Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə49/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   73

Bulgular:
Over  kanseri;    kadınlarda  5.  en  sık  görülen  ve  jinekolojik 
kanserler  içinde  en  sık  ölüme  neden  olan  kanserdir. 
Lokalizasyonu nedeniyle sıklıkla geç tanı alır. Over kanserinin 
cilt metastazı yapması olağandışı bir durum olup, literatürde 
% 1.9-5 arası gösterilmektedir ancak çoğu veri vaka bazındadır. 
Over  kanseri;  direkt  invazyon,  lenfatikler  ya  da  cerrahi  işlem 
sonucu  implantasyon  yolu  ile  cilde  ulaşabilir.  Çeşitli  lokal 
tedaviler  denenebilse  de  hastalık  cilde  ulaştığında  büyük 
oranda batın içinde yaygın olduğundan genelde başarılı olmaz. 
Cilt  metastazı,  over  kanserinin  geç  bir  bulgusu  olduğundan 
bu  hastalar  sıklıkla  çok  basamaklı  tedaviler  almıştır  ve  yeni 
sitotoksik ajanlara genelde dirençlidir ve bu da prognozun kötü 
olacağını düşündürür.
Sonuç:
Yorum:  Cilt  metastazı  over  kanserinde  geç  görülen  ancak 
görüldüğünde prognozun kötü olacağını gösteren bir bulgudur. 
Over  kanseri  teşhisi-cilt  metastazı  intervali  sağkalımdaki  en 
önemli faktördür.
EP-152
KOLOREKTAL KANSERDE OVER METASTAZI: TEK MERKEZ 
DENEYİMİ
DİLEK ERDEM , İDRİS YÜCEL , BAHİDDİN YILMAZ , GÜZİN 
DEMİRAĞ , YASEMİN KEMAL , FATİH TEKER 
 
ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BÖLÜMÜ
Amaç:
Over tümörlerinin % 5-30’u metastatiktir. Bunların da % 3-14’ü 
gastrointestinal  sistem  kökenlidir.  Bu  çalışmanın  amacı;  over 
metastazı olan kolorektal kanser hastalarımızın gerçek oranını 
saptamak  ve  bu  hastaların  yönetimini  geliştirecek  özellikleri 
tanımlamaktır.  
Gereç ve Yöntem:
2001-2011 tarihleri arasında polikliniğimize başvuran kolorektal 
kanser  hastaları  arasında  toplam  9  over  metastazlı  hasta  bu 
çalışmaya  dahil  edildi.  Hastalarda;  yaş,  menapoz  durumu, 
başvuru    semptomu,  operasyon  öyküsü,  kolorektal  tümör 
yerleşim  yeri,  tanıda  evre,  tümör  grade,  histopatolojik  tipi, 
kolorektal  tümör-over  metastazı  intervali,  over  metastazının 
senkron  veya  metakron  oluşu,  over  metastazının  yeri,  eşlik 
eden metastatik alan varlığı sorgulandı. SPSS-16 kullanıldı.
Bulgular:
Çalışmaya  alınan  9  hastanın  yaş  ortalaması  45.1  yıl  (21-72 
yıl)  idi.  %  66.7’si  premenapozaldi.  7  hastada  over  metastazı 
esnasında  ilk  başvuru  semptomu  karın  ağrısı  idi.  Kolorektal 
tümör % 55.6 sıklıkla sağ kolonda yerleşiyordu ve tüm hastaların 
over  metastazı  tanısı  histopatolojik  olarak  doğrulanmıştı. 
Tanıda hastaların 5’i evre IV hastalık ile başvurdu; yalnızca 1 
hasta (%11.1) evre II idi. Hastalarda sıklıkla (n=4) tümör grade’i 
grade  2  idi.  5  hastada  senkron  tümör  vardı  yani  kolorektal 
kanser tanısı esnasında over metastazı saptanmıştı (% 55.6). 
Kolorektal kanser-over metastazı intervali metakron hastalığı 
olan  4  hastada,  6-49  ay  arasındaydı.  5  hastada  sağ  overe,  1 
hastada sol overe ve 3 hastada ise her iki overe de metastaz 
vardı.    Sol  kolon  yerleşimli  2  tümörün  2’si  karşı  overe(sağ) 
metastaz  yaparken,  sağ  yerleşimli  3  tümörün  2’si  aynı  taraf 
overe  (sağ),  1’i  karşı  overe  (sol)  metastaz  yapmıştı,  bilateral 
over  metastazlarının  ise  2’si  sağ  kolon  tümörlerinden  1’i 
rektumdaki  tümörden  kaynaklanmaktaydı.  Rektum  kaynaklı 
diğer tümör de karşı overe (sağ) metastaz yapmıştı. Hastaların 
7’sinde vücudun başka odaklarında da metastaz vardı ve en sık 
olarak 7 hastanın 6’sında (% 85.7) peritoneal tutulum saptandı. 
Hastalıksız sağkalım 6-33 ay arası iken, progresyonsuz sağkalım 
2-27 ay idi ve hastalar 2-54 ay takip edildi. Tanıda CA 125 5 
hastada,  CEA  6  hastada  yüksek  bulundu.  Over  metastazı 
esnasında ise CA 125 7 hastada, CEA 3 hastada yüksekti. Tanıda 
CEA  yüksek  olup  over  metastazı  sonrası  da  yüksek  4  hasta 
vardı,  2  hastada  over  metastazına  rağmen  CEA  yüselmedi. 
Tanıda  CEA  normal  olup  da  over  metastazı  sonrası  yükselen 
2 hasta vardı. Tanıda CA 125 yüksek olan tüm hastaların over 
metastazı  sonrası  CA  125  yüksekliği  devam  etmişti,  tanıda 
normal  olan  4  hastanın  2’sinde  ise  over  metastazı  sonrası 
CA  125  yüksek  saptandı.  9  hastanın  yalnızca  1’i  takiplerde 
hastalıksız idi. % 77.8’inde progrese hastalık mevcuttu. 3 hasta 
öldü; ölümlerin 2’si hastalık progresyonundan, 1’i kanser dışı 
nedenlerden kaynaklandı.  
Sonuç:
Metastatik over kanserini primer over kanserinden ayırtetmek, 
tedavi şeklini belirlemek açısından önemlidir. Kolorektal kanser 
overe;  hematojenik,  lenfatik  yayılım  ve    primer  tümörün 
uzaklaştırılması esnasında kök hücre yayılımı ile gerçekleşebilir. 
Hastaların tanı esnasında çoğunlukla premenapozal olması da, 
kolorektal kanserin overe metastazının bu grup hastada daha 
sık  olabileceğini  düşündürür.  Senkron  over  metastazı  olan  5 
hastanın  4’ünde,  metakron  4  hastanın  1’inde  tanıda  CA  125 
yüksekti    ve  bu  da  literatürle  uyumlu  idi.  Operasyon  öncesi 
özellikle şüpheli jinekolojik muayenesi olan kolorektal kanser 
hastalarında  CA  125  bakılması  senkron  over  metastazlarının 
atlanmamasını  sağlayabilir.  Overe  metastaz  yapan  kolorektal 
kanserde yalnızca 2 hastada başka odakta metastaz olmaması 
bize bu hastaların yaygın hastalığı olduğunu ve prognozunun 
kötü olabileceğini gösterebilir.  
Yorum:  Kolorektal tümörlerin overe metastazı nadirdir. Over 
metastazı,  hastanın  sıklıkla  başka  odaklarda  da  metastazı 
olabileceğini  düşündürmelidir.Her  ne  kadar  evre  IV  olarak 
değerlendirilse  de  over  metastazı  izole  olanlarda  prognoz 
daha iyidir. Preoperatif overler incelenmeli ve CA 125’in tanıda 
değerli bir marker olabileceği unutulmamalıdır.

210
EP-153
TEK MERKEZ DENEYİMİ: UTERİN KARSİNOSARKOM
NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ 
1
, SAMED RAHATLI 
1
, SELİM YALÇIN 
1

ÇAĞLA TARHAN 
4
, ÖZLEM ÖZEN 
2
, POLAT DURSUN 
3
, NİHAN 
HABERAL 
2
, ÖMER DİZDAR 
1
, FERAH YILDIZ 
5
, ÖZDEN 
ALTUNDAĞ 
1
, ALİ AYHAN 
3
 
 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI 
VE DOĞUM BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Karsinosarkom malign epitelyal ve mezenkimal  komponentlerin 
bir  araya  gelmesiyle  oluşan  bifazik  bir  neoplazmdır.  Uterin 
karsinosarkomlar  tüm  uterin  malignansilerin  %3’ünü 
oluşturmakta, ancak çok agresif seyirli olmaları nedeniyle diğer 
uterin  kanserlere  kıyasla  daha  yüksek  oranlarda  mortaliteye 
neden  olmaktadırlar.  Bununla  birlikte  karsinosarkom  tedavisi 
henüz  standardize  edilememiştir.  Bu  çalışmanın  amacı 
merkezimizde tedavi edilen uterin karsinosarkom hastalarının 
klinik özelliklerinin,  nüks  ve yaşam süresi sonuçlarının ortaya 
konulmasıdır.
Gereç ve Yöntem:
Merkezimizde 2007-2011 yılları arasında uterin karsinosarkom 
tanısı  almış  hastaların  hastane  kayıtları    retrospektif  olarak 
incelenmiştir.  Bütün  hastalar  aynı  cerrah  tarafından  tedavi 
edilmiş  ve  hastalara  TAH,BSO,BPPLND,OMN  yapılmıştır. 
Hastaların demografik özellikleri, tümör karakteristikleri, tedavi 
rejimleri, hastalıksız ve genel sağ kalım verileri  analiz edilmiştir. 
Bulgular:
26  hasta  çalışmaya  dahil  edildi.  Median  yaş  61(43-78)’di.  10 
hastada(%38) evre I , 3 hastada(%12) evre II,  4 hastada evre 
III,  9 hastada(%35) evre IV hastalık mevcuttu. 16 hasta(%62) 
kemoterapi,  2  hasta  radyoterapi  almıştı.  Median  takip  süresi 
17 aydı. 16 hasta nüks etmişti ve 13 hasta da takip sırasında 
ölmüştü.16  nüksün  yalnız  bir  tanesi  akciğer  metastazı  ile 
olurken diğerleri intraabdominal nüks olarak saptandı.3 yıllık 
hastalıksız sağkalım %37, 3 yıllık genel sağkalım ise %30’du.
Sonuç:
Verilerimiz    karsinosarkomların  daha  tanı  anında  ileri  evre 
olmaya  eğilimli  olduklarını    ve  hastaların  kemoradyoterapi 
almalarına rağmen prognozlarının kötü olduğunu göstermiştir. 
Cerrahi halen tedavide başrol oynamakta ancak nüks ve ölüm 
oranlarını azaltmak için daha etkili adjuvan stratejilere ihtiyaç 
duyulmaktadır.
EP-154
SWEET SENDROMU İLE PREZENTE OLAN NÜKS OVER 
KANSERİ; OLGU SUNUMU
TÜRKAN ÖZTÜRK , HALİL KAVGACI , FEYYAZ ÖZDEMİR , EVREN 
FİDAN , FAZIL AYDIN  
 
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ 
ONKOLOJİ
Amaç:
Sweet  sendromu(SS),  akut  febril  nötrofilik  dermatozdur. 
Genelde  ateş,  halsizlik,  lökositoz  ile  ortaya  çıkar  ve  sıklıkla 
saçlı  deri, boyun, bilateral  ellerin  dorsalinde  olan  eritematöz 
ve ödematöz çok sayıda papül ve plaklarla karakterizedir. Cilt 
biyopsisinde  damarlarda  fibrinoid  nekroz,  damar  duvarında 
hücresel infiltrasyon ve ekstravazasyon gibi vaskülit bulguları 
olmadan orta ve üst dermisin matür nötrofiller ile yoğun infiltre 
olmasıdır. Etyolojik olarak en sık idiopatik olarak ortaya çıkar. 
Hastaların % 20’si malignensilerle birliktedir.Burada  komplet 
yanıttan yaklaşık 18 ay sonra  sweet sendromu ile relaps olan 
olguyu tartışmak istedik
Gereç ve Yöntem:
58  yaşında  kadın  hasta  2009’da  yaygın  asiti,  peritoneal 
karsinomatozisi ve sağ adneksial kitlesi ile over kanseri tanısı 
aldı. Hasta yaklaşık 15 kür  paklitaksel ve karboplatin tedavisi 
aldı.Tedavi  sonrasında  hastanın  görüntülemelerinde  asit  ve 
kitleleri kayboldu, tümör markerları normale geldi. Takibinde 
hastanın yaklaşık 18 ay sonra tek taraflı sağ kulak arkasında, 
sağ kol ve el üstünde kızarıklık , şişme, ağrı ateş şikayetleri ile 
başvurdu.
Bulgular:
Yapılan  incelemelerde  batında  yaygın  asit,  peritoneal 
karsinomatozis  ve  CA  125    yükselme  saptanan  hasta  nüks 
over kanseri kabul edildi. Hastanın kulak arkasında olan saçlı 
derisinde  eritemli,  ödemli  ağrılı  nodülleri  mevcuttu,    cilt 
lezyonlarından  biyobsi  yapıldı.  Biyobsi  sonucu  akut  nötrofilik 
dermatozla uyumlu olarak geldi. SS tanısı koyulan hastaya 60 
mg/gün metilprednizolon başlandı. Takibinde lezyonları steroid 
tedavisi ile hızla geriledi. Takibinde genel durumu düzelen ve 
cilt lezyonları tamamen gerileyen hastaya  kemoterapi başlandı.
Sonuç:
SS’da  patogenez  henüz  bilinmemekle  beraber  yabancı 
antijenlere  karşı  vücutta  T  hücrelerine  bağımlı  hücresel 
yanıtla  ilişkili  olduğu  düşünülmektedir.  Bu  immun  cevap 
farklı  sitokinlerin    salınımına  karşın  nötrofil  ve  histiyositlerin 
kemotaksisinde  artma  şeklinde  olmaktadır.  SS’u  nun  %10 
nedeni  daha  çok  lenfomalar  olmak  üzere  malinitelerdir. 
Bizim  olgumuz  bildirilen  nadir    nüks  over  kanserli  bir  hasta 
olmasından dolayı önemlidir.

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
211
EP-155
EVRE IIIC UTERİN KARSİNOM HASTALARININ RETROSPEKTİF 
ANALİZİ: TEK MERKEZ DENEYİMİ.
SAMED RAHATLI 
1
, SELİM YALÇIN 
1
, NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ 
1

ÖZLEM ÖZEN 
1
, NİHAN HABERAL 
3
, ÇAĞLA TARHAN 
4

POLAT DURSUN 
2
, FERAH YILDIZ 
5
, ÖMER DİZDAR 
1
, ÖZDEN 
ALTUNDAĞ 
1
, ALİ AYHAN 
2
 
 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI 
VE DOĞUM BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Bütün endometrial kanserlerin %8’ini Evre IIIC oluşturmaktadır. 
Bu  evrede  hem  lokal  hem  de  sistemik  nüks  riski  yüksektir. 
Standart  tedavi  yaklaşımı  adjuvan  kemoterapi  olsa  da 
retrospektif  seriler  radyoterapinin  tedaviye  eklenmesinin 
sonuçları olumlu etkilediğini göstermektedir. Ancak prospektif 
veriler henüz yoktur. Çalışmamızda cerrahi tedavinin ardından 
adjuvan  kemoterapi  ve/veya  radyoterapi  almış  evre  IIIC 
endometrial kanser hastalarının sonuçları rapor edilmektedir.
Gereç ve Yöntem:
2006-2011 yılları arasında merkezimizde evre IIIC endometrial 
kanser  tanısı  almış  29  hasta  çalışmaya  dahil  edilmiştir. 
Demografik  özellikler,  tümör  özellikleri,  tedavi  rejimleri  ve 
hastalıksız sağkalım, genel sağkalım verileri analiz edilmiştir
Bulgular:
Median  yaş  64(41-82)’tü.  Hastaların  tamamına  komplet 
cerrahi  evreleme  yapılmıştı.    13  hasta(%45)  endometrioid 
karsinom, 11 hasta (%38) papiller seroz karsinom, 2 hasta(%7) 
berrak  hücreli  karsinom,  2  hasta(%7)  mix  karsinom  ve  1 
hasta(%3)  andiferansiye  karsinom  histolojisine  sahipti.  18 
hastada(%62) sadece lenf nodu tutulumu,  6 hastada ek olarak 
over tutulumu, 9 hastada uterin serozada tutulum mevcuttu. 9 
hastada(%31) sadece pelvik, 6 hastada(%21) sadece paraaortik, 
14  hastada(%48)  pelvik  ve  paraaortik  bölgelerin  herikisinde 
lenf  nodu  tutulumu  mevcuttu.  24  hastaya  (%83)  paclitaksel-
karboplatin  kemoterapisi  verilmişti.  13  hasta(%45)  external 
radyoterapi,  4  hasta(%14)brakiterapi  ve  3  hasta(%10)haftalık 
sisplatin  veya  karboplatin  ile  eş  zamanlı  kemoradyoterapi 
almıştı. Median takip süresi 19 aydı. Takip süresinde 10 hasta 
nüks  olmuştu  ve  6  hasta  ölmüştü.  Nükslerin  1  tanesi  hariç 
hepsi  intraabdominal  nükslerdi.  3  yıllık  hastalıksız  sağkalım 
%64, genel sağkalım %71.6’ydı.
Sonuç:
Evre IIIC endometrial kanserli hastalarda  kemoterapi rejimleri 
ve radyoterapinin kullanılması ile ≈%70 oranında 3 yıllık genel 
sağkalıma  ulaşmış  olduk.    Bu  hastaların  %45  i  aynı  zamanda 
yüksek riskli histolojilere(seröz ve berrak hücreli) sahiptiler. İleri 
evre hastalarda adjuvan kemoterapi ve radyoterapinin beraber 
kullanımı  ile  yaşam  süresinin  uzadığını  düşünmekteyiz  ve  bu 
kullanımı önermekteyiz. GOG258 ve PORTEC 3 çalışmalarının 
sonuçları daha kesin öneriler için beklenmelidir.
EP-156
OVER KANSERİNİN PANKREAS METASTAZI: BİR OLGU 
SUNUMU
KEZBAN NUR PİLANCI , MUSTAFA BOZKURT , ESAT NAMAL , 
AKIN ÖZTÜRK , KÜBRA AYDIN , OSMAN GÖKHAN DEMİR  
 
İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ
Amaç:
Pankreasa metastaz oldukça nadir görülen bir durumdur. Tüm 
pankreas tümörlerinin %2-4 ü metastazdır. Bunlardan da en sık 
görülenler;  renal  hücreli  karsinom,  kolon  kanseri,  melanom, 
sarkom, meme ve akciğer kanseridir. Biz; pankreasa metastazın 
çok sık görülmediği tümörlerden biri olan over kanserli bir olgu 
sunacağız.
Gereç ve Yöntem:
Vaka; 40 yaşında kadın hastanın ocak 2010’ da karında şişkinlik 
yakınması başlaması üzerine yapılan abdominopelvik BT’ sinde, 
batın ön duvarı komşuluğunda omental cake ile uyumlu nodüler 
kalınlaşma  ve  douglasta  ve  batın  ön  duvarında  peritoneal 
implant ile uyumlu nodüler yumuşak doku lezyonları görüldü. 
Hemen  sonrasında  total  abdominal  histerektomi+bilateral  sa
lpingooferektomi+omentektomi+apendektomi+paraaortik 
ve pelvik lenf nodu diseksiyonu uyuglanmış. Patoloji sonucu; 
overin seröz papiller adenokarsinomu ile uyumlu geldi. Hastaya 
adjuvan  paklitaksel+karboplatin  tedavisine  başlandı.  6  siklus 
tedavi sonrası batın sıvısı regrese ve omental cake görünümü 
regrese  idi.  Mart  2011’  de  yapılan  kontrol  görüntülerinde 
pankreas  gövdesinde  22×22  mm  boyutlarında  kistik  lezyon 
saptandı. Temmuz 2011’ de yapılan PET/BT’ de patolojik aktivite 
tututlumu yoktu. Ekim 2011’ de ki batın MR görüntülerinde; 
pankreatik gland anteriorundaki kistik lezyonun boyutlarında 
progresyon saptandı.
Bulgular:
EUS işlemi ile biyopsi yapılan hastanın patoloji sonucu; atipik 
prolifere  epitel  hücreleri  ile  uyumlu  geldi.  Aralık  2011’de 
pankreasın  parsiyel  rezeksiyonu  (distal  pankreatektomi) 
yapılan hastanın patoloji sonucu overin seröz papiller karsinom 
metastazı ile uyumlu geldi(sinaptofizin+, kromogranin +, CK 20 

212
4, CEA -, CK7 +, P53 ile diffüz nükleer + lik, CA 125 +, WT-1 +) . 
Hastaya 2. seri paklitaksel+karboplatin tedavisi başlandı.
Sonuç:
Pankreas  metastazın  oldukça  nadir  görüldüğü  bir  organdır. 
Overin pankreasa metastazı çok sık rastlanan bir durum değilse 
de , otopsi serilerinde pankreasa metastatik primer maligniteler 
arasında over karsinomu nadir değildir. Bu hastalarda yaklaşım 
rezeke  edilebilecek  düzeyde  ise  metastezektomi  olmalıdır. 
Metastezektomi  işlemi  renal  hücreli  karsinoma  sekonder 
tümörde  uzun  dönem sağkalımı  arttırsa da, diğer tümörlerin 
metastazında prognoz kötüdür. 
EP-157
EVRE IC UTERİN KANSER HASTALARININ RETROPEKTİF 
ANALİZİ:TEK MERKEZ DENEYİMİ.
NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ 
1
, SELİM YALÇIN 
1
, SAMED RAHATLI 
1

ÖZLEM ÖZEN 
2
, NİHAN HABERAL 
2
, ÇAĞLA TARHAN 
4

POLAT DURSUN 
3
, ÖMER DİZDAR 
1
, FERAH YILDIZ 
5
, ÖZDEN 
ALTUNDAĞ 
1
, ALİ AYHAN 
3
 
 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI 
VE DOĞUM BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Evre  IC  uterin  kanser  hastalarının  evre  IA  ve  evre  IB’ye  göre 
rekürens  riskleri  daha  fazladır  ve  prognozları  daha  kötü 
olmaktadır.  Bu  hastalarda  adjuvan  kemoterapiye  spesifik 
patolojik faktörlere bakılarak karar verilmektedir. Bu çalışmanın 
amacı  merkezimizde  tedavi  görmüş  1988  FIGO  evrelemesine 
göre  evre  IC  endometrial  karsinomlu  hastaların  tedavi 
sonuçlarının değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem:
FIGO evrelemesine göre evre IB(eski sınıflamada IC) endometrial 
karsinom  tanısı  alan  hastaların  hastane  kayıtları  retrospektif 
olarak  değerlendirilmiştir.  Bütün  hastalar  başlangıçta  cerrahi 
olarak  tedavi  edilmiş  ve  detaylı  lenf  nodu  diseksiyonu    ile 
birlikte evrelendirilmiştir.
Bulgular:
85 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hasta ve tümör özellikleri 
Tablo  1’de  gösterilmiştir.  Median  yaş  60(27-95)’dır.Bütün 
hastalarda  pelvik  ve  paraaortik  lenf  nodu  diseksiyonunu  da 
içeren tam bir cerrahi evreleme yapılmıştı. On altı hasta(%19) 
adjuvan  kemoterapi  almıştı.  Bu  hastaların  6  tanesi  seröz 
kanser ve bir tanesi küçük hücreli kanserdi. Kemoterapi olarak 
paklitaksel-karboplatin  rejimi  kullanılmıştı.  Median  takip 
süresi  30 aydı (10-61ay). Takip süresi içinde 7 hastada(%8) nüks 
gelişmişti ve 4 hasta(%5) ölmüştü.  Beş yıllık hastalıksız sağkalım 
%89 ve genel sağkalım %95 olarak bulundu. Kemoterapi alan 
16  hastanın  bir  tanesinde  (%6.2)  ve  kemoterapi  almayan 
69  hastanın  6’sında  (%8.7)  takip  sırasında  nüks  veya  ölüm 
gerçekleşti. Her iki gruptaki olay sayısının az olması nedeniyle 
sağkalım analizi yapılmadı.
 
N (%)
Yaş, median (aralık)
60 (27-95)
Histoloji
Endometrioid
Seröz
Diğer
 
71 (83%)
8 (9%)
6 (7%)
Grade
1
2
3
 
26 (30%)
42 (50%)
8 (9%)
Lenfovasküler invazyon
Yes
No
 
28 (33%)
55 (65%)
Tümör boyutu (cm)
3.5 (0,1-14)
Kemoterapi
Evet
Hayır
 
16 (19%)
69 (81%)
Radyoterapi
External RT
Brakiterapi
Yok
 
4 (5%)
19 (22%)
62 (73%)
Sonuç:
Çalışmamızda  bulduğumuz  rekürens  ve  ölüm  sonuçları, 
Evre  IC  endometrial  kanserli  hastalarda  daha  önce  yapılan 
çalışmalardaki  sonuçlarla  benzerdi.  Kemoterapi  alan 
hastalarda  daha  düşük  oranda  nüks  görülmesi  ,  erken  evre 
endometrial  adenokarsinomlu  hastalarda  adjuvan  sistemik 
tedavinin araştırıldığı prospektif randomize çalışmalara ihtiyaç 
olduğunu göstermektedir.
EP-158
GEMSİTABİNE BAĞLI GELİŞEN İLAÇ ERÜPSİYONU;OLGU 
SUNUMU
İ.VEDAT BAYOĞLU , YÜKSEL KÜÇÜKZEYBEK , LÜTFİYE DEMİR , 
AHMET DİRİCAN , ALPER CAN , MURAT AKYOL , ÇİĞDEM ERTEN, 
M.OKTAY TARHAN   
 
İZMİR ATATÜRK E.A.H TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ
Amaç:
Gemsitabin  ön  planda  akciğer,  pankreas,  mesane,  meme  ve 
over malignitelerinde kullanılılan bir antimetabolit ilaçtır.
Gereç ve Yöntem:

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
213
Genel anlamda iyi tolere edilen gemsitabine bağlı, en sık kemik 
iliği  süpresyonu,  bulantı-kusma,alerjik  reaksyonlar,  periferik 
ödem ile dermatolojik yan etkiler ile karşılaşmaktayız.  En sık 
görülen dermatolojik yan etki alopesidir.
Bulgular:
Bunu  sıklık  sırasına  göre  hafif-orta  derecede  raş  ve 
makülopapüller erüpsiyonlar izler .
Sonuç:
Bu  olgu  sunumunda  over  karsinomu  tanısı  ile  gemsitabin 
tedavisi  başlanan,  gemsitabine  bağlı  bilateral  el,  ayak    ile 
pretibial  bölgede  ve  yüzde  sadece  dudaklara  lokalize 
makullopapuller lezyonları gelişen ve histopatolojik olarak fiks 
ilaç erüpsiyonu tanısı konan  olgu sunulmuştur.
EP-159
EVRE I UTERİN BERRAK HÜCRELİ VE SERÖZ PAPİLLER 
KARSİNOM: TEK MERKEZ DENEYİMİ.
SELİM YALÇIN 
1
, NADİRE KÜÇÜKÖZTAŞ 
1
, SAMED RAHATLI 
1

POLAT DURSUN 
3
, ÖZLEM ÖZEN 
2
, NİHAN HABERAL 
2

ÇAĞLA TARHAN 
4
, FERAH YILDIZ 
5
, ÖMER DİZDAR 
1
, ÖZDEN 
ALTUNDAĞ 
1
, ALİ AYHAN 
1
 
 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI 
VE DOĞUM BÖLÜMÜ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ BÖLÜMÜ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin