Odysseus kafayı bulmuyordu. Ağzına çk sürmeden çok ç yor
zlen m yaratmakta ustaydı. Sonradan, b r erkeğ n aklı varsa, balta
ya da kılıç g b , her an kullanmaya hazır ve tet kte tutmalı, ded bana.
B r tek aptallar çt kler çk yle böbürlen rler, d ye bel rtt . K m daha çok
çecek d ye yapılan yarışlar savrukluğa ve z h nsel yetenekler n
kaybına yol açardı, düşman da böyle anlarda saldırıya geçerd .
Ben sorarsanız, ağzıma tek lokma b le koyamadım. Çok
gerg nd m. Yaşmağımın arkasına g zlenm ş, Odysseus’a bakmaya
b le cesaret edem yordum. Üstümü kat kat örten yaşmağımı
kaldırdığı, harman m çıkarıp kuşağımı çözdüğü ve pırıltılı urbama
el n soktuğu an düş kırıklığına uğrayacağını adım g b b l yordum.
Ama ne o ne başkası vardı bana bakan. Herkes n gözü, ağzı
kulaklarına vararak tek b r erkeğ b le atlamadan sağına soluna
gülücükler dağıtmakla meşgul olan Helena’daydı. Her b r ne, g zl den
g zl ye yalnızca ona âşık olduğunu h ssett ren b r gülümsemes vardı.
Doğrusu herkes n gözünün Helena’da olması ş me gel yordu,
böylece k mse ben mle lg lenm yor, t tred ğ m , sıkıntılı hal m
görmüyordu. Yalnızca gerg n değ ld m, korkuyordum da. H zmetç ler
n ced r beyn m n et n yemey -gel n odasına g rer g rmez- sabanın
toprağı yarması g b k ye ayrılacağımı, canımın çok yanacağını ve
bunun ne kadar onur k nc olduğunu anlatmayı ş ed nm şlerd .
Anama gel nce, düğüne katılmak üzere yunus g b yüzmeye b r
sürel ğ ne ara verm şt , ancak buna gerekt ğ kadar sev nmem şt m.
Buz mav s g ys s ne bürünmüş babamın yanı başında tahtta
otururken ayaklarının altında küçük b r su b r k nt s oluşmuştu.
H zmetç kızlar ben g yd r rken kısa b r konuşma yapmıştı, fakat o
zaman bana yaran dokunacağını düşünmem şt m. Ded kler
b lmeceden farksız sözlerd ; hoş Na ades’ler her zaman dolambaçlı
değ ller m yd ?
Şöyle dem şt anam:
Dostları ilə paylaş: