Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə48/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   73

VAKA-2: 51 yaşında kadın hasta adet düzensizliği, sırt ve bel 
ağrısı  şikayeti  ile  kadın  doğum  kliniğine  başvurdu.  Uterusta 
ve  servikste  kitle  saptanarak  endoserviks  biyopsisi  yapıldı. 
Patolojisi  non-Hodgkin  lenfoma,  diffüz  büyük  B  hücreli, 
CD  20  (+),  bcl-6  (+),  keratin  (-),  CD  10  (-),  MUM  1  (-)  olarak 
saptandı.  Bilateral  hidroureteronefroz  nedeniyle  nefrostomi 
uygulandı.  PET/BT’de  tüm  iskelet  sisteminde,  her  iki  akciğer 
parankiminde  ve  karaciğerde  metastazla  uyumlu  multipl 
odaklar, parasternal, sol hiler, batında paraaortik ve inguinal 
bölgelerde  çok  sayıda  hipermetabolik  lenf  nodları,  pelvisin 
tamamamını dolduran alt abdominal bölgeye uzanım gösteren 
dev kitle (şekil 1) saptandı. Kemik iliği biyopsisinde de tutulum 
olması üzerine hastaya R-CHOP kemoterapisi başlandı. 3 kür 
sonra bilateral nefrostomileri kapatıldı ve 4 kür sonraki PET/
BT’sinde regresyon (şekil 1) saptandı.
Sonuç:
Hematolojik maligniteler pek çok organda tutulum yapabilir ve 
özellikle kadın hastalarda jinekolojik acil tablolar ile hastaları 
doktora getirebilir.
EP-144
OTOLOG PERİFERİK KAN KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU 
SONRASINDA RELAPS GELİŞEN HODGKİN LENFOMA 
OLGULARINDA BRENTUXİMAB VEDOTİN (SGN-35) 
KULLANIMI
GÖKHAN ERDEM 
1
, NURİ KARADURMUŞ 
1
, ŞÜKRÜ ÖZAYDIN 
1

ALPER ÖZGÜR KARACALİOĞLU 
2
, CENK YEĞİNER 
3
, MUSTAFA 
ÖZTÜRK 
1
, SELMİN ATAERGİN 
1
, OKAN KUZHAN 
1
, ERKAN 
ARPACI 
1
, TÜRKER ÇETİN 
4
, ORAL NEVRUZ 
4
, FİKRET ARPACI 
1
  
 

KEMİK İLİĞİ TRANSPLANTASYON MERKEZİ, GÜLHANE ASKERİ 
TIP AKADEMİSİ, ETLİK, ANKARA 

NÜKLEER TIP BD. GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ, ETLİK, 
ANKARA 

HALK SAĞLIĞI BD. GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ, ETLİK, 
ANKARA 

HEMATOLOJİ BD. GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ, ETLİK, 
ANKARA
Amaç:
Hodgkin lenfoma (HL)  hastalarının %15-30’da konvansiyonel 
tedavilerle  uzun  süreli  remisyon  sağlanamamaktadır. 
Başlangıçtaki  kombine  kemoterapiye  yanıt  vermeyen  nüks 
ya da progresyon gösteren bazı vakalar için,  Otolog periferal  
kan  kök  hücre  transplantasyonu  (OPKKHT)    küratif  bir  tedavi 
olabilmektedir. Ancak OPKKHT bu tür vakaların yaklaşık %50’de 
etkili olabilmektedir. Brentuximab vedotin seçici olarak, CD30 
pozitif hücrelerin apopitotik ölümünü uyarmaktadır.
Gereç ve Yöntem:
OPKKHT  sonrası  relaps  olan  HL  hastalarında  Brentuximab 
vedotinin  etkinlik  ve  güvenilirliğini  değerlendirdik.  Hastalara 
1.8 mg/kg Brentuximab vedotin 30 dakikalık infüzyonla  her 3 
haftada bir 10 siklusa kadar verildi. Çalışmanın primer sonlanım  
noktası objektif yanıt ve toksisiteyi saptamaktır. 
Bulgular:
Çalışmaya median  yaşı 25 olan (18-25 yaş) 4’ü erkek 5 hasta 
katıldı. Hastalar daha önceden OPKKHT hariç median 4 farklı 
hat  (3-5)  kemoterapi  kullanmışlardı.  Hastaların  %80’i  primer 
refrakter  hastalığa  sahipken,  %80’i  en  son  tedavilerine 
yanıt  vermeyen  olgulardı.  %80  hastada  tümörde  regresyon 
saptanırken,  total  objektif  yanıt  oranı  %  40  (n=2),  parsiyel 
remisyon (PR) 2 hastada görüldü.  Tedaviyle ilişkili  en sık yan 
etki olarak alopesi, karın ağrısı, yorgunluk, uykusuzluk ve ishal 
gözlendi. Grad 3 ve üzeri düzeyinde görülen yan etkiler olarak,  
≥ % 60 hastada görülen yorgunluk, uykusuzluk, artralji ve ishal 
saptandı.  
Sonuç:
Tolere  edilebilir  yan  etki  profiliyle  Brentuximab  vedotin, 
OPKKHT sonrası relaps gelişen HL olgularında  tek ajan olarak 
kullanıldığında  hastaların  %40’da  objektif  tedavi  yanıtını 
sağlamıştır.  Daha  önceden  yoğun  tedavi  almış  bu  çalışma 
grubunda,  5  hastanın  2’de  (%40)  PR  ve  tümör  regresyonu 
ayrıca hastaların %80’de klinik düzelme sağlandı. 
EP-145
RICHTER SENDROMU
MERAL GÜNALDI 
1
, MELEK ERKİŞİ 
1
, ÇİĞDEM USUL AFŞAR 
1

BERNA BOZKURT DUMAN 
2
, VEHBİ ERÇOLAK 
1
 
 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BİLİM DALI 

ADANA NUMUNE EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ ONKOLOJİ 
BÖLÜMÜ
Amaç:
Kronik  lenfositik  lösemi/küçük  hücreli  lenfoma  (KLL/SLL), 
düşük  gradeli  malign  lenfomalardır.  Zamanla  yüksek  gradeli 
lenfomalara  dönüşebilirler.  En  yaygın  dönüşüm  diffüz  büyük 
B  hücreli  lenfomaya  olabilmektedir.  Bazen  %0.1-0.5’inde 
multipl  myelom  veya  Hodgkin  lenfomaya  (HL)  dönüşüm 
olabilir ve Richter Sendromu (RS) olarak adlandırılır. Biz Richter 
Sendromu  olan  bir  olguyu  ve  yönetimini  paylaşmak  istedik.
Kronik  lenfositik  lösemi/küçük  hücreli  lenfoma  (KLL/SLL), 
düşük  gradeli  malign  lenfomalardır.  Zamanla  yüksek  gradeli 
lenfomalara dönüşebilirler. En yaygın dönüşüm diffüz büyük B 
hücreli lenfomaya olabilmektedir. Bazen %0.1-0.5’inde multipl 
myelom  veya  Hodgkin  lenfomaya  (HL)  dönüşüm  olabilir  ve 
Richter Sendromu (RS) olarak adlandırılır.

206
Gereç ve Yöntem:
Biz Richter Sendromu olan bir olguyu ve yönetimini paylaşmak 
istedik.
Bulgular:
61  yaşında  erkek  hasta,  halsizlik,  kemik  ağrıları,  terleme 
şikayetiyle  başvurdu.  Muayenesinde  dev  splenomegali 
saptandı.  Hastanın  WBC:  36.5,  Lym:  30.1  -%82,  Neu:  4.4, 
Hb:5.9 gr/dl, Hct:21, Plt: 157. Kemik iliği biyopsisinde;  Kronik 
Lenfoproliferatif  hastalık,  KLL  ile  uyumlu,  CD20,  CD5  ve 
CD23  (+)  saptandı.  Flow  sitometrisi  yapıldı  (Tablo  1).  3  kür 
CVP  (Siklofosfamid  400  mg/m2,  Vinkristin  1.4  mg/m2, 
Prednisolone 100 mg/m2) uygulandı. Yanıt olmaması üzerine 
Fludarabin  830mg/m2+Rituksimab  375mg/m2  6  kür  tedavi 
uygulanarak  remisyon  sağlandı.  Takipteki  hasta,  6.  yılda 
boyunda kitleyle başvurdu. Tetkiklerinde: WBC: 5.1 , Neu:3.83, 
Lym:0.82,  Hb:11.4,  Hct:33.8,  Plt:249  bin.  PET-BT  sinde;  Sol 
servikalde konglemere LAP’ler (Suv-Max: 20), dalakta multipl 
lezyonlar  (Suv:  5-13),  Kemiklerde  fokal  hiperaktif  alanlar 
saptandı. LN  biyopsisi; HL, klasik, mikst sellüler tip, CD20: (-), 
CD5(-),  CD23: (-), LCA: (-), CD30: (+), CD15(-), CD21: (-), PAX-
5: (+) saptandı. Flow sitometri yapıldı (Tablo 2). HL için ABVD 
başlandı. 4 kür tedavi sonrasındaki BT’lerinde; Boyundaki LAP 
lerde  ve  dalaktaki  hipodens  lezyonlarda  regresyon  izlendi. 
Tedavinin 6 küre tamamlanması planlandı.
 Tablo 1:
Yüzey markerları
2005 (%)
2011 (%)
CD20
80
0
CD4
8.2
0.4
CD7
42
0
CD5
91
0.05
CD10
1.0
0.02
CD33
0.07
0.07
Sonuç:
KLL’den HL’ya dönüşüm sık olmaması  nedeniyle, bu hastaların 
laboratuar, patoloji, klinik ve tedavisinde standart  bir yaklaşım 
yoktur. Normal HL’lı olgulara göre RS’nda prognozun daha kötü 
olduğu  bilinmektedir.  Bu  olgularda  kemoterapiye  yanıt  oranı 
%34-%47’dir.  MD  Anderson  Kanser  merkezinin  retrospektif 
verilerinde bu hastalarda; median sağkalımın 8 ay, hastalıksız 
sağ kalımın 7 ay olduğu hesaplanmıştır.
Bir çalışmada, öncesinde Fludarabinle tedavi edilen olgularda 
transformasyon riski yüksek görülmezken, başka  bir çalışmada 
Fludarabinin 
transformasyonu 
arttırdığı 
belirtilmiştir. 
Ayrıca  RS’lu  vakalardaki  EBV  (+)’liğinin  tedaviye  yön  verip 
vermeyeceği    (Antiviral  tedavi?)araştırmaya  açık  diğer  bir 
konudur.
EP-146
BİLATERAL PRİMER ADRENAL NON-HODGKİN LENFOMA
VEHBİ ERÇOLAK 
1
, İ. OĞUZ KARA 
1
, MERAL GÜNALDI 
1

ÇİĞDEM USUL AFŞAR 
1
, ŞEYDA ERDOĞAN 
2
, MELEK ERGİN 
2

ARBİL AVCI AÇIKALIN 
2
 
 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BİLİM DALI 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANA 
BİLİM DALI
Amaç:
Non-Hodgkin  Lenfomanın  (NHL)  adrenal  bezi  hastalık  seyri 
esnasında sekonder olarak yaklaşık %25 tuttuğu bilinmektedir. 
Adrenal bezi tutan primer lenfoma ise nonsekretuvar adrenal 
tümörlerin oldukça nadir bir nedenidir. Sekonder adrenal bez 
tutulumları genelde unilateral iken, primer adrenal lenfomalar 
sıklıkla bilateraldir. Primer adrenal bez lenfomaları arasında en 
sık diffüz büyük B hücreli lenfomadır.
Gereç ve Yöntem:
Nadir  görünmesi  nedeniyle  Primer  Adrenal  Lenfomalı  bir 
olguyu paylaştık.
Bulgular:
62  yaşında  erkek  hastaya  karın  ağrısı  nedeniyle  araştırılırken 
yapılan  batın  USG’de  sağ  sürrenal54  mm,  sol  sürrenal66 
mmhipoekojen kitleler saptanmış.  Hastaya bu USG sonucuna 
göre  batın  CT  yapılmış,  sol  sürrenal  glandda  93x60  mm,  sağ 
sürrenal glandda58 mmçapa ulaşan düzensiz sınırlı hipodens 
kitle lezyonu saptanmış.  Hormon tetkiklerinde  nonfonksiyone 
olduğu anlaşılan sürrenal kitleler için sol sürrenalektomi yapıldı. 
Hastanın patoloji sonucu NHL, Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma 
olarak  raporlandı  (LCA(+),CD20(+)  CD3(-)(şekil1-2).  PET-CT’de 
sol  taraftaki  dev  boyutlu  olmak  üzere  her  iki  sürrenalde 
bezde  ileri  derecede  hipermetabolik  kitle  lezyonu,  sol 
mezenterik  bölgede  ve  retrocrural  alanda  metastazlarla 
uyumlu  hipermetabolik  LAP’lar  saptandı  (Şekil-3).    Hastaya 
R-CHOP  kemoterapisi  6 kür verildi. 4 kür sonrasında yapılan 
PET-CT’de malignite lehine bulgu saptanmadı (Şekil-4).

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
207
Sonuç:
Primer  Adrenal  NHL’lar  nadir,  daha  çok  ileri  yaşta  (ortalama 
yaş:68 ) ve erkeklerde biraz daha baskın görülmektedir. Prognoz 
genelde  kötüdür.  Kötü  prognostik  faktörler  ileri  yaş,  tümöral 
kitlenin  büyüklüğü,  bilateral  adrenal  tutulum,  LDH  düzeyi, 
diğer  organların  tutulumu  ve  başvuru  esnasında  adrenal 
yetmezliktir.  Tedavisinde  cerrahi,  kombinasyon  kemoterapisi 
ve  radyaterapi  modaliteleri  olsada  bilateral  adrenalektomi, 
adjuvan  radyoterapi  yeri  tartışmalı  ve  net  değildir.  Diğer 
malignensilerin  yokluğunda  ve  nodal  tutulum  olmaksızın 
sürrenal  kitlelerde  primer  adrenal  lenfoma  akılda  tutulması 
gereken bir tanı olmalıdır.
EP-147
BURKİTT VE LENFOBLASTİK LENFOMALI HASTALARDA 
1.NCİ REMİSYONDA KONVANSİYONEL KEMOTERAPİ İLE 
KONSOLİDASYON AMAÇLI YÜKSEK DOZ KEMOTERAPİ VE 
OTOLOG PERİFERİK KÖK HÜCRE NAKİL SONUÇLARININ 
KARŞILAŞTIRILMASI: LENFOMA MYELOMA ÇALIŞMA GRUBU 
RETROSPEKTİF ÇALIŞMA SONUÇLARI
ŞÜKRÜ ÖZAYDIN 
1
, MUSTAFA ÖZTÜRK 
1
, BAŞAK OYAN 
2

MURAT ÖZBALAK 
3
, FİKRET ARPACI 
1
, SEMRA PAYDAŞ 
4

SELMİN ATAERGİN 
1
, BURHAN FERHANOĞLU 
3
, NECMETTİN 
KOÇAK 
5
, EMEL GÜRKAN 
4
, AHMET ÖZET 
6
, İBRAHİM BARIŞTA 
2
 
 

GATA TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİBBİ ONKOLOJİ BİLİM DALI 

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ TIBBİ 
ONKOLOJİ BİLİM DALI 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BİLİM DALI 

GATA HALK SAĞLIĞI ABD. 

GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BİLİM DALI
Amaç:_Overin_transizyonel_hücreli_tümörü_oldukça_nadir_olarak_saptanmaktadır_ve_tüm_over_tümörlerinin_%2-3’ünü_oluşturmaktadır._Gereç_ve_Yöntem'>Amaç:
Erişkin hastalarda Burkitt lenfoma ve lenfoblastik lenfomanın 
optimal  tedavisi  hala  bilinmemektedir.  Uzun  süreli  ve  yoğun 
kemoterapi  protokollerine  rağmen  kemoterapi  sonrası 
relapslar sık olmaktadır. 
Gereç ve Yöntem:
Bu  retrospektif  çalışmada  Burkitt  ve  lenfoblastik  lenfomalı 
santral  sinir  sistemi  ve  kemik  iliği  tutulumu  olmayan 
olgularda  indüksiyon  ve  konsolidasyon  kemoterapisi  sonrası 
yüksek  doz  tedavi(YDT)  ve  otolog  periferik  kök  hücre 
transplantasyonu(OPKHT)(n=21) ile uzun süreli konvansiyonel 
kemoterapi(n=39) sonuçları karşılaştırıldı. Yüksek doz kolunda 
hastalar  indüksiyon  kemoterapisi  olarak  siklofosfamid, 
vinkristin,  prednisolon,  adriamisin,  ve/veya  L-asparajinazdan 
oluşan  rejim  ardından  2  kür  DHAP  protokolü  ve  hazırlama 
rejimi  siklofosfamid+  total  vücut  ışınlama  uygulamasıyla  YDT 
protokolü  izledi.  Konvansiyonel  kemoterapi  olarak  heterojen 
1-2 yıl süren protokoller uygulandı.
Bulgular:
Her  iki  grupta  da  hastaların  %60’dan  fazlası  Uluslararası 
prognostik indekse göre indermediate ve yüksek riskli grupta 
yer alıyordu. Her iki grupta yaş, cinsiyet, bulki hastalık, evre, 
Burkitt ve lenfoblastik lenfoma oranları arasında anlamlı fark 
yoktu.  Median takip süresi 32,3 aydı (min-maks: 0-229 ay). YDT 
ve uzun süreli yoğun kemoterapi alan grup karşılaştırıldığında;  
Tedavi sonrası tam remisyon oranları  %76,3 ve %82,1; median 
hastalıksız sağkalım 10,4 ay(min-maks:6,1-20,3) ve 10,1 ay(min-
mak:6,3-69,0); bir yıllık genel sağkalım oranı %64,7 ve %74,4 ve 
5 yıllık genel sağkalım oranı %50,1 ve %56,7 farklı bulunmadı.
Sonuç:
Yetişkinlerde  agresif  lenfomalarda  3  aylık  sürede  uygulanan 
yüksek  doz  kemoterapi  seçeneğinin  diğer  konvansiyonel 
yöntemler  kadar  etkili  olduğu  ve  tedavi  süresinin  kısalması 
açısından daha avantajlı olduğu dikkati çekmektedir. 
EP-148 
KEMOTERAPİ ALAN LENFOMALI HASTALARDA YAŞAM 
KALİTESİ
SAADETTİN KILIÇKAP 
1
, DENİZ YÜCE 
2
, MUSTAFA ERMAN 
2

İSMAİL ÇELİK 
2
, MUTLU HAYRAN 
2
 
 

CÜTF TIBBİ ONKOLOJİ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ PREVANTİF ONKOLOJİ
Amaç:
Kemoterapi yaşam kalitesini olumsuz olarak etkileyebilmektedir. 
Çalışmada  kemoterapi  ile  tedavi  edilen  lenfomalı  hastalarda 
tedavinin yaşam kalitesi üzerine etkisi araştırılmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Tüm lenfomalı hastalara EORTC yaşam kalitesi ölçeği uygulandı. 
Aktif  olarak  kemoterapi  ile  tedavi  edilen  hastalar,  tedavisi 
tamamlanmış lenfomalı hastalar ile karşılaştırıldı.
Bulgular:
Çalışmaya 70’i (%32) aktif kemoterapi alan toplam 218 hasta 
alındı. Kemoterapi alan grupta yaş ortalaması 50±16, almayan 
grupta  ise  50±17  idi.  Cinsiyet,  komorbid  hastalık,  serum 
albumin düzeyleri gruplar arasında benzer bulundu (p>0.05). 
Kemoterapi  alan  hastalarda  performans  status  (p=0,005) 
ve  hemoglobin  düzeyi  (p=0,017)  daha  düşük  idi.  Yatarak 
tedavi  edilen  hastaların  oranı  kemoterapi  alan  hastalarda 
daha fazla idi (%63 vs %32; p<0,001). Yaşam kalitesi skorları 
incelendiğinde kognitif, finansal, diyare ve bulantı gibi yaşam 
kalitesi skorları kemoterapi ile aktif tedavi edilen ve edilmeyen 
grupta benzer bulundu. Genel yaşam kalitesi skoru tedavi alan 
grupta anlamlı derecede daha düşük idi (p=0,021). Aynı şekilde 
fiziksel  (p=0,043),  rol,  emosyonel,  ve  sosyal  yaşam  kalitesi 
skoru tedavi verilen hastalarda daha düşük bulundu (p=0,001). 
Yorgunluk,  dispne  ve  konstipasyon  gibi  semptomatik  yaşam 
kalitesi skorları tedavi almayan grupta daha iyi idi.
Sonuç:
Kemoterapi  lenfomalı  hastalarda  global  yaşam  kalitesi  skoru 
yanı sıra hemen hemen tüm yaşam kalitesi skorlarını olumsuz 
yönde etkilemektedir.

208
EP-149
UTERUS ADENOSARKOMU : OLGU SUNUMU
SEVİL GÖKTAŞ 
1
, MUSTAFA YILDIRIM 
1
, UTKU DÖNEM DİLLİ 
1

DİNÇ SÜREN 
2
, BİRSEL TUTUŞ 
2
, MUSTAFA YILDIZ 
1
 
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, PATOLOJİ 
KLİNİĞİ
Amaç:
Uterus  adenosarkomları  uterusun    nadir  görülen  
maligniteleridir.    Tüm  uterus  maligniteleri  içerisinde  oranı 
%2-3  olarak  bildirilmektedir.  Histolojik  olarak  bening 
karakterde fakat atipik glandular epitel  ve sarkomatöz stromal 
komponent  içerirler.
Gereç ve Yöntem:
Bu yazımızda postmenopozal dönemde   vajinal kanama nedeni 
ile  başvuran  ve  adenosarkom  tespit  ettiğimiz  hasta    nadir 
görülen bir olgu olması   nedeni ile  güncel literatür eşliğinde 
tartışılacaktır.
Bulgular:
Post menopozal dönemde bir  yıldır zaman zaman lekelenme 
şeklinde  kanaması  ve  son  zamanlarda  olan  pelvik  ağrı 
ile    kliniğimize  başvuran  67  yaşındaki  hastanın    jinekolojik 
muayenesinde  uterus  normalden  büyük  saptandı.    Hastaya   
total abdominal histerektomi ve bilateral salfingoooferektomi 
yapıldı. Patolojik değerlendirmede uterin korpusa sınırlı tümör 
izlendi. Mitotik aktivitesi  büyük büyütme alanında 14/10 olarak 
saptandı. Tümörde %5-10 oranında nekroz, myometriuma fokal 
invazyon izlendi. İmmunhistokimyasal incelemede desmin ve 
SMA  (+)  saptandı.  Bu  bulgularla  histopatolojik  olarak  uterus 
adenosarkomu tanısı kondu. Hastanın evreleme amaçlı yapılan 
toraks ve abdomen tomografilerinde patoloji tespit edilmedi. 
Hasta tedavisiz takip edilmektedir.
Sonuç:
Uterus  adenosarkomlarının  nadir  görülmesine  rağmen  farklı 
klinik seyirleri nedeniyle  uterus malignitelerinin ayrıcı tanısında 
göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyoruz.
EP-150
PRİMER OVER TRANSİZYONEL HÜCRELİ TÜMÖRÜ
UTKU DÖNEM DİLLİ 
1
, MUSTAFA YILDIRIM 
1
, MUSTAFA YILDIZ 
1

SEVİL GÖKTAŞ 
1
, MÜJGAN YAZ 
2
, MEHMET KARACA 
1
 
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, PATOLOJİ 
KLİNİĞİ
Amaç:
Overin  transizyonel  hücreli  tümörü  oldukça  nadir  olarak 
saptanmaktadır  ve  tüm  over  tümörlerinin  %2-3’ünü 
oluşturmaktadır. 
Gereç ve Yöntem:
Pelvik kitle nedeniyle opere edilen hastamızda tespit ettiğimiz 
primer over transizyonel hücreli tümör nadir görülen bu tümöre 
dikkat çekmek için güncel literatür eşliğinde tartışılacaktır.
Bulgular:
Kasıklarına  yansıyan  karın  ağrısı  nedeniyle  hastanemize  
başvuran  60  yaşında  bayan  hastaya  yapılan  pelvik 
ultrasonografisinde  pelvik  bölgede  7,5*9  cm  boyutunda 
heterojen  solid  kitle  lezyonu  saptandı.    Rutin  laboratuar 
değerleri  normal  sınırlarda  olan  hastaya  hastanemizde 
TAH+BSO+regional  LND+  omentektomi+  parsiyel  barsak 
rezeksiyonu operasyonu yapıldı. Histopatolojik incelemede  aynı 
taraf tubayı invaze ederek içine alan uterin korpus serozasında 
ve  seroza  altı  yüzeyel  miyometriyumda  invazyon  göstern 
maling  karakterde  lezyon  tespit  edildi.  İmmunhistokimyasal 
incelemede CK7, EMA, Cyclin D1, CA125 WT-1, pozitif olarak 
saptandı.  P-53  %50-70  (+/++/+++)  olup  retikulum  ile  adalar 
halinde  yerleşim  izlendi.Paraaortik  1  adet  lenf  nodunda 
metastaz tespit edildi. İmmunhistokimyasal boyanma paterni 
ve histopatolojik bulgular ile primer over  transizyonel hücreli 
tümörü olarak değerlendirildi. Hastaya paklitaksel karboplatin 
kombinasyon kemoterapisi başlandı. Hastanın tedavisi devam 
etmektedir.
Sonuç:
Primer over  transizyonel hücreli tümörü nadiren görülmekle 
birlikte  over  malingnitelerinin  ayrıcı  tanısında  göz  önünde 
bulundurulmalıdır.
EP-151
OVER KANSERİNİN CİLT METASTAZI: NADİR BİR 
PREZENTASYON
İDRİS YÜCEL 
1
, DİLEK ERDEM 
1
, BAHİDDİN YILMAZ 
1
, GÜZİN 
DEMİRAĞ 
1
, MEHMET KEFELİ 
2
, YASEMİN KEMAL 
1
, FATİH 
TEKER 
1
  
 

ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ 
ONKOLOJİ BÖLÜMÜ 

ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ 
ANABİLİM DALI
Amaç:
Cilt, metastaz açısından nadir yerlerden biridir. Bu vakanın 
amacı; over kanserinin cilde metastazının olduğu bir olguyu 
sunmaktır.
Gereç ve Yöntem:
Vaka: 63 yaşında postmenapozal kadın hasta; 07/2006 ‘da yaygın 
asit ve tomografide omental kek hali ile tetkik edildi. Laparatomi 
yapılan ve yaygın peritoneal karsinomatozis nedeniyle yalnızca 
peritoneal  biopsi  alınan  hastanın  patolojik  tanısı  overden 
kaynaklandığı  düşünülen  seröz  adenokarsinom  infiltrasyonu 
olarak  geldi, tümör kötü diferansiye idi. Over kanseri tanısı ile 6 
kür cisplatin+cyclophosphamide kemoterapisi sonrası optimal 
sitoredüksiyon  yapılan  hastanın  patolojisinde  yalnızca  sağ 
overde seröz adenokarsinom infiltrasyonu saptandı; omentum 
bulguları  tümör  regresyonu  ile  uyumluydu.  İntraperitoneal 
kemoterapinin  ardından  takibe  alınan  hasta,  05/2009’da 
progrese  oldu.  12  hafta  haftalık  topotekan  tedavisi  sonrası 
görüntülemelerinde tümör saptanmadı ancak 10/2009’da CA-

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
209
125  yükselmesi  ve  batın  CT’de  nüks  saptanması  üzerine  12 
hafta haftalık paklitaksel verildi. 3 ay takip edildi. 03/2010’da 
progrese  olan  hastaya,  lipozomal  doxorubicine  verildi  ancak 
hasta 3 kür sonra progrese oldu ve 6 kür cisplatin+gemcitabine 
verildi.  Kontrol  görüntülemeleri  tümörsüz  olan  hasta 
04/2011’de nüks sonrası haftalık carboplatin aldı; 12 haftanın 
sonunda  stabil  hastalık  olması  üzerine  toplam  24  haftaya 
tamamlandı. Tanıdan itibaren 62 ay sonra sol inguinal bölgede, 
ciltten  kabarık  papüler  mor  renkli    herpetiform  şeklinde  her 
biri  3-5  mm  multipl  lezyonlar  belirdi.    Alınan  biopsi,  overin 
seröz  adenokarsinomu  metastazı    ile  uyumlu  geldi.  Hastada 
son  tedavi  sonrası  progresyon  devam  etmesi  üzerine  ve 
tüm  tedavileri  alıp,  performansı  uygun  olmadığından  tedavi 
kesilerek palyatif izlem önerildi. Hasta, cilt metastazları sonrası  
5 aydır hayatta ve destek tedavisi altındadır.
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin