Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə27/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   73

Gereç ve Yöntem:
2005-2011  yılları  arasında  kliniğimizce  pankreotikobiliyer 
kanser tanısı ile ikinci seri kemoterapi uygulanan bütün hastalar 
çalışmaya alındı.Hasta dosyaları retrospektif olarak taranarak 
yanıt ve sağkalım ile ilişkili olabilecek faktörler incelendi.Yanıt 
değerlendirmesinde en iyi yanıt olarak; tam, parsiyel yanıt veya 
stabil hastalık tespit edilen hastalar yanıtlı vakalar olarak kabul 
edildi.
Bulgular:
Çalışmaya 29 (22 pankreas, 7 biliyer sistem) hasta alındı.Ortanca 
yaş  55(28-72)  idi.  Ortanca  genel  sağkalım  51  hafta  (14-122) 
idi. İkinci seri kemoterapi sonrası ortanca hastalıksız sağkalım 
12(2-42) hafta idi.İkinci seride, gemsitabin, 5-FU, kapesitabin 
veya okzaliplatin ile kombinasyonları progresyona (klinik veya 
radyolojik)  kadar  uygulanmıştı.12  hastada  yanıt  alınmıştı  (2 
regresyon  10  stabil  hastalık).İkinci  seri  kemoterapiye  yanıt 
ile  yaş,  cinsiyet,  tümör  yerleşimi,  tanı  sırasında  metastaz 
varlığı,  yeri,  sayısı,  birinci  seri  kemotarepiye  yanıt,  nüks  yeri 
ve nükse kadar geçen süre ile ilişki tespit edilmedi.İkinci seri 
ilaç seçimi, kombinasyon veya tek ajan tedavi uygulanması ile 
yanıt  arasında  ilişki  saptanmadı.Ekstra  pankreatik  kanserler 
pankreatik kanserlere göre daha kötü yanıtlı olma eğiliminde 
idi(p=0.09).Performansı iyi (ECOG0-1) olan hastalar kötü olan 
hastalara göre (ECOG2) tedaviye daha iyi yanıtlı idi (p=0.01).
Hastalıksız sağkalım performans durumu ve tedaviye yanıt ile 
ilişkili bulundu(p=0.02),(p<0,01).Çok değişkenli analizde sadece 
tedaviye yanıt hastalıksız sağkalımla ilişkili bulundu (p<0,01).
Genel  sağkalım  ise  progresyona  kadar  geçen  süre  ve  ikinci 
seri kemoterapi öncesi performans ile ilişkili bulundu(p<0.01)
(p=0.01).  Tanı  sırasında  metastazı  ile  anlamlılığa  yakın  ilişki 
tespit  edildi(p=0,08).  Çok  değişkenli  analizde  nükse  kadar 
geçen süre ile sağkalım arasında ilişki tespit edildi(p=0,03).
Sonuç:
İkinci  seri  kemoterapi;  geç  nüks  eden,  pankreas  kaynaklı  ve 
performansı iyi olan hastalarda tercih edilmelidir.Tedavi seçimi 
ile yanıt ve sağkalım arasında ilişki tespit edilmemiştir.
S-24
CURCUMİN DOXORUBİCİN TOKSİSİTESİNİ KALICI 
SARKOPLAZMİK VE İNTERKALE DİSK DEĞİŞİKLİKLERİ 
ÜZERİNDEN ENGELLEMEKTEDİR: BİR ULTRASTRÜKTÜREL 
ANALİZ
KÜRŞAT ÖZDİLLİ 
1
, BİNGÜR SÖNMEZ 
2
, TUNCAY ALTUG 
3

AYHAN BİLİR 
4
, MERİÇ A. ALTINÖZ 
1
 
 

HALİÇ ÜNİVERSİTESİ 

MEMORİAL HASTANESİ 

BİLİM ÜNİVERSİTESİ 

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ
Amaç:
Curcumin-diferuloylmethane-antiinflamatuar, kanser engelleyici 
ve  hücre  çoğalması  durdurucu  özellikleri  olan  ve  zerdeçal 
bitkisinden  elde  edilen  yenilebilir  bir  pigment  maddesidir. 
Curcumin  kuvvetli  bir  antikanser  ilaç  olan  doxorubicin’in 
kardiotoksisitesini  ana  olarak  reaktif  oksijen  türlerini  ve  lipid 
peroksidasyonunu  engelleyerek  düzeltmektedir.  Öte  yandan 
bir  çalışmada  curcumin’in  reaktif  oksijen  türlerini  ve  c-jun 
N-terminal  kinaz’ı  baskılamasının  doxorubicin’in  anti-kanser 
vasfını  da  durduracağı,  dolayısıyla  curcumin’in  doxorubicin 
kardiyotoksisitesi  için  kullanılamayacağı  sonucuna  varılmıştır. 
Oysa  daha  çok  sayıda  araştırma  grubu  bunun  tam  tersini 

118
desteklemektedir.  Akut  serbest  radikal  toksisitesi  kalp 
dokusunda  ana  olarak  mitokondriyel  toksisite,  ardından 
sarkoplazmik toksisiteye yol açtığı için, curcumin’in doxorubicin 
kardiyotoksisitesini  azaltması  sadece  mitokondrilerle  mi 
sınırlı kalacak, yoksa sarkoplazmik düzelmenin ağır bastığı bir 
modifikasyon mu gözükecek, araştırmayı hedefledik.
Gereç ve Yöntem:
Bu  amaçla  24  fareyi,  8’erlik  3  gruba  ayırdık,  kontrol 
grubu  serum  fizyolojik  ile  enjekte  edilirken  sadece 
doxorubicin  grubu  800  ug/kg  doxorubicin’le,  curcumin’le 
koruma grubu aynı dozda doxorubicin’in yanı sıra 200 mg/kg 
curcumin’le i.p. olarak injekte edildi. 3 hafta boyunca haftada 
birer  kez  yapılan  injeksiyonlar  sonrasında  denekler  sakrifiye 
edilerek  kalp  dokuları  transmisyon  elektron  mikroskopisi 
incelemesine alındı.
Bulgular:
Ultrastrüktürel  analizlerimizde  mitokondriyel  korumanın 
yanı  sıra,  hatta  bundan  daha  belirgin  olarak  doxorubicin’in 
yol  açtığı  sarkoplazmik  lif  kaybının  curcumin  tarafından 
azaltıldığını gördük. İlginç olarak fascia adherens ve desmosom 
kompleksleri  olan  kardiyak  interkale  disk  bağlantılarının  salt 
doxorubisin  verilen  gruplarda  ayrıştığını  ama  curcumin’le 
birlikte verilen gruplarda korunduğunu gözledik.
Sonuç:
Mesane  epitelinde  tight  junction’ların  ayrışması  ve 
pemfigus  vulgaris’te  keratinositlerin  akantolizi  esnasında 
desmosom’larının  yarılması  PI-3/Kinase,  MAPK  p38  yolakları 
kanalı ile olmaktadır ve curcumin bu her iki yolağın inhibitörüdür. 
Önemli  bir  ayrıntı  bu  yolakların  inhibisyonunun,  kanser 
hücrelerinde  doxorubisin  kemosensitivitesini  arttırmasıdır. 
Kanser hücrelerinde kontakt inhibisyon kaybının engellenmesi 
de onların agresifliğini azaltmaktadır. Ultrastrüktür analizlerden 
elde  edilen  primer  datamız,  eğer  curcumin’in  uygun  bir 
‘scheduling’ ayarlaması ile birlikte doxorubicin’e ilave edilirse 
hem  kalp  için  koruyucu  olacağı,  hem  de  kemoterapi  etkisini 
azaltıcı değil, pekiştirici yönde etki edeceğini desteklemektedir.
S-25
NUTRİSYONEL DURUM VE SİSTEMİK İNFLAMATUAR YANITIN 
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE PROGNOSTİK 
ÖNEMİ
MUSTAFA YILDIRIM 
1
, MUSTAFA YILDIZ 
1
, EVRİM DUMAN 
2

