp ümmet olacak
Nice yıllar dolaşıp halka yol gösterecek
On dört bin âlim kendisine hizmet eyleyecek
Dokuz ay ve dokuz günde yere düştüm,
Dokuz saat duramadım, göğe uçtum,
Arş ve Kürsü derecesini varıp kucakladım.
Arş üstünde namaz kılıp dizimi büktüm;
Dileğimi söyleyip, Hakk’a bakıp gözyaşı döktüm.
Bir yaşımda ruhlar bana pay verdi;
İki yaşımda peygamberler gelip gördü
Üç yaşımda kırklar gelip halimi sordu;
Dört yaşımda Hak Mustafa verdi hurma
Yol gösterdim nice günahkâra yola girdi
Nereye varsam Hızır Babam bana yoldaş oldu.
(…)
Yedi yaşımda Arslan Babam beni arayıp buldu,
(…)
56
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 373 (Hikmet 184)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
119
Sekizimde sekiz yandan yol açıldı;
“Hikmet söyle” diye başıma nurlar saçıldı;
Allah’a hamdolsun Pir-i kâmil mey içirdi
57
(…)
On sekiz yaşımda Kırklar ile şarap içtim;
Hak Mustafa’nın güzelliklerini gördüm.
(…)
Yaşım yetti yirmiye, geçtim makam
Allah’a hamd olsun, pir hizmetini eyledim tamam
58
(…)
Ben yirmi sekiz yaşıta âşık oldum
59
(…)
Otuz birdeHızır Baba’m mey içirdi.
(…)
Otuz üç yaşımda saki olup mey paylaştırdım.
(…)
Otuz altı yaşta oldum kemal sahibi oldum;
Hak Mustafa gösterdiler bana cemal
60
(…)
Altmışüçte çağrı geldi; “Kul yere gir!..”
Hem canınım, cananınım, canını ver.
Hu kılıcını ele alıp nefsini kır…
(…)
Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, nefsi teptim;
Ondan sonra cananımı arayıp buldum;
Ölmeden önce can vermenin derdini çektim.
61
Netice olarak Ahmed Yesevî’nin Hz. Peygamber’in vefat yaşıyla birlikte
toprağın altına girmesi, sünnet bilincinin ayrı bir boyutunu yansıtması açı-
sından önemlidir. Fakat onun bu durumu yalnız kendisine ait özel bir haldir.
Bunda duygusallık ve coşkunluk zirvededir. Dolayısıyla bu halin diğer insan-
lar için ne sünnet ne de bağlayıcı bir tarafı vardır. Zaten Ahmet Yesevi kendisi
57
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 66-68 (Hikmet 2)
58
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 70 (Hikmet 3)
59
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 73 (Hikmet 4)
60
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 75 (Hikmet 5)
61
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 79 (Hikmet 7)
120
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
toprak altına girmiş, ama hiç bir müridine bunu tavsiye etmemiş, uygulayan
da olmamıştır.
Dostları ilə paylaş: |