Sonuç:
Çalışmamızda PT uzaması ve INR artışının akciğer kanserinde
genel sağkalımı olumsuz etkilediği görülmüştür. Tedavi öncesi
koagülasyon testleri prognoza dair fikir verebilir.
EP-23
KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİNDE 2. BASAMAK TEDAVİ
ETKİNLİĞİNİN ÇOK MERKEZLİ VE RETROSPEKTİF OLARAK
İNCELENMESİ
TANER KORKMAZ
1
, SELÇUK ŞEBER
2
, DİNÇER AYDIN
1
, BAŞAK
USTAALİOĞLU
1
, MUSTAFA CANHOROZ
1
, AHMET BİLİCİ
1
,
RAMAZAN YILDIZ
1
, NURGÜL YAŞAR
1
, ÖZLEM ERCELEP
1
,
NUR ŞENER
1
, ASLIHAN GÜVEN
1
, SİNEMİS YÜKSEL
1
, PERRAN
FULDEN YUMUK
2
, ÖZKAN KANAT
3
, MAHMUT GÜMÜŞ
1
,
NAZIM SERDAR TURHAL
2
1
KARTAL EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ, İSTANBUL
2
MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, TIBBİ ONKOLOJİ
BİLİM DALI , İSTANBUL
3
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, TIBBİ ONKOLOJİ BİLİM
DALI , BURSA
Amaç:
Yinelemiş küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) hastalarında
genellikle prognoz kötüdür. 2. sıra ve sonrası tedavileri
değerlendiren çalışmalar sınırlıdır. Bu çalışmada KHAK
hastalarında 2. sıra kemoterapi(KT) verilen hasta grubunda
uygulanan tedavilerin etkinliği retrospektif olarak incelenmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmamızda tümü 2. Seri tedavi alan 3 merkezden 120 hasta
değerlendirlidi
Bulgular:
Ortanca yaş 58 (33-78)’di. Hastaların %80’i 65 yaş altı ve %84’ü
erkek idi. Hastaların performans durumu %82 hastada 0-1 olup,
%24’ünde başvuru sırasında kilo kaybı vardı. Hastaların %61’i
yaygın evre idi. 1.seri KT rejimi olarak %87 cisplatin-etoposid ve
%13 carboplatin-etoposid kullanılmıştı. 1. Basamak tedavide
genel cevap oranı %84’tü. 77 (%64) hasta platin duyarlı idi. 2.
sıra tedavi olarak hastaların % 44’ü platin kombinasyonu, %23’ü
topotecan, %37’si irinotekan ve %5’i ise CAV kombinasyon
tedavisi ve bir hasta oral etoposid almışlardı. Ortanca 2.seri
kemoaterapi kür sayısı 4 (2-8)’di. 2.seri tedavi ile hastaların
%5’inde CR, %36’sında PR, %9’unda SD ve %50’sinde PD
elde edilmişti. Ortanca 15 aylık takip süresinde ortanca genel
sağkalım (OS) ve progresyonsuz sağkalım (PFS) süreleri sırasıyla
15 ve 7 aydı. Sırasıyla 1 ve 2 yıllık sağ kalımlar %71 ve %22 idi.
2.seri tedaviden itibaren medyan PFS ve OS ise sırasıyla 4 ve
7 ay idi. Sınırlı evre hastalıkta 2.seri PFS ve OS yaygın evre
hastalığa göre daha uzundu ( sırasıyla 6 ay- 3 ay p<0.0001, 10
ay-6 ay p=0.011). Platin duyarlı hastalar platin dirençli gruba
göre 2.seri tedavide belirgin PFS ve OS avantajına sahipti (
sırasıyla 5 ay-3 ay p=0.004, 9 ay- 6ay p=0.016)
Sonuç:
KHAK’de birinci basamak sonrası tedavinin etkinliği ve OS
katkısı sınırlı olmakla birlikte iyi seçilmiş hasta grubunda
özellikle platin duyarlı hastalık ve başlangıçta sınırlı evre
hastalığa sahip grupta daha etkin olduğu gösterilmiştir.
EP-24
LOKAL İLERİ EVRE KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ
HASTALARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ
VEDAT KILIÇ
6
, SELİM YALÇIN
1
, NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ
1
, SAMED
RAHATLI
1
, ÖMER DİZDAR
1
, ÖZDEN ALTUNDAĞ
1
, ÖZGÜR
ÖZYILKAN
1
1
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ
2
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ
3
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM BÖLÜMÜ
4
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ
5
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
6
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI
BÖLÜMÜ
Amaç:
Akciğer kanserleri mortalitesi en yüksek olan kanserlerdir.
Akciğer kanserlerinin büyük bölümünü küçük hücreli dışı
kanserler(KHDAK)(%80) oluşturmaktadır. Çalışmamızın
amacı merkezimizde tedavi edilen lokal ileri evre (E IIIA ve
E IIIB) akciğer kanserli hastaların klinik özelliklerinin , nüks
bulgularının ve yaşam süresi sonuçlarının ortaya konulmasıdır.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmamızda 2001-2010 yılları arasında merkezimizde
opere olmuş ve takipleri yapılmış Evre IIIA ve IIIB KHDAK
hastalarının hastane kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir.
Bu hastalarda demografik özellikler, tümör özellikleri, tedavi
rejimleri ve hastalıksız sağkalım, genel sağkalım verileri analiz
edilmiştir. Çalışmaya 62 lokal ileri evre KHDAK olan hasta dahil
edilmiştir.
Bulgular:
Median yaş 60(43-76), takip süresi 14(1 ay-70 ay)aydı.
Histolojik olarak hastaların 34’ü (%54.8) skuamöz hücreli
karsinom, 17’si(%27.4) adenokarsinom, 2 ‘si(%3.2) büyük
hücreli karsinom, 9’u(%14.5) tanımlanmamış tip KHDAK’ydi.
Opere olmuş 26 hastanın 14’üne (%53.8) lobektomi, 11’ine
(%42.3) pnömonektomi, 1’ine(%3.8) wedge rezeksiyonu
uygulanmıştı. Hastaların 27’si(%48.15) Evre IIIA, 35’i (%42.8)
evre IIIB’ydi. 20 hastaya(%32.3)kemoterapi ve 16 hastaya
(%25.8) kemoradyoterapi verilmişti. Takip süresinde hastaların
34’ünde nüks saptanmış, 13 hasta ise ölmüştü.Tüm hastaların 3
yıllık genel sağkalım oranı % %66.6’ydı. Neoadjuvan kemoterapi
alan hastaların 3 yıllık genel sağkalım ve hastalıksız sağkalım
oranları sırasıyla %63.4 ve %32.1’di. Neoadjuvan kemoterapi
almayan hastalarda 3 yıllık genel sağkalım oranı %29,6’ydı.
152
Sonuç:
Lokal ileri evre KHDAK’de cerrahi rezeksiyon önemli yer tutsa
da kür oranlarının istenildiği düzeyde olmaması ek tedavi
yöntemlerini gündeme getirmiştir. Neoadjuvan kemoterapi alan
hastalarda sonuçların daha iyi olması, daha geniş prospektif
çalışmalarla bu sonucun desteklenmesi gerektiğini ortaya
koymaktadır.
EP-25
ÜÇ BASAMAK VE ÜZERİ KEMOTERAPİ ALAN İLERİ EVRE
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ HASTALARIMIZIN
RETROSPEKTİF ANALİZ SONUÇLARI
DENİZ ARSLAN , MUKREMİN UYSAL , SEMA SEZGİN GÖKSU , ALİ
MURAT TATLI , ŞEYDA GÜNDÜZ , SELİN TESTEMEL , ŞERİFE BİLAL ,
HASAN ŞENOL COŞKUN , MUSTAFA ÖZDOĞAN , BURHAN SAVAŞ ,
HAKAN BOZCUK
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ, İÇ HASTALIKLARI ABD,
TIBBİ ONKOLOJİ BÖLÜMÜ, ANTALYA
Amaç:
İleri evre küçük hücreli dışı akciğer (KHDAK) kanserli
hastalarda, 1. ve 2. basamak kemoterapilerin etkinliği
randomize klinik çalışmalarla gösterilmiştir. Üçüncü basamak
ve üzeri kemoterapi uygulanabilen, ileri evre KHDAK kanserli
hastalarda ise kemoterapinin etkinliğini gösterir kesin kanıtlar
yoktur.
Gereç ve Yöntem:
Ünitemizde, 3. basamak ve üzeri sistemik kemoterapi almış
ileri evre KHDAK kanserli hastaların sonuçları retrospektif
olarak değerlendirildi.
Bulgular:
Üçüncü basamak ve üzeri kemoterapi alan toplam 71 hasta
tarandı. Kadın hasta sayısı 13 (%18,3) ve erkek hasta sayısı 58
(%81,7)’di. Median yaş 59 (41-76)’du. Komorbidite, hastaların
25’inde (%35,2) vardı; 46’sında (%54,8) yoktu. Toplam 3
basamak kemoterapi alan hasta sayısı 39 (%54,9); 4 basamak
20 (%28,2); 5 basmak 8 (%11,3); 6 basamak 3 (%4,2); 7 basamak
1 (%1,4) kişiydi. Median genel sağkalım 1267 gün (%95 CI=898-
1636), 42,2 aydı. (Şekil 1).
Sonuç:
İleri evre KHDAK kanserli uygun hastalarda, üçüncü basamak
ve üzeri sistemik kemoterapi uygulamak yararlı olabilir. Kesin
kanıtlar için randomize klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
EP-26
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE İSKELET KASI
METASTAZI; OLGU SUNUMU
DİLŞEN ÇOLAK , UĞUR ERSOY , İLHAN HACIBEKİROĞLU ,
İNANÇ İMAMOĞLU , MUSTAFA ALTINBAŞ , SEMİHA URVAY ,
NAZİYET KÖSE
DIŞKAPI YILDIRIM BEYAZIT EAH, TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ
Amaç:
Solid tümörlerde hematojen yolla iskelet kasına metastaz
nadirdir. KHDAK hematojen yolla sıklıkla kemiğe, plevraya,
beyne ve karaciğere metastaz yaparken, iskelet kasına metastaz
genelde komşuluk yoluyla olur. İskelet kasları vücudun büyük
bölümünü oluşturup vasküler açıdan zengin iken, solid tümör
metastazlarının nadir görülmesi, kas dokusundaki laktik asid
konsantrasyonunun yüksekliği ile açıklanmaktadır.
Gereç ve Yöntem:
İskelet kası metastazı tespit edilen, evre 4 KHDAK vakası
sunulmuştur.
Bulgular:
59 yaşındaki erkek hasta son 3 aydır kilo kaybı olması üzerine
Kliniğimize başvurdu. Özgeçmişinde 80 pk/yıl sigara öyküsü ve
yoğun alkol tüketimi mevcuttu. Fizik Muayenede toraks ve batın
duvarında cilt altı nodüller, sol kol ön yüzde kas içinde yaklaşık
5x6 cm kasa fikse kitle tespit edildi. Akciğer tomografisinde,
sol hiler bölgede üst loba uzanım gösteren 4x7 cm’lik kitle ve
metastatik nodüller tespit edildi. Bronkoskopide sol üst lob
ve lingula ayrım karinasına oturmuş ,üst lob girişini tıkayan
endobronşiyal lezyon tespit edilerek biyopsiler alındı. Patolojisi
küçük hücreli dışı akciğer karsinomu olarak raporlandı. Sol
kol MRI’ında, sol kol distalinde flexör yüzde, biceps brachii
kısa başında 8x6x5 cm boyutta merkezinde düşük yoğunluklu
alanlar bulunan kitle lezyonu tespit edildi. Hastanın batın
duvarındaki subkutan nodülden ve biceps brachii kasındaki
metastazların biyopsisi, küçük hücreli dışı akciğer karsinomu
ile uyumlu tespit edildi. Sisplatin vinoralbin tedavisi başlanan
hasta 3. Kür tedavisi sonrası kaybedildi.
TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
153
Sonuç:
KHDAK’inde hematojen yolla kas metastazı nadirdir ve
kötü prognoz işaretidir. Tanı anında kas metastazı ve cild
metastatazları olan, sağkalımı kısa olan hasta sunulmuştur.
EP-27
LOKAL İLERİ VE METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER
KANSERİNDE BİRİNCİ BASAMAKTA SİSPLATİN-GEMSİTABİN
KEMOTERAPİSİNİN ETKİNLİK VE TOLERABİLİTESİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ; TEK MERKEZ DENEYİMİ
ARİFE ULAŞ
1
, TARKAN YETİŞYİĞİT
2
, ERKAN ARPACI
2
, FATMA
PAKSOY
2
, SAADET TOKLUOĞLU
2
, AYŞE DURNALI
2
, GÖKHAN
ÇELENKOĞLU
2
, NECATİ ALKIŞ
2
1
BURSA ALİ OSMAN SÖNMEZ ONKOLOJİ HASTANESİ
2
DR A Y ANKARA ONKOLOJİ EAH, I.TIBBI ONKOLOJİ KLİNİĞİ
Amaç:
İleri evre küçük hücreli dışı akciğer kanserinde (KHDAK)
yaşam süresi düşük olmasına rağmen, kombine kemoterapi
ile ortalama yaşam süresinde, yaşam kalitesinde ve
performans
üzerinde
anlamlı
iyileşmeler
sağladığı
gösterilmiştir.Çalışmamızda, lokal ileri ve metastatik KHDAK’li
hastalarda birinci basamakta Sisplatin-Gemsitabin(PG)
kemoterapisinin(KT) etkinlik ve tolerabilitesinin retrospektif
olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Haziran 2005 ile Haziran 2010 tarihleri arasında lokal ileri ve
metastatik KHDAK’li, birinci basamakta PG kemoterapi rejimi
alan 154 hasta (137 erkek, 17 kadın) analiz edildi. Sisplatin
75 mg/m2/gün 1.gün, Gemsitabin 1000 mg/m2/gün 1.ve
8.gün 21 günde bir uygulanmıştı.PG kemoterapisinin toksisite,
progresyonsuz sağkalım(PFS), genel sağkalım(GS) ve
de histopatolojik alt gruplara göre PFS ve GS üzerine
etkileri değerlendirildi.
Bulgular:
Hastaların median yaşı 56 yıl(31-76) ve ECOG Performans statüsü
(ECOG1 %52.2, ECOG2 %38.9 ve ECOG3 %4.5) idi. %77.1’inde
sigara öyküsü ve %24.8’inde ailede kanser öyküsü vardı.
Histopatolojik olarak %43.3’ü adenokarsinom, %35’i skuamöz,
%2.5’i adenoskumaöz, %3.8’i büyük hücreli ve %14.6’sı KHDAK
olup histolojik alt tip belirsizdi. Hastaların %38.6’sı evre IIIB ve
%61.4’ü evre IV idi. Tanıdaki metastaz bölgeleri sıklık sırasına
göre kemik %26.9, karaciğer %14.1, beyin %13.4, plevral
efüzyon %8.3 ve sürrenal %7.7 idi. 46 hasta primer radyoterapi
(RT), 9 hasta eş zamanlı kemoradyoterapi ve 78 hasta palyatif
amaçlı RT (29’u kranial, 26’sı kemik, 16’sı akciğere ve 6
hastada vena cava superior nedeniyle) aldı. Median 4 kür KT
verildi. Parsiyel regresyon %46.8, stabil yanıt oranı %12.4
ve progresyon %28.8 oranında saptandı. %12 hastada yanıt
değerlendirilmesi yapılamadı. KT’ye bağlı en sık toksisite %38.6
oranında grade 2 bulantı, %37.1’inde grade 2 kusma saptandı.
Hematolojik olarak grade 3 ve 4 nötropeni 26 hastada, febril
nötropeni 20 hastada, grade 3 anemi 16 hastada ve grade 3
trombositopeni 15 hastada saptandı. Dört hastada reversibl
kreatin yüksekliği ve 1 hastada hepatotoksisite gelişti.Yirmi
hastada %15 doz redüksiyonu yapılırken 2 hastada toksisite
nedeniyle tedavi stoplandı. Median PFS 6 ay, median GS 12
ay saptandı. Sırasıyla 1,2 ve 5 yıllık GS oranları %48, %24.9 ve
% 10.3 idi. Histopatolojik olarak skuamöz ve adenokarsinom
gruplarında sırasıyla median PFS(6 aya karşı 6 ay) ve median
GS(11.5 aya karşı 12 ay) bulundu. İstatistiksel fark saptanmadı.
Sonuç:
Sisplatin-gemsitabin(PG) KT’si lokal ileri ve metastatik
KHDAK’de birinci basamakta iyi tolere edilebilen, yaşam
süresini uzatan etkin bir kombinasyon kemoterapisidir.
Çalışmamızda, histopatolojik alt gruplara göre GS ve PFS
açısından fark saptanmamıştır.
EP-28
YENİ TANI ALMIŞ GERİATRİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER
KANSERLİ HASTALARDA PRİMER TÜMÖR ALANI 2-[18F]-
FLUORO-2-DEOXY-D-GLUCOSE TUTULUMU
HASAN MUTLU , ESER KAYA , ABDULLAH BÜYÜKÇELİK , ZEKİ
AKÇA , ABDÜLSAMET ERDEN , TUNCAY ASLAN , HEDİYE UĞUR
ACIBADEM KAYSERİ HASTANESİ
Amaç:
Akciğer kanseri en sık görülen kanser tiplerindendir.
Positron emission tomography/computed tomography
(PET CT) akciğer kanseri evrelemesinde yerini almıştır. Bazı
çalışmalar primer tümör alanının maximum standardised
uptake values’nün (SUVmax) prognostik ve prediktiv özelliğini
araştırmıştır. Çalışmamızda geriatrik yaş grubundaki küçük
hücreli dışı akciğer kanserli (KHDAK) hastalarla, geriatrik
olmayan KHDAK hastaları primer tümör SUV max değeri
açısından karşılaştırılmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Acıbadem Kayseri Hastanesi Nükleer Tıp bölümünden evreleme
amaçlı PET-CT çekilmiş ve yeni tanı almış 187 KHDAK’li hasta
çalışmaya alındı. Primer tümör SUVmax açısından karşılaştırıldı.
Bulgular:
Geriatrik grup daha yüksek SUVmax’a sahip olsa da
anlamlı fark yok idi (p=0,121). Histoloji (p=0,159), evre
(p=0,602), metastatik bölge (p=0,530), komorbidite (p=0,465)
ve sigara içme (p=0,256) açısından fark yok iken, primer tümör
çapı geriatrik hastalarda daha yüksek idi (p=0,014).
Sonuç:
Prognozunun daha kötü olduğu düşünülen ileri yaş KHDAK’li
hastalarla daha genç hastalar arasında, prognostik önemi
olan SUVmax açısından fark yoktur. Primer tümör çapı arttıkça
SUVmax’ın arttığı bilindiğinden dolayı daha ileri çalışmalar
SUVmax’ın geriatrik hastalardaki kötü prognozunun belirleyici
faktörlerinden birisi olabileceğini gösterebilir.
154
EP-29
65 YAŞ ÜSTÜ AKCİĞER KANSERLİ HASTALARIN KLİNİK
ÖZELLİKLERİ
DOĞAN KOCA
1
, NALAN BABACAN
2
, ERKAN DOĞAN
1
,
GAMZE GÖKOZ DOĞU
3
, TUNÇ GÜLER
4
, ORHAN ÖNDER
EREN
5
, TURGUT KAÇAN
2
, ARZU YAREN
3
, DİDEM TAŞTEKİN
4
,
SAADETTİN KILIÇKAP
2
1
VAN EAH
2
CÜTF
3
PAMUKKALE ÜTF
4
SELÇUK ÜMTF
5
SAMSUN EAH
Amaç:
Çalışmada geriatrik yaş grubundaki akciğer kanserli hastaların
klinik özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
65 yaş ve üstü akciğer kanserli hastaların verileri retrospektif
olarak değerlendirildi.
Bulgular:
Verileri değerlendirilebilir toplam 360 akciğer kanserli hastanın
108’i (%30) 65 yaş ve üstü hasta idi. Yaş ortalaması 70±5 (65-
105) idi. Olguların 91’i erkek (%84) ve 17’si (%16) kadındı. En
sık görülen histoloji %70 ile yassı hücreli akciğer kanseriydi. En
sık görülen evre %41 ile evre 4 idi. Evre 1A sadece 2 olguda
izlendi. Yüzde 90 olguda sigara öyküsü vardı. Erkeklerin %95’i,
kadınların %33’ü sigara içmekteydi(p<0,001). Ortanca sigara
kullanımı 50 paket/yıldı. Yüzde 40 olguda komorbid hastalık,
%49 olguda kilo kaybı, %12 olguda ise hemoptizi vardı.
Onyedi (%15) kişiye cerrahi tedavi uygulanmış idi (en sık n=8
lobektomi). Yüzde 37 olguda tanı anında ECOG PS “1” idi.
Olguların %55’ine kemoterapi, %39’una küratif/palyatif
radyoterapi verilmiş idi. Ortanca kür sayısı 4 (1-6) idi. En sık
verilen kemoterapi protokolleri Sisplatin-dosetaksel ve sisplatin-
gemsitabin idi. Yüzde 40 olguda G-CSF desteği gerekti. Ortanca
izlem süresi 10 ay, Ortanca sağkalım 17 ay idi. Evre sağkalımı
etkileyen faktördü (p=0,006).
Sonuç:
Geriatrik yaş grubundaki akciğer kanserli olgularda evre
sağkalımı etkileyen bir faktördür.
EP-30
PARANEOPLASTİK BEYİN SAPI ENSEFALİTİNE BAĞLI GELİŞEN
SOLUNUM DEPRESYONU VE TEDAVİSİ : KÜÇÜK HÜCRELİ
AKCİĞER KARSİNOMUNDA NADİR BİR OLGU SUNUMU
ÇAĞLAYAN GEREDELİ
1
, TUNÇ GÜLER
1
, CEM BÖRÜBAN
1
,
OSMAN SERHAT TOKGÖZ
2
, MEHMET ARTAÇ
1
, LOKMAN
KORAL
1
, DİDEM TAŞTEKİN
1
, MUSTAFA KARAAĞAÇ
1
1
KONYA ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ
2
KONYA ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ
ANABİLİM DALI
Olgu:
Üç aydır nefes darlığı ve kilo kaybı şikayetiyle başvuran
hastanın toraks BT sinde sağ akciğer kitle lezyonu tespit edildi.
Bronkoskopide görülen sağ orta lobda endobronşial lezyondan
yapılan biopsi sonucu küçük hücreli akciğer karsinomu olarak
rapor edildi. Abdomen BT sinde karaciğerde 2 adet metastatik
kitle lezyonu tespit edildi.Metastatik küçük hücreli akciğer
karsinomu olarak kabul edilen hastaya sisplatin–etoposit
kemoterapisi verilmesi planlandı.Kemoterapi başlandıktan 3
gün sonra hastada ani solunum depresyonu gelişti ve hasta
entübe edildi. Hastanın şuuru açık ve koopere idi. Hastanın
extremite muayenesinde herhangi bir sensoriyal veya motor
kayıp yoktu. Beyin ve servikal MRI sonuçlarında kanama,
iskemi veya metastaz bulgusuna rastlanmadı. Serumda bakılan
paraneoplastik sendrom panelinin tümü negatif olarak bulundu.
Elektroensefalografide (EEG) beyin sapınıtutan ensefalit ile
uyumlu bulgular tespit edildi. Hastada jeneralize bir ensefalit
tablosunun olmaması ve şuurunun yerinde olması nedeniyle
paraneoplastik beyin sapı ensefaliti düşünülerekplazmaferez
yapıldı. Üç gün üst üste yapılan plazmaferez sonrasında
hastanın spontan solunumu döndü ve hasta ekstübe edildi.
Daha sonra kemoterapisine devam edilen hastanın 3 kür
kemoterapi sonrası parsiyel yanıtı olup 4. kür sonrasında
progrese olan hasta tedavinin altıncı ayında eksitus oldu.Küçük
hücreli akciğer kanserli hastalarda paraneoplastiksendromların
sık görülmesi nedeniyleparaneoplastik testler negatif olsa
bile plazmaferezin bu tip hastalarda faydalı olabileceği
unutulmamalıdır.
EP-31
70 YAŞ ÜSTÜ EVRE 3B VE EVRE 4 KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI
AKCİĞER KANSERLİ HASTALARDA KEMOTERAPİNİN
ETKİNLİĞİNİN VE TOLERANSININ RETROSPEKTİF
ARAŞTIRILMASI
SİNEM ÇUBUKÇU
2
, ÖZKAN KANAT
1
, ERDEM ÇUBUKÇU
1
,
ÖMER FATİH ÖLMEZ
1
, MUSTAFA CANHOROZ
1
, NİLÜFER
AVCI
1
, ENDER KURT
1
, TÜRKKAN EVRENSEL
1
, OSMAN
MANAVOĞLU
1
1
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ BİLİM DALI
2
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI
Amaç:
Bu çalışmada, ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanseri
nedeniyle tedavi almış hastalar tedavinin etkinliği ve
tolerabilitesi retrospektif olarak değerlendirilmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmada Uludağ üniversitesi tıp fakültesi tıbbi onkoloji
bilim dalında ocak 2002 ile ağustos 2010 tarihleri arasında
kemoterapi gören hastaların dosyaları incelenmiştir. Yanıtın
değerlendirilmesinde ve kemoterapiye bağlı toksisitelerin
belirlenmesinde Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) kriterleri
kullanılmıştır.
Bulgular:
Toplam 84 hasta dosyası retrospektif olarak incelendi.
Hastaların 76(%90.5)’sı erkek, 6(%9.5)’sı bayan idi. Ortalama
yaş 73 (70-84) yıl olarak bulundu. 29 (%34.5) hastada stabil
TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
155
hastalık, 31 (%37) hastada progresyon, 23(%27.4) hastada
kısmi yanıt, 1hastada tam yanıt elde edildi. Medyan sağ kalım
12(95% CL,9.9-16) ay olarak saptandı.
Sonuç:
İleri evre küçük hücreli dışı akciğer kanseli yaşlı hastalarda
kemoterapi tedavisi uygulanmasının etkinliği gösterilmiştir.
Tedavi bireyselleştirilebilir. Performans skoru iyi olan
hastalarda kombinasyon tedavileri kullanılabilir. İleri yaş tek
başına kemoterapi verilmesine engel olmamalıdır. Hastalar
kemoterapi planlanırken mutlaka kronolojik yaşı ile beraber
mutlaka biyolojik yaşıda değerlendirilmelidir.
Dostları ilə paylaş: |