SEVİL GÖKTAŞ 
1
 
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, RADYASYON 
ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ
Amaç:
KHDAK tüm dünyada tüm primer önleme çalışmalarına rağmen 
önemli  bir  halk  sağlığı  sorunu  olmaya  devam  etmektedir. 
Hastalara  uygulanacak  tedavilerde  tedavi  yoğunluğunun 
belirlenmesinde  laboratuvar  parametreleri  kullanılabilinir.  Bu 
laboratuvar  parametreleri  kolay  erişilebilir,  ucuz,  kullanımı 
basit  olmalıdır.  Çalışmamızda  bu  amaç  için  kullanılabilinecek 
serum albümin değeri, NLO ve TLO’nun  KHDAK’ deki prognostik 
önemi araştırıldı.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmamızda nutrisyonel durumun tespitinde serum albümin 
değeri  ve  vücut  kitle  indeksi,  sistemik  inflamatuar  yanıtın 
belirlenmesinde NLO ve TLO kullanıldı.
Bulgular:
Hipoalbüminemik hastalarda medyan yaşam süresi 9,1 ay iken 
normoalbüminemik  hastalarda  medyan  yaşam  süresi  16,4 
ay    olarak  tespit  edildi.  NLO’  nın  sistemik  inflamatuar  yanıtı 
göstermesi  açısından  pozitif  veya  negatif  olmasının    medyan 
yaşam süresi ile ilişkisi istatiksel anlamlı  bulundu (p:0,006).
Sonuç:
Nutrisyonel  durumun  göstergesi  olan  serum  albümini  ve 
sistemik  inflamatuar  yanıt  göstergesi  olan  NLO  lokal  ileri  ve 
metastatik  KHDAK’de  prognozla  ilişkilidir.  Serum  albümin 
ölçümü ve kan sayımından NLO hesaplanması kolay erişilebilir, 
ucuz  ve  basit  kullanımlı  labaratuar  yöntemleridir.  KHDAK’li 
hastaların  tedavi  planlamasında  serum  albümin  değeri  ve 
NLO’ninde kullanılabileceğini düşünüyoruz. 
S-26
KANSER DİSPNE ÖLÇEĞİ’NİN TÜRK KANSER HASTALARINDA 
GEÇERLİK VE GÜVENİRLİĞİNİN İNCELENMESİ
DENİZ EZGİ ÇAKMAK 
1
, UMUT VAROL 
1
, UĞUR MUSLU 
1

BURCU ÇAKAR 
1
, BURÇAK KARACA 
1
, CANFEZA SEZGİN 
1

RÜÇHAN USLU 
1
, ÇİÇEK FADILOĞLU 
2
, YASEMİN TOKEM 
2

BÜLENT KARABULUT 
1
 
 

EGE ÜNİVERSİTESİ TÜLAY AKTAŞ ONKOLOJİ HASTANESİ 

EGE ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ
Amaç:
Bu çalışmanın amacı “Kanser Dispne Ölçeği” nin Türk kanser 
hastaları için Türkçe geçerlilik ve güvenirliğinin araştırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem:
Metodolojik olarak planlanan araştırmanın örneklemini dispne 
semptomu  yaşayan  akciğer  kanserli  veya  akciğere  metastazı 
olan 120 hasta birey oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak 
hasta  tanıtım  soru  formu,  Vizüel  Analog  Skala  ve  Medical 
Research  Council  (MRC)  Dispne  Skalası  ve  ayrıca  Dr.  Tanaka 
ve  arkadaşları  tarafından  2000  yılında  Japonya’da  geliştirilen 
Kanser Dispne Ölçeği kullanılmıştır.
Bulgular:
Kanser  Dispne  Ölçeği’nin  dil  eşdeğerliliğinin  sağlanması  için, 
ölçeğin  Türkçe’ye  çevirisi  ve  geri  çevirisi  yapılmıştır.  Çeviri 
işleminin ardından uzman görüşleri alınmış ve Kendall Uyuşum 
Katsayısı hesaplanmıştır ( Kendall’s W(a) = 0.157, , p=0.101).   
Kanser  Dispne  Ölçeği’nin  güvenirlik  çalışmalarında  ölçeğin 
zamana  karşı  değişmezliğini  belirlemek  için  birinci  ve  ikinci 
uygulamanın  alt  boyutlar  ve  toplam  puan  korelasyonları 
karşılaştırıldığında,  test-tekrar  test  ölçek  toplam  puanı 
arasındaki  korelasyon  katsayısı  0.96  olarak  hesaplanmıştır. 
Ölçeğin üç alt boyutunun zamana karşı değişmezliğini test etmek 
için yapılan korelasyon analizi sonuçlarına tüm alt boyutlardan 
elde edilen test-tekrar test korelasyon katsayılarının istatistiksel 

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
119
olarak anlamlı oldukları saptanmıştır. Yapılan “madde analizi” 
sonucunda  ölçeğin  maddelerinin  toplam  korelasyon  katsayısı 
0.68  ile  0.86  arasında  saptanmıştır.  Ölçeğin  tümü  için  elde 
edilen Cronbach alfa katsayısı 0,72 olarak saptanmıştır.
Ölçeğin  yapı  geçerliği  çalışması  için  faktör analizi  yapılmıştır. 
Faktör  ağırlıkları  göz  önünde  bulundurularak  en  uygun 
çözümlemenin orijinal ölçek ile uygun faktör sayısına sahip üç 
faktörde (“Çaba Duygusu” alt boyutu, “Anksiyete Duygusu” alt 
boyutu, “Rahatsızlık Duygusu” alt boyutu) olduğu görülmüştür.
Kanser Dispne Ölçeği’nden ve çalışmada kullanılan diğer nefes 
darlığı  ölçeklerinden  (MRC  Dispne  Skalası  ve  Vizüel  Analog 
Skala)  elde  edilen  puanların  korelasyonu  incelendiğinde 
ölçeklerin puan ortalamaları arasında pozitif yönde, anlamlı bir 
ilişki bulunmuştur.
Sonuç:
“Kanser Dispne Ölçeği” Türk toplumu için güvenirliği ve 
geçerliği yüksek bir ölçektir. Bu ölçeğin yardımıyla, ağrı gibi 
özelliklerinin tarif edilmesi zor bir semptom olan dispnenin 
daha iyi algılanabilmesi mümkün olabilecektir.
S-27
YASSI HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİNDE SİSPLATİN-
GEMSİTABİN VE DOSETAKSEL-SİSPLATİN REJİMLERİNİN 
KARŞILAŞTIRILMASI
SAADETTİN KILIÇKAP 
1
, GAMZE GÖKOZ DOĞU 
2
, TUNÇ 
GÜLER 
3
, ERKAN DOĞAN 
4
, ORHAN ÖNDER EREN 
5
, TURGUT 
KAÇAN 
1
, ARZU YAREN 
2
, DİDEM TAŞTEKİN 
3
, NALAN AKGÜL 
BABACAN 
1
 
 

CUMHURİYET ÜTF 

PAMUKKALE ÜTF 

SELÇUK ÜMTF 

VAN NUMUNE EAH 

SAMSUN NUMUNE EAH
Amaç:
Yassı  hücreli  akciğer  kanserli  (YHAK)  olgularda  sisplatin-
gemsitabin  (A)  ve  sisplatin-dosetaksel  (B)  kombinasyon 
rejimlerinin etkinliğinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
YHAK  tanısı  almış  hastalara  ait  veriler  retrospektif  olarak 
incelendi.  Her  iki  tedavi  rejimi  etkinlik  ve  yan  etki  profili 
açısından değerlendirildi.
Bulgular:
Çalışmaya 5 farklı merkezden 224 YHAK olgusundan iki tedavi 
rejiminin  uygulandığı  toplam  98’ine  ait  veriler  analiz  edildi. 
Hastaların %94’ü (n=92) erkek, yaş ortalaması 60±8 idi. En sık 
izlenen  evre  3B  (%34)  idi.    İki  tedavi  kolunda  yaş  (61  vs  60) 
ve  uygulanan  kür  sayısı  (4  vs  4)  benzerdi.  Evre,  radyoterapi, 
cerrahi  oranları  arasında  fark  bulunamadı.  B  kolundaki 
hastalarda daha iyi ECOG performans statusu izlendi.  Objektif 
yanıt  oranı  B  kolunda  anlamlı  derecede  daha  iyiydi  (%42  vs 
%66;  p=0,006).  CSF  kullanımı,  nötropeni,    B  kolunda  daha 
yüksek iken (p<0.05), tedavide gecikme A kolunda daha sık idi 
(p<0.05). Ortanca izlem süresi 16 ay (1-134). Ortanca sağkalım 
süresi  Sisplatin-Dosetaksel  kolunda  anlamlı  derecede  daha 
uzun bulundu (15 vs 34 ay; p<0,001). 1-yıllık sağkalım oranları 
dosetaksel kolunda %89, gemsitabin kolunda %63 idi.
Sonuç:
Sisplatin-gemsitabin  kombinasyonu  ile  karşılaştırıldığında, 
sisplatin-dosetaksel kombinasyonu daha uzun sağkalım süresi 
sağlamaktadır.  Myelotoksisite  dosetaksel  kolunda  daha  fazla 
iken, gemsitabin kolunda tedavide gecikme daha fazladır.
S-28
MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMALI HASTALARDA DA KLİNİK 
ÖZELLİKLER, TEDAVİ SONUÇLARI VE SAĞKALIM: 18 YILLIK 
DENEYİM
SERDAR BERK 
1
, ÖMER TAMER DOĞAN 
1
, SAADETTİN 
KILIÇKAP 
2
, KÜRŞAT EPÖZTÜRK 
1
, İBRAHİM AKKURT 
1
, ZEHRA 
SEYFİKLİ 
1
 
 

CÜTF GÖĞÜS HASTALIKLARI 

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
Amaç:
Malign  plevral  mezotelyoma  (MPM)  tedavideki  yeniliklere 
karşın kötü prognozlu bir tümördür. Bu çalışmada merkezimizde 
takip edilen MPM’li hastaların demografik ve klinik özellikleri 
yanı sıra sağkalımları değerlendirilmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmada 1993-2010 yılları arasında MPM tanısı almış toplam 
228 hasta retrospektif olarak değerlendirildi.
Bulgular:
Hastaların  131’i  (%57)  erkek  ve  97’si  (%43)  kadınlardan 
oluşmaktaydı.    Erkeklerde  ortalama  yaş  59.1,  kadınlarda 
58.7  olup  istatistiksel  fark  izlenmedi  (p=0,780).  MPM’li 
hastaların  %86’sında  asbestoz  maruziyeti  vardı.  Ortanca 
asbestoz  maruziyet  süresi    40  yıl  idi  (range:  3-70).  En  sık 
başvuru şikayetleri plevral effüzyon, göğüs ağrısı ve dispne idi 
(%70,  %58  ve%47).  Dokuz  hastaya  cerrahi  dekortikasyon,  42 
hastaya  plörodez  yapıldı.  Hastaların  %66’sına  (n=133)  platin-
bazlı kemoterapi uygulandı. En sık kullanılan rejimler sırasıyla 
Sisplatin-Mitomisin (n=89) ve Sisplatin-Pemetrekset (n=27) idi. 
Tüm hastalarda ortanca sağkalım  10 ay idi.  Her iki  cinsiyette 
ortanca sağkalım süreleri benzerdi (p=0,252). Ortanca sağkalım 
kemoterapi verilenlerde,  verilemeyenlere göre daha yüksekti 
(11,4  vs  5,1  ay;  p=  0,005).  6,  12,  18,  and  24-aylık  sağkalım 
oranları tedavi alan grupta daha yüksek bulundu (sırasıyla %72, 
%43, %19, ve %2 vs %49, %31, %11, ve %1).
Sonuç:
MPM  bölgemizde  endemik  bir  hastalıktır.  Tedavideki 
gelişmelere  karşın  sağkalım  sonuçları  halen  kötüdür.  Platin-
bazlı kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda sağkalım süresi,  
tedavi alamayan hastalara göre daha uzundur.

120
S-29
AKCİĞER KANSERİ HASTALARINDA YALNIZCA APOPTOZUN 
DEĞİL, TOTAL HÜCRE ÖLÜMÜNÜN ÖLÇÜLMESİ TAKSAN-BAZLI 
KEMOTERAPİYE YANIT İÇİN DAHA İYİ BİR BELİRTEÇ MİDİR?
BELKIS NİHAN COŞKUN 
1
, TÜRKKAN EVRENSEL 
1
, ŞENİZ 
KORKMAZ 
2
, ÖMER FATİH ÖLMEZ 
1
, ERDEM ÇUBUKÇU 
1

MUSTAFA CANHOROZ 
1
, NİLÜFER AVCI 
1
, ÖZKAN KANAT 
1

ENDER KURT 
1
, OSMAN MANAVOĞLU 
1
, ENGİN ULUKAYA 
2
 
 

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ, TIP FAKÜLTESİ, TIBBİ ONKOLOJİ AD, 
16059, BURSA, TÜRKİYE  

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ, TIP FAKÜLTESİ, TIBBİ BİYOKİMYA AD, 
16059, BURSA, TÜRKİYE 
Amaç:
Kanser ilaçlarının, hücre ölümünü apoptoz ve/veya nekroz ile 
indüklediğinden ötürü, serumda hücre ölümünün ölçülmesi, 
kemoterapiye verilen yanıt hakkında bir fikir verebilir.
Gereç ve Yöntem:
Bu  çalışmada,  akciğer  kanseri  43  hastanın,  kemoterapi 
öncesi  ve  taksan-bazlı  kemoterapiden  48  saat  sonra  serum 
M30  (Apoptoz  belirteci)  ve  M65  (Nekroz  belirteci)  seviyeleri 
çalışılmıştır.
Bulgular:
Kanser  hastalarının,  sağlıklı  kontrol  gruplarına  kıyasla 
tedavi  öncesi  M30  ve  M65  seviyelerinin  istatistiksel  olarak 
anlamlı  (sırasıyla,  p<0,001  ve  p<0,05)  derecede  yüksek 
olduğu  görülmüştür.  Kemoterapi  sonrası,  her  iki  belirteç  de 
yükselmiştir.  M65  seviyesindeki  artışın  (1.5  kattan  fazla), 
M30  seviyesindeki  artıştan  (1.5  kattan  az)  daha  fazla  olduğu 
görülmüştür. Klinik cevaba göre bulgular değerlendirildiğinde 
40  hastanın  verileri  sınıflandırılmaya  uygun  bulunmuştur. 
Tedaviye  yanıt  veren  hastalarda  (n=28),  M65  seviyesinde 
gözlenen artışın, M30 seviyesinden 2 kat daha yüksek olduğu 
gözlenmiştir (sırasıyla, tedavi öncesi değerin %68’i ve %34’ü). 
Tedaviye  yanıt  vermeyen  hastalarda  (n=12)  M65  seviyesinde 
gözlenen artışın, M30 seviyesinden düşük olduğu gözlenmiştir 
(sırasıyla, tedavi öncesi değerin %54’ü ve %78’i).
Sonuç:
Sonuç olarak, akciğer kanseri hastaları, belirgin şekilde yüksek 
M30,  M65  seviyelerine  sahiptir  ve  yalnızca  apoptozun  değil, 
total  hücre  ölümünün  (apoptoz  +  nekroz)  ölçülmesi,  taksan-
bazlı kemoterapiye yanıt hakkında daha iyi bir fikir sağlayabilir.
S-30
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE İKİNCİ SERİ 
TEDAVİDE SONUCU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
NURGÜL YAŞAR , NUR ŞENER , DİNÇER AYDIN , RAMAZAN YILDIZ , 
TANER KORKMAZ , ÖZLEM ERCELEP , SİNEMİS YÜKSEL , ASLIHAN 
GÜVEN MERT , UMUT KEFELİ , EMRE YILDIRIM , MAHMUT 
GÜMÜŞ  
 
KARTAL DR LÜTFİ KIRDAR EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 
TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ
Amaç:
Akciğer  kanseri  tüm  dünyada  kansere  bağlı  ölümlerin  en  sık 
nedenidir. Akciğer kanserlerinin %85 küçük hücreli dışı akciğer 
kanseri (KHDAK)‘inden oluşmaktadır. Bu çalışmada kliniğimizde 
takip  edilen  KHDAK’li,  2.seri  tedavi  alan  hastalarımızın 
sonuçlarını ve tedavi yaklaşımlarımızı değerlendirdik
Gereç ve Yöntem:
2006-2011yılları arasında KHDAK tanısı alan ve Dr.Lütfi Kırdar 
Eğitim  ve  Araştırma  Hastanesi  Tıbbi  Onkoloji  Polikliniği’nde 
izlenen ve 2.seri tedavi alan 147 hasta değerlendirildi. Hastalar 
yaş, cinsiyet, performans durumu (PS),  histopatolojik tanıları, 
aldıkları tedaviler ve ilk tanı ile nüks arasındaki süre açısından 
açısından  değerlendirildi.  Bu  özelliklerin  sağkalım  üzerine 
etkileri incelendi.
Bulgular:
Medyan izlem süresi 15(2-44) ay, medyan yaş 58 (35-79) yıl, 
hastaların %14’ü kadın ve %86’sı ise erkekti. Hastaların %75,5’i 
65 yaş altı iken, %24,5’i ise 65 yaş ve üstü idi. Histopatolojik 
olarak  ise  %  45,6  KHDAK,  NOS,  %22,4’ü  adenokarsinom  ve 
%32’si    squamöz  hücreli  karsinom  tanısı  almıştı.  Hastaların 
%81’inde performans durumu (PS) 0-1 idi.
Hastalar medyan 6 kür (1-8) 1.seri tedavi, yine medyan 3 kür 
(1-7) ikinci seri tedavi almıştı.  İkinci seri tedavide hastaların % 
63’ü tek ajanla, %37 ise kombinasyon kemoterapisi ile tedavi 
edilmişti.  Cevap  değerlendirmesinde  %32  parsiyel  remisyon 
(PR), % 20 stabil hastalık (SD), %48 ise progresif hastalık (SD) 
saptandı.  Medyan  progresyonsuz  sağkalım  (PFS)  ve  genel 
sağkalım (OS) sırasıyla 6 ay (SE:1; %95 CI:4-8 ) ve 10 ay (SE:1;%95 
CI:7-13 )  olarak bulundu. Yaş, cinsiyet, histopatolojik tanılar ve 
tedavi  seçimi  (tek  ajan,  kombinasyon  tedavisi)  açısından  PFS 
ve OS farkı yoktu. Altı aydan daha uzun surede 1.seri tedavi 
ile progrese olanlarlarla, 6 aydan kısa sürede progrese olanlar 
karşılaştırıldığında 6 aydan uzun sürede progrese olanlarda  PFS 
(p=0,033) ve OS (p=0,05) daha uzundu. Çok değişkenli analizde 
prognostik öneme sahip herhangi bir faktör bulunmadı..
Sonuç:
Kliniğimizde  izlenen  hastaların  sonuçlarının  geriye  dönük 
olarak  değerlendirilmesinin  tedavi  ve  izlem  yaklaşımlarının 
iyileştirilmesine 
katkıda 
bulunabilir. 
Bu 
verilerin 
değerlendirilmesi  ile  literatürden  farklı  sonuçlar  saptanması 
durumunda  yeni  yaklaşımlar  geliştirmek  mümkün  olacaktır. 
Özellikle geç nüks olan hastalarda 2.seri tedavinin yararı daha 
belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
S-31
LARİNKS KANSERLİ HASTALARIN SERUM/DOKULARINDA 
MATRİKS METALLOPROTEİNAZLAR VE İNHİBİTÖRLERİ: 
KANSERİN ERKEN TANISINDA POTANSİYEL ÖNEMİ
EMİN KARAMAN 
1
, İRFAN PAPİLA 
1
, ALPER ÖZDİLEK 
1
, ÇİĞDEM 
PAPİLA 
2
, HURİYE BALCI 
3
, HAFİZE UZUN 
4
 
 

KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI, İSTANBUL 
ÜNİVERSİTESİ, CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ, İSTANBUL  

İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, 
CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ, İSTANBUL 

MERKEZ ARAŞTIRMA LABORATUARI, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, 
CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ, İSTANBUL  

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, 
CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ, İSTANBUL
Amaç:
Kanserin  invazyon  ve  metastaz  yapması  için  ekstrasellüler 
matriksin  yıkılması  gereklidir.  Matriks  metalloproteinazlar 

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
121
(MMP)  yaklaşık  28  enzimden  oluşan,  fizyolojik  ve  patolojik 
doku yıkımında önemli rol oynayan ekstrasellüler proteazlardır. 
İnaktif  zimojenler  halinde  salınan  MMP’lerin  proteolitik 
aktiviteleri, spesifik doku inhibitörleri (TIMP) tarafından inhibe 
edilir.
Gereç ve Yöntem:
VEGF-a, TGF-β1, TIMP-1, TIMP-2, MMP-2 ve MMP-9 düzeyleri, 
19  larinks  kanserli  hastanın  plazma,  normal  (tümöre  uzak) 
ve  tümörlü  dokularında  ELISA  ile  ölçüldü.  Hastalara  ait 
tümör  dokularının  klinik  evrelendirilmesine  TNM  evreleme; 
tümör  dokusunun  differansiasyon  değerlendirmesi  için  üçlü 
derecelendirme(grade) sistemi kullanılmıştır.
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin