174
bilgi verdi, onun zikir ve halvetiyle ilgili bazı şeyleri anlattı. Böylelikle şeyhe
gönülden bağlanmama vasıta oldu. Bu olay İsferayin’in Kesreg köyünde
gerçekleşti. Köyün kuzeyinde, Şeyh Ebû Bekir Kettani’ye mahsus bir halvethane
vardı; bu fakir o aziz insanla burada görüşüyordu”
(Kesregi 1978: 19-21).
Ali Lâlâ’dan sonra Şeyh Ahmed tarikatta kendine has bir yol açtığından
ona
Bedrüʾd-uca
(dolunay) lakabı verilmiştir (Derviş no. 9341).
Müntahabatü’l Eş’ar
adlı yazma eserde
Hasanoğlu’nun
birçok ilim ve
kemalden yararlandığı, fazilet ve bilimde büyük aşama kaydettiği,
Türkçe ile
birlikte Arapçayı, Farsçayı çok iyi bildiği ve bu dillerde şiir yazdığı, şiirle birlikte
latifeler de yazdığı kaydedilmiştir. O bilgiden başka hiçbir şeyi arzu etmemiş,
faziletinin şöhreti diyardan diyara yayılmış, akli ve nakli ilim erbabı
ondan
yararlanmıştır (Fesengeri 2000:130; Müntahabü’l Ehbar no. 243/b).
Hasanoğlu, Azerbaycan Türkçesiyle şiir yazan ilk şairdir ve şimdiye kadar
yalnızca üç Türkçe, iki tane de Farsça şiiri bilinmekteydi,
ancak Hasanoğlu ile
ilgili olarak yeni bilgilere ulaşılmış,
Dostları ilə paylaş: