Tili, adabiyoti va folklori instituti, alisher navoiy nomidagi davlat adabiyot muzeyi, urganch davlat universiteti



Yüklə 7,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə86/431
tarix15.09.2023
ölçüsü7,91 Mb.
#143696
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   431
Anjuman Boku (6)

Bu hurma 
daha sonra dünyaya gelecek Ahmet’in kısmetidir
” demiştir. Peygamber de 


171 
ashabından birinin hurmayı alıp Ahmet’e ulaştırmasını isteyince Arslan Baba 

Allah’ın inayeti ve Resulullah’ın himmeti ile bu hurmayı sahibine teslim 
edeceğim
” demiş, Hz. Muhammed de hurmayı onun damağına yerleştirerek 
Ahmet’i nerede ve nasıl bulacağını söyleyerek eğitimi ile de meşgul olmasını 
istemiştir. Arslan Baba yıllarca Türkistan’da onu aramış, ancak manevi işaret 
verildiğinde giderek Ahmet’i oyun oynarken bulmuştur. Ahmet kendisindeki 
emanetini vermesini isteyince Arslan Baba damağındaki hurmayı çıkarıp ona 
vermiştir (Eraslan 1989: 160; Tatcı 2017: 20). Yesevi bu olayı 
Divanı Hikmet
’te 
şöyle dile getirmiştir. 

Yetti yaşda Arslan Babga kıldım salam
Yedi yaşta Arslan Babaya selam verdim 
Hak Mustafa emanetin kılın inam
Hak Mustafa emanetin eyle armağan 
Oşal vaktda miñ bir zikrin kıldım tamam
O anda bin bir zikrin eyledim tamam 
Nefsim ölüp la-mekanğa aştım mena”
Nefsim ölüp la-mekana yükseldim böyle 
(Bice 2020:61) 
Rivayete göre babası Şeyh İbrahim vefat ettiğinde Ahmet yetim kalınca 
ablası Gevher Şahnaz’la uyumlu bir yaşam sürerek onun tarafından büyütülmüştür 
(Gülerer 2014: 308; Şahin 2020: 44).
Ahmet’in Yesevi adını alması olayı bir menkıbe ile ilgilidir. O 
dönemlerde Mâverâünnehir bölgesinin hükümdarı olan Yesevî kışları Semerkant’ta 
yazları ise Türkistan dağlarında geçirirmiş. Bir yaz sonu Karaçuk dağına 
avlanmaya gitse de dağın elverişsiz yapısı avlanmasına engel olunca Karaçuk 
dağının dümdüz bir çöl veya ova olmasını dilemiştir. Ülkesindeki velileri 
toplayarak bu dağın ortadan kalkması için dua etmelerini istemiştir. Evliyalar üç 
gün boyunca dua etse de bir değişiklik olmayınca hem şaşırmış hem de mahcup 
olmuşlar. Sultan, başka Tanrı dostu olup olmadığını sorunca Şeyh İbrahim’in oğlu 
Ahmet’in yaşı küçük olduğu için çağrılmadığını söylemişler. Sultan birini Ahmet’i 
davet etmesi ablasına yollamış. Gevher Şahnaz da “
Babam vefat ettiğinde vasiyet 
ederek Ahmet’in ortaya çıkma vakti geldiğinde mabedimdeki sofraya bakın, onu 
ancak günü geldiğinde Ahmet açabilir
” deyince Ahmet’i makbere yollamışlar. 
Babasının mezarına giden Ahmet sofrayı eline alınca kendiliğinden açılınca alıp 
görevliler ile Yesî’de evliyaların toplandığı yere gitmiş. Sofrada olan bir ekmeği 
doksan dokuz bin evliya, asker ve padişaha bölüştürmüş, bu kerameti görenler 
onun ayağına kapanmışlar. Padişah, Ahmet’ten Karaçuk dağının ortadan kalkması 
için dua etmesini istemiş, Ahmet de hırkasının içine girerek dua edip beklemeğe 
başlamış. Biraz sonra öylesine şiddetli yağmur yağmış ki, dağlar taşlar su içinde 
kalmış, evliyaların seccadeleri dalgaların arasında yüzmeye başlayınca ölüm 
korkusuyla Ahmet’e seslenerek “
Başını hırkandan çıkar âlemi Nuh tufanına gark 
ettin”
diyerek bağırıp çağırmaya başlamışlar. Ahmet başını hırkadan çıkarınca 
bulutlar dağılıp güneş çıkmış ve Karaçuk dağının yok olduğu görülmüş. Bu 
kerameti gören Yesevî “
Ey Cenabı Hakk’ın sırlarına mazhar olan yüce insan bu 
hakir kulun adının kıyamete kadar yaşaması için bir şey yap
” deyince Ahmet de 

Âlemde her kim bizi severse senin adınla birlikte ansın
” demiş, böylelikle Yesevî 
lakabını almış (Hazînî 2014: 91-92). 


172 
Destanlar çağını yaşayan Türklerin o dönemlerde yarattıkları muhteşem 
sözlü edebiyatı nesilden nesle ulaştırıp çağlar boyunca eğiterek geldikleri 
insanların torunlarına bu menkıbe ve rivayetlerin nasıl bir maneviyat aşılayacağını 
tahmin etmek pek de zor değildir. Mitolojik Tengricilik (Gök Tanrı) inancıyla 
İslam dininin birçok yönünün genel hatlarıyla örtüşmesi Türklerin tasavvuf 
anlayışını çok daha kolay benimsemesine yardımcı olmuştur.
Ahmet Yesevî Türkistan’da böylesi bir ortam bularak İslam dininin 
yayılmasında son derece etkin rol üstlenmiş, 1218 yıllarında Moğol istilası 
başlayınca da dervişleri bulundukları yerleri terk edip Moğolların 
ulaşamayacaklarını zannettikleri Anadolu ve Azerbaycan’a Harezm ile Horasan 
üzerinden akmış, onların bir kolu da Hindistan’a yönelmiştir (Ocak 1998: 312). Bu 
istila diğer taraftan Maveraünnehir, Harezm ve İran coğrafyalarında yayılan 

Yüklə 7,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   431




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin