Pereira İddia Ediyor



Yüklə 0,79 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/20
tarix28.11.2023
ölçüsü0,79 Mb.
#166952
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   20
Pereira İddia Ediyor - Antonio Tabucchi

posterior büyük bir rahatsızlık duydu, ama bu konu üzerinde fazla
durmamanın daha yerinde olduğunu düşündü, anlaşılan burası çok özel
bir klinik, diye düşündüğünü iddia ediyor Pereira.


16
Saat tam sekizde Doktor Cardoso yemek salonunda bir
masaya oturmuştu. Pereira, kendisinin de dakik olduğunu ve aynı anda
masaya yöneldiğini iddia ediyor. Gri takım elbisesini giymiş, siyah
boyunbağı takmıştı. Salona girdiğinde çevresine baktı. Masalarda hepsi
ileri yaşlarda elli kadar insan vardı. En azından, hepsi kendinden çok
daha yaşlıydı. Çoğu aynı masada yemek yiyen yaşlı çiftlerdi. Bu kendini
toplamasına yardımcı oldu, diye iddia ediyor Pereira, çünkü en
gençlerden biri olduğunu düşünmüş, o kadar ihtiyar olmamak hoşuna
gitmişti. Doktor Cardoso gülümsedi ve yerinden kalkar gibi yaptı.
Pereira, bir el işaretiyle oturmasını rica etti. Peki, Doktor Cardoso, bu
yemekte de sizin ellerinizdeyim. Aç karnına bir bardak maden suyu
sağlığa yararlıdır, dedi Doktor Cardoso ve bardağını doldurdu. Pereira
ha if bir iğrenmeyle içti ve bir limonata içme arzusu duydu. Doktor
Pereira, dedi Doktor Cardoso, Lisboa’nın kültür sayfası için
tasarılarınızı öğrenmek isterdim. Pessoa anımsamasını ve Maupassant
anlatısını çok beğendim, güzel bir çeviriydi. Ben çevirdim, diye karşılık
verdi Pereira, ama imza atmayı sevmiyorum. Imza atmalısınız, diye
karşılık verdi Doktor Cardoso, özellikle önemli makalelere, gazeteniz
gelecekte bizlere neler hazırlıyor? Söyleyeyim Doktor Cardoso, diye
yanıtladı Pereira, önümüzdeki birkaç sayı için Balzac’ın bir metni var,
adı Honorine, bilmem biliyor musunuz? Doktor Cardoso başını hayır
anlamında salladı. Pişmanlık üzerine bir
anlatı, dedi Pereira, pişmanlık
üzerine güzel bir öykü, öyle ki özyaşamöyküsel bir açıdan bakarak
okudum. Büyük Balzac’ın duyduğu pişmanlık mı, diye sözünü kesti
Doktor Cardoso. Pereira bir an düşünceye daldı. Sorumun kusuruna
bakmayın Doktor Cardoso, dedi, bugün akşamüstü, Fransa’da okumuş
olduğunuzu söylemiştiniz, ne öğrenimi gördünüz, sizin için bir
sakıncası yoksa? Tıp diplomasını aldıktan sonra iki konuda uzmanlık
yaptım, biri beslenmebilim, ötekiyse ruhbilim, diye yanıtladı Doktor
Cardoso. iki uzmanlık dalı arasındaki bağı göremiyorum, dediğini iddia
ediyor Pereira, kusura bakmayın, ama bağı göremiyorum. Belki de
sanıldığından daha güçlü bir bağ vardır, dedi Doktor Cardoso, bilmem
gövdemizle ruhumuz arasında oluşan bağı gözünüzde canlandırabiliyor
musunuz, ama düşündüğünüzden daha fazladır, her neyse, Balzac’ın
anlatısının özyaşamöyküsel olduğunu söylüyordunuz. Hayır, söylemek


istediğim bu değildi, dedi Pereira, söylemek istediğim, benim
özyaşamöyküsel bir bakış açısıyla okumuş olduğumdur, içinde kendimi
buldum. Pişmanlık konusunda mı, diye sordu Doktor Cardoso. Bir
anlamda evet, dedi Pereira, geniş anlamda, daha doğrusu sınırsal bir
anlamda da olsa evet, doğru sözcük sınırsal diyelim ki sınırsal bir
biçimde kendimi buldum.
Doktor Cardoso, servis yapan kıza işaret etti. Bu
akşam balık yiyoruz,
dedi Doktor Cardoso, ızgarada ya da haşlanmış balık yemenizi
yeğlerdim, ama başka usullerde de hazırlayabiliriz. Oğle yemeğinde
ızgara balık yedim, diye sesini yükseltti Pereira, ayrıca haşlamayı da hiç
sevmem, hastane havası veriyor, kendimi hastanede kabul etmek de
istemiyorum, bir otelde olduğumu düşünmek daha çok işime geliyor,
tereyağında kızartılmış bir dil balığı yiyebilirim mesela. Güzel, dedi
Doktor Cardoso, tereyağında kızartılmış dil balığı, yanında da havuç,
ben de aynısından alacağım. Sonra devam etti: Sınırsal biçimde
pişmanlık, bu ne anlama geliyor? Ruhbilim okumuş olmanız beni sizinle
konuşmaya itiyor, dedi Pereira, belki dostum Peder Antönio ile
konuşsam daha iyi olurdu, kendisi rahiptir, ama herhalde o anlamazdı,
çünkü insan bir rahibe yalnızca yanılgılarının günahını çıkartabilir, oysa
ben belli bir günah işlediğim duygusuna kapılmış değilim, yine de
içimde pişmanlık gösterme arzusu var, pişmanlığa özlem duyuyorum.
Bu konuyu biraz daha derinleştirmeniz daha iyi olabilir, Doktor Pereira,
dedi Doktor Cardoso, bu işe benimle girişmek isterseniz emrinize
amadeyim. Peki, dedi Pereira, kişiliğimin sınırında duran garip bir his,
işte bu yüzden sınırsal diyorum, yine de bir yandan bugüne kadar
sürdüğüm yaşamdan, Coimbra’da öğrenim görmüş olmaktan, yaşamını
sanatoryumlarda geçiren hasta bir kadınla evlenmiş olmaktan, yıllar
boyu büyük bir gazetede yerel haberlerle uğraşmış olmaktan ve şimdi
de bu alçakgönüllü akşam gazetesinin kültür sayfasını yönetmeyi kabul
etmiş olmaktan hoşnutum, ama öte yandan da yaşamımdan pişmanlik
duyar gibiyim, bilmem anlatabiliyor muyum?
Doktor Cardoso tereyağlı dil balığını yemeye başladı, Pereira
da onu izledi. Yaşamınızın son aylarını bilmem gerekiyor, dedi Doktor
Cardoso, önemli bir olgu vardır belki. Ne anlamda bir olgu, diye sordu
Pereira, ne demek istiyorsunuz? Olgu bir psikanaliz terimidir, Freud’a
pek inandığım söylenemez, çünkü ben bağdaştırmacıyimdir, buna karşı
olgu konusunda Freud’un haklı olduğunu düşünüyorum, olgu


yaşamımızda başgösteren, yaşamımızı altüst eden ya da inançlarımızı
ve dengemizi bozan somut bir şeydir, kısaca, olgunun gerçek yaşamda
ortaya çıkan ve psişik yaşama etki eden bir olay olduğunu
söyleyebiliriz, yaşamınızda böylesi bir olgunun varlığı üzerine kafa
yormalısınız. Bir kişiyle tanıştım, dediğini iddia ediyor Pereira, daha
doğrusu iki kişiyle, bir delikanlı ve kız arkadaşı. Bana onlardan söz edin,
dedi Doktor Cardoso. Peki, dedi Pereira, kültür sayfası için, her an
ölebilecek önemli yazarlar üzerine önceden ölüm yazıları hazırlamam
gerekiyor ve tanıştığım kişi ölüm üzerine mezuniyet tezi verdi, kısmen
başka yerden kopya ettiği doğru, ama başlangıçta bana ölüm
konusundan anlayan biri gibi gelmişti, ben de önceden ölüm yazıları
hazırlaması için onu yanıma stajyer aldım, birkaç tane de yazdı, ben de
ücretini cebimden ödedim, gazeteye yük olmak istemiyordum, ama
yazdıklarının hepsi yayınlanması olanaksız şeylerdi, çünkü delikanlının
aklında politika var ve her ölüm yazısını politik görüşle yazıyor, bana
sorarsanız bu ikirleri kafasına kız arkadaşı sokuyor, her neyse, faşizm,
sosyalizm, Ispanya’daki Iç Savaş ve buna benzer şeyler, daha önce de
söylediğim gibi, hepsi yayınlanması olanaksız yazılar ve şimdiye kadar
para vermeyi sürdürdüm. Bunda kötü bir yanı yok, diye karşılık verdi
Doktor Cardoso, aslına bakarsanız tehlikeye attığınız tek şey paranız.
Sorun o değil, diye kabullendiğini iddia ediyor Pereira, hayır, önemli
olan içime bir kuşkunun düşmüş olması: Ya bu iki genç haklıysa? O
zaman, sadece onlar haklı olurlar, dedi sakin bir şekilde Doktor
Cardoso, ama tarih söyleyecek bunu, siz değil Doktor Pereira. Evet, dedi
Pereira, ama eğer onlar haklıysa, benim yaşamımın anlamı yok olur,
Coimbra’da edebiyat okumuş olmanın ve hep edebiyatın dünyada en
önemli şey olduğuna inanmış olmanın anlamı kalmaz, görüşümü
dışavuramadığım ve ondokuzuncu yüzyıl Fransa’sından anlatılar
yayınlamak zorunda olduğum şu akşam gazetesinin kültür sayfasından
sorumlu olmanın da anlamı kalmaz ve işte bu yüzden pişman olma
gereksinimi duyuyorum, sanki ben her zaman gazetecilik yapmış
Pereira değil de, başka biriyim, sanki bir şeyleri yadsımam gerekiyor.
Doktor Cardoso servis yapan kızı çağırıp şekersiz ve
dondurmasız iki meyve salatası söyledi. Size bir soru sormak
istiyorum, dedi Doktor Cardoso, médecins philosophes kimlerdir, bilir
misiniz? Hayır, diye yanıtladı Pereira, bilmiyorum, kimlerdir? En
önemlileri Théodule Ribot ve Pierre Janet’dir, dedi Doktor Cardoso,


Paris’te onların metinlerini okudum, aynı zamanda hem tıp doktoru ve
psikolog hem de ilozofturlar, bana ilginç gelen bir kuramı desteklerler,
birleşik ruhlar kuramı. Bana bu kuramdan söz edin biraz, dedi Pereira.
Peki, dedi Doktor Cardoso, ‘tek’ olduğuna ve özbenlerin ölçüsüz
çoğulluğundan kopuk, kendi kendine yettiğine inanmak, Hıristiyanlık
geleneğinin, içi temiz de olsa ruhun biricikliği yanılsamasını temsil
eder; Doktor Ribot ile Doktor Janet, kişiliği birçok ruhun birleşikliği
olarak görürler, çünkü içimizde birçok ruh vardır, üstün ben’in denetimi
altında bulunan bir birleşiklik. Doktor kısa bir ara verdikten sonra
sözlerini sürdürdü: Bizim norm ya da varlık ya da anormallik dediğimiz
şey bir önkoşul değil, yalnızca bir sonuçtur ve ruhlarımızın
birleşikliğine hükmeden üstün
ben’in
denetimine bağımlıdır; daha güçlü başka bir ben’in ortaya
çıkması halinde, bu ben üstün ben’i devirip yerini alır ve ruhlar
topluluğunun, daha doğrusu birleşikliğinin yönetimine getirilir ve
doğrudan bir saldırı ya da sabırlı bir aşınma sonucu, başka bir üstün
ben tarafından indirilinceye kadar da hükmetmeyi sürdürür. Belki de
sabırlı bir aşınmadan sonra, yeni bir üstün ben sizin birleşik
ruhlarınızın başına geçmekte Doktor Pereira, diye bitirdi sözünü
Doktor Cardoso, bu durumda sizin de elinizden bir şey gelmez.
Doktor Cardoso meyve salatasını bitirip ağzını peçeteye sildi.
Peki, bana ne yapmak düşüyor, diye sordu Pereira. Hiç, diye yanıtladı
Doktor Cardoso, sadece beklemek düşüyor, belki sizin içinizde üstün bir
ben, yavaş bir aşınmadan sonra, edebiyatın dünyadaki en önemli şey
olduğu inancıyla ve gazetecilikte yerel haberleri izlemekle geçirdiğiniz
tüm bu yıllardan sonra, belki birleşik ruhlarınızın güdümünü ele
geçiren bir üstün ben vardır içinizde, siz de onun yüzeye çıkmasına izin
veriyorsunuzdur, zaten elinizden başka bir şey de gelmez,
engelleyemezsiniz, yoksa kendinizle çatışmaya düşersiniz ve eğer
yaşamınızdan pişman olmak istiyorsanız deneyin, bunu bir rahibe
anlatmak istiyorsanız anlatın, kısacası Doktor Pereira, bu gençlerin
haklı olduğunu ve yaşamınızın bugüne dek yararsız geçtiğini
düşünmeye başlıyorsanız düşünün, belki bundan böyle yaşamınız
yararsız görünmez, kendinizi yeni üstün ben’inizin eline bırakın da
çektiğiniz azapları yemekle ya da şeker dolu limonatalarla dengelemeye
kalkışmayın.


Pereira, meyve salatasını yemeyi bitirip boynuna bağladığı
peçeteyi çıkardı. Kuramınız çok ilginç, dedi, üstünde düşüneceğim, bir
kahve içerdim şimdi doğrusu, siz ne dersiniz? Kahve uykusuzluğa
neden olur, dedi Doktor Cardoso, ama uyumak istemiyorsanız bu sizin
bileceğiniz bir şey, yosun banyoları günde iki kere yapılır, sabah
dokuzda ve akşamüstü beşte, yarın sabah zamanında gelmenizi rica
ediyorum, bir yosun banyosunun size iyi geleceğinden eminim.
iyi
geceler, diye fısıldadı, Pereira. Kalktı ve uzaklaştı. Birkaç
adım attıktan sonra geri döndü. Doktor Cardoso ona gülümsüyordu.
Saat tam dokuzda orada olacağım, dediğini iddia ediyor Pereira.
Pereira Iddia Ediyor...


17
Pereira, saat dokuzda, kliniğin sahile giden merdivenlerini
indiğini iddia ediyor. Sahil boyunca uzanan kayalıklara dev gibi iki
havuz açılmıştı ve okyanusun dalgalan canlarının çektiğince havuzlara
karışıyorlardı. Havuzların içini kaplayan parlak, yağlı uzun yosunlar
suyun yüzeyinde kalın bir tabaka oluşturuyordu, suyun içinde de birkaç
kişi çırpınıp duruyordu. Havuzların yanında, maviye boyalı iki soyunma
kabini dikiliyordu. Pereira, havuzlara dalmış hastaları gözleyen ve
onlara nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda talimat veren Doktor
Cardoso’yu gördü. Pereira yanına yaklaşıp günaydın, dedi. Key inin
yerinde olduğunu iddia ediyor. Sahilde hava serindi, su sıcaklığı da
muhtemelen pek elverişli değildi, yine de canı havuza girmek istiyordu.
Doktor Cardoso’dan bir mayo vermesini istedi, kendininkini getirmeyi
unuttuğunu söyleyerek isteğini mazur göstermeye çalıştı ve eski tarz
bir mayo bulmasını rica etti, hani karnı ve göğsün bir kısmını
örtenlerden. Doktor Cardoso başını iki yana salladı. Kusura bakmayın
Doktor Pereira, dedi, ama utancınızın üstesinden gelmeniz gerekecek,
yosunların yararı özellikle deriyle temas sonucu ortaya çıkar ve
karnınızı ve göğsünüzü bu yosunlarla ovmanız şart, kısa mayo giymeniz
gerekiyor. Pereira boyun
eğip kabine girdi. Pantolonunu ve haki
gömleğini soyunma odasında bırakıp dışarı çıktı. Hava gerçekten
serindi, ama insanı canlandırıyordu. Pereira bir ayağının ucuyla suyun
ısısını ölçtü, tahmin ettiği gibi soğuktu. Sakınımla havuza girdi,
gövdesini saran bütün bu yosunlardan ötürü biraz iğrenmedi de değil.
Doktor Cardoso havuz kenarına gelip ona talimat vermeye başladı.
Beden hareketleri yaparcasına oynatın kollarınızı, dedi ve yosunlarla
karnınızı ve göğsünüzü ovun. Pereira, soluğu kesilinceye kadar
söylenenleri yapmaya özen gösterdi. Soluksuz kalınca, boğazına kadar
suyun içinde durdu ve ağır ağır ellerini hareket ettirmeye koyuldu. Bu
gece nasıl uyudunuz, diye sordu Doktor Cardoso. Güzel, diye yanıtladı
Pereira, ama geç saate kadar okudum, yanımda Alphonse Daudet’nin
bir kitabını getirdim, Daudet’yi sever misiniz? Pek iyi tanımam, diye
itiraf etti Doktor Cardoso, Les Contes de lundi’den bir öykü çevirmek
istiyorum, Lisboa’da yayınlamak niyetindeyim, dedi Pereira. Haydi
anlatın bana, dedi Doktor Cardoso. Peki, dedi Pereira, öykünün adı La

Yüklə 0,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   20




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin