KLİNİK VE LABORATUAR BULGULARI
B. anthracis sporları insan vücuduna kaşıma, çizik, kesik gibi küçük travmalarla deriden,
sporların inhalasyonu ile akciğerlere veya enfekte etlerin yenilmesi ile gastrointestinal kanaldan
girer. Sporlar makrofajlar tarafından fagosite edilir ve bölgesel lenf bezlerine taşınır. Endospor
makrofaj içinde vejetatif hale geçer ve çoğalır.
B. anthracis’in hastalık patogenezinde rol
oynayan ödem toksini ve öldürücü (letal) toksin olmak üzere iki toksini vardır. Vejetatif bakteri
kapsül oluşturur ve ekzotoksin üretir. Kapsül, fagositoz olayını ve opsonizasyonu önler. Böylece
enfeksiyonun başlamasında erken safhada önemli rol oynar. Bu bakteriler, makrofajlardan
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 8 -
dışarı çıkar, lenfatik sistemde çoğalır ve dolaşım sistemine yayılır. Dolaşımda bakteri sayısı
10
7
-10
8
/ml ulaşınca ağır sepsis klinik tablosu oluşur. Şarbon sporlarının organizmaya giriş
kapısına göre üç klinik formda hastalık oluşur;
1- D
eri şarbonu, 2- A kciğer şarbonu, 3 - Gastrointestinal şarbon
Bu yerleşim yerlerinden herhangi birinden lenfohematojen yolla yayılım ile sepsis ve menenjit
gibi ağır, öldürücü klinik tablolar gelişebilir. Bütün dünyada görülen insan şarbonunun %95’ini
deri şarbonu oluşturmaktadır.
DERİ ŞARBONU
Deri şarbonu , şarbon sporlarının kesik, kaşıma veya sinek ısırması gibi küçük travmalarla
deriye inokülasyonu ile oluşur. Sporların inokülasyonu ile deride küçük papül şeklinde lezyon
çıkıncaya kadar geçen süre genellikle 2-3 gündür. Vakaların çoğunda inkübasyon süresi 1-7
gün arasında değişir. Ondokuz güne kadar uzayan inkübasyon süresi bildirilmiştir. Hastalık
inokülasyon yerinde kaşınma ve yanma ile başlar. Kırmızı ufak bir makül, kabarır ve papül
görünümünü alır. Bir-iki gün içinde lezyon genişler, üzerinde vezikül oluşur. Vezikülün ortası
çökük, içi sıvı ile doludur. Bu lezyonun etrafı ödemli ve eritemli bir alan ile çevrili olup ağrısızdır.
Birkaç gün içinde vezikül içindeki sıvı bulanır, koyu bir renk alır. Mavi-siyah renge dönüşür.
Vezikül patlar, ortada keskin kenarlı, ortası çökük siyah bir ülser oluşur. Bazen bu nekrozu
çevreleyen ödemli doku üzerinde küçük veziküller gelişir (Resim 2). Bunlar da nekroze olur,
siyahlaşır ve primer lezyonla birleşir. Bu lezyona şarbon püstülü adı verilir (eski adı pustula
malign) (Resim 3). Bu lezyonun çapı bazen 6-9 cm kadar ulaşabilir. Eskarı çevreleyen doku,
geniş ödemli ve kırmızıdır. Bu kızarıklık bazen bölgesel lenf bezlerine kadar ilerler. Lenf
düğümü şiş ve ağrılıdır. Belirtiler hastalığın şiddetine göre değişir. Yüksek ateş, bölgesel
lenfanjit ve lenfadenit vardır. Deride nekroz yerinde ağrı ve apseleşme olmaz. Ancak sekonder
enfeksiyon gelişirse ağrı ve apseleşme olur. Deri şarbonunun histopatolojik özelliği, damar
konjesyonu, kanama, jelatinoz ödem ve nekroz ile karakterizedir. Lezyonda, doku hasarına
oranla az sayıda lökosit bulunur.
Resim 2. Tipik deri şarbonu püstülü. Ortası çökük, içi sıvı ile dolu vezikül ve etrafı eritemli
tipik deri şarbonu püstülü (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın arşivinden).
Tipik eskar 7–10 gün içinde gelişir. Lezyon genellikle 1–3 cm çapındadır (Resim 4 ve
5). Nekroz tamamlandıktan sonra siyah bir kabuk teşekkül eder. Etrafındaki ödemin azalması
ile kabuk ayrılmaya başlar, 2–3 hafta içinde de düşer. Altında nedbe dokusu bırakır. Püstüler
formda bazen ağır seyreder, toksemi ve sepsis gelişerek ölümle sonuçlanabilir.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 9 -
Resim 3A. Sol el başparmağında tipik deri şarbonu lezyonu; koyu siyah renkli büller etrafında
kırmızı bül oluşumu, omuza kadar uzayan yaygın eritem (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın
arşivinden).
Resim 3B. Sol başparmaktaki lezyonun yakından görünüşü (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın
arşivinden).
Resim 4. Lezyon yerinde tipik kara kabuk (krut) oluşumu (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın
arşivinden).
Resim 5. Yüzde deri şarbonuna bağlı siyah krut (kara kabuk) (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın
arşivinden).
Periorbital bölgede yerleşen lezyonlarda ödem fazladır ve yayılma eğilimi gösterir.
Ödem yüze, boyuna ve göğüs ön duvarına yayılır. Trakeaya baskı yaparak solunum sıkıntısına
yol açar. Boyunda ağrılı lenfadenit gelişir. Boyun ve göğüs ön duvarında yerleşen lezyonlarda
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 10 -
da çevre dokularında aşırı ödem gelişir. Aşırı ödem, büller, indurasyon gibi şiddetli lokal
reaksiyonlarla karakterize, ağır toksemiye yol açan genel enfeksiyon belirtileri ile seyreden deri
şarbonu, şarbon ödemi olarak isimlendirilir. İnokülasyon yeri genellikle boyun, göğüs ve göz
kapaklarıdır. Nadir de olsa diğer anatomik yerlerde de aşırı şarbon ödemi ile seyreden olgulara
rastlanır. Şarbon sporlarının girdiği deri çevresinde hafif bir kızarıklık ve ödem ile başlar
ve lezyon ağrılı değildir. Basmakla iz bırakmaz. Primer lezyon ilk günlerde dikkati çekmez.
Küçük bir veziküldür. Ödem yayılarak gelişimini tamamlar. Şarbon ödemi, püstüler forma göre
daha ciddi ve tehlikelidir. Bu hastalarda yüksek ateş, toksemi, hipotansiyon ve şok görülebilir.
Göz kapaklarını tutan lezyonlarda tedaviden sonra derin skar ve şekil bozukluğu kalabilir. Bu
lezyonlar cerrahi olarak düzeltilmelidir.
Deri şarbonu hastalarda farklı klinik bulgularla seyreder. Klinik bulgulara göre deri
şarbonu iki grup altında toplanabilir;
Komplike olmayan deri şarbonu; hastaların çoğunluğu bu formda seyreder.
1.
Komplike deri şarbonu; az sayıda deri şarbonu olgularında ağır, hatta öldürücü
2.
komplikasyonlar gelişebilir.
1. Komplike olmayan deri şarbonu;
Hafif deri şarbonu:
a.
Etrafı hafif eritemli tipik deri lezyonun (< 4 cm çaptan küçük) bulunması,
hafif ateş (< 38
o
C) olması veya hiç sistemik semptomların olmaması (Resim 2). Lökosit
sayısı normal sınırlarda veya hafif yükseklik olabilir.
Ağır deri şarbonu:
b.
Yaygın eritem, indurasyon, büllöz değişiklikler ile beraber geniş deri
lezyonlarının olması (Resim 3 ve 6). Bu lezyonlara sistemik semptomların eşlik etmesi; ateş,
taşikardi, takipne, solunum sıkıntısı, baş ağrısı gibi. Hastalarda genellikle lökositoz vardır.
Resim 6. Kolda ağır deri şarbonu. Lezyon, etrafı yaygın ödem, kızarıklık ile çevrilmiş. Bir adet
içi sıvı ile dolu oluşumu var. Kızarıklık ve şişlik koltuk altına kadar uzanmış (Prof. Dr. Mehmet
Doğanay’ın arşivinden).
Komplike deri şarbonu;
1.
Toksemik şok:
a.
Deri lezyonu ile beraber sistemik semptomların bulunması; ateş,
taşikardi, takipne, toksemi, şuur değişikliği, hipotansiyonun (sistolik kan basıncı < 90
mmHg) gibi. Lökositoz veya lökopeni görülebilir. Hastanın diğer kan biyokimyasında
da değişiklikler görülebilir.
B. anthracis’
b.
in primer deri lezyonundan lenfohemotojen yolla yayılması sonucu
bakteriyemi, menenjit veya pnömoni gibi klinik tabloların gelişmesi.
Deri şarbonunda lezyonlar genellikle yüz, boyun, eller ve kollar gibi vücudun açık
yerlerinde yerleşir. Hastalarda çoğunlukla tek lezyon görülmekle beraber, bazen birden
fazla lezyon olabilir. Ayrıca vücudun diğer anatomik yerlerinde de lezyonlar seyrek de olsa
yerleşebilir.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 11 -
AKCİĞER ŞARBONU
B. anthracis sporlarının inhalasyonu sonucu inhalasyon şarbonu gelişir. İnhalasyon
ile alveollere ulaşan sporlar, alveoler makrofajlar tarafından fagosite edilir. Mediastinal lenf
düğümlerine taşınır. Bakteri orada çoğalır, toksinlerini oluşturur. Lenf düğümlerinde hemorajik
nekroz gelişir. Hemorajik mediastinit ve bunu bakteriyemi takip eder. Bazen sekonder pnömoni
gelişebilir.
Semptomlar, 2-5 gün içinde hafif ateş, kırgınlık ve yorgunluk şikayetleri ile başlar.
Başlangıç belirtileri hafiftir, 2-3 gün sürer. Bunu akut hastalık belirtileri takip eder. Hastanın
ateşi yükselir, nabzı süratlenir, öksürük, dispne ve siyanoz gelişir. Dinlemekle akciğerlerde
yaş raller duyulabilir. Hastada toksemi, şuur bulanıklığı ve koma gelişerek ölümle sonuçlanır.
Akciğer şarbonu hemorajik mediastinal lenfadenit ile karakterizedir. Akciğer grafisinde,
mediastinal genişleme görülür. Mediasten gölgesi homojen ve kenarları düzgündür.
Akciğer şarbonu, deri ve barsak şarbonuna bağlı gelişen sepsislerde de görülebilir. Bu
vakalarda basillerin embolizasyonuna bağlı hemorojik pnömoni ve bronkopnömoni gelişir.
Hastalarda yüksek ateş ve öksürük vardır. Kanlı balgam çıkarırlar. Balgamda şarbon basillerini
izole etmek mümkündür. Akciğer grafilerinde ise pnömoni ve bronkopnömoninin bulguları
vardır.
GASTROİNTESTİNAL ŞARBON
B. anthracis sporları ile kontamine et, diğer gıdalar veya içeceklerin alınmasından
sonra gastrointestinal mukozada şarbon lezyonları oluşur. Şarbon lezyonları, gastrointestinal
kanalın her yerinde görülebilir. Semptomlar genellikle kontamine gıdaların yenilmesinden 2-5
gün sonra ortaya çıkar. Gastrointestinal şarbonda, lezyon en sık terminal ileum ve ileoçekal
bölgede yerleşir. Tek veya birden fazla ülser ve yaygın mukoza ödemi gelişir. Batında asit
gelişir. Mezenterik lenf bezleri şiş ve hemorajiktir. Gastrointestinal şarbonda en sık görülen iki
klinik form tanımlanmaktadır; orofaringeal şarbon ve barsak şarbonu;
Orofaringeal şarbon: Lezyon, ağız mukozası, dil, tonsil, farinks arka duvarında
yerleşebilir. Klinik tablo, yutma güçlüğü, boğaz ağrısı, boyunda ağrılı lenfadenit, yüksek ateş ve
toksemi ile karekterizedir. Orofarinksteki lezyon, ülsere ve üzeri beyaz-gri membranla kaplıdır.
Ağır bir klinik tablodur. Sepsis ve toksemi sonucu hastalar kaybedilir. Tedaviye rağmen ölüm
oranı %50’ dir.
Barsak şarbonu: Lezyon, barsakta en sık terminal ileum veya çekum bölgesinde
yerleşir. Mide, duodenum ve proksimal ileumda daha az oranda yerleşir. Hastalarda bulantı,
kusma, karın ağrısı, hematemez, kanlı ishal vardır. Semptomlar başladıktan 2–4 gün sonra
süratle asit gelişir. Asit sıvısının rengi açık veya pürülan olabilir. Klinik tablo gittikçe kötüleşir.
Ağır toksemi, sepsis ve septik şok gelişerek hastalar kaybedilir.
ŞARBON MENENJİTİ
Deri, akciğer ve barsak gibi primer yerleşim odaklarından lenfohemotojen yayılım
sonucu gelişir. Bu klinik formların %5’inde menenjit geliştiği belirtilmektedir. Bazı hastalarda
primer lezyon olmayabilir. Nadir bir menenjit etkenidir. Klinik tablo akut hemorajik menenjittir.
Beyin omurilik sıvısı hemorajiktir, damarlarda trombüs ve kortikal hemoroji gözlenir. Endotel
hasarının derecesi basil sayısı ile ilişkilidir. Enfeksiyonun erken dönemlerinde sadece ödem
görülürken, basil sayısı arttıkça toksemi kritik düzeye ulaşır ve sonuçta tromboz ve hemoraji
meydana gelir. Prognoz kötüdür.
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 12 -
TANI
Tanıda hastanın endemik yerde oturması, kontamine materyal ile temas hikayesi,
yukarıda bahsedilen kinik formlardan birine ait bulguların olması, klinik olarak şarbon hastalığını
düşündürmelidir. Hastalığın ayırıcı tanısı titizlikle yapılmalıdır. Bakteriyolojik tetkikler için
klinik formlara göre materyal aşağıdaki gibi alınır;
Deri şarbonunda
direkt preparat ve kültür için uygun materyal; lezyon alanı %70’lik
alkol ile silinir. Erken şarbon lezyonlarında vezikül sıvısından kapiller pipet veya
enjektör ile sıvı alınır. Eski lezyonlarda ise eskar bir forseps ile kaldırılır, kapiller tüp ile
veya eküvyon eskar altındaki lezyona döndürülerek sürülür ve materyal böylece alınır.
Ağır deri şarbon olgularında ve komplike deri şarbonu olgularında en az bir adet kan
kültürü alınmalıdır. Örnekler pamuklu eküvyonlarla alınmalı, oda ısısında saklanmalı
ve transport besiyeri içinde üçlü kaba konarak laboratuara gönderilmelidir (Resim 7).
Resim 7. Eküvyon çubuğu ve transport besi yeri
Akciğer şarbonunda
, balgam veya plevral mayi örnekleri ve kan kültürü ile tanı
konabilir.
Barsak şarbonunda
ise, dışkı, kusmuk veya asit sıvısı örnekleri yollanmalıdır.
Şarbon menenjitinde
incelenecek klinik örnek BOS’tur.
Hastanın hikayesi, klinik bulguları ile beraber tanıyı koyduran veya tanıyı destekleyen laboratuar
kriterleri;
Kesin tanı koydurucu testler;
1.
Hastadan alınan klinik örnekten
B. anthracis’in
izolasyonu ve bakterinin doğrulanması
Tanıyı destekleyen laboratuar testleri;
2.
a- Kan veya diğer doku örneklerinden yapılan preparatın polikrom metilen mavisi
(M’Fadyean reaksiyonu) ile veya Gram boyası ile boyanarak kapsüllü basilin görülmesi,
b- Klinik örnekte PCR ile
B. anthracis DNA’sının pozitif olması,
c- İmmünohistokimyasal boyama ile klinik örneklerde
B. anthracis’in gösterilmesi,
d- Serolojik testler.
Ülkemizde rutin laboratuarlarda
B. anthracis’in izolasyonu kolaylıkla yapılmaktadır.
İzole edilen bakterinin mutlaka Sağlık Bakanlığı’nın yetkili kıldığı laboratuarlarda doğrulanması
gerekir. Klinik örneklerden yapılan preparatların Gram boyası veya polikrom metilen mavisi ile
boyanarak değerlendirilmesini bir enfeksiyon hastalıkları veya bakteriyoloji uzmanı kolaylıkla
yapabilir.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 13 -
OTURUM
II.
Oturumun Konu Başlıkları: Ayırıcı Tanı, Tedavi, Sevk
Bilişsel alanı:
Katılımcılar Şarbon hastalığına ilişkin;
1. Ayırıcı tanısındaki hastalıkları ayrıştırabilmeli
2. Tedavisini açıklayabilmeli
4. Olgulara yaklaşım için algoritmayı kullanarak özetleyebilmeli
5. Sevk kriterlerini sıralayabilmeli
6. Deri lezyonundan numune göndermeyi açıklayabilmeli
YÖNTEM:
Görsel işitsel eğitim araçları ile anlatım
Vaka tartışması
Küçük grup çalışması
Beyin fırtınası
Soru-Cevap
SÜRE: 45 dk
ARAÇ GEREÇ:
Küçük çalışma grubu masaları
Flip chart, kağıtları, kalemleri
Barkovizyon
Örnek vakalar (Her bir gruba dağıtılmak üzere grup sayısı kadar çoğaltılmış)
Resim 8. (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın arşivinden).
Olgu 1. 74 yaşında bayan hasta, öz geçmişinde kronik bir hastalığı yok, 5 gün önce el sırtında
küçük bir yaralanmasının olduğunu, daha sonra bu yara çevresinin kızardığını, ağrısının
olduğunu ve şiştiğini ifade etmektedir. Bu el üstündeki kızarıklık ve şişilik el bileğinin üstüne
kadar genişlemiş, lezyonda içi sıvı dolu, lezyonun sınırları keskin mavi mor renkli büller
oluşmuş. Hasta ateşinin de çıktığını ifade ediyor. Resimde lezyonun özellikleri görülmektedir.
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 14 -
Resim9. (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın arşivinden).
Olgu 2. 60 yaşında erkek hasta akromegali tanısıyla takip ediliyor. 3 gün önce burun
mukozasında kızarıklık ile şikayetleri başlamış, burun delikleri mukozasından başlayan yüzün
her iki tarafına yayılan ve göz kapaklarında şişlik yapan, burun üstünde içi yer yer krutlaşmış
lezyonlar oluşmuş. Hasta 38
0
C derecenin üstünde ateşinin olduğunu ifade ediyor. Lezyonun
özellikleri resimde görülmektedir.
Resim10. (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın arşivinden).
Olgu 3. 35 yaşında bayan hasta, Yozgat’ın Sarıkaya Kasabasına bağlı bir köyde oturuyor ve
hayvacılık ile uğraşıyor. Dört 6 gün öce sağ el ikinci parmağı ve sol el birinci parmağı iç
yüzünce kaşıntı ile maküler bir lezyon çıkmış. Lezyon içi sıvı dolu vezikül, daha sonrada bül
halini almış. Hasta lezyonun ağrısız olduğunu ifade ediyor.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 15 -
Resim 11. (Prof. Dr. Mehmet Doğanay’ın arşivinden).
Olgu 4. 45 yaşında, diyabetik erkek hasta. Hasta antidiyabetik ilaç kullanıyor, diyabetinin
iyi regüle olmadığı belirtildi. Bir hafta önce sırtında sol skapula alt hizasında küçük ağrılı bir
yarası çıkmış, yara genişleyerek ortası kabuklu, etrafı eritemli bir hal almış. Yaranın özellikleri
resimde görülmektedir.
Resim 12. (Yard. Doç. Dr. Üner Kayabaş’ın arşivinden, Malatya).
Olgu 5. Hayvancılıkla uğraşan, 23 yaşındaki erkek hasta, kesilen bir ineğin derisinin yüzülmesine
yardım ettikten 6 gün sonra, sağ el bileği iç yüzde, kaşıntılı bir adet kabartı meydana gelmiş.
Bu kabartının içinde, önce berrak iken daha sonra kırmızı renk alan su toplanmaya başlamış
ve lezyon giderek büyümüş, hastanın ateşi yükselmiş. İlk lezyon oluştuktan iki gün sonra,
lezyonun ortasında siyahlaşma, yaradan sıvı sızıntısı başlamış ve sağ elde, bilekte ve tüm kolda
kızarıklık ve şişlik oluşmuş.
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 16 -
AYIRICI TANI
Şarbon ayırıcı tanısında göz önünde bulundurulması gereken hastalıklar Tablo 1’de
özetlenmiştir.
Tablo 1. İnsan şorbonunda ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken hastalıklar
KLİNİK FORM
AYIRICI TANIDA DÜŞÜNÜLMESİ
GEREKEN HASTALIKLAR
DERİ ŞARBONU
Karbonkül,
Erizipel
Selülit
Orf
Tularemi
Primer sifiliz şankırı
Tropikal ülser
Nekrotizan yumuşak doku
enfeksiyonu (Özellikle ağır deri
şarbonu klinik formu ile karışır)
İNHALASYON ŞARBONU
Atipik pnömoniler
Akut bakteriyel mediastenit
Aort anevrizma rüptürü
Süperior vena kava sendromu
Sarkoidoz
GASTROİNTESTİNAL
ŞARBON
OROFARİNGEAL
Streptokok tonsillofarinjiti
Ludwig anjini
Vincent anjini
Parafaringeal apse
Derin boyun enfeksiyonları
BARSAK
Akut gastroenteritler
Gıda zehirlenmeleri
Akut karın yapan nedenler
Nekrotizan ishaller
ŞARBON MENENJİTİ
Subaraknoid kanama
Diğer hemorajik menenjit yapan
nedenler
SEVK KRİTERLERİ
Komplikasyonsuz hafif deri şarbonu; deri lezyonundan usulüne uygun laboratuar
•
örnekleri alındıktan sonra, gerekli tedavisi yapılabilir.
Ağır deri şarbonu vakaları; hasta bilgisi notuyla beraber yataklı tedavi kurumlarına
•
bekletilmeden sevk edilmelidir.
İç organ şarbonu ve şarbon menenjiti şüphesi olan vakalar, hasta bilgi notuyla beraber
•
enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve yoğun bakım olanağı bulunan bir yataklı tedavi
kurumuna bekletilmeden gönderilmelidir.
Zoonotik Hastalıklar Hizmet ‹çi Eğitim Modülü - Zoonotik Hastalıklar
- 17 -
TEDAVİ
Şarbonun her üç klinik formu da tedavi edilmediğinde öldürücüdür. Deri şarbonu
kendiliğinden düzelebilir. Tedavi edilmeyen deri şarbonu olgularının %10-20’sinde sepsis
gelişir ve ölümle sonuçlanır. Tedavi ile bu oran %0-3’e inmiştir. İnhalasyon şarbonu ve şarbon
menenjiti de hemen hemen daima öldürücüdür. Gastrointestinal şarbonda ise ölüm oranı
tedaviye rağmen %25-75 arasındadır.
B. anthracis invitro birçok antimikrobiyale duyarlıdır. Penisilinler hala ilk tercih edilecek
antibiyotiktir. Penisilin allerjisi olanlarda, eritromisin, tetrasiklinler, kinolonlar, klindamisin
ve birinci kuşak sefalosporinler alternatif olarak seçilebilecek antibiyotiklerdir. Hayatı tehdit
eden enfeksiyonlarda eğer penisilin kullanılamıyorsa intravenöz olarak doksisiklin veya
siprofloksasin kullanılabilir, ancak 8 yaş altındaki çocuklarda zorunlu olmadıkça kinolonlar ve
doksisiklin kullanılmamalıdır. Dünya literatüründe, penisiline dirençli ve beta laktamaz enzimi
oluşturan suşlar bildirilmiştir. Fakat penisiline dirençli insan kaynaklı izolatların sayısı 10’dan
az olduğu belirtilmektedir. Özellikle biyoterör etkeni olarak kullanılan suşların penisiline
azalmış duyarlılık gösterdiği unutulmamalıdır. İkinci ve üçüncü kuşak sefalosporinlere, invitro
yüksek oranda dirençlilik gösterilmiştir. Bu antibiyotiklerin şarbon tedavisinde kullanılması
önerilmez.
Tedaviye başlamadan önce mutlaka kültür alınmalıdır. Hafif deri şarbonu olgularında
prokain penisilin 800.000 Ü 12–24 saatte bir intramüsküler yoldan uygulanmalıdır. Eğer
hasta intramüsküler enjeksiyonu reddederse amoksisilin 6-8 saat ara ile 500 mg oral olarak
verilebilir. Alternatif olarak oral doksisiklin veya siprofloksasin verilebilir. Ağır deri şarbonu
vakalarında kristalize penisilin, damar yolundan 20-24 milyon ünite günlük dozda semptomlar
düzelene ve ateş düşene dek verilmelidir. Daha sonra intramüsküler yoldan prokain penisilin
veya oral bir antibiyotik ile tedaviye devam edilebilir. Deri şarbonunda tedavi seçenekleri
Tablo 2’de özetlenmektedir. Deri şarbonunda alışılmış tedavi süresi 5-7 gün iken, Dünya Sağlık
Teşkilatı’nın (WHO) yayına hazırlattığı, henüz bu kurumun web sitesinde yer almamış olan
kılavuzda tedavi süresinin 3-5 gün olmasının yeterli olduğu belirtilmektedir. Deri şarbonunda
ilk antibiyotik dozundan sonra 24-48 saat içinde deri lezyonunda artık bakteri ürememektedir,
lezyonda enflamasyonun devam etmesi, lokal yangının devam etmesi bakteriyel toksinin
etkisine bağlıdır.
İç organ şarbonu olgularında, kristalize penisilin, damar yolundan 20-24 milyon ünite
günlük dozda semptomlar düzelene ve ateş düşene dek verilmelidir. Daha sonra intramüsküler
yoldan prokain penisilin veya oral bir antibiyotik ile devam edilebilir. Hayatı tehdit eden akciğer
şarbonu vakalarında penisilin G, klaritromisin veya klindamisin ile; gastrointestinal şarbonda
ise aminoglikozid (tercihen streptomisin) ile kombine edilebilir. Şarbon menenjitlerinde ise
kristalize penisilin ile beraber rifampisin veya vankomisin önerilmektedir. Penisilin allerjisi olan
şarbon menenjiti olgularında parenteral kinolon veya meropenem, rifampisin veya vankomisin
ile beraber tedavide kullanılabilir. İç organ şarbonu olgularında antibiyotik tedavi süresi 10-14
gün önerilmektedir. Genel prensip olarak sepsis, menenjit, akciğer ve gastrointestinal şarbon
olgularında düşük doz antibiyotik verilmemelidir.
Sistemik şarbon enfeksiyonlarının tedavisinde, antibiyotik tedavisi ile beraber destek
tedavisi de verilmelidir. Sıvı açığının düzeltilmesi, şoktaki vakalarda vazopressörlerin
kullanılması, hipoksik vakalarda oksijen tedavisi gerekebilir. Trakea ve larinkse bası yapan ödem
durumlarında, entübasyon, trakeotomi veya solunum desteği gerekir. Steroidlerin tedavide yeri
yoktur, ancak trakeaya bası yapan ağır ödem olgularında steroid veren çalışmalar vardır. Tedavide
Zoonotik Hastalıklar Daire Başkanlığı
- 18 -
şarbon antiserumu terkedilmiştir. Antibiyotik tedavisi, enfeksiyonun erken dönemlerinde
etkilidir. Toksin belli bir düzeye ulaştıktan sonra ölüm kaçınılmazdır. Bu nedenle yeni tedavi
yöntemleri araştırılmaktadır. Bu araştırmalarda hedeflenen ana konular, toksin komponentleri
ile konak hücre reseptörler arasındaki ilişki, konak hücrede toksinle meydana gelen olaylar
ve virülans faktörleridir. Deri şarbonunda cerrahi insizyon yapılmamalıdır. Semptomların
artmasına ve lezyonun genişlemesine yol açar. Lokal antibiyotik içeren merhemlerin hiçbir
etkisi yoktur. Deri lezyonunun lokal pansumanının yapılması ve steril gazlı bezle kapatılması
yeterlidir. Bu işlemler yapılırken çevre ve sağlık personeli enfekte edilmemelidir.
Dostları ilə paylaş: |