Bulgular:
Over kanseri; kadınlarda 5. en sık görülen ve jinekolojik
kanserler içinde en sık ölüme neden olan kanserdir.
Lokalizasyonu nedeniyle sıklıkla geç tanı alır. Over kanserinin
cilt metastazı yapması olağandışı bir durum olup, literatürde
% 1.9-5 arası gösterilmektedir ancak çoğu veri vaka bazındadır.
Over kanseri; direkt invazyon, lenfatikler ya da cerrahi işlem
sonucu implantasyon yolu ile cilde ulaşabilir. Çeşitli lokal
tedaviler denenebilse de hastalık cilde ulaştığında büyük
oranda batın içinde yaygın olduğundan genelde başarılı olmaz.
Cilt metastazı, over kanserinin geç bir bulgusu olduğundan
bu hastalar sıklıkla çok basamaklı tedaviler almıştır ve yeni
sitotoksik ajanlara genelde dirençlidir ve bu da prognozun kötü
olacağını düşündürür.
Sonuç:
Yorum: Cilt metastazı over kanserinde geç görülen ancak
görüldüğünde prognozun kötü olacağını gösteren bir bulgudur.
Over kanseri teşhisi-cilt metastazı intervali sağkalımdaki en
önemli faktördür.
EP-152
KOLOREKTAL KANSERDE OVER METASTAZI: TEK MERKEZ
DENEYİMİ
DİLEK ERDEM , İDRİS YÜCEL , BAHİDDİN YILMAZ , GÜZİN
DEMİRAĞ , YASEMİN KEMAL , FATİH TEKER
ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ
Amaç:
Over tümörlerinin % 5-30’u metastatiktir. Bunların da % 3-14’ü
gastrointestinal sistem kökenlidir. Bu çalışmanın amacı; over
metastazı olan kolorektal kanser hastalarımızın gerçek oranını
saptamak ve bu hastaların yönetimini geliştirecek özellikleri
tanımlamaktır.
Gereç ve Yöntem:
2001-2011 tarihleri arasında polikliniğimize başvuran kolorektal
kanser hastaları arasında toplam 9 over metastazlı hasta bu
çalışmaya dahil edildi. Hastalarda; yaş, menapoz durumu,
başvuru semptomu, operasyon öyküsü, kolorektal tümör
yerleşim yeri, tanıda evre, tümör grade, histopatolojik tipi,
kolorektal tümör-over metastazı intervali, over metastazının
senkron veya metakron oluşu, over metastazının yeri, eşlik
eden metastatik alan varlığı sorgulandı. SPSS-16 kullanıldı.
Bulgular:
Çalışmaya alınan 9 hastanın yaş ortalaması 45.1 yıl (21-72
yıl) idi. % 66.7’si premenapozaldi. 7 hastada over metastazı
esnasında ilk başvuru semptomu karın ağrısı idi. Kolorektal
tümör % 55.6 sıklıkla sağ kolonda yerleşiyordu ve tüm hastaların
over metastazı tanısı histopatolojik olarak doğrulanmıştı.
Tanıda hastaların 5’i evre IV hastalık ile başvurdu; yalnızca 1
hasta (%11.1) evre II idi. Hastalarda sıklıkla (n=4) tümör grade’i
grade 2 idi. 5 hastada senkron tümör vardı yani kolorektal
kanser tanısı esnasında over metastazı saptanmıştı (% 55.6).
Kolorektal kanser-over metastazı intervali metakron hastalığı
olan 4 hastada, 6-49 ay arasındaydı. 5 hastada sağ overe, 1
hastada sol overe ve 3 hastada ise her iki overe de metastaz
vardı. Sol kolon yerleşimli 2 tümörün 2’si karşı overe(sağ)
metastaz yaparken, sağ yerleşimli 3 tümörün 2’si aynı taraf
overe (sağ), 1’i karşı overe (sol) metastaz yapmıştı, bilateral
over metastazlarının ise 2’si sağ kolon tümörlerinden 1’i
rektumdaki tümörden kaynaklanmaktaydı. Rektum kaynaklı
diğer tümör de karşı overe (sağ) metastaz yapmıştı. Hastaların
7’sinde vücudun başka odaklarında da metastaz vardı ve en sık
olarak 7 hastanın 6’sında (% 85.7) peritoneal tutulum saptandı.
Hastalıksız sağkalım 6-33 ay arası iken, progresyonsuz sağkalım
2-27 ay idi ve hastalar 2-54 ay takip edildi. Tanıda CA 125 5
hastada, CEA 6 hastada yüksek bulundu. Over metastazı
esnasında ise CA 125 7 hastada, CEA 3 hastada yüksekti. Tanıda
CEA yüksek olup over metastazı sonrası da yüksek 4 hasta
vardı, 2 hastada over metastazına rağmen CEA yüselmedi.
Tanıda CEA normal olup da over metastazı sonrası yükselen
2 hasta vardı. Tanıda CA 125 yüksek olan tüm hastaların over
metastazı sonrası CA 125 yüksekliği devam etmişti, tanıda
normal olan 4 hastanın 2’sinde ise over metastazı sonrası
CA 125 yüksek saptandı. 9 hastanın yalnızca 1’i takiplerde
hastalıksız idi. % 77.8’inde progrese hastalık mevcuttu. 3 hasta
öldü; ölümlerin 2’si hastalık progresyonundan, 1’i kanser dışı
nedenlerden kaynaklandı.
Sonuç:
Metastatik over kanserini primer over kanserinden ayırtetmek,
tedavi şeklini belirlemek açısından önemlidir. Kolorektal kanser
overe; hematojenik, lenfatik yayılım ve primer tümörün
uzaklaştırılması esnasında kök hücre yayılımı ile gerçekleşebilir.
Hastaların tanı esnasında çoğunlukla premenapozal olması da,
kolorektal kanserin overe metastazının bu grup hastada daha
sık olabileceğini düşündürür. Senkron over metastazı olan 5
hastanın 4’ünde, metakron 4 hastanın 1’inde tanıda CA 125
yüksekti ve bu da literatürle uyumlu idi. Operasyon öncesi
özellikle şüpheli jinekolojik muayenesi olan kolorektal kanser
hastalarında CA 125 bakılması senkron over metastazlarının
atlanmamasını sağlayabilir. Overe metastaz yapan kolorektal
kanserde yalnızca 2 hastada başka odakta metastaz olmaması
bize bu hastaların yaygın hastalığı olduğunu ve prognozunun
kötü olabileceğini gösterebilir.
Yorum: Kolorektal tümörlerin overe metastazı nadirdir. Over
metastazı, hastanın sıklıkla başka odaklarda da metastazı
olabileceğini düşündürmelidir.Her ne kadar evre IV olarak
değerlendirilse de over metastazı izole olanlarda prognoz
daha iyidir. Preoperatif overler incelenmeli ve CA 125’in tanıda
değerli bir marker olabileceği unutulmamalıdır.
210
EP-153
TEK MERKEZ DENEYİMİ: UTERİN KARSİNOSARKOM
NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ
1
, SAMED RAHATLI
1
, SELİM YALÇIN
1
,
ÇAĞLA TARHAN
4
, ÖZLEM ÖZEN
2
, POLAT DURSUN
3
, NİHAN
HABERAL
2
, ÖMER DİZDAR
1
, FERAH YILDIZ
5
, ÖZDEN
ALTUNDAĞ
1
, ALİ AYHAN
3
1
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ
2
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ
3
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM BÖLÜMÜ
4
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ
5
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Karsinosarkom malign epitelyal ve mezenkimal komponentlerin
bir araya gelmesiyle oluşan bifazik bir neoplazmdır. Uterin
karsinosarkomlar tüm uterin malignansilerin %3’ünü
oluşturmakta, ancak çok agresif seyirli olmaları nedeniyle diğer
uterin kanserlere kıyasla daha yüksek oranlarda mortaliteye
neden olmaktadırlar. Bununla birlikte karsinosarkom tedavisi
henüz standardize edilememiştir. Bu çalışmanın amacı
merkezimizde tedavi edilen uterin karsinosarkom hastalarının
klinik özelliklerinin, nüks ve yaşam süresi sonuçlarının ortaya
konulmasıdır.
Gereç ve Yöntem:
Merkezimizde 2007-2011 yılları arasında uterin karsinosarkom
tanısı almış hastaların hastane kayıtları retrospektif olarak
incelenmiştir. Bütün hastalar aynı cerrah tarafından tedavi
edilmiş ve hastalara TAH,BSO,BPPLND,OMN yapılmıştır.
Hastaların demografik özellikleri, tümör karakteristikleri, tedavi
rejimleri, hastalıksız ve genel sağ kalım verileri analiz edilmiştir.
Bulgular:
26 hasta çalışmaya dahil edildi. Median yaş 61(43-78)’di. 10
hastada(%38) evre I , 3 hastada(%12) evre II, 4 hastada evre
III, 9 hastada(%35) evre IV hastalık mevcuttu. 16 hasta(%62)
kemoterapi, 2 hasta radyoterapi almıştı. Median takip süresi
17 aydı. 16 hasta nüks etmişti ve 13 hasta da takip sırasında
ölmüştü.16 nüksün yalnız bir tanesi akciğer metastazı ile
olurken diğerleri intraabdominal nüks olarak saptandı.3 yıllık
hastalıksız sağkalım %37, 3 yıllık genel sağkalım ise %30’du.
Sonuç:
Verilerimiz karsinosarkomların daha tanı anında ileri evre
olmaya eğilimli olduklarını ve hastaların kemoradyoterapi
almalarına rağmen prognozlarının kötü olduğunu göstermiştir.
Cerrahi halen tedavide başrol oynamakta ancak nüks ve ölüm
oranlarını azaltmak için daha etkili adjuvan stratejilere ihtiyaç
duyulmaktadır.
EP-154
SWEET SENDROMU İLE PREZENTE OLAN NÜKS OVER
KANSERİ; OLGU SUNUMU
TÜRKAN ÖZTÜRK , HALİL KAVGACI , FEYYAZ ÖZDEMİR , EVREN
FİDAN , FAZIL AYDIN
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ
ONKOLOJİ
Amaç:
Sweet sendromu(SS), akut febril nötrofilik dermatozdur.
Genelde ateş, halsizlik, lökositoz ile ortaya çıkar ve sıklıkla
saçlı deri, boyun, bilateral ellerin dorsalinde olan eritematöz
ve ödematöz çok sayıda papül ve plaklarla karakterizedir. Cilt
biyopsisinde damarlarda fibrinoid nekroz, damar duvarında
hücresel infiltrasyon ve ekstravazasyon gibi vaskülit bulguları
olmadan orta ve üst dermisin matür nötrofiller ile yoğun infiltre
olmasıdır. Etyolojik olarak en sık idiopatik olarak ortaya çıkar.
Hastaların % 20’si malignensilerle birliktedir.Burada komplet
yanıttan yaklaşık 18 ay sonra sweet sendromu ile relaps olan
olguyu tartışmak istedik
Gereç ve Yöntem:
58 yaşında kadın hasta 2009’da yaygın asiti, peritoneal
karsinomatozisi ve sağ adneksial kitlesi ile over kanseri tanısı
aldı. Hasta yaklaşık 15 kür paklitaksel ve karboplatin tedavisi
aldı.Tedavi sonrasında hastanın görüntülemelerinde asit ve
kitleleri kayboldu, tümör markerları normale geldi. Takibinde
hastanın yaklaşık 18 ay sonra tek taraflı sağ kulak arkasında,
sağ kol ve el üstünde kızarıklık , şişme, ağrı ateş şikayetleri ile
başvurdu.
Bulgular:
Yapılan incelemelerde batında yaygın asit, peritoneal
karsinomatozis ve CA 125 yükselme saptanan hasta nüks
over kanseri kabul edildi. Hastanın kulak arkasında olan saçlı
derisinde eritemli, ödemli ağrılı nodülleri mevcuttu, cilt
lezyonlarından biyobsi yapıldı. Biyobsi sonucu akut nötrofilik
dermatozla uyumlu olarak geldi. SS tanısı koyulan hastaya 60
mg/gün metilprednizolon başlandı. Takibinde lezyonları steroid
tedavisi ile hızla geriledi. Takibinde genel durumu düzelen ve
cilt lezyonları tamamen gerileyen hastaya kemoterapi başlandı.
Sonuç:
SS’da patogenez henüz bilinmemekle beraber yabancı
antijenlere karşı vücutta T hücrelerine bağımlı hücresel
yanıtla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu immun cevap
farklı sitokinlerin salınımına karşın nötrofil ve histiyositlerin
kemotaksisinde artma şeklinde olmaktadır. SS’u nun %10
nedeni daha çok lenfomalar olmak üzere malinitelerdir.
Bizim olgumuz bildirilen nadir nüks over kanserli bir hasta
olmasından dolayı önemlidir.
TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
211
EP-155
EVRE IIIC UTERİN KARSİNOM HASTALARININ RETROSPEKTİF
ANALİZİ: TEK MERKEZ DENEYİMİ.
SAMED RAHATLI
1
, SELİM YALÇIN
1
, NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ
1
,
ÖZLEM ÖZEN
1
, NİHAN HABERAL
3
, ÇAĞLA TARHAN
4
,
POLAT DURSUN
2
, FERAH YILDIZ
5
, ÖMER DİZDAR
1
, ÖZDEN
ALTUNDAĞ
1
, ALİ AYHAN
2
1
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ
2
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM BÖLÜMÜ
3
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ
4
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ
5
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Bütün endometrial kanserlerin %8’ini Evre IIIC oluşturmaktadır.
Bu evrede hem lokal hem de sistemik nüks riski yüksektir.
Standart tedavi yaklaşımı adjuvan kemoterapi olsa da
retrospektif seriler radyoterapinin tedaviye eklenmesinin
sonuçları olumlu etkilediğini göstermektedir. Ancak prospektif
veriler henüz yoktur. Çalışmamızda cerrahi tedavinin ardından
adjuvan kemoterapi ve/veya radyoterapi almış evre IIIC
endometrial kanser hastalarının sonuçları rapor edilmektedir.
Gereç ve Yöntem:
2006-2011 yılları arasında merkezimizde evre IIIC endometrial
kanser tanısı almış 29 hasta çalışmaya dahil edilmiştir.
Demografik özellikler, tümör özellikleri, tedavi rejimleri ve
hastalıksız sağkalım, genel sağkalım verileri analiz edilmiştir
Bulgular:
Median yaş 64(41-82)’tü. Hastaların tamamına komplet
cerrahi evreleme yapılmıştı. 13 hasta(%45) endometrioid
karsinom, 11 hasta (%38) papiller seroz karsinom, 2 hasta(%7)
berrak hücreli karsinom, 2 hasta(%7) mix karsinom ve 1
hasta(%3) andiferansiye karsinom histolojisine sahipti. 18
hastada(%62) sadece lenf nodu tutulumu, 6 hastada ek olarak
over tutulumu, 9 hastada uterin serozada tutulum mevcuttu. 9
hastada(%31) sadece pelvik, 6 hastada(%21) sadece paraaortik,
14 hastada(%48) pelvik ve paraaortik bölgelerin herikisinde
lenf nodu tutulumu mevcuttu. 24 hastaya (%83) paclitaksel-
karboplatin kemoterapisi verilmişti. 13 hasta(%45) external
radyoterapi, 4 hasta(%14)brakiterapi ve 3 hasta(%10)haftalık
sisplatin veya karboplatin ile eş zamanlı kemoradyoterapi
almıştı. Median takip süresi 19 aydı. Takip süresinde 10 hasta
nüks olmuştu ve 6 hasta ölmüştü. Nükslerin 1 tanesi hariç
hepsi intraabdominal nükslerdi. 3 yıllık hastalıksız sağkalım
%64, genel sağkalım %71.6’ydı.
Sonuç:
Evre IIIC endometrial kanserli hastalarda kemoterapi rejimleri
ve radyoterapinin kullanılması ile ≈%70 oranında 3 yıllık genel
sağkalıma ulaşmış olduk. Bu hastaların %45 i aynı zamanda
yüksek riskli histolojilere(seröz ve berrak hücreli) sahiptiler. İleri
evre hastalarda adjuvan kemoterapi ve radyoterapinin beraber
kullanımı ile yaşam süresinin uzadığını düşünmekteyiz ve bu
kullanımı önermekteyiz. GOG258 ve PORTEC 3 çalışmalarının
sonuçları daha kesin öneriler için beklenmelidir.
EP-156
OVER KANSERİNİN PANKREAS METASTAZI: BİR OLGU
SUNUMU
KEZBAN NUR PİLANCI , MUSTAFA BOZKURT , ESAT NAMAL ,
AKIN ÖZTÜRK , KÜBRA AYDIN , OSMAN GÖKHAN DEMİR
İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ
Amaç:
Pankreasa metastaz oldukça nadir görülen bir durumdur. Tüm
pankreas tümörlerinin %2-4 ü metastazdır. Bunlardan da en sık
görülenler; renal hücreli karsinom, kolon kanseri, melanom,
sarkom, meme ve akciğer kanseridir. Biz; pankreasa metastazın
çok sık görülmediği tümörlerden biri olan over kanserli bir olgu
sunacağız.
Gereç ve Yöntem:
Vaka; 40 yaşında kadın hastanın ocak 2010’ da karında şişkinlik
yakınması başlaması üzerine yapılan abdominopelvik BT’ sinde,
batın ön duvarı komşuluğunda omental cake ile uyumlu nodüler
kalınlaşma ve douglasta ve batın ön duvarında peritoneal
implant ile uyumlu nodüler yumuşak doku lezyonları görüldü.
Hemen sonrasında total abdominal histerektomi+bilateral sa
lpingooferektomi+omentektomi+apendektomi+paraaortik
ve pelvik lenf nodu diseksiyonu uyuglanmış. Patoloji sonucu;
overin seröz papiller adenokarsinomu ile uyumlu geldi. Hastaya
adjuvan paklitaksel+karboplatin tedavisine başlandı. 6 siklus
tedavi sonrası batın sıvısı regrese ve omental cake görünümü
regrese idi. Mart 2011’ de yapılan kontrol görüntülerinde
pankreas gövdesinde 22×22 mm boyutlarında kistik lezyon
saptandı. Temmuz 2011’ de yapılan PET/BT’ de patolojik aktivite
tututlumu yoktu. Ekim 2011’ de ki batın MR görüntülerinde;
pankreatik gland anteriorundaki kistik lezyonun boyutlarında
progresyon saptandı.
Bulgular:
EUS işlemi ile biyopsi yapılan hastanın patoloji sonucu; atipik
prolifere epitel hücreleri ile uyumlu geldi. Aralık 2011’de
pankreasın parsiyel rezeksiyonu (distal pankreatektomi)
yapılan hastanın patoloji sonucu overin seröz papiller karsinom
metastazı ile uyumlu geldi(sinaptofizin+, kromogranin +, CK 20
212
4, CEA -, CK7 +, P53 ile diffüz nükleer + lik, CA 125 +, WT-1 +) .
Hastaya 2. seri paklitaksel+karboplatin tedavisi başlandı.
Sonuç:
Pankreas metastazın oldukça nadir görüldüğü bir organdır.
Overin pankreasa metastazı çok sık rastlanan bir durum değilse
de , otopsi serilerinde pankreasa metastatik primer maligniteler
arasında over karsinomu nadir değildir. Bu hastalarda yaklaşım
rezeke edilebilecek düzeyde ise metastezektomi olmalıdır.
Metastezektomi işlemi renal hücreli karsinoma sekonder
tümörde uzun dönem sağkalımı arttırsa da, diğer tümörlerin
metastazında prognoz kötüdür.
EP-157
EVRE IC UTERİN KANSER HASTALARININ RETROPEKTİF
ANALİZİ:TEK MERKEZ DENEYİMİ.
NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ
1
, SELİM YALÇIN
1
, SAMED RAHATLI
1
,
ÖZLEM ÖZEN
2
, NİHAN HABERAL
2
, ÇAĞLA TARHAN
4
,
POLAT DURSUN
3
, ÖMER DİZDAR
1
, FERAH YILDIZ
5
, ÖZDEN
ALTUNDAĞ
1
, ALİ AYHAN
3
1
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ
2
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ
3
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM BÖLÜMÜ
4
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ
5
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Evre IC uterin kanser hastalarının evre IA ve evre IB’ye göre
rekürens riskleri daha fazladır ve prognozları daha kötü
olmaktadır. Bu hastalarda adjuvan kemoterapiye spesifik
patolojik faktörlere bakılarak karar verilmektedir. Bu çalışmanın
amacı merkezimizde tedavi görmüş 1988 FIGO evrelemesine
göre evre IC endometrial karsinomlu hastaların tedavi
sonuçlarının değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem:
FIGO evrelemesine göre evre IB(eski sınıflamada IC) endometrial
karsinom tanısı alan hastaların hastane kayıtları retrospektif
olarak değerlendirilmiştir. Bütün hastalar başlangıçta cerrahi
olarak tedavi edilmiş ve detaylı lenf nodu diseksiyonu ile
birlikte evrelendirilmiştir.
Bulgular:
85 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hasta ve tümör özellikleri
Tablo 1’de gösterilmiştir. Median yaş 60(27-95)’dır.Bütün
hastalarda pelvik ve paraaortik lenf nodu diseksiyonunu da
içeren tam bir cerrahi evreleme yapılmıştı. On altı hasta(%19)
adjuvan kemoterapi almıştı. Bu hastaların 6 tanesi seröz
kanser ve bir tanesi küçük hücreli kanserdi. Kemoterapi olarak
paklitaksel-karboplatin rejimi kullanılmıştı. Median takip
süresi 30 aydı (10-61ay). Takip süresi içinde 7 hastada(%8) nüks
gelişmişti ve 4 hasta(%5) ölmüştü. Beş yıllık hastalıksız sağkalım
%89 ve genel sağkalım %95 olarak bulundu. Kemoterapi alan
16 hastanın bir tanesinde (%6.2) ve kemoterapi almayan
69 hastanın 6’sında (%8.7) takip sırasında nüks veya ölüm
gerçekleşti. Her iki gruptaki olay sayısının az olması nedeniyle
sağkalım analizi yapılmadı.
N (%)
Yaş, median (aralık)
60 (27-95)
Histoloji
Endometrioid
Seröz
Diğer
71 (83%)
8 (9%)
6 (7%)
Grade
1
2
3
26 (30%)
42 (50%)
8 (9%)
Lenfovasküler invazyon
Yes
No
28 (33%)
55 (65%)
Tümör boyutu (cm)
3.5 (0,1-14)
Kemoterapi
Evet
Hayır
16 (19%)
69 (81%)
Radyoterapi
External RT
Brakiterapi
Yok
4 (5%)
19 (22%)
62 (73%)
Sonuç:
Çalışmamızda bulduğumuz rekürens ve ölüm sonuçları,
Evre IC endometrial kanserli hastalarda daha önce yapılan
çalışmalardaki sonuçlarla benzerdi. Kemoterapi alan
hastalarda daha düşük oranda nüks görülmesi , erken evre
endometrial adenokarsinomlu hastalarda adjuvan sistemik
tedavinin araştırıldığı prospektif randomize çalışmalara ihtiyaç
olduğunu göstermektedir.
EP-158
GEMSİTABİNE BAĞLI GELİŞEN İLAÇ ERÜPSİYONU;OLGU
SUNUMU
İ.VEDAT BAYOĞLU , YÜKSEL KÜÇÜKZEYBEK , LÜTFİYE DEMİR ,
AHMET DİRİCAN , ALPER CAN , MURAT AKYOL , ÇİĞDEM ERTEN,
M.OKTAY TARHAN
İZMİR ATATÜRK E.A.H TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ
Amaç:
Gemsitabin ön planda akciğer, pankreas, mesane, meme ve
over malignitelerinde kullanılılan bir antimetabolit ilaçtır.
Gereç ve Yöntem:
TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
213
Genel anlamda iyi tolere edilen gemsitabine bağlı, en sık kemik
iliği süpresyonu, bulantı-kusma,alerjik reaksyonlar, periferik
ödem ile dermatolojik yan etkiler ile karşılaşmaktayız. En sık
görülen dermatolojik yan etki alopesidir.
Bulgular:
Bunu sıklık sırasına göre hafif-orta derecede raş ve
makülopapüller erüpsiyonlar izler .
Sonuç:
Bu olgu sunumunda over karsinomu tanısı ile gemsitabin
tedavisi başlanan, gemsitabine bağlı bilateral el, ayak ile
pretibial bölgede ve yüzde sadece dudaklara lokalize
makullopapuller lezyonları gelişen ve histopatolojik olarak fiks
ilaç erüpsiyonu tanısı konan olgu sunulmuştur.
EP-159
EVRE I UTERİN BERRAK HÜCRELİ VE SERÖZ PAPİLLER
KARSİNOM: TEK MERKEZ DENEYİMİ.
SELİM YALÇIN
1
, NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ
1
, SAMED RAHATLI
1
,
POLAT DURSUN
3
, ÖZLEM ÖZEN
2
, NİHAN HABERAL
2
,
ÇAĞLA TARHAN
4
, FERAH YILDIZ
5
, ÖMER DİZDAR
1
, ÖZDEN
ALTUNDAĞ
1
, ALİ AYHAN
1
1
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ
BÖLÜMÜ
2
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ
3
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM BÖLÜMÜ
4
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ
5
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Dostları ilə paylaş: |